RPGTurk

Yatağımda uzanıp boş boş tavana bakmakla uyanmıştım yeni güne. Güneş ışıkları hafifçe odamı aydınlatıyordu ama kalbime bir şey yapamıyorlardı. Ne yapacağımı bilmeden öylece uzanıyordum işte. O sırada uzun yıllar önce kaybolan ablam gelmişti aklıma ve hemen atik bir hareketle yatağımdan kalkmıştım. Dışarıda kızlara eziyet eden erkekler vardı ve onlara gereken dersi vermeliydim.

Aşağıya indiğimde ise bir çağrı kağıdının geldiğini görmüş ve büyük bir heyecanla Daimyo binasının 2. katına çıkmıştım. Jounin bana oldukça saygılı bir şekilde davranıp bana görevim hakkında bir kaç bilgi vermişti. Köy dışı bir görev olmadığı için hayalkırıklığına uğramıştım ama bu görevlerde kendimi köye ispatlamam için bulunmaz nimetti. "Efendim turnuva Shinobiler için mi yoksa sadece kaba kuvvete mi dayalı. Ayrıca Shinobi olduğum bilinmeli mi yoksa gizli mi kalmalı. Son olarak da eğer turnuvayı düzenleyen kişiyi bulursam ne yapmamı istersiniz?" Aklımdaki soruların cevabını alıp hemen damiyo binasından ayrılacak ve hazılıklarımı yapacaktım.

Görev hoşuma gitmişti. Konut bölgesinde gizli bir dövüş turnuvası düzenlendiğini söylemiş ve bunu dzenleyen zenginin kim olduğunu öğrenmemi istemişti. Görünüşe göre birkaç dövüşe katılacak ve erkekleri pataklayacaktım. Her zaman istediğim bir şey ayaklarımın altına gelmişti. Hiç bir sorgu suale maruz kalmadan erkekleri özgürce dövebilecektim. Bu sırada da köyüme yardım edecektim.

Bana verilen yer ve zamanda turnuva alanında olacaktım. Fazla dikkat çekmemem gerekiyordu ama bunu başaracağımdan fazla emin değildim. Çünkü burada bir sürü pislik erkek olacaktı ve onlara tahammül etmem gerekecekti. Turnuva alanına geldikten sonra etrafı güzelce inceleyecektim. Turnuva dövüşleri nerede yapılıyordu, kimler izliyordu, nerede izliyorlardı, turnuvaya kimler katılıyordu, özel kişiler için ayrı bir mekan var mıydı vb bir çok şey için etrafı gözlemleyecektim. Sonrasında ise turnuva kaydı alan adamın yanına gidip "Efendim ben de dövüşmek istiyorum. Arkadaşlarıma ne kadar güçlü olduğumu göstermem lazım." diyecek ve turnuvaya kaydolmak için isteğimi sunacaktım. Bakalım nelerle karşılaşacaktım.

Karşındaki Jounin sorularına cevap vermek için derin bir nefes alıyor; "Dövüş siviller için sanırım. Eğer buraya bir shinobi gidip geliyorsa da bilmiyoruz, istihbaratımız az. Kendi kuralları var ise sana bunları söyleyeceklerdir zaten. Ki, köyümüz de ufak bir yer, mutlaka seni içeride tanıyacak birileri vardır, zira sürekli devriye geziyorsunuz. Sen yine de dikkat çekmemeye çalış. Birisi senin shinobi olduğunu oradaki yetkililere söylerse de panikleme, dövüşmek için geldiğini söyle ve görevine devam et. Amacın orayı dağıtmak değil, sponsorun ismini öğrenmek. Eğer sponsor oradaysa, yakalamak için yeltenme. İsmini öğren yeter." Ardından tekrar nefes alıyor ve sana ufak bir kağıt parçası uzatıyor. "Turnuvanın yeri ve zamanı burada yazıyor. Geç kalmamaya çalış." Kağıda bakıyorsun ve adresi okuyorsun; 51. sokakta, terkedilmiş bir alkol dükkanında yapılıyor. Turnuvanın başlangıç saati gece 12, kayıtlar 11.30 da alınmaya başlıyor. Bu bilgilerin ardından hazırlıklarını yapıp yola koyuluyorsun.

