İsim: Miyagawa Yuna
Yaş: 16
Cinsiyet: Dişi
Boy: 1.55
Kilo: 45
Köy: Nikkougakure
Fraksiyon: Hikari
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Portre
Görünüm:
Kısa boylu, zayıf, açık tenli genç bir kızdır. Somon pembesi saçları ve gözleri vardır. Saçlarını genellikle iki yandan bağlar. Genellikle beyaz gömleği ile tamamladığı, sarı düğmeli, siyah mini etekli elbisesini giymeyi tercih eder. Bunun dışında giydiği tüm kıyafetlerde de siyah-beyaz renk teması ön plandadır.
Kişilik: Sessiz ve duygusuzdur. Daha doğru bir tabirle duygularını ekstrem durumlar haricinde yüzüne yansıtamaz. Onu genellikle bir şeyleri çiğnerken görürsünüz. Özellikle tatlı atıştırmalıklar yemeye çok düşkündür ve istediğini yiyebildiği sürece keyfi yerindedir. Dürüst, sadık ve güvenilir bir yapısı vardır. Hayvanları ve doğayı çok sever, saygı duyar. Köyüne ve köyün insanlarına bağlıdır. Saygılıdır. Yuna’nın derinlerinde karanlık bir yönü de vardır. Yuna acı çekmekten zevk alır ve acı çektiği sürece var olduğunu hisseder. Ancak Yuna zihinsel acıdan nefret eder sadece fiziksel acıdan hoşlanır. Zihinsel bir acı yaşadığı zaman bunu fiziksel bir acı ile bastırma eğilimindedir. Bu durum Yuna’ya birtakım zorluklar çıkarır. Çünkü Yuna bazen savaş veya kavga durumlarında karşı koymaz ve darbeleri kabul eder. Onu tüm potansiyeli ile mücadele etmeye güdüleyen tek şey köyüne ve sevdiklerine gelebilecek olası zarardır. Yuna yeterli derecede acı çekmediği zaman eline geçirdiği kesici aletler ile kendisine zarar verme davranışları da gösterir.
Özgeçmiş: Oldukça sıradan bir ailenin oldukça sıradan kızı olarak dünyaya geldi. Hiçbir özelliği yoktu. Yaşamında onu özel kılan hiçbir şeye sahip değildi. Her şey bomboştu Yuna için. Dünyaya neden geldiğini sorguluyordu. Amacının ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Hayalleri yoktu. Hedefi yoktu. Hevesi yoktu. Ta ki yan komşularının oğlu ona sataşana dek. Çocuğun güçlü kolları Yuna’nın zayıf bedenini ittirdiğinde küçük kız geriye doğru sertçe havalanmış, yalpalamış, ayakta durmayı başaramadığı için yere düşmüş ve başını sertçe beton zemine çarpmıştı. Ardından onu hissetti. Şiddetli acıyı. Gözünün önüne akan ve görüşünü kırmızılaştıran sıcak kanı hissetti. Canı yanıyordu. Ona başka hiçbir şey düşündüremeyecek derecede şiddetli bir acıydı. Başındaki sızlama her geçen saniye artarken onu ittiren çocuğun gözlerindeki korkuyu fark etmişti. Yuna istemsiz olarak gülümsedi. Hayatında gülümsediği nadir anlardan biriydi bu. Çektiği acı o kadar hoşuna gitmişti ki kafasını sert taşa bir kez daha sürtmek istiyordu. İşte buradaydı. Canlıydı. Yaşıyordu. Hayattaydı ve canı acıyordu. Midesinde uçuşan kelebekleri durdurmakta zorlanıyordu. Bu muhteşem his zihninin ve bedeninin her bir santimini dolduruyordu. Yuna’nın gülümsemesini gördükçe daha da dehşete düşen çocuğa yalvaran gözlerle yaklaştı. “Bir daha vur.”
O günden sonra Yuna hayatının amacını bulmuştu. Ne için yaşaması gerektiğini biliyordu. Daha çok hissetmeliydi bu duyguyu. Daha çok. Ama evdeki bıçaklarla kendini kesme girişimleri annesinin aklının çıkmasına sebep oluyordu ve evdeki bütün kesici aletler bir bir yok olmaya başlamıştı. Yuna içindeki acı çekme arzusunu ailesinin neden kabullenmek istemediğini bir türlü anlayamıyordu. Bu yüzden bu duyguyu daha çok tatmasını sağlayacak ve aynı zamanda da toplum tarafından da onay görecek bir yol aramaya başladı. Her zaman çok yorucu bir iş olarak gördüğü shinobiliğe ilgi duyması ile başladı her şey. İyice araştırıp bilgilerini topladıktan sonra eğitim sırasında ve hatta en basit görevlerde bile kazara çok kolay incinebileceğini öğrendi. İçinde, o güne kadar hiç var olmamış arzuyu alevlendirdikten sonra akademiye kayıt oldu ve mezun olduktan kısa bir süre sonra da köyün Chuuninleri arasında yerini aldı. Bu işe başladıktan sonra kalbindeki boşluğun yavaş yavaş kapandığını hissetti. Etraftaki varlıklara daha çok ilgi duymaya başladı. Soyut kavramları algılamaya başladı. Sevgiyi, saygıyı, sadakati öğrendi. Sırf daha çok acı çekebileceği için değil, köyü ve sevdikleri için canını tehlikeye atabileceğini öğrendi. Kendine bir yol çizdi. Artık hayalleri, hedefleri ve hevesi vardı. Tatmin olduğunu ve çok daha mutlu olduğunu hissediyordu. Bundan sonraki hayatında da bu duyguları kaybetmeden kendini geliştirmek için gayret edecekti.
Motivasyon: Yuna’yı bir adım ileriye götüren ve onu tetikleyen en önemli şey içindeki bitmek bilmez sadakattir. Sevdiklerine duyduğu sadakat ona, onları korumak adına her şeyin altından kalkacak gücü sağlar. Onları sevdiği ve onlara sahip olduğu için kendini aynı zamanda o sevdiklerine karşı borçlu hisseder ve yaşadığı sürece bu borcu ödemeye gayret eder.
Yuna’yı savaşmaya ve shinobi olmaya güdüleyen ikinci büyük sebep ise mazoşist zihin yapısıdır. Çünkü köyü için savaştığı her durumda kazara veya istemli olarak zarar görebilir. Onun için en tehlikeli ve acı çekme potansiyelinin en yüksek olduğu meslek shinobiliktir.
Komplikasyon: Yuna mazoşisttir ve savaş anında sevdiklerine gelebilecek bir zarar olmadığı takdirde karşı koymayı bırakabilir. Bunun yanı sıra sürekli kendine acı çektirme isteği ve bu isteği giderme uğruna yaptığı eylemler onun zaten zayıf olan bedenini daha kötü hale getirebilir.
Profil
Güç: 2
Çeviklik: 4
Kondisyon: 4
Potansiyel: 3
Varlık: 7
Zeka: 10