
Otogakure ve Takigakure arasındaki kalan topraklarda kurulmuş olan Gün Işığı Ülkesi, diğer ülkeler tarafından oldukça dikkatli bir şekilde izlenen bir ülkedir. Yakın zamanda ülkede yaşanan “devrim” sonucunda, tüm dünyanın dikkati bir anda bu küçük ülkede yoğunlaşmıştır. Çok değil, sadece 30 sene önce...
Daimyo Shimoda Okura ülkesinin gidişatından hiç de memnun değildi. Ona miras kalan bu topraklarda destanlar yazmayı planlarken, 3-5 tane kendini bilmezle baş edemiyor olmasına bir türlü anlam veremiyordu. Her türlü yolu denediğini düşünüyordu, en azından gururu el verdiğince... Ülkesinin içindeki karışıklığı en büyük sebebi Nikkougakure'deki shinobilerdi. Ülkenin tüm askeri gücünün Nikkougakure'de toplanmış olması, Okura'nın kendisini güçsüz hissetmesine neden oluyordu. Nikkou-chou Tsuji Kiyonaga Okura'ya sadakat yemini etmiş olsa da, özellikle giderek artan gücüyle adı giderek dünya üzerinde yayılmaya başlıyordu. Zaten ilk fitili ateşleyen de bu olmuştu. Okura Nikkougakure'ye rakip bir askeri güç aramaya başlamıştı ve ilk adım olarak sözünün geçtiği bazı rütbeli shinobilere verdiği emirle Hofuna şehrinde bir akademi kurdurmaya başlamıştı. Bu hareketi Kiyonaga'nın dikkatini çekişmişti elbette, ancak Okura yeni kurulan bu akademinin Hofuna'nın güvenliği için olduğunu söylemişti. Kaldı ki Kiyonaga'nın bu duruma itiraz etme şansı veya yetkisi de bulunmuyordu. Yine de tedbiri elden bırakmamıştı da...
Okura'nın kurduğu akademiye alınan öğrenciler pek de umut vaat etmiyordu. Nikkougakure'den çıkan shinobiler hemen hemen standart shinobi seviyelerinde oluyordu, ancak Hofuna'dan çıkan shinobiler bu standarta bile yaklaşamıyordu. Okura çaresiz bir şekilde destek aramaya devam ediyordu. Tabi bu sırada Kiyonaga da çevre ülkelerden gelen yardım taleplerine bireysel cevaplar vermeye başlamıştı. Daimyo ve Nikkou-chou arasındaki uçurum giderek artıyordu ve çevre ülkeler bu durumdan bir hayli memnundu... Kiyonaga halinden memnun olsa da, Okura çaresiz bir şekilde çevre ülkelerden shinobi desteği istemeye karar vermişti.
Çevre ülkelerden gelen shinobiler ile Hofuna'daki akademinin kalitesi artmıştı. Okura giderek kendisini daha güvenli bir konumda hissetmek istiyordu, ancak Kiyonaga'nın da askeri gücü artıyordu. Okura bir adım attığı sırada, Kiyonaga çoktan o adımı atmış oluyordu. Bu şartlar altında Kiyonaga'nın gücünü kıramayacağını anlamaya başladığında ise, iç savaşın kıvılcımı olan emri vermişti: Kiyonaga Nikkou-chou görevini bırakacak!
Nikkougakure'ye ulaşan emir tabiki hoş karşılanmadı ve Kiyonaga, etrafındakilerinin de desteği ile görevden ayrılmayacağını, kendisinin görevden ayrılmasını gerektirir bir hareket içinde olmadığını belirtmişti. Tabi bu sözleri Okura için pek anlam ifade etmiyordu. Ne var ki etrafında ona destek olanlar sadece Hofuna Akademisi'nde yetiştirilen yeni yetmelerdi. Bu sebeple de çevre ülkelerden askeri yardım yoluna başvurmuştu. Diğer bir deyişle, ülkesine ağır bir ihaneti reva görmüştü!
Gün Işığı Ülkesi'ni iç savaşa sürüklüyordu.
