[Ayanokouji Kunitake | Aktif Operasyon] Kefaret

[GM - Naruto]

Parşömeni bir tur döndürüp sana fırlatıyor klon. "Eşyalar merdiven girişine yığılmış. Yolu açmam için kenara itmem gerekti." Çevreyi gösteriyor kafasını hafifçe eğerek. "Teslimatı kime yapacağım ? Kimse yok ?" Odayı inceliyorsun. Gizli çıkış vesaire yok. Zaten yapı gizli giriş çıkış barındırabilecek bir tarza sahip değil. Odada da böyle birşeyi gizleyecek eşyalar da yok. Yine de iteliyorsun herşeyi bir köşeye. Birşey bulamıyorsun.

Adamın çıkış yaptığı rota muhtemelen tamamen yıkık olan duvar. Aşağıya indiğin aralıkta çıkıp gittiyse görmemen de normal. Yıkık duvarın önündeki açıklığa bakıyorsun. Buraya gelirken gördüğün şeyler, bir hareketlilik yok. Klonunla başbaşa kalıyorsun. Ne yapacağım tadındaki düşüncelerine başladığın andaysa klonlarından birinin bozulduğunu hissediyorsun.

Çevreden ses yok.

[Ayanokouji Kunitake]

Klonumla yaptığım kısa konuşma sonrasında parşömenin hala onda olduğunu ve ne olup bittiğini onunda bilmediğini anlamıştım. Ayrıca çıkardığı seslerde yolunu tıkayan eşyalar yüzündenmiş. Etrafa bir bakındıktan sonra Klonuma dönüp " Teslim edeceğin kişi kaçtı veya kayboldu. " dedikten sonra etrafa bakınmıştım. Yaptığım ufak çaplı bir incelemeden sonra adamın kaçış rotasının benim görüş alanımın dışında kalan tamamen yıkık duvar olduğuna kanaat getirmiştim.

Şimdi ne yapmam gerektiği konusunda kararsızdım. Adam benden niye kaçmıştı? Duvara gizlendiğimi falan mı fark etmişti? Bunun çok sorun yaratacağını sanmıyordum. En kötü ihtimalle geldiğim yere gider olup biteni anlatırdım. Riske girmemek için yaptığımı falan söyler yırtardım. Beni en çok korkutan bir diğer ihtimal ise bunların hepsinin planlı olduğuydu. Yani bu adamların asıl amacı bizi ayırıp tek tek haklamaktı. Zaten en mantıklısı buydu. 3 tane Chuunin ayağına kadar gelmiş ve ne dersen yapmaya hazırlar. Ben olsam onları da yakalayıp bir daha ki sefere çok daha yüklü bir şey isterdim. Hele birde parşömenin sahte olduğunu anladıktan sonra talebimi 2-3 kat yükseltirdim.

Ben kendi kendime düşünürken klonlarımdan birinin yok olduğunu fark etmiştim. Hangisi olduğunu bilmiyordum ama en başta buraya gönderdiğim klon olduğunu tahmin ediyordum. Büyük ihtimalle yolda parşömeni vermem gereken adamla karşılaşmıştı.

İlk olarak çakrama odaklanıp patlayan bunshininimi tekrar diriltmeye çalışacaktım. Aramızda ciddi bir mesafe olduğundan başarılı olup olmayacağımı bilmiyordum. Binadan inerken yanımdaki klona " Diğer buluşma noktasına git ama Tsuta zor durumda olmadığı sürece kendini belli etme. Yeterince bilgi topladığını düşündüğünde yanıma gel. Ben geldiğimiz yere gideceğim. " diyecek ve shunshin kullanarak buluşma noktasına ilerleyecektim. Elimdeki parşömeni de üstümde bir yere saklayacaktım.

[GM - Naruto]

Klonuna talimatları verdikten sonra ilk toplanma noktasına doğru ilerliyorsun. Zeminin abartı engebeli durumu nedeniyle shunshin kullanamıyorsun haliyle, geldiğin şekilde oluyor dönüşün. Uzaktan ikiliyi seçmeye başlıyorsun. Kendini gizleme gibi bir çaba göstermesen de dikkatleri birbirleri üzerinde oluyor. Ruta'nın dudaklarının kıpırdandığını görüyorsun, birşeyler konuşuyorlar. Ruta'nın cümlelerine karşılıksa adamın eli tekrardan silahının kınına uzanıyor, şaşırtıcı bir hızla. Bu hareket karşısında duruyorsun. Şayet adamın sırtı dönük ve bu büyük bir avantaj. Planlamalarına çoktan başlamışken Ruta ile göz göze geliyorsun, ardından kafasını çeviriyor sana doğru adam. Eli kılıcın kınından çekilirken en azından önündeki ikilinin gerginliği de silinip atılıyor.