...

Gece vakti konutlar bölgesinde, adrese doğru yürüyorsun. Tek katlı müstakil evlerin arasında, dar sokakta yol alıyorsun. Evlerin çarpık bir şekilde yapılaşmış olması da yolun epeyce sağa ve sola arada sırada kıvrılmasına sebep oluyor. Çevre epey karanlık; etrafı aydınlatan tek şey evlerin camlarından dışarıya vuran loş ışıklar. Evlerin bazılarının önüne asılmış japon fenerleri de buna katkıda bulunuyor. Etraf sessiz, arada sırada kavga eden bir kaç kedinin sesini, açılıp kapanan bir kapıyı, tartışan bir çiftin bağırışmasını duyabiliyorsun, fakat onun ötesinde bir ses yok.

51. sokağın köşesine varıyorsun ve karanlıkların arasına gizlenerek, köşeden kafanı uzatıyorsun. Çarpık sokağın ortasına doğru, yanan 2 tane japon feneri görüyorsun; onun dışında sokakta neredeyse hiç ışık yok. O iki fenerin yanında da 3 tane herif durmakta. Bir tanesi sırtını tahta duvara vermiş uyukluyor, bir diğeri yere çökmüş şişeden sakesini yudumluyor, bir diğeri de onunla muhabbet ediyor. Adres, orayı gösteriyor. Herifler sivil giyimli.

Sabah uyandığımda bugünün böyle güzel geçeceğini düşünmüyordum. Sıradan bir devriye gezip gene boş boş etrafta dolaşacağıma inanıyordum ama bana kendimi gösterme şansı doğmuştu. Bir sokak dövüşüne katılacaktım ve casus gibi etraftan bilgi almaya çalışacaktım. Dövüş hakkında ne bildiğimizi orduğumda ise pek fazla şey bilmediğimizi öğrenmiştim. Dövüşte sivillerin yer aldığını, shinobi olduğumu mümkün mertebe saklamam gerektiği, amacımdan sapmamam gerektiğini söylemişlerdi.

Turnuca bir ara sokaktaki alkol dükkanında düzenleniyordu. Gece geç saatlerde olması da gizliliğini sağlıyordu anlaşılan. Fakat kim böyle bir şey düzenlemek ister ki. Amaç para mı, zevk mi yoksa daha derin bir şey mi bunları oraya gitmeden öğrenemezdim.

Turnuva yerine doğru yürüyünce etrafın oldukça sessiz olduğunu görmüştüm. in cin top oynuyordu adeta. Görünüşe göre kendilerine oldukça iyi bir yer seçmişlerdi ve işin başındaki adam oldukça tecrübeliydi. 51. Sokağın köşesine vardığımda ise hedefime ulaşmama az kaldığını görmüştüm. Üç tane pislik kapının önünde durmaktaydı. Hepsi ağzı leş kokan pisliklerdi başka bir şey değillerdi. Onlarla muhattap olmak benim açımdan zordu ama görev için bunları yapmak zorundaydım.

Günlük kıyafetlerimi giymiş shinobi kıyafetlerim ve aletlerimi ise 51. sokağa yakın bir çöp konteynırına koyarak güvenli bir yere bırakmıştım. Saçlarımı toplamış ve arkasını toka ile bağlamıştım. Böylelikle tanınmam daha zor olacaktı. Gözlerimin altına siyah bir çizgi çekmiş ve savaşa hazır olduğumu göstermiştim. Ardından şu pissliklerin yanına doğru yavaş ve emin adımlarla ilerlemiş ve konuşmaya başlamıştım. " Turnuvaya kayolmaya geldim. Daha doğrusu turnuvayı kazanmaya. Yapmam gerekenler nelerdir sizi pislikler." diyecek ve onlara ne kadar sıkı biri olduğumu gösterecektim. Onların beni küçümsemesiyle uğraşacak vaktim yoktu. Turnuvaya katılmama izin verirlerse kurallar hakkında bir şeyler öğrenmek için araştırma da yapacaktım. Belki bir kılavuz olurdu belki de kayıt sırasında kuralları söylerlerdi. Yaşayıp görelim o zaman.

