İsim: Anrui İsao
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.86
Kilo: 89
Köy: Nikkougakure
Fraksiyon: Kadersiz
Element: Doton
Seviye: C-rank
Rütbe: Chuunin
Portre
Görünüm
Görünüm olarak annesinden hiçbir özelliğini almamıştır. Bu noktada babasının ikizi denilebilecek kadar babasına benzemektedir; fakat babasının bir kopyası olmak istemeyen İsao, babasının kısa saçlarının aksine saçlarını küçüklüğünden beri bir kız gibi uzatma kararı almıştır. Uzun altın sarısı saçları bir kadını kıskandıracak kadar güzeldir. Zaten uzaktan bir kadını andıracak kadar yumuşak, yakından ise en sert adamı bile geriye bir kaç adım attıracak kadar tehditkar yüz hatlarına sahiptir. Bir melez olmasına rağmen, çoğu Anrui'den çok daha fazla Anrui'e benzemektedir. Kızıl gözleri, sarı saçları ve tehditkar yüz hatları ile adeta Anrui ailesinin tarih kitaplarında betimlenmiş atalarının canlanmış halidir.
Kişilik
Basit biri değildir kesinlikle İsao. Her Anrui gibi iyi bir asker olarak yetiştirilimiştir. Normal şartlarda oldukça iyi bir askerdir. Her köy liderinin ekibinde mutlaka isteyeceği kadar sadık, yetenekli ve nerede ne yapmasını bilecek kadar deneyime sahiptir; fakat bir Anrui açısından bakıldığında kesinlikle yeterli değildir. Çünkü bir Anrui'nin sahip olduğu kadar keskin hatları yoktur. Küçüklüğünden beri onu yetiştiren büyük babası ne kadar uğraşırsa uğraşsın bir melez olarak anılmasına vesile olacak o duygusallığını ondan sökememiştir. Evet, İsao duyguları olan biridir. Bu noktada belli başlı durumlarda bir Anrui gibi davranması mümkün değildir, kısaca bir robot değildir İsao. Söz konusu ailesi ya da canı gönülden değer verdiği bir insan olunca köyünü çok geri planlara atacak kadar çevresindeki insanlara bağlıdır. Bu da önce köy, sonra köy mettosuna sahip Anrui ailesi için bir utanç kaynağından başka bir şey değildir. Görev disiplini gibi şeylere sahip olsada, bir görev sırasında görev arkadaşı ile görevin gidişatı arasında bir seçim yapması gerektiğinde, bir Anrui gibi görevin gidişatını seçmektense, görev arkadaşını seçmeyi tercih edebilecek biridir. Kısaca kendisi söz konusu olduğunda bir robot olabilecek kadar iyi bir Anrui olsada, söz konusu çevresindeki insanlar olduğunda o kadar iyi bir Anrui değildir.
Sakin birisidir. Çabucak öfkelenecek kadar kolay lokma değildir. Yaptığı bir eylem üzerinde çok fazla düşünen birisi olmasada, söz konusu bir insan olduğu zaman o insan üzerinde çok derin düşüncelere dalabilmektedir. Verilen emirleri sorgulama gibi özellikler küçük yaşlardan itibaren ondan adeta bir cımbız yardımıyla kıl çeker gibi çıkartılmıştır. Her Anrui'ye yapıldığı gibi, yine de İsao verilen görevler dışında çoğu şeyi sorgulayabilme yetisine hakimdir. Tanrı'nın varlığı, bir yalanın gerçekliği... Bu tarz şeyleri sorgulamayı ziyadesiyle sevmektedir. Ama oda her Anrui gibi verilen görevi sorgulayabilme yetisinden mahrumdur.
Yaptığı hataların sonuçlarına boyun eğecek kadar mert biridir. Bu noktada kendisi bunu 'hata' olarak görmesede, kurallar gereği hata olarak görülen şeylere sesini çıkartabilecek kadar asi bir ruhu yoktur. Dilini bu sebepten ötürü feda etmiş olan İsao, bundan ötürü kimseye kızgın değildir.
