1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Giderken Sağda, Dönerken Solda.

MesajGönderilme zamanı: 03 Nis 2015, 05:03
gönderen Shiomiya Kiyo


Kiyo'nun son apartman toplantısında söylediği sözler üzerine atara gider yapan Nishiyama, Yoshitoshi'nin apartmanından taşınma kararı almıştır. Sevdiceğinin tam karşı dairesinde yaşıyor olması durumunun içine iki lafıyla eden Kiyo ise, allem etmiş kallem etmiş, Nishi'si ile bir şekilde barışmıştır. Buna rağmen Nishi taşınma kararını geri çekmeyince, son üç ayda iki ev değiştirmiş Kiyo ise çareyi birlikte yaşamayı teklif etmekte bulmuştur.

Yeni evleri... Daha bir garip ve de olaylıdır eski apartmanlarına göre. Kabuki Bölgesi'nin en belalı noktasında, 3. evde yaşarlar. Bölgedeki mekanların ve yaşayan insanların gereksiz aktifliği, Nishi & Kiyo çiftinin uykularını epey kaçıracaktır.



Sakurai Rinnatsu & Daijinjou Shishin
ResimxXxResim
Bu ikili, Azu'nun işlettiği hostes barında çalışmaktadır. Rinnatsu, barın korumalarından biridir, hatta en iyisidir. Barda çalışan hostes kızları delice korur, oralarını buralarını elleyenlerin gözünün yaşına bakmaz; bir güzel pataklar ve kovar. Hafızası epey kuvvetli olduğu için de bir daha gelmediklerinden emin olur. Kabuki Bölgesinin ücra köşelerinde yaşadığı bilinse de net adresi bilinmemektedir. Azu'nun evinin etrafında sıkça görülmesi türlü dedikodulara yol açar ama sikinde midir bilinmez; gizemli bir tiptir.
Shishin ise en az adı kadar uyuz orospu çocuğunun tekidir. Barın temizlikçilerinden olsa da temizlik yaptığı görülmez. Sürekli kapıda sigara içer, maaşından yakınır, bilmediği konular hakkında muhabbet açar. Cıvık bir sesi, cıvık hareketleri vardır. Azu bu piçi neden kovmamaktadır bilinmez. Kiyo'dan çok feci dayak yemişliği vardır. Daha da yiyecektir. Ichita'nın karşısındaki evde yaşar.


Nagase Azu
Resim
Eski bir Kunoichi olan Azu, hostes barı Shinjuku'nun sahibidir. Paraya para demediği yetmiyormuş gibi tehlikeli de bir genç erkek avcısıdır. Ne yazık ki Nishi bu özelliğini epey yakından bilmektedir. Zira Azu, Nishi'nin ilk cinsel deneyimidir! Yıllar önce evini soyarken yakaladığı 15 yaşındaki Nishi'yi kendisiyle beraber olmaya zorlamış, karşılık olarak da hırsızlığını şikayet etmemiştir. Neyse ki yatağına aldığı ve işi bitince kovduğu her genç erkek gibi, Nishi'yi de unutmuştur. Aynısı Nishi için söylenemese de, kadının komşusu olduğunu öğrendiğinde geçirdiği şok, yeni hedefinin Kiyo olduğunu anladığında geçirdiği şokun yanında hiç kalır!
Kabuki bölgesinin en eski sakinidir. Shinjuku'yu annesinden devralmıştır ve kısa sürede bar sayesinde çok iyi paralar kırmıştır. Kunoichi'liği bu yüzden bıraktığı söylenir. Çalıştırdığı kızları çok fazla korur, hiç evlenmediği, çocuğu olmadığı için onlara anne edasıyla yaklaşır. Bölgedeki diğer hostes barlarının aksine, müşterilerin kızları ellemesini yasaklamıştır ve bu konuda oldukça katıdır.


Maruyama Ken
Resim

Ken, Nishiyama'nın hem tıpkısının aynısı, hem de tam tersidir. Kendisiyle ve cinsel kimliğiyle son derece barışık, homoseksüel bir gençtir. Etrafına neşe saçar ve garip takılarına, tarzına rağmen insanlar tarafından çok çabuk sevilir. Evinin üst katını stüdyo olarak kullanan bir kaligrafi sanatçısıdır aynı zamanda. Zaman zaman bölgedeki mekanların tablolarını bedavaya yapar veya yeniler, bu da milletin sevgisine sevgi katar. Nishiyama ile başta birbirlerine ölesiye uyuz olsalar da, bu uyuzluk hızla arkadaşlığa dönüşmüştür. Sevgilileri uyurken kalkar gider Yui'nin eve attığı adamların kıçlarını izlerler. Kiyo kabul etmese de Nishi'sini çaldığını düşündüğü için Keni'i epey kıskanır. Nishi ile Kiyo'nun diğer yanındaki evde yaşar.