Ekipman çantanı, Shinobi flak ceketini ve alınbandını köşedeki çöp kutularından birinin arkasına sıkıştırıyorsun. Kokacaklar biraz, ama yine de burada muhtemelen güvende olacaklar. Ardından tüm güvenin ve savaşma ateşinle sokağa girip üçlüye doğru yürümeye başlıyorsun. Yaklaştıkça aralarında hafif bir tonda muhabbet ettiklerini duyuyorsun. Rastgele şeylerden konuşuyorlar, dikkatini çeken bir şey yok. Sen iyice yaklaşınca sessizleşiyorlar, uyuklayan kendine geliyor ve sana gözlerini dikiyorlar. İçki içen herif, sana muhtemelen laf atmak için ağzını açıyor ama direk olarak onlara doğru geldiğini görünce bir şey demiyor.

Heriflerin önlerine gelince konuşuyorsun. Sırtını duvara vermiş olan,doğruluyor ve seni şöyle bir süzüyor. "Ehhh, kötü görünmüyorsun güzelim. Sence nasıl la Sanji?" Kafasını şöyle yana doğru seyirtip içki içene doğru sözlerini yöneltiyor. "Fena değil." O da ayağı kalkıyor ve birden önünde üç tane tipleme bitmiş oluyor, onların ardında da kapı. İçkili olan konuşmaya devam ediyor; "Olur da bayılana kadar dayak yerse bir şeyler ayarlarız, ehehe."

İçkilinin yanında olan ve şu ana kadar lafa girmeyen herif ise sessizliğini bozuyor. "Gerzek herifler, işimizi yapmazsak asıl bizi bayılana kadar döverler." Ardından somurtarak sana dönüyor. "Seni tanıyorum. Arada sırada devriye geziyorsun. Shinobi olmalısın. Shinobi dövüşleri diğerlerinden ayrı. Ve pahalı." Son kısmın üzerine basarak konuşuyor. "Ama önce üye olman lazım. Üyelik ücreti 10.000 Ryo. Üye olduktan sonra kuralların kalanını konuşuruz güzelim."

Shinobi kıyafetlerimden kurtulup üç pisliğin yanına doğru ilerlemiştim. Heriflerde pisliklerini hemen ortaya koymuş ve kadınlığımla ilgili akıllarınca bir kaç laf söylemişlerdi. Erkekler böyle pisliklerdi işte. Kadınları sadece işleri bittiğinde kenara atacakları et yığını olarak gören bir anlayıştı onların ki. Önümdeki ç iğrençte bunu düşünüyor gibiydi onların söylediklerinden sonra birşeyler söylemem gerekiyordu.

Adamlar benim vücudum hakkında konuştuktan sonra onlara bir daha düşünmeleri için şans verecektim. " Eğer bayılırsam bana istediğinizi yapabilirsiniz pislik torbaları ama bayılmaz ve buradan iki ayağım üzerinde çıkarsam o aletlerinizi kökten keseririm. Anlaştık mı, madem erkeksiniz ve laf atmak bu kadar kolay o zaman sonuçlarıyla yüzleşin." diyecek ve işle ilgilenen diğer adama dönecektim.

Benim shinobi olduğumu anlayan adam bana shinobi dövüşlerinin ayrı olduğunu söylemişti. Ayrıca parasının da daha güzel olduğunu belli etmişti. Her şeyden önce ise 10.000 Ryo vererek üye olmam gerektiği söylenmişti. Üye olacak kadar param vardı fakat biraz söylenmem gerekiyordu. Bu parayı o pis jouninden alacaktım sonuçta. "10.000 Ryo mu benim gibi küçük bir kız için biraz fazla. Ama eğer dövüşebileceksem buna katlanabilirim. Bu paralar nereye gidiyor acaba?" demiş ve ağzından laf almaya çalışmıştım adamın. Ardından "Kimlerin üye olduğunu öğrenebiliyor muyuz? Shinobi arkadaşlarımın da burada olup olmadığını öğrenmek istiyorum da." Bunlardan sonra dövüş turnuvası ile ilgili soruları yöneltecektim. "Hangi dövüşün seyircisi daha fazla oluyor acaba? Sivil mi Shinobi mi kendimi daha çok kişiye kanıtlamam lazım özellik NÜFUZLU insanlara. Böylelikle daha fazla özgürlük alanım olacak." diyecek ve yavaş yavaş konuya giriş yapacaktım. Aklıma takılan "Dikkat çekmeyeyim diye shinobi malzemelerimi getirmedim acaba gerekli ekipmanlar sağlanacak mı?"bu soruyu da sorup adama 10.000 Ryo verecek ve " Bloody Girl" diyecek ve adama dövüşler sırasında kullanacağım ismi söyleyecektim. Eğer takma isimle yarışmama izin yoksa mecburen ismimi söyleyecektim. Bu turnuva ilgimi çekmeye başlamıştı.

