[Bachuru&Ishio&Kageri | Aktif Operasyon] Casus ve Sadakat

Gizli Kütüphane'nin tozlu raflarındaki unutulmuş hikayeler.

Moderatör: Game Master

Re: [Bachuru&Ishio&Kageri | Aktif Operasyon] Casus ve Sadaka

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 27 Ağu 2016, 10:01

Kageri; Karşındaki toplamda 15 kişiye karşı birkaç saniyelik avantajını kullanarak ilk saldırıya geçen taraf sen oluyorsun. Her ne kadar saldırın beklenmedik olarak nitelenmeyecek olsa da, bu tür savaşlardaki birkaç saniyenin avantajı senin epey yararına oluyor. Ayağını yere vurmanla birlikte harekete geçen alevlerin, doğrudan hedefindeki 10 kişiye ilerlerken, karşındaki kişiler de saldırıya geçiyor. Alevlerin sana saldırmakta olan güruhla arandaki en büyük engel olurken, alevlerinin giderek yuvarlak bir hareket yapması, planının işe yaradığını sana gösteriyor.

Karşındaki 10 kişi alevlerin arasında kalırken, diğer 5 kişi de birkaç saniyelik duraksama yaşıyor. İçerideki kişiler alevlerin arasında kurtulma metotlarını geliştirmeye çalışırken, dışarıda kalanlardan 3’ünün sana doğru gelmeye devam ettiğini fark ediyorsun. Diğer iki kişi ise, alevler arasında kalan arkadaşlarına yardım etmeye çalışıyor. Tam bu esnada gardını almak veya saldırıya geçmek için kaslarını gerdiğin anda, sol omzunda hiç beklenmedik bir acı hissediyorsun! Sanki derinden etine doğru bir şeylerin sızmaya çalışması gibi gelen bu his ile, yerinde kalakalıyorsun!

Ishio; Risa ile konuşmaların, onu durdurmaya yetiyor. Arkanda kalan Kagami’nin sana şu anda öfke dolu gözlerle baktığını, seni bir kaşık suda boğabilecek olduğunu biliyor olsan bile, tercihini bu yönde kullanarak teslimiyet bayrağını çekiyorsun. Ancak bu şartlı teslimiyet, şu an için en iyi seçenek gibi görünüyor senin için. Risa ise senin bu teslimiyetine karşılık donuk sesiyle “Anlaştığımız için memnunum.” demekle yetiniyor. Geriye dönmek için hamleni yaptığın sırada ise, sanki yere mühürlendiğini hissediyorsun. Ancak yine de bu durumu Risa’ya belli etmemek adına hareketsiz kalmayı tercih ediyorsun. Ne var ki Risa ters giden bir şeyler olduğunu fark etmeye başlıyor. Bu noktada yere sabitlenişini, sol kolundaki derin bir acı kesiyor! Derinden etine doğru bir şeylerin sızmaya çalışmasına benzeyen bu acı ile sol koluna baktığında, oradaki kırmızı kan lekesinin sanki kaynıyormuş gibi hareketler çıkardığını görüyorsun! Birden zihnin geriye yürürken, bu kan lekesini Kagami’nin sana nasıl bulaştırdığını anımsıyorsun. [*] Birden Kagami’nin o vahşeti gözünde bir kez daha canlanırken, neredeyse Risa ile aynı şaşkın gözler ile arkanı döndüğünde, Kagami’nin son bir çaba birkaç el mührü yaptığını ve ardından “Kokudou; Okotchi!” dediğini duyuyorsun. Birden kaynar gibi hareketler yapan kan lekesi havaya doğru, sanki sert bir cisimmiş gibi havalanırken, kıvrımlı birkaç mızrak gibi şekil aldığını fark ediyorsun. Bu durum sana oldukça acı veriyor olsa da, şaşkınlığının boyutu acını dindiriyor. Kıvrımlı mızrakvari kan, omzun ile olan bağlantısını koparmadan havada birkaç bukle yaptıktan sonra, doğruca hedefine, Kurata Risa’ya ilerliyor! Ne ile karşılaştığını anlamayan ve belki de senden daha şaşkın olan Kurata Risa’nın boğazını, kalbini, sağ göğsünü ve karnını delip geçen kan mızrakları Risa’nın birkaç saniye donuk bir şekilde ayakta kalmasına, kapalı dudaklarının arasından kan sızmasına ve ardından da ağır bir çuvaldan farksız bir şekilde yere düşmesine neden oluyor! Kan mızrakları ise görevlerini tamamlayıp buharlaşırken, senin de acın diniyor. Risa’nın kendisini gibi donukluğa ulaşan gözleri, onun öldüğünü sana gösterirken, bir hışımla tekrar arkanı dönüyor ve el mührünü bırakmış olan Kagami’nin yere yığıldığını görüyorsun!

Kageri; Acı ile sol omzuna baktığında, burada kırmızı kan lekesinin sanki kaynıyormuş gibi hareketler çıkardığını görüyorsun! Birden zihnin geriye yürürken, bu kan lekesini Kagami’nin sana nasıl bulaştırdığını anımsıyorsun. [*] Birden Kagami’nin o vahşeti gözünde bir kez daha canlanırken, rakiplerin ile arandaki mesafenin de bir hayli azaldığını fark ediyorsun. Bir anda kaynar gibi hareketler yapan kan lekesi havaya doğru, sanki sert bir cisimmiş gibi havalanırken, kıvrımlı birkaç mızrak gibi şekil aldığını fark ediyorsun. Bu durum sana oldukça acı veriyor olsa da, şaşkınlığının boyutu acını dindiriyor. Kıvrımlı mızrakvari kan, omzun ile olan bağlantısını koparmadan havada birkaç bukle yaptıktan sonra, doğruca hedeflerine, ilk olarak üzerine doğru gelen üç kişiye gidiyor. Ne olduğunu anlamayan adamlar, kan mızraklarının birer kurbanı olurken, omzundan çıkan mızraklarla bu sefer alevlerin arandaki rakiplerine yöneliyor. Ateşi önemsemeden hareketlenen kan mızrakları, senin yerine tüm rakiplerini alaşağı ederken, Kagami’nin hediyesi ile Bachuru’yu kurtarabileceğini düşünmeye başlıyorsun.

Kan mızrakları görevlerini tamamlayıp buharlaşırken, senin de acın diniyor. Alevler içindeki rakiplerinin giderek pis bir yanık konusu ile küle dönerken, sen de Bachuru’ya koşuyor ve ona yapabileceğin tüm ilk yardım müdahalelerini yapıyorsun.

Old but good...
İzleyin youtube.com

Ishio; Kagami’nin yanına koşuyor, yanına çöküyor ve yüz üstü yerde yatan kadının ya çevirerek başını omzuna koyuyorsun. Sırtındaki katanalar kadının rahat yatmasına engel bir durum yaratırken, Kagami hafif aralayabildiği gözleri ile sana bakıyor. Kadının görüşü suratına bulaşan kanlarla sınırlandığı için, elinle Kagami’nin göz kapaklarındaki ve göz çevresindeki kanları siliyorsun. Kagami, kısık bir sesle “Demek benim... kasabamı düşmana... veriyorsun.” diyor ve ardından kendini zorlayarak oluşturduğu minik bir tebessümle “Buna... izin vermem... Ishio-san!” diyebiliyor. Her bir kelimesi birkaç saniye uzunluğunda olsa da, sanki ömründeki en kısa anları geçiriyorsun Kagami’yle. Kadın Risa’nın ölü bedenine hafif bir bakış attıktan sonra “Kageri… yaşıyor…” diyebiliyor. Hemen ardından ise kısık bakışlarını tekrar sana odaklamaya çalışırken “Umigawa bizim Ishio-san… On değil… binlercesi de gelse… koruyacağız…” diyor. Birkaç öksürük ile sözü kesilen Kagami, bir miktar kanı ağzından boşaltırken, yüzüne hafif bir gülümseme yerleştiriyor ve “Bu bakış da… ne?... Bizler… shinobiyiz… Kaderimiz ölümle… iç içe...” diyebiliyor. Birkaç öksürük ile yine konuşması kesilen Kagami, kendini biraz daha zorlarken “Yine de… belki başka bir şekilde… karşılaşsak... Hayır… Kaderimiz bu… Ishio-san.” diyor. Yüzüne bir gülümseme daha takınırken “Burada… olduğunuzun için… minnettarım… Siz olmasaydınız… Umigawa… benim kasabam… hainlerin elinde… çürüyecekti…” diyor. Bir miktar daha kan kusmasının ardından, Kagami’nin artık zamanı kalmadığını anlayabiliyorsun. Kagami de bunun farkına varırken son bir nefes alıyor ve “Ishio-san… teşekkürler…” diyor. Sesi giderek dünyadan silinen Kagami’nin son cümlelerini ise, kafanı biraz yaklaştırdığında, bir fısıltı olarak duyuyorsun: “Seni izleyeceğim…”

