1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

[Lejant] Miyagawa Yuna

MesajGönderilme zamanı: 14 Haz 2016, 21:57
gönderen Miyagawa Yuna
Resim
Miyagawa Daisuke

Kocaman pembiş ailemi anlatmaya babam ile başlayacağım. Babam doktordur. Köy meydanındaki hastanede çalışıyor. Annem ile de hastanede tanışmışlar. Kendisi o kadar yakışıklı ki annemin kalbini ilk görüşte çalmış. İşini severek yapan, saygılı bir beyefendi. Kendime rol model aldığım kişi. Küçükken babam ile evlenmek istiyormuşum, öyle diyorlar. Ayrıca benim için babamla aynı havayı yansıttığımızı söylerler. Sanırım ikimiz de hislerimizi ifade etme konusunda sıkıntı çektiğimiz için böyle söylüyorlar. Babamı seviyorum. O da beni seviyor. Sadece benim acı çekme ihtiyacımı anlamıyor ve bu konularda biraz sıkıntı yaşıyoruz. Umarım bir gün hislerimi anlar. Gerçi şu da bir gerçek ki ne istesem hemen yerine getiriyor. Zürafa istesem ertesi gün yüksek tavanlı eve taşınırız herhalde. Kedilere alerjisi olmasına rağmen evde kedi beslememe izin veriyor. Moralimin bozuk olduğu zamanlarda beni neşelendirmek için saatlerce uğraşırdı. O ciddi yüz ifadesi ile hayata dair nasihatler vermesi çok komik oluyor. Sıkıcı ama sırf onun için dinlemeye değer.



Resim
Miyagawa Hana

Bu gördüğünüz güzel kadın da annem. Genç görünüşüne aldanmayın, minyondur biraz kendisi. Kim der ki beş çocuk doğurmuş? Bizim aileye bu genetiği de o getirmiş sanıyorum zira Miyagawa kardeşler olarak gerçek yaşlarımıza kimseyi inandıramıyoruz. Benim hala on iki yaşımda göründüğümü söyleyenler var. Neyse. Annem, babamın çalıştığı hastanede hemşirelik yapıyor. Yakışıklı doktor koca arıyormuş bulmuş. Kendisi de manken gibidir. Ama sadece dışı değil içi de bir o kadar güzel. Her zaman en lezzetli yemekleri yapar ve canım ne zaman abur cubur atıştırmak istese izin verir. Saçlarımı tarar ve güzelce örer. Kendi işi yeterince yorucu değilmiş gibi kardeşimin peşinde koşar. Abilerimle ve ablamla biz de ona elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. Annem beni birkaç kere kendimi evdeki ekmek bıçağıyla keserken yakaladı. Bu yüzden midir bilmiyorum ama kesici aletler aniden evden yok oldu. Saklandıkları yeri keşfetmeme imkan yok. Annem de babam gibi acı çekme arzumu anlamıyor olsa gerek. Halbuki buna ihtiyacım var. Çok mu garip bir şey?



Resim
Miyagawa Yuka

Beş yaşındaki kız kardeşim ve an itibari ile ailenin en küçüğü. Bundan küçük de olmaz herhalde artık. Umuyorum. Annemin işlerinin yoğun olduğu dönemlerde ona bakıcılık yapan genellikle bendim. Ablamdan epey korkuyor bu yüzden onun yanına pek yaklaşmaz. Çok güler yüzlü bir bebek. Evde en yakın olduğu kişi benim. Annemin sözünü bile dinlemez bazen ama benim lafımın dışına asla çıkmaz. Yaşıtlarından biraz farklı. Topla oynamaya bayılıyor. Genellikle erkeklerle arkadaşlık ediyor ve erkek gibi giyiniyor. Daha şimdiden çok güçlü kolları var. İleride benim gibi olmayacağı kesin. Kim bilir, belki biraz daha büyürse beni korumaya bile başlar.



