Hızla Natsu’nun yanına çıktığında, Natsu’yu sizin odanızda buluyorsun. Sakin bir şekilde duvardaki yazıyı inceleyen Natsu, elini yazıdan çekip, eline bulaşan kırmızılıkla oynarken, sen konuşmaya başlıyorsun. Natsu sakin bir şekilde seni dinledikten sonra “Güven konusunda elimden bir şey gelmez Shise-sama, zira bana güvenebilme şansınız varken güvenmemeyi tercih ettiniz. Bu yüzden bana güvenip güvenemeyeceğiniz konusunda gerçek dışı bir söylemde bulunamam. İster güvenin, ister güvenmeyin… Bu size bağlı.” diyor. Bu konuyu biraz geçiştirir ve hatta önemsemez gibi konuşan Natsu, hemen ardından “Bu kan değil.” diyerek elindeki sıvı bulaşığını ağzına götürüyor. Sıvının tadına baktıktan sonra yüzünde bir buruşma oluşan Natsu, “Kesinlikle kan değil. Ama ne olduğu konusunda da en ufak bir fikrim yok.” diyor. Elini cebinden çıkardığı bir mendille sildikten sonra ise, “Katta kalan başka birileri yok. En azından şu anda… Dün geldiğimizde ise 10 kadar kişi vardı. Ya yemek yiyip gittiler ki buna ihtimal vermiyorum ya da Kurumi ile beraber gittiler. Bu konuyu hancıdan öğrenmemiz gerek.” diyor. Yazıdan biraz uzaklaşıp odada gözlerini gezdirdiğinde ise, “Odada bir kaçırılma dair en ufak bir iz yok. Kurumi’nin yatağı dağınık olsa da, biriyle mücadeleye girmiş kadar bir dağınıklık yok. Kapıda veya pencerelerde herhangi bir zorlama yok. Eğer biri odaya girdiyse, kolayca bunu yapmış. Dolayısıyla Kurumi uyuyorken değil, uyanıkken de kaçırılmış olabilir.” Diyerek düşüncelerini dile getiriyor. Ancak söyleyecekleri bitmemiş gibi görünen Natsu “Odada ihtiyacınızı giderebileceğiniz bir tuvalet olmadığını da düşünürsek, Kurumi odanın dışına çıktığında da kaçırılmış olabilir.” diyor. Tam bu noktada bakışları keskin bir şekilde sana dönen Natsu “Ya da kaçmış olabilir…” diyor ve hemen ardından “Hancıyla adam gibi konuşmadan önce... Beni yanınızdan yolladıktan sonra Kurumi ile ne konuştun? Yatmadan önce bir konuşma yaptınız mı? Onda herhangi bir farklılık sezdin mi?” diye soruyor sana. Kuşkucu bir şekilde bakışlarını üzerinde gezdiren Natsu “Shise-sama, yanlış anlamanızı istemem ama Kurumi sizin yanınızdayken ortadan kayboldu. Bu yüzden size inanana kadar, size masummuşsunuz gibi davranamam!” diyor net bir şekilde.
Natsu’nun beklemediğin cümleleri ile sarsılırken, güven konusu bir kez daha kafanda yankılanıyor. Her ne kadar Kurumi’nin yok olması konusunda ortak çalışma ve birbirinize güvenme taraftarı olsan da, Natsu’nun bu güvensiz tutumu ilişkinize bir ket daha vuruyor. Bu noktada Natsu’nun hakkını da yememek gerekiyor, zira bu ana kadar Natsu’ya güvensiz olduğunu her türlü ortaya koymuşken, Natsu’nun da sana farklı davranması çok mümkün görünmüyor. Dolayısıyla şu anki ortamın esas mimarı olarak kendini görmen mümkün. Ancak sahip olduğun düşünce yapısı içerisinde, erkeklere güvenmeme motton nedeniyle kendini çok haksız da görmüyorsun. Kısacası, Natsu’un güvensiz tutumu senin kendi içinde düşünce çatışmalarına yol açıyor ve bu yüzden sağlık düşünmek şu an için senin için kolay olmuyor. Yaşanan bu olaylar neticesinde de handan çıkıp ipuçlarını kovalama işini bir kenara bırakıyorsun.