Kagami’nin başı omzundan aşağıya düşerken, sen de donuklaşan gözlerini kapatıyorsun. Vücuduna saplanmış katana ve kunaileri çıkardıktan sonra, Kagami’yi sırt üstü yere koyuyorsun. Yerinden doğrulup restoranın içine şöyle bir baktığında, içeriden paramparça olmuş cesetlerden başka hiçbir şey görmüyorsun. Tavana kadar her yer kırmızıya boyanmışken, Kagami’nin yanına dönüyor ve görevinizin nihayet bittiğini anlıyorsun.



Uzun, sessiz ve moralsiz bir yolculuğun ardından Nikkougakure’ye dönüş yapıyorsunuz. İlk durağınız Bachuru’yu hastaneye bırakmak olurken, Kageri ve Ishio görev sonu raporlarını vermek için Daimyo Binası’na gidiyorlar. Burada yaşananları düzgünce anlatmanızın ardından, gündelik hayatlarınıza dönüş yapıyorsunuz. Böylesine bir görevin ardından bu ne kadar mümkünse…

Bachuru; Yol boyunca takım arkadaşların Umigawa'dan aldıkları ilaçlar ile seni hayatta tutmayı başarıyor. Ancak yanıklar kemiklerine kadar ulaştığı için, hayati tehliken her daim devam ediyor. Nikkougakure'nin hastanesinde yapılan tıbbi müdahaleler neticesinde, fiziki olarak yanıkların tedavi edilse de, bazı chakra noktalarının yok olmasına hiçbir çözüm bulunamıyor. Köyün kısıtlı imkanları sebebiyle eskiye dönüşün şu an için mümkün olmasa da, Daimyo kendini iyileştirmek adına köyden tek başına çıkmana izin veriyor. Fiziksel olarak kel olman ve vücudunun birkaç yerine yanık kırışıklığı bulunması dışında herhangi bir yara izin bulunmuyor. Ne var ki, chakra gerektiren teknikleri yapmak senin için her zamankinden zor olacak.

Out: Konu sonunda sonlandı dostlar... Uzun oldu ama kanaatimce güzel oldu. Hepiniz birer kapanış RP'si yapın ve ben de ödüllerinizi yazayım. Konuda rapor yazmanıza gerek yok, zira bu kadar uzun konunun raporunu yazdıracak kadar psikopat değilim. Acaba? :twisted:

Son olarak, Bachuru, köyden çıkmayı veya çıkmamayı tercih edebilirsin. RP'nde bu tercihini net bir şekilde belirtmeni istiyorum. Köyden çıkışın tek başına olmak durumunda, bu konunun altını bir kez daha çiziyorum.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Bachuru&Ishio&Kageri | Aktif Operasyon] Casus ve Sadaka

Mesajgönderen Kai Ishio tarih 29 Ağu 2016, 19:01

Hemen arkasında Kagami'nin harlanan öfkesini hissediyordu. Restorandaki savaştan sağ çıksa dahi şimdi, Risa'nın sinir edici bakışlarına maruz kalıyor, Ishio yüzünden kentini kaybediyordu. İşleri kolaylaştırdığını biliyordu. Kenti bırakacak, sorgusuz sualsiz ayrılacaktı. Şimdiye dek yaptığı gibi, Kirililer için onlardan daha fazla çalışmıştı. Ancak seçeneği yoktu. Korkaklığı tercih ederek en azından sağ kalacaktı Ishio. Bachuru ve Kageri için de bunu sağlayacaktı. Ölmelerinin bir anlamı yoktu. Öldükleri takdirde Ishio tamamen kaybedecekti. Geri dönüp, Kagami'nin uğrunda savaştığı şeyi tekrar ele geçirme ihtimali silinecekti.

Risa'nın kabullenişi hala ihtimalleri didikleyen beynini rahatlatan şey olmuştu. Ishio doğru yerden vurmuştu. Gerçekten uzlaşma için gerekliydi. Kadının hala sakin görünümüne güvenerek arkasını döndü. Ancak pozisyon alması için attığı ikinci adım sonuncusu olmuştu. Gözünü dahi hareket ettirmekten acizdi Ishio. Donuk kasları tekrar zihnine endişeyi aşılarken Risa'nın çoktan gitmiş olmasını umuyordu. Ancak onun da varlığını hissedebiliyordu. Bu durgunluk muhtemelen onun şüphelerini de harlayacaktı. Yahut bu donukluğun sebebi oydu. Ishio'nun arkasını dönmesini beklemiş, işini garantiye almıştı. Denemeyi bırakarak gücünü topladı ve en azından birkaç uzvunu hareketlendirmeye çalıştı. Bunu kesen ise omzundan derinlere doğru inen acıydı. Önce basit bir karıncalanma, sonrasında ise tam kabullenişi getiren görüntüler. Omzunda garip hareketlerde bulunan kan birikintisine baktı. Kırmızı gözler, Risa. Üzerinde bir anda yer değiştirebilmeleri. Kanla oynamalarını garipsemezdi Ishio. Risa boynuzlu bir ata dönüşse bile olağan sayabilirdi. Fakat baktığı yer, acıya ve endişeye rağmen hafızasını canlandırdı. Kagami'nin karargahta yaptığı hareket.. Yanından geçerken, tam oraya koyduğu kanlı eli. Tesadüf olmadığını biliyordu.

Acı arttı, bu acı ufak hareketleri için dayanak noktası oldu. Önce Kagami'ye, güçlükle hareket eden ellerine baktı. Donuk sesi bunu takip ederken Ishio tüm duyguları üst seviyede yaşıyordu. Az önce kaynar gibi dolanan kan topluluğu bariz bir şekil almıştı. Oluşan mızrakları gözleriyle takip etti. Kurata Risa. Ishio'nun bozamadığı donukluk şimdi büyük bir şaşkınlıkla perdelenmişti. Mızrakların uçuşunda Ishio güç olarak hareket ettirdiği elini çantasına götürerek bir kunaiye ulaşmaya çalıştı. Şayet Kagami'nin son çabası işe yaramazsa, onu korumak durumunda kalacaktı. 40 kişiyi çiğ çiğ yiyen kadını koruma düşüncesi.. Elini durdurdu. Kagami düşündüğünden de fazlasıydı. Ölmek için saniyeleri sayarken bile, Risa'yı delik deşik edebilmişti.

Risa'nın yığılışından sonra bile donukluğunu atamadı Ishio. Kadının gözlerindeki canlı kızıllık kayboluyordu.En azından buradaki cephe, tamamen Kagami'ye ait olan çabalarla kapanmıştı.

