1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Kurbağa Çocuk, Shinobi Görür

MesajGönderilme zamanı: 06 Şub 2015, 00:40
gönderen Shiranui Kanaye
Hayatımın çok durgun geçtiği şu zamanlarda kendimi yoğun bir disiplinle geliştiriyor ve terbiye ediyordum. Gereksiz uğraşları bırakmış ve aynı şekilde gereksiz zatlarla iletişimimi kesmiştim. Artık beni çok daha düzenli bir hayat bekliyordu, köyün beklediği gibi. Gerçek anlamıyla shinobi olacaktım ve buna çoktan kıyafetlerimden başlamıştım.

Üstümdeki çakma samuray giysilerini bırakmış ve köyümün gerektirdiği gibi yeleğimi ve üniformamı giymiştim. Bandana şeklindeki alın koruyucumu takmış ve ağzıma bir sigara yerleştirerek dışarı çıkmıştım. Bu yoğun düzenin arasında, arada bir mola vererek ormanda gezip tozmak gerçekten bana iyi geliyor. Evet, her şeyin başladığı o ormanda.

Her ne kadar sessiz olsa da benim için fazla gürültülü olan şehirden ormana doğru gittikçe kendimi daha da huzurlu hissediyordum. Öyle ki, zaten kafamda bu kadar çok ses varken bir de farklı farklı insanların farklı farklı muhabbetlerine kulak misafiri olmak beynimi tırmalıyor. Bunun yerine, ormandaki kuşların ve börtü böceğin sesi çok daha hoş olmakta.

Şehrin dar sokaklarından ilerleyip ormana doğru iyice yaklaştığım zaman, zıplaya zıplaya ağaçların arasına girmiştim. Burası başıma açılan her türlü sorunun çıkış kaynağı olsa da, yine de içimde buraya karşı anlam veremediğim bir sevgi var. Öyle ki, derinlerine gittikçe kendimi buluyorum. Buralar yeterince huzurlu ve tenha.

Tanıdıklarımın da yanımda bulunmuyor olması kendi kendime düşünebilmemi sağlıyo-şuradaki çocuk ne yapıyor lan? Elinde bir tane kurbağa ile aptal aptal ormanda gezen bir velet var şu an. Geçenlerde Nochiri mi Nojiri mi öyle bir kaçık sensei vardı eskilerden, onun zorla derse soktuğu chuuninlerden biriydi bu. Epeyce ilginç ve laubali bir tipti. Hatta rahatlıkla söyleyebilirim ki, cıvık.

Ona görünmesem iyi olacak gibi, fakat bunu temenni etmek için çok geç anlaşılan, görmüştür bile. Hadi bakalım, başımıza bir de kurbağalı çocuk aldık. Hem o kurbağayla ne yapacaktı ki? Amaan, bana düşmez. Muhabbet açarsa kısa tutayım da gideyim madem. Aslında uzun zamandır biriyle oturup konuşmuyorum ama, yine de bu çocuğun penisiyle ilgili sorunlarını dinleyecek halde değilim. Huh, yaklaşıyor mu o?!

Re: Kurbağa Çocuk, Shinobi Görür

MesajGönderilme zamanı: 06 Şub 2015, 22:16
gönderen Shiomiya Kiyo
Çok mutsuzum ey Kushina!

Tam böyle mutlu gibi oluyorum, hep bir boklar oluyor anasını satayım ya. Birkaç gün önce Nishi’mle kavga ettik. Kavga denemez aslında, daha çok o atar yaptı ben pustum kaldım diyebiliriz. Bazen… Kendini tutamayıp ufacık bir şeyi kocaman hale getirerek çıldırdığı oluyor ve ben böyle anlarını bildiğim için, ses çıkarmamayı tercih ediyorum haksız olsa da. Sadece arkadaş olduğumuz dönemlerde tolere etmesi daha kolaydı bu hallerini aslında ama… Sevgili olduğumuzdan beri ilk defa atarına denk gelince, onu birkaç gün rahat bırakmamı, karşısına çıkmamamı isteyince… Üstelik, “Sen olmasaydın bunların hiç biri olmazdı!” deyince yüzüme… İnsan üzülüyor Kushina.