Out: Evrende İngilizce gibi bir konsept bulunmadığından "Bloody Girl" şeysini yok sayıyorum. Türkçe veya Japonca bir ad kullanabilirsin eğer istersen. Ayrıca, imzadan 10.000 Ryo'yu silebilirsin.

In:
10.000 Ryo'nun fazla olduğunu söyleyince, içkili herif sana küçümseyen gözlerle bakıyor ve "Noldu, atıp tutuyordun demin? Kurudun kald--" Fakat lafı yarım kalıyor. Senin konuştuğun herif onu eliyle susturuyor ve sert bir bakış atıyor. "Mallık yapma lan. Dayan yicen şimdi. Shinobi'lerin nasıl dövüştüğünü bilmiyor musun?" Bunu bıraz da kısık sesle söylüyor, fakat senin duyamayacağın şekilde değil. Zaten derdi senin duymaman da değil, içkili herif lafın direkt olarak ona söylendiğini anlaması asıl derdi. Ardından sana dönüyor ve sen lafına devam ediyorsun.

Fakat, sen konuştukça konuşuyor ve soru üzerine soru soruyorsun. Bir noktada, senin konuştuğun herif seni susturuyor ve "Parayı ver lan önce işte, ayrıca sanane, kime ne gidiyorsa gidiyor." Bu noktada parayı çıkarıp somurtan herife veriyorsun.

Bu noktada herifi biraz daha iyi süzüyorsun. Siyah, üzerinde normal gündelik kıyafetler var, yani şalvarımsı bir pantolon üzerine gömleğimsi bir giysi, kısa kollu. Bileklerine kumaşlar bağlanmış. Kısa, siyah saçları var ve suradında sürekli bir somurtma ifadesi var. Hatta öyle ki, somurtması yüzünden kasılan yüzü kırış kırış, yaşını kestiremiyorsun bu yüzden, fakat 30'dan fazla olmadığı kesin.

Uzattığın para kesesini eline alıyor ve kısa bir süre sayıyor. Paranın tam olduğuna kanaat getirince ise, "Benimle gel." diyip boş ve terkedilmiş dükkânın içine yürüyor. Dükkan aşırı ufak, 5 metreye 5 metre kadar, fakat içeride masa, sandalye veya kasiyer masasına dair hiç bir şey yok. Duvarlarda bir iki raf var ve yılların biriktirdiği tozdan mütevellit ne olduğu anlaşılmayan büyükçe bir resim duruyor karşı duvarda. Herif dükkânın ortasında duran halıyı kaldırıyor ve bir kapak ortaya çıkıyor, tek kişinin geçebileceği. Halı ve kapak tozsuz, sık sık kullanıldığı belli. Herif kapağın mandalından tutuyor ve ince bir gıcırtı çıkartarak açıyor. Ardından sana bakıyor; "Bayanlar önden."

Kapağa ve içerisine baktığın zaman, siyah bir karanlığın ucunda sarı bir ışık görüyorsun. En az 6 metre kadar aşağı inen bir merdiven var, merdivenin sonundaki ışık ise bir ampül ile sağlanıyor. İçeriden herhangi bir bayat hava veya bir koku gelmiyor, buradan da içerisinin hav sirkülasyonunun iyi yapıldığını çıkartıyorsun. Ayrıca, eğer odaklanırsan, içeriden gelen kargaşa seslerini de duymuyor değilsin.

Şu leş heriflerle muhabbet etmek zorunda kalmak görevin en zor kısımlarındandı belki de. Neyseki aralarından biri konuşmayı sevmiyordu ve direk işe giriyordu. Bir tane aptal da bana laf yetiştirmeye çalışıyordu. O herifi gördüğümde ona gerekli dersleri ileride verirdim ama şimdilik sessiz sakin görevime odaklanmalıyım. Gereğinden fazla konuşmuş olacağım ki adam beni susturmuştu belki de dikkat çekmemeli ve susmalıydım. Ben de tam olarak onu yaptım.

Adama elimdeki paradan 10.000 Ryo verdim ve ardından "Kan Cadısı" dedim kısaca. Bu dövüşlerde kullanacağım bir takma isimdi. Somurtkan adamla birlikte içeriye doğru hareket ediyorduk. Etrafta şüpheli bir şey görünmüyordu ama bu kadar sessiz olması da kuşku uyandırıcıydı. Biraz ilerlerdikten sonra somurtkan herif halıyı kaldırmış ve aşağıya doğru inen bir merdiven ortaya çıkmıştı. Yer altı dövüşleri ha şimdi daha ilgi çekici olmaya başladı bu görev.

Adam bana güvenmiyor olacak ki bayanlar önden dedi ve arkada kaldı. Merdivenlerden aşağıya yavaşça inerken buranın oldukça emek verilerek işa edildiğini anlıyordum. 6 metre aşağıya inen bir merdiven havalandırması oldukça iyi bir yer altı binası ve etrafı güzelce kamufile eden bir mekan. Kaçak dövüş yapmaya oldukça uygun bir mekandı burası. Görünüşe göre zengin herif işini iyi biliyordu onu bulmak düşündüğümden de zor olacaktı.

Adamla aşağıya doğru inerken arkamdaki somurtkan adamı pek takmayacaktım. Diğer iki maldan birisi olsa belki ağızlarından laf alırdım ama bu herif farklıydı. Sadece gerektiğinde konuşuyordu. Şimdi ne kadar soru sorarsam o kadar şüphelenecekti o yüzden şimdilik aşağıya inecek ve mekanın nasıl olduğunu inceleyecektim.

Merdivenden dikkatlice iniyorsun, herif arkanda bir şekilde. Aşağısı bir kiler gibi duruyor, tek lamba ile aydınlatılan, 10 metreye 10 metrelik, çevresinde kutular ve büyükçe fıçılar olan. Duvarları, toprağı tutması için tahtadan yapılmış. Merdivenin tam karşı tarafında bir kapı görüyorsun; mekandan daha yeni. Çevredeki bazı kutulardan bile yeni hatta, ama bu yeniliği çevrendeki eşyalara kıyasla söyleyebiliyorsun, kapının yaşını kestiremiyorsun haliyle. Buraya sonradan yapıldığı belli.

Herif senin arkandan kapıya doğru ilerliyor ve iki defa, aralıklı bir şekilde tıklatıyor. Kapının önce güvenlik bölmesi açılıyor, bölmeden bir çift gözün herife baktığını görüyorsun. "Yeni bir üyemiz var." diyip parayı gösteriyor, fakat vermiyor. Yaklaşık yarım dakika sonra, kapı açılıyor ve seni, diğer yukarıdaki zibidiler gibi pek de detaylandırmaya gerek olmayan bir herif karşılıyor. "Beni takip et." Diyor somurtkan herif, ve içeri dalıyor. Kapıda duran herifin üzerindeki fazla ilgili bakışları arasından sıyrılıp sen de somurtkanın arkasından koridora dalıyorsun.

5-6 metrelik loş ışıklı koridorun sonunda sizi başka bir kapı karşılıyor. Onu da aştığınızda, geldiğiniz kilere benzeyen başka bir oda ile karşılaşıyorsunuz. Işıklandırması az. Odada bir masa bulunuyor, etrafında bir kaç sandalye. Masanın üzerinde bitirilmemiş bir kaç sigara ve kül tablası bulunuyor, fakat çevresinde kimse yok. Sol duvarda 2 kanatlı bir kapı duruyor, muhtemelen ana salona açılıyor zira dışarıdan hayal meyal duyduğun gürültü ve tezahürat sesleri, buradan tam teşekküllü bir şekilde kulağına geliyor. Karşı duvarda 1 metreye 1 metrelik bir açıklık var ve bu açıklık demir parmaklıklarla kapatılmış. Parmaklıkların yanında ise bir kapı var, böylece parmaklıkların ardında bir odanın olduğunu farkediyorsun.

Parmaklıkların arkasında oturan bir hatun görüyorsun, senden yaşlı olduğu kesin fakat bakımlı kumral saçları ve makyajlı yüzünden mütevellit tam yaşını kestiremiyorsun. Üzerinde sivil kıyafetler var fakat dekoltesi feci. Siz içeri girdiğinizde, parmaklıkların ardındaki bir masada oturup paraları saymakla meşgul olduğunu görüyorsun. Keselerden çıkardığı ryoları birimlerine göre istifleyip kutulara kaldırıyor. Odaya dikkatlice baktığında, bir kaç shinobi ekipmanının da başka bir tezgâha istiflendiğini görüyorsun. Somurtkan herif parmaklıklara doğru yöneliyor.

Kesedeki parayı parmaklıkların arasından hatuna doğru fırlatıyor. "Buradan sonrası senin işin. Ben sigaraya çıkıyorum. Ha bu arada, kız kendine 'Kan Cadısı' diyor, tabelaya öyle yazdırırsın, karışmasın." Ardından geldiğiniz kapıya doğru yönelip çıkıyor. Sen ise, paraları saymayı bırakıp parmaklıkların ardından sana doğru bakan kumral saçlı hatun ile kalıyorsun. Elinde herifin verdiği para kesesi var, fakat keseye değil, sana kilitlenmiş durumda. "Bu kadar fazla ödediğine göre bir Shinobi dövüşüne çıkacaksın. Ekipmanların yanında mı, yoksa buradan verilenleri mi kullanacaksın?"

Şu ana kadar gördüklerin, bu işin ciddi bir şekilde organize olduğunu ve bir süredir de aktif faaliyet gösterdiğini söylüyor sana.

Pislik herifle birlikte aşağıya yavaş ve temkinli adımlarla iniyorduk. Etraftaki her detayı iyice incelemeli ve bana fayda sağlayacak şeyleri kullanmalıydım. Aşağıya indiğimizde kiler gibi görünen bir odaya inmiştik. Odanın kapısı ve diğer eşyaları oldukça yeni gözüküyordu. Bu oda bir nevi geçiş odasıydı. Diğer kapıdan geçmek için durulması gereken bir yol gibi. Koridordan ilerlerdikten sonra karşımıza bir kapı çıkıyor. Herif elindeki parayı göstererek yeni dövüşçü olduğunu söylüyor ve gizlilik kurallarını uygulyaıp beni ikinci aşamaya geçiriyordu.

O kapıdan geçtikten sonra önümüze tekrardan bir oda çıkıyordu. Bu odanın sol tarafında arenaya açılan kapılar olduğunu düşündğüm kapı bulunuyordu. Masadaki küllükler burada birilerinin oturduğunu ve burada birilerinin bulunabileceğini gösteriyordu. İçerideki tezahürat sesleri de bir dövüşün devam etmekte olduğunu gösteriyordu. Küçük bir pencerenin bulunduğu bir odada bu yerin bir uzantısı idi. Bu odaya dikkatli baktığımda ise bakımlı kumral saçları ve makyajlı bir kadını görüyordum. Kadının yaşını kestiremiyorum ama iyi para sayıyordu. Onun görevi de muhasebe idi sanırım.

Somurtkan herif beni kadına bırakıp sigara içmeye gideceğini söylüyordu. Kadınla baş başa kaldığımızda ise bana dik dik bakıp Shinobi dövüşüne katılacağımı soruyordu. "Evet shinobi dövüşüne katılacağım. Mümkünse burada verilen ekipmanları kullanmak istiyorum." Dedikten sonra kadını biraz boş yakalamaya çalışacaktım. "Çok güzel görünüyorsunuz hanımefendi." diyecek ve biraz rahatlamasını sağlayacaktım. Ardından " Acaba bana dövüşler hakkında bilgi verir misiniz? Kurallar, dövüşçüler vs." diyecek ve dinleme pozisyonuna geçecektim.