[Kazuto Kajuro | Aktif Operasyon] Çentik

[GM - Naruto]

Aktif operasyon çağrından birkaç gün sonra, öğle saatlerinde Daimyou binasına çağrılıyorsun. Brifingin verileceği odada seni bir jounin karşılıyor. Kısa birkaç sorudan sonra jounin görev içeriğini sana açıklıyor.

Umigawa'da yaşanan olaylardan sonra şehirdeki çoğu hane halkı Nikkougakure topraklarına kaçmış durumda. Belirgin şüpheler nedeniyle hepsi teker teker sorgulanıyor haliyle. Jounin bu sorgulamalar esnasında elle tutulur bir bilgi edilemediğini söylüyor. Ancak içlerinden bir kişinin verdiği bilgiler, potansiyel bir mesaj içeriyor olabilir. Umigawa'da balıkçılık yapan birinin kızı, Murasa. Şehirden kaçmadan önce, saldırganların Umigawa'yı ele geçirmeleri sonrasında, yerleşke lideri Inaba Keiji ve ekibinin kendi evlerinde bir süre saklandığını söylüyor. Murasa'nın kendisi Keiji ile birebir diyalog kurmasada, Keiji'nin babasıyla birkaç gün boyunca birşeyler planladığını / konuştuğunu belirtiyor. Keiji'nin son durumu hakkındaki en güncel ipucu da bu.

Murasa, babasının Umigawa'da kaçmayı reddettiğini, evini ve iş yerini bırakmadığını belirtiyor. Sivillere zarar verilip verilmediği de bilinmemekte. Ancak sağ ise, Keiji hakkında önemli bilgilere sahip olduğu kesin. Görevin de bu ipucunu takip ederek, Umigawa'ya sızman ve hem Umigawa'nın durumu hem de Keiji'nin izini sürmen. Jounin balıkçının ismini, görünüşünü özetleyen bir kağıdı ve evinin konumunu veriyor sana.

Başka bir sorun yoksa Umigawa'ya doğru yola çıkıyorsun.

[Kazuto Kojuro]

Rutin devriyeleri saymazsak uzun süredir çıkacağım ilk görevdi bu. Bana kalsa hiç böyle aksiyonlara girmem ama Fuuinjutsu öğrenmek için kendimi geliştirmem ve kanıtlamam lazım.

Ulan zaten on kişinin içinden bir-iki kişi böyle şeylere ilgi duyuyor onlara özel ilgi gösterilmesi gerekirken işlerini zorlaştırarak soğutuyorlar milleti ama ben farklıyım. Eninde sonunda Fuuinjutsu’yu öğreneceğim o zamana kadar yaşamayı becermem yeterli.

Gerçi benim için bu cidden zor bir sınav, birkaç Genjutsu ve savunma amaçlı jutsularım dışında kullanabileceğim şey sayısı çok az. Şu halimle adil bir dövüşte ortalama bir shinobiyi yenemem ama burada anahtar kelime "adil bir dövüş" yaşamak için girdiğim dövüşler de adalet terazisinin ayarlarıyla oynayacağım biraz kısaca yavşaklık yapacağım.

Bu düşünceler eşliğinde hazırlanıp, kıyafetlerimi giymiştim. Her zamanki iğrenç gülüşümle beraber Güneş Tanrısının huzuruna çıkmıştım. Bugün baya keyfi yerinde olacaktı ki ışığını insanları ayırt etmeksizin herkese eşit bir şekilde dağıtıyordu.

Kavurucu sıcağının altında ilerlerken Shikuju dinini sorgulamaya başlıyordum sanırım bu dine inanmıyorum ancak babamın hatırasına sahip çıkmak için inanmış gibi yapıyorum. Bir kere hangi din tanrının yenilgisi üzerine kurulur ki? Neyse bilmiyorum, düşünmeyeceğim en azından kısa bir süre...

Yürüyüşümün ardından Daimyou binasında ki brifing odasına girmiştim, beni karşılayan Jounin uzun uzun olayları anlatırken bende dinlemiştim.

Umigawa’dan köye gelen insanlar arasından Murasa adlı kız babasının Inaba Keiji hakkında bilgi verebileceğini söylemişti. Yaşayıp yaşamadığı bilinmeyen bu balıkçı, Inaba Keiji’ye bir süre evinin kapılarını açmıştı bu yüzden önemli bir bilgi kaynağı olma potansiyeline sahipti.

Evini terk etmeyi reddeden bu adam hakkında bilgi almak için Umigawa’ya sızmam gerekiyor, devamında da Keiji’nin izini süreceğim.

Ulan orası şimdi çok karışıktır nasıl C-Rank görev bu? O değilde bırak Keiji'yi bulmayı, balıkçıya ulaşıp orada kayıt dosyası alsam o da yeter bana.

Demin dediğim gibi benim için baya riskli gibi duruyor, umarım ölmem. Ölmek istemiyorum, ölmemem gerekiyor...