Sana bunları neden anlatıyorum ki? Kurbağa peşine düşüp seni rahatsız ettiğim yetmiyor gibi derdine dert katıyorum bir de. Halbuki sen de üzgünsün biliyorum. Hani, bir orman olsam… Malın teki de gelip neredeyse bütün ağaçlarımı boş yere yaksa üzgün olurdum. Akla gelebilecek tüm hayvanlara, ağaçlara, bitkilere ev sahipliği yapıyorken, koca bir köyü koruyorken, bir gecede ne hale getirilmişsin. Yangın haberini alınca içime öküz oturdu sanki biliyor musun? Söndürme işlemine yardım etmek çok istedim ama, ben gelene kadar köyün az miktardaki diğer suiton kullanıcıları halletmişti zaten. Sahi, ne bok yemeye seni yaktılar lan? Geçen bingo kitapçıklarımıza yeni sayfalar dağıttılar, o vakte kadar aklıma getirmemiştim bir chuuninin işi olacağını. Tabi öğrenince de, epey sinirlendim, sinir oldum, ayar oldum kıl oldum! Götünü sikesim geldi adamın, belli ki o da anlamış köydeki çoğu kişinin götüyle yakından ilgileneceğini. Kendini bingoya eklettirmiş bir şekilde. Bize zamanında bu ağaçların yeri geldi mi insanlardan bile daha değerli olduğu anlatılırken bu sikik neredeydi de bir de utanmadan Yontulmaz’a saldırıp kaçıyor yahu? Neyse, bu konuya girmeyeceğim daha fazla. Yangından, Akihito denilen aptaldan girdikçe düşünmeye, beni sinir etmeyi başaran diğer bütün insanlar aklıma geliyor sırayla! Sadece Akihito’nun değil, bazen Nishi dahil, bazen Nishi hariç, bütün insanların beni sinir etmek için var olan aptallar olduğunu düşünmeye başlıyorum, geriliyorum. Gerilmek bana iyi gelmiyor, hiç kimseye gelmediği gibi.

Sırtından iki parmağımla sıkıştırma suretiyle tuttuğum kurbağayı nazikçe dirseğimin içine yerleştirirken depresif düşüncelerim uzaklaşmaya başladı aklımdan. Ellerimde eldivenler var kalınından. Bu orospu çocukları siğil çıkarabiliyor biliyor musunuz? Sonra uğraş dur uuuufff.... Bu güzel yaratık incelenmek, incelendikten sonra doğal ortamına salınmak suretiyle benimle birlikte boktan evime gelecek. Geçenlerde de kurbağa arama niyetiyle gelmiştim buraya ama hem Nojiri-san, hem de nemesis adayım turuncu bebe karşıma çıkınca bok oldu her şey. Dünyanın en saçma laf dalaşı ve genjutsu dersinden sonra çekip gitmişti herkes, şu bağrı açık bebe de dahil. Şu işte evet, karşıdan bana doğru gele-Ah? Bunun ne işi var burada?

Bağrı açık bebe bağrını kapatmış lan! O gün bu da vardı turuncunun yanında. Pek karışmamıştı, hatta bir süre sonra varlığını bile unutmuştum denilebilir. Attığım notlara ve sataşmalara yanıt vermemişti ama, turuncunun nasıl bulduğunu anlayamadığım yavru kurbağayı kurtarmak için hareketlendiğimde yaşam belirtisi vermişti sadece. Bu da demek oluyor ki namus düşmanı alçak turuncunun arkadaşı bu da. Düşmanımın arkadaşı, düşmanımdır. Ve bana doğru geliyor. Hayır, ben ona doğru gidiyorum. Hayır, gitmemeliyim, yönümü değiştirmeliyim. Hey bir dakika, ben neden değiştiriyorum? Ben dakikalardır bu yönde ilerliyorum! O değiştirsin. İlerlemeye devam edeceğim o yüzden. İlerliyorum hatta.