Shiki Nishiyama & Shiomiya Kiyo
ResimxXxResim
Birer genin olarak son görevlerini beraber yapan bu ikili, neredeyse aynı zamanlarda chuunin olmuş, o zamandan beri de sıklıkla görevlere beraber gönderilmiştir. Hiç kimseyle anlaşamadıkları halde birbirleriyle anlaşmayı ne hikmetse başardıkları için de, görev arkadaşlıklarını çok geçmeden sivil hayata da taşıyarak birbirlerinin tek arkadaşı olmuşlardır. Karmaşık düşünceler ve azıtan hormonlar derken birbirlerine arkadaşlıktan farklı duygular beslediklerini anlamışlardır. Kaçınılmaz sonu ertelemeye epey çalışsalar da, işte burada, Kabuki Bölgesi'nde artık aynı evi paylaşmaktadırlar.
Karşı dairelerde oturdukları eski apartmanlarında, çıkardıkları gürültüden dolayı şikayet edilmiş olsalar da, yeni evlerinde komşular arasında kesinlikle en az ses çıkaran hanedirler. Zaman zaman birbirleriyle fena kavga etseler de özellikle Mikasa çiftinin sesini bastıramazlar. Gene de hallerinden memnun oldukları söylenebilir. Henüz isim koymadıkları bir papağanları, iki adet tavukları(biri yolunmuş), bir sürü de peluş kurbağaları vardır!


Naito Ichita
Resim
Bölgenin Azu'dan sonra en çok para kazanan ve ismi konuşulan kişisidir Ichita. Kraliçe isimli okama barında çalışmaktadır. Çalıştığı geceler ortalığı kasıp kavuran bir drag kraliçesi olan Ichita, çalışmadığı geceler vahşi bir kız avcısıdır! Bırakın Ishigakure, Kaya Ülkesi'nde doğru düzgün yüzülecek su birikintisi olmamasına rağmen, karı kız tavlarken inatla kendisini can kurtaran olarak tanıtır. Yine de götürdüğü kızların haddi hesabı yoktur, köydeki gay popülasyonunun artışının resmen bir numaralı sebebidir. Bu da yetmiyormuş gibi bir de inatla Nishi ve Kiyo'yu barında çalışmaya davet eder terbiyesiz. Nishi ve Kiyo'nun yanındaki hanede yaşar.


Mikasa Naoichi & Mikasa Yui
ResimxXxResim
Kavgaları, tartışmaları eksik olmaz. Birbirlerin etmedikleri laf, hinlik pislik yoktur resmen ama boşanmazlar. Drama ve sansasyon yaratmaya bayılırlar, birbirlerini ise her fırsatta aldatırlar! İşin daha kötü yanı, bu durumu komşulardan gizlemeye de çalışmazlar.
Naoichi, bir tüccardır ve Ishigakure'de kısıtlı vakit geçirir. Tıpkı Azu gibi ailesinden devraldığı mesleğini, deli para kaldıracak şekilde icra etmeyi bilmiştir. Sadakat konusunda eşinden kalır yanı yoktur maalesef.
Yui ise kocasının parasını itina ile başka erkekle yiyen, Azu ile yarışacak cinste bir kadındır. Kocası uzaklarda iken her gün başka erkeği alır eve. Sonra onları gece yarısı çıplak halde evden kovar. Nishi ve Ken'e izlemelik malzeme çıkarır. Ichita'nın diğer yanındaki evde yaşarlar.


Nagae Uchimura
Resim
Uchimura, "Eski" etiketinden kurtulamayan, bahtsızdan ziyade akılsız bir kızdır. Her şeyden önce, Kiyo'nun "eski" sevgilisidir Uchimura. Çıktığı veya takıldığı kız demek de daha doğru olabilir tabi. Aynı zamanda Kiyo'nun "eski" takımındandır da. Kiyo ve Jinpachi ile beraber, Shizuka önderliğinde aynı takımı paylaşmışlardır. Shizuka'nın ölümünden sonra ise "eski" kunoichi olmayı tercih etmiştir 14 yaşında. O günden itibaren de kendisini şarkıcı olmaya adamıştır ancak, bu sefer de seçtiği şarkılar "eski"dir hep. Sesi oldukça güzel olsa da modası geçen şarkı seçimleri yüzünden tam potansiyeline ulaşamaz. Değerinin bilinmediğinden sızlanır durur. 18 yaşındadır ve Azu'nun barında, önemsiz vakitlerde şarkı söylemektedir. Ken'den hoşlanmaktadır ama ne yazık ki çocuğun homoseksüel olduğunu bilmemektedir. Belki de bilmemezlikten gelmektedir. Shinji'nin yanındaki hanede yaşamaktadır.


Tabe Kazuaki
Resim
Kazuaki, taşındıkları ilk günden itibaren Kiyo'yu kendisine düşman bellemiş sorunlu bir çocuktur. Akademiden mezun olmayı bile başaramadığı halde kendisini Chuunin olarak tanıtır. Shinji'nin söylediğine göre şizofrendir. İnsanlar bu yüzden he derler geçerler. Arada bir Ichita'nın barında ek görev ayağına temizlik yapar. Uchimura'ya aşıktır. Mikasa çiftinin yanındaki hanede, elden ayaktan düşmüş babaanne ve dedesiyle yaşar.


Tachibana Shinji & Gao
ResimxXxResim
Shinji, sürekli sinsilik ve gizem peşinde dolanan, insanları terslemeyi pek seven, haliyle insanların uzak durmayı tercih ettiği bir doktordur. Evinin üst katını revir olarak kullanır. Tavırları nedeniyle daha ilk günden Nishi'nin delice şüphesini çekmiştir ve daha şimdiden sayısız tartışmaları olmuştur. Aralarındaki ilişki artık açık açık birbirlerine hakaret etme seviyesine gelmiştir bile denilebilir ama zaten Shinji herkese böyle davrandığı için insanlar ayırmaya çalışmaz. Kötü davranmadığı tek kişi Gao'dur ve eğer birilerinin Gao'yu itip kakmaya çalıştığını görürse, normalde olduğundan çok daha fazla tehlikeli hale gelir. Gao'ya olan zaafının sebebi bilinmez.
Gao, bölgeye ne zaman geldiği bilinmeyen, zararsız deli bir adamdır. Genellikle kızların peşinden bağırır, bazen yokuş aşağı delice koştuğu görülür. Nishi'den ve Ken'den çok korkar. Shinji'nin revirinde kalır geceleri, ayrıca yeme içme gibi ihtiyaçları da Shinji tarafından karşılanır.
İkili Mikasa çiftinin arkasındaki hanede yaşamaktadır.


