1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Shinohara Izumi

MesajGönderilme zamanı: 07 Eyl 2014, 18:43
gönderen Shinohara Izumi
Künye

İsim: Shinohara Izumi
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.82
Kilo: 69-73 Arasında dolaşır
Köy: Amegakure
Element: Fuuton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin



Portre

Fiziksel Portresi:
Görüldüğünde göze çarpan ilk şey makyajı, altın sarısı omzuna kadar gelen uzun saçlarıdır.

Makyajı sağ gözünün ve sol gözünün altında üçer topçuk ve burnun tam üzerinden geçen bir çizgi olacak şekilde bulunur. Altın sarısı saçları ise çoğu zaman gözlerinin altındaki makyajı gizler ama dikkatli gözler görebilirler damgaları. Kaşları kısa ve geniş, gözleri grimsi koyu mavidir.

Boyu 1.82 ve kilosu genelde kontrolsüz değişebilir, yaklaşık olarak 65-75 arasında gezinir, 65’ken bir deri bir kemik denebilirken 75’te göbeğiyle ilgili şakalar yapabilecek kadar göbeği vardır.

Göreve çıkmıyorken genel olarak klasik Japon kültürü kıyafetleri giymektedir. Kendini öyle rahat hisseder. Dışarı takılmaya çıkarken genel olarak sade bir kot pantolon ve şık bir slim-fit gömlek giyebilir. Şık olmaya genelde özen gösterir. Gösteriş meraklısı değildir. Genel olarak kolye ve bileklik takmaz. Fakat en önemlisi, makyajı her zaman vardır. Nereden geldiğini görmek, hatırlamak ve nereye gideceğini hatırlatmak, başkalarının gözüne sokmak için vardır. Bazıları bilse, bazıları bilmese bile ailesinin ona mirasını gururla taşımaktadır.

Tırnakları her zaman bakımlı ve uzundur. Daima tıraşlıdır. Yüzünde tek bir sakal bile yoktur. Kaşları özenle alınmıştır, sırtında ya da göğsünde neredeyse hiç kıl yoktur.

Genel olarak dik durur. Aslında hareketlerinin, duruşunun ve bakışlarının bir hanımı anımsattığı söylenebilir, ama bu durum Izumi için bir sıkıntı yaratmaz. Ses tonu ise oldukça sakinleştirici yer yer kadınsıdır. Gülüşü sakince ve bakışları yerine göre delici ya da güven verici olabilir.

Ruhsal Portresi:
Zarafet, onu açıklayabilecek en mükemmel kelime budur. Ağaçtan düşüp savrularak yavaşça inen bir yaprak kadar zariftir. Anlayışlıdır, hoşgörülüdür. Göz ardı edebilme eşiği çok yüksektir. İnsanların ve kendisinin hatalı olabileceğini, hatalar yapabileceğini bilir ve bunlara göre hareket etmek ister. Bir rüzgâr kadar sakinken, bir rüzgâr kadar yok edici olabilmek onun için sadece aşılması gereken küçük bir eşiktir. Seyretmeyi sever. Caddeyi gören camından sokağı, insanları, hiç görmediği ve muhtemelen 10 saniye sonra bir daha görmeyeceği insanları seyretmek, anlamak, algılamak onun için kitap okumak, arkadaşıyla konuşmak gibi eğlence içeren bir etkinlik haline gelmiştir.

Planlıdır. Plan yapmayı ve planlarının işlemesini seyretmeyi sever. Bu özelliği onun çok özenli, toplu olmasını sağlamıştır. Sadece evi, çantası değildir toplu olan. Sahip olduğu bilgiler, düşünme eşiği, düşünme sırası ve bilgilerin depolanması gibi konular da onun düzen sanatının birer üyesidir. Düzen sanatı onun takıntısı olmasa da, oldukça önem verdiği bir husustur. Doğru insan olmanın yollarından biri de düzen sanatına hâkim olmaktır zira.

Onur meselesi ise onun için büyük önem taşır. Söylediklerinin arkasında durmayan, arkadaşlarını satan, yaptıklarını kabul etmeyen insanlar onun için bir hiçtir ve ölmesinde sakınca yoktur. Onur ki, bir insanın doğru insan olabilmesini sağlayabilecek en mühim olgudur. Onurunu koruyanlar doğru yoldayken, onursuzlar kabul edilemezler ve toplumdan dışlanmalıdırlar Izumi için.