[GM - Naruto]

Köyden ayrılarak Umigawa'ya giden, güvenliği hala Nikkougakure tarafından sağlanan yol üzerinden ilerliyorsun. Sana, orada sınır güvenliği ekibine katılacak bir chuunin eşlik ediyor yol boyunca. Pek konuşma geçmiyor aranızda. Zira ikinizin üstlendiği sorumluluklar acil olduğundan, yaptığınız tek şey koşmak oluyor. Yanındaki chuunin fazlasıyla hevesli bu konuda.

Güneşi kaybettiğiniz vakitlerde, yoldan saparak ormanlık bir alanı takip ediyorsunuz. Genel eğiliminiz kimseyi takmamak üzerine, çevrede birkaç Nikkougakure shinobisini bu şekilde atlayıp geçiyorsunuz. Gelişiniz önceden haber verildiği için kimse engel olmuyor sizlere. Bu noktada yanındaki chuunin bir öncü rolüne bürünüyor. Gideceğiniz güzergahı ve hızınızı tamamen o belirliyor, sende koşulsuz olarak uyuyorsun buna. Doğuya yöneliyorsunuz, dik bir bayır. Burnuna hafif, ekşi okyanus kokusu ulaşıyor. Yaklaştığınızı belirten ilk belirti bu oluyor.

En uç noktada, bir dağın tepesinde buluyorsun kendini. Dağın hizasında, görüşünün sol tarafında okyanus kıyısı bulunuyor. Gözünü kısarak karanlıkta daha net bir görüş elde etmeye çalışıyorsun. Chuunin parmağıyla bakman gereken noktayı işaret ediyor. "Umigawa." Ufak, ışıltılı noktaları görüyorsun. Gözün alıştıkça, kıyıdan başlayarak yayılan şehri görüyorsun.

Ağır bir karanlık hakim şehre, çoğu ışık söndürülmüş. Şehrin en uç noktasında yüksek bir bina bulunmakta, tahminen iki katlı. En seçilebilir ışık kaynakları bu noktada. İkinci bir ışık kümesi daha bulunuyor. Liman tarafına bakıyorsun. Büyük bir gemi. Direkleri ve kenar korkulukları çevresi bir nevi parlıyor. Birileri var mı göremiyorsun, kentte dolanan biri var mı bilmiyorsun. Kapalı kutu.

"O bina eski shinobi yerleşkesiydi. Muhtemelen üs olarak orayı kullanıyorlar." Emin bir ses tonu değil, tahmin yürütüyor. Sana verilen kağıtlara bakıyorsun. Balıkçının evi, yerleşkenin biraz daha ötesinde, şehrin dışında. Şehrin okyanusa açılan burnunda denebilir hatta. Bu nedenle ulaşabilmenin tek yolu şehrin içinden geçmek.

Chuunin hala yanında, senden daha dikkatli bir şekilde kenti gözlüyor.

[Kazuto Kojuro]

Başka bir Chuuninle Umigawa’ya doğru koşuyorduk. Koşmayı sevmesem de bunu yapmak zorundayım galiba çünkü yanımda başka birisi daha var ve kendisinin benim hakkımda kötü şeyler söylemesi her şeyi mahvedecektir. Keşke tek başıma olsam, şurada biraz yatardım sonrada haydutlar saldırdı falan saydırırdım bir şeyler...
Neyse Güneş Tanrısı dünyanın diğer tarafında kalan inananlarını özlemiş olacak ki son ışınlarını bize gönderip usulca ayrılıyor.

Bu sırada bizde ormana sapmıştık. Kimseyi umursamadan ve zaman kaybetmemek için hiçbir shinobiyle muhabbete girmeden ilerlemiştik. Bu sıradaysa diğer eleman adeta bir lider gibi davranmaya başlamıştı, önden gidiyor tempoyu, yolu her şeyi o belirliyordu, iyi iyi güzel. Hem liderlik denilen boktan şey umurumda değil hem de bu ormanda haydutlar falan vardır belki ilk onu kaparlar ölmezse arkadan bir iki destek atarım, ölürse hemen topuklarım zaten. Git sen önden benim için problem yok kihihihii.

Okyanusun kokusunu burnumda hissetmemle birlikte hedefe yaklaştığımızı anlamıştım bundan kısa bir süre sonra dağın tepesine çıkmıştık diğer elemanında yardımıyla Umigawa’yı görmeyi başarmıştım. Zifiri karanlıkta ufak ışıltılı bir yerdi.

Işıkları söndürülmüş, şehrin en uç noktasında büyük bir bina bunlar şimdilik dikkat çeken durumlardı bir de liman tarafında ki gemi bunun dışında hiçbir şeyi karanlıktan dolayı göremiyordum.

Ulaşacağımız yer üssün diğer tarafındaydı ve şehrin içinden geçmekten başka çaremiz yoktu.

Konuşmayı sevmiyorum ama bu Chuuninle iletişim halinde olmalıyım, köye benim hakkımda söyleyeceği birkaç şey işime yarayabilir. Şimdiye kadar bu görev hakkında çok heyecanlı olduğunu gözlemlemiştim, bak hele tipsize bak şehri gözleriyle yutacak resmen ne kadar dikkatli bakıyor...

