1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
[Lejant] Ueno Riko |Güncel: 04.01.15|

Gönderilme zamanı:
13 Eki 2014, 23:27
gönderen Ueno Riko
Ueno Katsuo Yüzünü çok az gördüğüm biricik babam. Kendisiyle hiçbir zaman uyuşamamıştık zaten. Abime ve bana karşı hep çok katı, sevgisiz ve ruhsuzdu. Bunu da bizi şımartmamak için yaptığını söylüyordu. En azından benimle neredeyse hiç konuşmuyor, öyle bir ilişkimiz var. Çünkü ben işi gücü olan birisiyim. Ama abimle aralarında sık sık kavga çıkar. Çok şiddetli kavgalar hem de. Çünkü abim sorumluluk almayı seven bir tip değil. Babamın en nefret ettiği özelliktir bu.
Ueno YuukoAnnemle küçüklüğümde çok iyi anlaşırdık. Hep neşeli, güleryüzlü ve iyimserdi. Riki-Riki diye takma adım bile vardı. Öylesine sevgi yumağıydık. Babamın vermediği tüm sevgiyi vermişti bana. Ta ki ben akademiye kayıt olana kadar. Ayrıca büyüdükçe kişiliğimdeki, giyim tarzımdaki, konuşma biçimimdeki değişmeler sinirini bozmaya başlamıştı. Geçiş dönemimde öyle çok konuşma ve kavga geçmişti ki aramızda... Shinobi olmamı da istememişti hiçbir zaman. Şimdi ise yüzüme bakarken bile tiksiniyor. Her zaman sert bakışlarıyla beni ortamdan uzaklaştırmayı başarıyor. Evden ayrılmama en büyük etken de buydu.
Ueno KichiroAilemizin karamsar havasının tam zıttı olan tip. Her daim neşeli, umursamaz davranışlarıyla annemin sevgisini (ç)aldığı gibi babamın da tüm nefretini üzerine topluyor. Uyuşturucu, sigara, alkol bağımlısı. Kaç yaşına geldi ama hala bir meslek sahibi değil. Annemin gözdesidir. Çünkü kadınları nasıl şımartacağını iyi biliyor. Ailede en iyi anlaştığım kişidir kendisi. Sık sık evime de gelir kalmaya. Özellikle babamla kavga ettiği zamanlarda. Özel dertlerimi onunla paylaşamasam bile, konuşuyoruz en azından. Beni gülümsetmeyi başarabilen birisi.

Koizumi Yuuta
Ah... Evet. Hayatımın başlangıcıdır kendisi. Hiçbir hedefim olmadan yaşamımı sürdürdüğüm dönemde yaşamıma bir renk ve anlam katmıştır. Akademiye girdiğim ilk zamanlardan Chuunin olduğum döneme ve hatta bugüne kadar platonik bir şekilde tutkuyla bağlı kaldığım birisidir. Beni kendisine çeken özellikleri ne peki? Saçları, ses tonu, gözleri, taviz vermez kişiliği, acımasız nezaketi, güçlü duruşu... Belki de sadece bir şeye bağlanmaya olan açlığımdan onu kendime idol seçmiştim. Emin değilim şu anda. Çünkü aklımı karıştıran etmenler var. Son gittiği görevden geri dönmediği zaman dünya başıma yıkılmıştı. Her yerde onu aradım. En tehlikeli şeyleri yapmaktan bile çekinmedim. Yeri geldi başım belaya girdi, tuhaf tiplerle uğraştım. Değdi mi? Bilemiyorum. Hayatımdaki büyük boşluğu kapatabilmiştim en azından ona olan sarsılmaz bağımla. Ta ki Mao-chan gelip yolumu değiştirene kadar.
Takahashi Nagisa (?)Mao-chan ile tanışmama vesile olmuş kaşar kızdır kendileri. Bir insan nasıl hem çok sinir bozucu olup hem de çok iyi numara yapabilir? Mao-chan ile onu derslikte sıkıştırdığımızda küçük bir kedi yavrusu misali tırsmıştı. Ama kütüphanede beni çileden çıkartırken hiç de öyle değildi. Gerçi derslikte sıkıştırdığımız kız sanki, daha küçük kalçalı mıydı? Yine de emin olamam. Bu kıza karşı her an tetikte olmam gerekiyor. Gözüm tutmadı kendilerini.
Usui ???
Havuz partisinden önce beni gizemli bir şekilde çağıran sonra partide kendini göstermeden beni öylece bırakan tuhaf çocuktur kendisi. Donuk ve cansız gözleri, soğuk dudakları var. Sanki hayat enerjisi alınmış gibi bakıyor etrafa. Yardım bekleyen, kanadı kırık bir kuş gibi. Ancak Mao-chan onun gerçek olmadığı konusunda epey ısrarcıydı. Çocuk da kaçıp gitmişti zaten köy meydanında ikinci karşılaşmamızdan sonra. Ben hala nasıl gerçek olamadığına akıl sır erdiremiyorum ama Mao-chan oldukça ciddi bu konuda. Aklımda soru işaretleri oluştu.
Re: [Lejant] Ueno Riko

