Cümlesini bitirdikten sonra Ranou'ya dönmüştü Mibuchi, vereceği tepkiyi tam kestirmemiş merakla diyeceklerini bekliyordu. Ranou sessiz kalmıştı sadece göz bebekleri fazlasıyla büyümüştü. Mibuchi'nin yüzünde sert ve ciddi bakışlar vardı. Ceset, çocuk bir ceset. Parçalanmış, dişlenmiş, pençelenmiş, boğazı kesilmiş bir ceset! Göreve odaklanması gerektiğini biliyordu, belli bir süreliğine bu çocuğu unutmalıydı ona üzülmeye devam ederse kendini göreve kendini tam veremeyebilirdi.
Momo basit cümle ile Ranou'yu cesaretlendirmeye çalışmıştı. Başka bir çocuğun cesedi bulunmadan veyahut aramızdan biri zarar görmeden önce bu olay çözülmeliydi. Daha fazla cesedin başında durmak istemiyordu Mibuchi en önden Sha'ya doğru harekete geçti, diğerleri de arkasından geldi. Sha uyguladıkları arama yöntemini basitçe anlatmıştı. Ses tonu kendini göreve nasıl odakladığının kanıtıydı. Tamda Mibuchi'nin istediği bir lider gibi davranıyordu şimdilik. Ranou bilgi vermeye başladı, söylediği şeyler akıllıcaydı. Mantarı havada kapıp incelemeye başlamıştı, bunları takip edeceksek detaylarına kadar bilmek gerekiyordu sonuçta. Boyutu, üzerinde ki lekeler ve renkleri falan filan dikkatlice inceledikten sonra mantarı elinde havaya atıp tutarak bir ritim yakalamıştı kendi kendine 4-5 kez tekrarladıktan sonra mantarı çantasına attı.
Ardından aramalar gerçek manada başlamıştı. Yan yana dizilip ilerlemeye başlamıştılar, Mibuchi etrafına dikkatlice bakınıyordu ve tabii ki mantarlara. Bir şeylerin dikkatini çekmesini umut ediyordu, bir şeyler görmek en azından bir ipucu. Öte yandan Ranou'ya olabildiğince yakın olmaya çalışıyordu. Her şey yapılması gerektiği gibi yapılırsa mutlaka bu sır perdesini kaldırabileceklerine inanıyordu. O çocuğun katilleri ortaya çıkarılacaktı ve bunu daha fazla çocuk öldürülmeden önce yapmak Mibuchi'nin en büyük temennisiydi.