Çevre ülkelerden aradığı desteği bulamayan Okura, bu sefer kendisine destekçi olarak missing-ninler seçmeye başladı. İhanetin boyutunun bu denli artması da Kiyonaga ve Nikkougakure'nin harekete geçmesine sebep oldu. Büyük bir öfke ile köydeki savaşabilecek tüm shinobilere yanına alan Kiyonaga'nın hedefi başkent Hofuna'ydı. Okura ise, başkentte Kiyonaga'yı beklemeye koyulmuştu! Ancak esas amacı, o güne kadar adı duyulmamış olan Shunichi isimli shinobinin Nikkougakure'yi haritadan silmesiydi!
Kiyonaga emrindeki ordu ile Hofuna'ya geldiğinde, karşısında beklediğinden daha dirençli bir ordu bulmuştu. Hofuna Akademisi'nde yetişen shinobiler beklenilenden daha fazla mücadele edebiliyordu. Bu yüzden de beklenen zaferin gelmesinin geç ve güç olacağı anlaşılmaya başlanmıştı. Ne var ki savaşın kaderini Shunichi isimli shinobi tek başına değiştirmeye başlıyordu. İki ordunun çatışması arasında ilk hedefi olarak güvenli odasında bulunan Daimyo Okura'yı ortadan kaldırmayı başaran Shunichi, gözünü Kiyonaga'ya dikmişti. Aynı sıralarda Shunichi'nin emrindeki adamlar Nikkougakure'ye girmeye ve köyü talan etmeye başlamıştı. Sayıları elliyi geçmeyen bir shinobi direnişi ile karşılaşan Shunichi'nin adamları kolaylıkla bu direnişi kırmış ve köyü ele geçirmişti. Shunichi'nin emri doğrultusunda, insanlara zarar vermeden köydeki yapılar yıkılıp yakılmaya başlanmıştı. Çaresiz insanlar bu yıkıma engel olmak isteseler de, müdahaleye kalkışanlar bedeli canı ile ödediği için, kısa bir süre sonra herkes gözleri yaşlı bir şekilde köyün yıkımını izlemeye başlamıştı.
Hofuna'daki savaşta ise, Kiyonaga'nın ordusu giderek ağırlığı koyuyordu savaşa ve bu noktada Shunichi'nin hamlesi gelmişti. Tüm savaşın seyrini değiştirecek şekilde savaş meydanına dalan Shunichi, doğrudan Nikkou-chou Kiyonaga'yı hedef almıştı ve kısa sürede Kiyonaga'yı öldürmeyi başarmıştı.Kiyonaga'nın ölümü, Nikkougakureli shinobiler için adeta bir uyanış olmuş ve sanki hepsi güçlerini yüzde yüz arttırmıştı. Nikkougakureli shinobiler Hofuna'dan gelen shinobileri teker teker yok etmeye başladığında, Shunichi de kendisi için en mantıklı olanın savaş alanından kaçmak olduğunu anlamıştı. Hem de gidecek hiçbir yeri olmadan!
Nikkougakureli shinobiler savaşı kazanıp Hofuna girdiklerini, ilk olarak burada yapılan akademiyi yıkmışlardır. Ancak kısa süre sonra Nikkougakure'deki yıkım haberi gelmiş ve bu şok ile savaşın kazanmanın verdiği coşku yok olmuştur. Derhal Nikkougakure'ye dönen orduya liderlik eden ve Kiyonaga'nın sağ kolu olan Yanagi Munemitsu, Kiyonaga'nın iradesi doğrultusunda, Kiyonaga'nın tek varisi olan kızı Tsuji Nari'yi Nikkou-chou ve Daimyo olarak ilan etmiştir!
Savaşın üstünden geçen 30 yıl Nikkougakure'nin yaralarını sarmasıyla geçmişti. Yepyeni bir politik düzen ışığında, kendisinden beklenmeyen bir yükselik göstermeye başlamıştı Nikkougakure. Hofuna'da yıkılan akademinin ardından, ülkenin tek askeri konumu olan Nikkougakure, 30 yılın ardından en parlak dönemlerine giriyordu. Bu sebeple de ülkeyi ileriye taşıyacağına kesin gözüyle bakılan yeni nesile Altın Jenerasyon deniyordu!
Altın Jenerasyon... Sizin çağınız!