[Anrui Isao | Aktif Operasyon] Yaşamın Değeri

Gizli Kütüphane'nin tozlu raflarındaki unutulmuş hikayeler.

Moderatör: Game Master

[Anrui Isao | Aktif Operasyon] Yaşamın Değeri

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 14 Mar 2017, 02:53

Aslen Ses Ülkesi'nde faaliyet gösteren bir çetenin, operasyonlarını Gün Işığı ülkesine yaymaya başlaması, yüksek rütbeli shinobiler arasında ufak bir tedirginliğe yol açmış durumda. Bu, herhangi bir çete olsaydı durum çok da sıkıntılı olmazdı, lâkin çetenin operasyonları aslen insan kaçakçılığı üzerine.

Ses Ülkesi içerisinde, başka ülkelerden veya Ses Ülkesi'nin çeşitli yörelerinden kaçırdıkları şahısları madenlerde, soyluların evlerine veya asker olarak yetiştirilmek için paralı asker gruplarına sattıkları bilinmekte. Ses Ülkesi'nin de bu çete ile epey uzun bir çatışma geçmişi bulunmakta, fakat kökünü kazıyamamış durumdalar. Ses Ülkesi'nin içerisinde bulunduğu çalkantılı dönem ise, buna hiç yardımcı olmamakta.

Asıl dert ise, çetenin Gün Işığı ülkesinden bir kaç kişiyi kaçırmasıyla başlıyor. Zoumotsu geçidi çevresindeki köylerden kaçırılan genç 16-17 yaşındaki kişiler, çoktan Ses Ülkesi'ne götürülmüş durumda. Durumları hakkında en ufak bir fikir yok.

Çete geneli eli silah tutan zorbalardan, yönetim kadrosu ise muhtemel Shinobi eğitimi almış kişilerden oluşmakta. Tam olarak nasıl bir yapılanmayla işledikleri, karargâhlarının yeri, lider veya liderleri bilinmemekte. Örgüte karşı bu kadar bilinmeyenin olması, onlara karşı herhangi bir operasyonun yapılmasını da zorlaştırıyor.

Fakat, örgütün elindeki Gün Işığı ülkesi vatandaşları da kaderlerine terk edilemez. Bu bağlamda, sen devreye giriyorsun. Görevin şu şekilde;

  • Kaçırılan bir sivil olarak örgütün içerisine sızmak,
  • Kaçırılan 5 kişinin güvenliğini sağlayıp onları Gün Işığı Ülkesi'ne geri getirmek,
  • Yapılanma hakkında bilgi toplamak,
  • Yapılanmanın liderinin kimliğini tespit etmek.

Kaçırılan 5 kişiden 2'si, Zoumotsu geçidinin dağlık bölgesindeki bir mağarada tutulmakta. Oradan Ses Ülkesi'ne aktarılacaklar. Köy, mağaranın yerini öğrenmiş durumda fakat bir saldırı timi gönderip sadece son kaçırılan 2 kişiyi kurtarmak yerine seni, onların aralarında bir köle olarak sızdırıp diğer daha önce Ses Ülkesi'ne kaçırılmış 3 kişiyi de kurtarma planını ortaya atıyor.

Ve sen de kendini, bir gece yarısı, elleri arkadan bağlanmış bir şekilde, bir kayanın üzerinde oturup Zoumotsu'nun kayalıkların arasından kıvrılarak ilerleyen ve ilerideki bir ormanda kaybolan geçidini izlerken buluyorsun. Bir mağaranın önündesin. Mağara, Zoumotsu'nun dağlık arazisinde. Bir yanda çok da yüksek olmayan bir dağ yükseliyor, bir yanda ise sert bir iniş, epey aşağıda deniz seviyesindeki ova ile buluşuyor. Ardından tekrar yükseliyor ve başka bir ufak dağı oluşturuyor. Bu iki dağın arasındaki yol ise, Zoumotsu Geçidi'ni oluşturuyor. Çevrede farklı mağaraların girişlerini az çok seçebiliyorsun, karanlığa rağmen. Yanında shinobi ekipmanların yok, üzerinde ise çiftçi kıyafetleri var. Ağzın ise hala kapalı, fakat ne kadar çok öyle kalacak, çok bir fikrin yok.