Haydaa…

Bebe hala üzerime üzerime geliyor. Anladım sanırım derdini bunun ben, bela istiyor. İtinayla bela, hır gür, cazgırlık çıkartılır, çingelenil yapılır, Shiomiya evinde işler böyle yürür! O gün derste benim de olduğumu görünce, öğrenci olduğumu düşünmüş olmalı boyumdan mütevellit. Zaten, üniforması falan da üstünde. Beni tabi böyle avare avare görünce, “Dur lan…” demiştir kendi kendine; “Şu bebeye sataşayım.” Ama yemezler! Ben de zaman zaman şerefsizin önde gidenliğini yapıp öğrencilere ve mini mini birlerimize sataşıyor olabilirim! Fakat şu iki ayda tam tamına 5 santimetre uzayarak 1.55cm oldum ve BEN, KIYO, SHIOMIYA KIYO, ARTIK MİLLETİN BANA ÖĞRENCİ MUAMELESİ YAPMASINA İZİN VERMEYECEĞİM!

Hafiften sağ çaprazına yürümeye başladım çocuğun, aynı zamanda da sol omzumda çakramı toplamaya başladım. Üstüme yürümek de neymiş, KARDEŞ BEN İŞARET PARMAĞIMLA ÜSTÜNE BASTIRIP CEVİZ KIRABİLİYORUM, öyle yürümek falan akıllıca değil o yüzden. Dünyanın en atarlı omuz atmasını gerçekleştireceğim, yanından geçerken. Bir adım, iki adım, üç adım…

İyice yaklaştım, hadi bakalım.

Re: Kurbağa Çocuk, Shinobi Görür

MesajGönderilme zamanı: 08 Şub 2015, 21:49
gönderen Shiranui Kanaye
Kushina Vadi Ormanı kadar güzel bir yerin bana huzur veren havasını birdenbire kasvetli mi kasvetli havaya çeviren bacaksız eleman var. Elinde de bir kurbağa var, oyuncak etmiş mundar etmiş hayvanı. Umarım bir gün karşına dağda falan onun beş yüz katı bir kurbağa çıkar da o da seni öyle eline alır gezdirir. O elinde tuttuğun canlı seninleyken ne kadar mutlu sanıyorsun sen? Özgürlüğünü kısıtlıyorsun ve bu affedilemez. Tıpkı yaptığın bu sorumsuz, tutarsızca davranışlar gibi.

Tamam, kendi halinde işsiz ve asosyal bir şekilde gezerek her yerde karşıma çıkabilirsin bacaksız. Sahi, neden her yerde karşıma çıkıyorsun ki sen, rütbeni bile bilmiyorum. Hatta shinobi olup olmadığını bile. Ne hikmetse, ne zaman kafamı dinlemek için bu ormana gelsem bir yerlerde seninle karşılaşıyorum. Burası ikimize fazla, anlıyor musun? Fazla.

Bak, bir de üstüme üstüme yürüyor. Ne yapacaksın, çarparak beni mi sarsacaksın? Aslında, çocuğa karşı epeyce hoş bir hareket yaparak ''Bir nusubet bin nasihattan iyidir'' sözünü pratiğe falan mı döksem ki. Evet evet, yapacağım. Sol omzumda çakramı biriktirecek ve iyice yakınlaştığımızda omzumu geçireceğim.

Yaklaşıyor, yaklaşıyor omzumu geçirdiğim anda yüksek ihtimal devrilece *PAAAT!*

Hassiktir,o nasıl bir güç nasıl bir kuvvetti lan! Çarpıştığımız anda kendimi yerde, onu da üstüme devrilmiş halde buldum. Kalkacak gibi oluyorum fakat nedense omzumda bir ağırlık var, kalkmama engel oluyor gibi. Sağ elimle kılıcımı çekmeye çalışacağım fakat şu anki konumum bunun için de uygun değil gibi. Tüm çakramı bacaklarıma verip aniden doğrulacak ve sonrasında neler olduğunun farkına varmaya çalışacaktım. Sanırsın tüm dünyanın yükü benim omuzlarımda, hatta omzumda arkadaş.

Şu bebenin attığı omuzun üstümde bıraktığı etki falan mı ki bu? Neyse ki bunu unuttum ve o da kanıtlayamayacak. Keji ufacık bebeden dayak yedi dedirtmem! Hem, o nerede lan? Haaaaaaaaaaaaaaaasiktir! Sol omzumda ayakları yere basmayan bir şey var. Tırsıyorum! Omzumu çekiştirmeme rağmen gelmiyor, ne olduğunu anlayabilirsem epey hoş olacak!

''LAN?!''