“Üsten uzaklaştıkça tehlike azalacaktır bu yüzden bir yay çizerek gidebiliriz. Kenarlardan gider, sonraysa tekrar eski hizamızı yakalar, o balıkçının yerine gidebiliriz. Ne dersin? Biliyorsun bu görev ulu köyümüz adına çok önemli. Gerçi en basit devriye bile önemlidir ama bu farklı anlıyorsun değil mi dostum? Birbirimizin fikirlerini tartışarak en kusursuz hamleyi yapmalıyız.”, diyeceğim umarım bu anlamsız cümleleri söylerken kusmam cidden böyle cümlelerle gaza gelen insanlar var mı la?

[GM - Naruto]

"Yok be dostum." Chuunin birkaç adım geri çekilerek üstünü başını temizliyor. "Benim görev farklı, sınır güvenliğine katılacağım. Daha önceden Umigawa'ya rapor getir götür yapmıştım, Göz tepesi derler buraya. Eskiden shinobi yerleşkesi buralardaymış. Pek kullanan olmaz diye çıkardım seni tepeye." Arkasını dönerek yavaşça uzaklaşmaya başlıyor sende. "Başarılar."

Tepede yalnız kalıyorsun. Tepeden şehre iniş yine ağaçların perdelediği dik bir bayır. Ağaçlardan ziyade, karanlıktan ötürü bu alanda bir hareket var mı göremiyorsun tabii. Şehrin çevresinden dolanmayı tercih edersen bu tepeyi geri inerek, şehrin yaklaşık 1 kilometre doğusundan bir rota çizmen gerekiyor. Şehir çok fazla yapıya sahip değil, ancak düzensiz yerleşme fazlaca bir alanı kaplamasına neden oluyor. Şehrin içine girmekten daha az riskli elbette. Ancak sınır bölümü de en az şehir içi kadar tehlike içerebilir. Şayet Nikkougakure'nin Umigawa-Nikkougakure sınırındaki güvenliği arttırmasının bir sebebi olabileceğini tahmin ediyorsun.

Zemine çökerek incelemeye devam ediyorsun, gözlerin karanlığa alışıyor. Limanda, ufak noktaların hareket ettiğini görebiliyorsun. Gemiden, limandaki başka bir binaya doğru. Yahut tam tersi.

Gözün başka bir ışıltı daha yakalıyor. Sol tarafta, okyanusun ileri köşelerinde başka bir gemi seğirtiyor Umigawa'ya doğru. Direğin en üstünde sürekli yanıp sönen bir ışık bulunmakta. Tahmini olarak limana varması bir 2-3 saati alacaktır.

[Kazuto Kojuro]

Hooayda! Tüm olayı yanlış anladık amınakoyim. Boşuna “köyünü çok seven shinobi” kılığına girdim, hafifte rezil olduk sesli olarak bir şey söylemese de pis zihninin derinliklerin de nasıl gülüyordur şimdi bana. Neyse en azından görev boyunca rol yapmam gerekmeyecek...

Başarılar diyip ayrılan Chuunin’den burasının Göz Tepesi olduğunu ve eski shinobi yerleşkesinin buralarda olduğunu öğrenmiştim ne işime yarayacaksa! Neyse en azından burası şehri iyi görüyor ve plan yapmak için yeterince iyi bir yer.

Adamın gitmesiyle etrafı izlemeye başladım başlarda mantıklı olduğunu düşündüğüm planı aklımda ki soru işareti bozdu, yaşanan olaylar sonucunda sınırlarını güvenli tutmak için güçlendirmiş olabilirler mi? Dağılmış zayıf birliklerle düşmanın geldiğinin erken haberini almak mı yoksa kale çevresinde konumlandırarak dar aldan yüksek savunmaya sahip olmak mı?

Düşünürken gözlerim karanlığa alışmıştı ve ufak noktaları seçebilir hale gelmiştim, gemiden limana doğru hareket ediyorlardı veya tam tersi de olabilirdi ancak birkaç saniye sonra yeni gelen gemiyi görmemle gemiden binaya doğru olduğundan emin hale gelmiştim.

Askeri destek mi yoksa klasik ticaret şeyleri mi? İkincisi olsa ne güzel olur ama birincisi çıkacak diye susturamadığım bir ses var içimde.

Neyse plana geri dönelim, bir yeri patlatıp dikkatleri oraya mı çeksem? Hayır, bu çok saçma. Böyle bir şeyi düşünmem bile paniklediğimi gösteriyor. Hala gizlilik kozum elinde bulunurken avaz avaz bağırıp burada düşman var demekle aynı şey olacaktır.

İlk planı tercih edelim ancak yayı biraz daha daraltıp sınırlardan da en azından biraz da olsak uzak durayım. Geceyi, gölgeleri, düzensiz yerleşmeyi kullanarak ilerlemeliyim.

Daha fazla kararsızlık zaman kaybı olacaktır, şu bayırı inelim. Fazla dik geldiğini düşündüğüm anda ayaklarımı chakrayla güçlendirerek riski azaltayım. Sonuçta görev başlamadan dik bir bayırdan düşüp yaralanmak istemem...