- Kapalı konu
- Elindeki shurikenler derken? Elinde hazırladığına dair bir şey bulamadım açıkçası önceki RP'lerde, o bağlamda giysine uzanıp çıkarmaya çalıştığını varsayacağım.
Yamagi ayağını doğrultuyor ve tek bir hamlede, sendelese de, ayağı kalkıyor. Kapüşonunu indiriyor bir nefretle ve nefes nefese kalmaktan morarmış suradını görüyorsun. Derin bir nefretle sana bakıyor, göz kontağını kesmeden yere kan tükürüyor ve aniden üzerine doğru yürümeye başlıyor. Yürüyüşünde profesyonel bir ölüm makinasının etkinliğinden ziyade, nefret dolu adımlar var.
Sen ise bir kaç adım geriye sendeliyor ve içinden onun düşüp bayılması için dualar etmeye başlıyorsun. Sağlam elini üzerindeki giysinin cebine doğru götürüyor ve sayısını yorgun zihnin ile algılayamadığın bir sayıda shuriken kavrıyorsun. İyice kavradığında elini dışarı çıkarıyor ve tekrar geriye doğru adım alırken yarım yamalak bir şekilde onları fırlatıyorsun. Bu yarım yamalak fırlatman bile eğitimsiz biri için ölümcül olabilecekken, Yamagi belini 45 derece sola doğru çevirerek kurtuluyor, senle göz kontağını bozmadan. Karnındaki yaradan akan kanları artık hissetmiyorsun, onların yerine derin bir karıncalanma ve yorgunluk var.
Herif sana yaklaşmaya devam ediyor. Cebinde kalan diğer shurikenleri çıkarıyorsun ve kısa mesafeden yalapşap bir şekilde fırlatmak için elini kaldırıyorsun. Kırık kolun çok acıyor.
Shurikenleri sen tam fırlatmadan önce, Yamagi aniden dibine giriyor! Sağa doğru açıp shuriken fırlatmak için hazırladığın elini sol eliyle bileğinden kavrıyor ve sağ elini, sert bir yumruk için hazırlıyor. Gözlerin buğulanmaya başlıyor.
Fakat Yamagi'nin yumruğu asla gelmiyor. Buğulan gözlerini zar zor tekrar odakladığında hakemin ikinizin arasına girdiğini görüyorsun. Artık vücudunun kontrolünün elinde olduğundan emin değilsin. Yamagi elini hala bırakmamış durumda ve yumruğu hala havada; eğer hakem aradan çekilirse zihnini beyninden ayırabilecek bir şekilde bekliyor.
"Daha pes etmedi. Anırarak pes ettirene kadar devam edebiliriz, kural buydu Han!"İsminin Han olduğunu anladığın hakem, sesini yükseltmeden bir cevap veriyor, lâkin zihnin bunu anlamak için çok yorgun.
Yamagi elini bırakıyor. İnsanlar bir şeye tezahürat yapıyor, lâkin neye yaptıklarını algılayamıyorsun. Bir an hakemin Yamagi'nin elini havaya kaldırdığını görüyorsun, bir sonraki an ise, koluna giren 2 badigardın seni arenanın dışına doğru sürüklediğini, bir an sonra ise, seyirciler arasından sürüklenirken göz göze geldiğin pembe yukatalı bir erkeği seçiyorsun. Adamın sureti, zihnine işleniyor. Hakemin de onun yanına oturup kulağına bir şeyler fısıldadığını görüyorsun. Sana tebessüm ediyor ve bütün iraden eriyip gidiyor, kendini seni taşıyan badigardlara bırakıyorsun, her ne kadar istemesen de.
Herifin görüntüsü, az çok bununla aynı;

Misagi'nin saçlarının, suradına değmesiyle kendine geliyorsun. Loş bir odadasın, lâkin neresi olduğunu kestiremiyorsun. Misagi senin suradına doğru eğilmiş durumda, dekoltesini de bayağı görmüş oluyorsun istemeden de olsa. "Kendine geldin demek." diyor ve rahat bir şekilde suradından uzaklaşıyor ve oturur pozisyona geçiyor. Ağzından muhtemelen sen bayıldıktan sonra gelmiş olan kanı sildiğini farkediyorsun, havlumsu bir şeyi kenara koyunca.
Çevrene biraz göz gezdiriyorsun. Burası, Misagi ile karşılaştığın oda, üzerinde yattığın şey ise içeri girdiğinde gördüğün masa. Masanın üerine kanının damladığını görüyorsun ve yaranı kontrol ettiğinde, yarım yamalak bir şekilde dikildiğini ve asıl amacın kanamayı durdurmaktan ziyade bağırsaklarının dışarı dökülmesini engellemek olduğunu anlıyorsun. Masa, senin dizlerinde bitiyor ve böylece ayakların masadan aşağıya sallanıyor, sanki bir çocuğun ayakları oturduğu sandalyeden kısaymışçasına.
Dehşet bir acı içinde olman lazım, fakat ağır bir baş ağrısından fazlası yok gibi. Biraz da hafif hissediyorsun.
"Yaranı kasti kapatmadım. Kunai biraz daha derine girseydi seni 2 parça olarak buradan çıkaracaktık. Sana ağır bir ağrı kesici vermek zorunda kaldım, muhtemelen ismini bilmek istemezsin, zaten söylesem de hatırlamayacaksın. Şimdi, kalkacak ve geldiğin kapıdan çıkacaksın ve acile gideceksin. Öyle hissetmesen de bu kafayla 3 kilometre depar atarsın ölmeden önce, merak etme. Acilde gördüğün ilk hemşireye yaralarını 'bir arkadaşlarda mahjong oynarken sake şişesini yere devirip üstüne düşüp kırdım, sonra da böyle oldu' diyeceksin, seni görevlilere bildirmeden tedavi edecek. Parasını da senden alacak tabii. Anladın mı? Eğer anladıysan kafanı iki kere aşağı yukaru salla."Misagi'nin ses tonu veya surat ifadesi hakkında hiç bir fikrin yok.