Kendisi gibi olmayan “Kaba” insanlardan hoşlanmasa dahi onları hoş görebilir, yaptıklarını göz ardı edebilir. Kaba insanlarla arkadaş olamaz. Genel olarak arkadaş kitlesi de birikimi yüksek, bilgi birikimi paylaşıma açık insanlardır. Arkadaşlık denen olgu onun için önlere çıkan bir durum değildir çünkü 18 yıllık yaşamında hiç devamlı bir arkadaşlık içine girmemiştir. Tek tük arkadaşları sayesinde haftalık içki ve sigara kotasını doldurabilmektedir.

Bilgili insanlar onun için en önemli insan türlerinden biridir. Bilgi sahibi, entelektüel birikimi yüksek kişilere saygı duyulmalıdır. Zira onlar, en büyük işi başarmış ve egolarını yenmişlerdir. Hele ki müzikle uğraşan insanlar Izumi için sonsuz bir öneme sahiptir. Zira Müzik sanatların en kutsalı, insanların doğma amacıdır. Müzik haricinde hiçbir şeyin yeterince önemi yoktur. Resim ve edebiyat gelir müzikten sonra. Ama hiçbir olgu, müzik kadar mühim değildir. Canlar bile. Bazen, onur bile.

Arkadaşlarına inanılmaz bir önem vermez ama aşk kavramı onun için bambaşkadır. Aşk, yaşamanın en önemli unsurudur. Bir insanın gerçek bir insan olmasının ardındaki en önemli mesele, o insanın sevdiği biri için canını verebilecek durumda olması, bir insan için gelinebilecek en kutsal durumdur.

Eğlenme hususu onun için çok önemli değildir çünkü sabırlı bir insandır. Bir durumu oturup saatlerce sıkılmadan bekleyebilir. Bir arkadaşı, bir sevgiliyi ya da önemli birini dakikalar, saatler hatta günlerce beklemek onun için sıkıntılı bir süreç değildir. Düşünecek çok şeyi, tartacak çok fazla felsefik olgusu beyninin düşünülecekler kategorisinde beklemektedir zira onu.

Ama ölüm… Ölüm çok zorlu bir durumdur onun için. Onurlu insanların ölmemesi için elinden gelen her şeyi yapar. Ölümün kaçınılmaz oluşu, onun insanlara yardım etmeyeceğini göstermez, aksine daha çok ve daha içten yardım edeceğini gösterir. Ölümü ve ölümden kaçınmayı öyle büyük bir takıntı haline getirmiştir ki; artık sonucu ne olursa olsun insan öldürmeyecektir ve ne olursa olsun ölümden kaçınacaktır. Hayat denen şeyin ne kadar büyük bir ödül olduğunun bilincindedir, bu yüzden kimsenin yaşamını elinden almamak üzerine yemin etmiştir.

Ruhu özgür, düşünceleri özgür ve hayatı özgür bir kuştur Izumi. Özgürlüğüne kanat açmasını engelleyecek her şeye düşmandır ve düşman olacaktır. Hayatı bunlardan ibarettir onun. Aslında bir çok şeyin efendisi, fakat hiçbir şeyin ustası değildir. Hiçbir zaman usta olamayacak ama, her zaman mutlu olacaktır. Mutludur Izumi, hiçbir zaman umut etmeyi, istemeyi bırakmaz ve daima mutlu olur.

Özgeçmiş
Çok garipti geçmişi. Saçmaydı adeta. Kişiliğinin geride kalmamasının, her geçen gün gelişmesinin bir olayla bağlantılı olduğunu biliyordu Izumi. Sadece... Farklıydı işte. Farklı olmak istemeden, kalabalıklara karışarak başarmıştı farklı olmayı. Kırmızı halılarla kaplı, kıpkırmızı bir odada doğmuştu. Sonsuz onurlu bir ailenin, onurlu bir çocuğuydu. Ailede yetişen ninja sayısı çok azdı. Fakat bir ninja olması önceden planlanmıştı. Gerekli paralar konulmuştu kenara. Büyüsün, anlasın diye hayatı, kendinden başka birine muhtaç olmasın diye 10 yaşında evden ayrılmak zorunda kalmıştı. Bundan pişman değildi aslında. 10 yeterliydi birçok şey için. Çok oyun oynamadı zaten Izumi. Çok ağlamadı, çok şey istemedi. Hayatın tamamen kendinden ibaret olduğunu anlaması sadece 10 yılını almıştı, başkalarının bunu anlaması 70'lerine kadar sürerken...

