Evin, sıra dışı bahçesinde sümüğünü yiyen çocuğu yalnız bıraktıktan sonra Megumi'yi de peşine takarak iki katlı yapının içine ilk adımını attı genç chuunin. İlk bakışta, ortam her ne kadar alışıldık japon mimarisine sahipmiş gibi gözükse de evin sıradan bir apartman dairesinden fiyat olarak kat be kat daha iyi durumda olduğu anlaşılabiliyordu. Ayrıca geniş ve rahat tek bir salondan oluşuyordu giriş kapısının açıldığı bölüm. İnsanın gözünü ağrıtabilecek detaylardan kaçınıldığı belli oluyordu. Salonun tam ortasına yerleştirilmiş masanın ev sahipleri tarafından geniş salonun küçük gözükmesi için konulmuş bir dekor olduğunu düşündü Miharu. Soldaki kapalı kapı ise gizemini korumaktaydı şu an için. Büyük ihtimalle kapının arkasındaki oda bir mutfaktan ibaretti ama Miharu, cinayeti çözmek istiyorsa evin her köşesini dikkatli bir şekilde incelemesi gerektiğinin de bilincindeydi. Belki ilk olarak o odaya girmeyi tercih etmeyecekti ama kesinlikle kapısı kapalı o oda da araştıracağı yerlerden birisi olacaktı.
Masanın üzerine yerleştirilen Tengu figürlerine odaklandı odayı kaba taslak inceledikten sonra da. Tengular hakkında pek bir şey bilmiyordu genç kız. Sadece isim olarak duymuştu bu hayali varlıkları ve gerçekliklerinin şu ana kadar kanıtlanamadığının da farkındaydı. Bu yüzden inanmak istemiyordu bu tür yaratıkların varlığına. Her ne kadar toplumdaki çoğu insan bu yaratıkların varlığına inanıyor olsa bile Miharu, bu düşüncelerden nasibini almamış birisiydi. Ardından da gözlerini duvarlara doğru kaydırdı. Salonun her tarafı ünlü insanların sözlerinin yazılı olduğu parşömenler ile kaplanmıştı. Kantou bayırına ait huzur verici, güzel bir manzara resmi de eşlik ediyordu duvardaki parşömenlerin yalnızlığına.
Megumi'nin defterinden çıkan hışırtı ile kendine geldi. Oluşturulan düzene aykırı bir şeyler bulmaya o kadar çok odaklanmıştı ki unutmuştu pembe saçlı kızın yanında olduğunu. Elinde tuttuğu kalem ile defterine bir şeyler yazarken bekledi Megumi'yi. Sonra da kızın kendisine doğru uzattığı sayfada yazanları okudu ağır ağır. "Ben burada kalıp içeriye biraz daha bakayım istersen. Hem, bir sorun olursa seslenirsin."
Kızın kendisine söylediği şeyleri birkaç saniye aklında tarttıktan sonra onaylarcasına başını salladı birkaç kez. Aynı zamanda da soğukkanlılıkla "Tamam. Ben de yukarıya göz gezdireyim o zaman." diyebildi. Eğer Megumi bu katı incelemeyi tercih ettiyse Miharu'ya da üst kata göz atma görevi düşüyordu. İkinci kattaki her yere gelişi güzel göz atıp cesedin nerede olduğunu bulacaktı öncelikle. Sonra da cesedin bulunduğu kısım başta olmak üzere bütün odaları görebildiği en ince ayrıntıya kadar inceleyecekti.
İstemeye istemeye merdivenlere doğru yöneldi. Bu kadar kısa süre içerisinde bir başka cesedi görmeyi midesinin kaldırıp kaldırmayacağını bilmiyordu. En son görevinde iki insanın ölümünü çaresizce izlemişti. Hayal etmeye başladı merdivenleri birer ikişer çıkarken. Yerde yatan, kanlar içinde kalmış, belki de biraz darp edilmiş bir ceset karşılayacaktı onu. Başını, birkaç kez sağa sola sallayıp kurtulmaya çalıştı bu iğrenç düşüncelerden. Dayanıklı olması gerektiğinin bilincindeydi. Bu görevi de başarısızlıkla sonuçlanırsa adının iyice kötüye çıkacağını biliyordu.