[Lejant] Hijikata Kaoru


Hijikata Hisana
"Umarım şeytanına kurban ettiğin tek kişi olurum ufaklık, kendine dikkat et..." Ablamın ağzından döküldüğünü duyduğum son cümlelerdi bunlar. Öldüğünde, daha doğrusu onu öldürdüğümde 15 yaşındaydı. Hep nazik olmuştu ablam, bir shinobi olamayacak kadar nazik. Fakat o bir Hijikata'ydı ve başka şansı yoktu. Beni umursardı, ve bu yüzden babamdan sık sık azar işitirdi. Babamın iddiasının aksine benim ablama elim kalkamazdı ki... Fakat gelenekler sevgi bağı dinlemiyordu. Olgun bir Hijikata olmak için onunla dövüşmek zorundaydım. Başlarda yapmak istemedim, bıraktım o beni yensin fakat sonra bir şey oldu, bir daha hiç olmasını istemediğim bir şey. Beynimde hep dolanan o kızıl dumanın içerisindeki ses bana kendimi ona bırakmamı söyledi. Ben de yaptım. Sonrası kızıl bir perdeydi. Uyandığımda elimdeki kılıç ablamın karnına saplıydı ve ablam bana "Umarım şeytanına kurban ettiğin tek kişi olurum ufaklık, kendine dikkat et..." dedi. Sonra başı düştü. Sonra dizlerim çözüldü ve düştüm. Sonra babam geldi ve "Lanet sende güçlü, ileride ailenin gururu olacaksın." dedi. Sonra ablamı gömdüler. Gerçeği kimse bilmedi, çünkü aile gelenekleri dışarıdan sır gibi saklanırdı. Ablamın amansız hastalıktan öldüğü söylendi. Ben de her fırsatta onun mezarına gittim, ağladım onun için. Çiçek bıraktım ona. Ve kendime söz verdim, şeytanıma boyun eğdirecek ve ablamın benden son isteğini gerçekleştirecektim....

Hijikata Katashi
Köy onu bir ANBU efsanesi olarak bilir, ama bana göre bu adam "gelenek" adını verdiği hastalıklı düşüncelerin şekillendirdiği yılan dilli bir canavardan başka bir şey değil. Eğitimler dışında yüzünü göremezdim zaten. Nasıl biri olduğu hakkında pek fikrim yok, pek babalık yaptığını da söyleyemem. İçimden bir ses ölümünün benim elimden olacağını söylüyor, o takıntı haline getirdiği "geleneklere" de çok uygun olur zaten böylesi. Değil mi, "baba"?

Hijikata Sayuri
Ailenin diğer bir "ANBU efsanesi". Babamın kuzeni. Evlenmelerinin nedeninin kanı bozmamak olduğunu düşünüyorum. Aktif olduğu yıllarda lakabı kanlı geyşa imiş, ablam söylemişti. Bilgi toplama ve suikast görevlerinde onun üstüne kunuoichi yokmuş. Şuan ANBU'da eğitmenlik yapıyor. Bir anne olarak çocukları büyütmek onun görevi olduğundan olsagerek bana şefkatli davranmıştı hep ama babamdan ayrı kalır yanı pek yoktu. Babamın anlattıklarını daha yumuşak bir dille anlatırdı sadece. Kendisini annem olarak sevmiyorum ama yine de adına minnet dedikleri o duygudan duyuyorum bir nebze kendisi için.

Hayabusa Kardeşler
Hiro-senpai ve Hito-senpai benim için tek gerçek dost olmuşlardı hayatımda. Sözümüz vardı, öleceksek ya beraber ölecektik, ya da ölümümüz birbirimizin elinden olacaktı. Beni olduğum gibi kabul etmişler ve hep göz-kulak olmuşlardı bana. Birçok yönümüz benziyordu zaten. Ailemizden sevgi görmemiştik, bu düzenin çürük olduğunu düşünüyorduk ve bu köyde kalmak üçümüze de işkence geliyordu. Bu orman yangını üzerine ikisinin de ortadan kaybolması... Garip. İki olayın birbiri ile ilişkili olduğundan şüpheleniyorum.