"Kendinden başka kimsen yok, Izumi. Bunu sakın unutma... İlk topun anlamı yalnızlıktır. Bir Shinohara mutlaka yalnız olmalıdır. Arkadaşların olsun, ama hiçbirine muhtaç olma. Aşık ol, ama bağlanma. Öyle biri ol ki yardıma ihtiyacı olmayan, kaplanlar kıskansın seni. Öyle yalnız ol ki, kuşlar bile kıskansın seni. Yalnızlığın değerini bil diye var bu top..."

Bir kedisi vardı Izumi'nin. Onu seyrederdi bir yandan da Shinobi sınavlarına çalışırken. Hiçbir kusuru yoktu. Mükemmel adım sayısı, hareketleri, gerektiği zaman kendini koruyabilmesi... Bir yerden bir yere atlarken kusursuz aerodinamik kurallarını kullanması... Öyle etkilenmişti ki Izumi bundan, ona da isim koymuştu. Illumi'ydi ismi onun. Kendi kedisi olduğu anlaşılsın diyeydi bu. Ailesinin ona gönderdiği az paranın bir kısmını da onunla paylaşmayı öğrenmişti. Eğitilemeyen, kimsenin eğitmeye çalışmadığı kediye bile bir şeyler öğretebilmişti Izumi. Mesela yerlere tuvaletini yapmaması gerektiği gibi. Mesela ismi gibi, mesela kendini sevdirmek gibi! Kedi de, farkında olmadan Izumi'ye öğretmişti bir şeyler. Zamanlama gibi. Ruh gibi. Her hareketiyle büyüleyici olmak. Zarafet öğretmişti Illumi, Izumiye.

"Bu topu ailenin bir özelliği için çiziyorum, Izumi. Bunu sakın gözardı etme. Kaba biri olma. Zarif biri ol. Erkekleri de kıskandır, kadınları da... Öyle hafif ol ki, havada savrulan polenler kıskansın seni. Öyle nazik ol ki, rüzgâr bile kıskansın seni. Öyle etkileyici ol ki, şehirler bile kıskansın seni. Zarafetinle etkile insanları. Mahcup et, güçsüz kıl. Zarafetin değerini bil diye var bu top..."

Sık sık düşerdi Izumi. Yürümeyi geç öğrenmiş, ama güzel öğrenmişti. Her zaman dik yürür, dik dururdu hayata karşı. Çok düştü ama, çok kalktı Izumi. Hiçbir zaman pes etmedi ve hiçbir zaman kızmadı. Kızamazdı zaten, hayata mı kızacaktı? Tanrıya?.. İnanmıyordu bile tanrıya. Kişinin tanrısının, kendisi olduğuna inanıyordu. Belki çok saçmaydı bu durum ama, aslında kendince inanıyordu. Evden giderken bile ağlamamıştı. Sakindi çünkü. Babası ölürken bile bu durumu sakince karşılamıştı. İnsanların öldüğünü görürken bile sakindi. Hiç insan öldürmedi ama, göçüp giden canlar onu sinirlendirmemişti.

"Bu topu dinginliği asla unutma diye çiziyorum. Sakin ol. Öfkeni kontrol et, ruhunu sakin tut. Bir kızla tanışırken, ona ilk öpücüğünü verirken, onunla evlenirken, onun göçüp gittiğini görürken sakin olmalısın. Sen bir Shinobisin. Sakinliktir senin silahın. Dinginliğin gücündür. Asla sakinliği elden bırakma, Izumi. Öyle sakin ol ki, sabah denizi bile seni kıskansın. Öyle uyumlu ol ki, nehirler seni kıskansın. Öyle dingin ol ki, toprak bile kıskansın seni. Sakinliğin değerini bil diye var bu top..."

