[Ringo & Yuuko | Aktif Operasyon ] Sisin Çağrısı

[Iori Yuuko]

Dışarı çıktıları anda gözleri kamaşmıştı Yuuko'nun. Bunun sebebi tepedeki güneş miydi yoksa Morino Kimi'nin ışıl ışıl parıldayan kar gibi beyaz saçları mıydı emin olamıyordu. Kadın o kadar asil ve çekici duruyordu ki bir süre gözlerini ondan ayıramadı genç kız. Birkaç dakika daha bakacak olursa cinsel yöneliminin değiştiği kanısına varabilirdi. Yuuko emindi ki Ringo konuşabilse bu güzel kadına karşı çok zevzekçe bir laf ederdi o yüzden bir nebze içi rahatlamıştı olanlardan dolayı. Morino ile konuştukça onun içinin de dışı kadar güzel olduğunu fark etmişti. Üstelik akademiden aynı sene mezun olduklarını öğrenmişti. Yani yaşları birbirine çok yakındı muhtemelen. Ve o çoktan Tokubetsu Jounin olmuştu... Yuuko hala sıradan bir Chuunin olduğu için kendinden hicap duydu.

Yolculuk bir haftadan biraz uzun sürmüştü. Zaman zaman eğlenceli, zaman zaman sıkıcı geçiyordu. Ringo konuşamadığı için Yuuko onu güldürüp eğlendirecek birinin eksikliğini hissediyordu. Klandaşı her ne kadar el işaretleri ile derdini ifade etmeye çalışsa da onun hayata olan farklı ve komik bakış açısı Yuuko'nun siyah beyaz günlerini gökkuşağı renklerine boyayan tek şeydi. Yolculuğun ilk iki günü Nikkougakure'nin kuzey noktalarına ulaşmakla sürmüştü. Daha sonra da bir haftası uzun ve son derece sıkıcı bir tekne yolculuğunda. Onlara eşlik etmek için aralarına sonradan katılan chuunin Shoda Rintaro oldukça geçimsiz ve asabi bir insandı. Yuuko onunla bir çift kelime konuşmaya tenezzül bile etmemişti. Onu alt edebilen tek kişi Morino Kimi'ydi. Yuuko canı sıkıldığında onunla sohbet etmeyi tercih ediyordu ama Morino Kimi son derece meşgul bir kadındı. Yuuko ve Ringo muhtemelen kendilerini gizlemekle yükümlü oldukları ciddi bir görev yolunda oldukları için ne Kimi'nin ne de diğer chuunin yaptığı işlere ellerini sürmemişlerdi.

Yapacak işleri olmadığı için Ringo ve Yuuko genellikle onlara ayrılan kamarada vakit geçiriyorlardı. Yuuko'nun can sıkıntısı burada çenesine vuruyordu ve aklına gelen her şeyi anlatıp duruyordu saatlerce. Üst yatakta o yatıyordu alttakinde de Ringo. Saatlerce konuşup kimi zaman nostaljik şeylerden bahsedip kimi zaman espriler yapıp gülerken altta kalan Ringo'nun nasıl tepkiler verdiğine bakmıyordu bile. Uyuyor muydu, dinliyor muydu, içinden ne geçiyordu? Umurunda bile değildi. Orada olduğunu bilmek Yuuko için yeterliydi. Ama dostunun hala eski patavatsızlığından bir şey kaybetmediğini ve bu olayın ona ders olmadığını da çok iyi anlamıştı. Bir gece, Ringo ondan önce uyumak için odaya gitmişken sessizce içeri girmiş ve üstünü değiştirmeye başlamıştı. Tam soyunuyordu ki yataktan başını kaldırıp ona dikilen bir çift kırmızı göz hissetti. Tam olarak göğüslerini hedeflemişlerdi. Yuuko o an her şeyi yapabilirdi. Yumruk atabilirdi, çığlık atabilirdi, sinirden köpürüp çıkıp gidebilirdi. Ama o sakince arkasına döndü, Ringo'ya göz kırpıp dil çıkardı ve çıkarttığı gömleğini Ringo'nun suratına attı. Ringo, gömleği suratından çekene kadar Yuuko giyinmişti bile. Böyle hızlı giyinmeyi de sürekli dikizlendiği için öğrenmişti. Ringo'nun ona şaşkınlıkla bakan gözlerine karşı bir kahkaha patlattı ve gömleğini geri istedi.

