[Ayanokouji Kunitake | Aktif Operasyon] Bulut

[GM - Naruto]

"Fraksiyonun ne alakası var be adam..." Söyleniyor içinden eleman biraz. Genç bir sesi var, tanıdık olduğu söylenemez, fakat buralardan olduğunu belli ediyor şivesi. Elemanın yapısını gözünün önüne getirdiğinde, cılız bir şey canlanıyor aklında. Cübbenin altında çok da geniş birinin olmadığının mantığını yürütebiliyorsun. Zaten o dolaba sığıyorsa, çok da büyük birisi olmamalı.

"Her neyse! Taiyou'larla takıldım bir dönem ama son 3-4 aydır uzaklaştım. Elemanlar korkutuyor beni, ayrıca bu gizlilik meselesi burama kadar geldi. Yeterli bir cevap mı?"

Koridordan gelen ayak sesleri epey bir artıyor, eleman sessizleşiyor, sen de susuyorsun, bir cevap vermiyorsun elemana. Klonların senin yanına doğru yürüyorlar ve senle beraber odanın dışına çıkıyorlar. Koridorun ucundan gelen 3 kişiyi görüyorsun. Biri sensin, yani klonun, bir tanesi epey yaşlı bir Jounin, bir tanesi de ağrı kesici almaya gelen Medic-nin.

Koşturarak yanına varıyorlar. Klonun senin yanına geçiyor. Yaşlı olan Jounin etrafı ve seni inceliyor önce. Kısa, siyah saçları ve kırışmaya başlamış bir suradı var, lâkin hala yapılı bir tipleme. Üzerinde standart shinobi üniforması mevcut. Kalın bir sesi var. Medic-nin Masaaki Sanjo ise hepten dağılmış saçlarını düzeltmeye çalışıyor bir yandan, bir yandan da etrafına bakınıyor.

"Rapor ver nöbetçi. Nerede hırsız?"

Klonların sana bakıyor, sanki ne diyeceğini merak edermişçesine. Laboratuvardan ise hiç bir ses gelmiyor.

[Ayanokouji Kunitake]

Sorduğum soruya biraz söylenerekte olsa cevap vermişti. Dediğine göre eskiden Taiyodaydı ama son bir kaç aydır onlardan ayrı takılıyordu. Taiyolular hakkında bildiğim bir şey varsa oda aşırı fanatik olduklarıydı. Duyduğum bazı duyumlara göre kazandıklarının büyük bir kısmına örgütleri el koyuyormuş. Başka bir değişle bu adamın onların yanından elini kolunu sallaya sallaya kaçabileceğini sanmıyordum. Kesin bana yalan söylüyordu. Yalan söylemiyorsa bile bir şeyleri eksik söylediği belli gibiydi.

Ayak sesleri iyice arttığından bu konu üstünde uzun uzadıya kafa yorup tartışamamıştım. Klonlarımla birlikte dışarı çıkıp gelenleri karşılamıştım. Kapının önünde altı kişiydik. Ben, üç klonum, bu sabah gördüğüm medic ve yaşlı bir jounin. Jounin tecrübeli birine benziyordu. Zaten yalan söyleme konusunda da pek iyi değildim. Bu adamı korumak için bir sebebimde yoktu. İlaca ihtiyacı olanların derdide beni ilgilendirmiyordu. O yüzden kesinlikle doğruyu söyleyecektim. Aksi halde benim başım belaya girerdi. Adını sanını bilmediğim bir velet içinde kendimi tehlikeye atacak değildim. İlaca ihtiyacı olanlarda daha çok çalışıp para kazansalarmış. Benim vergilerimle alınan şeyi onlara yedirecek değildim. Biz dövüşürken iki senbon kaybetsek köy 20 tane parası alıyordu. Görev sırasında yaralansak bile tedavi için bile para ödüyoruz. Burada madur olan biz shinobilerdik ama kimse bize ilaç çalıp getirmiyordu.