Hiçbir zaman yalan söylemedi Izumi ailesine karşı. En büyük kötülüğü yapmış olsa bile saklamadı. Gerçi onun yapabileceği en büyük kötülük, bisikletten düşmekti. Ödevini yapmadığını saklamadı, borcunu zamanında ödedi. Yalan söylemenin erdemsiz bir hareket olduğunu düşündü hep Izumi. Yalan söylenebilirdi, hayatı yöneltmek, hatta bazen kurtarabilmek için yalanın olmazsa olmaz olduğunu biliyordu. Ama güvendiği insanlara, ailesine, arkadaşlarına asla yalan söylemedi. Asla bir şey saklamadı.

"Bu topu, dürüstlüğü asla bırakmaman için çiziyorum Izumi. Dürüstlük, bir insanın iyi kalpli mi, yoksa kötü biri mi olup olmadığını anlamak için en kesin yoldur. Her zaman doğruyu söyle, asla yalan söyleme. Dürüstlüktür seni iyi biri yapacak olan. Dürüstlüktür seni bu gece de yatağa sokabilecek güç. Öyle dürüst ol ki, rahipler bile kıskansın seni. Öyle doğrucu ol ki, peygamberler bile kıskansın... Dürüstlüğün değerini bil diye var bu top..."

Izumi, kaba biri olmadığı için geçmişte hiç kavga etmemişti. Genelde sorunu olduğu insanlar onun fazla kadınsı ya da "gay" olduğunu düşündüğü için onu dışlamak, yok etmek istediler. Izumi böyle sorunlar yaşayacağının zaten farkındaydı. Kavga etmektense onlarla karşılıklı oturdu, konuştu. Herkes onunla dalga geçse bile o sabah mutlu kalkmayı bildi, devamlı gülümsedi. Çok güçlü biriydi Izumi, ama bu güç kasların gelişmiş olmasından kaynaklanmıyordu. Soyut yüklerin sırtına birikmesi onun için sorun değildi sadece. Taşırdı o. Dik durabilirdi yine esen rüzgarlara karşı. Her zaman zayıfın, güçsüzün yanında olmaktı onun gücü. Asla kas gücü değildi, zeka gücüydü.

"Bu topu, gücün değerini bilmen için çiziyorum Izumi. Güç, krallıkların yıkılmasını, tanrıların ölmesini bile engelleyemedi. Ama güçtü onları yaşatan. Sokağa çıktığında yolda geçen insanların yüzüne baktığında, sinirli birini görürsen o güçsüz biridir. Sen o güçsüz birilerinden olmayacaksın, Izumi. Adım gibi eminim. Sen kas gücünün, Chakra'nın hiçbir anlam ifade edemeyeceğini bilecek kadar güçlü birisin. Senin gücün kalbinden, aklından geliyor. Senin gücün, başkalarının gücünden geliyor. Zayıfın yanında durmandan geliyor. İki gün önce acıyıp iki ekmeklik para verdiğin dilenciden geliyor, Izumi. Öyle güçlü ol ki, aslanlar bile kıskansın seni. Ah Izumi, öyle iyi kalpli ol ki... Melekler bile kıskansın seni..."

Asla ama asla ölmekten korkmadı Izumi. İlk kedisi Illumi bir gün sokak çocuklarının elinde öldüğünden beri ölümün aslında herkese ne kadar çok yakın olduğunun farkındaydı. Yarın ölmeyeceğinin garantisi yoktu hiçbir zaman. Yarın gökyüzüne bakıp bakamayacağını bilebilmek, dünya üzerindeki kimseye nasip olmamıştı daha. Dünya da böyle bir yerdi zaten. Her ne kadar eğlence ve mutlulukla dolu gibi gözükse de, bir anda her şeyin bitebildiği bir yerdi. Ve biterdi. Milyarlarca insan için bitmişti. En güçlü insanlar bile zamanı geldiğinde ölmüştü. Ve öleceklerdi. Daha çok insan ölecekti.