Bir hafta bittikten sonra nihayet sislerle dolu bir adanın etrafında turlamaya başlamışlardı. Muhtemelen en doğru iniş yerini tespit etmeye çalışıyorlardı. Morino sürekli not alıyordu, gözlem yapıyordu. Yuuko ile Ringo'ya ise heyecanla beklemek düşüyordu. Bir sabah uyandıklarında masanın üstünde bir parşömen bulmuşlardı. Morino koymuştu. Adaya inilebilecek 4 nokta ve bu noktaların özellikleri belirtiliyordu. Morino ikilinden bu özelliklere göre bir iniş yeri belirlemelerini söylemişti. Yuuko ve Ringo uzunca bir süre düşündüler. Her şeyi ölçüp tarttılar. İkisi de güneyden inmenin yararlı olacağını düşünüyordu. Avantajları ve imkanlar onlara daha akla yatkın geliyordu. Yuuko ortak fikri beyan etmek için Morino Kimi'nin yanına gitti ve güneye gitmek istediklerini söyledi. Aklında birkaç soru daha vardı. "Bize adaya indikten sonra Kirigakure'ye daha rahat sızmamız için Kirigakure alın bantları verecek misiniz? Ve Ringo'nun yüzü bu halde fazlasıyla dikkat çekiyor onun için de ağzını örtecek bir maske iyi olurdu."

[Iori Ringo]

Herkesin ona baktığını fark eden Ringo, Munemitsu'ya duyurduğu nefreti de arttırıyordu. Canının yandığını hissetse de bu umurunda değildi. İnsanlar ona ne olduğunu anlamaya çalışırken Ringo her şeyin farkındaydı ve oldukça da sinirliydi. Ringo, kişiliklerine göre yetenek değerlendiren bir insanın emirlerini umursamayacak da olsa bu görevi yerine getirip onun gözüne sokmak istiyordu. Dışarı çıktığında ise gördüğü manzaradan gözleri kamaşmıştı.



Aralarındaki yaş farkının pek fazla olmadığını, Yuuko ile olan konuşmasından anlıyor Kimi'nin. Yakın süreçte Tokubetsu jounin olması da Ringo'nun gözünde Kimi'yi yüceltti ve gülümsemesini sağladı. Ağzındaki kılcal damarlar onun gülümsemesini çirkinleştirse de artık başka bir seçeneği yoktu ve kabullendi. Munemitsu'ya olan kindar hislerini bir kenara bırakıp göreve odaklanması gerektiğinin farkındaydı ama pek de umurunda değildi. Diğerlerine ayak uydurmak dışında başka bir planı yoktu. Kimi'nin sınır dışı bölgelerde olan bilgi birikimi, Ringo'nun güvende hissetmesini sağladı. Geçirdikleri uzun yol ise Ringo'nun bir hayli sıkılmasını sağlayacaktı.

Normalde uzun yollarda melodi mırıldanmayı seven Ringo, şu an ağzını bile açamadığından sıkıntıdan patlıyordu. Nikkougakure'nin kuzey tarafına ulaştıklarında balıkçı bir amcanın evinde konaklıyorlar ve Ringo Yuuko'nun yanından pek ayrılmıyordu. Onlarla birlikte, Ringo'nun tanımıyla "gavat tipli" bir velet de geliyordu. Bu veletin giydiği mor kıyafetlerden gözlerini alamayan Ringo, çocuk hakkında sadece adının Shoda Rintaro olduğunu biliyordu. Arada evin dışına çıkıp ayı izliyordu ve eve girdiğinde de pencerelerden yansıyan ay hüzmesini seyrediyordu. Yuuko'nun mışıl mışıl uyumasını izlemek de onun için oldukça eğlenceli bir aktiviteydi.



Ertesi gün denize açıldıkları teknede tam olarak bir hafta geçiren ekip çoğunlukla teknenin işleriyle ilgilense de Ringo ve Yuuko genellikle kamarada yatarak geçiriyorlar günlerini. Ringo'nun en mutlu olduğu gün ise haftanın ortasında yaşanan bir gün. Ringo, erken uyuyacaktı ki odaya gittiğinde uykusu tamamen kaçmıştı. O sırada Yuuko'nun odaya girdiğini fark etmişti ve Yuuko'nun üstünü çıkardığını görmüştü. Bir anda belirli uzuvlarında hareketlenme yaşayan Ringo gözlerini direkt Yuuko'nun göğüslerine doğrultmuştu ve bir anda gözleri bayram etmişti. Yuuko ise bunu fark ettiğinde tişörtünü Ringo'nun yüzüne fırlatmıştı. Ringo buna sinir olsa da yeterince gördüğü için laf etmemişti. Daha doğrusu laf da edemezdi zaten zavallı. Onun dışında tek yaptığı ise Yuuko'nun konuşmasını dinlemekti. Gülmek istese de gülemiyordu, haliyle canı yanıyordu hala.

