
Bu adam çok cool yahu. Piercingler, kazınmış saçlar falan. Acaba ben de kazıtsam mı? Ama yok ben patatese dönerim. Aha bu saçının kenarını kazıtan tipler evlenir de ben çulsuz çulsuz gezerim 40ımda. Ayh, kendi kendime konuyu saptırdım iyi mi? Her neyse, yıllar önce, daha ben taze chuuninken, takımlarımızdan ayrı ortak göreve gönderilmiştik, belge takası yapmaya Çim Ülkesi ile. Neyse ben açtım belgeleri dayanamayarak, baktım çok sıkıcı şeyler yazıyor, yok yeni ticaret anlaşmasının taslakları, yok sınır ihlali yaptırımları falan, dedim şu belgelerin kenarına "Kusa-daichou'nun götü karpuz gibi!" yazayım, olay çıksın da eğlenelim. Normalde konu görevler olunca böyle pek piçlik yapasım gelmez. Neyse gene konuyu saptırıyorum yavaştan, o görev boyunca beni kıl kıl süzmesini saymazsak bayağı ısındım bu adama. Güzel de bir takım olmuştuk, o oyaladı ben indirdim falan olay oldukça.
Köye dönünce de gördükçe yanına uğramaya devam ettim, terslenmek yerine "onay" duygusunu hissettikçe de arkadaşlığımız ilerledi, yani benim açımdan ilerledi. Onay duygusunu nasıl hissedebildiysem bu adamdan, bi de kendimi buna yakın hissediyorum falan, umutsuz vaka mıyım neyim. İçten içe hayranım kendisine itiraf ediyorum, saçımı kazıtıp "SEMPAI!!" diye bağırasım gelmiyor değil, sonra bana çipil çipil gözlerle baksa, kendimizi soğuk sulara atıp çılgınlar gibi öpüşseköhööHÖHÖM *soğumuş kahvesinden bir yudum alır*. Ne diyordum, iyi adam işte, severim.
G Ü N C E L L E M E
Soğuk değil de, sıcak sularda öpüşme hayalim gerçekleşti bu adamla... Hayır, boş zamanlarımda tabii ki de bu tarz ibne hayaller kurmuyordum, zaten her şey bir anda gelişti! Anlatayım efendim...
Ben bunun evine gittim işte iki üç hafta önce, lan gitmez olaydım! Birbirimizin üstüne mi düşmedik, hasta olup yatağında mı uyuyakalmadım... Bir de geldi üstüme çıktı bu sikik, dayadı bir güzel! Sayın seyirciler tabii ki de bir hareketlenme olacak bende! Üstüne bir de beni kovdu mu bu?...
İtiraz etmeyeyim şimdi, bunca yıldır tek adam gibi takıldığım kişi Shiki olduğuna göre, varmış zaten içimde bir şeyler belli ki... Bu kadar saçma ve ufak bir olaydan sonra kendimi toparlayamamamın başka bir açıklaması olamaz çünkü. Bunu tekrar görene kadar deli gibi içtim. Zaten üç kuruş olan maaşımın altı kuruşunu meyhanelere yedirince tabii ki babam olacak dingilin kulağına gitti, gitti ve güzel bir dayak eşliğinde kovuldum evden.
Shiki ile tekrar karşılaşmam tamamen tesadüfi ve dananın kuyruğunu koparır bir şekilde gerçekleşti. Temizleneyim bir güzel diye esnaf tarafından kaplıcaya atılmıştım sarhoş bir şekilde, bu sikik de oradaymış. Gittim ben bunu öpmeye kalkıştım! Öpmeden kendimi geri çektim neyse ki, dayak atmasını veya tüm kaplıcayı elektriğe verip çarpmasını bekliyordum ki... Öptü beni. Bayağı bayağı iyice öptü bildiğiniz. Ben de karşılık verdim bir güzel... Kalbim nasıl pırpır ediyor, o kelebekler nasıl cidden midemde uçuşuyor, anlatmam mümkün değil. Gel gelelim, konuşmamız gerektiğini söyledim diye sik gibi bırakıp gitti beni kalbimi öküzce kırarak! Basit bir öpücük olduğunu, kaptırmamam gerektiğini söyledi. Ulan bu saatten sonra nasıl kaptırmayayım?! Hele hele kendisinin de bana karşı boş olmadığından bu kadar eminken, imkanı yok bu işin peşini bırakamam.