Ölü bedeni zevkle izleyemedi Ishio. Başka bir yığılma arkasında gerçekleşmiş, kendisini de orada bulmuştu. Kagami'yi yerden kaldırarak yüzündeki tozları, kanları temizlemeye çalıştı. Aynı şeyi görüyordu Ishio, Risa'nın gözlerindeki canlılık nasıl yok olduysa, Kagami'nin gözleri de soluyordu. Nasıl bir surat ifadesi takınacağını bilmiyordu. Utanç en mantıklısıydı. Kagami'nin ona diyeceği herşeyi haketmişti çünkü. Çoktan üzgün bir ifadeye de bürünmüş olabilirdi. Bu da mantıklıydı. Kagami'ye yaklaşımının en başından beri normal olmadığını biliyordu. Sakın beni kıskandığını söyleme... Kıskanmıştı Ishio. Kagami'nin suratına yapışan saçları ufak bir hareketle çekerken suratını avuçladı. Birşey demeye yüzü yoktu, onun yerine Kagami herşeyi yapıyordu zaten. Acıyla oluşturduğu tebessümü gördü, baş parmağı kıvrılan dudağa giderken kendisini tutamayarak, ağlama hıçkırma arası bir sırıtma da o yaptı. " Az kalsın veriyordum. " Yüzsüzlükle dolu bir cümle. Ancak henüz sahip olduğu farkındalık, Kagami ile geçirdiği bu son saniyeleri, onun siniriyle hatırlamayı reddediyordu. O güldüyse, Ishio'da gülecekti. O sakin ve sağlamsa... Ishio bunu yapamayacaktı. Yaşları gözünden akarken yaptığı herşeyin yükünü zorlukla kaldırıyordu artık. Kadının ağzından boşalan kanları kol yeniyle silerek temizledi. Umigawa onlarındı. Umigawa ve bu restoranın önü, artık Ishio ve Kagami'ye aitti. Umigawa, Ishio'nun sakinlik zırvalarıya, korkaklıklarıyla kaybedilemeyecek kadar önemli bir yerdi. Onun için artık böyleydi.

Ne teşekkürü hakediyordu ne de Kagami'nin minnettarlığını. Tek gözünü onunkilerden ayırmadı. Her saniye Kagami'nin biraz daha soluklaşmasını izliyordu. Kagami öldükçe, Ishio'yu da uzun süre kurtulamayacağı bir batağa çekti. Yapılabilecek birşey olmadığının bilincindeydi. Hayali çok güzeldi sadece. Kagami'nin o restorandan sapasağlam çıktığı bir senaryo vardı aklında Shiro ile dövüşürken. Gerçek ise tamamen farklı olmuştu. Ishio at arabasının peşinde depar atan bir köpekten farksızken, Kagami içeride gerçek bir savaş vermişti. Ishio'nun kararlarının bedelini ödüyordu. Kagami'nin başını arkadan destekleyerek kendisine yaklaştırdı. Metalik kan kokusu, yanağında hissettiği sıcak kayganlık. Ve bunu takip eden, Ishio'yu en çok yaralayacak cümle. Kagami'nin kafası elinden kayıp giderken o ses tonunu ve cümleyi asla unutmayacağına yemin etti.

Akan yaşlarına engel olmadan birkaç saniyesini daha Kagami'yi tutarak harcadı. Sırtındaki katanalar, kunailer. Her birini, sanki Kagami hala canlıymış gibi yavaşça çıkardı. Kadının artık yaşam belirtisi vermeyen gözlerini kapatırkense Kagami'nin sözüne güveniyordu. Ölü bedenine rağmen hala Ishio'yu izliyordu. Kendisini toplamak için bundan güç aldı. İzleniyordu. Kageri'nin yaşadığını biliyor ve bunun sorumluluğunu da taşıyordu. Kagami'nin ölü bedenini restoranın duvarına kadar taşıdı. Buraya gelen her kim olursa olsun, Kirigakureli yahut Nikkougakureli, içerideki vahşetin Kagami tarafından gerçekleştirildiğinin görülmesini istiyordu. Şayet Ishio'nun herhangi bir Kiriliye tepkisi bundan farklı olmayacaktı artık. Kendi köydaşları içinse.. Kagami'nin tüm tavsiyelerini dinleyecekti. Onların bu manzarayı gördüklerinde, Umigawa'nın kime ait olduğunu, kim tarafından korunduğunu bilmelerini istiyordu. Kagami'ye saygı duymak zorundalardı. Shiro, Ishio buradan ayrıldıktan sonra geri dönerse, hepten işine gelecekti. Ölü kardeşinin bedenini görecekti. Ve içeride parçalara ayrılmış kırk küsür bedeni. Ishio onun peşini bırakmayacaktı. Kagami'ye karşı aitlik duygusu hissettiği sürece, Shiro'yu aramaya devam edecekti.

Kagami'yi nazikçe yerleştirdikten sonra kadının alınbandını alarak omzuna bağladı. Ufak bir hatıra. Sakinliğin her zaman işe yaramadığını hatırlatacak birşey. Kagami'den aldığı en büyük ders buydu.


Kagami'nin bedeninden çıkardığı katanalardan birini alıp sırtına astıktan sonra Risa'nın bedenini aramaya başladı. Ekipmanlarına dokunmayacak ancak bunun dışında herşeyi yanına alacaktı. Ve Risa'nın -bulursa- alınbandını da. Shiro ile karşılaştıklarında ona zevkle gösterebileceği birşey. İşi bittiğinde karargaha yollandı. Tek elinde kunaisi, gözüyle hala tehditleri arasa da bitmişti. Karargahın önüne yığılı yanmış cesetler.. Kageri'nin burayı hallettiğini görebiliyordu. Bachuru ise.. Onun da büyük bir savaş verdiğinden şüphe duymamıştı. Bozulan görünümüne rağmen hala hayattaydı. Çevreyi hızlıca kolaçan ettikten sonraysa tüm odağı o olmuştu. Karargahta stoklanan ilaçları taradı ve basit bir bandajla yaralı bölgeleri kapadı. Köye kadar dayanacaktı.

Geri kalan bölümlerde kurduğu tek cümle, Bachuru'nun yanından ayrılırken " Rapordan sonra geleceğim. " demesiydi. Moralsiz, donuk gözünün Kageri tarafından okunabildiğini biliyordu. Ne yaşandığını o da biliyordu ve bunu dile getirmeyecek kadar anlayışlı olduğunun farkındaydı. Rapor vermek için gitmeden önce yaşananları, söyleneneleri tek tek hatırlamaya çalıştı. Eksiksiz bir şekilde anlatıp Kirigakure'nin bir tehdit olduğunu, Umigawa'nın önemine iyice değinmek istiyordu. Raporunun sonuna, Umigawa için yapılacak tüm eylemlere katılma isteğini yineleyecekti Ishio. Umigawa artık alkol kokusu yüzünden kaçınabileceği bir yer değildi.
Künye
İsim: Kai Ishio.
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek.
Element: Raiton.
Seviye: C- Rank.
Rütbe: Chuunin
Ryo: 85.000
Prestij: Tanjou/1
GP: 1

Motivasyon
Altın Çocuk: Altın jenerasyonun Altın Çocuğu ! Biraz iddialı geliyor kulağa fakat kişiliğini oluşturan noktaları düşününce ister istemez bu sonuca varılıyor. Babasının ihanetle bıraktığı lekeyi temizlemek, annesine olan borcunu ödemek, çekirdek ailesini reddeden sülalesine yaptığı hatayı kanıtlamak, Nikkougakure'ye duyduğu bağlılık.. Tüm bunlar Ishio'yu her zaman en iyi olmak konusunda iteleyen şeyler.

Baba: Ishio'nun babası Kyogi Riku şüphesiz ki hoş karşılanan biri değil. Savaşta Daimyo'nun tarafını seçmesiyle başlayabiliriz. Savaştan sağ çıkıp seneler sonra Ishio'nun annesi Kai Tsumu'ya tecavüz etmesi, Tsumu'nun kocasını ve bebeğini öldürmesi onu bir suçlu konumuna getiriyor. Ishio'nun önceliği bu konu olmasa bile biyolojik babasını adalete teslim etmek yahut adaleti ona götürme konusunda istekli. Ishio, Riku'nun işlediği cinayetler sonrasında hayatını bir kaçak olarak sürdürdüğünü biliyor. Süregelen eğitimleri ve köy çalışmaları nedeniyle henüz bu konuda araştırma yapabilmiş değil.