Birazdan birilerinin bu mağaradan çıkıp, seni içeriye alacağını biliyorsun. Seni buraya kadar getiren ve ellerini arkadan bağlayan Nikkougakure shinobisinin "iyi şanslar" dileği son bir defa aklında yankılanıyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Anrui Isao | Aktif Operasyon] Yaşamın Değeri

Mesajgönderen Anrui Isao tarih 16 Mar 2017, 20:43

"İyi şanslar"

Pek bir manası olmayan bu sözleri kulağıma fısıldayan adama manalı ve bir o kadar da bıçak kadar keskin bir bakış attığımda aklımdan geçen tek şey, bir Anrui'ye yaraşır bir egoyla buna ihtiyacım olmadığıydı. Belki de vardı, her şeyden çok; ama doğduğum günden beri kötü şansla yıkanan benim için, iyi şans gökyüzündeki yıldızlar kadar uzaktı. Elimi uzatsam tutacakmışım gibi hissettiriyordu aynı yıldızlar gibi, ama ne kadar uzatırsam uzatayım tek elde ettiğim şey sonu gelmeyen o boşluğun avucuma sığacak kadar ufak, ama bir o kadar da ağır parçası oluyordu. Belki de ölümüme gidiyordum, ama bunu umursayacak kadar net bir insani tarafım yoktu. Bundan sebep ki, belki de buna ihtiyacım olmadığını düşünerek kendimi avutuyordum sadece.

Deneyimli bir maceraperest'in ilk bakışta, "haydut mahzeni" olarak tanımlayacağı kadar kendini belli eden bu araziyi süzerken, aklımdan görevle ilgili pek bir şey geçtiğini söyleyemem esasen. Görev, görevdi bir Anrui için. Çok keskin hatlara sahip bir Anrui olmasamda, her Anrui gibi o eğitimlerden geçmiş ve nerede ne yapmasını iyi bilecek bir shinobi olarak eğitilmiştim. Bu şartlar altında, görevin zorluğu ve içeriği ne kadar dert olursa olsun bunları düşünüp, boşa kafamı yoracak değildim. Yine de, tam olarak beni neyin veyahut nelerin beklediğini ziyadesiyle merak ediyordum; fakat ortada tuhaf bir detay vardı. Kaderine terk edilmiş bir adam, başka insanları kaderine terk etmemek maksadıyla görevlendirilmişti. Bu tam olarak kaderin kırbacını on ikiden yemiş benim için ufak, ama bir o kadar da önemli bir detaydı. Gerçekten hazırdım, ama neye hazırdım bilmiyordum.

"Görev görevdir."

Görev görevdi. Bir başımaydım ve kurtarmam gereken beş can bana emanet edilmişti. Başka bir şansım vardı, eğer normal bir shinobi olsaydım. Bu zor görevden elim boş döndüğünde, kimsenin bana 'nasıl' sorusunu soracağını sanmıyordum; ama ben Anrui kanını taşıyordum. Beş kişiyi kurtaracak, yapılanma hakkında bilgi toplayacak ve lideri kimliğini tespit edecektim. Başka şansım yoktu.

Gözlerimi kapattım. Bakışlarımı arazide çevirmeyi bırakıp, yıldızlarla parıldayan gökyüzüne çevirip, bir bakış attım. Ağız meselesi konusunda ne yapacağımı şöyle bir düşünsemde, aklıma gelen tek şey çaresizlik hissiydi. Eğer biri ağzımı görürse, onu susturacaktım Eğer susturmazsam, bir melez bile olamazdım. Yine de burada benim yerime büyük babam olsa, görevin gidişatını mı yoksa ağız kısmını görmüş birini susturmayı mı tercih ederdi merak ediyorum, örf ve adetlerimiz mi yoksa görev mi?

Ben bu sorularla boğuşurken kuvvetle muhtemel birazdan beni almaya geleceklerdi. Öyle sakin durmak gibi bir niyetim yoktu. Kocaya dünden kaçmaya hazır bir kadın gibi gözükmek istemiyordum. Bu yüzden biraz çırpanacak, hatta elimden geldiğince can sıkacaktım.

Yine de, ayarında olacaktı her şey.

