
Çingenenin teki olduğum için, şu kısacık hayatımda sadece tek arkadaş edinebildim. Saçının yarısı kazılı, piercingli dövmeli Nishiyama, kendisi bu bahsettiğim tek arkadaşım olmakta. Gideyim, bir kahvesini içeyim dedim fakat... Lan demez olaydım başımıza gelmeyen cenabetlik kalmadı. Bir de ben ergenin önde gideni olduğum için, hormonlar falan derken, ehem, bu herifin etrafında benim kalp ritmime azıcık birazcık bir şeyler oluyor arada bir. Arada bir yani öyle sık değil canım. Eheh. Hehehe! Neyse, efenim diyorum ya türlü işle uğraştık diye, benim içim geçivermiş o kadar belayla uğraşmaktan iyi mi? Nishi-cağızım da ateşim çıktı diye kalkmış bana çorba yapmış. Uyanınca şöyle bir utandım, zahmet vermeyeyim diye gideyim dedim. Yarı yolda vazgeçtim, kalbim el vermedi onu çorba ile sik gibi bırakayım. Zart diye döndüm buna sarılmak, teşekkür etmek, azıcık da yakınlaştıkça hissettiğim o garip ama tatlı hissi tekrar yaşamak için. Lan biz fazla yaklaştık. Bu mal acaip pimpiriklidir. Artık napıyorum sandıysa attı odanın ortasına sis bombasını, yapıştırdı beni yatağa çıktı üstüme. Böyle anlatınca sikecekmiş gibi bir izlenim yaratıyorum ama o an amacı o değildi. Buna rağmen, bu aşırı temas bende bazı fiziksel tepkilere yol açtı. Yani... 16 YAŞINDA SAĞLIKLI BİR ERKEĞİM BEN, GAYET NORMAL HANİ!

Kahve içme niyetiyle gidip çorba yaptırıp, bir de adama dayayınca Nishi beni haliyle evinden kovdu. Fakat! Olayı takip eden bir hafta boyunca öküz gibi içmemin sebebi evinden kovulmuş olmam değil! Ya hani dedim bu çocuğun etrafında bana bir haller oluyor diye. Pırpır ediyorum falan. Ben ki ilk zil çalma görevinde, takım arkadaşı meme gösterdi diye devreleri yanmış adamım, BÖYLE OLMAMASI LAZIM, NISHI'YE, BİR ADAMA HALLENMEMELİYİM! Ama halleniyorum işte, geceleri rüyamda görüyor, onu düşünerek dalıp gidiyorum. En son artık odamdaki duvarıma ismimizin baş harflerini falan yazmışım, o zaman dananın kuyruğu koptu bende, ibnelik de olsa galiba seviyorum bu çocuğu ben. Bu arada belirteyim, benim duvarım bin bir türlü sik gibi yazıyla doludur. Yani, doluydu. Bu bol düşünceli dönemde bok gibi içinde babam beni evden kovdu. NEYSE EFENİM HANİ KOVULDUĞUMDA, PLANTONİKLİĞİMLE KALAYIM BİR KENDİME GELEYİM DİYORUM AMA YOK! Olay çıkardığım meyhanenin birinden yıkanmam için kaplıcalara kadar kovalanınca Nishi ile karşılaşmayayım mı? Ahah. Ahahah. Gittim herifi öpmeye kalkıştım yahu! Öpeyazdım, kafamı geri çektim, bu sefer o beni yakaladı öptü! Yani vazgeçip kafamı çekmiş olmama rağmen yarıda kestiğim öpücüğü devam ettirmesinden, bana dokunuşundan, sarılışından anlıyorum ki o da benimle aynı hislere sahip... Ama yok illa dram girecek araya diye tutturdu beni sik gibi bıraktı orada fazla umutlanmamamı söyleyip. Allahsız Nishi...

Resmen, geçen koskoca bir haftada, bir bu görev sırasında ayık kalmışım ben. Bana hiç yakışmıyor böyle şeyler. İsmen tanıdığım iki kişi ile beni bir takım ettiler bunlar... Sonra birer parşömen verdiler, bir dakika, bana iki vermişlerdi sanırım. Neyse önemli değil. Dediler alın bunları köyün dört yanındaki kulübelere dağıtın. Normalde böyle eften püften taşıma işlerini genin bebelere yaptırırlar, bu sefer ne bok yemeye bizi çağırdılar bilemedik ama sorgulamadık da. Uslu uslu yola koyulduk. İlk olarak en uzaktaki kulübeden başlayıp en yakındakine doğru gitme ve sonunda da Daichou binasında raporlarımızı verip dağılma kararı almıştık ama burada da cenabetlik peşimi bırakmadı. Köy tabaka tabaka ayrılmış durumda ve tabiri caizse götüne don alacak parası olmayanların yaşadığı sokaktan geçerken kem gözlere maruz kaldık. Normalde içimizi serinletmesi gereken, ama bu sefer gereksiz tedirginlik vermiş olan bir yağmura yakalandık. Bir de üstüne, beklememizi tavsiye ettiğim halde çatıdan çatıya atlamalı zıplamalı şekilde devam etmek isteyen takım arkadaşlarım zart diye bir çatıdan içeri düşmesin mi? Yok artık daha neler, iki adım atamadık diyoruz bu sefer arkamızdan bir ses duyduk. AQ ARKAMIZDAN ANBU TAKIMI ÇIKTI GELDİ BU NE BİÇİM İŞTİR?! İnatla parşömenleri istiyorlar, inatla vermiyoruz. Aynı köprüde karşılaşmış keçiler misali davranışlar sergiliyorduk ki adamlarb izi uyuttu. Gözümüzü görev aldığımız binanın dandik bir odasında açtık. Gelmişler bir de utanmadan "Ay korkmayın irade testine tuttuk sizi başarılı oldunuz ehe!" diyorlar, SİKERİM BE! Sikikler.