Resim
Miyagawa Junko

Dört yaş büyük ablam. Şu sıralar annemin ve babamın yol göstermeleri sonucu medikal ninjalık eğitimi görüyor. Babam ve ben gibi o da devamlı ciddi bir yüz ifadesi ile gezer ama bizim aksimize o gerçekten de sürekli ciddidir. Şakalardan ve laubali davranışlardan nefret eder. Her zaman böyle birisiydi. Yuka onu gördüğünde dehşete kapılıyor. Daha bebekken görür görmez ağlardı. Aralarında biz yokken ne geçti bilmiyorum ama ablam bebeklerden de nefret ettiği için bu duruma pek bozuluyor sayılmaz. Soğuk nevale, buzdolabı. Ailemiz çok kalabalık olduğu için pek eve de uğradığı yok. Kendi başına takılmayı, yalnız kalmayı, sessizliği seviyor. Edebiyata da çok düşkündür. Şiirler ve kitaplar okumaya bayılır. Kütüphanede gönüllü çalışanlar arasında ve oraya devamlı bağış yapıyor. Kütüphanenin gelişmesi en büyük arzusu. Onunla çok samimi bir ilişkim yok ama kendisi sayesinde epey güzel kitaplar okudum ve kütüphaneye sık sık uğrar hale geldim.



Resim
Miyagawa Mamoru

İki yaş büyük abim. Evin şebeği. On sekiz yaşında olduğuna bakmayın davranışları on yaşındaki bir çocuktan farksız. Çocuksu olsa bile ağzı çok iyi laf yapar. Onun anlattığı şey dünyanın en saçma şeyi olsa bile oturup dinlemek istersiniz. Hatta öyle ki üfürdüğü şeyler kulağınıza inanılmaz mantıklı gelir. O anlatırken onun görüşünü desteklemek isteği gelir içinize. Ses tonu, tonlaması öyle mükemmeldir ki... Kendisi de bunun farkında olsa gerek köy merkezinde bir kıyafet dükkanında çalışıyor. Genellikle yukata satıyorlar. O dükkana adımını atıp da almadan çıkan yoktur sanırım. Ürünleri pek çeşitli olmasa bile abim yeteneği sayesinde satış yapabiliyor. En büyük dileği köyde ticaretin gelişmesi. Böylece çok daha çeşitli ürünler satabilecek. Hatta ticaret işinde epey yükselmek gibi hayalleri var. Kendisi pamuk şeker gibi bir insandır. Benim ve ablam Junko'nun shinobi olmamıza en çok karşı çıkan kişiydi. Atraksiyonu ve savaşı sevmez. Herkesin güvende olmasını tercih eder. Keşke öyle bir dünya gerçek olsa.



Resim
Miyagawa Shougo

Sho-chan. Altı yaş büyük abim ve kardeşlerin en büyüğü. En çok vakit geçirdiğim ve hislerimi en çok dökebildiğim insan. Kendisi doğuştan psikolog. Onunla sohbete dalıp duygusal boşalma yaşamadan ayrılamazsınız. Çarpıcı sorular sorar, hislerinizi direkt çözer ve sihirbaz gibi kalbinize dokunur. İnanılmaz birisidir. Bir eğlence yerinde okamalık yapıyor bu yüzden sık sık kadın kılığına girmiş halde görebilirsiniz onu. Ama bu sadece eğlencesine yaptığı bir meslek. Kendisi eşcinsel değil. Aslında cinsel tercihini tam olarak bilmiyorum ama birkaç kız arkadaşı olmuştu. Aynı zamanda yazarlık yapıyor bu yüzden insanları gözlemlemeye ve elinden geldiğince okumaya bayılır. Çok konuşkan ve dışa dönük bir insandır. Benim acı çekme arzumu anlayan tek kişi. Evde bu duyguları bir tek onunla paylaşabiliyorum ve ne zaman kendimde bir sorun olup olmadığından şüphelensem bana o kibar gülüşü ile gayet normal olduğumu söylüyor. Bu duygunun beni nasıl hayata bağladığına bizzat şahit oldu kendisi.



Resim
Morita Tsuyoshi

Hayatımı değiştiren haylaz komşu çocuğu. O gün başıma onlarca dikiş atıldı ama minnettar olmadığımı söyleyemem. Onun sayesinde kendimi buldum. Ne yapmak istediğimi keşfettim. Belki de şu an burada ne yapıyorsam onun sayesinde. Ama kendisi o günden sonra benimle hiç konuşmadı. Ne zaman yolda denk gelsem ya görmezden geliyor ya da yolunu değiştiriyor. Suçluluk duygusu ile mi yapıyor bunu yoksa o an davranışlarım yüzünden beni tuhaf mı buldu bilmiyorum ama bana bir fırsat daha verirse ona teşekkür etmek isterim. Kendisi şu sıralar ne yapmakla meşgul hiçbir fikrim yok zira pek az denk gelmeye başladık.