gönderen GM - Naruto tarih 26 Kas 2014, 18:29
Yorgunluğun dayanılmaz bir raddeye geldiğinde, artık kendini bırakıyorsun. Sana ve köyüne ne olacağını hala daha umursuyor olsan da gözlerinin kapanmasına engel olamıyorsun. Bu arada sırtına ve kafana yediğin birkaç yumruk seni sadece saniyelik bir ayılmaya sürüklüyor. Bunun dışında, yanındaki kişilerden daha fazla nefret etmek dışında hiçbir işe yaramıyor yaptıkları. Gözlerin geri açılamayacak bir şekilde kapandığında, artık yediğin yumrukları da umursamıyorsun. Kendini, sana ve köyüne ne olacağını umursamadan bırakıveriyorsun.
Gözlerini açtığında kendini karanlık bir odanın içinde buluyorsun. İlk aklına gelen düşünce, hayal mi gerçek mi olduğunu bilmediği o soğuk oda oluyor. Bu sebeple de hemen üstünde kıyafet olup olmadığını kontrol ediyorsun. Tüm kıyafetlerin yerli yerinde dururken, paçaların bulaşmış toprak parçaları eline geliyor. Biraz daha dikkat ettiğinde, paçalarının tamamen toprak içinde kalmış olduğunu görüyorsun. Hemen hemen dizine kadar gelen bu toprak parçalarına pek de bir anlam verdiğin söylenemez. Kıyafetinin bu kısmı tamamen pislik içinde kalmış olmasına rağmen, diğer kısımlar daha temiz gibi duruyor. Bu esnada bileklerinin ağrıdığını fark ediyorsun ve onları yokluyorsun. Ancak görünürde bir kelepçe veya benzeri bir şey bulunmuyor. Ancak kansız bir şekilde beyazlaşmış olduklarını görebiliyorsun. Bunun ardından odanın içindeki sıcaklık dikkatini çekiyor. Bu da senin o soğuk odada olmadığını gösteriyor. Nerede olduğunu bilmesen de, o soğuk odada olmadığına şükrediyorsun. Gözlerin odanın içinde dolanırken, hemen Güneş’in girmesine izin verecek bir cam arıyorsun. Ne var ki dört tarafı da duvarlarla kaplı odanın içinde hiçbir cam göremiyorsun. Bunu takiben odadan çıkabilecek bir kapı aradığında, kapının birkaç metre sağında olduğunu görüyorsun. Bulunduğun yerin odanın sol köşe tarafı olduğu düşünülürse, odanın epey küçük olduğu söylenebilir. Kapı belli belirsiz bir şekilde durmaktayken, kulaklarına bir nefes alıp verme sesi ilişiyor. Telaşlı bir şekilde kafanı odanın içine gezdirdiğinde, senin tam tersi konumuna düşen bir nokta, bir adamın uyuduğunu görüyorsun. Yüzünü net bir şekilde seçemesen de, adamın birlikte zorla seyahat ettiğiniz gruptan biri olduğunu üzerindeki kıyafetler sayesinde anlayabiliyorsun.
Odanın karanlığında kafandaki ilk düşünce nerede olduğun ve ikincisi de buradan nasıl kurtulabileceğin oluyor. Her ne kadar odadan çıkabilmek için umudun var olsa da kötücül düşüncelerin öncekiler kadar net ve ayrıntılı olmasa da aklına düşüyor. Kapıda bir mühür olması ve kapıyı açtığın anda alev topları arasında kalmak en belirgin olan düşüncen oluyor. Ancak köyünün büyük bir tehlike içinde olduğunu biliyorsun ve bu yüzden de harekete geçmen gerektiği konusunda eminsin. Köyünden nefret ediyor bile olsan, içinden bir ses kahramanlığının ebedi olacağını söylüyor ve bu yüzden de harekete geçmek için sabırsızlanıyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.