Kageri ve Bachuru ilk pasiflik uyarısını almıştır. Bundan sonra yapacağınız pasiflik bildirimlerinde lütfen önceki mesajlarını editlemeyiniz, yeni bir mesajla durumunuzu belirtiniz. Tenks...
Ishio’nun sözleri adeta ortamın buz kesmesine neden oluyor. Shinobiler şaşkın bir şekilde sizlere bakmaya devam ederken, içlerinden bir tanesi üzerindeki şaşkınlığı atmaya çalışırken “İstihbarat?” diye mırıldanabiliyor. Her şeyden habersiz gibi bir yüz ifadesi bulunan shinobilerden diğeri ise, arkadaşının sorusuna “Destek?” sorusunu ekleyiveriyor. Sizinle konuşan shinobi, arkadaşlarının bu soruları karşısında derin bir nefes alıyor ve yüzündeki şaşkınlığı ciddi bir ifadeye dönüştürürken “Buyurun, buraya geçin.” diyerek sizi bir masaya yönlendiriyorlar. Siz gösterilen masaya geçerken, shinobi arkadaşlarından birine “Gidip kaptana haber ver. Acil durum olduğunu ve Nikkougakure’den shinobilerin geldiğini söylemeyi unutma!” diyor. Emri alan shinobi hızla karargahtan çıkıp gidiyor.
Sizler kaptanı beklemeye koyulurken, sizinle konuşan shinobi de bir sandalye çekip oturuyor. Cebinden bir sigara paketi çıkaran shinobi size de paketi uzatırken “Sizleri yormak adına bir şey sormayacağım. Ancak durumun ciddiyeti nedir? Şimdilik bunu bilsem yeter.” diyor. Bunun dışında da hiçbir şey söylemiyor ve sigarasını yakıp derin derin nefesler çekmeye başlıyor.
Yaklaşık yarım saatlik bir beklemenin ardından, karargahın kapısı açılıyor ve içeriye kısa sarı saçlı, mavi gözlü, 1.70 boylarında ve oldukça fit bir vücudu olan kunoichi giriyor. Arkasında ise yarım saat kadar önce karargahtan kaptanı çağırmak için gitmiş olan shinobi beliriyor. Kadının içeriye girmesi ile, içeride kalan iki shinobi hızla ayağa kalkıyor. Sigarasını yere atıp, ayağı ile ezen shinobi kapıya doğru giderken “Sizi rahatsız ettiğimiz için üzgünüz kaptan, ancak durum ciddi görünüyordu.” diyor. Kadın ise sadece başını sallamakla yetinirken, az önce shinobinin kalktığı sandalyeye doğru hareketleniyor. Bu esnada bakışları hepinizi adeta esir alıyor. Yavaşça kendini sandalyeye bırakırken “Adım Inaba Kagami. Umigawa Şehir karargah kaptanıyım. Sizler kimsiniz ve şu bahsettiğiniz istihbarat ne?” diyor kesin, ancak insanda güven uyandıran bir ses tonuyla. Inaba Kagami'nin Görünümü
İnsanoğlu sahte yıldızları yaratmıştı, sahte yıldızlar gökyüzünü sarının kuş boku tonuna boyarken eski tanrıların yerini almışlardı. Yıldızların konumları, yön bulmaları için bir ders olarak verilmiş ve öğretilmişti gençlere akademide. Dünyada nerede olduğunu bilmenin en kolay yolu, geceleri gökyüzüne bakmaktı. Ama bu alkol ve irin kokusu dolu şehir, Bachuru'nun kendini kaybetmesinin başka bir yolunu da bulmuştu. Gençlerin şehre girdiklerindeki nizamı soludukları ve çevrelerini saran havanın atmosferinden dolayı bozulmuş ve onları bir takımdan ziyade herhangi üç kişi gibi göstermişti. Bachuru için gördüğü karargah, kurtuluştu.
Kapıdaki görevli shinobilerin dandik gözlem kabiliyetleri, gençlerin kelimenin gerçek anlamında alınlarında yazılı olan Nikkougakure shinobisini okumakta bir hayli gecikmelerine sebep olmuştu. Şaşkın sorularına Ishio'nun soğuk pezevenk karşılığı eklenince, adamlardan biri koşarak kaptana haber vermeye gitmişti. Diğeri de gençleri, hatrı sayılır bir saygıyla oturmaya buyur etmiş ve Bachuru'nun eliyle sessizce reddedeceği sigara paketini uzatırken olaydan bir haber olduğunu belirten stresli bir soru yöneltmişti.
Ishio'nun adama verebileceği sinirli yahut soğuk cevap gelmeden Bachuru konuşmaya başlayacaktı; "Kaptanınız gelsin hep beraber karar veririz ciddiyetine şimdi. Sizde durumlar nasıl? Buralarda çok kavga çıkıyor olmalı, sürekli asayişle mi uğraşıyorsunuz?". Sorusu elbette, adamların günlük hayatından ziyade yakın zamanda karşılaşabilecekleri asayiş dışındaki işleri öğrenmek için sorulmuş bir soruydu. "Nöbet işini falan nasıl yapıyorsunuz? Paydos için biraz erken gibi havanın yeni karardığını sayarsak. Kaptan bile devriyeye çıkıyorsa," adama doğru yaklaştı biraz sanki sözlerini duyabilecek birileri varmış gibi,"Hocam, eleman eksiğiniz varsa belirt. Döndüğümüzde raporumuza ekleriz." Eleman eksiği ve yorucu iş şartları, birini şikayet moduna sokmak için en uygun konulardan sadece ikisiydi. Dışarıdan geveze birinin yaptığı küçük sohbetler olarak görünen bu muhabbet açıcıları, eğer doğru etki yaparsa Bachuru'nun kaptanla ve şehrin genel durumuyla ilgili ihtiyacı olan bilgileri almasına yarayacaktı.
Kaptan geldiğinde, geri kalan sohbeti Ishio'ya bırakmayı planlıyordu. Ishio'nun resmi konularda politik olarak daha doğru ve daha sert olacağını daha önceki tecrübelerinden biliyordu. Sorumluyla konuşmak ve istihbarat konusunda doğru kelimeleri kullanmak tek gözlü ahbabı için zor olmayacaktı, ama karşısındaki düşük rütbeli adamın alnından soğuk ter akıtmak onu sadece kendisinden soğuturdu.
Bachuru'nun bu fikri, kaptan geldiğinde de değişmemişti. Ishio, kadının forsunu koymasına izin vermeyecek, sarı çıyanlığını gösterecekti. Genç örümcek Kageri'ye bir bakış attı; ikisi de daha önce Ishio'nun bir kadına karşı kaba veya sert olduğuna şahit olmamışlardı ancak bu ciddi bir durumdu. Arkadaşları için bir test olabilirdi, zaten arkadaşların da en güzel yanı bu değil miydi; sıçıp batırdığında seni kaldırırlardı. Eğer Ishio üstüne verilen sorumluluğu kaldıramazsa, Bachuru ve Kageri onun arkasında olacaktı. Ama uzun, sarı saçlı ve göz bantlı arkadaşları; şimdiye kadar diğer ikisine bu fırsatı vermemişti.
Değişim. Açıkçası ana motivasyonu böyle bir şey yapmak istedim, on yedi yaşında bir "katil" olsa da bir çocuktur sonuçta Bachuru. Değişime, ileriye, kendinin veya yeteri kadar ilginçse başkalarının hayallerine bir bağlılık hisseder ve bu bağlılık bu hayallerinin gerçekleşmesine çalışmasına sebep olur. Kötü biri değildir, ancak yeteri kadar ilginçse sonuçlar bunun için kötü şeyler yapmaktan çekinmez. Zaten bir shinobi olma sebebi de köyün insanlarının Altın Çağ hayalleridir.
Yumasaki Klanı.Bachuru, klanıyla ilgili hikayelerle büyümüş ve bu hikayelerin gerçekliğine dair hiç bir kanıt görmese de hayal kurmayı ve bu hayalleri takip etmeyi bırakmamıştır. Büyük annesinin onu engellemeye çalışmasına, eski evlerinin yerini bir chuunin olmasına rağmen söylememesi onu büyük ölçüde engellemiş; şevkini kırmış olsa da Yumasaki'yi köye ve daha önemlisi büyük annesi dışında hiç bir şeye sahip olmayan kendisine geri kazandırmak hayattaki en büyük amaçlarından biri olmuştur.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından elinde chakra biriktirmeye başlar ve aşırı yakın bir mesafeden bunu kullanıcısına fırlatır. Elektrik akımı hızlıca kullanıcıdan hedefe atlar ve çarptığı uzvu anında kilitler ve kasar. Bu, hedefe hasar vermese de hareket kabiliyetini kısıtlar. Teknik maksimum 2 metre uzaklıkta efektiftir.
Kullanıcı Tora mührünü yapar ve kendi vücuduna elektrik verir. Bu teknik, kullanıcının uyuşan zihnini tekrar çalıştırmasına ve dikkatini toplamasına yardımcı olur, ancak kullanıcıya hasar verir. Teknik bazı düşük seviye Genjutsu tekniklerini kırabilir.
Kullanıcı elinde bulunan misinaya chakra yükleyerek, onu istediği gibi hareket ettirme yetisi kazanır. Aniden onunla rakipleri yakalayabilir ve bağlayabilir veya daha kompleks hamleler uygulayabilir. Misina sadece 10 saniyeliğine kontrol edilebilir ve kullanıcıdan 10 metre uzaklaşabilir.
Kullanıcı bir elinin işaret ve orta parmağını dışarı açar ve vücudundaki chakraya odaklanır. Ardından, kullanıcı aşırı hızla hareket etme kabiliyetini kazanır. Genelde kullanıcıya bakan kişiler onun birden yokolduğunu görür, ancak teknik sadece aşırı hızdan oluşmaktadır. Kullanıcı çevresel etmenleri kullanarak hareketini gizler ve birden yerinde varolduğu izlenimini verir. Kullanıcı teknik ile chakrası yettiği sürece istediği mesafeyi katetebilir, ancak teknik süresince başka teknikleri kullanamaz ve saldırı yapamaz, bütün odağı tekniği açık tutmak üzerine olmalıdır. Teknik havada hareket etmek için kullanılamaz. Teknik kullanılarak rakibe hızlıca yaklaşılabilir ve uzaklaşılabilir, ancak avantajlı bir pozisyona geçmek aşırı derecede zordur, zira bir çok kişi Shunshin ile yapılan hareketi görebilir ve farkedebilir.
Taijutsu Shinshouki, C Rank Bunshoku, C Rank Beceri Listesi - Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Sözlerinin yarattığı donuk ortama, şaşkınlığa dürüst bir şekilde uyum sağladı Ishio. Gereğinden fazla açılmış gözü, 'yok artık' moduna girmiş suratıyla shinobileri süzdü tek tek. İstihbarattan haberleri yoktu. En azından tepkileri ve söyledikleri bu yöndeydi. Brifing esnasında karargahın bu istihbaratı bildiğine dair net birşey söylenmemişti. Ancak bu tarz bir bilginin karargaha ulaşmaması imkansızdı. Görevlerinin ana teması buydu zaten. Belki ulaşmamıştı. Belki ulaşması engellenmişti. En kötü ihtimalse, buradaki bir üst rütbelinin istihbaratı yok sayıp altlarına bildirmemiş olmasıydı. Görevlerini hem kolaylaştıracak hemde saçma düğümlere sürükleyecek bir ihtimaldi bu. Organize bir gözardı etme durumunu baltalamak çok uğraştırıcı olurdu, bir üst rütbelinin ayağını kaydırmaksa üç kişinin tam randımanını gerektirecekti.
