[IKG] Doğuş

Güneş o gün çok farklı doğmuştu.
Sabahın erken saatlerinde belkide kargalar ile beraber uyanıyordum. Güneşin ışıkları vuruyordu yüzüme. Sanki benden uyanmamı ve her şeyin başlangıcı olan bugüne hazırlıklı olmamı istiyordu. Gözlerimi açtığımda çok farklı bir güne uyandığımın farkındaydım. Sadece benim için değil, her şey için. Artık beklemenin bir anlamı yoktu. Yeni bir Ishigakure ve sonrasında yeni bir Dünya için ilk adımı atmalıydım. Aslında bu his doğduğum günden beri içimde bir yerlerde saklıydı. Sanki mühürlenmiş hislerin salındığı gündü bugün. Her şey için hazırlık yapıyordum. Bugüne ve bu saate kadar yaptığım çoğu şey içimde mühürlü olan hislerimin tepkimesiydi sadece. Ama artık daha fazla mühürlü kalmasının bir anlamı yok. Başlayacaktım, tüm azmimle ve planladığım şeyler ile başlayacaktım.
İlk olarak bu yolda benimle birlikte yanyana yürüyecek olan dostlarıma bu hissiyatımı aktarmalıydım. Dostum dediğime bakmayın sakın. Onlar beni tanımıyorlar bile. Sadece uzaktan gözlemledim hepsini. Akademide bulunduğum yıllar boyunca, benimle bu yolda ilerleyecek dostlarımı gördüm, tanıdım ve kararımı verdim. Bugün hepsi yeni bir güne uyanıyordu benimle ve Dünya ile birlikte.
Shiranui Keji
Sessiz, sakin, kendi halinde birisiydi her zaman. Akademide her zaman arka sıralarda oturup sigarasını içmek için fırsat kollardı. Çok yetenekli birisiydi, o sessizliğin altında yatan gerçekler beni çok meraklandırmıştı akademideyken. İlk önce Shiranui'yi seçmiştim aklımda dost olarak. Her zaman sessiz ve ağır başlı insanlardan korkacaksın derler. Shiranui'yi analiz ediyordum sürekli. Takibindeydim elbette. Evini, yerini, yurdunu biliyordum.
Erken saatlerde ilk önce Shiranui'ye mektup bırakacaktım. Evinin kapısına bir kunai ile saplayacaktım mektubu.
Miyazono Akane
Bu kızda kendime benzettiğim bir özellik var. Kavga etmekten nefret ederdi. Ama gel görelim ki her zaman kavgayı kendisi başlatırdı ve ayıran kişi genelde ben olurdum. Kendisi beni hiç dikkate almadığı için tanımıyor. Onun hayatında sürekli geriden gözetleyen kişi oldum. Elbette o bunun farkında değil. Birde uyuşturucu kullanmasa hanım hanımcık bir kız..
Miyazono'nun evinin kapısına kunai ile bir mektup sapladım.
Shiki Nishiyama
Akademideyken çok fazla dikkatleri üzerine çekerdi. Ishigakure'nin yükselişini görmek onu mutlu edebilecek bir şeydi her zaman. Her zaman kendi kendime şunu sormuşumdur: Acaba Ishigakure'nin yükselişinde onunda katkısı olursa ne kadar mutlu olacak? Ne kadar dikkat çekici birisi olsa da kimseye tam anlamıyla bağlanamamıştı. Her şeyi geçmişte bırakmak için bundan daha iyi bir zaman olamaz değil mi dostum?
Son olarak Nishi'nin evinin kapısına kunai ile bir mektup sapladım.