Bok gibi içmişim, ayık vaktim olmamış derken dedim artık kendime bir çeki düzen vereyim. Şu 'terk edilmiş' olmamın siniri bir geçsin de, Nishi'ye kendimi kabullendirme planlarıma başlayayım. Niyetlendiğim her şey gibi bu da istediğim yönde gitmedi tabii ki. Geninin teki geldi kapıma, diyor "Ağabey havuz partisi veriyorlar bedava yemek de var." Nasıl koştum partinin verildiği yere bilmiyorum. Mantıken köyde havuz olmaması lazım ama onu bile sorgulamadım yani. Zaten sonradan öğrendim ki zengin bir zanaatkarın kendi havuzunda verdiği bir partiymiş. Hayır sevap meselesi yani. Neyse, partide kimi gördüm dersiniz? AY TABİ Kİ DE NISHI'MI!!! Yanına yaklaşmamaya falan çalışıyorum, uzaktan bakışlar atıp kesiyorum ne yapıyor diye. İnadına beni ayar edecek, cinlerimi tepeme çıkaracak davranışlarda bulunuyor. Tanımadığım, muhtemelen kendisinin de adam gibi tanımadığı turuncu bir heriften bir bardak alıp kafasına dikiyor, gene tanımadığım bir başka adama sarılıyor, yanlarına yarı çıplak bir kız geliyor derken sikerler dedim koştum yanına. Adam bana laf soktu ya la orada. Öpüşmeyi koklaşmayı geçtim, sanki altı senedir best friends forever olmamışız gibi bana köpek dedi! Buna rağmen alınmadım, buna rağmen yılmadım! İyice gaza geldim. Biliyorum ki bu herif zamanında kendine "Hayalet" lakabını takmıştı, evlere girip bir şeyler çaldığı için... İçki standına gittiği bir sırada fırsatını bulup yanaştım ardından... Dedim ki; "Gosuto-sama... Şu arkamızdaki köşk ne de güzel ve... Boş."

Yani elin adamını gidip boş eve davet ederseniz sizin de sonunuz sikilmek olur sayın okuyucular. Durun anlatıyorum. Herifi "Gosuto" diye çağırınca bariz belliydi zayıf noktasından vuracağım. AMA BEN NEREDEN BİLEYİM PEŞİMDEN ZİL ZURNA SARHOŞ ŞEKİLDE EVE GELECEĞİNİ?! Zanaatkarın sik gibi döşenmiş zevksizlik abidesi evinde oturmuş cips eşliğinde biramı içiyordum. Nishi gibi sapık olmadığım için bir şeyler aşırmak gibi bir düşüncem olmadı. Neyse efenim, ensemde bir dokunuş ve takiben de bir ürperti hissettim. Gelmiş bizimki sikik sikik sırıtıyor sanki hiç bir şey olmamış gibi, diyor "Nasılsın?" Sik gibiyim Nishi'm, sik gibi! Patladım gibi bir şey oldu ben buna. Bu da beni zorla oturttu yere, konuşmamı engelleyerek döktü içini bana. Tüm hislerini, insanlardan çekindiğini falan, her şeyi anlattı. Konuşuyor da konuşuyor, susmuyor ağzını siktiğimin. Tam artık gene patlayacağım debeleniyorum derken yapıştı dudaklarıma. Evet bu dudakları özlemişim, evet tekrar bu hissi yaşamak için her şeyimi veririm ancak BENİM DE SÖYLEYECEKLERİM VAR NISHI! İttirip, insanların tepkilerinin sikimde olmadığını, sonumun onunla olmasını istediğimi söyledim. Bu söylediklerimin karşılığı da gözyaşı ve "Seni seviyorum." oldu. Sonrası... Öpücük. Çok fazla öpücük. Bir sürü öpücük. Derken... KABOOM! Tanımadığım bir adamın evinde seks!