Komplikasyon
Tek Göz: Ishio babasından geldiğini düşündüğü yeşil renkte olan gözünü bir göz bandıyla kapamakta. Ve bu konudaki takıntısı, bu bandı vücuduna dikişletecek seviyede. Sağ gözü tamamen kullanım dışı diyebiliriz. Şayet dikişleri duruma göre sökme gibi bir seçeneği bulunmamakta. Ancak eli yatkın biri tarafından, uygun ve steril bir ortamda çıkarılabilir göz bandı. Ishio bunu yapmaktansa ölmeyi tercih edeceği için pekte olası bir durum değil. Göz bandı yaklaşık 4 senedir dikişli ve hiç çıkarılmamış durumda.

Kadınlar: Tüm hayatı annesi, onunla konuşmayan ablası ve bir sınıf dolusu kadın arasında geçmiş Ishio'nun karşı cinsine duyduğu bir hassasiyet bulunmakta. Biyolojik babasının annesine yaptıklarını öğrenmesi bu konudaki en büyük dayanak denebilir. Ishio kadınlara karşı fazlasıyla yumuşaktır. Gündelik hayatında kadınları absürd durumlar dışında kıramaz, sinirini yansıtamaz, nazikliğini bırakamaz vesaire. En kanlı savaş anlarında ise Ishio dişi rakiplerine karşı daha yumuşak olacaktır. Fazla yumuşak.

Özellikler
-

Profil
Güç: 2
Çeviklik: 6
Kondisyon: 5
Potansiyel: 4
Varlık: 6
Zeka: 7

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 2 ****
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1 ****
[Zeka] İzcilik: 1


Karakter Gelişim Başlığı
Ninjutsu
Otonaku Ashi Jutsu, D Rank
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından, ayaklarının çıkardığı tüm sesi keser. Böylece, kullanıcının ayak sesleri yokolmuş olur. Bu, gizlice bir yerlere sızmada kullanıcıya yardım eder ve rakiplerine farkedilmeden yaklaşabilmelerini sağlar. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.

Girigiri, D Rank
Kullanıcı aniden parmaklarının ucundan ufak elektrik patlamaları oluşturabilir. Bu patlamalar aşırı derecede parlaktır, yakın mesafeden kişilerin aklını karıştırabilir ve gözlerini korumaya zorlayabilir. Teknik aşırı hızlıdır ve el mühürlerine gereksinim duymaz. Bu patlamalar rakiplerle temasa geçerse hafifçe çarpar ancak hasar vermez.


Taijutsu
Shinshouki Stili, D Rank
Akrobatik ve hareketli bir stil olan Shinhouki'nin asıl amacı en az eforla en çok hasarı vermektir. Stilin hamleleri diğerlerine göre sadece uzvu savurmakla bitmez, ardından gelen momentumu da kullanmayı amaçlar. Yani, diğer stiller nasıl yumruk atılacağını öğretirken Shinshouki bu atılan yumruk ile kullanılan momentumu daha iyi nasıl kanalize edilebilineceği üzerine odaklanır. Bu yüzden, hamleler genelde çemberseldir ve her biri bir diğer hamlenin önünü açar. Zıplamalar, takla atmalar ve çelme taklamalar stile destek olur. Kullanıcının gövdesini merkez olarak belirleyip çembersel bir şekil izleyen hamlelerde kullanıcı harcanan momentumun büyük bir kısmını bir sonraki darbesine aktarır ve böylece uzun dövüşlerde yorulma riskini minimuma indirir. Stilde ilerleyen kullanıcılar akrobatik ve hareketli hamlelerin avantajını ortaya çıkarır. Stilde gittikçe ustalaşan kullanıcıların hamleleri öngörülemeyen bir düzeye ulaşır.


Genjutsu
Ryuhoubo Disiplini, D Rank
Kuroshiki, D Rank
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından tekniği aktif eder ve bir hedef seçer. Eğer bu hedef, kullanıcıya 15 metre veya daha yakındaysa, tekniğin etkisi altına girer. Tekniğin etkisi altında kalan hedeflerin herhangi bir duyusunu kullanıcı isteği doğrultusunda bozabilir. Gözler bulanık görmeye başlar, eller uyuşur, tad alınamaz, duyma mesafesi kısalır veya koku alamaz hale gelir. Duyurlar tamamen kapatılmaz, sadece bozulur. Yani hedef tamamen kör edilemez/sağır yapılamaz. Bu etkilerden aynı anda sadece 1 tanesi aktif edilebilir, ancak teknik bozulmadan bu etkiler arasında geçiş yapmak mümkündür. Maksimum 1 hedef bu tekniğin altında olabilir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.

Kanryousou, C Rank
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından tekniği aktif eder. Kullanıcının yumruklarına veya silah darbelerine maruz kalan kişiler tekniğin etkisi altına girerler. Tekniğin altında kalan kişiler, aldıkları her bir başarılı saldırının vücutlarında çatlaklar oluşturduğunu görür. Bu çatlaklar hedefe, vücudunun sanki çok kırılgan bir katı maddeden oluşmuş gibi bir his verir. Her bir saldırının ardından hedefin vücudunun bazı yerleri parçalanıp dökülmeye meyilli hale gelir. Hedef kırılıp dökülen uzuvlarını kullanamaz hale gelir. Eğer hedefin başı veya vücudunun tamamı parçalanırsa bayılma tehlikesi geçirir. İradesi yüzünden zihnini korumayı başarabilenler için teknik o an bozulur. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.

Raigen, C Rank
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından iki elini önünde birbirine çarptırır. Bu el çarpma sırasında, kullanıcının vücudunun herhangi bir yerini görenler, tekniğin etkisi altında kalır. Tekniğin etkisi altında kalanlar, kullanıcının vücudunun aşırı güçlü bir ışık kaynağına dönüştüğünü görür. Bu ışık ile beraber hedefler geçici bir yarı körlük altında kalır. Bir süre boyunca görme yetileri hatırı sayılır bir şekilde bozulur. Teknik uygulanırken, eğer bir kişi aşırı yakındaysa, o kişi geçici bir süreliğine tamamen kör olabilir. Tekniğin efektif süresi 2 ilâ 10 dakika arasında, kullanıcının disiplin ve seviyesine göre değişir.

Kasumi Juusha, C Rank
Kullanıcı, normal bir el mührü dizisi uygular. Ardından, o anda kullanıcının 25 metre yakınında olan herkes tekniğin etkisine kapılır, kullanıcının görülür olmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında kalan kişiler, yerden katrandan oluşan, simsiyah, kabaca kullanıcının silüetine benzeyen varlıklar çıktığını görür. Bu illüzyonlar tekniğin etkisi altında kalan her bir kişi için 3 tanedir ve her bir 3 tanesi 1 kişiye saldırır. Bu varlıklar, saldırıları basit kunaiye benzer objeler ile yaparlar. İllüzyonların verdiği hasarlar minimal ve zihinseldir, rakiplerin aklını karıştırmak için kullanılır. İllüzyonlar hasar aldıklarında katrana dönüşüp yere yığılırlar ancak tekrar bir tanesi başka bir yerden yükselip hedefe saldırmaya devam eder, böylece sonsuz bir güruhmuş hissi yaratılır. Tekniğin efektif süresi 5 ilâ 10 dakika arasında, kullanıcının seviyesi ve disiplinlerine göre değişir.

Rishuu, C Rank
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından, onu o anda görebilen herkesi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin etkisi altında olan kişiler, kullanıcının havada 5 tane 1 metre boyunda metalden kazıklar oluşturduğunu görür. Kullanıcı bu kazıkları tekniğin etkisi altında olan herhangi birisine yollayabilir. Mükemmel bir isabet oranına sahip olan bu kazıklar, hedeflerini ıskalasa bile yeni bir tanesi oluşup tekrar hedefine saldırır. Kullanıcı kazıkları el hareketleri ile havada kontrol eder, eğer bu hareketleri yapmaz ise teknik bozulur. Hedeflere isabet eden kazıklar şiddetli bir zihinsel acı yaratır. Hedefe saplandıktan 5 saniye sonra açtıkları yara ile beraber yokolurlar. Her bir kazık, bir öncekinin oluşturduğu zihinsel acıyı daha ileriye taşır ve hedefi aşırı derece yorar. Yeterince yorulan hedef bayılma tehlikesi geçirir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.

