Bir sayfayı daha çevirdi Kouki. Bir dakika sonra bir başka sayfayı daha okudu ve diğer sayfayı çevirdi. Kitap okumak, onun tatil günlerinin çoğunda yaptığı bir aktiviteydi, ara sıra dışarı çıkıp gezdiği zamanlar da vardı pek tabi, fakat bu durum epey nadirdi. Pek tatil günlerinide sevmezdi zaten. Shinobiliğinin ilk aylarında tatil günlerinde hevesle evine gelir fakat babasının, pardon gavat babasının aşağılayan bakışları, özellikle rahatsız etmek için seçilmiş sözleriyle karşılaşırdı. Adam bir türlü susmaz, gece olup uyku basana kadar her türlü bir şeylerden dem vurur, imalı konuşur ve kızının tatil gününün içine ederdi. Onun evde olmadığı günlerdeyse beşikkertme/üvey kardeş melezi Nikko bu görevi üstlenirdi. O ise türlü şakalarla ve gıcıklıklarla kızın tatil gününü zindana çevirmeyi görev bilmişti kendine. Gereksiz sulu ve birbirinden iğrenç şakalar kabul etmesi ne kadar zor olsada daha çekilebilir gelirdi babasının gavatlığına kıyasla. Zamanla bu tatil günlerindeki ızdıraba bağışıklık kazanmaya başlamıştı. Babasını duymamaya başlamış, Nikko'yu ise tamamen görmezden gelmeye başlamıştı. Zaten aşağı yukarı bu zamanlardı tam bir soğuk nevaleye dönüştüğü günler. Bu dönüşüm babasını tamamen takmaması ve onun için ideal evlat olmaktan vazgeçmesiyle tamamlanmıştı. Bu evreden sonra ev halkını tamamen görmez olmuştu. Tatil günlerinde de kendini odasına kapatıp kitap okumaya yada antreman yapmaya adamıştı, tabi genellikle kitap okumak oluyordu bu.
Yine, kendini odasına kitlediği, penceresinden tatlı tatlı bir rüzgarın estiği güzel bir Nikko günüydü, güneş yavaş yavaş batmaya başlamıştı ancak ortalık halen aydınlıktı. Kızımız sakin sakin kitabını okuyordu. Bir kere aşşağı inmiş kendine yiyecek bir şeyler ve bir bardak kahve almıştı. O sırada da şans eseri ev halkından kimseyi görmemişti. Eğer bugünü böyle bitirebilirse, son haftalarda geçirdiği en güzel günlerden biri olabilirdi. Madem öyle, neden bu evde hala yaşamaya devam ettiğini soranlar var ise onada bi açıklık getirelim hemen. Kouki defalarca bu evden gitmeyi düşünmüştü. Bir çok kez kendince planlar yapmıştı, kendisine başka barınaklar bakmıştı. Fakat her zaman aynı büyük problemle karşı karşıya kalıyordu. Para, para ve tekrar para. Köyün durumu pek iyi olmayınca shinobilikten kazanılan para da pek iyi olmuyordu. Kazandığı bu kadar paraylada bir ev alması mümkün değildi. Paranın yanında yeni bir problemi daha da vardı artık, nişanlıydı. Nişanlanmadan bu evden gidemezdi. Ancak nişanlanıp boşandığı zaman bu evde bir şeyler değişecek ve o fırsatta kurtulursa kurtulabilecekti bu evden.
Şimdiye kadar güzel, hatta harike bile sayılabilecek geçen bu gün bir kaç tıkırtıyla bozulmuştu. Kapı çalınıyordu. Kouki kapıya doğru bir bakış attı. Kapıyı çalan ya babasıydı yada Nikko'ydu. Annesi odasına gelme zahmetine bulunmazdı hiç bir zaman. Bir dizi bağırışta işitmediğine göre bu büyük ihtimalle Nikko'ydu. " Ne istiyorsun Nikko ? " diye sordu Kouki. Cevap gelmedi. Ardından devam eden bir kaç saniyenin sonunda kapının altından bir parça kağıt odanın içine bırakıldı. Kouki kağıda baktı, yerinden kalkmak istemiyordu. Tam kitabına tekrar gömülecekken kapı tekrar çalındı. O kağıdı alana kadar rahat yoktu anlaşılan. Ağırca yerinden kalktı ve aynı tonda adımlarla kapıya yanaştı ve yerdeki kağıdı aldı. " Dışarı çıkıyorum bir şey istiyor musun, Nikko." yazılı kağıdı okuyunca şaşırmıştı. Nikko, bunu gerçekten soruyor muydu ? Ne zamandan beri Kouki'yi düşünür olmuştu bu çocuk. " Yine bir şaka planlıyor olmalı." diye homurdandı kendi kendine. Daha sonrada Nikko'ya bir cevap verdi. Bunun bir şaka yada öyle bir şey olmamasını ve Nikko'nun buradan hemen gitmesini istiyordu. " Bir tutam huzur istiyorum Nikko, o yüzden sadece gitmen benim için fazlasıyla yeterli."