Bu saatten sonra neler olacağını göreceğiz bakalım. Kurobe Vadisine erkenden gidip büyük bir kayanın üzerine oturacaktım ve mektuplarımın amacına ulaşıp ulaşmadığını bekleyecektim. Gelen giden olacak mıydı? İşte bu en kritik anlardan biriydi benim için...
Sabahın erken saatlerinde belkide kargalar ile beraber uyanıyordum. Güneşin ışıkları vuruyordu yüzüme. Sanki benden uyanmamı ve her şeyin başlangıcı olan bugüne hazırlıklı olmamı istiyordu. Gözlerimi açtığımda çok farklı bir güne uyandığımın farkındaydım. Sadece benim için değil, her şey için. Artık beklemenin bir anlamı yoktu. Yeni bir Ishigakure ve sonrasında yeni bir Dünya için ilk adımı atmalıydım. Aslında bu his doğduğum günden beri içimde bir yerlerde saklıydı. Sanki mühürlenmiş hislerin salındığı gündü bugün. Her şey için hazırlık yapıyordum. Bugüne ve bu saate kadar yaptığım çoğu şey içimde mühürlü olan hislerimin tepkimesiydi sadece. Ama artık daha fazla mühürlü kalmasının bir anlamı yok. Başlayacaktım, tüm azmimle ve planladığım şeyler ile başlayacaktım.
İlk olarak bu yolda benimle birlikte yanyana yürüyecek olan dostlarıma bu hissiyatımı aktarmalıydım. Dostum dediğime bakmayın sakın. Onlar beni tanımıyorlar bile. Sadece uzaktan gözlemledim hepsini. Akademide bulunduğum yıllar boyunca, benimle bu yolda ilerleyecek dostlarımı gördüm, tanıdım ve kararımı verdim. Bugün hepsi yeni bir güne uyanıyordu benimle ve Dünya ile birlikte.
Shiranui Keji
Sessiz, sakin, kendi halinde birisiydi her zaman. Akademide her zaman arka sıralarda oturup sigarasını içmek için fırsat kollardı. Çok yetenekli birisiydi, o sessizliğin altında yatan gerçekler beni çok meraklandırmıştı akademideyken. İlk önce Shiranui'yi seçmiştim aklımda dost olarak. Her zaman sessiz ve ağır başlı insanlardan korkacaksın derler. Shiranui'yi analiz ediyordum sürekli. Takibindeydim elbette. Evini, yerini, yurdunu biliyordum.
Erken saatlerde ilk önce Shiranui'ye mektup bırakacaktım. Evinin kapısına bir kunai ile saplayacaktım mektubu.
Shiranui Keji
Alevler kabuslarına girer her gece,
Unutamazsın bir şeyleri belkide,
Güneş şaha kalktığında,
Cevabı bulacaksın Kurobe Vadisinde..
Miyazono Akane
Bu kızda kendime benzettiğim bir özellik var. Kavga etmekten nefret ederdi. Ama gel görelim ki her zaman kavgayı kendisi başlatırdı ve ayıran kişi genelde ben olurdum. Kendisi beni hiç dikkate almadığı için tanımıyor. Onun hayatında sürekli geriden gözetleyen kişi oldum. Elbette o bunun farkında değil. Birde uyuşturucu kullanmasa hanım hanımcık bir kız..
Miyazono'nun evinin kapısına kunai ile bir mektup sapladım.
Miyazono Akane,
Esir olmuşsun bir maddeye,
Kurtaracağım seni tez vakitte,
Güneş zirveye ulaştığında,
Bekleyeceğim seni Kurobe Vadisinde..
Shiki Nishiyama
Akademideyken çok fazla dikkatleri üzerine çekerdi. Ishigakure'nin yükselişini görmek onu mutlu edebilecek bir şeydi her zaman. Her zaman kendi kendime şunu sormuşumdur: Acaba Ishigakure'nin yükselişinde onunda katkısı olursa ne kadar mutlu olacak? Ne kadar dikkat çekici birisi olsa da kimseye tam anlamıyla bağlanamamıştı. Her şeyi geçmişte bırakmak için bundan daha iyi bir zaman olamaz değil mi dostum?
Son olarak Nishi'nin evinin kapısına kunai ile bir mektup sapladım.
Shiki Nishiyama,
Ishigakure yükselecek tez vakitte,
Payın büyük olacak bu şanlı görevde,
Güneş zirveye ulaştığı vakit,
Bekleyecekler seni Kushina'nın sardığı vadide..

Bu saatten sonra neler olacağını göreceğiz bakalım. Kurobe Vadisine erkenden gidip büyük bir kayanın üzerine oturacaktım ve mektuplarımın amacına ulaşıp ulaşmadığını bekleyecektim. Gelen giden olacak mıydı? İşte bu en kritik anlardan biriydi benim için...