Yok arkadaş, ben başkasını böyle isteyemem, başkasına böyle dokunamam diye düşüne düşüne, iyice aşık oldum kahretmesin. Bir sonraki karşılaşmamıza kadar onu hiç görmedim. Yerin dibine falan girdi diye düşünürken, Bobu Rosu denen sikiğin havuz partisinde gördüm kendisini... Bir şey olmamış gibi, hatta baya baya arkadaş bile olmamışız gibi bir güzel laf soktu bana. Benim gibi delikanlı bir adam altta kalıp kabullenir mi ulan? Utanıp sıkılıp, vazgeçeceğimi düşünüyordu belki de, ama ben yemem. Tehnada bir güzel sıkıştırdım bunu, dedim "Gosuto-sama... Şu arkamızdaki ev ne de güzel boş boş duruyor değil mi? Tam soymalık." Biliyorum hırsızlık geçmişi olduğunu ve laflarımın onu vuracağını. Gelmesini beklemeden bahsettiğim eve girdim, tabii ki bir süre sonra o da geldi!
Ulan iki dakika önce bu adam ayıktı, ne ara sarhoş oldu anlamadım da zil zurna bir şekilde geldi yanıma oturdu. Hislerini açıkladıktan sonra bayağı bayağı yiyiştiğimizi hatta seviştiğimizi söylememe gerek yok sanırım. Boş bir ev, biraz alkol falan... Olmamasının imkanı yoktu böyle bir şeyin. Bekaretimi tanımadığım bir adamın köşkünde vermiş olmam gerçeği dışında her şey oldukça güzeldi diyebilirim.
Peki ondan sonra neler mi oldu? Henüz maalesef bir şey olamadı... Köşkten sonra benim evime geçmiştik fakat ne yazık ki kendisine bir şey diyemeden onu yatakta bırakıp gitmek zorunda kaldım. Döndüğümde ise yoktu ortalarda, benim tabak çanak da. Belli köşkte gelen hırsızlık hevesini benim evimde gidermiş uyanınca...
G Ü N C E L L E M E - 2 -
Bayağı bir peşinden koşturdu götelek, ama hasta olduğu bir vakit su koyuverdi de neyse ki artık resmi bir çiftiz. Resmi çift dediysem, tabii ki de bizden başka bilen yok bu durumu. Megumi dışında. Bir de sonradan öğrendim ki bu ibne abisine ve bacısına da söylemiş. Sorun etmedim. Üstüne gitmeyeceğine söz vermiş olan dikkatli bir sevgiliyim ben artık.
Kötü bir olay başıma geldi yakın vakitte. Evimde kalmamı engelleyecek türden bir olay. Ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Kardeşim, Kyou... Evimde öldü. Ve o vakit, tabii ki de Shiki yanımda oldu sadece. Hatta bana evinin kapılarını da açtı sağolsun. Ben ne yaptım? Öküz gibi adamın üstüne atladım, insanları kendimden kaçırmakta üstüme yok değil mi? Sanırım babam "Sâfi zararsın be oğlan!" derken haklıydı. Neyse, kaldığım bir haftalık süre pek birbirimize belli etmemeye çalışsak da oldukça rahatsız edici geçti. Ben de gene öküzlüğümü konuşturup sadece not bırakarak 'kaçtım' evden, başka bir eve, teşekkürümü de ettim. Ters bir tepki de vermedi en azından, kurtulmuş hissetti belli, o yüzden yeni evden de kovulduğumu söyleyemedim bir süre.
Evsiz barksız, dertli tasalı dolanırken bilin bakalım karşıma ne çıktı? Kiralık ev ilanı. Hem de Shiki'nin apartmanında. Hem de karşı dairesinde. Haşırt diye taşındım tabi hemen, zaten iki üç parça eşyam var! Böyle taşınınca "Üstüne gitmeme kuralını bozmuş olur muyum?" diye düşünüyordum ama korkum da yersiz çıktı! Artık mutlu birer kapı komşusu sevgilileriz, ve ilişkimiz de tıkırında ilerliyor diyebilirim! Kardeşimle yaşadığım olayın etkisinden hızlı kurtulacağım sanırım sayesinde.

Shiki ile çıktığımız görevde tanışmıştık, Çim Ülkesi shinobileri ile buluşmamızın kararlaştırıldığı bölgede bekliyor, bir yandan da olası bir saldırı durumunda uygulayacağımız formasyonu 586. kez gözden geçiriyorduk. O sırada sen de melek ben diyeyim peri, öyle bir cisim yaklaştı efendim. Shiki, önlem amaçlı gardını almasa bir süre daha öyle aval aval bakardım, ay tanrım o ne tatlılıktır diye. Hatun kağıt kalem çıkardı birşeyler yazıyor, ben de sorup duruyorum buluşacağımız ninja sen misin diye. Sağır mı acep diye iyice anırmaya başladım, hatun suratıma şlap diye yapıştırdı kağıdı, meğersem dilsizmiş. Neyse belgeleri takas ettik, ben tabi hiç dilsiz, hiç de böyle güzel hatun görmemişim, soru sorup duruyorum, nasıl da tatlı gülüyor anlatamam. Shiki iyice kıllanıp gidelim diye tutturmasa baya 'sohbet ederim' de, ayrılmak zorunda kaldık işte. Ama ben rahat durur muyum, kızın adını öğrendim bir kere, çakma da olsa şansımı deneyeyim dedim, mektup gönderdim tüccarlar aracılığıyla. Şimdi güvercinle falan yollarsan açıp okuyor oranın gözcüleri, çim kafalılara rezil olmayalım. 2-3 hafta sonra bir baktım cevap var, işte o günden beri mektup arkadaşıyız biz. Çok iyi arkadaş olduk denilebilir. Keşke imkan olsa da görüşsek, ama yok ya, benim gibi, kaya köyünün bıyıklı kızlarına alışmış bir amele böyle bir güzellik karşısında sapıtır yine, arkadaş markadaş, kayarım ben buna.