Gettou Suzume & Aida Saki
ResimxXxResim
Azu'nun barının en gözde hostesleridir bu kızlar. Saki'nin tek amacı, zaten bir işe yaramayan Uchimura'yı kovdurup onun yerine geçmektir ama sesi ne yazık ki onun kadar güzel değildir. Buna rağmen neden kendisi dururken hala o sarı çıyanın şarkı söylemesine izin verildiğini anlamamaktadır. Ken'in yanındaki hanede yaşamaktadır ve bu durum, Uchimura'nın dikkatini çekip ona sataşabildiği tek durumdur.
Suzume ise bölgede oturmamaktadır bile, Ishigakure'nin alt kesiminden olan ailesine ek gelir sağlama amacıyla hosteslik yapmaktadır. Saki'nin en yakın arkadaşıdır ve bundan mütevellit, zaman zaman Saki'nin şeytani planlarına ortak olmak zorunda kalır.


Uda Ryoko & Uda Ritsuko
ResimxXxResim
Etrafa negatif enerji ve karanlık bir aura yaymaktan başka bir şey yapmayan bu anne kız, yer yokmuş gibi gitmiş Nishi ve Kiyo'dan tam bir gün sonra onların karşılarındaki eve taşınmışlardır. Evlerinde neden bir reis yoktur, vardıysa da o adama ne yapmışlardır bilinmez. Nishi ne zaman cama çıksa evin kızı Ritsuko'yu karşıdan kendisine dik dik bakarken görür. Evde türlü kara büyü, şeytan çağırma lanettir expecto patronumdur yaptıklarını düşünür. Shinji'den sonra bölgenin en tehlikeli insanlarıdır bu anne kız, Nishi'ye göre. Ne yaptıkları, neyle geçimlerini sağladıkları bilinmez.

Re: Giderken Sağda, Dönerken Solda.

MesajGönderilme zamanı: 16 Ağu 2015, 02:38
gönderen Shiomiya Kiyo
Kiyo
f!Kiyo
f!Nishiyama


Gözlerimin kapanmasını engellemeye çalışırken, yanımda uzanmış kitap okuyan adama "Uyusana... Had..." diye mırıldandım yarım yamalak bir şekilde. Belki biraz daha uyanık kalmama yardımcı olur diye, son bir kez kitabın kapağına odakladım kendimi. Ne yazık ki kapakta yazanı aklımdan sessizce geçirirken, ağzımdan minik bir "Imf..." sesi çıktı. Tatlı bir karanlığa bıraktım kendimi. "Genjutsu'nın Sırları" isminin, sadece "Sırlar" kısmı yankı yapmıştı iyice bu karanlığa gömülürken. Sırlar... Huzur bozmak dışında işleri olmayan, sinir bozucu detaylar. Ne bok yemeye varlar ki?

Karanlık ne ara tatlı rüyalara dönüştü hatırlamıyorum. Ancak beni kovalayan dana etli hamburgerlerin uzun kahverengi saçlara dönüp beni boğmaya başlaması bir beş on saniye kadar önceydi. Hep aynı olay zaten, ya kahvverengi saçlar, ya da ışığını kaybetmiş gözler. Öyle filmlerdeki gibi dramatik bir "RÖÖÖAAAĞH!"la uyanmıyorum, efendi efendi sakince uyanmayı tercih ediyorum bu kabuslardan. Lakin bu sefer o sakinliği yakalayamadım, bildiğiniz yataktan yuvarlandım! Hay tövbe Kami-sama, akşam ağır bir şeyler de yememiştim ki? Nishi'm kapuska yaptıydı, limonladım onu yedim. Döt üstü yataktan fırlayacak ne vardı?! Bir de kafamı arkadaki komidine gömçürdüm iyi mi? Oh değmesinler keyfime. Kafamı ovalaya ovalaya yatağa geri tırmandım. Su içmek için de denize düşen yılana sarılır misali komidine uzandım. Elime kalın, sert, uzun bir şeyler geldi: "Shinobi'nin Famarkolojisi"... "Bu olmaz, daha ferah bir şeyler lazım..." Nishi'nin tarafındaki komidine uzanmak için kendimi geriye attım hafiften. Sevdiceğimi uykusunda azıcık ezmeyi planlıyordum suyu alırken fakat o da nesi? LAN GENE DÜŞTÜM YATAKTAN! YATAK KÜÇÜLMÜŞ AMK! "Amınırzınısikecem HA NOLUYOR AMK?!" diye bu sefer de kafamın öbür yanına ovuştura ovuştura fırladım yerden. Lan... Oda aynı oda... Ama içi değişik. Hasiktir ben gece gene kafayı mı çektimdi de başkasının evine mi girdim? En son bayağı bir içtiğimde kendimi deri pantolon ve boynumda bir tasma ile yaşlı bir adamın evinde bulmuştum. Gene mi öyle bir şeyler oldu? LAN BEN GECE KİME SARILDIM O ZAMAN? HEM BU YATAĞA İKİ KİŞİ SIĞMAZ Kİ!! Komplo teorilerini üretirken kan ter içinde kaldım ve kendimi odadan dışarı attım. Odanın aksine koridor, hala kendi evimde olduğumu kanıtlarcasına aynı duruyordu. İşte o zaman beynimde şimşekler çaktı: Daha bir kaç gün önce işten eve dönerken bahçeyi, kümes dahil, tepetaklak olmuş vaziyette bulmuştum. Durun dahası da var; o gün sadece yarım gün çalışmıştım! Sadece 6 saatte bahçeyi o hale getiren sevdiceğim bir gecede beni uyandırmadan yatak odamızın da amına koyabilirdi! Kim bilir gene o karmaşık beyninden neler geçmişti? "Nishiie! NISHIYAMAAAEE!" diye seslendim koridorda ilerlerken. Bir yandan da kendime bu tip şoklara artık tepki vermemem gerektiğini tembihliyordum içimden. Hem Nishi'den ses gelmemesi, hem de banyonun önüne geldiğimde duyduğumda gürül gürül su sesi, Nishi'nin ve de banyonun müsait olmadığını belirtti bana. O çıkana kadar tavuklarla ilgilenmeye karar verdim zira bir bekledim iki bekledim çıkan yok banyodan amına koyayım! Suyu ne biçim israf etti şerefsiz. Lan benim bildiğim Nishi göt korkusundan suya şöyle bir girer çıkar. Deli falan sikti herhalde odanın amına koyup, benden önce uyanıp banyo sefası yapıyor.

