Zaten hayal dünyası fazla geniş olan Riko, öğretmeninin ölümünden sonra akli dengesini kaybetti. Gerçekte olmayan kişilerle konuşup, gerçekte olmayan kurgular oluşturup, gerçekte olmayan operasyonlar yaparak öğretmeninin yerini tespit etmeye çalışıyor. Ve hayatının dört bir yanını kaplayan bu kişilerin gerçek olmadığını kesinlikle reddediyor. Onlar Riko’nun güvenebileceği kişiler. Zararsızlar, değil mi?
Kullanıcı Uma mührünü yapar ve bir eliyle ağzını ve burnunu kapatır. Kullanıcı bu şekilde soluduğu havayı filtrelemiş olur. Havada bulunan potansiyel zehirler, hastalıklar ve toz parçaları bu tekniğe yakalanır. Kullanıcı bu teknik ile su altında nefes alamaz veya solunum sistemine girmesi gerekmeyen zehirlerden kurtulamaz. Teknik açık kaldığı sürece, her nefese chakra yer. Kullanıcı ayrıca, diğer elini başkasının ağzına götürerek tekniği onlara da uygulayabilir. Bu süre boyunca o el de bırakılmamalıdır.
Kullanıcı ortalama bir el mührü dizisinin ardından ellerini önünde birleştirir ve ortamdaki havaya odaklanır. Ortamdaki hava birden yukarıdan aşağıya doğru sertçe inmeye başlar. Bu, çevredeki herkesi, kullanıcı ve belirlediği bir kişi hariç olmak üzere, yere çökmeye zorlar. Akım aşırı derecede güçlüdür ve karşı koymak gerçekten kabiliyet gerektirir. Kullanıcı teknik süresi boyunca hareket edemez. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı Tatsu el mührünü yapar ve o anda baktığı kişiyi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin altına girmek için hedefin kullanıcıya bakmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında olan kişi her 5 saniyede bir, kullanıcı tarafından hunharca öldürüldüğünü görür. Bu görüntüler 2 saniye sürer ve aşırı derecede gerçekçidir. Kullanıcı eğer isterse görüntüleri istediği gibi ayarlayabilir. Hedef git gide konsantrasyonunu kaybeder ve kullanıcıdan korkmaya başlar. Kötü ve rahatsız edici hisleri kullanıcı ile bağdaştırır. Savaş alanında kişilere göz dağı vermek, konsantrasyonlarını bozmak ve gerçeklik ile illüzyon arasındaki bağı koparmak için kullanılır. Diğer şartlar altında, işkence yapmak için kullanıldığı bilinmektedir. Teknik 2-3 dakika kadar açık kalır, ardından tekrar uygulamak gerekir.
Kullanıcı elleri ile kendi kafasını kavrar ve aşırı kısa bir süreyi tekniğe odaklanmak için harcar. Ardından, aşırı keskin ve korku verici bir çığlık atar. Çığlık bir kaç saniye sürer. Bu çığlığı duyan herkes şiddetli bir zihinsel acı ile karşılaşır, çığlık dindiğinde bile yarattığı zihinsel yorgunluk devam eder. Kullanıcı, her 5 saniye aralıklarla çığlık atabilir, her bir çığlık chakra yer. Her bir çığlık hedeflerin başını ağrıtmaya devam eder ve zihinlerine direk olarak saldırır. Bir kaç çığlığın ardından hedeflerde kafa karışıklığı ve odaklanma sorunu başlar. Kullanıcı her bir çığlık arasında odaklanmaya devam etmeli ve ellerini başından çekmemelidir. Kullanıcı eğer isterse bu tekniği üflemeli bir çalgı ile yapabilir, bu varyasyonda kullanıcı çalgılan aşırı tiz bir nota çıkarır. Bu varyasyonun avantajı her bir tiz sesin daha uzun süreli ve etkili olmasıdır. Teknik anlık olduğundan karşı koymak zordur ancak tekrar tekrar tekniğe mağruz kalmak bazı hedefleri tekniğin etkilerine etkisiz hale getirebilir. Kullanıcı bu tekniğin etkilemeyeceği kişileri seçemez, yani çevredeki herkes bundan etkilenir.