Re: Kurbağa Çocuk, Shinobi Görür

MesajGönderilme zamanı: 08 Şub 2015, 22:32
gönderen Shiomiya Kiyo
Aramızdaki mesafe uygun boyuta geldiği anda, koyun gibi sektim sağ ayağımın üzerinde. Köydeki herkes gibi, bu herif de benden uzun maalesef. Haliyle ulaşamıyorum hafif bir uzanma ile omzuna. Boyuma küfrederek, çocuğa küfrederek, beni doğuran anama, Nishi'mle ettiğim kavgaya, hayata küfrederek geçirdim omzumu bebeye! Ayarı tutturamadım mı, tutturmak mı istemedim? Hiç bir fikrim yok cidden. Yapraklar havalandı, toprak dizlerimle buluştu, ağaçlar tepetaklak oldu, nasıl yani ya? Tamam, her zaman güçlü olduğumu düşünmüşümdür haklı sebeplerle ancak, bu kadar olmamalı lan! Bir saniye, sanırım dünyanın yerle bir olması, abandığım omuz atma olayından dolayı değil.... Sanırım...

Yere yuvarlanmış olduğumuzdan kaynaklanıyor...

Omzum zonkluyor, altımda kıpır kıpır kıpraşan Nishi olmayan bir cisim var, az önce sol kolumun içinde olan kurbağa ise, artık yok. "BONCUK! BONCUK GİTME! BONCUUUEEEK!" diye isyan ettim bilinmeyen bir kuvvet beni havaya kaldırırken. Lan hay sikeyim ya, "KAÇTI BONCUK SENİN YÜZÜNDEN!" diye beni kaldıran kuvvetin sahibine böğürdüm, kulağına kulağına. Kulağına? Nasıl ya? Kulağına, nasıl... Yetişebiliyorum?

Ayaklarım neden yere değmiyor?

En son ayaklarım yere değmiyorkan Nishi'min kucağında yatağa götürülüyordum.

Avuçlanmakta olan bir götüm var mı diye kontrol ettim ilk, sonra ellerim belime gitti; hayır, oradan da tutulmuyordum. Aşırı mantıksız bir şekilde, adam beni tutmadığı halde ona kenetlenmiş kalmıştım havada. Kenetlenme noktamız ise, omuzlarımızdı. Huh... İyi ki genital bölgelerimizden kenetlenmedik. Fakat, biz neden böyle olduk? Olmaması lazımdı hani, acaba... Acaba omzuma topladığım ÇAKRADA BİLİNMEYEN BİR GÜÇ MÜ VAR? OHA! Hayır, bu anormal olduğum anlamına gelir. Asi olabilirim, piçin şerefsizin önde gideni olabilirim ama anormal değilim. Kilom ve boyum ortalamanın biraz altında, o kadar. Kesin bu şerefsizin işi. Sol kolumu, yapışık omuzların el verdiği kadarıyla dirsekten kırarak, adamın sol kolunu tuttum ve sıktım. Sağ elimi de kaldırıp suratına yapıştırdım örümcek gibi, suratımdan uzaklaştırıyorum. Uzaklaştırıyorum ancak, daha beter bir manzara görüyorum kafasını ittirmemle; yapışık olduğum omza iliştirilmiş pırıl pırıl bir katana! Eyvahlar olsun, ben demin bunu neden görmedim ameka? CİDDEN BU HERİFİN ÇİRKİN PLANLARI VAR BENCE! Suratını korkudan kendimi kaybetmiş bir şekilde biraz daha ittirmeye çabaladım ve cıvıldadım...

"ANAMM! LAN! BIRIKSINI BİNİ IRZ DIŞMINI! BIRAK! BIRAAAAAĞKK!!!"

Re: Kurbağa Çocuk, Shinobi Görür

MesajGönderilme zamanı: 08 Şub 2015, 22:51
gönderen Shiranui Kanaye
Lan! Resmen omzumda maymun gibi sallanan, püskül niyetine yanımda gezdirebileceğim bir yarım porsiyonum oldu. Ehehe, bundan sonra senin adın ufak Keji. Yok lan o farklıydı, Ufacık Keji ol sen bundan sonra, zaten çük kadar boyun var konuşmak istemiyorum ama. Lan ayakları da yere basmıyor bunun da, çok ağır be. Yani ağır geliyor. Tamam fiziken ağır olmayabilir ama psikolojik olarak cidden bana tüm bu olanlar ağır geliyor.