Shinobinin gösterdiği masaya geçerken uzatılan sigarayı reddetti. Az önce yarattığı ciddi ortamı en azından kendi içinde devam ettirdi Ishio. Bachuru'nun adamla yaptığı yakın muhabbetlere çok ters bir pozisyonla karşılık verdi. Dik duruşu, kısık olan tek gözü ile birlikte yetkiliyi bekliyordu. Verdiği cevaplarla yarattığı aksi insan tavrını koruyordu yani. Bachuru ise bu fırsatı zekice kullanmıştı. Karargahın yetkilisiyle konuşmak normal olarak ast üst ilişkisini temel alacak ve yeterli bilgileri sağlamayacaktı. Ancak karargahta zamanını sigara, sohbet ikilisiyle geçiren eş seviyede biri, ağzından laf koparmak için daha uygun bir hedef. Bachuru'nun örümcek adam karakteri de düşünülürse... O adamın birkaç dakika içinde çözüleceğinden emindi Ishio. Örümcek adamın ağına düşmese bile sadece susması için bile dökülebilirdi. Ishio bunu yapardı. Bachuru'yu susturmak için donunun rengini bile söyleyebileceği anlar dahi olmuştu.
Ve Ishio, Bachuru'nun tahminlerinin aksine sarı değil, siyah bir don giyiyordu.
Yetkili kişiyi Kageri'ye bırakmayı planlıyordu. Fantastik adamın kendisi kadar ciddileşebileceğini biliyordu Ishio. Zaten Kageri daha iyi bir yalancıydı. Sivri dilini saymazsak daha iyi cümleler seçtiğini belki kabullenebilirdi. Karargahın kapısı tekrar açılana kadar bu düşünceler hakimdi. Ancak odaya giren ikinci fit sarışın - Bachuru, Ishio için sarışın değildi. O garip tonu sarı olarak kabul etmiyordu Ishio - Ishio'nun 180 derece dönmesine sebep oldu.
Kageri alaycıydı. Kageri'nin o sinsi bakışları bir kadının üzerinde dolanmamalıydı. Tüm bunlar birer sorun teşkil ederdi zaten. Hali hazırda ciddi moddaki bir Ishio daha mantıklı bir tercih olacaktı.
Inaba Kagami. Ortama biraz fazla hızlı giriş yaptığını söyleyebilirdi. Ses tonundan dolayı da bu kanıya varmıştı aslında. Ishio derin bir nefes alarak kendisini ve arkadaşlarını tanıttı. Kelimelerini sakin bir tonlamada seslendirerek kaptanın hızını biraz yavaşlatmayı amaçlıyordu. " İstihbarat Umigawa şehrine girecek casus shinobi grubu hakkında.. Çoktan size iletilmiş olmalıydı. " Ticaret gemisi ayrıntısına girmemişti. Biraz salağa yatmak ona daha fazla bilgi sağlayabilirdi. " Durumun ciddiyeti konusunda şüpheler olduğu için destek kuvvet yollama gereği duyuldu. Fakat gözüken o ki bilginin size ulaşması konusunda bazı sıkıntılar var. " Bir kadına sözleriyle saldıramazdı Ishio. Ancak kendi duvarlarını ve çıkarlarını korumayı saygısızlık olarak görmüyordu. Bu yüzden fazla altta kalmadı. Bir bakıma bu sarışın kadın üstüydü ancak kendisi de onu kurcalamak için tam yetkiye sahipti.
Motivasyon Altın Çocuk: Altın jenerasyonun Altın Çocuğu ! Biraz iddialı geliyor kulağa fakat kişiliğini oluşturan noktaları düşününce ister istemez bu sonuca varılıyor. Babasının ihanetle bıraktığı lekeyi temizlemek, annesine olan borcunu ödemek, çekirdek ailesini reddeden sülalesine yaptığı hatayı kanıtlamak, Nikkougakure'ye duyduğu bağlılık.. Tüm bunlar Ishio'yu her zaman en iyi olmak konusunda iteleyen şeyler.
Baba: Ishio'nun babası Kyogi Riku şüphesiz ki hoş karşılanan biri değil. Savaşta Daimyo'nun tarafını seçmesiyle başlayabiliriz. Savaştan sağ çıkıp seneler sonra Ishio'nun annesi Kai Tsumu'ya tecavüz etmesi, Tsumu'nun kocasını ve bebeğini öldürmesi onu bir suçlu konumuna getiriyor. Ishio'nun önceliği bu konu olmasa bile biyolojik babasını adalete teslim etmek yahut adaleti ona götürme konusunda istekli. Ishio, Riku'nun işlediği cinayetler sonrasında hayatını bir kaçak olarak sürdürdüğünü biliyor. Süregelen eğitimleri ve köy çalışmaları nedeniyle henüz bu konuda araştırma yapabilmiş değil.
Komplikasyon Tek Göz: Ishio babasından geldiğini düşündüğü yeşil renkte olan gözünü bir göz bandıyla kapamakta. Ve bu konudaki takıntısı, bu bandı vücuduna dikişletecek seviyede. Sağ gözü tamamen kullanım dışı diyebiliriz. Şayet dikişleri duruma göre sökme gibi bir seçeneği bulunmamakta. Ancak eli yatkın biri tarafından, uygun ve steril bir ortamda çıkarılabilir göz bandı. Ishio bunu yapmaktansa ölmeyi tercih edeceği için pekte olası bir durum değil. Göz bandı yaklaşık 4 senedir dikişli ve hiç çıkarılmamış durumda.
Kadınlar: Tüm hayatı annesi, onunla konuşmayan ablası ve bir sınıf dolusu kadın arasında geçmiş Ishio'nun karşı cinsine duyduğu bir hassasiyet bulunmakta. Biyolojik babasının annesine yaptıklarını öğrenmesi bu konudaki en büyük dayanak denebilir. Ishio kadınlara karşı fazlasıyla yumuşaktır. Gündelik hayatında kadınları absürd durumlar dışında kıramaz, sinirini yansıtamaz, nazikliğini bırakamaz vesaire. En kanlı savaş anlarında ise Ishio dişi rakiplerine karşı daha yumuşak olacaktır. Fazla yumuşak.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından, ayaklarının çıkardığı tüm sesi keser. Böylece, kullanıcının ayak sesleri yokolmuş olur. Bu, gizlice bir yerlere sızmada kullanıcıya yardım eder ve rakiplerine farkedilmeden yaklaşabilmelerini sağlar. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı aniden parmaklarının ucundan ufak elektrik patlamaları oluşturabilir. Bu patlamalar aşırı derecede parlaktır, yakın mesafeden kişilerin aklını karıştırabilir ve gözlerini korumaya zorlayabilir. Teknik aşırı hızlıdır ve el mühürlerine gereksinim duymaz. Bu patlamalar rakiplerle temasa geçerse hafifçe çarpar ancak hasar vermez.
Akrobatik ve hareketli bir stil olan Shinhouki'nin asıl amacı en az eforla en çok hasarı vermektir. Stilin hamleleri diğerlerine göre sadece uzvu savurmakla bitmez, ardından gelen momentumu da kullanmayı amaçlar. Yani, diğer stiller nasıl yumruk atılacağını öğretirken Shinshouki bu atılan yumruk ile kullanılan momentumu daha iyi nasıl kanalize edilebilineceği üzerine odaklanır. Bu yüzden, hamleler genelde çemberseldir ve her biri bir diğer hamlenin önünü açar. Zıplamalar, takla atmalar ve çelme taklamalar stile destek olur. Kullanıcının gövdesini merkez olarak belirleyip çembersel bir şekil izleyen hamlelerde kullanıcı harcanan momentumun büyük bir kısmını bir sonraki darbesine aktarır ve böylece uzun dövüşlerde yorulma riskini minimuma indirir. Stilde ilerleyen kullanıcılar akrobatik ve hareketli hamlelerin avantajını ortaya çıkarır. Stilde gittikçe ustalaşan kullanıcıların hamleleri öngörülemeyen bir düzeye ulaşır.
Genjutsu Ryuhoubo Disiplini, D Rank Kuroshiki, D Rank
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından tekniği aktif eder ve bir hedef seçer. Eğer bu hedef, kullanıcıya 15 metre veya daha yakındaysa, tekniğin etkisi altına girer. Tekniğin etkisi altında kalan hedeflerin herhangi bir duyusunu kullanıcı isteği doğrultusunda bozabilir. Gözler bulanık görmeye başlar, eller uyuşur, tad alınamaz, duyma mesafesi kısalır veya koku alamaz hale gelir. Duyurlar tamamen kapatılmaz, sadece bozulur. Yani hedef tamamen kör edilemez/sağır yapılamaz. Bu etkilerden aynı anda sadece 1 tanesi aktif edilebilir, ancak teknik bozulmadan bu etkiler arasında geçiş yapmak mümkündür. Maksimum 1 hedef bu tekniğin altında olabilir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından tekniği aktif eder. Kullanıcının yumruklarına veya silah darbelerine maruz kalan kişiler tekniğin etkisi altına girerler. Tekniğin altında kalan kişiler, aldıkları her bir başarılı saldırının vücutlarında çatlaklar oluşturduğunu görür. Bu çatlaklar hedefe, vücudunun sanki çok kırılgan bir katı maddeden oluşmuş gibi bir his verir. Her bir saldırının ardından hedefin vücudunun bazı yerleri parçalanıp dökülmeye meyilli hale gelir. Hedef kırılıp dökülen uzuvlarını kullanamaz hale gelir. Eğer hedefin başı veya vücudunun tamamı parçalanırsa bayılma tehlikesi geçirir. İradesi yüzünden zihnini korumayı başarabilenler için teknik o an bozulur. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından iki elini önünde birbirine çarptırır. Bu el çarpma sırasında, kullanıcının vücudunun herhangi bir yerini görenler, tekniğin etkisi altında kalır. Tekniğin etkisi altında kalanlar, kullanıcının vücudunun aşırı güçlü bir ışık kaynağına dönüştüğünü görür. Bu ışık ile beraber hedefler geçici bir yarı körlük altında kalır. Bir süre boyunca görme yetileri hatırı sayılır bir şekilde bozulur. Teknik uygulanırken, eğer bir kişi aşırı yakındaysa, o kişi geçici bir süreliğine tamamen kör olabilir. Tekniğin efektif süresi 2 ilâ 10 dakika arasında, kullanıcının disiplin ve seviyesine göre değişir.