Suratımı gözümün çapağını neyim mutfağın lavabosunda yıkadım ve geçen günün aksine artık pırıl pırıl olan bahçeye geçtim. Yemlikten bir tas yem alıp kümesin kapısını açtıydım ki... Beyler bayanlar kümes bildiğiniz kerhaneye dönüşmüş. Civciv kaynıyor! LAN BUNLAR DÜN İKİ TAVUKTU, NE ARA ÜREDİLER BÖYLE? Boş yumurta bırakmaktan bir boka da yaramıyorlar, orospular gece gece gidip jigolo mu tuttu ne yaptı? Bilmiyorum ama panayıra dönmüş ortalık, akın akın civciv fırlıyor heryerden. Cıyaklayarak kaçışıyorlar, ben de bir yandan içeri geri sokmaya çalışıyorum. İşte... Tam o sırada ensemde keskin bir acı hissettim. Kafamın, kümes kapısının üstüne sürterek içeri sokulmasına engel olamayarak içerideki toprağa yapıştım. Aynı zamanda ensemdeki acı yerini tüm vücuduma yayılan rahatsız edici bir uyuşukluğa bıraktı. Bildiğin biri bana bahçemde saldırıyor ve ben çok pis hazırlıksız yakalandım! Suratımı topraktan çekmeye çalışıp debelenirken, bir ses "Önce evimi, sonra da kümesimi mi soyuyorsun hergele?!" diye hırladı ve kafamın arkasının, gene kümes kapısına çarpmasına aldırış etmeyerek beni geri çıkardı. Saçımı yola yola beni bahçede sürüklemeye başladı. Geriye sıçrayarak kafasını bacaklarımın arasına alabilirim, veya saçımı tuttuğu ellerinden yakalayıp kümese doğru fırlatabilirim... Fakat her şey öyle hızlı oluyor ki, ensem öyle acıyor ki... Hiç birini yapacak fırsatım ve gücüm olmadı. Sanırım çetin cevize denk geldim diyordum ki çetin ceviz Nishiyama çıktı. Saçımı yolmayı bırakıp beni evin içine geri fırlatınca gördüm yüzünü, işte o zaman enseymiş acıymış kalmadı bende. "NE YAPIYORSUN BE?!" diye bağırdım, "KİM GÖNDERDİ LAN SENİ?" diye böğüre böğüre üstüme yürümeye başladı. Lan sen kim bana dayılanmak kim. Kardeş atara atar gidere gider Ishi bebesiyim şeklim yeter. Sen bana yürürsen ben sana koşarım ulan dedim, "ULAN NISHI SABAH SABAH NE HALT EDİYON GENE HEM SAÇLARINA NE YAPTIN ÖYLE SEN?" diye böğürerekten ben de ona seğirttim. Lanet olası çingene ben uyurken mesir macunu mu yedi naptı artık bilmiyorum bu sefer de perçemlerimden yakaladığı gibi havaya kaldır beni, koltukların oraya götürdü o şekilde. Sonra yere koydu beni, "Otur." dedi oldukça ciddi bir ifadeyle. Hazır elindeyken direkt koltuğa atıp da sikebilirdi neden böyle yaptı bilmiyorum ama sanırım itaatimi sınamak istedi. Zira emri vermesiyle sorgulamadan oturdum koltuğa. Suratını bana yaklaştırıp ifadesini bozmadan incelemeye başladı beni. Ölçtü biçti "Sabah bu kadar ufak değildi sanki..." diye mırıldandı. Ardından elini kasıklarıma attığı gibi takım ve de taklavatımı avuçlamaya başladı. "Evet evet kesinlikle bu kadar ufak değildi." diye devam etti. Şu güne kadar aşk hayatımızda helikopter hariç bir çok ayıp şeyi yapmış olsak da bu hareketiyle kulaklarıma kadar kıpkırmızı olmadan edemedim. "P-P-PARDON DA SAĞLIKLI BİR GENÇ ERKEK OLARAK SABAHLARI DAHA BÜYÜK OLMASINDA BİR GARİPLİK GÖRMÜYORUM!" diye çemkirip elini çükümden çekmeye çalıştım. Dünyanın en piç, en ibne, en sinsi sırıtışıyla, en Nishi haliyle sırıtıp "İlginç." dedi. "Sensin ilginç, terbiyesiz. Sana olmuyor sanki hiç." diye cevap verdim daha sakin bir sesle. Sırıtışı iyice yayılırken "Gerçekten ilginç. Bir gün böyle bir olayla karşılacağımı... Hiç tahmin etmezdim." diye devam etti. Bana değil de, daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi, zira önceki lafımı bitirmemi beklememişti bile. "Ne diyon oğl-..." demeye kalmadan yapıştı dudaklarıma yeni çılgın saç stilli bebeğim. Tövbe tövbe. Cidden tımarhaneye döndü ortalık. Hayır Nishi, odamızın ağzına neden sıçtığını, tavukları, bana saldırışını ve saçını birden bire neden iki yandan da traşladığını açıklamadan sabah seksi alamazsın benden. Ayırca... Öyle ellemezsen de sevinirim. El-Ellemesene... Elleme... Nhg...