Teishi no Jutsu, C Rank
Kullanıcı Hebi mührünü yapar ve tekniği aktifleştirir. Tekniğin aktivasyonunun ardından, kullanıcı ile sosyal etkileşime giren herkes tekniğin etkisine kapılır. Teknik, etkisi altındaki kişilerin zihnine gizlice saldırır ve yüzey düşünceleri etkiler. Hedeflerin o an için kullanıcı hakkındaki düşüncelerini olumlu yöne çeker ve kötü düşünceleri engeller. Kullanıcının söyledikleri, çevresindekiler için inandırıcı hale gelir. Kullanıcı, hedeflere karşı bariz bir negatif tutum sergilemediği sürece hedefler kullanıcının sözlerini daha çok önemsemeye başlar. Teknik bozulmadığı sürece aktif kalır ve chakra yer.


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kötü Kalite Katana
Kagami'nin Alınbandı
Kullanıcı avatarı
Kai Ishio
 
Mesajlar: 91
Kayıt: 10 Haz 2016, 12:48

Re: [Bachuru&Ishio&Kageri | Aktif Operasyon] Casus ve Sadaka

Mesajgönderen Kamiwaza Kageri tarih 29 Ağu 2016, 20:02

İzleyin youtube.com

Kazandık. Ve tek önemli olan bu. Şimdi ise geri dönüyoruz, bir kahraman olarak. Köyümüzü müdafaa etmiş, bir avuç kahraman olarak... Sonsuz göğe bakacak ve olduğum şeyle gurur duyacaktım. Belki aradığım tanrıları ve devleri, kralları ve kraliçeleri, kutsal kadehi ve ölümsüzlük kuyusunu bulamamıştım. Ama Umigawa için, Nikkougakure için, büyük bir zafer elde etmiştim. Sadece bununla da yetinmemiş, bizzat kendimi, kör bir kuyuda bulmuştum. Nasıl olduğumu görmüştüm, nasıl olacağımı da öyle... Siz inanmak isteseniz de istemeseniz de, bunlar önemli şeyler. Tek bir operasyon ile bunları kazanmak, kahramanlığın kendisinden bile daha değerli olmalıydı. Nikkougakure'ye döndüğüm anda, fişekler patlatmalı ve ne kadar büyük olduğumu, bir de kendi gözlerimden görmeye çalışmalıydım. İyi hissetmeliyim. Yani... Kim bunca şeyi yapıp da iyi hissetmezdi ki?

Kazandık. Peki ya neleri kaybettik? Madalyonun öteki yüzüne bakacak cesareti, kaçınız gösterirdi? Cehalet mutluluktur, değil mi? Öyledir. Eğer düşünmeye başlarsanız, hiç de başarılı olmadığınızı görürsünüz. Siz ne bir kahramansınızdır, ne de başarılı bir shinobi. Hatta bir insan, evet, bir insan bile değilsinizdir. Kağıt üstünde her şey mükemmel görünüyor olabilir. Sonuçta... Onlarca hain shinobinin üstünü çizdik, değil mi? Tek tek avlanacaklar, ta ki, hiçbirisi kalmayıncaya kadar. Kirigakure, bir avuç Nikkougakure shinobisini saklayacak değil. Peki ya olayın uygulayıcıları, Kuratalar? Emin olamasak da, bir tanesini öldürdüğümüzü biliyorduk. Bu, büyük bir şeydi. Kirigakure'ye bizimle uğraşırlarsa, ne olacağını göstermiştik. Hatta bir noktada... İkizlerden birini sağ bırakmak daha kârlı bile olabilirdi. Diyorum size, her şey mükemmel.

Peki ya kayıplarımız? Kimse onu konuşmayacak mı? Kimse bize ne olduğunu sormayacak mı? Hayır, sormayacaklar. Shinobilerin bir avuç ölüm makinasından başka bir şey olmadığı, bilinen bir gerçek. Düşlerimiz, duygularımız... Hah. Yan etki. Evet, hepsi bir avuç yan etki. Eğer shinobi köyleri, duygularımızı çıkartmanın güzel bir yöntemini bulabilseydi, bunu yaparlardı. Aslında... Hoş olurdu. Bir şey hissetmezdik. Acı, yüreğimizi yakmazdı bir daha. Korkmazdık da, ne bilinmezden; ne de gözümüzün önündeki tehlikelerden. Sadece biz olurduk. Biz ve amacımız. Aramıza girenleri öldürür ve gerekirse de ölürdük. Bununla bir problemimiz olmazdı. Kayıplarımız... Böyle bir şey olmazdı. Olamazdı. Bir avuç makina... Hissetmiyor ve sadece yapıyor. Bunun mümkün olup olmadığını görmek isterdim. Aynada veya gözlerimin önünde olup olmaması hiç sorun değil.

Ama uzak bir geleceğe kadar, bu imkansız. Yaşıyor ve hissediyoruz. Ve ölüyoruz, her gün, yavaş yavaş... Hiç emekli shinobi diye bir şey duydunuz mu? En azından Nikkougakure gibi yeni bir köyde, duyamazsınız. Ama bence, büyük köylerde de, böyle bir şey yok. Shinobiler orta yaşlarına gelemeden öldükleri için değil, hayır, o kadar da romantik değilim. Her bir görevde, arkadaşlarının düştüğünü; sevgililerin öldüğünü ve gerçek sevginin parçalandığını gördükten sonra... Aldığınız nefes ciğerlerinize gitmemeye başlıyor. Ağzınızda eriyen içkinin tadını alamıyorsunuz. Güzel bir kadın sizi heyecanlandırmıyor da. Sadece ölmemeye çalışıyorsunuz. Hoş... Onun da neden olduğunu bilmiyorsunuz. Belki ölmekten korkuyorsunuz. Ama o kadar ölüm gördükten sonra, ölüm sizin dostunuz oluyor. En büyük sırdaşınız ve arkadaşınız... Her gün, içten içe, onun sıcak kollarını arzuluyorsunuz. Sizi almasını istiyorsunuz. Rahatlıyorlar mı bilmem. Ölseydik, ölseydim... Rahatlar mıydım? Kazanmış gibi hisseder miydim?

En azından, şuan, kimsenin kazanmış hissetmediğinden eminim. Ne ben, ne Bachuru, ne de Ishio... Lanet olası bir liman kentinde, hepimiz bir şeyler kaybettik. Yaralandık ve düştük. Tekrar ayağa kalktığımızda, çevrede, ayağa kalkmamıza yakışır bir şeyler kalmamıştı. Sadece kaos... Sadece ölüler. Yanmış bir karargah. Kagami. Diğerlerini bilmiyorum. Ben... Ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum. Üzgün değilim. Zaten... Olsaydım da size söyler miydim sanki! Utanmamıştım da. Köye gittiğimiz zaman, tüm övgüyü biz alacaktık. Kagami değil... Oysa, bizim yerine görevi yapan oydu. Hayatımızı kurtaran... Dolaylı yoldan ölümüne sebep olduğum kadına karşı, artık, karşı konulması zor bir bağlılık hissediyordum. İhtiyaç değil. Sevgi ise hiç... Bir çeşit, sorumluluk duygusu. Ruhumu sıkan, beni nefessiz bırakan cinsten. Beni itekliyordu. Bir şeyler yap diyordu. Bir şeyler... Kagami'nin anısı için. Sen bir kahraman değilsin. Sadece şanslısın. Sadece hayatta kalacak kadar güçlüydün. Sadece Kagami seni kurtarmak istediği için, onun tek çaresi sen olduğun için, yaşıyorsun. Ne güçlüsün, ne de onurlu. Ne bir shinobisin, ne de bir vatansever.

