[Lejant] Sanzen Kyuu


İsim: Tomoe Kinjo
Yaş: 11
Cinsiyet: Erkek
Element: Doton
Rütbe: Genin
Durum: Ölü
Akademiden beri, gözleri Kyuu'nun üstündeydi bu fedakar shinobinin. Onun hareketlerini gözleri açık izlerdi ve hayatı boyunca her zaman kendini kanıtlama güdüsü içerisinde yaşamıştı. Tıpkı Kyuu gibi. Fakat o, gölgede kalanlardandı, son ana kadar. Sonunda, kendini göstermişti, Kyuu'ya ve diğer dostlarına. Hayatın, düşündüğü gibi işlememesine yardımcı olmuştur Kyuu adına, onu hayallerine koşturan o anda.
Kendi hayatını, dostlarının hayatından önemsiz görecek biriydi o. Belki, pek göze batmamıştı o zamanlar. Ama adı, Kyuu'nun kalbine batanlar arasındadır şu sıralar.
Pek konuşmazdı, sadece bakardı. Bazen hayranlık dolu gözlerle bakardı, bazen acı dolu gözlerle. O, hayatını bakarak geçirdi. İzlemeyi severdi, gözlemci miydi, analizci miydi bilinmez. Ama izlemeyi severdi. Unutulandı, ama unutan olmadı.
İnsanların en zor zamanlarında hep yanında olmak istedi, belki kimseler onu kabul etmemişti ama o hep vardı. Dediğim gibi, bakarak anlaşırdı, bakarak isterdi ve bakarak onaylardı. Belki de bu yüzdendi, iri gözleri ve ufacık dudakları.
Bazen, mezarlıkta, onu görüyor gibi oluyor Kyuu. Her zaman yaptığı gibi ufuktan bakıyor, başkalarının hayatını seyredalıyor. Kyuu, onun iri gözlerinin hala üzerinde olduğunu düşündüğünde, zaman zaman, hala onun görmek istediği gibi gösterişli bir hale bürünüyor.
Aynı şeyleri yaşayıp, farklı şeyleri yaşayan iki insan onlar. Yani, birkaç farkla. Kinjo, ailesiz büyüdü. Kyuu ise babasını sonradan kaybetti. Fakat Kyuu'nun başardığı bir şey vardı ki, bunu Kinjo yapamamıştı. Başardığı şey, başarının ta kendisiydi.
Saygı duymak, bu adamdan öğrenilebilecek alelade bir davranıştı. Öyle ki, Kyuu'nun hayatında kimse bunu böylesine başaramamıştı. Kyuu da öyle yaptı, saygı duymayı, Kinjo'dan öğrendi.
Ne vardı ki; Kyuu için ölmesi gerekmezdi. Belki de bunu, Kyuu'nun daha rezil bir hayat yaşaması için yapmıştı. Daha düşünceli, daha çok kaçılması gereken bir hayat. Ama, emindik ki, Kyuu'yu eksik bırakmıştı.
Özellikle de, son sözleri. ''Sana oynuyorum, Kyuu.''

İsim: Yusuke Tameshi
Yaş: 13
Cinsiyet: Erkek
Element: Suiton
Rütbe: Genin
Durum: Ölü
Bir parça, Kyuu'dan bir parça. Onun duygular kısmını tamamlayan parça. Tameshi, her zaman duygularını aktif bir şekilde yaşamıştır ki, bu onun biraz panik biri olarak görünmesini sağlamıştır. Genele bakıldığında, Kyuu'nun tersi olarak, üzgünse ağlar, mutluysa güler. İçtenlikle yaşar-dı. Her neyse.
Görev sırasında, o da tıpkı Kyuu gibi intikam ateşiyle tutuşuyordu ki, aslında onu desteklemek adına orada yer almıştı. Su ve elektriğin doğal uyumundan yararlanacaklardı, tıpkı Kyuu ve Tameshi'nin uyumu gibi.
Kyuu, ne zaman içine kapanacak olsa, ne zaman kendi kendini bitirecek olsa, Tameshi ona destek olurdu, Toyo ile birlikte. Yine destek olacaktı, fakat bu sefer yanında olmayacaktı. Kendisinden beklenmeyeceği kadar soğukkanlıydı, Kyuu tarafından son görüldüğünde.
Hisleri aktarmayı ondan öğrenmişti Kyuu, bunun bir kısmı onunla birlikte gitmiş olsa da. Üzüldüğü kadar sevindirmeyi, kızdığı kadar sakinleştirmeyi ondan öğrenmişti. O, başlı başına bir hayat dersiydi. Ekibin bir parçası, hislerin efendisiydi.
Kyuu ve kalanların yola devam etmesi adına, geride kalmıştı. Geride kalmayı göze almıştı, belki de aralarındaki herkesin yapabileceği gibi. Fakat bu sefer, sahne ondaydı. Buruk bir mutluluk bırakmıştı geride, ilerideki dostları adına.
Ve rüzgarda duyulmuştu son sözleri, Kyuu hakkında.
''Seninle aynı ata oynuyorum, Kinjo.''

İsim: Ryuichi Fei
Yaş: 10
Cinsiyet: Erkek
Element: Doton
Rütbe: Genin
Durum: Ölü
Ah, işte bir hain parçası. Sinsi, güvenilmez birisi olduğunu geç anladığınız tiplemelerden. Kyuu'nun dostlarını kaybetmesinin belki de temel sebebi olan bu çocuk, çocuk görünümlü şeytan. Yılan. Ama kesinlikle bir çocuktan ötesi. Sonuç?
Kesilmiş bir şahdamar, parçalanmış bir kalp. Kyuu'nun, öldürdüğü ilk kişi olma şerefsizliği. İşin en güzel yanı, bir mezarının bile olmayacak, leş parçasının teki olarak orada kalmış olması. Öldüğünden kesinlikle emin olunan, artık zararı olmayan eski bir tehdit. Bir de, yılanın başı var ki, onun kim olduğu hala bilinememekte.
Küçüklükten beri sadece güç delisi, hırslı bir manyaktan fazlası değildi. Aslında onun böyle olmasının sebebi, henüz çok çok küçükken kaybettiği ailesiydi. O, ölümsüzlüğü arzulayan bir deliden ötesi değildi. Öyle ki, ölümün gelişimine engel olacağını düşünüyordu. Tek arzusu ölümsüzlük olan birinin ölümünün, ölmenin arzuladığı tek şey olan birinin elinden olması.. Ne ironi ama.
Ne var ki, hak ettiğini buldu. Yetenekliydi, fakat bunu köyün zararına kullanması, cezalanması gerektiği anlamına geliyordu. Suçsuz muydu? Değildi. Suçu bu kadar büyük müydü? Değildi. Öldü ve bitti.