[Lejant] Rinjuu Shinji


Bu kişi benim öz annem olmakta. Kendisi esasen Kirigakure'den gelme, ancak sapık babamın kötü emellerine alet olmuş biri olarak artık benimle birlikte Amegakure'de. Öz babam olan Saigo'nun en sevdiği kişiymiş söylediğine göre. Hatta bu iddiasını ileri boyutlara götürüp tek kadını olduğunu da söylemişti zamanında. Her ne kadar buna pek inanmasam da kadıncağız kırılmasın diye babamın aslında çapkın bir adam olduğunu söyleyemiyorum ona. Ha, bu konudaki düşüncem hissiyattan öteye gitmiyor tabi ama kendi kitabını yazdıran bir adamdan ne beklenir ki! Neyse... Annem her ne kadar Sakutaro isimli Amegakureli tüccarla evlenmiş olsa da, kendisi hala Saigo'ya aşıktır. Dolayısıyla annem hala o ölü adamı özlese de, yeni kocasına da sadık bir eş olarak hayatını sürdürüyor.
Annem shinobilik gibi şeylere pek ilgi duyan biri değil. Dolayısıyla benim de shinobi olmamı pek desteklediği söylenemez. Özellikle Saigo'nun başına gelenlerden sonra bu konuda aramızda hararetli konuşmalar bile geçmişti. Ama zamanla o da benim Saigo gibi tehlike denizinde yüzecek biri olmadığımı anlamış olacak ki, shinobi olmam konusunda nötr kalmayı seçti. Neredeyse tüm gününü evde geçiren, Ame'deki ilk zamanlarımızda baya baya paranoyak takılan ama zamanla bu durumu da atlatan annem, bugün için oldukça iyi durumda. Yeni bir hayatın getirdiği külfeti omuzlarında taşıyabilen sağlam bir bünyesi bulunuyor. Hatta bu da yetmiyormuş gibi, iki üvey kardeşime de analık yapmayı başarabiliyor.

Bu yanda gördüğünüz, annemin elinden çıkan ve Saigo'nun son zamanlarını yansıtan bir resim. Saigo benim öz babam olmakla beraber tırt bir insandır! Kendisini hiç tanımadım, ancak annemin kaleme aldığı anı kitabından onun hayatını okumaya başladım. Şu ana kadar bu kitapta pek ilerleme kaydettiğim söylenemez, zira anıları bir kahramanın hikayesinden çok işkembeden sallayan bir adamın hikayesi gibi. Kirigakureli bir shinobi olan Saigo, zamanında takım arkadaşları Baka ve Sato ile nam salmış, köyüne sadık ancak köyü tarafından düşman bellenmiş biriymiş. Arkadaşları ile seçtiği yolda epey uğraşmışlar annemin söylediğine göre. Tabi detayları kitapta gizli, ancak okumak o kadar zor ki!
Shunshin no Saigo olarak da bilinen babam Shunshin tekniğinde baya uzmanlaşmış biriymiş. Annemin anlattığına göre de onu bacaklarını keserek öldürmüşler. İronik bir ölüm şekli olduğunu söyleyebilirim. Yine de annemin düştüğü durum sebebiyle bu adamın ölümüne üzülmüyor değilim. Annem bana hamileyken ayrılmak zorunda kalmışlar ve Saigo yakalanacağını bildiği için de bizi Amegakure'ye göndermiş. Burada annemin yeni bir hayat kurmasını falan söyleyerek ayrılmışlar. Annemin hüzünlü hikayesi böyle başlamış olsa da, bana göre Saigo kırdığı cevizlerden bu şekilde kurtulabilmeyi seçmiştir. Elbette düşüncelerim değişebilir ancak anılarından edindiğim izlenim bu yönde.
Ona karşı sevgi ve saygı besleyip beslemediğim hususları konusunda emin değilim, ancak annemin bu adam için beslediği duygular beni etkilemiyor değil. Zaten anı kitabı olaylarına da annem için girmiştim. Bakalım bu adam hakkında daha neler okuyacağım.

Bu arkadaş benim üvey babam olur. Kendisi Amegakureli olup buradaki saygın tüccarlardandır. Heykel, resim vb. sanat eserleri konusunda uzman bir adam olmakla beraber, bana göre bu tür zımbırtılar ile zengin olmayı başarmış bir dehadır! Zira bu dandirikten şeyler ile para kazanılmasını bile aklım almazken, bu adam köşelerden köşe beğenip orayı dönmüş bir adamdır!
Daha önce başından bir evlilik geçmiş olan Sakutaro'nun, bu evliliği eşinin hastalık sonucu ölmesiyle sonlanmış, bu evliliğinden bir çocuğu daha bulunmakta. Bu yetmezmiş gibi üstüne piyangodan ben çıktım, ama Saku-paşaya bu da yetmemiş olacak ki bir de annemden bir çocuk yaptı. Totalde 3 çocuk babası olan Saku-paşa, bugüne kadar bana çok iyi davranmış biri. Her istediğimi yerine getiren, bana hiç kızmayan, her konuda destek olan biri. Hani gerçeği bilmesem üvey babam olduğuna falan inanamam. Ne tokat atıyor ne kemerle dövüyor ne ahıra kapatıyor! Baya baya bana çok iyi biriymişim gibi davranıyor! Başta anneme olan aşkındandır diye düşünmüştüm ama adam annemin reddettiği isteklerimi bile yerine getirince, dedim ki bu adam iyi biri! Severim, sayarım vesselam! Annemi baya baya seviyor ve kolluyor olması da bu sevgime saygıma büyük etken tabi.