'' Efendim suçlu kaçtı. İçeride olduğunu düşündüm ama klonlarımla beraber aramamıza rağmen bulamadık. '' dedikten sonra Masaki'ye dönüp '' Eğer içeride gizli bir geçit falan yoksa burada değil. '' diyecektim. Bir yandan konuşurken bir yandan da sol elimi Jounin'in önüne götürüp sağ elimdeki parmakları sol elimin üstünde kullanarak mors alfabesiyle " Suçlu içerideki dolaplardan ikincisinin içinde saklanıyor. Ufak tefek genç bir shinobi. Fuuton elementi kullanıyor. Taiyo örgütü adına ilaç çalıp fakirlere dağıtıyormuş. '' diyecektim. Hırsız kesin bizi dinliyordu. O yüzden durumu mors alfabesiyle gizlice karşımdaki adama bildirecektim. Onu ihbar ettiğimi öğrenirse kaçmak için bir şeyler deneyebilirdi.

Taiyo örgütü adına çalıştığını belirtmiştim. Aslında bana böyle bir şey söylememişti. Sadece bir ara onlarla birlikte olduğundan bahsetmişti ama yalan söylediğini düşünüyordum. Yalan söylemiyor olsa bile yanımızda bu tarz işlerle pek alakası olmadığını düşündüğüm bir medic vardı. O buna şahit olduktan sonra Taiyo hakkındaki görüşleri olumsuz yönde değişecekti. Elbette sonradan onun Taiyo ile çalışmadığı anlaşılabilirdi ama medic'in bundan haberi olmazdı. Şuan tamamen bok atayım izi kalsın felsefesi izliyordum.

[GM - Naruto]

Şimdi sen elini kaldırıyorsun, mors alfabesiyle iletilmesi dakikalar alacak şeyler için el kol hareketi yapmaya başlıyorsun. Zeki birisi olmadığından yaptığın şeyin saçmalığı, sen işin ortasındayken kafana dank ediyor, zira o kadar uzun şeyleri mors alfabesiyle anlatman çok mantıklı değil. İlk harfleri aklında tutsan, sonrasını unutur insan. Bu bağlamda, önündeki Jounin ne yaptığını kavrayamamış bir halde suradına bakıyor senin; "Niye el kol yapıyon, amacın ne senin?" Sesinde sinirden ziyade, anlamamışlık var. "Yok yani adam. Bu mudur durum? Kaçtı mı? Nasıl kaçtı, nereye doğru kaçtı? Çıkışlara adam diktim ben, kapılardan çıkamaz." Konuya geri dönüyor fakat, çok fazla yapmaya çalıştığın şeyi anlamayarak.

[Ayanokouji Kunitake]

Elimi kaldırıp ilgili işaretleri yapmaya başlamıştım ama çok uzun bir metin seçtiğimden söylemek istediklerimin yarısını unutmuştum. Karşımdaki insanda benimle kıyaslandığın yeterince zeki olmadığından muhteşem planımı anlamamıştı. Zaten yaşını başını almış biriydi. Kesin sıçarken bile başkalarından yardım alıyordu. Çok zeki birinede benzemiyordu. Köyümüz büyük ihtimalle bu adamdan kurtulmak için onu buraya atmıştı. Sonuçta hastanede fazla bir olay olmazdı ama onun yeteneksizliği yüzünden böyle hırsızlar türüyordu. Onun beceriksizliğini ise benim gibileri düzeltmeye çalışıyordu.

Bu sırada acaba adam ne yapıyordu merak ediyordum. Belkide onu saklamak için bir çeşit numara yapıp shinobileri oyaladığımı düşünüyordu. Bir ihtimal ise yakalanma korkusunda altına sıçmıştı. Acaba pisliğini bana mı temizletirlerdi. Öyle bir şey istenirse hayatta kabul etmezdim.