Kullanıcı, normal bir el mührü dizisi uygular. Ardından, o anda kullanıcının 25 metre yakınında olan herkes tekniğin etkisine kapılır, kullanıcının görülür olmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında kalan kişiler, yerden katrandan oluşan, simsiyah, kabaca kullanıcının silüetine benzeyen varlıklar çıktığını görür. Bu illüzyonlar tekniğin etkisi altında kalan her bir kişi için 3 tanedir ve her bir 3 tanesi 1 kişiye saldırır. Bu varlıklar, saldırıları basit kunaiye benzer objeler ile yaparlar. İllüzyonların verdiği hasarlar minimal ve zihinseldir, rakiplerin aklını karıştırmak için kullanılır. İllüzyonlar hasar aldıklarında katrana dönüşüp yere yığılırlar ancak tekrar bir tanesi başka bir yerden yükselip hedefe saldırmaya devam eder, böylece sonsuz bir güruhmuş hissi yaratılır. Tekniğin efektif süresi 5 ilâ 10 dakika arasında, kullanıcının seviyesi ve disiplinlerine göre değişir.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından, onu o anda görebilen herkesi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin etkisi altında olan kişiler, kullanıcının havada 5 tane 1 metre boyunda metalden kazıklar oluşturduğunu görür. Kullanıcı bu kazıkları tekniğin etkisi altında olan herhangi birisine yollayabilir. Mükemmel bir isabet oranına sahip olan bu kazıklar, hedeflerini ıskalasa bile yeni bir tanesi oluşup tekrar hedefine saldırır. Kullanıcı kazıkları el hareketleri ile havada kontrol eder, eğer bu hareketleri yapmaz ise teknik bozulur. Hedeflere isabet eden kazıklar şiddetli bir zihinsel acı yaratır. Hedefe saplandıktan 5 saniye sonra açtıkları yara ile beraber yokolurlar. Her bir kazık, bir öncekinin oluşturduğu zihinsel acıyı daha ileriye taşır ve hedefi aşırı derece yorar. Yeterince yorulan hedef bayılma tehlikesi geçirir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı Hebi mührünü yapar ve tekniği aktifleştirir. Tekniğin aktivasyonunun ardından, kullanıcı ile sosyal etkileşime giren herkes tekniğin etkisine kapılır. Teknik, etkisi altındaki kişilerin zihnine gizlice saldırır ve yüzey düşünceleri etkiler. Hedeflerin o an için kullanıcı hakkındaki düşüncelerini olumlu yöne çeker ve kötü düşünceleri engeller. Kullanıcının söyledikleri, çevresindekiler için inandırıcı hale gelir. Kullanıcı, hedeflere karşı bariz bir negatif tutum sergilemediği sürece hedefler kullanıcının sözlerini daha çok önemsemeye başlar. Teknik bozulmadığı sürece aktif kalır ve chakra yer.
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Kötü Kalite Katana Kagami'nin Alınbandı
Fantastik hikayelerdeki gibi olacağını hayal etmiştim, önceleri... Kandan nehirleri aşacağımı, cesetten dağları tırmanacağımı ve sonunda bir şeylerin nihayete ereceğini düşünmüştüm. Kaderimiz, ruh döveninde dövülecek ve layık olup olmadığımız anlaşılacaktı. Çile çekecektik, tabii ya! Ve en sonunda, eriştiğimiz şey, her şeyden daha güzel olacaktı! Dünyanın en güzel hatunlarından bile daha güzel. En büyük elmaslardan, en nadide içkilerinden ve belki de, hayatın ta kendisinden bile daha güzel olacaktı. Her şeye değecekti... Çıktığımız onca dehlizden de, uçurumun ta kenarlarından da...
Tabii gerçek dünya pek öyle masallara benzemiyordu. İnsanın yüzüne tokat gibi çarpıyordu, hayatta her şeyin epik veya güzel olamayacağını. Ya önemsiz görevlerin peşinden koştururdun, onun korumalığını yap bunun saksonu çek gibi... Eğer şansın varsa, daha ciddi bir görev verirlerdi sana. Mesela... İkili oynayan shinobileri bulmak gibi! Siyah beyaz bir liman kentinde bir sahne hayal ederdin: siyah beyaz bir sahne ve bond çantalar... Ve tüm o siyah ve beyaz renklerinin arasında, dehşet verici bir güzellikte parlayan kırmızı elbiseli bir hatun... Centilmenler, kasıntı bir aksan ve bol bol tütün de aman eksik olmasın! Bir insana, ikili oynayan hainleri bul getir dediğiniz zaman -elbette- böyle bir sahne hayal eder. Aynı anda hem sıçıp, hem de içen ve bunu ouroboros'a taş çıkartacak şekilde tekrarlayarak yapan tipleri ve Ishio'dan hallice olan (kırmızı renkli elbise de giymemişler ayrıca) hatunlar mı...
Hayır, bu bok çukurunda ölmek de insanı hiç motive etmiyor, hayır efendim, hiç de bile! Eğer burada ölecek olursak, bu bok yığını içinde cesedimizi bile bulamazlar. Muhtemelen ayaklarımıza birer pranga takıp, denizin dibini boylarız. Tabii daha denizin halini görme şerefine erişemedim. Ama şehrin genel siluetini düşünecek olursak... Tahmin yapmama bile gerek yok!
Normal şartlar altında derince bir nefes alıp, zihnimi tüm bu saçmalıktan uzaklaştırıp yoluma devam ederdim. İnsanın gözünde hissedeceği kadar keskin bir kokuya sahip bu şehirde, böylesine klişe bir hareket ne mümkün? Olabildiğince nefesimi tutarak, yoluma devam ettim. Bir karargah...
Dağdaki zor şartlarda, derme çatma köy evlerinde büyümüş, oradan da yeni kurulmuş ufacık minicik içi dolu turşucuk olan Nikkougakure'ye transfer olmuş benim bile görme şansına nail olamadığım kadar acınası bir karargah. İnsanın 'bulmaz olaydım' diyesi gelse de, şehrin geri kalanı düşünüldüğünde; bu çok büyük bir kumar olurdu... Eh dedik ve iki katlı, yosun tutmuş bu ahıra doğru yol aldık elbette. "Çürümüş falan ama... Tepemize yıkılmaz beyler, korkmayın. Benim evimde aynı böyle... Ama siz yine de, pek fazla sarsmayın. Ne olur, ne olmaz!" Ciddi ciddi takımdaki elemanları uyardıktan sonra, artık hazırdık.
'Hiçbir ama hiçbir şey, dışarıdaki manzaradan daha kötü olamaz herhalde... Dimi?' Nidaları işe yaramışa benziyordu. İçerisi hiç de fena sayılmazdı çünkü. Ne bok püsür kokusu, ne de orta yere sıçan adamlar... Yaşasın muasır medeniyetler seviyesi! Bir hanı andıran mekanın içerisinde, dışarıdaki post apokaliptik dünyadan kurtulan bir avuç shinobi vardı. İlk başta, bizi de diğer zombilerden biri sanmış olsalar da... Tertemiz, cillop gibi üç delikanlı olduğumuzu görünce, ceketlerinin ilk düğmelerini iliklemeleri farz olmuştu! Bu şaşkınlıktan istifade edip, 'bizi liderinize götürün' gibi karizmatik bir şeyler söyleyemeden, Ishio -çoktan- hain planlarını devreye sokmuştu! Ne Bachuru, ne de ben bir şeyler söyleyemeden... Ishio ciddi ciddi adamlarla konuşmaya başlamıştı bile! Grupta ilk ihanet... Bakalım adada, pardon grupta, başka neler olacak.
Tabii bu sırada, Ishio'nun ciddi konuşması, mekandaki havayı bütünüyle değiştirmişti. Odanın içindeki sıcak hava, bulabildiği tüm delikleri kullanarak kaçmaya başlamıştı. Besbelli, şehrin silüeti üzerlerine sirayet etmiş shinobiler, Ishio'nun söylediklerinden dolayı besbelli korkmuşlardı. İlk başta ne yapacaklarını bilememişler ve sonunda 'liderlerini' getirmeyi akıl etmişlerdi. Umigawa shinobileri, liderleri gelene kadar, bizi oturdukları masaya buyur etmişler ve bir paket sigara ikram etmişlerdi. Gruptaki diğer elemanlar gibi ben de sigara kullanmıyor olsam da, buyur edilen şeyi geri çeviremezdim. Paketten bir dal sigara alacak ve paltomun cebine atacaktım. Ne zaman lazım olacağını kim bilebilir ki? Ve koyulduk, kaptanlarını beklemeye...
Akıl almayacak kadar fantastik bir sahneyle karşı karşıyaydım. Bir kenarda, Bachuru, elemanları kafalayıp sohbet etmeye çalışıyordu. Klasik er konuşmalarından bir tanesiydi. Birazdan ot sarıp, komutanlarının hakkından atıp tutmaya başlayacaklarından neredeyse emindim. Fakat öteki yandan, Ishio... Bachuru'ya pis bakışlar attıktan hemen sonra, en kallavi beyefendilere taş çıkartacak kadar resmi bir şekilde masasına oturmuştu. Kegel egzersizi yapan hatunlar kadar gerilmiş, ters ters elemanlara bakıyor ve kaptanlarının gelmesini bekliyordu. Ben mi? Sandalyemi, tüm sahneyi görebileceğim bir pozisyona çekmiş, olan biteni tatlı tatlı izliyordum elbette. Samimi adam rolü Bachuru'daydı. Kaptanları gelmeden önce, tüm elemanları öttürecekti besbelli! Ishio ise ciddi adamdı, huysuz olan! Asla göz ardı edilmemesi gereken birisi olduğu imajını çizecek, Bachuru'nun tesir edemedi elemanlara da Ishio tesir edecekti. Ben mi? Ben sadece lanet olası bir kör noktayım, hepsi bu. Vakti gelince değerlendirilecek bir anormali...
Yarım saatlik bir bekleyişin ardından, isminin Inaba Kagami olduğunu öğreneceğimiz bir kunoichi; bir kunoichi ne kadar heybetli olabilirse o kadar heybetli olacak şekilde içeriye teşrif etti. Daha önce Umigawa hakkında yaptığım tespitte olduğu gibi, bizim Ishio'dan hallice bir hatundu. Fakat, hakkını vermeliyim. Mekana nasıl girilmesi gerektiğini, fevkalade derecede iyi bilen birisiydi. Hatun geldiği anda elemanlar ayağa fırlamış, en temizinden bir uygun adıma geçmişlerdi. Biz yapmadık. Onun yerine, söze Ishio'nun başlayabilmesi için tatlı tatlı bekledik. Bu arada, Bachuru'nun bana attığı bakışı da kaçıracak değildim elbette. Bir kör nokta olarak, görevimi yapmalı ve kadını zayıf noktalarından vurmalıydım. Grubun en diplomatik ve kibar adamı, Ishio, bir kadına vuracak değildi elbette. Ki bence (buna Bachuru'nun da katılacağına eminim) bu çok acizce...
"Ah lütfen... Kendinizi rahatsız hissetmeyin, buyurun..." Geldiğimizden beri, neredeyse milim oynamadığım taburemde, aniden canlanacak ve elimle boş sandalyelerden birisini işaret edecektim. Bachuru'nun goygoy konuşmaları ve Ishio'nun diplomatik oluşu bir yana... İnsanları rahatsız hissettirmek benim görevim oluyordu. Tatlı tatlı oturduğum taburede, ev sahibi misali, kadına oturması için yer gösterecek; ardından da -sanki odada ben ve ondan başka birisi yokmuş gibi- Ishio'ya dönecektim: "Belki de, sevgili dostum, birisi veya birileri kaytarmıştır. Şehrin genel siluetini de hesaba katarsak... Bence buradaki gerçek suçlu içki!"
