[Ayanokouji Kunitake | Aktif Operasyon] Kefaret

[GM - Naruto]

Ruta'nın sonuna kadar açılmış gözlerini daha net görebildiğin anda chakran hareketleniyor ve tekniğini uyguluyorsun. Zorlasan Ruta'nın kokusun alabileceğin bir mesafe kala.. Bir kaya parçası yerini alıyor, parşomeni teslim etmek için gittiğin doğrultuda bir yerlerden. Kendini yüksek, korunaklı başka bir kayanın arkasında buluyorsun. Az önceki konumundan tahmini olarak 20 metre uzaklıkta denebilir.

El mühürlerini sıralarken Ruta'nın durumuna bakıyorsun yana çıkıp. Yerini verdiğin kayaya yüz üstü yapışmış vaziyette. Geliş hızını hesaba katınca suratının dağılmış olması muhtemel, hareketsiz bir şekilde yatıyor. Adam ise katanasını elinde ters bir şekilde tutarak gözleriyle seni arıyor. Defansif bir pozisyonda. Mühürlerin bittiğinde, göz göze geliyorsunuz. Kargaların oluşup harekete geçiyor.

Adamın tepkisi yine anlık oluyor. Kargalarının oluşmasıyla birlikte tora mührünü görüyorsun. Adam yerini, benzer büyüklükte bir kaya ile değiştiriyor. Kayanın üstü yeşil yapraklar ve nemli toprak ile örtülü. Kargalar yolu yarılamış durumda ve hala kontrolündeler. Çevrene attığın hızlı bakışta adamdan bir iz göremiyorsun.

[Ayanokouji Kunitake]

Zaman kazanmak için geriye doğru sıçramıştım. Sıçradığım sırada el mührümü yapıp ışınlanmaya daha doğrusu rastgele bir eşya ile yer değiştirmeye hazırlanmıştım. Tekniğimi aktifleştirmeden önce Rutanın burnundaki siyah noktaları bile sayacak kadar onla yakınlaşmıştım. Şansıma tam zamanında yer değiştirme işlemini tamamlayıp olası bir çarpışma ve hemen arkasından bunu fırsat bilen adamın saldırısından kurtulmuştum. Şanslı dediysem bu sadece benim için geçerliydi. Ruta ise az önce benle yer değiştiren taşa güm diye çarpmıştı. Ağzı yüzünün darma duman olduğunu tahmin etmek güç değildi. Çok büyük ihtimalle ön dişleri falan hep ya kırılmış yada dökülmüştü. Gerçi bunlar hep onun hatasıydı. Başta ona daha dikkatli olmamız gerektiğini söylemiştim ama o ya üstümüze bir fil düşerse diyerek benimle alay etmişti. Bir nevi hakettiğini bulmuştu. Normalde olsa gram üzülmezdim ama tehlikeli bir düşmana karşı bir müttefik kaybetmek her ne kadar o kişi başına gelenleri haketmiş bile olsa benim için hoş ve istenilesi bir durum değildi.

Gözlerimi Rutadan asıl hedefime çevirdiğimde rakibimin beni aradığını fark etmiştim. Hiç zaman kaybetmeden ikinci tekniğime başlamıştım. Şansılığıma gelmiş olacak ki tam tekniği salmadan önce adam beni fark edip az önce benim ona uyguladığım teknikle gözden kaybolmuştu.

Katanalının olması gereken yerde üstünü yosun kaplamış bir taş vardı. Aslında denize yakın olmadığımızdan yosun olması mümkün değildi ama üstündeki çimleri ve nemli toprağı denizin altında insanları rahatsız eden yosunlu kayalara benzetmiştim. Yüzerken hep onlardan sakınırdım çünkü pek hoş gözükmedikleri gibi içlerinde acayip canlılar barındabilirlerdi. Mesela yengeç falan gibi şeyler. Etrafta adamı ararken bir aydınlanma yaşamıştım. Bu taşın benzerini buraya gelirken Joshua kentinin girişinde görmüştüm ki zaten bizde oradaydık. Başta Joshua kentinin girişine yakın yerler olmak üzere etrafı tarayıp su alan bir yer arayacaktım. Taş nemli bir topraktan geliydiyse suya takın olmalıydı. Bu sırada kargalarımıda o yöne doğru yönlendirecektim.