Haklıydı.

Tekrar bir araya geldik. Kayıplarımız vardı. Hayal kırıklıklarımız. Hatta pişmanlıklarımız. Kimse bir şey söylemedi. Kimsenin söyleyecek bir şeyi yoktu. Yaralarımızı yalamakla, daha çok meşguldük. Zaten söyleseydik de... Ne söyleyecektik ki? Hadi. Siz olsaydınız, ne söylerdiniz ki? Dostlarınızı, nasıl teselli ederdiniz ki? Yapılabilecek en iyi şeydi yaptık. Sustuk. Zamanın yaralarımızı iyileştirmesini umduk. Olacağı yoktu ya, ama, insan deniyor işte. Koca bir gün, her şeyi değiştirebilir miydi? Söyleseler inanmazdım. Ama bir gece önce, neşeli bir şekilde Umigawa'ya yaklaşıyorken... Ağır ve sakar adımlarla, kambur bir şekilde, geldiğimiz şehri terk ediyorduk. Yaralıydık. Arkamızda, en az bizim kadar yaralanmış bir şehir bırakmıştık. Kagami, cesetler, hala tütmekte olan bir karargah...

Pek konuşmadık. Keza, kimsenin bir şey söyleyecek kadar yüzü yoktu.

Yürüdük. Yavaş ve sakar adımlarla... Diğerlerini bilmiyordum. Ama ben sinirliydim. Evet. Ne hissettiğimi biliyordum. Artık... Üzülmüyordum. Ne olacağını bilseydim, bugün, geriye dönebilecek olsaydım bile aynı şeyleri yapardım. Ama bu, sinirlenmeme engel olmuyordu. Ellerim titriyordu, bir shinobi için, ne ayıp şey. Hafif hafif... Eğer biri bana bir şeyler söyleyecek olsaydı, ne olursa olsun, onu boğmaya hazırlardı. Kuratalar... Kirigakure shinobileri... Hatta bizzat kendi shinobilerimiz! Kim olursa olsun. Uzun bir aradan sonra, yüzüme taktığım maskenin altından, duygular gün yüzüne çıkıyordu. Engel olmadım. Engin alevlerin, derinlerde bir yerlerde, bana zarar vermesine izin verdim. Kagami'nin nasıl biri olduğunu ilk defa fark ediyordum.

İlk defa birine saygı duydum. Kısa sürdü, neyse ki...

Ve vardık. Bachuru'yu hastaneye bıraktıktan sonra ki ilk işimiz, Daimyo binasına yollanmaktı. Öyle de yaptık. Kirigakure'den, Kagami'ye... Kuratalardan, hain Umigawa shinobilerine kadar... Birbirlerinin yerine geçen(?) shinobilerden, kendi kanını kontrol edebilenlerine kadar... Normal şartlarda, hayranlık duyardım. Bana veya benim üzerimde uygulanması, böyle muhteşem yeteneklere, asla gölge düşüremezdi. Ama, normal şartlarda değildik. Çok şey kaybetmiştik. Yaşadığımız şeyleri anlatmak için debelenirken, bunu bir kere daha görebiliyordum. Olması gerekenden çok daha fazla şey... Ama en azından, Daimyo binasından çıkarken, ne yapmam gerektiğini biliyordum. Kutsal kanı aramayacaktım. Demirden ve hatta alevlerimden bile güçlü olanı değil. Es keza birbirlerinin yerine geçebilme yeteneğini de değil.

Kurata Shiro. Kirigakure. Sizin için geleceğiz.
Resim
Künye
İsim: Kamiwaza Kageri
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 85.000
Fraksiyon: Taiyou
Prestij: Moumoku/3



Motivasyon
Doğaüstü: Fantastik canavarlar, doğaüstü varlıklar, imkansız olaylar, tuhaf söylentiler, masalsı güçler... Ve daha niceleri! Kageri, her türlü fantastik-mitolojik olaya/ögeye saplantı boyutunda bir tutku duymaktadır. Bu, Kageri'nin içinde -muhtemelen- asla sönmeyecek bir alev gibidir. Kendisi tek bir fantastik olayı görmeyi, elde etmeyi yeterli bulmaz. O, nefes aldığı süre boyunca bulunabilecek yeni bir doğaüstü olayın olduğunu ve olabileceğine inanır. Uzun lafın kısası... Doğaüstü olaylar, Kageri'yi yataktan kaldıran ve güne hazırlayan yegane motivasyonudur. Uzun ve yorucu yolculuğuna, çıkış nedeni ve hedefidir.

Komplikasyon
Takıntı: Mucizeler, efsanevi güçler, olmaması gereken yaratıklar, kutsal varlıklar, mitolojik kahramanlar... Kageri'yi harekete geçiren tüm bu ögeler, aynı zamanda, onun en büyük lanetidir de! Doğaüstü olaylara, hikayelere duyduğu aşk; bir noktadan sonra, onun için bir saplantıdır. Gerçek hayatın üzerindeki herhangi bir olgu, Kageri'nin takıntısını beslemek için yeterlidir. O an ne yapıyor olursa olsun, saplantısının peşinden koşacak ve duyduğu şeylerin kaynağını araştıracaktır.



Profil
Güç: 2
Çeviklik: 4
Kondisyon: 8
Potansiyel: 10
Varlık: 6
Zeka: 5



Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 2 [Favori]
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1



Ninjutsu
Shunshin
Hibashiri
Kaon no jutsu
Ryuuka no Jutsu
Housenka no Jutsu
Sanzengarasu: Hite no Tori
Kullanıcı avatarı
Kamiwaza Kageri
 
Mesajlar: 48
Kayıt: 09 Mar 2016, 18:00

Re: [Bachuru&Ishio&Kageri | Aktif Operasyon] Casus ve Sadaka

Mesajgönderen Yumasaki Bachuru tarih 29 Ağu 2016, 22:38

İzleyin youtube.com
Alevler, zararsız görünüyorlardı. Hatta güzellerdi; çalışırken Kageri'nin çakrasının ortaya çıkardığı alevler güzeldi, elektrik kesildiğinde evde yanan mumlar güzeldi, yüz boyasının kalıcı kaş kısmındaki boyanın üzerindeki ritüel tütsüsünün kor alevi bile güzeldi. Hayatı boyunca alevleri izlemeyi sevmişti Bachuru, sakince dans ederdi yağlı iplik bitene kadar. Ama, aleve kendi vücudu yakıt olduğunda hayatın o kadar da güzel olmadığının farkına varmıştı genç adam; ölmek istedi, kaçmış olmak istedi, hiç doğmamış olmak istedi. Ama bütün bunlar için zaten çok gecikmişti; doğmuş ve büyümüştü, savaşmayı seçmişti, alevler vücuduna saplanan düzinelerce bıçak olduğunda da çoktan ölmüştü.

Belki çoktan cehennemdeydi. Belki aslında zamanında öldürdüğü o iki haydutu bağışlaması gerekiyordu. Belki de şimdi ölmeseydi yapacağı kötü bir şeyden dolayı, bir gün masum birini öldürmeyi aklından geçireceğinden dolayı cehennemin alevleri elindeki misinayı derisine işlemişti. Kasları çoktan ona hissettirmeyi bırakmış, kemikleri vücudunun ağırlığını hissedemez konuma gelmişti. Yumasaki Bachuru ölmüştü ve cehennem onu öldüren kişinin kapıdan çıkmasına izin veriyordu. Kageri'yi... Yabancısı olduğu ve dışlandığı toprağa ayak basanları korumak için kendini ölümün hayallerindekinin aksine soğuk kollarına bırakan arkadaşını öldüren kişi cehennemin kapısından çıkarken Bachuru orada sonsuz cezasını çekmeye mi hazırlanacaktı şimdi? Hayır!

