Uzun bir aradan sonra yeni bir güne uyanış...
Enerjik bir şekilde yatağından fırlamıştı genç Kusa shinobisi. O günün üzerinden çok zaman geçmişti. Farkındaydı. Kendi adını taşıyan takımı ile tanıştığı günden beri öğrencilerini hiç görmemişti. O uzun ve zorlu tanışmadan beri ne birisi ile karşılaşmış ne de onları bulmak için çabaya girmişti. Herkesin biraz kafa dağınıklığına ihtiyacı olduğunu biliyordu. Yumrukların ve ninjutsuların havada uçuştuğu o tanışmadan sonra bir süre görüşmemelilerdi. Bu yüzden doğru zamanın gelmesini beklemişti Kasumikage. Kendince doğru olarak tanımladığı o zaman aralığı ise bulunduğu güne tekabül ediyordu. Artık sorumluluklarını omzuna tek tek yüklemeli ve öğrencileri ile gerçek başlangıcı yapmalıydı...
Odasından hızlıca çıkıp evdekileri görebilme umudu ile salona yönelmişti. Bi an evde olacaklarını düşünmüştü. Unutmuştu. Babası Yamamoto ve annesi Sencha bi süre önce kendisine kafa dinlemek istediklerini söyleyerek evden gitmişler ve en fazla 4-5 güne geri döneceklerini belirtmişlerdi. Nereye gittiklerini merak etmemişti Kasumikage. Normalde meraklı bir yapısı olsa bile, evde tek kalacak olma düşüncesi onu mutlu etmişti. İçten içe kendi evine taşınmak istiyordu genç shinobi. Artık küçük bir çocuk olmadığının bilincindeydi. Her ne kadar onları çok seviyor olsa da halen annesi ve babası ile beraber yaşıyor olması onu sorumluluklardan uzaklaştırıyordu. En basitinden bugün kendi kahvaltısını kendisi hazırlayacak olması onu mutlu etmişti. Mutfak işlerinden pek anlamasa bile kendisine ekmek kızartabilecek kadar yeteneğe sahipti...
Biraz vaktini almış olsa da 20 dakika gibi bir sürenin sonunda kendisine basit bir kahvaltı masası oluşturmayı başarmıştı Kasumikage. Afiyetle kahvaltısını yapmaya başladığında ise düşüncelere dalmıştı. Takımı ile ne yapmalıydı? Köy dışına çıkmak nasıl bir fikirdi? Acaba Kusa-chou buna izin verir miydi? Evet! Önce Kusa-chou binasına gitmeli ve izin almalıydı. Şahsen daha önce Kusa-Chou ile böyle bir görüşme yapmamış olması biraz germişti Kasumikage'yi. Eskiden takımı ve sensei ile o binada çok bulunmuştu. Görev raporlarını verirken senseini çok izlemişti. Ancak hiç bir zaman kendisi bir sensei olarak orada bulunmamıştı. Bu yüzden heyecanlanmıştı biraz. Tatlı bir heyecandı bu. Suratına bir gülümseme yerleşmesine sebep olmuştu...
Kahvaltısı bittiği gibi sofrayı toplamış ve odasına yönelmişti. Kusa-Chou'nun huzuruna çıkacağı için ayrıca daha özenli bir kıyafet seçimi yapmıştı bu sefer. Hoş gene o her zaman giydiği kırmızı-siyah ceketi almıştı üstüne ancak giyimine dikkat etmişti. Alın bandını ise normalde hiç yapmamasına rağmen bir gurur simgesiymişcesine alnına bağlamıştı. Aynada son kez kendisine baktıktan sonra görünüşünün düzgünlüğünden emin olmuş ve evden dışarı adımını atmıştı...
Köyün neresinde olursa olsun Kusa-Chou binasını görmek mümkündü. Bu yüzden hemen o yöne doğru hızlı adımlar ile ilerlemeye başlamıştı. Görüşmesi eğer istediği gibi sonlanır ise hemen Shunji ve Mitsunari'nin evlerine gidecekti. Aklından tam bir plan yoktu ancak köy dışında onları büyük maceraların beklediğinin farkındaydı. Hem kendisine biraz gezgin takılmak istiyordu. Bu yüzden Kusa-Chou'dan alacağı izin büyük bir önem taşıyordu. Tek istediği takımı ile köy dışına çıkabilme izni idi. Öğrencilerinin sorumluluklarını üstüne alacak ve onları olası tehlike durumunda koruyacaktı. Hem köy dışında kalacakları için aralarındaki ''dostluk'' dahada sağlamlaşacaktı. En azından kendisi böyle düşünüyordu...
Kusa-Chou binasına vardığı gibi binanın içine girmişti. Kusa-Chou'nun odasına doğru yavaşça ilerlerken hafif heyecanlanmış olduğu belli bir şekilde söyleyeceklerini düşünüyordu...
''Merhaba. Ben Kasumikage takım kaptanı Kasumikage Shikibanzo. Eğer izniniz olur ise takımım ile köy sınırlarından ayrılmayı ve kişisel gelişimleri için köy dışında eğitim ve gezginlik yapmak istiyorum. Sorumluluklarını üstüme almayı kabul ediyor ve izninizi istiyorum.''
Hoş dümdüz odaya girip giremeyeceğini bile bilmiyordu. Elbet önce bir kaç kişiye durumu izah etmesi gerekecekti...