Neden birdenbire köyde görmek isteyeceğim son üç insan arasında bulunması kesin olan şu kurbağa çocukla karşılaştım ki?! Kurbağası kaçtı diye bana atar gider de koydu zaten. Neyse dost, neyse, bunlar benim için sıkıntı değil. En azından şimdilik, nihahah!

Fakat bu durumdan kurtulmak için de bir şeyler yapmamız gerekiyor, hayatımı böyle devam ettiremem, AAAĞH! Kolumu ne sıkıyorsun lan şempanze kılıklı tüysüz bücür! Normalde her zaman sol elimle aldığım sigarama şu dengesiz yüzünden sol elimle uzanmak zorunda kaldım ya başka da hiçbir şey demiyorum. Sağ elimle sol ceket cebimdeki paketime erişip, bir dal alıp dudaklarımın arasına bıraktıktan sonra, şu kafesli mafesli elmastan olsa o kadar sevmeyeceğim zippomu çıkarıp ateşledim.

Yalnız şu bebe sırtımdaki kılıçtan korkmuş gibi görünüyor. Neyse ki yanımda kılıçLARım var da, onu uzaklaştırabilirmişim gibi hissediyorum. Şu soğuk demir, her işe yarıyor arkadaş. Neyse, o fark edene kadar akşam olacak gibi, bir de belimdeki kılıca yapışık olan sol kolumun izin verdiği kadar elimi kadar götürdüm. *ŞLİNG* diye kısa ve epeyce keskin bir ses gelmişti.

Şeytani bir şekilde sırıtarak sol tarafıma dönmüş ve gözlerimi epey korkutucu bir hale getirmiştim. Kafamı hafif eğmiş olmanın verdiği gölge sağ olsun, çok daha korkunç görünüyorum. Şeytani sırıtışımla konuşmaya başlamıştım.

''Kapa çeneni! Janken oynayacağız. Üç turluk oyunun sonunda kim kaybederse, onun..'' dedikten sonra durup sigaramdan bir duman alarak üflerken hafif bir kahkaha ile ''Kolunu keseceğim!'' diye devam ettirmiştim. Hala aynı korkunç surat ve tereddütsüz, korkunç bir sesle püskülümü korkutacağım.

Re: Kurbağa Çocuk, Shinobi Görür

MesajGönderilme zamanı: 08 Şub 2015, 23:28
gönderen Shiomiya Kiyo
Nazik bir çlink sesinin ardından gelen iğrenç kokuyla böğürtümü sonlandırıp yüzümü ekşittim. Zippo kokusu... Nefret ederim. Tamam ben de sigara içiyorum, herkes içsin, içmesin, sikimde değil ama ZİPPO GAY İŞİ ARKADAŞ! ERKEK DEDİĞİN SİGARASINI KİBRİTLE YAKAR! O da olmadı, patlayan şeker-ay, kağıt var. Dudaklarım tiksintiden büzük vaziyette bir velede, bir sırtındaki haine bakıyorum. Elimi yavaşça suratından çektim titrek bir vaziyette, sahi elim suratındayken nasıl yakmayı becerdi bu sigarasını? Pro sanırım. Göt cebimdeki malbuşa uzattım çektiğim elimi, uzanamıyordum pozisyondan dolayı. Yeni taşıtımla karşılıklı, yüzyüze sigara yandırmak iyi gelebilirdi halbuki... Neden böyle olduğumuzu düşünmemize de fırsat verebilirdi fakat...

Bir çlink daha. Bu sefer pek nazik değil maalesef.

Sesin başlangıcını takip eden kısa keskinlikten sonra gözlerim kararmaya başladı. Hayır, geçen gün Nishi'min mutfağında olan, bayılmama sebep veren bir karartı değil. Kötü anıları film şeridi gibi gözümün önüne seren bir karanlık oda yaratıldı görüşümde resmen.