U E N O R I K O

Shiki bebeğimi daha fazla rahatsız etmeyeyim diye evinden kaçtığımda, tuttuğum odanın sahibi aha bu karı idi. Ben böyle manyak bir şey görmedim, daha tanışmamızın ilk on dakikasında bana tokat geçirdi! Acıdığından değil, aksine acıtmadı ve bu bir sorun! Çünkü kız bir shinobi. "Shinobi'ye böyle tokat atmak yakışmaz!" Diyerek antrenman ettireyim dedim, yok! İstemiyor arkadaş! Meğersem genjutsu tipiymiş bu hatun, beni afallatıp kasıklarıma tekme attığında anladım. Acılı oldu yani anlayacağınız. Neyse, gecenin bir vakti odama girdi bu, neymiş? Ağlıyormuşum, sebebini söyleyecekmişim! Saçmalığa bakar mısınız? Hem bekar oğlanın odasına gir, hem ağlama sebebimi sor. Erkekler ağlamaz temalı kısa bir çekişme sonrası ceza olarak markete yolladı beni. Cezasına soktuğum... İstediği her şeyi fazlasıyla aldım, eve geldim kapıyı açmıyor! Saatlerce bekledim sanırım, abartıyor muyum? Abartıyorum, ama haklıyım! Kapıyı bari kırayım, kıza bir şey oldu heralde, düştü bayıldı içerde dedim fakat, ben tam kapıyı tekmeleyecek iken kapıyı açtı ve tekmemden nasibini aldı. Bilir misiniz bilmem, benim tekmeler biraz okkalıdır, o sebeptendir ki kız cidden bayıldı. Ayıltana kadar akla karayı seçtim, polislere ne diyeceğimin, köyden nasıl kaçacağımın planlarını yaptım. Uykusu da ağırmış pezevengin, bayağı bir sonra uyandı ve kahvaltı istedi benden. "Kızım..." dedim, "Yeni bayıldın ayıldın, ne boğazına düşkünsün ulan!" dedim, ama sonuçta tavuklu omleti yedirdim kıza. "Neyse biraz sohbet edeyim, gönlünü alayım, bu iş böyle olmaz." diye suyuna gitmeye çalıştım, gayet de güzel gidiyordum ki hayvan oğlunun hayvanının teki kapıya tekme atıp içeri girdi. Hangi hayvan kapıya tekme atar allasen?! "Aha!" dedim, "Kızın belalısı geldi, yandın Kiyo!". Ne olduğunu anlamadan kızın çığlıkları arasında birbirimize daldık biraz. Tam kıza "La sus az!" diye çemkirecektim ki, kız yerde yatan yâri yerine benim üstüme üstüme geliyor. Neden bilmiyorum bayağı bir tırstım o sırada, feci bir kaçma isteği doğdu bende. "Kiyo kaçar, kib bye! Çantayı sonra alırım!" diyerek topukladım ortamdan. Kızı da bir süredir görmüyorum, çantamı bir şekilde aldım ama.

MAHOOO!! Ueno-san'ın evinde ike kapıyı tekmeleyip eve dalan hayvan da bu işte. Davranışlarından ve kıza zerre benzememesinden dolayı, kızın abisi olma ihtimalini silip belalı sevgilisi olduğu konusunda kanaat getirdim. Yanlış anlaşılmayı düzeltip açıklama yapmayı denedim fakat nafile, ne olduğunu daha anlayamadan boğazıma yapıştı bile herif. Bu düşüncesiz hareketinden biraz istifade edip azıcık tekmeledim bunu. Ueno-san deli gibi çığırıp kulaklarımızı sikmeseydi, kendimizi yerde bulmasaydık dışarı davet edecek, adam gibi kavga edecektim de, nedense kaçasım geldi deli gibi. Hem olayların aşırı hızlı şekilde gelişmesi kafamı bayağı bir zorladı, hem de bunaldım, "Sikerler böyle işin ızdırabını!" dedim. Yaaa, yaaa... Bu da böyle bir anım olsun; dünyanın en saçma ve kısa kavgası... Bu zirzopu da o günden beri görmedim. Görsem bile ses etmem sanırım, belki o edebilir. Ederse de, kendisi bilir!