[GM - Naruto]

Kargaların havada dönüp dururken sende su kaynağı yahut ona benzer birşeyler bakınıyorsun. Yok. Yakınındaki kayanın üzerine çıkıyorsun daha yüksek bir açı elde etmek için, şehir zaten dağa doğru gidiyor sağı ve solu da kısmen tepelikler. Ardında bir su kaynağı olsa bile kawarimi gibi bir tekniğin menzilinden çok daha uzakta olurdu.

Geldiğiniz yöne bakıyorsun. Ormanlık alan. Zaten kayanın üzerinde yosundan ziyade artık kendinden geçmiş yapraklar vesaire olduğundan daha mantıklı geliyor sana. Adam, muhtelemen orman tarafında bir kayayla yer değişimi yaptığı sonucuna varıyorsun.

Bu arayış senin zamanını yiyor haliyle. Odağını ormana çevirmek için hazırlanırken, kentin girişinde ilk beklediğiniz noktada, ağaçların arasından ardı ardına uç kunai fırlıyor. Sana doğru geldiğini düşünüp geriye çekilmeye çalışırken çoktan hedefini buluyor kunailer. Biri üzerinde bulunduğun kayanın ön yüzüne, diğer ikisi sağ ve sol arka çaprazlarında yine birer kayaya saplanıyorlar. Başka bir hareket yok.

Ormanlık alan ile bulunduğun konum arasında tahmini olarak 50-60 metrelik bir mesafe bulunmakta. Ruta'da bunun aralığın ortalarında baygın bir şekilde yatıyor.

[Ayanokouji Kunitake]

Kayanın gelmiş olabileceği uygun bir yer aramış olsamda bulamamıştım. Aynı şekilde bir su kaynağı arayışımda sonuçsuz kalmıştı. Daha doğrusu bir yer bulsamda aradaki mesafe kawarimi yapmak için fazlaydı. Etrafa biraz daha bakınsamda bir şey görememiştim. Aradığım hiçbir şeyi bulamamam dolayısıyla adamın ormandaki bir kayayla yer değiştirmiş olacağı sonucuna varmıştım.

Görüşümü değiştirmek üzereyken kentin girişinden üç tane kunai bana doğru atılmıştı ama atanın beceriksizliğinden mi yoksa vermek istediği mesajdan mı ne kunailer altımdaki kayaya saplanıp kalmıştı. Hemen o tarafa dönsemde bir şey görememiştim. Kunailerin geldiği yerle aramda oldukça uzun bir mesafe vardı. Aklımdan binbir türlü şey geçiyordu. Bunları atan kişi bana bir mesaj mı vermeye çalışıyordu? Yani bana siktir git kendi işine bak mı diyordu? Öyleyse işleri savaşmadan yoluna koymak için bir şansım daha vardı. Yoksa beceriksizliği yüzünden kunailer isabet etmemişmiydi. Durumun bu olduğunu sanmıyordum çünkü bana hedeflenen üç kunainin üçününde altımdaki kayaya saplanması basit bir beceriksizlikten öte birşey isterdi.

Derin bir nefes aldıktan sonra kargaları kunailerin olduğu yere yönlendirip oraya vardıklarını doğrulamadan kayanın arkasına geçip kendimi gelecek olası fırlatılabilir şeylerden sakınacak ve Housenka no Jutsu'nun el mühürlerine başlayacaktım. Bir yandan el mühürlerini yaparken bir yandanda sesli bir şekilde " Köye karşı öyle büyük bir minnet duygusu veya sadakat beslemiyorum. Sizinle savaşıp kazansam bile bir ton hastane masrafı ödemem lazım. Malum köyde osursak küresel ısınma vergisi alacaklar." dedikten sonra bir saniye duraksayıp " Kaçırdığınız kişiyi getirin, parşömeni götürün. " diyecektim.