13 yaşındayım, kalabalık, huzur dolu evimdeyim.
Herkesin terasta laklak ediyor oluşunun rahatlığıyla, altımda sadece don, salonda oturmuş bulmaca çözüyorum. Daha doğrusu çözemiyorum, çözemediğim içinde boş bulduğum yerlere yarak falan çiziyorum.
Ardından ikiz kardeşlerim giriyor içeri, ellerinde katana... İlerdenbenden daha fazla piç olabilecek olan ikiz Naka böğürüyor "ANIKI BAQ NE BULDUQQ!" diye. Gene ne saçmalık peşinde olduklarını merak ederek indiriyorum bulmacayı kucağıma, pöfleyerek. Silahı görmemle koruyucu abilik güdülerim kabarıyor ve böğürüyorum "LAN NEREDEN BULDUNUZ ONU? GERİ GÖTÜRÜN ŞEYTAN DOLDURUR HA!" diye ancak, siklenmiyorum. Öküz Naka, ikizi Miha'ya artizlik yapıyor aletle. "SİZE DİYORUM!!!" diye tekrar böğürüyorum kalkızlarken yerimden ancak, Naka çok saçma ve random bir hareketle silahı havaya fırlatıyor.

Dönüyor, dönüyor, dönüyor havada katana.

Kasığıma konuyor. Neyse ki, çükümü teğet geçiyor.

Fakat o günden beri de korkutuyor beni kendinden.

Şimdi ise artık bağrı açık olmayan, bağrı açık, beni katana ile tehdit ederek korkumu tetikliyor. Hiç hoş değil kardeşlerim! Janken diyor, kolunu keserim diyor! Pis pis sırıtıyor! Ben, Kiyo, Shiomiya Kiyo, gene belaya bulaştım ve kendimi rezil ediyorum! "KARDEŞ ANNENE KÜFÜR EDERİM BAK İNDİR O ALETİ!" diye gene çıldırıyorum, yakasına sarılıyorum ayaklarımı fıtı fıtı rastgele sallarken. Sesime yalvaran bir hal ekliyorum ve devam ediyorum.

"AĞAMEVDE ÇOCUKLAR VAR, AÇ, EKMEK BEKLERLER! BIRAK BENİ GİDEYİM ÖYLE KOLUNU KESERİM FALAN YAKIŞIYOR MU DELİKANLIYA?!"

Re: Kurbağa Çocuk, Shinobi Görür

MesajGönderilme zamanı: 17 Şub 2015, 20:38
gönderen Shiranui Kanaye
Huh, nasıl da mükemmel değil mi amına koyayım? Omzumda bir püskül var, bana doğru bakıyor. Kılıcımdan korkmuş halde, indir artık dermişcesine bakıyor. İndirmeyeceğim pezevengi. Gerekirse kolumu keserler, ama kendi rızamla indirmeyeceğim lan! Pek de ağır değil aslında, böyle gezebiliriz gibi görünüyor.

Sigaramdan bir duman daha alıp, omzumdaki püskülün düşüncelerinden bir şeyler çıkarmaya çalışıyordum. O da bu sırada bir şeylere uzanmaya mı çalışıyor, tepiniyor gibiydi. Neyse ki suratımdan elini çekmiş olması beni rahatlatmıştı. Bir an bu gevşeği ibne zannetmiştim, okşamış da olabilir tabii fark etmemişimdir falan. Bacak kadar herif sonuçta.

Acaba sigara mı istiyor lan, canı çekmiş falan olmasın? Bir dal veresim de yok değil ama, diyorum ki bir yandan da, HASSİKTİR LAN! Bacak kadar çocuğa sigara mı içiririm ben! İçiririm, niye içirmeyeyim ki? Sağ elimle paketime uzanıp, paketi ona uzatmıştım. Tabii bu paketin sol cebimde olmasından kaynaklı olarak beni epey yormuştu, umarım içiyorsundur bebe!

Lan ahahah, çok komik bu. Anneme küfür de yedim. Neyse, sigarasını alsın sakinleşir belk-çoluk çocuk derken? Ne saçmalıyor la bu on ikilik? Katanadan cidden korkuyor gibi görünüyor ama hayırlısı. Aslında, biraz daha götünü titretsek fena olmayacak gibi.

Sigaramdan alırsa zippomu çıkarıp, izin verirse yakacak, almazsa da paketimi cebime koyacaktım. Ardından ;
''İyi ki zippom var, kibritim olsa tek elimle sigara yakamazdım, değil mi?'' diyecek ve şeytani bir şekilde sırıtacaktım. Umarım göndermeyi anlar, gerizekalı bacaksız püskül.