Her ne kadar, odada ben ve Ishio'dan başka herkesi izole edecek bir şekilde konuşacak olsam da; elimden geldiğince odanın nabzını tutmaya çalışacaktım. Mümkün olduğunca Ishio gibi salağa yatacak, elemanların işlerini yapmadıkları için istihbaratı göz ardı ettiklerini ima edecektim. Elbette otoriter bir kunoichiyi sinirlendirecektim. Kendisini teftiş etmek için gönderilmiş, üç centilmenden(?) hangi feminist kunocihi hoşlanabilirdi ki? Tabii en az Kagami kadar feminist ve bir o kadar da ciddi bir adam olan Ishio, tam olarak burada devreye girmesini bekliyordum. Ishio tutacak, ben vuracaktım.
Hadi ama beyler... Birimizin elini kirletmesi gerekiyor neticede.
Motivasyon Doğaüstü: Fantastik canavarlar, doğaüstü varlıklar, imkansız olaylar, tuhaf söylentiler, masalsı güçler... Ve daha niceleri! Kageri, her türlü fantastik-mitolojik olaya/ögeye saplantı boyutunda bir tutku duymaktadır. Bu, Kageri'nin içinde -muhtemelen- asla sönmeyecek bir alev gibidir. Kendisi tek bir fantastik olayı görmeyi, elde etmeyi yeterli bulmaz. O, nefes aldığı süre boyunca bulunabilecek yeni bir doğaüstü olayın olduğunu ve olabileceğine inanır. Uzun lafın kısası... Doğaüstü olaylar, Kageri'yi yataktan kaldıran ve güne hazırlayan yegane motivasyonudur. Uzun ve yorucu yolculuğuna, çıkış nedeni ve hedefidir.
Komplikasyon Takıntı: Mucizeler, efsanevi güçler, olmaması gereken yaratıklar, kutsal varlıklar, mitolojik kahramanlar... Kageri'yi harekete geçiren tüm bu ögeler, aynı zamanda, onun en büyük lanetidir de! Doğaüstü olaylara, hikayelere duyduğu aşk; bir noktadan sonra, onun için bir saplantıdır. Gerçek hayatın üzerindeki herhangi bir olgu, Kageri'nin takıntısını beslemek için yeterlidir. O an ne yapıyor olursa olsun, saplantısının peşinden koşacak ve duyduğu şeylerin kaynağını araştıracaktır.
Bachuru shinobiden gelen sigara teklifini reddederken, soru silsilesiyle shinobiyi esir almaya çalışıyor. Takımdaki herkes bu konuşmayı kendince tavırlarla karşılarken, shinobi sigarasından aldığı derin bir nefesin ardından “Hem evet hem hayır diyeyim...” diyor. Sigarasının ucundaki külün kızarmasından ayrı bir haz alır gibi tekrar sigarasını sömürdükten sonra “Gündüzleri burada yaşayacağınız en büyük problem, kimin ağına takılan balığın kime ait olduğu. Bazen balıkçıların ağları birbirlerine dolanabiliyor ve gündüzleri onların bu kavgaları ile uğraşmak durumunda kalıyoruz. Geceleri ise... Şehir aşağı yukarı gördüğünüz gibi. Ancak bundan şikayet edemem. Buradaki insanların sarhoşluklarından bile bir edep var. En sarhoş adamın bile sorun çıkarma ihtimali düşük. Tabi bu hiç sorun çıkarmadıkları anlamına gelmiyor. Eğer sarhoşun biri sorun çıkarırsa...” diyerek anlatmaya devam ederken sözünü kesiyor ve sigarasına bir kez daha abandıktan sonra “İşte o sorun bizim için epey zahmetli oluyor.” diyerek cümlelerini bitiriyor.
Bachuru'nun diğer sorularına istinaden ise, hemen hemen bitmekten olan sigarasından bir fırt daha çeken shinobi “Nöbet işleri belli bir rutinde oluyor. Karargahtaki her shinobi devriyeye çıkmak zorunda. Kaptan da buna dahil... Ama bunun sebebi adam eksikliği veyahut başka bir şey değil... Buradaki her bir shinobinin şehre hakim olması gerekir. Aksi takdirde otoritenin sağlanması güçleşir. Ha, ekstra adam olması işimize gelir mi? Elbette, bu daha az mesai demek... Ama buradaki hiç kimsenin daha az mesai yapmak isteyeceğini sanmıyorum. Oturmuş bir düzeni piç etmenin anlamı yok...” diyor gülümseyerek. Sigarandan artık çekilecek bir fırt kalmadığında yeni bir sigara daha yakıyor shinobi ve bu sigarayı bir diğeri takip ediyor... Karargahın için duman ile dolmaya başlarken, Kagami'nin gelişine tanıklık ediyorsunuz.
Kagami sandalyeye doğru hareketlenirken, Kageri devreye giriyor ve kendine has üslubu ile olaya müdahil oluyor. Ancak Kagami sadece gergin bir yan bakışla Kageri'ye bakmakla yetiniyor. Kageri'nin okuyabildiği kadarıyla, kadın söylenen laflardan hoşlanmamış gibi görünüyor. Ancak diğer yandan Kageri'nin bizzat kendisinden de hoşlanmamış olduğu sonucunun çıkması muhtemel duruyor. Kagami, Kageri'nin sözlerine aldırış etmeden kendi seçtiği sandalyeye oturuyor ve Ishio'nun söylediklerini dinlemeye koyuluyor.
Ishio'nun cümleleri bittiğinde ortamdaki diğer shinobilerin yüzlerinde bir şok ifadesi mevcutken, Kagami hala kaskatı bir şekilde duruyor. Mavi gözlerini bir tur devirip, hepinizin üstünde birkaç saniye beklettikten sonra “İstihabaratın kaynağı ne?” diye soruyor Ishio'ya. Ancak herhangi bir cevap almadan tekrar söze giren Kagami “Bir cüce mi? Yoksa fısıldayan kuşlar mı? Ya da belki de denizden çıkan balıklardır?” dedikten sonra birden kafasını sert bir şekilde Bachuru'ya döndürüyor ve “Bachuru-san, sen ne dersin? Belki de kaynak bir örümcektir?” diyor. Hızla başını Kageri'ye çevirdiğinde ise “Sence Kageri-san... Anka kuşu olabilir mi?” diyor elinden geldiğince alaycı bir tavır takınırken. Bakışlarını tekrar Ishio'ya sabitleyen Kagami “Belki de hain Riku'dur kaynak...” diyor sert bir şekilde. Kagami size anlatmak istediği şeyi iliklerinize kadar hissettirmeye çalışırken, ister istemez üzerine bir ürperti çöküyor. Kagami ise bu durumdan faydalanmak istercesine “Hala istihbaratımızda bir zafiyet olduğunu düşünen var mı?” diye soruyor ve her birinize saliselik bakışlar attıktan sonra “O zaman şu soruya cevap bulalım... İstihbarat zafiyeti yok ise, destek kuvvete niye ihtiyaç olsun? Yapmayın dostlarım! Buraya gelene kadar daha iyi bir plan yapmanızı beklerdim... Ne de olsa sizler Altın Jenerasyon'un ürünlerisiniz! Hadi oyun oynamayı bırakalım ve ne istiyorsanız açıkça söyleyin! İhanet mi ettiğimizi düüşünüyorsunuz?” diyor sesindeki ton alaycı bir sertliğe dönüşürken.
Kageri'nin iğneleme yaptığını varsaydığı ancak Ishio için kesinlikle diplerdeki alevi harlayan bir hareket. Dostunun uçarı hareketlerine aşinaydı. Ancak ince bir ip üzerinde yürüyorlardı. Dengelerini bozacak bir unsur, en ufak bir esinti bile onları dibe sürükleyecekti. Ve şu an Ishio, Kageri ile beraber bunu bir dansa çevirmişti. Saçma ve mantıksız bir şekilde.
Ishio'nun dostundan aşağı kalır bir yanı yoktu aslında. İleride yapması gereken değinmeleri fazla erken yapmıştı belki. Ancak söz ağızdan çıkmıştı bir kere, oda ikinci kez keskin bir şok havasına girdi. Tek gözüyle attığı ufak bakışlar karargah shinobilerinin yüz ifadesini görmesine yetiyordu. Kagami ise aldığı sıfatı hakeder bir duruş sergiliyordu. Eğer gerçekten korkmasını gerektirecek birşey varsa bile fazla soğukkanlıydı. Net olarak bir lider. Ve Kagami bir liderin sert olma gerekliliğinide fazlasıyla sağlıyordu. Sözleri Ishio'nun grubunu bir bir mat ederken bundan emin olmuştu.
Kaynak bir örümcektir. Bir anka kuşudur. Hain bir Riku'dur. Hain bir Riku. Başlarda zihnine yerleşen 'herşey bitti' düşüncesi bir ürpertiye sebep olsada Ishio'nun hisleri hızla farklı bir noktaya evrimleşiyordu. Alaycı ses tonu. Bir hainin dölünden çıkma olduğunu hiçbir zaman gizlememişti. Belki gözünü kapatması bu şekilde yorumlanabilirdi. Ancak amacı farklıydı Ishio'nun, ondan kendisine geçen birşeyi kullanmak istememişti sadece. Buna rağmen, gizlememesine rağmen, yüzüne açık açık bu gerçeğin vurulması Ishio'nun bariz bir zayıf noktasıydı.
Eğer dostlarını gerçekten iyi tanıyorsa, Kageri'nin burada sözü devralacağını, agresifleşeceğini biliyordu. Ancak buna izin vermeyecekti Ishio. Masaya dayadığı elini hafifçe kaldırarak dostunu durdurdu. Zaten belirgin bir şüphe oluşturmuşlardı. Bu noktadan sonra kısmen açık olmak dışında bir seçeneği yoktu Ishio'nun. Bunun yanında, tüm bu sözlere karşılık geri çekildiğini, sindiğini hissettirirse ortadaki şüpheyi doğrulayacağını da biliyordu. Tek sorun bu kadının ne olduğuydu. Ishio kadınların dilinden anlardı. Hatta bir kadından daha iyi anladığını düşündüğü anlar dahi oluyordu. Ancak Kagami bir kadından ziyade, 'karadul' olarak tabir edilen birşeyse o zaman çuvallayabileceğini biliyordu. Bu durumda zaten kaçacak, saklanacak bir yerleri kalmayacaktı.
Tek gözünü Kagami'ye kitleyerek odağı kendi üzerine çekti. Bu aralıkta kendi içinde silkinerek şaşkınlığını, sinirini atmaya çalışıyordu. Bu duygularının yüzüne vurmadığını düşünüyordu Ishio. Annesi onu gerekli şekilde donatmıştı, bunun yanında birde shinobiliği vardı. Kageri'yi durdurmak için kaldırdığı eli indirirken Kagami'yi taklit edercesine odadakiler üzerinde gezdirdi bakışlarını. " Ne planından bahsediyorsunuz Kagami-san ? " Alaycılık yoktu ses tonunda yahut en ufak bir titreme. " Bana ihanet ihtimalini düşünüp düşünmediğimi mi soruyorsunuz ? Şüphemi mi ölçüyorsunuz ? " Fazla saldırganla, olanları kabullenmiş biri arasındaki dengeyi kuramayacağından şüpheliydi Ishio. Bu yüzden cümlelerini olabildiğince yavaş kurdu. Kagami'nin sabrını zorlayabilirdi bu. Umursamadı, battı balık yan gider.