Gönderilme zamanı:
14 Eki 2014, 00:00
gönderen Ueno Riko
Jinryu MaoMao-chan ile çok tuhaf bir karşılaşmamız olmuştu. Abim rahatsız ettiği için kütüphaneye Sensei'm hakkında elime geçen bilgileri toparlamak için gittiğimde aniden başımda dikilip beni rahatsız etmişti. Daha sonra Nagisa ile karşılaştığımda aklım karışmıştı ve notlarımın bir kısmını gördüğü için kendimi onunla işbirliği yapmak zorunda hissetmiştim. Sonrasında kızın binbir türlü numaraya yatmasıyla, Mao-chan kıza inanmış ve beni durdurmaya çalışmıştı. Kızın iri yarı arkadaşlarını getirmesiyle, Mao-chan'ın onları yere sermesi de bir olmuştu. Bilmiyorum. İlk anda insanlara pek ısınamam zaten ama sempatik bir hava vardı bu çocukta. Yanında ufak çaplı yaşadığım duygu krizi sonucu Sensei hakkındaki hislerimi dökmüştüm. Daha doğrusu bu hisleri açıkladığım ilk kişiydi kendisi. Gerçi anladı mı ona karşı olan hislerimi emin değilim. Ne kadar saftım. Bütün hayatımı tek bir şey çevreliyordu. Yuuta-sensei. Ölmüş olması fikrine bile dayanamamıştım. Köy meydanında Usui ile karşılaşmam sonucu Mao-chan ile daha da yakınlaşmıştım. Tüm kalbiyle kanıtlamak istiyordu onun gerçek olmadığını. Gerçek bir insan sıcaktır çünkü, gerçek bir insan sımsıkı tutar ve kavrar. Gerçek bir insan bırakmaz. Yalnızlığımla dolu hayal dünyamdan çekip çıkartmak istiyordu beni. Gerçekliğe geri dönmemi, gerçekliğe bağlanmamı istiyordu. Yuuta-sensei'nin benden alıp götürdüğü gerçekliğe...
Başarmıştı bunu Mao-chan. Daha saçlarımı ilk okşayışıyla azaltmıştı içimde biriken yalnızlığı. Onun saçlarımda dolaşan nazik elleri, kararsız zihinimi ve duygularımı yola getirmişti. Birlikte kaldığımız handa, yaşadığımız onca garip ve utanç verici durumdan sonra benliğimi saran karanlıktan kurtarmıştı beni. Güçlü kalbi ve sarsılmaz iradesiyle. Kriz geçirip suratını yumruklamaya başlayışım her aklıma geldiğinde içim sızlıyor. Kendimi kaybetmiştim. Zihnimde yankılanan her ses canımı yakıyordu. Sanki dipsiz bir kuyudaydım ben ve Mao-chan bana elini uzatmıştı. Beni oradan çekip kurtarabilmişti. Bunu yapan ilk kişiydi ve tek kişi de o olacaktı. Ailemin ve belki de Sensei'nin bile elini uzatabilecek gücü yoktu bana karşı. Gür sesiyle bağırmıştı Mao-chan ve beni boğmak için üstüme yürüyen tüm düşünceler uzaklaşmıştı. Bunca yıldır birlikte yaşadığım o duyguları benden alıp yerine yenilerini yerleştirmişti. Mutluluk, tutku, aşk, şehvet ve rahatlık... Dudaklarımız birleştiğinde de, bedenlerimiz birleştiğinde de birlikte atan kalbimizin ritmi değişmemişti. Aynı anda, aynı duygularla atmıştı. Sadece birisine sarılmanın, saçlarını okşayıp kokusunu içime çekmenin bu kadar güzel bir his olduğunu bilmezdim. Hayal edemezdim. Bunu yaşayacağım zihnimden geçmemişti bile. At gözlüklerimi benden alıp yerine bedeninin sıcaklığını veren Mao-chan benim kurtarıcım ve "ilk" aşkımdır. Gerçek manada.