Adamın konuşmasından olayın saçmalığı yüzünden elimle yüzüme vurup derin bir iç çekmiştim. Bıkkın bir ifadeyle '' Hırsızımız içeride baştan ikinci dolapta duruyor. Fuuton kullanıcısı bir shinobi. Taiyo ile bağlantısı var. İlaçları fakirler için çaldığını söyleyip yardımımı istedi. Bende destek gelene kadar oyalama çalıştım.'' diyecek ve kapıyı açacaktım.

Kapıyı açtıktan sonra '' Hey Taiyo faresi ilaç çaldığın zamanlar bitti. Gelde usluca teslim ol. '' diyecektim.

[GM - Naruto]

Kalın sesli Jounin, yüzündeki tatminkâr ifade ile dinliyor laflarını. Ardından senin dolaba doğru yaklaşmanı izliyor, hafiften kasılıp bir hareket beklediğini de belli ediyor. Dolabın içinden ise, "Kahretsin! Seni yavşak herif!!" rahatsız edici bir ses geliyor. Dolabın kapağını açıyorsun aniden.

Sen laflarını bitiremeden aniden dışarı fırlıyor eleman, elindeki kutu ile. Havada bir takla atıp el mühürleri yaptığını görüyorsun; ardından ağzını açıyor ve bir şey diyecek gibi oluyor. O anda Jounin, aniden harekete geçiyor ve havaya sıçradığı gibi, etrafında ters dönerek cılız ve cübbeli elemana sert bir tekme geçiriyor!

Havadan yere sertçe iniş yapan silüet, masalardan birinin üstüne düşüyor ve model bir mankeni devirerek betonda sürükleniyor. Aldığı tek ve ağır darbenin etkisiyle duvara kadar sürüklenen eleman, bayılmış gibi görünüyor. Cübbe hareket etmiyor. Elemanın el mührü yaparken koltukaltına sıkıştırdığı kutu ise yere düşüp, kırılmış durumda. Beyaz kağıtlara sarılı ilaçlar ise hasar almamış gibi.

Medic-Nin Masaaki elemana doğru koşturuyor, bir yandan da söyleniyor. "Öldürecektin nerdeyse onu!" Bu yoruma karşılık yere çoktan konmuş olan Jounin tepki vermiyor. Sana doğru yürüyor Jounin, elini istesen de istemesen de omzuna atıyor; "Teşekkürler. Hırsızı sayende yakaladık." Soğuk ve sert ses tonunun arkasından gerçekçi bir teşekkür kırıntısı seziyorsun.

Ardından Masaaki elemanın cübbesini çıkartıyor ve nazikçe baygın hırsızı yere seriyor. Eleman sana bir yerlerden tanıdık gelmekte. İsminin Arime Marise olduğunu anımsıyorsun; Taiyou mensubu olan bir Genin kendisi. Hiperaktifliği ve huysuzluğu ile köyde tanınmakta. Bir çok kişiye böyle bir şeye kalkışacağını söylesen, inanmaz, güler geçer.



Jounin tekrar sana doğru dönüyor; "Sen deponun başına geç. Birazdan biz bu elemanı zindana götürmek için ekstra ekip getireceğiz. Nolur nolmaz. Akşam devriyeyi teslim etmeden önce bir rapor bırak merkeze."

Kafasını ardından baygın Genin'e çeviriyor. "Yazık. Bu tarz şeylere kalkışacağını tahmin etmezdim Marise'nin. Bir sefer basit bir göreve bile çıkmışlığımız vardı. Sorunlu velet."

[Ayanokouji Kunitake]

Olayı basitçe Jounine açıkladıktan sonra hırsızı olduğu yerden çıkarmak için dolabın yanına gitmiştim. Onu kibar bir şekilde sessiz sakin dışarı çıkması konusunda uyarmış olsam o buna küfür ederek karşılık vermişti. Sen hem hırsızlık yap hemde işini yapmaya çalışan shinobilere küfür et. Ailesi buna hiç terbiye vermemiş. Bunun babası ben olsam terbiyesizliği yüzünden ağzıne wasabi sürerdim.