Bir haftanın sonunda, sabahleyin Ringo ve Yuuko, odalarında bir parşömen buluyorlar ve burada 4 rota görüyorlar. Bunları iyice inceleyip güney tarafına gitmeye karar veriyorlar. Ringo, her ne kadar bir şeyleri anlatmak istese de Yuuko resmen onun aklını okurcasına tüm istediklerini Kimi'ye aktarıyor. Zaten alın bandı vermezlerse ne yapacaklarını da düşünüyor ve biliyor Ringo.

"Valla ya bizimkiler alın bandını verirler ya da gider keseriz iki tane Kiri'li. Savaş çıkarsa da artık kamarada saklanıp Yuuko ile ateşli geceler geçiririm."

[GM - Naruto]

Kararınızı ilettikten sonra Kimi yanınızdaki chuunine, chuunin ise kaptana birşeyler diyor. Kimi'nin biraz huzursuz olduğunu görebiliyorsunuz. Sis perdesini incelerken gülüyor çaresizce. "Hareket potansiyeli en yüksek bölgeyi mi seçtiniz ?" Güney tarafına şüpheli yaklaştığının farkındasınız. Bir süre daha düşündükten sonra kafasını sallıyor kendi içinden geçenleri onaylarcasına. "Dikkatli yaklaşın. Aktif olarak kullanılan bir yer olabilir. Ayrılıkçıları barındırabilir." Rintaro yanınıza geliyor. İkinize de basit kıyafetler ve birer yağmurluk veriyor. Ringo'nun kıyafetlerinin üstünde kırmızı, 15 santim uzunluğunda bir çubuk bulunmakta. "Fişek. Eğer orası güvenli ise bir yerlere sürtüp, denize, sisin ardına fırlatın. Tam bir hafta sonra, sizi buradan alacağım. Bir hafta." Son cümlesini sert bir ses tonuyla vurguluyor. "Geldiğimde burada olmazsanız başarısız olduğunuzu varsayacak ve Nikkougakure'ye geri döneceğim." Sindirmeniz için bir süre bekliyor. "Eğer burası güvenli değilse, işaretinizi görmezsem, tahliye noktanız kuzey tarafı olacak. Kayalık duvarlar giriş çıkışımızı kolaylaştıracaktık. Ayrıca araştırmanızın adanın iç kesimlerini kapsayacağını düşünürsek, yetişmeniz için de en uygun nokta olacaktır." Daha sorunuzu soramadan eliyle bir nevi defediyor sizi. Geri dönüp üzerinizi değiştiriyor, size verilen kıyafetleri giyiyorsunuz. Yanınıza almak istediğiniz şeyler varsa tıkıştırıyorsunuz bir yerlere. Güverteye geri döndüğünüzde kaptan ve Rintaro'yu gayet hareketli bir şekilde buluyorsunuz. Rintaro sürekli teknenin etrafında dönüyor, sisin ardını adeta gözleriyle tarıyor birşeyler görebilirmişçesine.

Kaptan ise bir süre sabit durduktan sonra motoru çalıştırıyor. Tekne önce yüksek bir gürültü yayıyor çevreye, hızlandığınızı hissediyorsunuz. 3-4 saniye sonra motoru kapatıyor ve mevcut hızınızla ilerliyorsunuz. Kaptan 'U' çizecek şekilde ilerliyor. Sağ açıktan alıyor, yavaşça dönüyorsunuz. Yuuko bu hareketliliği fırsat bilip döşüyor sorusunu Kimi'ye. Kız bir süre garipser bakışlar attıktan sonra "Hayır." diyor. "Göreviniz Kirigakure'ye sızmak değil, onu bulmak. Bulduğunuzda düşman gibi sızarsanız Mizukage'ye nasıl ulaşmayı bekliyorsunuz ?" Sazlık alanları seçiyorsunuz hafiften. "Ayrıca Kirigakure'nin bölünmüş olabileceğini unutmayın. Dostumuz yerine ayrılıkçıları itelemeyin. Hedefiniz meşru yönetimin lideri, Mizukage." Azarlar gibi.. Görüşünüz daha netleşiyor. Raporda size sunulandan farklı birşey yok. Kimi karaya yaklaşabileceği son noktanın burası olduğunu söylüyor. Yüzmek zorundasınız. Kara ile tekne arasında yaklaşık 50 metre bulunmakta.