İşinde gücünde adamken Kushina ormanında bir işsizin bana monte edilmesi. İstediğin başka bir şey var mı peki felek kardeş?

Re: Kurbağa Çocuk, Shinobi Görür

MesajGönderilme zamanı: 15 Mar 2015, 23:11
gönderen Shiomiya Kiyo
Azıcık "Yok aç açına içilmiyor istemiyo'm..." diye mırın kırın etsem de izin verdim çocuğun ağzıma dayamasına... Sigarayı... Bir de çıkarıd zippoyu çaktı ki en nefret ettiğim koku yayılmaya başladı bu çakışla. Neyse ki suyu bitmiş sifon misali inatçı ve kalıcı bir kokusu yok da, kısa sürede dağılıp sigaranın keyfine varmama olanak sağlıyor.

O değil, bu ne rezil durumdur amına koyayım? Ben neden takıldım kaldım bunun omzunda savaş madalyası misali? Etrafında hızlıca dönmeye başlasa çok eğleneceğim ama katana korkumun üstüne gelip gidip etrafı zippo kokusuna boyuyorken pek keyif alamıyorum. Hani Nishi'min omzuna montelenmiş olsam "Uçur beni yiğidim!" diye şımarır zorla koşturturum etrafta ama... Gide gide havuz partisinde sevdiceğime sulanan yavşağa uhulandım. Bir de pişkin pişkin gelmiş "İyi ki zippim vir." diyor! Hem ırz düşmanı, hem ukala...

Kaçıncı fırtımı çektim bunları düşünürken bilmiyorum. Düşüncelerime değil suratı suratımın dibinde olan tipitipe odaklanmayı tercih ettiğim vakit, aldığım fırtın dumanını yüzüne üfledim hızla. Normalde karşı cinse yapıyor olsam, çok pis manalar çıkar bundan ama Nishi'den sonra köyün muhtemelen tek ibnesi olduğum için, karşımdaki hem cinsim bu pis anlama ulaşmayacaktır. Üfler üflemez de çattım kaşlarımı konuşmaya hazır hale gelip, vik vik ötüp lafımı bölmesine izin vermedim. "Bak kardeşim..." dedim derin bir sigara nefesinden önce, sonra sıkıntı ile o nefesi geri verdim. "Zaten yakmışlar güzelim Kushina'yı, sinirlerim hayli bozuk. N'apıyon, n'ediyon bilmiyorum ama komik değil, indir beni." Sakin, sabırlı bir sesle çıkmıştı bu cümleler ağzımdan. Ne yazık ki kalanı aynı sakinlikte olmadı, ses tonum sabırsızlığıma yenik düştü, "İNDİR LAN! SOKARIM TAKONAGI'YI BİR TARAFINA ŞİMDİ! İNDİRSENE AMINA KODUĞUM! İNDİİİİİİR!" diye geri depinmeye başladım bebenin omzunda.

Re: Kurbağa Çocuk, Shinobi Görür

MesajGönderilme zamanı: 15 Mar 2015, 23:37
gönderen Shiranui Kanaye
Hüf, sigara uzatıyoruz bir de naz yapıyor pezevenk. İşim gücüm yok omzumda 1.50lik bir şeyle geziyorum zaten, arkadaşlarım görse alay konusu olurum diyeceğim de bir tane arkadaşım var, o da piyasada yok iyi mi. Sahiden bizim ginger nerelerde acaba? Amaan neyse ya, ne halt yerse yesin, işim gücüm yoktu zaten.

işim gücüm yoktu dediysem, gerçekten yok. Burada yatıp kalkıyorum anasını satayım. Şu ormandan çıktığım gün, adam olacağım gündür diyeceğim de yok abi, bağımlılık yapıyor bir süre sonra havasına alışıyorsun bırakamıyorsun. Çarpıyor valla ama güzel. Yani, bir tane orospu evladı gelip yakmasaydı çok daha güzel olacaktı ki, yanımdaki adam da bundan bahsetti. Vay amına koyayım! Şu ormanı benden başka seven, sayan, saygı gösteren insanlar varmış. Helali hoş olsun bücür kardeşim.