Anrui ailesi içerisinde duygusal yönü herkes tarafından bilinsede yine de kendini dışarıya realist bir insan olarak yansıtır. Duyguları ve hayalleri olmayan (gerçekten hayalleri yoktur) biri olarak gözükür dışarıdan. Yine de, bir nebze de realist olma durumu vardır kanında. Aklı havada olmayan, ayakları yere sabitlenmiş bir adamdır mesela. Gerçekçidir ve sınırlarını bir noktada ziyadesiyle iyi bilmektedir. Yine de, yeri geldiğinde gözünü karartıp hareket ettiği anlar vardır. Bu yüzden bir realist değil, realist gibi gözüken biridir.
Sıradan yaşantısı yoktur. Öncelerin de sevdiği kadınla vakit geçirse de, oda elinden alınınca ve bir nebze onu unutmak maksadıyla gününü aktif bir şekilde kullandığı zamanın tamamını bir shinobi olarak geçirir. Yine de, eğer dili hâlâ yerinde olsaydı onun için sohbeti tatlı biri diyebilirdim, ama işte hayat şartları.
Özgeçmiş
Kaderinin nasıl şekilleneceği çok öncesinden belirlenmiş biriydi İsao. Babası Anrui adında tarihi olan, her ferdinin katı kurallar eşliğinde shinobi olarak yetiştirildiği bir ailedendi. Annesi ise, sıradan bir kadındı. O kadar sıradandı ki, babasının bu kadınla olan ilişkisi Anrui ailesinin büyükleri tarafından şiddetle reddedilmişti. Ama aşkın zehrini bir kere tatmış olan bu adam, her şeyi göze olarak bu kadınla kurduğu birlikteliği bir adım daha öteye götürerek bir erkek çocuğuna, İsao'ya sahip olmuştu.
İsao'nun büyük babası, İsao'yu babasının ve annesinin elinden aldı. Ardından oğlunun fevri tavırlarını ölüm cezasıyla ödüllendirdi. İsao'nun annesini ise bu topraklardan sürdü. İsao, büyük babası tarafından büyütüldü. Oldukça katı ve disiplinli bir şekilde. Özellikle İsao'nun üzerine titredi bu yaşlı adam; çünkü oğlunda gördüğü başarısızlığın aynısını torununda görmek istemiyordu. Yine de hayatın cilvesine engel olamadı bu yaşlı adam. Ne kadar titizlikle, ne kadar disiplinle yetiştirirse yetiştirsin İsao'nun melez olduğu gerçeğini değiştiremedi. İsao, küçüklüğünden beri amcasının oğlu olan Shiin ile birlikte büyüdü. Shiin kadar yetenekli, yeri geldiğinde Shiin kadar sadık biriydi; ama Shiin kadar iyi bir Anrui değildi. Yine de, Shiin ile araları iyiydi. Hatta aralarında zaman zaman tatlı bir rekabetin bile olduğu görülebiliyordu ailenin diğer fertleri tarafından. İkisi de ileride köyüne yararlı, iyi birer Shinobi olacağına kesin gözüyle bakılıyordu; ama İsao için şüpheler her zaman vardı. Tam anlamıyla babasının oğlu olan bu çocuğun ileride neler yapacağını kimse tahmin edemiyordu.