"Her olasılığı sana anlatacak olsam bu mağaralarda gizlenmemizin bir anlamı kalmazdı. Görülmeyen yerlerde nelerin büyüdüğünü bilememek çok acıdır eminim." Ruta'ya son sözlerini söyledikten sonra yana doğru dönüyor, bakışları senin üzerinde. "Teslimatı tamamladın herhalde."

[Ayanokouji Kunitake]

Klonumun yanından ayrıldıktan sonra shunshinle geldiğim yere gitmeye hazırlanmıştım ama zeminin engebesi yüzünden tekniğimi kullanamamıştım. Doğal olarak yolculuk beklediğimden çok daha uzun sürmüştü. Bir süre sonra ikiliyi seçebilecek kadar yakınlaşmıştım. Yolculuğum sırasın da kuleden kaçan adamla karşılaşmamıştım. Demek ki bura yerine Tsuta'nın yanına veya tamamen alakasız başka bir yere gitmişti.

İkilinin yanına doğru yaklaşırken araların da bir gerginliğin olduğunu fark ettim. Öyle ki biraz daha beklesem bu gerginlik çatışmaya dönüşecekti. Rakibiminin arkası bana dönük olduğundan bunu avantajıma kullanabilirdim ama ben detaylı bir plan yapamadan Ruta beni fark etmişti. Büyük ihtimalle Rutanın beni fark etmesini fark eden adam, Rutanın tepkisinden beni fark etmiş ve teslimatla ilgili bir soru sormuştu.

" Kuleye gittim. İri yarı bir adam vardı ama daha onun yanına gidemeden adam ortadan kayboldu. Kulenin üst katını araştırdım ama bir şey bulamadım. Ben de buraya geri döndüm. " diyecektim. Bir yandan konuşurken diğer yandan da olası bir saldırıya karşı bacaklarıma yüksek miktar da çakra gönderip her an geriye zıplayarak Kawarimi tekniğini uygulamak için hazırlanacaktım.

[GM - Naruto]

Sözlerinden sonra tamamen sana dönüyor adam. Maske geçirilmiş suratı hafifçe yana doğru eğiliyor. Ruta'nın da benzer bir ifade ile sana baktığını görüyorsun. "İri yarı bir adam gördün ve yanına giderken birden ortadan kayboldu." Sağ elini sana uzatarak parmaklarını hareketlendiriyor parşomeni istemek için. Agresiflik sezmiyorsun ancak iyi niyet emaresi de yok. Sanki iş üstünde yakalamış gibi seni. "Birşeyler karıştırmamanızı söyledim. Eğer gittiyse, sebebi budur." Ruta sağ ayağını hafifçe geriye alıyor. Sen nasıl geriye sıçramaya hazırsan, o da aksi bir durumda adamın üzerine atılmak için hazır bekliyor.

Klonlarından birinin daha yok olduğunu hissediyorsun. "Umarım o iri yarı adamdan daha farklı şeyler duymam." Ruta'nın gözleri senin üzerinde. Herhangi bir durumda seni takip edeceğini hissediyorsun.

[Ayanokouji Kunitake]

Sözlerim karşısında katanalı pek mutlu gözükmüyordu. Onun yerin de olsam ben de aynısını düşünürdüm. Mesela bu iri adamı nasıl gördün? Neden durup dururken senden kaçtı falan... İri adam beni gerçekten fark etmişmiydi yoksa beklemediği başka bir şey mi olmuştu. Eğer ilki ise bunu bize karşı kullanabilirlerdi. Elleriyle parşömeni istediğin de Rutaya dönmüştüm. Ruta'da her an saldırmaya hazır vahşi bir hayvanın duruşu vardı.

Bu sırada adam bir şeyler daha söylemişti ve klonlarımdan biri daha patlamıştı. Tam olarak ne olduğunu anlamasamda biri yada bir şey klonlarımı patlatıyordu. Karşımızdakilerden biri tarafından bu klonların patlatıldığını ve klonlarımın patlamadan önce onlara karşılık verdiğini düşünürsek bu değiş-tokuş işi bitmişti.

İlk olarak çakrama odaklanıp patlayan klonu diriltmeye çalışacaktım. Bu mesafeden işe yarayıp yaramayacağını bilmiyordum ama işe yararsa klonum onu patlatan kişiye arkadan saldırabilirdi veya insiyatif kullanıp farklı bir şey yapardı.

