Deyim yerindeyse kanser eden bir yolculuktan sonra nihayet Chibu'ya varmıştık. Tamam, son sekiz saat boyunca hiçbir şey olmamıştı. Kervancı amcayla sohbet edip durmuştuk ama ilk birkaç saatin aksiyonu yetmişti yolculuğun benim için sancılı geçmesine. Zaten hiçbir şeyin olmadığı o sekiz saat boyunca da başıma neler geldiğini anlamakla meşguldü zihnim. Oldukça etkili bir genjutsunun etkisine girmiştim. Uyuşturucu ve türevi uyarıcı bir madde almış gibi sebepsiz yere rahatlamıştım. Nitekim ben o sarhoş halimle hayaller kurarken bile hiçbir şey olmamıştı. Bana genjutsuyu uygulayan kişi ne gelip bizi öldürmüştü, ne de bizi soymaya kalkışmıştı. Sanki tüm bunları bana eğlencesine yaşatmış, sıkılınca da çekip gitmişti. Ya da belki de beni sınamak için yapmıştı tüm bunları. Deniyordu beni o sırada. Geçmiş miydim sınavından yoksa kalmış mıydım? Acaba beni tanıyan biri miydi bunları yapan? Zihnim tüm bu sorularla meşgul olmaktan yorulmuştu artık. Daha fazla düşünmek istemiyor ve önüme bakmak istiyordum. O genjutsucu her kimse ve amacı neyse başarıya ulaşıyordu.
Chibu'ya vardığımızda kervancı baya bir neşelenmişti. Eh tabi haydutlar tarafından filan önümüz kesilmedi sonuçta, o mutlu olmasın da kim olsun? Benim başıma gelenleri bir bilse korkudan altına yapardı adamcağız. Belki de kalp krizi geçirirdi. Kervancı girişteki görevlilere evraklarını gösterdikten sonra kasabaya resmen girmiştik. Fingirdoş Chibu. Çok turistik ve kalabalık olduğu için buraya fingirdoş diyorum. Pek zilli bir kasaba. Manzarası da çok güzel. Kasabaya girişte Asakura Geçidi görünüyor. Kasabanın içi ise kervanlar, hanlar ve türevleri ile dolu. Her yanda mırıl mırıl konuşan insanlar. Neşeli bir güne başlayanlar, kötü bir güne uyananlar, yaşlılar, gençler, esnaflar, çocuklar, yolcular... Her türden insan var etrafta. Nihayet ayrılma vaktim geldiğinde, kervancının neşeli kahkahası eşliğinde paramı almış ve tabiri caizse defolup gitmiştim. Hııı çok korktu benden haydutlar, sorma! Ben hiç eğlenmedim yolculuk boyunca, tamam mı? Neyse ya, en azından paramı verdi adam. O kadar saçmalıktan sonra elime geçen bir şeyler var hiç değilse. Ben bu parayı burada yerim.
Artık yepisyeni bir şehirde, farklı bir ortamın havasında, kafamda garip düşünceler olmadan amacıma doğru ilerlemek istiyorum. İçime doya doya çektiğim oksijen bile farklı. Aslında esas amacım Amegakure'ye gidip o lanet Güneş Dansı örgütünü bulmak ama bir uzun yolculuğu daha kaldıramayacağım sanırım. En azından bir süre buralarda oyalanayım. Tabi oyalanmak derken, boş boş işlerle uğraşmayacağım. Gidip biraz araştırma yapmalıyım. Ishigakure'nin kıt akademisinin kıt kütüphanesi gibi değildir buralar herhalde. Gideyim kendime bir kütüphane, kitapçı, sahaf benzeri bir yer bulayım. Hem G ile başlayan diğer örgütleri araştırırım hem de Güneş Dansı hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışırım. Esnaflara filan sora sora bulurum herhalde.