" Ciddi bir istihbarat konusunda bizimle oynarsanız şüphelenirim. Bizim hakkımızda bildiklerinizi bel altından vurmak için kullanırsanız şüphelenirim. Adamlarınızın söylediği üzere, bir sarhoş kavgasını bile zahmet bellemenize rağmen destek olarak gelişimizi ihanet ihtimaliyle bağdaştırırsanız yine şüphelenirim. Ben bir hainin tohumundan doğdum Kagami-san. Biri aldığı nefeslerin düzenini bozsa, dostum olsa bile şüphelenirim. Ancak ne burada, ne de köyümüzde otorite ben değilim. " O dengeyi kaçırdığını biliyordu Ishio. Ancak önceki durumuna göre çok daha rahat olduğunu biliyordu. " İstihbaratı bilmediğinizi düşünerek, iletim konusunda bir sorun olabileceğini söyledim. Saygısızlık olarak algılamayın ama yanlış anlayıp ortamı geren sizdiniz. Sizin oyununuz, bitirmekte sizin kararınız. " Yaslandığı sandalyeden gevşemiş bir şekilde masaya dayandı." Ben ve dostlarımın görevi istihbaratın doğruluk payını öğrenmek ve sonraki aşamalarda sizlere destek olmak. Köydaşlarımla laf dalaşına girmek değil. Eğer herkes sakinleşirse - " Bakışlarını bariz bir şekilde Kageri'ye yöneltti. Suçu birazda kendi grubuna yüklemek Kagami'nin tutumunu yumuşatabilirdi. " Bilinen şeyleri paylaşıp sizin vereceğiniz görevler doğrultusunda hareket etmek istiyoruz Kagami-san. Uzun bir yoldu, dostumu mazur görün. "
Motivasyon Altın Çocuk: Altın jenerasyonun Altın Çocuğu ! Biraz iddialı geliyor kulağa fakat kişiliğini oluşturan noktaları düşününce ister istemez bu sonuca varılıyor. Babasının ihanetle bıraktığı lekeyi temizlemek, annesine olan borcunu ödemek, çekirdek ailesini reddeden sülalesine yaptığı hatayı kanıtlamak, Nikkougakure'ye duyduğu bağlılık.. Tüm bunlar Ishio'yu her zaman en iyi olmak konusunda iteleyen şeyler.
Baba: Ishio'nun babası Kyogi Riku şüphesiz ki hoş karşılanan biri değil. Savaşta Daimyo'nun tarafını seçmesiyle başlayabiliriz. Savaştan sağ çıkıp seneler sonra Ishio'nun annesi Kai Tsumu'ya tecavüz etmesi, Tsumu'nun kocasını ve bebeğini öldürmesi onu bir suçlu konumuna getiriyor. Ishio'nun önceliği bu konu olmasa bile biyolojik babasını adalete teslim etmek yahut adaleti ona götürme konusunda istekli. Ishio, Riku'nun işlediği cinayetler sonrasında hayatını bir kaçak olarak sürdürdüğünü biliyor. Süregelen eğitimleri ve köy çalışmaları nedeniyle henüz bu konuda araştırma yapabilmiş değil.
Komplikasyon Tek Göz: Ishio babasından geldiğini düşündüğü yeşil renkte olan gözünü bir göz bandıyla kapamakta. Ve bu konudaki takıntısı, bu bandı vücuduna dikişletecek seviyede. Sağ gözü tamamen kullanım dışı diyebiliriz. Şayet dikişleri duruma göre sökme gibi bir seçeneği bulunmamakta. Ancak eli yatkın biri tarafından, uygun ve steril bir ortamda çıkarılabilir göz bandı. Ishio bunu yapmaktansa ölmeyi tercih edeceği için pekte olası bir durum değil. Göz bandı yaklaşık 4 senedir dikişli ve hiç çıkarılmamış durumda.
Kadınlar: Tüm hayatı annesi, onunla konuşmayan ablası ve bir sınıf dolusu kadın arasında geçmiş Ishio'nun karşı cinsine duyduğu bir hassasiyet bulunmakta. Biyolojik babasının annesine yaptıklarını öğrenmesi bu konudaki en büyük dayanak denebilir. Ishio kadınlara karşı fazlasıyla yumuşaktır. Gündelik hayatında kadınları absürd durumlar dışında kıramaz, sinirini yansıtamaz, nazikliğini bırakamaz vesaire. En kanlı savaş anlarında ise Ishio dişi rakiplerine karşı daha yumuşak olacaktır. Fazla yumuşak.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından, ayaklarının çıkardığı tüm sesi keser. Böylece, kullanıcının ayak sesleri yokolmuş olur. Bu, gizlice bir yerlere sızmada kullanıcıya yardım eder ve rakiplerine farkedilmeden yaklaşabilmelerini sağlar. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı aniden parmaklarının ucundan ufak elektrik patlamaları oluşturabilir. Bu patlamalar aşırı derecede parlaktır, yakın mesafeden kişilerin aklını karıştırabilir ve gözlerini korumaya zorlayabilir. Teknik aşırı hızlıdır ve el mühürlerine gereksinim duymaz. Bu patlamalar rakiplerle temasa geçerse hafifçe çarpar ancak hasar vermez.
Akrobatik ve hareketli bir stil olan Shinhouki'nin asıl amacı en az eforla en çok hasarı vermektir. Stilin hamleleri diğerlerine göre sadece uzvu savurmakla bitmez, ardından gelen momentumu da kullanmayı amaçlar. Yani, diğer stiller nasıl yumruk atılacağını öğretirken Shinshouki bu atılan yumruk ile kullanılan momentumu daha iyi nasıl kanalize edilebilineceği üzerine odaklanır. Bu yüzden, hamleler genelde çemberseldir ve her biri bir diğer hamlenin önünü açar. Zıplamalar, takla atmalar ve çelme taklamalar stile destek olur. Kullanıcının gövdesini merkez olarak belirleyip çembersel bir şekil izleyen hamlelerde kullanıcı harcanan momentumun büyük bir kısmını bir sonraki darbesine aktarır ve böylece uzun dövüşlerde yorulma riskini minimuma indirir. Stilde ilerleyen kullanıcılar akrobatik ve hareketli hamlelerin avantajını ortaya çıkarır. Stilde gittikçe ustalaşan kullanıcıların hamleleri öngörülemeyen bir düzeye ulaşır.
Genjutsu Ryuhoubo Disiplini, D Rank Kuroshiki, D Rank
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından tekniği aktif eder ve bir hedef seçer. Eğer bu hedef, kullanıcıya 15 metre veya daha yakındaysa, tekniğin etkisi altına girer. Tekniğin etkisi altında kalan hedeflerin herhangi bir duyusunu kullanıcı isteği doğrultusunda bozabilir. Gözler bulanık görmeye başlar, eller uyuşur, tad alınamaz, duyma mesafesi kısalır veya koku alamaz hale gelir. Duyurlar tamamen kapatılmaz, sadece bozulur. Yani hedef tamamen kör edilemez/sağır yapılamaz. Bu etkilerden aynı anda sadece 1 tanesi aktif edilebilir, ancak teknik bozulmadan bu etkiler arasında geçiş yapmak mümkündür. Maksimum 1 hedef bu tekniğin altında olabilir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından tekniği aktif eder. Kullanıcının yumruklarına veya silah darbelerine maruz kalan kişiler tekniğin etkisi altına girerler. Tekniğin altında kalan kişiler, aldıkları her bir başarılı saldırının vücutlarında çatlaklar oluşturduğunu görür. Bu çatlaklar hedefe, vücudunun sanki çok kırılgan bir katı maddeden oluşmuş gibi bir his verir. Her bir saldırının ardından hedefin vücudunun bazı yerleri parçalanıp dökülmeye meyilli hale gelir. Hedef kırılıp dökülen uzuvlarını kullanamaz hale gelir. Eğer hedefin başı veya vücudunun tamamı parçalanırsa bayılma tehlikesi geçirir. İradesi yüzünden zihnini korumayı başarabilenler için teknik o an bozulur. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından iki elini önünde birbirine çarptırır. Bu el çarpma sırasında, kullanıcının vücudunun herhangi bir yerini görenler, tekniğin etkisi altında kalır. Tekniğin etkisi altında kalanlar, kullanıcının vücudunun aşırı güçlü bir ışık kaynağına dönüştüğünü görür. Bu ışık ile beraber hedefler geçici bir yarı körlük altında kalır. Bir süre boyunca görme yetileri hatırı sayılır bir şekilde bozulur. Teknik uygulanırken, eğer bir kişi aşırı yakındaysa, o kişi geçici bir süreliğine tamamen kör olabilir. Tekniğin efektif süresi 2 ilâ 10 dakika arasında, kullanıcının disiplin ve seviyesine göre değişir.
Kullanıcı, normal bir el mührü dizisi uygular. Ardından, o anda kullanıcının 25 metre yakınında olan herkes tekniğin etkisine kapılır, kullanıcının görülür olmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında kalan kişiler, yerden katrandan oluşan, simsiyah, kabaca kullanıcının silüetine benzeyen varlıklar çıktığını görür. Bu illüzyonlar tekniğin etkisi altında kalan her bir kişi için 3 tanedir ve her bir 3 tanesi 1 kişiye saldırır. Bu varlıklar, saldırıları basit kunaiye benzer objeler ile yaparlar. İllüzyonların verdiği hasarlar minimal ve zihinseldir, rakiplerin aklını karıştırmak için kullanılır. İllüzyonlar hasar aldıklarında katrana dönüşüp yere yığılırlar ancak tekrar bir tanesi başka bir yerden yükselip hedefe saldırmaya devam eder, böylece sonsuz bir güruhmuş hissi yaratılır. Tekniğin efektif süresi 5 ilâ 10 dakika arasında, kullanıcının seviyesi ve disiplinlerine göre değişir.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından, onu o anda görebilen herkesi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin etkisi altında olan kişiler, kullanıcının havada 5 tane 1 metre boyunda metalden kazıklar oluşturduğunu görür. Kullanıcı bu kazıkları tekniğin etkisi altında olan herhangi birisine yollayabilir. Mükemmel bir isabet oranına sahip olan bu kazıklar, hedeflerini ıskalasa bile yeni bir tanesi oluşup tekrar hedefine saldırır. Kullanıcı kazıkları el hareketleri ile havada kontrol eder, eğer bu hareketleri yapmaz ise teknik bozulur. Hedeflere isabet eden kazıklar şiddetli bir zihinsel acı yaratır. Hedefe saplandıktan 5 saniye sonra açtıkları yara ile beraber yokolurlar. Her bir kazık, bir öncekinin oluşturduğu zihinsel acıyı daha ileriye taşır ve hedefi aşırı derece yorar. Yeterince yorulan hedef bayılma tehlikesi geçirir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı Hebi mührünü yapar ve tekniği aktifleştirir. Tekniğin aktivasyonunun ardından, kullanıcı ile sosyal etkileşime giren herkes tekniğin etkisine kapılır. Teknik, etkisi altındaki kişilerin zihnine gizlice saldırır ve yüzey düşünceleri etkiler. Hedeflerin o an için kullanıcı hakkındaki düşüncelerini olumlu yöne çeker ve kötü düşünceleri engeller. Kullanıcının söyledikleri, çevresindekiler için inandırıcı hale gelir. Kullanıcı, hedeflere karşı bariz bir negatif tutum sergilemediği sürece hedefler kullanıcının sözlerini daha çok önemsemeye başlar. Teknik bozulmadığı sürece aktif kalır ve chakra yer.