"GENE KİMİNLE SİKİŞİYORSUN LAAAAAAAAAAAAAAAAAN!!!"

Öpüşürken iyiden iyiye üstüme abanmış olan Nishi'nin ağırlığı birden bire yok oldu. Uzaklardan gelen yabani bir hayvan böğürerek sevdiceğimi odanın bir köşesine tek tekmede uçuruvermişti. Nishi'den sonra herhalde bana yeltenir diyordum ki Nishi'nin gittiği yere sıçradı, dövmeye devam etti. Lan! Bir saniye! BİRİ EVİMDE SEVGİLİMİ "LAN KAŞAR!" NİDALARI EŞLİĞİNDE DÖVÜYOR! ÜSTELİK BU KİŞİNİN ÜSTÜNDE SADECE BORNOZ VAR! Hassiktir Nishi. Hassiktir! Elin işte gözün oynaşta olduğunu bilirdim de ben hala evdeyken eve adam atmak ne demek ulan? "LAN BENİ ALDATIYOR MUSUN SEN? BU KİM HIAA?" diye olduğum yerde çıldırmaya başladım. Üstteki herif de bir yandan "GENE Mİ ALDATIYORSUN LAN BENİ? OĞLUM SEN HİÇ AKILLANMAYACAK MISIN?" diye çirkeflik yapıyordu. Eyvahlar olsun ki ikinci bir Uchimura vakasıyla karşı karşıyayım, sanırım Nishi ikimizi de idare ediyordu. Hayır ben de üstlerine atlayıp grup sekse çevirebilirim olayı ama dayak atmak için sıramı bekliyorum. O kadar yumruk ve tekmenin arasında Nishi helyum çekmiş bir sesle "Lan azıcık arkandakinin tipine bak be!" diye beni gösterdi. Üstündeki herif bok böceği görmüşçesine bir ifadeyle iki saniye falan yüzüme baktı. Sonra geri dönüp Nishi'nin saçını falan çekip çükünü ezmeye devam etti "KEN'LE SİKİŞTİĞİN YETMİYOR BİR DE GÖTÜM KADAR BEBEYİ Mİ SİKİYORSUN ŞİMDİ?" diye bağırıp.

"BİR DE KEN'İ Mİ İDARE EDİYORSUN?"
"LAN ARKADAKİ SENSİN!!"
"NASIL BENİM?!"
"BEN BU MUYUM?"
"LAN İKİNİZ DE AYNISINIZ İŞTE!!!"
"NASIL AYNIYIZ?!"
"NISHI BU KİM?"
"SENSİN!"
"HAYIR BEN BENİM!"
"O BEN OLSAM BEN BURDA OLMAM MANYAK MISIN?"
"HEM O BENSEM!!!"
"BEN DE OYSAM..."

"BU UÇAĞI KİM KULLANIYOR?"

Üstteki herifle aynı anda rage'i sonlandırıp mindfuck'a geçtik ve bir ağızdan Nishi'ye "Ne?" diye sorduk. Sonra uzunca bir sessizlik oldu. Nishi de şaşkınlığımızı fırsat bilip üstteki herifi yavaş yavaş üstünden çekip ayaklandı. Sonra diğer herifin kalkmasına yardım etti ama adamın suratında sayı saymayı yeni öğrenen bebek şaşkınlığı vardı hala. Nishi herifin yanaklarından tutup kendine baktırttı, "Bak şimdi beni iyi dinle." dedi sakinleştirmeye çalışan bir tonla. Bu hareketi gözümde hem sevimli hem de o kadar sinir bozucuydu ki... Hem saçını okşamak, hem de kanayan sağ kaşına bir de sol kaşını eklemek istedim içimden. Adamın kafasını sonra bana çevirtti. "Nasıl olmuş bilmiyorum ama bu senin minik versiyonun Kiyo." dedi adama. Kiyo?... Adam "Nasıl ya... Ne diyon Nishi..." mırıldanmaları eşliğinde Nishi'nin ellerinden kurtulup bana yaklaşmaya başladı. Nasıl minik versiyonuyum? Cidden... Biri artık bu lanet olası evde neler döndüğünü açıklayabilir mi bana! "Sabah evde dolanıyordu. Hırsız zannedip kümesin orada sıkıştırdım ve yakaladım. Ama biraz inceleyince... Sen olduğunu anladım." diye devam etti Nishi. Ortamdaki gerginlik artık minimum düzeydeydi ve ipler tekrar Nishi'ye geçmişti. İyice sakinleşmemizi söyleyerek oturmamızı istedi. İkimiz de itiraz etmedik ve bön bön bakar vaziyette koltuklara attık kendimizi. Neler olduğunu küçük beyinlerimiz ve 2 puanlık zekalarımızla kendi kendimize çözmeye çalışırken, Nishi kahve için ocağa su koyuyordu.