Dolabın kapağını açtığım gibi içeriden fırlayarak çıkmıştı. Havada bir takla atıp bir ninjutsu tekniği uygulamaya hazırlanıyordu. Daha önceden gördüğüm kadarıyla fuuton teknikleri kullanıyordu. İkinci bir elementi olduğunu sanmıyordum. Bulunduğumuz ortam ve şartlarda fuuton kullanması çok can sıkardı çünkü dar bir mekanda uygulayacağı tekniğin gücü artardı. Mesela daha önceden kargalarıma uyguladığı tekniği uygularsa rüzgarın etkisiyle duvarlara çarpabilirdim. Bir diğer sorun ise onu nasıl durduracağımdı. Onu durdurabilecek jutsularımın çoğu katon bazlıydı. Fuuton katon'u durduramaz tam aksine güçlendirirdi ama dar ve kapalı bir alandaydık. %100 eminim ki odanın içersinde yanıcı kimyasallarda vardı. Uygulayacağım katon tekniği onun fuuton tekniği yüzünden güçlenip tüm buradaki kimyasalları alevlendirip tüm hastaneyi yakabilirdi. O zaman hırsızı yakalayıp yakalamadığıma bakmaksızın kıçıma tekmeyi basarlardı.

Aklıma gelen tek seçenek tekrardan üzerine kargaları salmaktı. Ben bunun için hazırlanırken bizim moruk olduğu yerden bir anda sıçrayıp hırsızın ağzını yüzünü dağıtmıştı. Önceden onun ezik biri olduğunu düşümüştüm ama yaşlı olmasına rağmen oldukça çevik ve güçlüydü. Gerçi benim üstüm ninjutsu becerilerimle karşılaştırınca yaptığı şeyler çok basitti. Şu hırsızın yerine ben olsam eminim ki buradaki herkesi etkisiz hale getirirdim. İşin aslı hırsızın yerinde ben olsam bu duruma hiç düşmezdim.

Maasaki tekrardan bir şeylere söylendikten sonra hırsızın yanına gidip cübbesini çıkarmıştı. Ben bu arada jounin'in yanına gidip Masaakiyi göstererek sessizce '' Bu adamda her şeye söyleniyor. '' diyecektim.

Cübbenin ardında Arime Marise diye bir velet vardı. Bildiğim kadarıyla köyümüzdeki fanatik grup olan Taiyonun üyesi olan bir genindi. Köy içinde pek sevilen biri değildi. Diğerleri ondan böyle bir şey beklemese bile bence böyle saçma bir şeyi bir tek onun gibi biri yapardı.

Olayın çözülmesinden sonra tekrar depoya gitmem ve bir rapor yazmam istenmişti. '' İlaçları hastalar için çaldığını söylemişti ama bence bu ilaçları kara borsada satıyordur. Zaten ülkede dövüş kulübü mü ne varmış. Kesin onlara satıyordur. '' dedikten sonra Marise'nin kıçına bir tekme atıp '' Hey Marise! Senin ismin niye kız ismi gibi? '' diye soracaktım. Sonra ise selam verip Jounin'in ve Masaakinin yanından ayrılıp deponun önüne gidecektim. Bu sırada klonlarımıda patlatmayı düşünüyordum. Boşu boşuna çakra harcamasınlar.

Üzerine adımı yazdığım masanın oraya geçip vereceğim raporu düşünecektim. Raporumda sıkıldığım için depoyu terk ettiğimi yazamazdım. Raporum şöyle olacaktı:

'' Günün erken saatlerinde nöbet için hastaneye gittim. Biraz bekledikten sonra Masaaki Sanjo adlı medic gelip üç ağrı kesici aldı. Depoya girmeden ve girdikten sonra üstünü kontrol ettim. Ayrıca adını ve aldığı şeyleri not ettirip altına imza attırdım. Bir süre daha deponun önünde nöbet tutsamda hırsızlık sorununun bu şekilde çözülemeyeceğini anladım. Nöbetçi koymak hırsızı yakalamamızı sağlamayacaktı. Bu yüzden üç tane karasu bunshin yaptım. Bunlardan biri masada, diğeri dolabın içinde sonuncusu ise bodrumda nöbet tutacaktı. Ben ise üst kata çıkıp kaytarıyormuş numarası yaptım. Amacım hırsızı tuzağa düşürmekti. Hırsız sırayla klonlarımı patlamaya başladığında bende depoya doğru geri koşturmuştum. Hırsızla depo önünde karşılaşmıştım. Onu durdurmak için klonlarımı canlandırıp Sanzengarasu tekniğimle saldırdım. Saldırılarım Fuuton, Daitoppa tekniği ile engellendi. Hırsız saldırılarımı engelledikten sonra bir laboratuvar'a girdi. Bende peşinden girdim. Bu sırada klonlarımdan birini destek çağırması için gönderdim. İçeriyi aradıktan sonra aradığımız kişiyi dolaplardan birinin içinde bulduk. Bana ihtiyacı olanlar için çaldığını söyledi. Karşımda bir shinobi olduğu için destek gelmeden müdahale etmek istemedim. Saçma sapan sorular sorararak onu oyalamaya çalıştım. Bu sorularımdan karşımdaki kişinin Taiyolu olduğunu öğrendim. Kimliğinide istedim ama yanında olmadığını söyledi. Desteğin geldiğini duyunca yalan söyliyip yanından ayrıldım. Gelen Jounine durumu anlattıktan sonra onu yakalamak için içeri girdik. Hırsız her ne kadar kaçmaya çalışsada jounin tarafından durduruldu. ''

[GM - Naruto]

Baygın Marise'ye yaklaşıp atıyorsun tekmeni. Laflarını söylemenin ardından, zeki bir insan olmadığını da hesaba katarsak, baygınlığından ötürü cevap veremeyecek oluşunu biraz geç farkediyorsun. Masaaki, senin tekme atışının arkasından bağırıyor; "Lan oğlum sen manyak mısın?! Geberiyordu veled zaten!" Ardından hızlıca baygın shinobinin hasarını kontrol etmek için başına üşüşüyor. Sen ise, Jounin'e selam vermek için arkanı döndüğünde onun ciddiyetten kaskatı kesilmiş ve az önce yaptığın şeyden hiç hoşlanmamış surat ifadesini görüyorsun. Sana bir şey söylemiyor, sadece sertçe sana bakıyor. Sen ise mesajı alıyorsun ve usulca deponun başındaki masaya geçiyorsun.

Sen masada beklerken bir kaç shinobi daha geliyor, olay mahallini inceliyorlar, daha sonra bir kaç hemşire ve sedye getiriliyor ve hala baygın olan hırsız, yani Marise, bodrum katından alınıyor. Muhtemelen önce ufak bir kontrol, ardından cezasını belirlemeye takriben zindana doğru yollanıyor. Masaaki ve ismini hatırlayamadığın Jounin de, kontrollerinin bitmesinin ardından, bodrum katından ayrılıyorlar.

Ortam sessizleşiyor. Kanındaki adrenalin seviyesi normale düşüyor, sıkıcı devriyene geri dönmüş oluyorsun. Saat akşama yaklaşıyor; hâlâ bir kaç saatin mevcut.

[Ayanokouji Kunitake]

Masakiyi kızdırmak için tekme atıp onun adıyla dalga geçecektim. Nereden duymuştum bilmiyorum ama Masaki'nin isminin kız ismine benzemesinden pek hoşlanmadığını ve bunla ilgili soru soranlarlada iyi geçinemediğini biliyordum. Bana karşılık veremeyeceğini ve benim yüzümden zinadana gideceğinide eklediğimizde normalden 100 kat daha sinirli olacaktı. En azından kafamdaki plan bu şekildeydi ama yaraları düşündüğümden daha ağır olacaktı ki öküz gibi inlemek dışında bir tepki vermemişti.