Shiomiya KiyoOdamı kiralamaya karar vermiştim. Tek amacım evde kendime eğlence çıkarmak ve abimi de evden uzaklaştırabilmekti. Ama Shiomiya-san bana öyle şeyler yaşattı ki gittim abimi öptüm başıma koydum. Daha ilk andan uyuşamamıştık zaten. Söylediğim şartları önce kabul etmemiş ardından deli gibi bağırarak kabul ettiğini ilan etmişti. Ben de uyku sersemiydim. O öyle anırınca suratına tokat geçirmiştim. Her şey bununla başladı. Tokadımın güçsüzlüğü yüzünden benimle antrenman yapmak isteyen bu velet, gittikçe sinirlerimi daha da tepeme çıkarttı. Aramızda baya baya tokatlı tekmeli kavga yaşandı. Hatta malum bölgesine bile vurdum çocuğun. Sonrasında da gecenin bir yarısı ağlayışını duymuştum ama biberdenmiş. Sonra o biber poşetini de benim suratıma atıp daha da delirtmişti beni. Onu zorla sabahın körü mutfak alışverişine gönderdiğimde kapıyı da açmamıştım. Sonra tam kapıyı açtığım sırada yediğim tekmeyle başımda uçuşan yıldızlarla, kuşlarla tanışmıştım. Tam sohbet açmış, onun iğrenç kahvaltısını yemiş ve arayı düzeltmeye karar vermiştim ki Mao-chan kıskançlık kriziyle daldı odaya. Sonrasında olanları nasıl anlatsam bilemiyorum. Ciddi bir kavga çıktı. Mao-chan baya tekme yedi, benim tekniklerim yüzümden her ikisi de yerlere serildi filan. Sonrasında Shiomiya-san koşa koşa kaçtı gitti evden ve geri dönmedi. Eşyalarını almaya bile gelmedi. Sanırım gidip özür dilemem gerekiyor. Kaba saba, epey de sövüyor ama kötü bir çocuk değil aslında.
Güncel
Kicchan ile düzelttik biz arayı! Lokantaya gitmiştik işte Mao-chan ile. Of anlatmaktan sıkıldım şunu. Neyse işte orada Nishi-chan ile Kicchan'a rastladık. Zehirlenme olayları filan derkeeen eve geldik. Bir kavga gürültü çıktı amma çok mühim bir şey değil bencesi. Sonra zaten parkta tekrar karşılaştık. Ben artık hamile kaldığıma iyice emin olmuştum. Kadın doğum doktoru abisi varmış, şşt çaktırmayın. Kimse bilmiyor. Ama söyleyeyim ben, çok yakışıklı. İnanılmaz yakışıklı hem de. Ağzımın suyu aktı. Mao-chan duymasın! Neyse ben onun abisine hallenirken abisi aniden senseime dönüşmesin mi? Nasıl koşa koşa kaçtım bilmiyorum ama daha da hayatta gitmem hastaneye filan. Hamile olup olmadığım bir süre daha sır olarak kalacak anlaşılan. Aniden kaçıp giderken de Kicchan'a hiç bakmadım. Darılmış mıdır acaba? Yok be, Kicchan öyle şeyleri takmaz!

Shiki NishiyamaÇok değişik bir tip. Annesi hamileyken alkol mu almış ne yapmış bilmiyorum. Ya da içine bazı insanüstü yaratıklar kaçmış. Nasıl tanımlamıştım onu ilk gördüğümde? "Tövbe bismillah bir tip." Kicchan'ın yakın bir arkadaşı sanırsam amma ve lakin aralarındaki ilişkiyi pek de çözebilmiş değilim. Lokantada değişik bir tanışmamız oldu kendisiyle. Yani ben Kicchan'a uyuzdum o zamanlar. Gidip sataşasım gelmişti Mao-chan ile çıktığımız yemekte. Sonra olaylar zehirlenmeye gelince bizim aramız baya sıkı fıkı oldu. Ya da olacak gibi oldu. Evime davet ettim işte. Muhabbet vs. gidiyordu ki cinsliğim tuttu benim işte. Aldım bir tutam saç. Bilirsiniz koleksiyonumu. Bilmiyorsanız da öğrenmiş oldunuz. Neyse, Nishi-chan da sinirlendi buna epey. Esti gürledi baya bir şeyler oldu da tam hatırlamıyorum. Neyse sıkıntı değil, bence çoktan siniri geçmiştir! Hatta unutmuştur bile! Yolda görsem selamı direkt çakarım!