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Kötü Kalite Katana Kagami'nin Alınbandı
Herkese iyi davranalım dedik, oldu da işte bak. Sohbet koyuydu yarım saatliğine, adam işlerin gayet iyi olduğundan bahsetmiş ve Bachuru'nun umursamazlık ihtimali düşüncesini elemişti. Şehre girdiklerinden beri insanların sarhoş dolaştıklarına, etrafa kustuklarına ve gürültü yaptıklarına şahit olmuşlardı ama gerçekten de bu kadar sarhoş insanın arasında hiç kavga duymamışlardı. Genç adam zaten daha önce kendini zavallı denizcilerin yerine koymuştu, onların yerinde olsa kendisi de içerdi; neredeyse hiçbiri bu şehrin yerlisi değildi zaten, ailesinden uzak bir limanda bir adamın içerek stres atmasından daha doğal bir şey yoktu.
Konuşan şinobiyi yeni bir ortamın nasıl işlediğini öğrenmenin neşesiyle dinlemiş ve arada yorum yapabileceği şeylere yorum yerleştirmişti genç adam. Zaten karşısındaki insan abi Taiyou'da vasıf yok muhabbetine girse bile sohbetten kaçmamaya hazırdı, neyse ki karşısındaki uzun süredir görevinin sarhoş dağıtmak, devriye gezmek ve balıkçı tartışmalarını sonlandırmak olmasından memnun olan ve onu bile layığıyla yapan bir şinobiydi. Sohbet boyunca gelen istihbarattan bahsetmeye gerek yoktu, adam bilmiyordu ve bilse gemiye atlayacak ilk kişi de o olurdu. Bu insanlar, en azından Bachuru'nun şimdilik muhatap oldukları, barış zamanı insanlarıydı. Kendilerinin veya başkasının, birilerinin hayalleri için savaş zamanına hazırlanarak geçiriyorlardı hayatlarını ve Bachuru onları çok iyi anlıyordu.
Kagami'nin gelmesiyle, işler karışmış gibiydi. Kageri amacı rahatsız etmek olan bir harekette bulunmuş, ardından Ishio konuya girmişti; olay üçlünün her zaman yaptığı gibi gerçekleşmişti, herkes neyde iyiyse ona başvurmuş ve Kagami engeline kadar koşu kusursuz gitmişti. Kadının, Kageri'ye verdiği tepkisiz tepki işlerin boka sardığını anladığı zamandı genç adamın. Kadın, sürpriz bir şekilde ödevini yapmış ve kendini onu ihanetle suçlayacak lanet şinobilere karşı hazırlamıştı. Üç genç oradaki insanları suçlamak veya sorgulamak adına daha hiç bir şey yapmamış olsa bile kadının kendini buna şartlamış olması çok şey ifade edebilirdi. Ancak bunu yaparken gençlerin hayatlarındaki önemli olgulardan bahsetmesi, saldırgan bir tavır kullanması ve en önemlisi Ishio bahsettiği anda buz kesilen ve istihbarattan haberi dahi olmayan grubu da kendisinin yanında ihanetten suçladığımız biz grubunun içine alması bu yelpazeyi bir hayli daraltmıştı.
Bu orospu alıngan olabilir, bizimkiler feminist veya sadece sert bir kadın olduğunu düşünebilirler ama İhanet mi ettiğimizi düşünüyorsunuz? cümlesi benim için tek bir şeyi ifade ediyor; birbirine güvenmemeye bu kadar hazır bir ülkede kendi tarafına birini çekmek istersen onları diğer tarafın onlara güvenmediğine ikna edersin. Köyden bize yapılan görevi belli etmeme uyarısı da boş yere eklenilmiş bir şey değildi, bir hata yapmamamıza rağmen kadının gelip bunları söylemesi de buna hazır olduğunu; hatta istediği şeyin tam olarak bu olduğunu gösteriyor. İyi ki üçümüz de direk buraya gelmişiz anasını satayım, bu kadın gizlice girsek bizi bulacak ve savunduğu şeyi daha rahat kanıtlayacaktı.
Genç adam düşünmeyi bıraktığında, Ishio da sözlerini bitirmek üzereydi. Gençler henüz meksika çıkmazı ortasında değillerse, Ishio çok yardırmamış demekti; genç örümcek düşünürken bile gülümsemesini kaybetmemiş ağzıyla bir nefes verdi, rahatlamak için verdiği nefesi konuşmadan önce alınan o tatlı heyecana dönüştürdü ve konuşmaya başladı.
"Öncelikle teşekkürler Kagami-san, klanımın adının duyulması için gerçekten çok çalıştım ve çalışmalarımın emek verdiğini görmek beni mutlu etti." dedi tatlı bir gülümsemeyle beraber. İki sarışın orospuyu sakinleştirmek için değil, geri kalan grubu rahatlığına ikna etmek için yapmıştı bu küçük mümin latifesini. Örümceğin burada kazanması gereken kişiler diğer şinobilerdi; "İstihbarat, bir cüceden veya küçük kuşlardan da geliyor olsa; bir örümcek de fısıldamış olsa bir sebebi olan bir şey sonuçta. Biz şinobiyiz, samuray veya aşigaru değil; olayımız bu. Eğer bir istihbarat alındıysa bunu ciddiye almamız önemli, sonuçta köyümüzün durumu ne olursa olsun istihbaratımız bütün köyün bildiği üstünkörü bilgilerden oluşmuyor." Burada lafın gittiği kişinin iyice anlaması için gözlerini açıp kadına baktı Bachuru tatlı tatlı, yaptığı araştırmanın gençleri etkileyeceğini düşünmesi komikti aslında. "Anlatmak istediğim, istihbarat istihbarattır ve bunu köy ciddiye alıyorsa bunu buradaki kimsenin ciddiye almama gibi bir lüksü yok. Kimse kimseyi suçlamıyor, özellikle casuslardan bahsettiğimizde faltaşı gibi açılan habersiz gözlerden sonra. Görevimiz şu an sayısı bilinmeyen ve başka köylerden, tekrar ediyorum; köylerden gelen şinobilerin cidden gelip gelmediğini teyit etmek ve bu şinobilerle ne yapılacağı konusunda köy sorumluluğu bizlere verdi. Bölgeyi ve limanın işleyişini bizden iyi biliyorsunuz, o yüzden sizden ricamız olayı anlayana kadar sorumluluğu almanız ve beraber çalışmamız. Eğer istihbarat asıllıysa ve gerçekten misafirlerimiz varsa onları birbirimize laf sokarak karşılamamak bizim ve ailelerimiz için daha hayırlı olur düşüncesindeyim."
Orospuyu sakinlikle yenebilirdi, Ishio büyük ihtimalle kendisinin konuşmasından bir şeyler kapacaktı. Kageri'yse yüzünün adet kanına bulanmaması için biraz daha az itlik yapmayı tercih ederdi kendi sağlığı için. Stres, genç adamın adet şakası yaptıracak kadar düşmesine sebep olmuştu; kendini böyle sakinleştirmek zorundaydı ama bu gergin ortama rağmen. Köyden gelen bu üçlü, onları hain olarak görmüyordu; kaptan fazla alıngandı. Bunu düşünmesini istiyordu herkesin genç örümcek.
Değişim. Açıkçası ana motivasyonu böyle bir şey yapmak istedim, on yedi yaşında bir "katil" olsa da bir çocuktur sonuçta Bachuru. Değişime, ileriye, kendinin veya yeteri kadar ilginçse başkalarının hayallerine bir bağlılık hisseder ve bu bağlılık bu hayallerinin gerçekleşmesine çalışmasına sebep olur. Kötü biri değildir, ancak yeteri kadar ilginçse sonuçlar bunun için kötü şeyler yapmaktan çekinmez. Zaten bir shinobi olma sebebi de köyün insanlarının Altın Çağ hayalleridir.
Yumasaki Klanı.Bachuru, klanıyla ilgili hikayelerle büyümüş ve bu hikayelerin gerçekliğine dair hiç bir kanıt görmese de hayal kurmayı ve bu hayalleri takip etmeyi bırakmamıştır. Büyük annesinin onu engellemeye çalışmasına, eski evlerinin yerini bir chuunin olmasına rağmen söylememesi onu büyük ölçüde engellemiş; şevkini kırmış olsa da Yumasaki'yi köye ve daha önemlisi büyük annesi dışında hiç bir şeye sahip olmayan kendisine geri kazandırmak hayattaki en büyük amaçlarından biri olmuştur.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından elinde chakra biriktirmeye başlar ve aşırı yakın bir mesafeden bunu kullanıcısına fırlatır. Elektrik akımı hızlıca kullanıcıdan hedefe atlar ve çarptığı uzvu anında kilitler ve kasar. Bu, hedefe hasar vermese de hareket kabiliyetini kısıtlar. Teknik maksimum 2 metre uzaklıkta efektiftir.
Kullanıcı Tora mührünü yapar ve kendi vücuduna elektrik verir. Bu teknik, kullanıcının uyuşan zihnini tekrar çalıştırmasına ve dikkatini toplamasına yardımcı olur, ancak kullanıcıya hasar verir. Teknik bazı düşük seviye Genjutsu tekniklerini kırabilir.
Kullanıcı elinde bulunan misinaya chakra yükleyerek, onu istediği gibi hareket ettirme yetisi kazanır. Aniden onunla rakipleri yakalayabilir ve bağlayabilir veya daha kompleks hamleler uygulayabilir. Misina sadece 10 saniyeliğine kontrol edilebilir ve kullanıcıdan 10 metre uzaklaşabilir.
Kullanıcı bir elinin işaret ve orta parmağını dışarı açar ve vücudundaki chakraya odaklanır. Ardından, kullanıcı aşırı hızla hareket etme kabiliyetini kazanır. Genelde kullanıcıya bakan kişiler onun birden yokolduğunu görür, ancak teknik sadece aşırı hızdan oluşmaktadır. Kullanıcı çevresel etmenleri kullanarak hareketini gizler ve birden yerinde varolduğu izlenimini verir. Kullanıcı teknik ile chakrası yettiği sürece istediği mesafeyi katetebilir, ancak teknik süresince başka teknikleri kullanamaz ve saldırı yapamaz, bütün odağı tekniği açık tutmak üzerine olmalıdır. Teknik havada hareket etmek için kullanılamaz. Teknik kullanılarak rakibe hızlıca yaklaşılabilir ve uzaklaşılabilir, ancak avantajlı bir pozisyona geçmek aşırı derecede zordur, zira bir çok kişi Shunshin ile yapılan hareketi görebilir ve farkedebilir.