[GM - Naruto]

Kargaların ormanlık alana doğru yöneliyor. Ormanın genelini sık ağaçlar oluştursada, kentin giriş bölgesinde bu sıklığın azaldığını hatırlıyorsun. Ağaçların yarattığı dezavantajı yokedebileceği konusunda emin değilsin yinede. Kargalar, ormana ulaştığında cümlelerini yolluyorsun.

"Hangi parşömen ?" Karga gaklamaları arasından gür bir sesle cevap veriyor adam. Zorlandığına dair bir emare yok ses tonunda. "Elinde olmayan bir parşömenle mi pazarlık yapacaksın ?" Parşömenin son konumunu hatırlıyorsun. Adamın arkasına fırlatmıştın, en son Ruta almak için çabalasada, bu eylemi üstüne uçmakla sonlanmıştı. Dövüşün başladığı alanı ardına saklandığın kayadan dolayı göremiyorsun. Adamın parşömeni alıp almadığı haliyle muamma. "Bizim topraklarımızda, bizim hakimiyet alanımızda-" Konuşması kısa bir anlığına duraklarken keskin bir ses çıkıyor. Islık gibi, hemen sonrasında birşeylerin kesildiğini anlıyorsun. Ve bu ses seri bir şekilde, aralıksız tekrar ediyor. "Çocukça numaralarının ne etkisi olabilir ?" Adamın konuşması, kesilme sesleri ve mühürlerin eş zamanlı olarak bitiyor. Ormanda hala kargalarının kontrolü mevcut. Ancak chakranın salınmaya hazır ancak sabit tuttuğun en uç noktada, yaklaşık 4-5 önündeki bir kayaya başka bir kunai daha saplanıyor. Bu kunailerin direk olarak seni hedef almadığından şüpheleniyorsun. Gözün kunainin açtığı yarıkta. Kunai kayaya neredeyse tamamen girmiş. Dikkat çeken nokta, kunainin saplandığı yere ulaşması için arkandaki kayayı yarıp geçmesi gerekiyor. Kunai ya çok yüksekten fırlatılmış ki kargalarını hesaba katınca böyle birşeye ihtimal vermiyorsun yada adam farklı bir teknik kullanmakta.

Güneş tepede ancak aman aman bir aydınlık yok. Buna rağmen ufak bir yansıma yakalıyorsun. Kunaiye bağlı birşeyler görüyorsun. Saydam. Misina. Kargalar ormanda sağ, senin ise -kayayın ardına sırtını yasladığını varsayarsak- soluna doğru yöneliyor. Birşeyi kovalıyorlar. Tekniğin hazır.

Out: Kayanın ardında, kayaya sırtını dayadığını varsayarak yazdım. Bu bağlamda kunai, bulunduğun kayadan, kent tarafına doğru 3-4 metre uzaklıktaki bir kayaya saplanıyor. Sırt dayama olayının getirdiği herhangi bir dezavantaj bulunmamakta. Maksat tanım net olsun.

[Ayanokouji Kunitake]

Kargaları adamın olduğunu düşündüğüm yere yönlendirdikten sonra hemen kayanın arkasına geçip el mühürlerini hazırlamaya başlamıştım. Bu sırada adamla konuşup olayı tatlıya bağlamaya çalışıyordum ama onun böyle bir niyeti yoktu. İlk yaşadığım şok parşömenin alındığı olmuştu. Yüz de yüz emin değildim ama konuşmasından ve olanlardan parşömeni aldığını tahmin edebiliyordum. Bu anlaşma ihtimalimizi epey düşürmüştü ama parşömen zaten sahteydi. Aslında parşömenin sahte olduğunu anladıklarındaki yüz ifadelerini görmek isterdim.