''Ormana olan saygından dolayı teşekkür ederim. Gel sarılalım demek isterdim ama meh, öhm.'' deyip şöyle biraz kıs kıs güldükten sonra ''Seni nasıl indireceğim?'' dedim. Lan tepinme gavat! Bir şey anlatmaya çalışıyoruz değil mi şurada! Ağaca shunshinlenip pestilini mi çıkarayım, onu mu istiyorsun?

''Bağırmasana lan!''

Şimdi, aniden çakralarımızı birbirine vururken çalkalayıp distorte etmiş olmalıyız. Hemen ardından, çakralarımız birbirine karıştığında yani vurulma anında rezonans yapmış ve yapışık kalmışız. Hmm, Bunu çözmenin iki yolu var, aslında üç, neyse tamam kolu kesmeyi seçeneklerden çıkarıyorum, iki olsun.

Birincisi, ikimizin de aynı anda çakra akışını kesip tekrar başlatması.

İkincisi kolu kes-şey şey, ikimizin de aynı anda bir teknik uygulaması, fakat bu şu an için mümkün değil gibi görünüyor.

''Üç deyince çakra akışını durdur, kombine olursak ikimiz de birbirimizden kurtulabiliriz. Seninle aynı anda yapacağım.''

Re: Kurbağa Çocuk, Shinobi Görür

MesajGönderilme zamanı: 16 Mar 2015, 22:18
gönderen Shiomiya Kiyo
Çocuk bir dedi, iki dedi, hatta üç bile dedi ama ben chakra akışımı kesmedim. Enayi miyim lan ben? Birincisi, yapışıp kalmamızın chakra ile ne alakası var? İkincisi, aklı sıra beni savunmasız bırakıp indirmeyi düşünüyor pezevenk, bariz belli! Lanet olası ırz düşmanı eski bağrı açık seni! Bir de sarılırdım ama neyse diyor, kem küm ediyor. Partide Nishi'me nasıl da ecnebi koalası gibi sarıldığı geldi de aklıma şimdi... Ona da "Kırmızı mayon ne güzelmiş gel bir sarılalım." mı dedi? Kalbi kırık masum kediciğimi böyle mi kandırdı o gün de? Nishi'yi turuncu ibnenin ortamından çekip çıkarmasaydım, malikaneye götürüp barışmasaydım, benle değil bu bebeyle mi yatardı peki Nishi'm? İnsanların kırık kalplerini geri plana atma amacıyla ne garip insanlarla seviştiklerini biliyoruz, hiç de şaşırmazdım hani. O değil, düşüncelerim nereye gidiyor böyle?

Bana da sarılmayı teklif ettiğine göre karşımda iflah olmaz bir yaramaz var. Bence uyuz etmeliyim bu herifi, ama yavaştan. Chakra akışımı falan kesmediğim için, haliyle bir şeylerin olacağı vardıysa da, olmadı. Mal mal bakıştık bir süre. "Eeee?" dedim en saf halimle. "Hani bir şey olmadı?" diye ekledim.

Bir süre daha bakıştık elbette, hala en malından. Sonra suratımı ekşitip, dudağımı büzmeye başladım. Ben çok güzel ağlama taklidi yaparım. Şöyle ki, sırf taklitle Nishi'me yemek yaptırmışlığım vardır, "Bir yemek yapanım bile yok neyleyeyim böyle hayatı?!" demiştim ona ve o da üzülüp pirinç kızartmıştı bana. Ah eski, mutlu günler... Ufak bir iç çektim önce, sonra hıçkırmaya ve suratımı iyice büzmeye başladım gözyaşlarım çıksın diye kendimi zorlarken. "Dalga geçiyorsun değil mi?" dedim. "Herkes dalga geçiyor zaten benimle!" diye suratına suratına sitem ettim.

"Boyumla, kilomla, her şeyimle dalga geçiyorlar! Formamı giyiyorum, geninlerin chuunin forması giymeleri yasak diyerek daşşak geçiyorlar! Aynada kendime bakıyorum, köseyim diye kıs kıs gülenler aklıma geliyor! Bıktım artık!" dedikten sonra tüm gücümle sarıldım, sahte hıçkırıklarımı arttırarak sesimi daha da boğuklaştırdım!

"Bunların üstüne bir de aşk acısı çektiğim yetmiyormuş gibi, bir de sen dalga geçiyorsun benimle! Herkesten... Herkesten nefret ediyorum!"