Kapalı konu
Devamı tabi ki geliyor manyak mısınız?

Re: Giderken Sağda, Dönerken Solda.

MesajGönderilme zamanı: 11 Şub 2016, 02:50
gönderen Shiomiya Kiyo
Sabahın bu saatinde şaka kaldıracak kıvamda hiç değilim biliyor musunuz? Ne demek ben bu adamın küçük versiyonuyum? Sinek uçsa sis bombası atacak olan Nishi neden bu olaya abartı tepki vermiyor, uslu uslu kahve hazırlıyor? Üstelik kaşı hala kanıyor amına koyayım, bok etti tezgahı buradan görüyorum. "Peçete falan bastırsana kaşına." Evet çünkü gelecekteki halleriniz ile tanışınca düşünmeniz ve dile getirmeniz gereken en önemli şey sevdiceğinizin kanayan kaşı olmalıdır. Belki de şoktayımdır, bilmiyorum. "Bu bir... Bur bir şaka falan di mi Nishi? Komik değil hani, ne bileyim..." Rahatsız rahatsız kıpraştırdım götümü, göz ucuyla da koltuğun diğer köşesinde oturan adama baktım. Benim aksime şokunu sessizce oturarak ve karşı duvarı izleyerek yaşıyordu. "Durduk yere insanlar kendilerini bilinmedik bir zamanda bulmazlar ki." Ayağa kalkıp hala karşı duvarı izleyen adamın karşısından geçerek tezgaha yöneldim. Kahvelere yardım falan ediyormuş gibi Nishi'ye yanaşıp "Lan doğruyu söyle uzaktan akrabam falan mı geldi? Eşek şakası yapıyon di mi?" diye mırıldandım. "Akraban neden bornozla otursun be? Geç yerine." diye azarlandım karşılığında. Lan cidden gelecekteysem hala azarlanıyorum ha, sokayım böyle işe.

Tin tin yerime geri döndüm. Ardımdan da Nishi elinde tepsiyle geldi, kahveleri sehpaya koyup karşıdaki koltuğa geçti. Ulan şu ilişkiye başladığımızdan beri sayısız sehpa kırdım, inatla koltuk önüne sehpa koymaktan vazgeçmiyor bu adam. Neyse ki ota boka dantel serme huyu yok, hiç çekilmezdi o zaman. "Ters giden bir jutsunun eseri mi bu acaba?" diye yanımdaki adama sordu Nishi. Uzun süredir ilk defa tepki veren adam ise Nishi'ye dönerek bir çırpıda "Daichiou'ya götürelim biz bunu!" deyiverdi. "BEN NİYE GİDİYORUM LAN DAICHOU'YA? SİZ GİDİN AMK BENİM EVİM BURASI!" diye fırladım yerimden. Gerisin geri de saçımdan koltuğa tekrar çekildim. "Yaşın kaç lan senin? HA? YAŞIN KAÇ SÖYLE BANA?" diye yüzüme yüzüme böğüren adama "On altı!!" diye vıyakladım. "AMINI IRZINI SİKERİM SENİN BİR DAHA SESİNİ YÜKSELTİRSEN!!" diye geri böğürdü. Lan ağlayacağım şimdi yemin ediyorum ağlayacağım. "Lan ben bu kadar çirkin miydim bu yaşta? Tipimi sikeyim. Bu suratın nesine aşık oldun sen Nishi?" diye beni sevdiceğime şikayet etti arsız herif. "Sen asıl kendi tipine bak amına koduğumun boncuklusu!" dediydim ki yumruğunu kaldırdığı gibi susturdu beni sayın maço. "Nishi bişi' de şuna!" diye yardım istedim facepalm modunda oturan sevdiceğimden. Resmen anaokulu öğretmeni gibi "Şşşşt şşşşşt"leyerek gene ortalığı sakinleştirdi. Öfke ve kriz kontrolü gelişmiş bu adamın veya bizler ağır kuzularız. Bir süre daha sessizlik oldu, ardından kafamdaki bir diğer soruyu ben sormadan cevapladı Nishi. "Ben otuz yaşındayım, aha bu da yirmi altı." Yirmi altı? Bildiğin yirmiyle altı, on yıl sonrası yani? İki var yanında da altı hani. Muhteşem çevikliğimle bornozlu adamın kasıklarına atladım ve sır perdesini araladım. Oha. Hiç şaşmamalı Nishi'nin "Sabah daha büyüktü sanki bu." demesine, hey maşallah kami-sama tütütü. Tabi bu yaptığımın sonucu kafam sehpaya gömçürüldü ama yolo no regrets sorry not sorry falan kardeşlerim. Gitti gene sehpa görüyor musunuz, huy çıkmıyor işte.