Bedeninde, kemikleri gibi erimeyen tek şeyi; o kalitesiz siyah metali kavradığında iki sert maddenin birbirine değdiğinde çıkardığı ses midesini bulandırmıştı. Hissedecek bir teni kalmadığından, onu bu dünyadan koparan hissizlik cesaretini arttırmıştı ve bir anlığına bile düşmanının o içerideyken cehennemden çıkabileceğini sanması... Kurata Risa'yı geri çekmek için üzerine atlamış ve bunu var gücüyle elindeki metali ona geçirerek yapmayı hedeflemişti. Cehennemin kapısı aralanırken vücudu hafiflemiş, kemiklerine saldıran bıçakların yerini soğuk iğnelerin alışı ve o yoğun kırmızı rengin kayboluşu, tek bir şeyi işaret etmişti... Kageri?.. Evet, cenneti hak ediyorsun dostum.

Düşmanının peşinden cennete düşmüş olmanın verdiği his, cehennemden henüz çıkmış birinin cennetin ne kadar güzel olduğuna dair şaşkın bakışları ve biraz da susamışlığın verdiği boğaz hırıltısı... Bachuru gözünü kırpmamıştı, büyük ihtimalle kırpmasının imkanı da yoktu; zamanın olmadığı yerde gözlerini kırpmak için bir kaç saniye saymanın pek anlamı yoktu çünkü. Demek cennette de yıldızlar var. diye geçirdi içinden, sonrasında Nikkougakure'de geçen hayatı boyunca yıldızlara daha dikkatli bakmış olmayı diledi; Belki başından beri ölümden geri dönmenin yolu Cennet'ten yıldızları takip ederek Dünya'ya gitmekti. dedi kendisinin canını almaya çalışmadan uzaklaşan düşmanına göz ucuyla bakarken. Ayağa kalkmasına ne gerek vardı ki? Cennette birilerini öldürebildiğini sanmıyordu, cennetten sonra gidilebilecek bir yer daha var mıydı ki?

Gökyüzündeki yıldızların arasında tanıdık bir şey bulabileceğini umarken karşısına tek gözünde bandı olan, saçlarının etraftaki tek tük ışığı kapatıp yüzüne gölge düşürdüğü ölüm meleği çıkıvermişti bir anda. Ölüm meleği hareket ettikçe Bachuru ona daha da gıcık olmuş, yeteri kadar huzursuz olduğundaysa karşısındakinin kadim dostu Ishio olduğunu anlamakta gecikmemişti. Öldüğüne pek üzülmedim, en azından beraberiz. demek isterken, vücudu geriye kalan son gücüyle onu bir kaç öksürüğe boğdu, sonra cennetin güzelliğinden sıkıldığını fark etti... Ve göz kapaklarını aslında kapatabildiğini. Uzunca bir süre, açmaya tenezzül etmeyecekti; zaten cennette sonsuz bir hayatı vardı, acelesi neydi ki?

İzleyin youtube.com


"Yani harbi harbi öldüm sandım." dedi genç adam endişeli bir merakla sorular yönelten yaşlı kadına. Eli kafasındaydı, saçlarının tekrar çıkacağı ve o güzel fırça hissi vereceği zamanı kolluyordu her ne kadar hastaneden çıkalı çok olmamış olsa da. "Kageri'yi, Ishio'yu falan görünce de; dedim toptan öldük biz. Nereden bileyim kevaşenin arkadaşın patlamada öldü deyince yalan söylediğini." diye ekledi soğuk çayını yudumladıktan sonra. Çayın soğumasını beklemişti, sıcak çay içmek... Onun için şimdilik biraz erken olurdu.

Hastanede ziyaretine gelen çok kişi olmuştu, yani, tanıdığı herkes en az bir kere uğramıştı. Bilinci açıldığında başındaki arkadaşlarına sorduğu ilk soru; "Kurata Risa'yı hakladım mı?" olmuş olsa da ardından aldığı yer değiştirmeyle alakalı cevabı anlamlandırması uzun sürmüştü. Ishio'nun Kagami'nin bahsi geçtiğinde yüzünün düşmesi de, genç örümceğin tüysüzlüğünden daha büyük bir yara gibiydi. Sonuçta başından beri Kageri de kendisi de bütün karargaha karşı şüphe besliyorlardı, Kagami'yse zaten Bachuru'nun olayları öğrene kadar düşman gözüyle baktığı biriydi; ama Ishio kadını ehlileştirmekle kalmamış, onunla omuz omuza savaşmıştı. Görev arkadaşının ölümü en az bir dostun ölümü kadar acıydı ve Bachuru hastanede geçirdikleri süre boyunca eskisi kadar neşeli olmaya özen göstermişti.

Ama... Arkadaşlarını korumak amacıyla ateşlere atlamanın, kahramanlık taslamanın da cezalandırılmadan geçiştirileceği bir dünya değildi ve Bachuru medikal shinobiler belirtmeden önce de çakrasını eskisi kadar hissedemiyordu. Ya da, anlayamıyordu. İyileşemeyecekti... Yumasaki, Nikkougakure, Ishio, Kageri... Peki bir sonraki görevde hangisi alevlerin içinde erimeye bırakacaktı kendisini? Yumasaki Bachuru, köyde bitkisel hayatına devam ederken önce hangi arkadaşının öldüğü haberi gelecekti? Bir başka Büyük- Heh, götlerini kestik ama. Hadi neyse!- Shinobi Ülkesi onların toprağını sadece diğerlerine karşı güç sahibi olmak için ele geçirmeye kalktığında, kimin ateşe atlaması gerekecekti?

Bir başkasının, kendi hissettiklerini hissetmesini istemiyordu Bachuru. Eğer kendisinin tekrar ayağa kalkıp ateşe atlaması bunu engelleyecekse, bunu alışkanlık haline getirirdi. Eğer bu Kageri'nin gerçekdışının peşinden koşması için, hayatını kurtaracaksa; ateşi kendisi bile yakabilirdi. Eğer, Ishio köyün toprağının önemli olduğunu söylerse; Bachuru alevleri kendi kanıyla söndürebilirdi.

Genç adamın düşüncelerle nemlenen gözlerine bakan gözleri, neredeyse kızının ölümünden beri ilk kez yaşarmıştı yaşlı erkek fatmanın. Torunu bunu kaçırmamıştı, elini tekrar kel kafasında hızlıca gezdirdikten sonra gülümsedi tilki ifadesiyle; "Karaciğerini deştiğimi hatırlıyorum, Kageri'nin anlattığına göre de sırtına siyah metali saplamışım. Kaçmış. Ama yine de, zaferi Kagami-san'a borçluyuz... Arkadaşlarımın hayatını Kagami-san'a borçluyum.". Ayaklandı, Ve o arkadaşlarımı, köyü savunmak için canını verdiyse; borcumu ödeyeceğim. diye iç geçirirken büyük annesine baktı gözlerini açıp. Tahta merdivenleri çıplak ayaklarıyla çıktı o eve taşındığından beri ilk kez, çıplak ayakla gezmek hatırladığından çok daha güzel hissettiriyordu artık genç örümceğe. Tabanı hissetmek...

"Daimyo-sama sanırım beni tamamen iyileştiremedi." diye seslendi merdivenlerden çıkmaya başladığında anneannesine, odasına çıktı ve geleneksel eski usül Yumasaki kıyafetlerinden birini giymeye başladı. "Ama, iyileşmem için köyden çıkıp deva aramama izin verdi." diye devam etti kendini anlatmaya onu duymayacağı gün ışığı gibi ortada olan yaşlı kadına. "Ben de, hatalı bir shinobi olmamak için bu izinden yararlanmaya karar verdim." diye devam etti beline halatlardan yapılma kemerini geçirirken, "Büyük ihtimalle kaybolacağım, belki hiç deva bulamayacağım, belki döndüğümde hiç bir şey bıraktığım gibi olmayacak, belki dönemeyeceğim çünkü birileri beni öldürmeye çalışacak... Gerçi, çalışsınlar. Cennette ölebileceğimi sanmıyorum." diye bitirdi kendisiyle olan sohbetini samimi bir gülümsemeyle.