Adam konuşmasına devam ederken bir şeyleri kesmeye başlamıştı. Ne olduğunu kestiremiyordum ama umarım Ruta değildir. El mühürlerimi bitirdiğim sırada başka bir kunai yakınımdaki bir kayaya saplanmıştı. Kunainin saplanma açısı ve miktarından bunun normal bir atış olmadığını anlamıştım. Karşımdaki ne kadar güçlü olursa olsun kunai ile verebileceği hasar, en azından bu kadar sert bir maddeye, kunainin kalitesi ile doğru orantılıydı çünkü çok fazla kuvvet uygularsa kunai kırılabilirdi ki bu ülkede satılan kunailerin boktanlığı dikkate alındığında adamın bir teknik kullandığı çok belliydi. İlk aklıma gelen Shurikenshindi. Bu kunaileri muazzam bir hızla atmamızı sağlayan güzel bir teknikti. Bir ara bunu öğrenmek için çalışmıştım ama köydeki kunailerin böyle bir atıştan sonra kullanılmaz hale geleceği ve görev sırasında osursak bile bizden para istenmesi yüzünden öğrenmekten vazgeçmiştim. Bu teknik güç kısmını açıklasada kunainin taşa saplanıp kırılmamasını ve saplanma açısını açıklamıyordu. Tahminlerim fuuton bazlı bir teknikten yanaydı. Bu element nesneleri keskinleştirmesi ile biliniyordu. Eminim atılan bir şeyin yönünü değiştirmeye yarayan bir teknik bu elementin içinde vardır. İstemsizce yüzümde bir gülümseme oluşmuştu çünkü ben katon rakibim ise fuutondu. Yani ben avantajlı konumdaydım.

Bu sırada kunailerin ucuna misina bağlandığını fark etmiştim. Kafama ilk dank eden şey Ryuka no Jutsu idi. Bu son derece gereksiz bir teknikti. Kullanılması pratikte imkansızdı çünkü misina yada benzeri bir şeyle yakaladığın rakibi zaten etkisiz hale getirmiş olacağından, kullanmak anlamsızdı. İkinci bir ihtimal ise raiton olabilirdi. Raiton bazlı bir teknik ile misina üzerinden elektrik iletip kayayı kırabilirdi. Tekniğin gücüne bağlı olarak kayanın hemen arkasındaki kişi olarak bende hasar görebilirdim.

Tüm gücümle havada geriye doğru sıçrayıp olup bitene bakacaktım. İlk bakacağım yer kargaların olduğu yer olacaktı. Eğer adamı bulabilirsem 10 tane alev topu yaratıp ona ve çevresine gönderecektim. Eğer bulamazsam kargaların olduğu yere doğru gönderecektim. Aşağı inerken ise Kawarimi ile tekrardan yerimi değiştirecektim.

Cumartesi şehir dışına çıkmak için yola çıkacağım. O gün yazamayabilirim. Birde benim önceki turlarda patlatılan bir bunshin'im vardı. Onu uzaktan diriltmeye çalışmıştım o başarılı oldu mu?

[GM - Naruto]

Out: Soru atlanmış. Hayır, başarılı olmadı.

Geriye sıçrıyor ve tekniğin için hazırlanıyorsun. Adamı görmen mümkün olmuyor. Şayet ağaç örtüsünün üzerine kargalar da görüşünü kapatıyor. Alev toplarını bu nedenle kargaların olduğu kısma tahmini olarak fırlatıyorsun. Hızlarına bakarak hareketli birşeyi kovaladıklarından tamamen emin oluyorsun.

Son alev topu da ormana ulaştığında orman ışıldamaya başlıyor. Topların yarattığı ufak patlamalar birleşince, ormanın sağ tarafını alevlere buluyor. Şimdilik ufak çapta bir yangın. Yaklaşık 4-5 ağacı etkilemekte, zamanla büyüyeceği ise aşikar. Kargaların da bu alevlerden nasibini alıyor. Tahmini olarak 5-10 kargan ağaçların arasından kaçarak gökyüzünde tekrar toplaşıyor.