76. kez tekrar toparlandık. Artık yazık Nishim de koyuvermiş sehpayı falan öylece ortalıkta bırakmıştı. Bu evde bu adamla oturup karşılıklı düzgün bir kahve içmek nasip olamıyor ki, o ne yapsın? "Evet evet, biz bunu cidden Daichou'ya götürelim." Gene beni benim evimden kovma derdinde bunlar. "Bakma öyle. Hep burada bizimle mi kalacaksın sanıyorsun?" Gene kiminle sikişiyorsun demişti bu adam... "Kendi zamanındaki Nishi'yi özlemeyecek misin hiç? Bu durumun çözülmesi lazım." Gene? Kiminle? "Hem Nishi'mi paylaşma niyetim yok." Gerçekten... Kiminle? "Bunu oturma odasının ortasında bornozla oturan bir adamdan duymak inan bana hiç hoş değil Kiyo. Git bir şeyler giyin." Biriyle yattı mı? Nishi? Nishi beni...

"Beni aldattın mı?"

Sevgilisini giyinmeye zorlayan adam da, kasıklarındaki esintinin hoş olmasını bahane ederek giyinmeyi reddeden adam da dondular. Bu durum, sorumu hem yeterince hem de çok az cevaplıyordu aslında. Hem susmaya devam etmelerini, hem de o lanet olası çenelerini çalıştırıp bana her şeyi anlatmalarını istiyordum. "Yaptın mı böyle bir şeyi?"

Sessizce kafasını yukarı aşağı salladı sadece. "NEDEN BÖYLE BİR ŞEY YAPTIN Kİ?" Tabi ki de sessizliğine devam etti. Bakmıyordu da bana, suratımdan ziyade tezgahtaki çaydanlığı daha ilgi çekici bulmuş olmalıydı belki de. Çok ilginçti ki ilk defa bağırışıma bir tepki vermiyordu büyük versiyonum da. Haklı olduğumu düşünüyordu belki de. Belki de, zamanında o böyle bağıramamıştı.

“Neden böyle… Bir şey yaptın ki?”
Beni sevdiğini düşünmüştüm.

“Ken’le mi yattın?”
Yanlış mı anlamıştım her şeyi?

“En yakın arkadaşın olan adamla?”
Yaşadığımız onca şeyden sonra, bence haklıydım yanlış anlamakta.

Beni sevdiğini düşünmüştüm.

“Beni… Sevdiğini düşünmüştüm.”
“Hiç mi…”
“Hiç mi sevmedin beni?”
“Kiyo…-“
“Seni seviyor.”
“Beni seviyor?”

“Hem de çok.”

Ne zaman ayağa kalkmıştım gene bilmiyorum. Gözlerimin ne zaman dolduğunu da. Genelde gözlerimdeki ilk nahoşluğu hissettiğim an kendimi sıkmaya başlarım, ağlamamaya zorlarım. Dolmasını engeller, savuştururum bu çirkin görüntümü. Ağlarken suratım hem kıpkırmızı ve komik oluyor, hem de, zayıf hissediyorum kendimi. Zayıf hissetmek istemiyorum. Ben güçlü olmalıyım. Serçe parmağımı sehpaya kaptırdığımda ağlamak istemiyorum. Nishi sehpayı gene kırdım diye azarladığında ağlamak istemiyorum. Görevi bok ettim diye ağlamak istemiyorum. Ailemle aram bok gibi diye, küçük kız kardeşim bana küs diye ağlamak istemiyorum.

Nishi beni aldattı diye ağlamak istemiyorum. Suçlu hissettiğim için ağlamak istemiyorum.

“Ben sana ne yaptım ki?”
Suçlu hissetmek istemiyorum.

“Beni terk ettin.”
“Birden ortadan kayboldun.”
“Sen beni yapayalnız bıraktın.”

Ağlamak istemiyordum ama ilk damla gözlerimden ayrılıp suratımdaki yolculuğuna başlamıştı işte.
Suçlu hissetmek istemiyordum ama, karşımdaki adamların bana acıyan ifadelerinden belliydi, suçluydum işte.

Yani ben Nishi’yi birden bire terk ettim ve o Ken’le yattı öyle mi? Diğer damlalarda ilk arkadaşlarına eşlik ederken suratımdaki sıcaklığın arttığını hissedebiliyordum. Acaba hala ağlıyorken böyle çirkinleşiyor muyumdur? Çok ağlarsam burnumun da akmasına engel olamam mesela, hala burnum akıyor mudur? O değil, yerdeki halı ne boktan, kesin ben seçmişimdir bunu.

Sessiz kalışımı bozmak için açıklama yapma gereği duyan gelecekteki versiyonum, “Hepsi saçma sapan bir günlük yüzünden. Günlük tutmayı bırakmalısın.”

“Benim yerime bir deftere sorunlarını anlatıyordun.”

Gözlerimi halıdan çekip Nishi’ye baktım. Suratında hala o bana acıyan ifadesi vardı. Açıklama yapıyor, kendini savunuyor ama ifadesini bu duruma uydurmuyordu. Neden daha sert, daha kızgın bir ifadesi yoktu, madem ben suçluydum?

“Hep derdin gel bana anlat diye.”


Bir sürü saçmaladığım bir defter yüzünden mi çekip gitmiştim? Evet o deftere Kyou’yu falan anlatıp karalama yaptıkça eğleniyor, rahatlıyordum ama… Nishi onu buldu diye bu kadar mı çıldırmıştım? Nishi gene söz vermeme rağmen ona kendimi açmadım diye bu kadar mı çıldırmıştı?