Ayaklarına bir şeyler giymeden evden çıkacak, geri dönecek, büyük annesini yanağından öpecek, tekrar evden çıkacak ve Kiyonaga Tapınağına yol alacaktı. Orada kimseye anlatmayacağı şeyler yapacaktı daha önce yapmadığı... Belki oradan Ishio'lara uğrardı, yoldan Kageri'yi toplayıp. Ishio'nun kendini kitaplara gömüp depresif tavırlara girmesine izin veremezdi, Kageri'nin de yol boyunca yabancısı olduğu köyden toplayabileceği övgüleri topladığından emin olacaktı; pezevenkler için kendini ateşlere atmıştı, evlerine kapanıp Cennet'in güzelliğini görmezden gelmelerine izin vermezdi bu saatten sonra.


out:
Sizi seviyorum beyler :cry:
İsim: Yumasaki Bachuru
Yaş: 17
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C
Rütbe: Chuunin
Ryo: 25.000
Prestij: Moumoku/3
Resim
Güç:6
Çeviklik:7
Kondisyon:6
Potansiyel:6
Varlık:2
Zeka:3

Resim
Motivasyon
Değişim. Açıkçası ana motivasyonu böyle bir şey yapmak istedim, on yedi yaşında bir "katil" olsa da bir çocuktur sonuçta Bachuru. Değişime, ileriye, kendinin veya yeteri kadar ilginçse başkalarının hayallerine bir bağlılık hisseder ve bu bağlılık bu hayallerinin gerçekleşmesine çalışmasına sebep olur. Kötü biri değildir, ancak yeteri kadar ilginçse sonuçlar bunun için kötü şeyler yapmaktan çekinmez. Zaten bir shinobi olma sebebi de köyün insanlarının Altın Çağ hayalleridir.

Yumasaki Klanı.Bachuru, klanıyla ilgili hikayelerle büyümüş ve bu hikayelerin gerçekliğine dair hiç bir kanıt görmese de hayal kurmayı ve bu hayalleri takip etmeyi bırakmamıştır. Büyük annesinin onu engellemeye çalışmasına, eski evlerinin yerini bir chuunin olmasına rağmen söylememesi onu büyük ölçüde engellemiş; şevkini kırmış olsa da Yumasaki'yi köye ve daha önemlisi büyük annesi dışında hiç bir şeye sahip olmayan kendisine geri kazandırmak hayattaki en büyük amaçlarından biri olmuştur.

Komplikasyon
Çakra noktalarının zarar görmesinden kaynaklanan çakra kontrolü sorunu.

Ninjutsu
Raiton; Kizetsu no Jutsu, C Rank
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından elinde chakra biriktirmeye başlar ve aşırı yakın bir mesafeden bunu kullanıcısına fırlatır. Elektrik akımı hızlıca kullanıcıdan hedefe atlar ve çarptığı uzvu anında kilitler ve kasar. Bu, hedefe hasar vermese de hareket kabiliyetini kısıtlar. Teknik maksimum 2 metre uzaklıkta efektiftir.
Raiton; Yusubi no Jutsu, D Rank
Kullanıcı Tora mührünü yapar ve kendi vücuduna elektrik verir. Bu teknik, kullanıcının uyuşan zihnini tekrar çalıştırmasına ve dikkatini toplamasına yardımcı olur, ancak kullanıcıya hasar verir. Teknik bazı düşük seviye Genjutsu tekniklerini kırabilir.
Ayatsuito, D Rank
Kullanıcı elinde bulunan misinaya chakra yükleyerek, onu istediği gibi hareket ettirme yetisi kazanır. Aniden onunla rakipleri yakalayabilir ve bağlayabilir veya daha kompleks hamleler uygulayabilir. Misina sadece 10 saniyeliğine kontrol edilebilir ve kullanıcıdan 10 metre uzaklaşabilir.
Shunshin, D Rank
Kullanıcı bir elinin işaret ve orta parmağını dışarı açar ve vücudundaki chakraya odaklanır. Ardından, kullanıcı aşırı hızla hareket etme kabiliyetini kazanır. Genelde kullanıcıya bakan kişiler onun birden yokolduğunu görür, ancak teknik sadece aşırı hızdan oluşmaktadır. Kullanıcı çevresel etmenleri kullanarak hareketini gizler ve birden yerinde varolduğu izlenimini verir. Kullanıcı teknik ile chakrası yettiği sürece istediği mesafeyi katetebilir, ancak teknik süresince başka teknikleri kullanamaz ve saldırı yapamaz, bütün odağı tekniği açık tutmak üzerine olmalıdır. Teknik havada hareket etmek için kullanılamaz. Teknik kullanılarak rakibe hızlıca yaklaşılabilir ve uzaklaşılabilir, ancak avantajlı bir pozisyona geçmek aşırı derecede zordur, zira bir çok kişi Shunshin ile yapılan hareketi görebilir ve farkedebilir.

Taijutsu
Shinshouki, C Rank
Bunshoku, C Rank
Beceri Listesi
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Sansetsukon (Kötü Kalite)
3 Kunai
5 Shuriken
5mt. Sentetik Misina
1 Patlayıcı Parşömen
2 Sis bombası
Kullanıcı avatarı
Yumasaki Bachuru
 
Mesajlar: 85
Kayıt: 12 Haz 2016, 10:23

Re: [Bachuru&Ishio&Kageri | Aktif Operasyon] Casus ve Sadaka

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 30 Ağu 2016, 09:31

Ishio ve Kageri; Raporlama işleriniz bitmesiyle, döndüğünüz normal hayat, artık eski tadında olmuyor. Yaşadıklarınız belki de nesilden nesile anlatılacak bir hikaye olsa da, siz kahramanlıktan mutlu değilsiniz. Ancak içinizi rahatlatan tek şey, bu kahramanlık öyküsündeki asıl kişinin Kagami olması ve bunu da köyün artık biliyor olması...

Bachuru; Yola koyulmak için hazırlıklarını yaparak, yeni maceralarında atacağın adımların hayallerini kuruyorsun. Seni bu macerada eksik kılan tek şey ise, yalnızlığın...

Ryo:
Gelir:
  • Başarılı Görev:
    +150.000 Ryo
  • Görev Ağırlığı ve Uzunluğu
    +100.000 Ryo

Gider:
  • Hastane Masrafları:
    -40.000 Ryo
  • Kullanılan Ekipman:
    Toplam -7.500 Ryo

Net Gelir:
  • Total:
    +202.500 Ryo
  • Kişi Başı:
    +67.500 Ryo


Kişisel Gelişim:
Gelir:
  • Başarılı Görev:
    +2PP
    +40GP

Kai Ishio:
  • Bonus
    Liderlik, +1PP
    Komplikasyon, +1PP
    Özenli Oyuncu, +20GP, +2.500 Ryo
  • Net
    +2PP
    +20GP
    +2.500 Ryo

Kamiwaza Kageri
  • Bonus/Penaltı
    Görev Adamı, +1 PP
    Özenli Oyuncu, +20GP, +2.500 Ryo
    Pasiflik, -20GP
  • Net
    +1PP
    +2.500 Ryo

Yumasaki Bachuru
  • Bonus/Penaltı
    Görev Adamı, +1 PP
    Özenli Oyuncu, +20GP, +2.500 Ryo
  • Net
    +1PP
    +20GP
    +2.500 Ryo


Net
Kai Ishio
  • Net:
    +70.000 Ryo
    +60GP
    +4PP
    Kötü Kalite Katana
    Kagami'nin Alınbandı

Kamiwaza Kageri
  • Net:
    +70.000 Ryo
    +40GP
    +3PP

Yumasaki Bachuru
  • Net:
    +70.000 Ryo
    +60GP
    +3PP

Kapalı konu
Hesaplamada bir hata varsa, özelden bildirin. Ayılamamış bir kafayla yapmaya çalıştım da.. eki

Yumasaki Bachuru için yeni konu kısa bir süre sonra açılacaktır.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Önceki

Dön Role Play Arşivleri

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir

cron