Taijutsu Shinshouki, C Rank Bunshoku, C Rank Beceri Listesi - Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Bir yığın işe yaramaz shinobi ve her gün onlara kimin patron olduğunu hatırlatmak için orada olan bir kadın... Ne kadar zor olabilir ki diye düşünmüştük. Örümcek, bir yığın akılsız herifi kontrol edebilmek için fazla iyiydi. Altın jenerasyon, kendi ülkesine ihanet eden bir kadını yakalamaktan daha büyük işler için buralardaydı. Peki ya ben? Devlerin ve ejderhaların peşinde koşturması gereken, inanılmayan ve hatta korkulan her şeye ilgi duyan bendeniz Kageri... Alt etmek için bile fazla iyi olduğumuzu düşündüğüm bir kadın tarafından aşağılanmıştım. Ne kadar zor olabilirdi ki? Ve evet... İşte o kadar zordu! Kör noktalarımızdan vurulacak ve hatta, gelen darbeyi göremeyeceğimiz kadar zordu. Eh diye düşünmekten başka çare yoktu. Eh, daha kolayını herkes yapar.
Kagami'nin ağzından çıkan her bir kelime, dünyanın en güçlü basiliskinin zehrinden bile daha etkili bir şekilde, zihnime yayılmıştı. Acı vericiydi, kesinlikle, ama yadsınamaz gerçekler barındırıyordu. Kadının söylediği her kelime ile beraber daha da öfkelensem de, bunları yutmaya karar verdim. Vakit sinirlenme değil, akıllıca olma vaktiydi. Eğer kadın seyirciye oynuyorsa... Tüm o 'bizde istihbarat var anam, sen bize iki çay getir' zırvalarıyla; burada ayyaş peşinde koşan akılsızlara seçim konuşması yapıyorsa... Eğer Kagami'nin istediği oyun buysa, hay hay! Hatuna istediğini verebilirim! Ki ironiktir, ilk defa, suratına bile bakılmayacak bir hatun için bunu söylüyorum. Gerçekten örümcek haklı olmalı. Biz çok sap kaldık şu aralar. Nikkougakure yönetimi bizi sürekli göreve yollayarak sap bıraktı! Hain Nikkougakure.
Fakat her şeyin bir sırası vardı, daha önce de dediğim gibi. Ishio, gruptaki herkesin istediğini yapmasına engel olan 80 yaşındaki bir insan ruhuna sahip olan değerli dostum, beni durdurmuş ve kadına haddini bildirmek için konuşmaya başlamıştı. Her şey iyiydi güzeldi de, konuşmasının sonunda beni parmakla işaret etmese daha da güzel olabilirdi. Her ne kadar kabul etmesem de, diplomasinin böyle yürüdüğünü biliyordum. Uzlaşmak için bir şeyler feda etmek zorundaydık. Normal şartlar altında, Ishio'nun en pozitif sonuç için böyle davrandığını bilir ve ona uygun davranırdım. Fakat, asla ama asla, anka kuşu gibi büyüleyici bir canlının gerçekliği ile dalga geçen bir orospuyu sikmeden bırakamazdım. Daha önce kimse canlı kanlı bir anka kuşu görmedi diye, gerçek olmayacak değil ya! Bu ne cüret...
Orospulara ziyadesiyle saygı duyan ben, ki aksini düşünemezdim bile, bugün bir tanesine haddini bildirmek üzereyken... Bu sefer de, diğer değerli dostum Bachuru tarafından engelenmiştim. Hay hay diye düşünerek, tatlı tatlı yerimde oturmaya devam ettim ve dostumun, en az benim kadar iyi yapacağından emin olduğum sikertmesini dinlemeye koyuldum. Fakat şaşırtıcı bir şekilde, onun da Ishio'dan arta kalır bir yanı yoktu. Daha keskindi, evet. Ama, hepsi bu... 'Bachuru, son zamanlarda Ishio ile fazla takılıyor olmalı. En kısa zamanda, onu karanlık tarafa çekmeliyim. İkinci bir Ishio'yu kaldıramam, yo dostum yo...' Görevin ta kendisinden bile önemli olan bu bilgiyi aklımın merkezine yerleştirdikten sonra... Benim sıram bebeğim.
"Neden sinirlisin Kagami-san?"
Herkes sustuktan sonra, pozisyonumu ve rahatlığım bozmadan, takınabileceğim en alaycı ifademle savaşa girişecektim. Alaycı, ukala ve en çok da rahat... Eh. Kimse benim kadar deli bir insana, sınırları belli olmayan bir görev vermemeliydi. Yani tüm bu olanlar, onların suçu! Hain Nikkougakure.
"Nikkougakure yönetimi tarafından, size çoktan verilmiş bir görev konusunda yardımcı olabilmek için buraya gönderildiğimizi söylediğimizde; ben de dahil hiçbir dostum, zaten bizim hakkımızda bir şeyler bilen ve istihbaratın geldiğini de inkar etmeyen, sinirli bir kaptan ile karşılaşacağımızı düşünmemiştik." Sözlerimin hemen ardından herkesin duyabileceği bir şekilde kıkırdadım. Çevremdekilere, özellikle de kaptanın shinobilerinin ne söylediğimi idrak etmesi için biraz süre tanıyacak ve bu arada da, söylediklerime nasıl tepkiler verdiklerini inceleyecektim.
"O yüzden, tekrar soruyorum, neden veya neye sinirlisin? Bariz bir şekilde, size verilen görevde, altın jenerasyonun üç shinobisine ihtiyaç duyduğun Nikkougakure yönetimi tarafından düşünüldüğü için mi? Yoksa işinden kaytardığını düşünmeyelim diye mi, tüm bu şamata, tüm bu ajan geyikleri? Ha, şamata demişken..." Bir anda, neredeyse kıpırdamadığım sandalyeyi; diğer shinobilere doğru çevirecek bir hareket yapacak ve Kagami'yi tamamen dışlayarak, diğer adamlarla konuşmaya başlayacaktım.
"Değerli dostum Bachuru'nun kalbi, kendi de ifade ettiği üzere, klanını dört bir diyara duyurabilmek için atıyor. Bir diğer dostum Ishio ise, Nikkougakure'nin belki de en büyük kozu, sadece ve sadece vatanına hizmet etmek için yaşıyor. Ben ise, boş zamanlarını fantastik hikayeler peşinde koşarak geçinen birisiyim ve her an yıkılacakmış gibi görünen basit bir evde yaşıyorum. Nikkougakure'de kime sorarsanız, size tam olarak bunu söyleyecektir. Sizin de kabul edeceğiniz gibi, baylar, bu hiç de etkileyici değil sanki (eheh) Bence ajan olsaydınız, daha iyi iş çıkardınız Kagami-san!" Ve bu muhteşem konuşmayı, muhteşem bir sırıtışla kapatacaktım.
Motivasyon Doğaüstü: Fantastik canavarlar, doğaüstü varlıklar, imkansız olaylar, tuhaf söylentiler, masalsı güçler... Ve daha niceleri! Kageri, her türlü fantastik-mitolojik olaya/ögeye saplantı boyutunda bir tutku duymaktadır. Bu, Kageri'nin içinde -muhtemelen- asla sönmeyecek bir alev gibidir. Kendisi tek bir fantastik olayı görmeyi, elde etmeyi yeterli bulmaz. O, nefes aldığı süre boyunca bulunabilecek yeni bir doğaüstü olayın olduğunu ve olabileceğine inanır. Uzun lafın kısası... Doğaüstü olaylar, Kageri'yi yataktan kaldıran ve güne hazırlayan yegane motivasyonudur. Uzun ve yorucu yolculuğuna, çıkış nedeni ve hedefidir.
Komplikasyon Takıntı: Mucizeler, efsanevi güçler, olmaması gereken yaratıklar, kutsal varlıklar, mitolojik kahramanlar... Kageri'yi harekete geçiren tüm bu ögeler, aynı zamanda, onun en büyük lanetidir de! Doğaüstü olaylara, hikayelere duyduğu aşk; bir noktadan sonra, onun için bir saplantıdır. Gerçek hayatın üzerindeki herhangi bir olgu, Kageri'nin takıntısını beslemek için yeterlidir. O an ne yapıyor olursa olsun, saplantısının peşinden koşacak ve duyduğu şeylerin kaynağını araştıracaktır.
Kagami’nin sözleri ortamda belli belirsiz bir gerginlik yaratırken, ilk olarak konuşmaya Ishio başlıyor. Kagami Ishio’nun ağzından çıkan her bir kelimeyi değil, her bir harfi özenle dinliyor. Ishio’nun konuşmasının ardından bir nefes alıyor ve bu nefesi Bachuru ile birlikte verirken, Bachuru konuşmaya başlıyor. Kagami Ishio’yu dinlerken gösterdiği tavrın aynısını Bachuru’ya karşı da gösteriyor. Oldukça dikkatli bir şekilde sırasını bekleyen Kagami, söze Kageri’nin girmesi ile başını ona çeviriyor. Ancak bu sefer dikkatten çok, yüzünde dikkatle bakıldığında görülebilecek bir gülümseme oluşuyor. Kageri’nin konuşmasının sonlarına doğru ise, bu gülümseme giderek belirgin hale geliyor ve neredeyse Kageri’nin konuşmasının ciddiye alınmadığını bile ortaya koymaya çalışıyor gibi duruyor. Her birinizin konuşması bittikten sonra, Kagami şaşkın bir ifade takınıp başını aşağı yukarı hafifçe sallamaya başlarken “Her birinizin iki çift lafın altında ezilmemek için bu kadar çabalamasına şaşırdım. Ishio-san ve Bachuru-san… Niyetim sizi kırmak veya sizinle dalaşmak değil. Sözlerinizden anlıyorum ki, cümlelerden çok görevle meşgulsünüz.” diyor. Ardından Kageri’ye devirdiği gözlerle “Maalesef aynı şeyleri senin için söyleyemeyeceğim Kageri-san… Gereksiz gösteriş merakın irite edici… Sözlerin görevi önemsemekten uzak… Sanki kendine egonu ispat etme niyetindesin… Bu takımdaki zayıf halkasın, dikkat et.” diyor. Sözlerini bitirir bitirmez oturduğu yerden kalkan Kagami, odanın içindeki diğer shinobiler şöyle bir göz attıktan sonra ufak adımlarla volta atmaya başlıyor.
Kagami kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra, adımlarını yarıda kesiyor ve size dönüyor. Yüzündeki eski ciddi ifade tekrar gün yüzüne çıkarken “Sizlere yalan söylemeyeceğim. Evet, bir istihbarat mevcut ve evet, bu istihbarata karşı sessiz kaldım. Ta ki sizin beceriksiz planınız devreye girene kadar…” diyor ve hızla kıyafetinin kolundan bir şey fırlatıyor! Tam da sizin aranızdan geçip giden cisim, sizinle ilk konuşan shinobinin kalbine yakın bir noktaya saplandığında, şaşkınlık sırası size geçiyor! Kagami’nin kıyafetinin kolundaki boşluktan çıkan bir ipe bağlanmış kunaiye benzer bir cisim shinobinin ölmesine sebep olurken, Kagami diğer shinobilere dönerek “Kıpırdayanın kaderi farklı olmaz!” diyor. Mekanizmayı tekrar harekete geçirerek kunaiye benzer cismi tekrar kıyafetinin kolunun iç kısmına çeken Kagami, sert bakışlarını size yöneltirken “Sizin için de geçerli!” diyor tok bir sesle.