Ben tekme attıktan sonra Masaaki arkamdan bağırmıştı. Bu Masaaki denen herif ne çok konuşuyordu. Her şeye söyleniyordu. Yok beni çok oyaladın hastalarım öldü, köy sözümüzü dinleyip koruma yerleştirmiyor, çok sert vurdun...v.s. Adam cidden canımı sıkıyordu. Bir insan nasıl oluyorda her şeye itiraz edebiliyordu. '' Masaaki-san sende Dünya düzdür desek onada itiraz edeceksin. '' diyecektim.

Bu sırada jouninde bana tip tip bakıyordu. Sanırım az önce yaptığımdan hoşlanmamıştı. Ne vardı ki? Adam hırsızlık yaparken yakalanmıştı ve bu ilk hırsızlığı değildi. Ayrıca kaçmak için bize ninjutsu ile saldırmayıda göze almıştı. Bence cezası idam olmalıydı. İdam mahkumu birini onun yakalanması sağlayan kişi olarak tekmelesem ne olur tekmelemesem ne olur.

Olay fazla büyümesin diye görevimin başına dönmüştüm. Ben masada boş boş beklerken bir sürü shinobi gelip gitmişti. Onlar ne güzel eğleniyordu. Ben ise burada masanın başında tıkılı kalmıştım ama şimdi kalkmak olmazdı. Etrafta çok sayıda shinobi varken savsaklık edersem fark edilirdim.

Bir süre sonra ortam sakinleşip etrafı bir ölüm sessizliği kaplamıştı. Yani en azından kendi çıkardığım sesler dışında bir ses duymuyordum. Görevimin bitmesine daha çok vardı. Hırsız yakalandığı için daha niye burada beklediğimi bilmiyordum. Anlamadığım bir diğer şey ise neden bu kapının bir kilidi yoktu. Basit bir kilit tüm sorunları çözerdi. Şimdi buradan ayrılsam kesin başıma bir iş gelirdi. En iyi ihtimalle bir üstüm yada görevi devralacak kişi gelip orada olmadığımı fark ederdi. Riske girmenin manası yoktu.

Sıkıntımı gidermek için [u]Karasu Bunshin no Jutsu[/u] tekniğimi tekrardan uygulayarak 3 klon yaratacaktım. '' Hastanenin bodrum katını araştırın. Odalara falanda girin. İçeriye bakın. Dolapları araştırın. İlginç bir şeyler bulursanız bana haber verin. Geçen seferki gibi bir şeyleri dökerseniz toplamayı unutmayın. '' diyecektim.

Klonların bir şey bulacağını sanmıyordum ama en azından onlar gelene kadar biraz daha zaman geçerdi. Geldiklerinde ise gözlemlerini dinleyerek biraz daha vakit öldürürdüm.

[GM - Naruto]

Klonların etrafı araştırıyor, fakat herhangi bir şey bulamıyorlar. Sen de kendince boş koridorlarda vakit geçiriyorsun. Bir kaç kişi geliyor ilaç veya kimyasal almaya, onlarda da herhangi bir sıkıntı yaşamıyorsun.

Akşam olunca da, raporunu Daichou binasına sunup, evinin yolunu tutuyorsun.

Son bir RP ve raporunla beraber bitirelim konuyu. Geçmiş olsun.

[Ayanokouji Kunitake]

Klonlarımı gönderdikten sonra beklemeye başlamıştım. Geri geldiklerinde ise hayal kırıklığına uğramıştım. Dikkat çekici hiç bir şey bulamamışlardı. Bodrumda en azından gizli deneyler, saklanmış uzaylı cesetleri veya bunun gibi şeyler bulurlar diyordum ama görünüşe göre yoktu. Cidden sıkıcı bir ortamdı. Biraz daha vakit geçirmek için klonlarımla konuşacaktım. '' Bir insan cinsel olarak kendi kendini tatmin edince buna mastürbasyon deniyor. Bir erkek bir erkekle ilişkiye girince ise buna eşcinsel ilişki deniyor. Siz yapamıyorsunuz ama jutsu kullanabilen klonlar var. İçinizden biri henge ile bir kadına dönüşseydi ve benle ilişkiye girseydi; Ben erkek olduğum için bu eşcinsel ilişki mi sayılırdı? Yoksa kendi kendime hallettiğim için mastürbasyon mu? '' diye soracaktım.