Yere inmekteyken birşeylerin kayma sesini duyuyorsun. Kawarimi için hazırlandığın an oluyor bu. Az önce adamın kunaisini sapladığı kaya. Önce kısmen seçebildiğin misina geriliyor, ardından bu kaya, az önce saklandığın kayaya büyük bir hızla çarpıyor. Zıplamamış olsan, iki kayanın arasında ezilebilirdin. Şayet çekiş hızı fazlasıyla büyüktü. Buna dayanacak misina ayrı bir soru oluşturuyor, adamın kaya parçasını bu denli güçle çekebilmesi ise apayrı bir muamma. En azından adamın da tahminlere göre hareket ettiğini kavrıyorsun.

Kawarimi'yi uyguluyorsun. Az önce saklandığın kayadan, 7 metre sol çaprazda - yine gidip geldiğin eve yakın taraf oluyor bu- başka bir kayanın ardında buluyorsun kendini. Fazla büyük değil, eğilerek ardında saklanabilirsin. Ormanın yanmakta olan kısmına yaklaşıyorsun böylece. Hareket yok. Adamın hamlesinden ötürü diğer kunai saplı kayaları gözden geçiriyorsun hızlıca. Adamın orman tarafında olduğunu varsayarsak, seni tehdit edebilecek bir kaya yok. Bu inceleme sırasında dikkatini çeken başka birşey ise, tüm misinaların yayılmış olması. Misinaların diğer ucundan herhangi bir çekiş yok.

[Ayanokouji Kunitake]

Geriye doğru sıçrayarak adama doğru bir bakış atsamda ortada kimseyi bulamıştım ama kargalarımın hareketinden birilerinin hareket halinde olduğunu anlamıştım. Doğal olarak alev toplarını o noktaya doğru göndererek bir şeyleri vurmayı ummuştum.

Alev toplarının bileşke gücü hatrı sayılır ortaya hatrı sayılır bir ateş çıkarmıştı. Şu an için çok büyük olmasada ileride ciddi bir sorun teşkil edecek bir yangın başlatmıştım. Şu aptal harabeler bundan zarar görürse eminim benden bilir ve paramı keserlerdi ama zerre umrumda değildi. Zaten beş kuruş parayı anca veriyorlardı. Hem harabeleri dümdüz edersem bu köy için daha iyi olurdu. Böylelikle teröristleri yok etme konusundaki engellerden biri ortadan kalkmış olurdu.

Yere indiğim gibi kawarimi için hazırlanmıştım. Bu sırada ise kayalardan kunai saplanmış bir tanesi garip bir ses çıkartıp diğer kayaya çarpmıştı. Zıplamam sayesinde ezilerek ölmekten kurtulmuştum. Çok fazla düşünmeden tekniğimi uygulayıp bölgeden uzaklamıştım.

Yangına yakın olan bir yere ışınlanmıştım. Etrafı kısaca incelediğimde güvende olduğumu anlamıştım. En azından kayaları dert etmem gerekmiyordu ama yangının bana doğru gelme ihtimalinide gözden kaçırmamılıydım. İlk olarak çakrama odaklanıp az önce yok olan kargaları tekrar diriltecektim. Kargalar hem rakibimi oyalıyor hemde bana yeri hakkında bilgi veriyordu. Sonrasında ise Kasumi Enbu no Jutsu'nun el mühürlerine başlayacaktım. Bu sırada kargaların sesini takip ederek adamın bana yaklaşıp yaklaşmadığını kontrol edecektim. El mühürleri bittiğinde tekrardan geriye doğru sıçrayıp kargaların veya görürsem adamın olduğu yere doğru yanıcı sisi gönderecek ve onu ateşleyecektim.