Sonuçta ben hayatını sokakta bulmamış, bir çiftçi idim.
Kullanıcı avatarı
Anrui Isao
 
Mesajlar: 6
Kayıt: 26 Şub 2017, 14:54

Re: [Anrui Isao | Aktif Operasyon] Yaşamın Değeri

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 18 Mar 2017, 04:20

Gecenin karanlığında beklerken, 2 silüet beliriyor mağaranın girişinde. İkisinin de siyah cübbelerinin kapüşonları kafalarında. suratlarını seçemmiyorsun. Birbirlerinden hiç ayırt edilemeyecek durumda, ikisi de. Seni görünce, birbirlerine bakıyorlar önce. "Maki," diye lafa giriyor soldaki; "Tekrar bir paket alacağımızı hatırlamıyorum." Seni iyice süzdüğünü az çok anlayabiliyorsun. Elinden geldiğince, çok da abartmayarak, debelenmeye başlıyorsun. Diğeri konuşuyor bu sırada, senin koluna girmek için hazırlanırken. "Bizim işimiz bu tarz şeyleri sorgulamak değil. Malları canlı bir şekilde iletip, paramızı alıp, yolumuza gitmek Sekki." İkisinin de sesindeki soğukluk, bu işin onlar için ne kadar normal olduğunu farkettiriyor sana.

Sen debelenme rolünü devam ettirirken, diğeri de koluna giriyor ve ayaklarını yere sürte süre, çekiştirerek seni mağaraya doğru götürmeye başlıyorlar. "Bize genç demişlerdi. Bunun yaşı biraz geçik gibi." Diyor bir tanesi, senin çekiştirmelerini ve zorluk çıkarmanı zapt etmek için uğraşırken. "Umrumda değil. Buraya bırakıldıysa bu bir maldır; mallar paketlenir, merkeze gönderilir. İşmizi çabuk bitirelim de siktir olup gidelim buradan." Mağaranın karanlığına doğru, çekiştirilerek götürülüyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Anrui Isao | Aktif Operasyon] Yaşamın Değeri

Mesajgönderen Anrui Isao tarih 26 Mar 2017, 11:42

Kulağıma ilişen sözlere şahit oldukça, insan kavramının ne kadar ucu açık bir şeyi temsil ettiğini bir kez daha anlamış sayılırdım. İnsan... İyi ya da kötü diye ince bir çizgi ile ikiye ayrılan bir grup canlı. Halen iyi ya da kötüyü kimin, hangi gerekçelerle belirlediğini anlamış olmasamda, şu an yüzlerini gecenin karanlığına kamufle etmiş bu iki adamın pekte iyi olmadığını sonucuna varmıştım. İnsan hayatını bu kadar hiçe sayan biri, daha doğrusu insan kaçakçılığını bu kadar benimsemiş bir kimseler iyi bir insan olamazdı değil mi? Belki benim gördüklerim buz dağının görünen kısmıydı ama şu noktadan sonra görünmeyen kısmıyla da pek ilgilendiğim söylenemezdi. Bu insanlar iyi ya da kötü olduğunu umursamıyordum esasen, mühim olan görevdi ve hiçbir şey görevimi sabote edemezdi, bir noktaya kadar. Yine de, soğuktan ya da içimdeki o ufacık tedirgin histen tüylerim diken dikendi. Bir şeylerden korkuyordum ama tam olarak neyden korktuğumu kestiremiyordum.

Bacaklarım yerde sürükleniyordu. Adamlar konuştukça ve ben sadece debelendikçe, dilsiz bir shinobi olmanın bu noktada ne kadar zor olacağını bir kez daha anlamıştım. Üstelik derdimi ve kafamdaki planları kaçırılan köylülere pratik bir şekilde aktaramayacaktım da. Yani şu an hissettiklerim, ben bu görevi sürdürdükçe hissedeceklerimin yanında devede kulak kalacaktı, bundan emindim.

Bir noktadan sonra debelenmeyi kestim. Çevremi kaplayan karanlık, gece devriyesini mağaranın karanlığına teslim edince hafif bir tedirginlik hissi ile önce etrafımda, sonra da kollarıma girmiş iki adam da gezdirdim bakışlarımı. Bu ikisinin sözlerinden anladığım kadarıyla burada fazla kalmayacaktık. Ya bu ikisi gideceğimiz yere kadar bize eşlik edecekti ya da onlarda bir noktaya kadar bize eşlik edip, bir başka gruba teslim edecekti. Bu önemli bir detaydı; fakat şu anlık emin değildim. Erken davranıp içlerinden birini ortadan kaldırıp, diğerini de tehdit ederek ortadan kaldırdığımın yerine kaçakçı olarak geçebilirdim; ama bu aşırı riskli bir plandı. Gideceğimiz yere vardığımızda, cesarete gelip beni satabilirdi. Ya da gideceğimiz yerdeki diğer adamlar bu ikisinin yüzünü, benim aksime oldukça iyi biliyor da olabilirlerdi. Bu yüzden çok riskli bir plandı. Ve çok gerekmedikçe risk almayı hiç düşünmüyordum. O yüzden, bana biçilen bu role sonuna kadar devam edecektim.