Klonlarımla işim bittikten sonra beklemeye başlamıştım. Arada ilaç için gelip gidenler olmuştu ama bunun dışında bir şey olduğu söylenemezdi. Hayatımın en sıkıcı on günü diye bir liste yapsaydım, bu gün kesinlikle ilk beşte olurdu. Aslında biraz akıllı olsaydım kart falan getirip onlarla oynardım. Üstlerime yakalanacağımı bilmesem çıkar giderdim.

Benim için bir ömür gibi geçen bir kaç saatin ardından görevim sonlanmıştı. Hızlıca bir rapor yazıp verdikten sonra '' Şu depoya bir kilit takılsa ve anahtarı sadece doktorlarda olsa nöbetçilere gerek kalmaz. '' diyip bir tavsiye verecektim. Evime dönmeden önce zindanlara uğrayıp Marise ile dalga geçmek istiyordum. Onu bulabilirsem adının kız ismi olmasıyla ilgili bir sürü espiri yapacaktım. Bulamazsam direk evime dönecektim.

'' Günün erken saatlerinde nöbet için hastaneye gittim. Biraz bekledikten sonra Masaaki Sanjo adlı medic gelip üç ağrı kesici aldı. Depoya girmeden ve girdikten sonra üstünü kontrol ettim. Ayrıca adını ve aldığı şeyleri not ettirip altına imza attırdım. Bir süre daha deponun önünde nöbet tutsamda hırsızlık sorununun bu şekilde çözülemeyeceğini anladım. Nöbetçi koymak hırsızı yakalamamızı sağlamayacaktı. Bu yüzden üç tane karasu bunshin yaptım. Bunlardan biri masada, diğeri deponun içinde sonuncusu ise bodrumda nöbet tutacaktı. Üst kata çıkıp kaytarıyormuş numarası yaptım. Amacım hırsızı tuzağa düşürmekti. Hırsız sırayla klonlarımı patlamaya başladığında bende depoya doğru geri koşturdum. Hırsızla depo önünde karşılaşmıştım. Onu durdurmak için klonlarımı canlandırıp Sanzengarasu tekniğimle saldırdım. Saldırılarım Fuuton, Daitoppa tekniği ile engellendi. Hırsız saldırılarımı engelledikten sonra bir laboratuvar'a girdi. Bende peşinden girdim. Bu sırada klonlarımdan birini destek çağırması için gönderdim. İçeriyi aradıktan sonra aradığımız kişiyi dolaplardan birinin içinde bulduk. Bana ihtiyacı olanlar için çaldığını söyledi. Karşımda bir shinobi olduğu için destek gelmeden müdahale etmek istemedim. Saçma sapan sorular sorararak onu oyalamaya çalıştım. Bu sorularımdan karşımdaki kişinin Taiyolu olduğunu öğrendim. Sanırım fraksiyonu adına ilaçları çalıp fakirlere veriyormuş. Kimliğinide istedim ama yanında olmadığını söyledi. Desteğin geldiğini duyunca yalan söyleyip yanından ayrıldım. Gelen Jounine durumu önce mors alfabesiyle anlatmaya çalıştım ama anlamadı. Bende düz konuşarak olup biteni anlattım. Konuşma faslından sonra hırsızı yakalamak için içeri girdik. Hırsız her ne kadar kaçmaya çalışsada jounin tarafından durduruldu. Günün devamında ise herhangi bir şey olmadı. ''