Açık hava altında genel olarak sessiz bir şekilde ilerliyorlardı. Özellikle Megumi sessizdi, yazı yazmak için zaman harcamaktansa kardeşleri takip edip, arada sırada onları onaylarcasına kafa sallıyordu ya da aksini yapıyordu. Yanlarından ayrılmasa bile bir iki adım gerideydi hep, zaten çok neşeli bir modda değildi, devriyeye çıktıklarından beri de onu rahatsız eden bir kaç ayrıntı vardı. Toprak yolda, kardeşlerin iki adım arakasından yürürken onları kafasında iyice tartmaya başlamıştı, sağı solu gözlerken her dört, beş adımda bir gözleri kardeşlere kayıyordu. Beyaz saçlar, soluk tenler, bu tarz hal ve hareketler... Kusa' ya özgü şeyler değildi. Belki insan olarak çok farklı değillerdi, belki Kusa' da büyümüşlerdi, bilmiyordu, fakat köken olarak buralı olmadıklarını anlamak çokta zor değildi. Onlara karşı önyargılı davranmak istemiyordu, sonuçta Ishi' li bir mektup arkadaşı bile vardı değil mi? Yine de yeni tanıştığı buralı olmayan iki shinobiyle beraber sırt sırta devriyeye çıkmak... Kesinlikle alışık olduğu bir şey değildi. Bu duygularını belli etmemeye, hatta kendisi için bastırmaya bile çalışıyordu fakat o kadar da kolay değildi. Kusa' lı birine bile ilk günden kalpten güvenemezken, onlara güvenebilmesi? Hayır, en azından henüz değil. 15 dakikalık kısa konuşmalar içeren yürüyüşlerinin ilk 10 dakikası belki bu duygularını bastırmaya çalışmakla geçmişti, 10. dakikada ise pes etmiş ve kendi kendine çelişkiye düşmektense iki adım geride durup etrafındaki her şeye karşı, kardeşlere bile karşı tetikte durmaya hazırlamıştı. Neyse ki birbirlerine ne yapabileceklerini söylememişlerdi, onun yerine basit bir şekilde devriyeye çıkmışlardı, wakizashisinin nerede olduğunu görseler bile, ikisininde saçlarının arasında tantoudan haberi yoktu ve bu iyi bir şeydi.
İyi bir şey miydi? Çok mu paranoyak davranıyordu?
Paranoyak değildi, sadece dikkatliydi ve ikiliye karşı önyargılı olmamaya çalışıyor olsa bile, buralardan olmadıklarını düşündükçe kendine engel olamıyordu. Ekstra dikkatli olmak, paranoyaklık değildi.
Mavi gözleri her küçük ayrıntıyı kesmeye çalışırken, bir anda grubun önde gideni, en büyük olduğunu düşündüğü Haze, hareketlenmişti. Megumi' nin duymadığı bir ses duymuş olmalıydı. "Duydunuz mu? " Hayır, duymamıştı. Bu, onu daha da rahatsız etmişti. Kendi düşünceleri içinde boğulurken, her tarafa karşı tetikte durmaya çalışırken, gözünden bir şeyler kaçırmıştı, ve bu onu daha da huzursuz etmeye başlamıştı. Elini sessizce wakizashisine doğru götürdü, onu çekmeyecekti belki henüz ama çekmeye hazır olması gerekiyordu.
Derin bir nefes aldı.
"Güzergah dışı olsada kontrol etmemiz gerektiğini düşünüyorum. En fazla birkaç dakika kaybederiz."
Mükemmel. An itibari ile güven sorunu yaşadığı bir çocuk, onları rotalarının dışına çıkarmaya çalışıyordu. İleri gitmeleri gerekirken, sesi duyduğunu düşündüğü tarafa doğru dönmüştü ve oraya gitmeye hazırlanıyordu besbelli. Algıları açık duruyordu ve Megumi' nin ondan rahatsız olduğunu hissetmemiş gibiydi, bu iyi miydi, kötü müydü tartışılırdı. "İsterseniz devam edin. Rotamız belli sonuçta, hızlıca kontrol edip geri dönerim." Hayır. Sesi duymamıştı, rotalarında kalmak istiyordu, ama ne olacağını şimdiden kestirebiliyordu. Muhtemelen kardeşi onu takip edecekti, bu Megumi' nin tek başına ilerlemeye sürükleyecekti. Tek başına rotaya devam etmekte bir sorunu yoktu, hele yanındaki iki yabancıdan ayrılmak demekse bu. Ama bir yandan onları bir yandan gözünün önünden ayrmak istemiyordu, bu onları takip etmek anlamına geliyordu. İkilem. Sinir bozucuydu.
Kaşlarını çattı. İkilem yüzünden beyninde sorular ve değişik değişik düşünceler belirmeye başlamıştı, hafif bir baş ağrısı girmek üzereydi minik kafasına. Bunu engellemek için kafasını iki yana salladı, sinirlerinin bozulmasına izin vermemeli ve bir şeye karar vermeliydi. "Karar sizin, ben buradan sapıyorum." Dişlerini sıktı, ince parmaklarını wakizashisinin etrafında biraz daha sıktı. Bütün yüzü gerildi ve kararını verdi. Haze' yi takip edecekti. Madem yollarından bir kaç dakikalığına sapacaktı, göstersin bakalım, diye düşündü. Yine arkalarında bir kaç adım kalacak şekilde adımlarını sola yönlendirdi. İçinden bir ses buna pişman olacağını söylüyordu, ama bir yandan pişman olmamak için dua ediyordu.