Bu veledi zina üvey babamın ilk evliliğinden olan çocuğu! Kendisi de benim gibi bir shinobi olmakla beraber 20 yaşına gelmesine rağmen hala Genin rütbesinde kalmış bir öküzdür. Hani bok çukuruna düşse, bok çukuru bu adamdan tiksinir! Öyle bir adam işte. Sakutaro'nun parasını çarçur etmeyi kendine görev addeden, babasını köy içerisinde utandırmak için elinden geleni ardına koymayan, götün teki! Uyuşturucu bunda, karı-kız bunda, kumar bunda, alkol bunda, piçlik bunda! Eğer Amegakure'ye gelirde bir orospu çocuğu olmak isterseniz mutlaka bu adamı ziyaret edin! Tanrıya şükürler olsun ki ayda yılda bir eve geliyor da huzurumuz çok kaçmıyor! Her ne kadar anneme pek bir saygısızlık yapmamış olsa da, içten içe anneme bir şey dese de ağız burun dalsam diye bekliyorum. Kısacası bir gün ağzına sıçıcam bu adamın ama du' bakalım!

Bu gördüğünüz kişi ise annem ile Sakutaro aşk meyvesi! Annemin hayvani genleri bendeki gibi baskın çıkarak beyaz saçlı biri olarak piyasaya giren Manobu, şimdilik sessiz sakin bir şekilde akademiye giriş yaptı. 11 yaşında girmesine günler kalan Manobu'nun şu anki en büyük sıkıntısı ise kendisine seçeceği rol modelini henüz bulamamış olması. Babası shinobilikten anlamayan, annesi shinobiliği desteklemeyen, büyük abisi götün biri olduğu için ve son olarak ben de kaygısız biri gibi davrandığım için boşlukta sallanıyor şimdilik. Onunla pek zaman geçirdiğim de söylenemez, ama ileride ne olacağını kim bilebilir. En azından büyük abisi gibi şerefsiz biri olmasını engellerim diye düşünüyorum, bence bu yeter de... Hele bir büyümeye başlasın da, sonrasını düşünürüz!

Genin olduğum dönemlerde içerisinde yer aldığım takımın kaptanlığını yapan Danno-sensei, beraber geçirdiğimiz onca yıla rağmen bana bir bok katamamış bir insandır! Kendisinin hasbelkader Jounin olduğunu düşünüyorum, zira en büyük derdi bıyığının düzgün olup olmadığı olan bir insanın nasıl olur da Jounin olduğunu aklım almıyor. Tamam ben de çok çakozlamıyorum shinobi işlerinden ama, bu adam baya baya mal! Yine de Jounin ama, sonra gel de içme!
Danno-sensei'yi sinir etmenin zevki ayrıdır, çünkü kendisi çok çabuk sinir olan ve sinir olduğunda da eli ayağına karışan biridir. Bu sebeple de aslında Chuunin olmamı sağlayan kişidir. Daha önce "Özgeçmiş" kısmında anlatmıştım ya, hani beni başından savmak için Chuunin olmamı destekleyen adam diye, işte o Danno-sensei! Şimdi arada bir görüşüyoruz, tabi çok kısa süreli olarak. Adam beni görünce yolunu değiştiriyor ama peşinden koşup yakalıyorum herifi! Ama bir gün Jounin olursam, ağzına ağzına saydıracağım laflarımı!

Eğri oturup doğru konuşalım gençler, içimizdeki "Kargalar sürüyle kartallar tek başına uçarmış, ben de kartalım aga!" diyenlerin bile gönlünde yatan biri vardır! Aksini iddia eden yalan konuşuyordur, yalanınızı siktirtmeyin! Ben adam gibi söylüyorum işte: Miyako benim gönlümdeki hatundur!
Olayı sakın aşk böcüğü kıvamına getirmeyin, sadece hoşlanıyorum kendisinden. Zira aşk meşk işleri ile uğraşabilecek kıvamda olduğumu düşünmüyorum. Zaten uğraşacak olsam da konuştuğum kız sayısı bir elin parmağını geçmez! Hepsinin de çirkin olduklarını düşünürsek Miyako tek seçenek olarak karşıma çıkıyor. Yani zorunlu bir ilgi duyma benimkisi, abazalık vs. falan değil!
Gelin görün ki, yaradan bu kıza pırlanta gibi bir cilt, ipek gibi bir ten, Güneş gibi saçlar, deniz gibi gözler vermiş. Bu kadarı yetmez diye düşünmüş olacak ki bir de billur gibi ses, insanın için fıkır fıkır eden bir gülüş vermiş! Oha, kızı anlatacağım diye kızın kim olduğunu söylemedim! Miyako benim takım arkadaşımdı, şimdi o da benim gibi bir Chuunin. Dolayısıyla artık daha az görüşebiliyoruz. Keşke daha çok görüşsek ama yoğun kız. Benim gibi pineklemek yerine shinobilik konusunda uğraşıyor kendisi. Ha, yeteneği, dövüş stili falan neydi diye soracak olursanız, inanın hatırlamıyorum. Kendisine aval aval bakmak dışında pek dikkat edemedim zira. Bugün olsa yine aval aval bakarım, hiç de çekinmem!

Bu orospu çocuğu da diğer takım arkadaşımdı! Kendisi ruh hastası bir pezevenktir! Hakkında çok bir şey söylemeye gerek yok o yüzden! Senin gibi adamın götünü siksinler! PİÇ!