Derin bir nefes aldıktan sonra parşömeni çıkartacak ve " Gerçekten bu saçma kağıt parçası niye bu kadar değerli? Neyse şunu bir an önce alında şu sıkıcı görev bitsin! " diyecek ve parşömeni atacaktım. Atış gücümü ve yönümü dışarıdan bakıldığında adama doğru olacak şekilde ayarlayacaktım ama yüksek miktarda çakrayı parşömeni tutan koluma gönderip uzuvlarımı güçlendirecektim. Bu sayede dışarıdan bakan biri normal bir atış yaptığımı düşünsede çakramın kazandırdığı ekstra güç sayesinde parşömeni adamın bir kaç metre gerisinde bir yere düşecekti. Bundan sonra ne yapacağım ise adamın ne yapacağına bağlıydı. Eğer sorun çıkartmadan arkasını bana dönüp parşömene yönelirse Housenka no Jutsu ile adama saldıracaktım. Doğrudan onu vurmaktansa oluşturacağım on alev bir tane sağ koluna, bir sol koluna, bir tane sol bacağına, bir göğsüne, bir tane karnına...v.s şeklinde yönlendirecektim. Böylelikle ona her açıdan saldırabilirdim.

Eğer karşımdaki adam, biraz uzağına attığım parşömeni almaya gitmezse riskler yüzünden saldırmaktan vazgeçecektim ama her ne olursa olsun geriye doğru zıblama planımı hazırda bekletecektim.

[GM - Naruto]

Sözlerini söylerken parşömeni fırlatıyorsun. Adamın sağ eli havaya doğru yönelirken kısaca mırıldanıyor. Parşömenle ilgili, seni ilgilendirmediğin içeren karmaşık bir cümle. Parşömen adamın biraz üstünden geçerek arkasına düşüyor.

Sen daha elini normal pozisyonuna sokamamışken, maskeli adam çeviklikle katanasına götürüyor elini. Sola doğru attığı yarım bir adımla, tekrar pozisyonunu yana çeviriyor. Sağında sen, solunda Ruta olacak şekilde. Bakışlarının daha çok senin üzerinde olduğunu kavrayabiliyorsun. Adamın diğer eli ise, avuç içi Ruta'ya bakacak şekilde, hafiften kalkmış durumda. "Parşömen teslimatı bu kadar zor bir iş değildi." Ufak bir alaycılık var ses tonunda. Boşta olan elinin işaret parmağı Ruta'yı gösteriyor. "Verdiğim son fırsat. Yerden alıp bana uzat." Kısa bir bakış atıyor Ruta sana. Yapması gereken şey konusunda tereddüte düşmüş gibi. Yinede yerdeki parşömene doğru adımlamaya başlıyor.

[Ayanokouji Kunitake]

Parşömeni attıktan sonra adamın arkasını dönmesi için beklemiştim ama karşımdaki kişi beklediğim gibi davranmamıştı. Niyetimi anlamış olacak ki kinayeli bir şekilde yaptığım şeye söylenip katanasıyla hemen saldırabilecek bir pozisyon almıştı. Parşömeni bizim yerden alıp ona vermemizi bekliyordu ki bu planlarımı altüst etmişti. Ruta ne olduğunu anlamadığı için parşömeni almaya doğru gitmişti.

Aramızda çok uzun bir mesafe yoktu. Yani saldırmayı planlarsam jutsumu tamamlayamadan bu adam dibimde biterdi. Ruta'nın hangi jutsuları bildiğini bilmiyordum. Başta söylediğim gibi beni dinleyip yeteneklerini daha iyi açıklasaydı şuan çok daha mantıklı bir plan yapabilirdim. Rutaya olduğu gibi kendi aptallığıma da sövüyordum. Parşömenin içine patlayıcı yerleştirmeyi akıl etseydim bu herifi tek hamlede etkisiz hale getirebilirdim. Şuana kadar olan olmuştu. Klonlarım %101 ihtimalle birileri ile dövüşüyordu. Az önce diriltmeye çalıştığım klon dirilmiş ise onu patlatana saldıracaktı. Başka bir değişle artık anlaşma faslını geçeli çok olmuştu. Düşünmem gereken asıl şey karşımdakini nasıl etkisiz hale getirebileceğimdi.

Derin bir nefes aldıktan sonra bacaklarıma topladığım çakra ile geriye doğru bir sıçrayış yapacaktım. Aynı anda elimi alet çantama götürü iki shuriken alacak ve uzuvlarımı çakra ile güçlendirip adama atacaktım. Shurikenlerin ona isabet edeceğini sanmıyordum. Sadece adamı yoklayacaktım. Yere konduktan sonra ne yapacağım ise adamın ne yapacağına bağlıydı. Eğer benim peşimden gelmezse ise Sanzengarasu ile ona saldıracaktım. Eğer bana doğru koşturmaya başlar ise Shunshin no Jutsu veya Kawarimi no Jutsu ile aramızdaki mesafemi korumaya çalışacaktım. Ondan direk kaçmaktansa Ruta çevresinde daire çizecektim. Böylelikle Rutaya saldırması için fırsat verebilirdim. Etraf engebeli olduğu için Shunshin'i düzgün kullanamıyordum. Bu yüzden tekniğimi 2-3m gibi mümkün olduğunca yakın mesafeleri kat etmek için kullanacaktım.