"Ne olduğu hatırlanılmaya tenezzül bile edilmeyecek bir sebepten dolayı tartışıyorduk. Olay büyüdü, büyüdü... Kontrol edilemeyecek noktaya vardığında Nishi sorunlarımı ona anlatmayışımı şikayet ediyordu bana. Onu kaale almadığımı veya ona güvenmediğimi düşündüğümü falan... Günlüğümü okuduğunu o sırada itiraf etmişti."

"Ben o kadar tepki vereceğini düşünmemiştim. Hele çekip gideceğini, hiç. Günlerce görmedim seni. Eve uğramadın, görev binasında yoktun. Ailen, kardeşlerin, kimse nerede olduğunu bilmiyordu. Yapayalnız kalmıştım."

"Sen de gittin Ken'le yattın yalnız kaldın diye, öyle mi?"

"Ve ben de onu affetim."
"Benim seni affettiğim gibi."

Yahu ben anlayamıyorum, anlamıyorum veya anlamak istemiyorum! NISHI! BENİ! ALDATTI! Çok mu büyütüyorum, büyütmem gerekmiyor mu? Beni seviyormuş ama beni değil bir başkasını sevdiği bir gece de yaşamış demek bu, BEN Mİ YANLIŞ DÜŞÜNÜYORUM? Ağlamam geçmiş, suratımın rengi normale dönmüştü. Kaşlarımı çattım karşımdaki insanlara olayı kavrayamadığımı belirtircesine. Yo yo, tamam kavradım. Olay basit işte, ben terk ettim, o da beni aldattı madem de... Karşımda bornozumla ben ve yeni saç stiliyle Nishi duruyor. Hiçbir şey olmamış gibi. Ben hiç bu evi terk etmemiş, Nishi hiç başkasının kollarına kendini atmamış gibi. Neden?

"Kiyo, etrafına bak, iyi incele bu evi." dedi Nishi. Demesiyle de ilk defa alıcı gözüyle etrafa bakmaya başladım. E bir şey yok? Ev işte, bildiğin ev. Hem bizimkini aynısı, hem de değişiği.

"İlişkiler konusunda deneyimsiz olduğumu biliyorum. Senin de aynı şekilde. Hem çuvalladık, hem de çuvallamamayı başardık."

Anlatmaya çalıştığı şeyi az çok tahmin etmeye başlamıştım.

"Birbirimizi affettik diye oldu bu ev."

Tahminimde de haklıydım. Unutmayı başarmıştık ve çok da iyi yapmıştık. Karşılığında ödülümüz ise, geçmişten küçük versiyonlarımız çıkıp hesap sormadığı sürece nahoş anılarımızı hatırlamadığımız bir yuva kurabilmemiz olmuştu. Evet, şu an bu olayların yaşanmadığı günümüzde evimiz nasıldıysa, gelecekteki bu hali de aynı şekilde huzur doluydu. Kafamı aşağı yukarı salladım basit bir şekilde. Kaşlarımı düzeltip nötr bir ifade takındım.

"Diyeceğim odur ki... Geri döndüğünde ve bu olayı yaşadığınızda kalpleriniz epey kırılacak, çok üzüleceksiniz ama.... Geçecek de hepsi. Unutma bunu, düzelecek her şey."

"Gerçi unutacak ama..."
"Unutacağımı nereden biliyorsun ki?"
"Bu arada Kyou ile oynadığımız o oyun neydi?"
"Ne oyunu?"
"Yerler diyom Kiyo. YERLER LAV! KAÇ KIYO!"

"HA?"

Yere saliselik bakışımla düştüğümü hissetmem bir oldu. Hani olur ya, birden bir şey dürter giib olur sizi. Ya da arkanıza geçer, sırtınızdan ittirir. Düşersiniz hani hani. Öyle rahatsız bir hisle lav olmasını beklediğim zemine kapaklanırken gözlerimi sıkı sıkıya kapattım. Beni karşılayan şey lav veya sert zemin yerine, yumuşacık yatağım ve ter içindeki kıyafetlerim oldu.

"Kabus mu gördün?"
"Bir şeyler gördüm, epey tırstım ama... Ne gördüm çıkaramadım."
"Oluyor bana da öyle."
"Sen sabahladın mı?"
"Kitap sardı, zaten tam da yatıyordum."

Kafasının sadece tek tarafının traşlı olduğunu görmem bende anlamsız bir rahatlamaya yol açtı. Nishi'nin yataktaki pozisyonunu düzeltip yanındaki komidine kitabını koymasını izledim ve geri dönüp bana sarılmasına izin verdim. Yeni doğar gibi olan güneş hafiften odayı aydınlatıyordu, o yüzden bana sarılmadan önce lambayı söndürmüştü.

Loş odada Nishi'nin kucağının sıcaklığında, uykuya gerisin geri dalmam hiç de zor olmadı.






Bu hikayeyi bitirmeyi hep istemiştim. Kısmet bugüneymiş.
Farklı bir konu denemek istemiştim, hem geleceğin hem geçmişin buluştuğu bir hikaye güzel olabilir diye düşündüm. Nitekim eğlendim de... Ben eğlendiğime göre güzel olmuş da demektir.
Kiyo ile hep bir şeylerin yarım kaldığını düşünüyorum, özlüyorum veleti. Belki de bu hikayeyi tamamlayışımla onu geride bırakmam benim için daha kolaylaşır. Ayh bilemiciiim... Kendinize iyi bakın!