İbne götveren sevdiceğim beni acımasızca becerdikten sonraki gün "Sarhoştum hatırlamıyorum!" triplerine girdi. Tabi öncesi var bu durumun. Tanımadığım herifin köşkünde bana giriştikten ve ben de olayın şokunu bir nebze atlattıktan sonra tuttum bunu o kafayla kendi evime götürdüm. Dışarıda parti verken adamın evine zigiş olayı pek rahat olmuyor malumunuz. Zaten partiden dolayı Ishi sokakları mayolu bebelerle dolmuştu, pek dikkat çekmedik eve gidene kadar. NEYSE EFENİM BENİM EVDE DE AKSİYON DEVAM ETTİ. Sonra ilk bu tipini siktiğiminin herifi uyuya kaldı, ardından ben. Nishi'nin kafası güzel, Nishi kadar olmasa da benim ki de güzel, ortam güzel, sen güzelsin hayat güzel derken bir uyandım, oç geninin teki adımı haykırarak kapımı çalıyor, beni göreve çağırıyor. Neyse efenim görevdir boynumuzun borcudur dedim, gittim hallettim işleri geldim eve tekrar. Yatağımda hala mışıl mışıl uyumakta olan bir sevdicek bekliyorum ama yok. Benden önce uyanmış gitmiş, zaten tek göz evim vardı o zamanlar bir yere de saklanamaz hani. Şöyle akşama veya yarına kadar bulaşmayayım, yılışık sevdicek olmayayım dedim, acıkan karnımı doyurayım istedim... Lan tezgaha el atıyorum tabak yok, çekmeceyi açıyorum çatal bıçak yok. Biraz düşündükten sonra jeton paraşütle düştü benim. Bu Nishi malının hırsızlık geçmişi var demiştim değil mi? Tabi dün bir de Gosuto falan deyince adama, bir şeyler çalma isteği bana denk gelmiş olmalı dedim. Bekar evi ayağına her alet edevattan bir tane olduğu için bende, el mahkum evine gittim. İşte burada olaylar başlıyor efenim. Tutturdu hatırlamıyorum, tutturdu olmaz olamaz. NASIL OLAMAZ KARDEŞİM BAYAĞI BAYAĞI SİKTİN İŞTE, SİKERKEN İYİYDİ! Bir de her yere kusmuyor mu kami kahretmesin. Tamam her yere değil belki, hatta yanımda da hiç kusmadı, abartmayı seviyorum ama renginden sesinden belli acaip hastalanmış bu adam. Gönlüm el vermedi orada sik gibi bırakmaya, baktım ben buna iyileşsin diye. Hastalığı geçene kadar da konuşmayacaktım aşk meşk mevzusundan ama kendisi dayanamadı açtı konuyu zart diye. Lan ne biçim uzattım olayı ha. İşte konuştuk sevgili olduk bye.

Kız kardeşim Kyou, evime zorla girip artık benimle yaşayacağını ilan ettiğinde kararlıydım aslında onu geri göndermeye. Kalmasına izin vermeyecektim, gitmezse döve döve geri götürecektim evine. Neden yapmadım? Belki de yalnız yaşamanın sıkıntısı etkiledi beni. Belki de son zamanlarda çoğu şeyin iyi gitmesinden gaz aldım da vazgeçtim onu göndermekten. Aramızı eskisi gibi düzeltebileceğimi bile düşünmüş olabilirim. Kim bilir? Kesin olan tek bir şey var; o da kararımda kalsaydım eğer, evimde geçirdiği üçüncü günün sabahında onu uyuşturucudan mortu çekmiş vaziyette bulmayacağımdır. Maalesef geriye, ailemin bana duyduğu bir şüphe, karmaşık hisler ve bir adet hayalet bıraktı sadece.

Kardeşimle yaşadığım olaydan sonra evime giremeyince, Nishi kendisinde kalmama izin verdi. Aslında, oldukça güzel bir hafta geçirdim denilebilir onun evinde... İnatla salonda yatmak istemesini ve benim de durduk yere melankoliye bağlayıp durmamı saymazsak. Gene böyle depresif anlarımdan birinde sik gibi bir not bırakarak evinden ayrılma kararı aldım işte. Almaz olaydım. Aklım başımda olsaydı da sevdiceğimin dizinin dibinde oturmaya devam etseydim. Ueno Riko adında bir Kunoichi'nin evinde kiralık oda buldum, hemen de tuttum! Tuttum tutmasına ama bari 24 saat doldurabilseydim yeni odamda yahu! Kızdan tokat mı yemedim? Çük kesme tehdidi mi almadım? Artık sabah kıza yanlışlıkla nasıl tekme attığımı bile anlatmak istemiyorum ama olayın üstüne bir de kızın belalısı eve daldı... Bir de onunla kavga ettim mi? Oldum ben işte orada. Dedim Kiyo kaçar!

Riko'nun evinden kaçıp resmen evsiz evsiz Ishi sokaklarında takılmaya başlamıştım ki milletin beni köyden çıkmalı göreve gönderesi tuttu. İyi de oldu aslında lan, kafam falan dağıttı iyi denk geldi ama takım arkadaşımın önümde sçıp kayıplara karışması ile handa görev yapan kadının işimizi yapmamıza izin vermesi pek hoş kaçmadı. Neyse ki, götümüze giren bir şey de olmadı.

Açıklama gelecek.

Açıklama gelecek.

Açıklama gelecek.
Özel Başlıklar

Açıklama gelecek.

Açıklama gelecek.

Açıklama gelecek.
Devam Edenler
Ö ğ r e t i l e r - N i s h i & K i y o
K ü ç ü k K u r b a ğ a