[GM - Naruto]

Ruta parşomeni almak için hafifçe eğiliyor. Chakran bacaklarına doğru hücum ederken sende kaslarını zıplamak için hazırlıyorsun. Geriye doğru ivlemenmeye çalıştığın anda, adam da sanki bunu beklermiş gibi eyleme geçiyor.

Baş ve orta parmağın ekipman çantanın içine dalıyor. Ruta eş zamanlı olarak yarı eğilmiş halini toparlamak için doğruluyor. Maskeli adam ise, Ruta'ya çevrili elini yumruk haline getiriyor.

Shurikenleri çıkarıp bu sefer koluna odaklıyorsun chakrayı. Ruta doğrulmuş halde, elini mühür pozisyonuna getiriyor. Adamın yumruk yaptığı elin yeninden ise, saydam birşeyin fırlayıp gittiğini farkediyorsun göz ucuyla. İp, belki misina. Adam ve takım arkadaşın arasındaki mesafe kısa, ip Ruta'nın boğazına dolanıyor. Shurikenleri fırlatıyorsun. Adam yana doğru yarım adım atmaya çalışıyor.

Shurikenler havalanırken, Ruta hızla adama doğru çekiliyor, mühürleri de yarıda kalıyor. Eş zamanlı olarak, adam az önce saldırı yaptığı kolunu sana doğru savuruyor. Ruta bu hamleyle birlikte uçuşa geçiyor, sana doğru. Yere konuyorsun. Fırlattığın ilk shuriken Ruta'nın yanından geçip giderken, diğeri yanağına sert bir şekilde saplanıyor. Ruta'nın boğazını görüyorsun. Ufak bir kan sızıntısı var.

Ayakların zemini tam olarak kavradığında, Ruta havadaki ivmesini arttırıyor. Bir belki iki saniye sonra sert bir biçimde sana gömüleceğinin farkındasın. Adam ise, aranızdaki Ruta nedeniyle tamamen görüş açında değil. Sol omzunun, sağ alt çapraza doğru eğildiğini görüyorsun. Muhtemelen Ruta'yı fırlatmak için yaptığı savurma hareketi nedeniyle. Ancak farklı bir hazırlık aşamasındaysa, bunu görebilecek bir açın yok. Diğer kunainin isabeti ise yine bu açıdan dolayı belirsiz.

[Ayanokouji Kunitake]

Geriye doğru sıçrayıp rakibime saldırmayı planlamıştım. Geriye doğru sıçrayarak aramıza güvenli bir mesafe koyarken havada yapmaya başladığım jutsum sayesinde ona saldırmışta olacaktım. Yani bir taşla iki kuş vuruyordum. Hem kendimi savunuyor hemde rakibime saldırıyordum ama her zamanki gibi işler umduğumdan farklı gelişmişti.

Zıplamam ruta parşömene iyice yaklaştığında vuku bulmuştu. Katanalı adam düşündüğümden daha hızlı davranıp yaptığı acayip bir hamle ile elindeki misina olduğundan şüphe duyduğum şey ile Rutayı boğazından tutup bana fırlatmıştı. Elbette benim fırlattığım shurikenlerden Rutaya saplanmıştı. Daha doğrusu içlerinden bir tanesi saplanmıştı. Diğerinin akıbetini bilmyiordum.

Ruta yanağından ve boğazından yaralanmıştı. Yanağından yaralanması benim suçumdu. Yaraları bunla sınırlı kalmayacak gibiydi çünkü sert bir şekilde bana çarpmak üzere havada uçuyordu.

Ruta ile çarpışmadan önce kısa bir sürem vardı. Onu kurtarmayı deneyebilirdim. Ayaklarıma çakra gönderip kendimi sabitlesem ve kollarıma çakra gönderip uzuvlarımı güçlendirsem belki onu tutabilirdim ama bu durumda karşımdaki adama büyük bir açık vermiş olurdum. Aradaki ufak açıklıktan gördüğüm kadarıyla vücudunu kısıp bana doğru koştuğu anlaşılıyordu. En azından benim tahminim bu yöndeydi.

Elimle hızlı bir şekilde tora mührünü yapıp Kawarimi no Jutsu tekniğini kullanarak adamdan uzakta bir yere geçmeye çalışacaktım. Bundan sonra ise Sanzengarasu tekniği ile rakibime saldıracaktım. Eğer Kawarimi ile kaçamazsam aynı işlemleri kawarimi yerine tekrardan geriye doğru sıçrayarak yapacaktım.