Odanın içine yığılan shinobinin kanı fışkırarak dışarıya akarken, zeminin rengi de kırmızıya dönmeye başlıyor. Sizler olaya anlam vermeye çalışırken, Kagami “Eğer lanet olası bir istihbarat ile ilgili araştırma yapıyorsanız, bunu salak gibi tüm shinobilerin önünde yapamazsınız! Eğer her bir shinobi istihbarattan haberdar olursa da, görev başarısız olur!” diyerek cümlelerine başlıyor. Bakışlarını odadaki diğer iki shinobiden ayırmayan Kagami “Artık size Nikkougakure’de ne öğretiyorlar bilmiyorum, ancak buraya gelip…” diyor ve bakışlarını kaçamak bir şekilde Kageri’ye dikerken “… üzerimde ego mastürbasyonu yapmaya çalışacağınıza, ilk önce bir araştırmanın nasıl yapılması gerektiğini öğrenin. Size verilen görev bir istihbari bilgi içeriyorsa, beyninizi kullanın ve ilk olarak bu konuyu yetkili birine anlatın, alelade birine istihbarat olduğundan bile bahsetmeyin! Bütün işleri sikip attığınız için teşekkürler!” diyor. Sizin ne olduğunu anlamaya çalıştığınız sıralarda Kagami diğer iki shinobiye doğru hareketleniyor. Eline aldığı kunai ile shinobilere doğru ilerlerken, diğer iki shinobi de geriye doğru adımlamaya başlıyor. Kagami “Casusların sizinle irtibata geçtiğini biliyorum, bu yüzden lafı dolandırmayacağım piç kuruları! Hangi köyden geliyorlar ve ne zaman burada olacaklar? Eğer sorum dışında bir cevap verirseniz, yerdeki kanı yalayarak temizlersiniz!” İki shinobi birbirine bakarken, Kagami sizi arkasında bırakıyor ve kesin adımlarla ilerlemesini sürdüyor.
Ishio ciddiydi, Bachuru samimi ve Kageri alaycı. Kaşlarını çatmaktan sarı kaşları yıldırım şekli almış kadının Kageri'yi pek sevmeyeceği aşikardı ve genç örümceğin beklentisi yönünde gelişmişti olaylar. Kadının ciddiyeti önce, gençlerin sözlerinin onun onlara kaba davranması sonucu oluşan ergen savunmalarından ibaretmiş gibi bir küçümsemeye dönüşmüştü. Ardından bu boş varsayım bir o kadar boş bir değerlendirme evresine yer açmıştı, Kagami sanki kim bacağının arasına girecek seçimini yapıyordu ve Kageri çoktan elenmişti. Bachuru, bazenleri olduğu gibi asıl örümceğin, görüntüsünden korkulan varlığın Kageri'nin vücudunda beden bulduğunu düşünmeye koyulmak istemişti; bir kaç paragraf yazabilirdi ama bunu yapacak rahatlığı içinde bulmaması gerekiyordu. Ki böyle gergin bir durumda kadının da bu kadar boş konuşacak rahatlığı kendinde bulmaması lazımdı, Zaman kazanıyor.
Kagami'nin sözleri bitter bitmez ayağa kalkması, örümceğin de kendi içinde hareket etmeye başlamasına sebep olmuştu. Oturuş pozisyonu zaten başından beri tamamen yayvan değildi. Topuklarını yere değdirmemiş, yere temasını ayağının ön tarafıyla sağlamıştı; arkasını tamamen yaslanmamış, hafifçe öne çökerek oturuyordu. Kagami ayağa kalktığında, ağırlığını sandalyeyle beraber bacakları da taşımaya başlamıştı. Saldırmaya hazırdı, ama bel fıtığı geçirmesi mesleğinin bir parçası olan masabaşı işçileri gibi oturuyordu. Kadın önlerinde yolculuğunu bitirmiş, konumlanmış ve gözler üstündeyken tekrar konuşmaya başlamıştı. Bu seferki bir itiraf gibiydi, filmlerde kötü adamın ana karakteri öldürmeden önceki itirafı gibi...
Genç örümcek, kadının sesindeki sertleşmeyi ve söylediği şeyleri baz alarak saldırıya geçme kararı aldığında; karşısındaki kadın ondan hızlı davranmış ve gençlere doğru savurduğu kolunun bilek kısmından bir kunai fırlatmıştı. Kadın Bachuru'dan iyiydi, genç adam elini bel çantasına götürdüğü anda geciktiğini anlamış ve boştaki eliyle kendini korumaya hazırlanmıştı ki onlara sigara ikram eden adamın elektriğinin sönme sesi bir hınkla gelmişti gençlerin kulağına. Mekanik sesler eşliğinde kunai, odanın aydınlığında yeni parlayan misinayla Kagami hanımefendinin bileğine geri gitmişti. Sıcak kan buharı, adamın içtiği sigaranın dumanı gibi hafifçe havalanırken; ölümü ani gelen şinobi öylece yığılmıştı.
Kagami konuşmasına devam ettikçe etmiş, Bachuru ayağa kalktıktan sonra onlara hareket etmemelerini söylemiş ve bunları yaparken anlık bir Kageri süzmesi dışında gözlerini odadaki diğer iki şinobiden ayırmamıştı. Bachuru çok hızlı düşünebilen biri değildi, o yüzden bu tür durumlarda liderliği alması için Ishio'yu öne sürmüştü. Sonuçta ne istiyorsa onu yapacaktı ancak ne istediğine karar vermesi kolay değildi. Kagami'nin üzerinde mastürbasyon yapmak seçeneklerden biriydi, kadın genç örümceğe sohbetlerinin bir anından sonra çekici gelmeye başlamıştı. Ama önce karşısındaki örümceğin hangi türden olduğunu bulması gerekiyordu, kendisinden mi yoksa karşı taraftan mı?
Öncelikle kadının bileğindeki değişik mekanizma daha önce gördüğü türden bir şey değildi, özellikle Nikkogakure'de üretilebilecek bir şeye benzemiyordu. Başka bir ülkede bulmuş ve satın almış olabilir, gemiyle gelen bir tüccardan elde etmiş olabilirdi; anlaştığı casusların ona verdiği bir hediye de olabilirdi elbette. Kadının gençlere arkasını dönmesi de ayrı bir şeyi gösteriyordu; ya kendine, ya da üçlüye gazla güveniyordu. Bachuru, kadın kalbine kunaiyi saplamadan önce arkasındaki adamı görmek isterdi; kadının adamı ne için öldürdüğünü bilmek isterdi zira bu durumdayken. Güvendiği kişiler casuslardan sayıca fazlaydı ve kadın eğer saldırmaya hazırlandığını görmeden birini öldürme kararı aldıysa işler hiç de şu an göründüğü gibi olmayabilirdi.
Kafası karışıktı ve şimdilik Ishio aksini söylemezse beklemeyi ve kadının sorgulamasının bitmesini bekleyecekti, tıpkı kadının ilerlediği iki shinobinin bakıştığı gibi arkadaşlarına baktı ve hazır olduğunu göstermek için bel çantasındaki elini hafifçe kıpırdattı. Ishio'nun bir şey söylemediği ekstrem bir durum olursa, yani kadın oradaki iki şinobiyi de kesmeyi tercih ederse misinaya çakrasını gönderip kadını alaşağı edecek şekilde yakalamayı planlıyordu. Olayları anlamak için biraz daha izlemesi gerekiyordu, sadece biraz daha. Arada gözünü arkadaki adama kaçırmayı da ihmal etmeyecekti, saldırı hazırlığında olup olmadığını belki anlayabilirdi. Sadece elinde bir kunai falan görse her şey daha kolaylaşırdı Bachuru için. Her şey kolaylaşsaydı ya artık.
Değişim. Açıkçası ana motivasyonu böyle bir şey yapmak istedim, on yedi yaşında bir "katil" olsa da bir çocuktur sonuçta Bachuru. Değişime, ileriye, kendinin veya yeteri kadar ilginçse başkalarının hayallerine bir bağlılık hisseder ve bu bağlılık bu hayallerinin gerçekleşmesine çalışmasına sebep olur. Kötü biri değildir, ancak yeteri kadar ilginçse sonuçlar bunun için kötü şeyler yapmaktan çekinmez. Zaten bir shinobi olma sebebi de köyün insanlarının Altın Çağ hayalleridir.
Yumasaki Klanı.Bachuru, klanıyla ilgili hikayelerle büyümüş ve bu hikayelerin gerçekliğine dair hiç bir kanıt görmese de hayal kurmayı ve bu hayalleri takip etmeyi bırakmamıştır. Büyük annesinin onu engellemeye çalışmasına, eski evlerinin yerini bir chuunin olmasına rağmen söylememesi onu büyük ölçüde engellemiş; şevkini kırmış olsa da Yumasaki'yi köye ve daha önemlisi büyük annesi dışında hiç bir şeye sahip olmayan kendisine geri kazandırmak hayattaki en büyük amaçlarından biri olmuştur.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından elinde chakra biriktirmeye başlar ve aşırı yakın bir mesafeden bunu kullanıcısına fırlatır. Elektrik akımı hızlıca kullanıcıdan hedefe atlar ve çarptığı uzvu anında kilitler ve kasar. Bu, hedefe hasar vermese de hareket kabiliyetini kısıtlar. Teknik maksimum 2 metre uzaklıkta efektiftir.
Kullanıcı Tora mührünü yapar ve kendi vücuduna elektrik verir. Bu teknik, kullanıcının uyuşan zihnini tekrar çalıştırmasına ve dikkatini toplamasına yardımcı olur, ancak kullanıcıya hasar verir. Teknik bazı düşük seviye Genjutsu tekniklerini kırabilir.
Kullanıcı elinde bulunan misinaya chakra yükleyerek, onu istediği gibi hareket ettirme yetisi kazanır. Aniden onunla rakipleri yakalayabilir ve bağlayabilir veya daha kompleks hamleler uygulayabilir. Misina sadece 10 saniyeliğine kontrol edilebilir ve kullanıcıdan 10 metre uzaklaşabilir.
Kullanıcı bir elinin işaret ve orta parmağını dışarı açar ve vücudundaki chakraya odaklanır. Ardından, kullanıcı aşırı hızla hareket etme kabiliyetini kazanır. Genelde kullanıcıya bakan kişiler onun birden yokolduğunu görür, ancak teknik sadece aşırı hızdan oluşmaktadır. Kullanıcı çevresel etmenleri kullanarak hareketini gizler ve birden yerinde varolduğu izlenimini verir. Kullanıcı teknik ile chakrası yettiği sürece istediği mesafeyi katetebilir, ancak teknik süresince başka teknikleri kullanamaz ve saldırı yapamaz, bütün odağı tekniği açık tutmak üzerine olmalıdır. Teknik havada hareket etmek için kullanılamaz. Teknik kullanılarak rakibe hızlıca yaklaşılabilir ve uzaklaşılabilir, ancak avantajlı bir pozisyona geçmek aşırı derecede zordur, zira bir çok kişi Shunshin ile yapılan hareketi görebilir ve farkedebilir.
Taijutsu Shinshouki, C Rank Bunshoku, C Rank Beceri Listesi - Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar