Fasulyeden. Güzel bir tabirdi, bir yandan Kageri'yle Bachuru'yu kötü bir duruma sokarken; bir yandan da işlerine gelecekti. Yine de kadının hala iki genci zan altında ve ezik tutmaya çalışması kindar biri olduğunun göstergesiydi ve açıkça bu Bachuru'yu iyi hissettirmiyordu. Konuşması çok işe yaramış gibi değildi, kadının idaresinin bu üç gençten her durumda güçlü olmasına rağmen hala ölü olmamaları hain olmadığına bir kanıt gibiydi. Ishio kendine kadının yanında yer ayırmayı başarmış gibi görünüyordu ve kadın sonradan gelen shinobilerden birini öldürmediğine göre şüphelendiği başka birileri de kalmamıştı. Sonuçta çok uzun süre araştırma yapmıştı ve tesadüfen odada olan bütün hainleri tek başına etkisiz hale getirmişti, dışarıdan gelen kimseyi zindana girecek gruba dahil etmemesi- özellikle de elinde bu güç varken- bunu gösteriyordu. Bachuru bu tesadüfler silsilesinden aşırı rahatsız olmaya başlasa da konuşmasını yaptıktan sonra zindanın yolunu tutmuştu tutsağıyla beraber.
Düşününce, kadın adamları Kaç casus var ve hangi köydenler? diye sorgulamaya çalıştıktan sonra olayı tamamen farklı bir şekilde anlatmaya başladı. Söyledikleri açık veya yanlış değil evet ama, örümcek hislerim gıdıklanıyor ister istemez.
Düşünceler aklından çıktığında ve genç adam gerçek dünyaya gözlerini açtığında karanlık ve dışarının nemli, alkol kokan havasını aratacak zindanda bulmuştu kendini. Neyse ki bu geçiş, genci parmaklıkların ardına ışınlamamış; sadece parmaklık kapılarını açan anahtarın şıngırdamasıyla karşılamıştı. Bir süredir bulundukları boktan mekanlar ve kendilerini içinde buldukları boktan durumlar kuş sesine benzeyen şıngırdamayla Bachuru'yu neşelendirirken, gencin yarı açık gözleri ellerinde kıvranmaya ve bağırmaya başlayan adamın sesiyle gerçek dünyanın stresine geri dönmüştü. Ormandaki tarantulanın tuzağındaki kuş da cıvıldıyor, vıyaklıyor ve çırpınıyordu; Bachuru adama verdiği saniyelik rahatlığı tıpkı örümceğin yaptığı gibi ondan geri alacak ve sertçe kendi kollarını adamın koltukaltından geçirip ellerini adamın ensesinde kilitleyecekti. Ağzını kapatmayı düşünememiş, içgüdülerine yenilmiş olsa da adamın ağzını kapatmanın o kadar gecikmişken sadece işleri daha da garipleştireceğinden içgüdülerine kısa bir şükür ettikten sonra zaten kendi yardımı olmadan adım atamayacak adamı parmaklıkların arkasına hafifçe atarken Kageri'nin de aynısını yapacağına emin bir hareketle kapıyı kapatmaya koyulmuştu.
Açık gözlerini tekrar kısarken sanki diğer shinobi odada yokmuş gibi rahat bir şekilde konuşmaya devam edecekti; "Size eğer herkesin toplandığı odada sessiz olup kaos çıkarmazsanız her şeyin anlaşılmasına yardımcı olacağını ve eğer söylediğiniz gibi suçsuzsanız zarar görmeyeceğinize dair söz verdik. Ve sözümüzü tutuyoruz. Henüz, doğru bir şekilde, sorgulanmadınız ve birazdan Ishio ve Kagami-san geldiğinde sorgulanacaksınız.". Bachuru hiç bir zaman Kagami gibi tek kelimesinde insanlara bir şeyler yaptıracak ağırlıkta biri olmamıştı, bu yüzden odadaki herkesi sakinleştirmek istiyorsa kendisi de sakin ve rahat davranmalıydı. Söylediklerinde yalan olmasa da, kendini yalan söylemiş gibi hissetmişti ve bu konuda odadaki beşinci kişiye güvenemezdi; bir an önce Ishio'nun ve- mecburen Kagami'nin- buraya gelip sorgulanma işinin hallolması lazımdı ve artık onları çağırmak için konularla alakası olmayan birini etrafa dedikodu yayması için dışarı gönderemezdi.
Verebileceğini düşündüğü en güvenli kararı verdi, zindanın kapısını kilitlerken anahtarı Kageri'ye uzattı ve konuşmaya başladı; "Kageri, Ishio'yla Kagami-san'ı sorgulama için çağırır mısın?" dedi ve ardından tekrar kocaman gülümsemesini yüzüne yerleştirip daha sessiz ve yaramaz bir tonda "Lütfen kadına laf sokma artık." diye ekledi. Beşinci kişinin itirazına fırsat vermeden; "Hocam sen de benimle bekle, Kagami-san gelince seni gereken yere gönderir; ne olur ne olmaz." diye güven dolu bir komut verecek ve iki haşat adamın ve onunla kalacak adamın karşısına geçip sırtını duvara yaslayacaktı ellerini göbeğinde kavuşturarak. Rahat duruşu, ellerinin mühür yapmak için yeteri kadar yakın oluşundan gelen gizli bir hazırlılıkla gelecek ve bu sayede herhangi bir tehdide karşı en azından kendini hazır hissedecekti. Kageri'nin olası bir tehditle bu dar alanda kapışması kendininkinden hayli zor olurdu. Örümcek, anka kuşunun aksine betonların arasında bile yaşayabilirdi. Anahtarları Kageri'ye verip onu göndermek her şekilde en güvenlisi olacaktı.
Kageri, Ishio'yla Kagami'yi çağırmak için dışarı çıkarken- eğer itiraz etmezse-; parmaklıkların ardındaki ikiliye, "Sorgulamaya başlamadan söyleyeceğiniz her şeyi sizin hain olduğunuza yoracağım ve sorguya bu önyargıyla başlayacağım. Eğer söylediğiniz gibi suçsuzsanız orada uzun süre kalmayacaksınız, eğer suçluysanız da... büyük ihtimalle yine orada uzun süre kalmayacaksınız." diyerek soğuk ve sert bir tavır takınacaktı. Öfkeleniyordu ve her zaman olduğu gibi öncesinde kara bulutlar güneşin önünü kapatmıştı. Ardından sakince beşinci kişiye dönecek ve rahatlığını bozmadan, "Sen dışarıdan geldin hocam, olayla ilgili senin fikirlerini duymak istiyorum açıkçası." diye devam edecekti. Kageri, diğer ikisiyle ne kadar sürede dönecekti bilmiyordu ama; örümcek için bu süre baya uzun olacak gibiydi.