İsao, bir yaş büyük olduğu Shiin'den bir sene kadar önce akademiye yazılmıştı. Duygusallığı olmasına karşın, Anrui disiplini ile büyütüldüğünden ve babasının genlerine sahip olduğundan akademinin en gözde öğrencilerinden biri olarak mezun olup genin oldu. Genin takımında en az kendisi kadar yetenekli bir çocuk olmasına rağmen üçüncü çocuk oldukça yeteneksiz ve biraz başa bela bir tipti. Buna rağmen İsao ve diğer çocuğun çabaları ile en az akademi döneminde olduğu kadar gözde bir genin dönemi de geçirdi. Ön planda olmak İsao için güzel bir şeydi çünkü bu sayede kendisine melez gözle bakan ailesine bir şeyleri kanıtlayabildiğine inanıyordu. Genin dönemi pek uzun sürmedi; zira yetenekliydi ve bu yeteneğini genin seviyesini çoktan aşmıştı. Chuunin olduğunda, görev seviyesi arttı ve haliyle her başarıyla tamamladığı görevin ardından kendi neslinin neden altın jenerasyon olarak anıldığını kendi çevresine kanıtladı. Fakat İsao, bir çok yönüyle babasının oğluydu. Hatta o kadar babasının oğluydu ki, kaderleri bile benzerdi. On yedi yaşında bir kıza aşık oldu ve kızın da kendisine aşık olduğunu öğrendi. İlişkisini on sekiz yaşına kadar ailesinden titizlikle gizlemeyi başarabilsede, on sekiz yaşında, bir hafta sonu Shiin'e yakalandılar. O sırada kızla dudak dudağa olan İsao, boka basmış sayılırdı. Kurallar netti.
Shiin, kurallara sadıktı. Yine de, İsao Shiin'i ne kadar iyi tanıyorsa Shiin'de İsao'yu o kadar iyi tanıyordu. Bu noktada kıza dokunmaya kalktığı anda hiç hoş şeyler olmayacağının ikisi de farkındaydı. Shiin, bu tatsız şeyleri yaşamaktansa kuralları esnetmeyi tercih edip, İsao'ya oldukça makul bir teklifle geldi. Bu suçun cezasını normal şartlarda çekmesi gereken kişi kızdı ama İsao ile Shiin'in ortak kararı doğrultusunda, cezayı İsao çekecekti. Dili kesildi ve susturuldu, ebediyen. Ne itiraz etti ne de bu yüzden birilerine kin güttü. Hatta Shiin'e minnet bile duydu bu olayın sonucunda... Herkes Shiin'e minnet duydu esasında. Zira bunun sonucunda İsao, normal yaşantısı olmayan bir shinobi'ye evrildi. Yine de, duygusaldı halen; ama bu bile Anrui ailesi için kafiydi.
On dokuz yaşında, dışarıdan tam bir Anrui gibi görülen ama hiçbir Anrui için tam bir Anrui olmayan İsao, köyün herhangi bir fraksiyona dahil olmayan Chuunin'lerden biriydi. Shiin gibi İsao'da bu fraksiyonların varlığından rahatsızlık duyuyordu, belki de bu ikisi bu konu hakkında bir şeyler yapar artık?
Motivasyon
Küçük Enişte Sendromu: İsao, küçüklüğünden beri kendini ailesi tarafından fazlalılık ve bela olarak görüldüğünü düşünen biri. Her görevini başarı ile tamamlamak bir nevi kendisini ailesine kanıtlamak gibi bir şey onun için. Bu sebeple kendini motive eder.
Komplikasyon
Dilsiz: Bir Anrui için iletişim kurmak normal yollarla bile zor bir olayken, İsao için çok daha zordur. Dili olmayan İsao, her ortamda oldukça geri plandadır.
Duygusallık: Bir Anrui için en büyük günah olarak nitelendirilebilecek duygusallık, İsao'da vardır. Bu da hem aile içi hem de görev sırasında kendine zaman zaman Anrui adı altında zorluklar çıkarabilmektedir.
Ağız: Büyük baba Mishin tarafından alınan bu karar doğrultusunda ağız kısmı hiç açılmamak üzere kapatılmıştır. Ağız kısmını dışarıdan biri, aşırı yetkili olmadıkça görürse bu durumda ağzı görünen kişinin direk susturma hakkı vardır. İsao'nun bizzat başına gelen bu olay, dilinin gitmesine vesile olduğu için daha bir hassastır onun için.
Profil
Güç: 5
Çeviklik: 7
Kondisyon: 7
Potansiyel: 5
Varlık: 1
Zeka: 5