Debelenmeyi bıraktıktan sonra, gözlerimin karanlığa alıştığı ya da sonunda ışık kaynağı diyebileceğim bir şeye yaklaştığımızda etrafıma iyice bakacak ve kaçırılanların yerini tespit edecektim. Muhtemelen bunun için ufak bir çaba sarf etmeme bile gerek kalmayacaktı; çünkü beni onlarla aynı yere koyacaklardı. Onlara henüz rengimi belli etmeyi düşünmüyordum. Hem istesem bile dilim olmadığı için bunu kolay kolay yapabileceğimi de sanmıyordum. Elbette bir kaç yol vardı ama bunu yaparken yakalanma riskim de oldukça fazlaydı. Hem canını yerde bulmamış köylü insanına da bu noktada güven olmazdı. Burada tek başımaydım.

Güvenebileceğim tek şey, kendimden başkası değildi.
Kullanıcı avatarı
Anrui Isao
 
Mesajlar: 6
Kayıt: 26 Şub 2017, 14:54

Re: [Anrui Isao | Aktif Operasyon] Yaşamın Değeri

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 30 Mar 2017, 01:57

Karanlığın içine doğru gömülüyorsun ve debelenmeyi kesiyorsun. Ayakların yerde sürtüyor, elemanlar da seni çekiştirerek mağaranın diplerine doğru götürüyor. Bir süre sonra, koridorun sonuna doğru, ışık görüyorsun. bir kaç saniye sonra bunun genişçe bir "oda" olduğunu farkediyorsun; bir mağaranın içi ne kadar oda sayılırsa artık. Çembersel bir yapısı var, ortada çoktan köze dönüşmüş bir ateş mevcut. Dip kısımda ise demir parmaklıklara sahip nezaret duruyor bir tane. Seni oraya doğru sürüklüyorlar; loş ışıkta çok da başka bir şey seçemiyorsun. Çevrede 2 tane yatak var, nezaretin dışında, onların çevresinde de kişisel eşyalar görüyorsun. Bu ikilinin kamp malzemeleri gibi duruyorlar.

İsmi Maki olan şahıs, seni taşımayı bırakıyor ve nezaretin kapısını açıyor bir anahtar ile, ardından apar topar içeri tıkılıyorsun. Kapı üzerine kapanıyor sen daha yerde oturma pozisyonuna gelmek için uğraşırken. Uzaklaşan ayak sesleri duyuyorsun; seni buraya tıkanlar, artık yanmayan ateşin başında oturmaya doğru yollanıyorlar. Bir şeyler konuşuyorlar ama, uğultudan başka bir şey duymuyorsun.

Çevrene şöyle bir bakındığında, çok dar bir kafeste olduğunu farkediyorsun. İçerisinde 2 kişi daha var. Bir tane 15'li yaşlarda görünen bir genç erkek ve benzer yaşlarda bir kız. Erkeğin saçları kahverengi ve aşırı kısa, kızınki ise hafif kirlenmiş sarışın. İkisi de yarı uykulu, yorgun ve bitmiş biçimdeler. Özellikle kız resmen kendinden geçmiş gibi görünüyor. İkisinin de kıyafetleri kirli. Bir süredir burdalar, o belli. İkisi de birer köşede, yerde yatmaktalar. Daha detaylı görmek için yaklaşman gerek.

Kapalı konu
Bip bip bip! Bu bir uyarı mesajıdır; imzanız yok. İmzanız bir sonraki tura kadar eklenmelidir! Bip bip bip!
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Anrui Isao | Aktif Operasyon] Yaşamın Değeri

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 05 Nis 2017, 23:23

Kapalı konu
Vurdurdum pasifliği.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Anrui Isao | Aktif Operasyon] Yaşamın Değeri

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 20 Haz 2017, 20:44

Konu kapanmıştır, hiç yaşanmamış varsayılacaktır.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21


Dön Role Play Arşivleri

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir

cron