"Bu topu, oğlum, ölümü asla unutmaman için çiziyorum. Hayatlar biter, hayatlar başlar. Krallar da ölür, soytarılar da. En güçlü insan da ölür, en mükemmel insan da. Ve ben de ölüyorum işte, Izumi. Hiç ölmeyeceğimi mi sanmıştın? Ne zamana kadar devam edeceğini sanmıştın ki bu kırılgan hayatımın? Zorluklara daha ne kadar... Göğüs gerebileceğimi sanmıştın ki? Ağlama Izumi... Sensin benim izimi devam ettirecek. Bu makyajım silinecek ben gömüldüğümde. Ama silindiği zaman ben bileceğim ki, oğlum, tek eserim, Izumi, o makyajı ölene kadar taşıyacak. Makyaj mı? Makyaj hiçbir şey. Sana hiçbir yararı yok. Sadece sana anlattığım hikayelerle dolu o boyalar. Ve sen öldüğünde, silinip gidecekler. Her yüzünü yıkadığında silinecekler. Her uyandığında silinecekler. Ama sen onlar orada olmasalar dahi, onları hissedeceksin. Benim hatrımı yaşatacaksın sen, Izumi... Ben, ismim Shinohara Arumi ve ben... Bugün amaçsızca göçüp gidiyorum... Ama sen, Shinohara Izumi... Sen öyle öleceksin ki, tanrıları bile kıskandıracaksın..."

Izumi'nin babası son nefesini verdiğinde ay tepedeydi ve saatler 00:54'ü gösteriyordu. Önce gözlerinin içindeki parlaklık gitti, sonra da elinin yumuşaklığı. Ama Izumi bırakmamıştı babasının elini. Tutuyordu sımsıkı. Yediremiyordu kendine hayattaki en büyük idolünün bir ölümlü oluşunu. Yediremiyordu büyük kralın, babasının bir ölümlü oluşunu. Saatin kaç olduğunu unutmuştu bile. Sesleri duyamaz olmuştu biraz. Hıçkırıkları vardı sadece. Ağlamamaya çalışsa da, ağlayacağını biliyordu Izumi. Makyajı yavaş yavaş akmaya başlamıştı. Makyajı da ölümlüydü. Arkada zayıf bedenine sarılan annesi de ölümlüydü. Dışarıdaki halası da öyleydi, evin köpeği de öyleydi, Ay da öyleydi. Ayağa kalktı Izumi ve babasının cansız bedenine bir öpücük kondurdu. Bu babasına duyduğu sevgiden değildi aslında, öğretilerine duyduğu aşktandı. 16 yaşındaydı o gün Izumi. 16 yaşındayken bir yetişkin olmak zorunda kalmıştı. Kalbi daha yavaş atsa da artık, bedeni daha hızlı hareket edebilirdi. Babasıyla beraber, ruhundaki son kötülük de ölmüştü. Artık babası gibi olacaktı. Hayat onun için daha yeni başlıyordu, ve yeni başlayacaktı...

Amaç:
Hayattaki tek amacı şu anlık, kendine bir amaç bulabilmek... Şu an sadece eğlenmek, gülmek ve yaşamak için yaşıyor...

Eksiklikler:
Ölüm konusunda inanılmaz bir takıntısı vardır. Kendini gece boyunca rahatsız eden bir sivrisineği öldüremediği gibi, gerek düşman ülke Shinobisi, gerek kaçak biri olsa bile, kimseyi öldüremez. Başkasının öldürmesiyle problemi yoktur, ya da bir ölüye bakmak, ona dokunmak gibi durumlardan etkilenmez. Sadece birinin ölümünden sorumlu olmak durumundan canı pahasına kaçar.



Profil
Güç: 4
Çeviklik: 5
Kondisyon: 5
Potansiyel: 4
Varlık: 5
Zekâ: 7

Re: Shinohara Izumi

MesajGönderilme zamanı: 08 Eyl 2014, 17:29
gönderen Cynic
Dezavantajlar hakkında uyarı;
Bir veya bir kaç tane dezavantaj almışsınız. Bunlar, karakterinizin RP'sine GM'ler tarafından aktif olarak karışılmasına ve düzenlenmesine yol açabilir. Ayrıca, karakteriniz ve hikayeniz sizin istemediğiniz noktalara varabilir. Karakterinize zorla bazı hamleler yaptırılabilir veya turunuz tamamen geçersiz sayılabilir. Eğer karakteriniz üzerinde tam kontrol istiyor ve dezavantajların size bir şey katmayacağını düşünüyorsanız, son kez karakter kartınızı düzenleyebilirsiniz.

Ancak bunu kabul edeceğini bildiğimden ötürü onaylıyorum.