
Deli Oğlan | ...
Bu isim bana bir insanı işaretlemekten çok bir maskeyi çağrıştırıyor aslında. Artık bu kelimelerin zihnimde bir porselen parçası ile bütünleştiğini söyleyebilirim size. Zaten o maskenin arkasında da pek önemsenecek bir insan boy göstermiyor. Ailesinin tek erkek çocuğu olmasına rağmen anne ve babası tarafından bile ölüme terk edilmiş bir insan hayatını sürdürüyor o maskenin arkasında. Hatta sizin için biraz daha ayrıntıya gireyim. Maskenin arkasındaki kişiyi birkaç kere görme şansım oldu ama emin olun o anlarda benim yerimde olmak istemezdiniz. Günün birinde o kırmızı maskeyi bir şekilde çıkartabilirseniz sizi mavi bir surat karşılayacak. Ama mavi deyince hemen gökyüzü gibi berrak ve insanı rahatlatan bir mavi düşünmeyin. Daha çok biraz mora çalan ve çöpü andıran bir renk hayal edin. İğrenç dimi? Bu durum her ne kadar merak uyandırıcı olsa bile karşılaşacağınız manzara midenizi alt üst edebilecek kadar korkunç. Bu çocuğun yüzünün neden bu durumda olduğunu tam olarak anlayabilmiş değilim ama sanırım genetik bir hastalıktan kaynaklanıyor bu durum. Ama insanları dış görünüşleri ile yargılamak doğru bir davranış değildir dimi? Ko'nun her ne kadar insanlar tarafından dışlanmasına neden olan bir görünümü olsa bile aslında o sadece eğlenmek için çabalayan bir insan. Hatta anlattıklarına göre onun shinobi olmasındaki tek amaç da eğlenmek. Yani hayatı doya doya yaşamaya çalışan birisi o. Tabiki bazen eğlenirken çevresindeki insanları rahatsız edebiliyor.Özellikle bana bir takıntısı var gibi. Her ne kadar yakamdan düşmesi için türlü türlü yöntemler denemiş olsam bile bir türlü peşimi bırakmadı. Ama bu duruma katlanmam gerektiğinin de bilincindeyim. Her ne kadar her karşılaştığımızda onu tersliyor ve başımdan savıyor gibi gözüksem de onun o saf hareketlerine aşığım. Ayrıca takım olarak çıktığımız onlarca görevde sırtımı az kollamadı. Bu arada o da benim gibi taijutsu konusunda kendini geliştirmek istiyor ama onun yöntemleri benimkilere biraz ters düşüyor gibi. Hatta biraz değil, tamamen zıt şeyler kendimizi geliştirmeye çalıştığımız taijutsu stilleri. Ben, biraz daha sakin davranıp rakibimin hamlelerinden kaçarak karşımdaki insanın hata yapmasını bekliyorum. O ise "Önüme gelene bir tekme." diye bağırarak saldırıyor karşısına çıkana. Yalnız deyim yerindeyse "vurdu mu oturtan" tiplerden. Umarım kendini bozmadan devam eder hayatına. Başına kötü bir şey gelmesini istemem.
Güncelleme
Açıkçası son çıktığımız görevden sonra -yani masum bir kadının ölüşünü izlediğimiz görevden sonra- Kon Ko ile aramız hiç de iyi değil. Her ne kadar Ko'nun sol omzuma attığı yumruk fiziksel olarak bana pek acı çektirmemiş olsa bile çektirdiği psikolojik acıyı hala iliklerimde hissedebiliyorum. Bilmiyorum bu durumda kimin suçlu olduğunu... En büyük suç bende büyük ihtimalle. Kusagakure'de doğup bu köyün kültürünün aşılandığı bir topluluğa karşı Matsuoka'nın önünde öyle ağır laflar söylememem gerekiyordu belki de. Tüm hayatım boyunca içimde birikmiş olan öfkemin bir anlığına düşüncesizce dışa vurumuydu söylediğim o sözler. Keşke zamanı geriye alabilme şansımız olsa da o ana geri dönsem. Hem sivil bir kadının ölümünü izlememiş hem de tek arkadaşım olarak adlandırabileceğim kişiyi kaybetmemiş olurdum.
Öte yandan bakıldığında aramızdaki ilişkinin bu duruma gelmesinde Ko'nun da hataları var. Her ne kadar Matsuoka saygı duyduğu bir varlık olsa bile karşında da en yakın arkadaşının olduğunu unutmaması gerekiyordu. Belki sadece sözlü bir uyarı yapabilirdi ya da ne bileyim gelip bir şekilde beni görev dışı bırakabilirdi. Ama beni öldürmek için üzerime yürüyüşü hala gözlerimin önünde. Belki de bir anlık refleks ile kenara kaçmaya çalışmasaydım yumruğu daha hayati bir organıma isabet edebilir ve şu anda bunları anlatıyor olmazdım. Hiç mi düşünemedi acaba takım arkadaşını öldürebileceğini? İnsanın tek arkadaşı tarafından ihanete uğraması kadar kötü bir şey yok sanırım. Onun eksikliğini hissediyorum. Her ne kadar etrafımda dolaşmasından pek hoşnut olmasam bile alışmıştım onun bu hareketlerine. Bana laf atmasına, benimle dalga geçmesine... Ona ihtiyacım olduğunu biliyorum. Hem yapmak istediğim gayeler için hem de ruhsal açıdan kendimi biraz da olsun rahatlatabilmek için. Sanırım gidip özür dilemeyi düşünmem gerekiyor. Bazı şeyleri yeniden rayına oturtmak lazım.