Kullanıcı yüzüne sert bir ifade takınarak tekniği aktif eder. Eğer 3-4 metre yakında, kullanıcının yüzüne bakan hedefler tekniğin etki alanına girer. Uzaktaki kişiler teknikten etkilenmez. Tekniğin etkisi altındaki kişiler, hedefin ölümcül ve tehditkâr bir aura ile kaplandığını hayal eder. Bu, tekniğin etkisi altındaki kişilerin kullanıcıdan şiddetli bir şekilde korkmalarını sağlar. Bu korkuya yenik düşen hedefler kullanıcıdan kaçmaya çalışabilir veya eğer kullanıcı gözdağı vermek istiyor ise bu blöfü yiyebilirler. Korkuya yenik düşmeyenler ise kısa süreliğine de olsa konsantrasyonlarını ve dikkatlerini kaybederler. Teknik 5-10 saniye gibi kısa bir süre çalışır ve rakibi korkuttuktan sonra kendiliğinden kapanır.
Kullanıcı uzun bir el mührü dizisini bitirir ve tekniğin etkisi altında almak istediği kişilere doğru bakar. O anda, eğer o kişiler de kullanıcıya bakıyor ise, tekniğin etkisi altına girerler. Tenkik, hedeflerin görme ve duyma yetilerini bozar. 3 metre ilerisini göremez ve duyamaz hale gelirler. Hedefler herhangi bir yönden gelecek saldırıya açık hale gelir. Tekniğin efektif süresi 5 dakika ilâ 30 dakika arasında, kullanıcının disiplinleri ve seviyesine göre değişir.
Beceri Listesi
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Chakra Hapı
Hava kararmış, Ishigakure'nin serinliği tüm köye çökmüştü. Evde heyecanla oturmuş Mao-chan'ı bekliyordum. Bugün epeyce süslenmiş, belki de hayatımda ilk defa bu kadar şaşalı bir elbise giymiştim. Saçlarımı dün örüp yattığım için bugün kıvır kıvırdı. Kenarından tutturduğum kelebek şeklindeki beyaz tokayla mükemmel olmuştu. Elbisem ise favori rengim olan siyahtı. Sırt kısmından çapraz askıları vardı. Dizlerimin iki ya da üç santim üzerindeydi. Bel kısmında darlaşıp etek uçlarına doğru genişliyordu. Göğüs bölgesinin hemen altında parlak siyah bir kurdelesi vardı. Abimin bana geçen doğum günümde hediye ettiği bir elbiseydi ama bu kadar süslü şeyleri sevmediğimden hiç giymemiştim. İlk kez bugün giyiyordum çünkü bugün özel bir geceydi! Bugün Mao-chan ile yemeğe çıkacaktık! Aslında Mao-chan ile epeydir görüşüyordum ama nedense sanki ilk kez randevuya çıkacakmışız gibi heyecanlıydım. Evime salak bir kiracı alıp kargaşa çıkarttığımdan beri yaklaşık bir hafta geçmişti. O salağın eşyalarını toparlamış, belki birazcık da karıştırmış, akademinin önüne bırakmıştım. İsmini de akademi hocalarından birine vermiştim. Onu tanıyan bir hocaya denk gelmiş ve benim adıma eşyalarını göndermesi için ricada bulunmuştum. Ertesi gün kontrol için gittiğimde eşyalarını aldığını öğrendim. Neyse ki bu işi de o meymenetsiz suratını görmeden halletmiştim.
Çok zaman geçmemişti ki camdan Mao-chan'ı gördüm. Hemen koşup çıktım evden ve yanına geldim. Mao-chan sportif şıklığında giyinmişti her zamanki gibi. O da benim gibi siyah ve koyu renklerle doluydu. Gecenin içinde kayboluyorduk adeta. Mao-chan'ın oldukça koyu ceketi, içindeki siyah kazağı ve ceketiyle uyumlu pantolonu onu inanılmaz karizmatik göstermişti. Elimi ceketinin kenarlarında gezdirdim biraz. "Çok yakışıklı olmuşsun." Gülümsedim yüzüne doğru ve yanağına minik bir öpücük kondurdum. Sonra ne yaptık biliyor musunuz? Köy meydanına doğru yürümeye başladık. Hem de... el ele! İnanılmaz heyecanlanmıştım nedense. Bugün neden bu kadar heyecanlı olduğuma anlam veremiyorum. Akşam karanlığında, romantik romantik dolaşıyorduk Mao-chan'la. Sanırım heyecanımın sebebi daha önce hiç akşam dışarı çıkmadığımızdandı. Genelde gündüzleri dolaşırdık ve akşam olunca da Mao-chan beni eve bırakırdı. Bir süre sonra daha da sırnaştım Mao-chan'a ve iyice koluna girdim.
Yemek yiyeceğimiz mekan köy meydanındaki bilindik mekanlardan değildi. Oralar fazla kalabalık olduğu için daha sessiz, daha uzak ve ücra bir yer tercih etmiştik. Mekan tamamen tahtadan yapılmıştı. Etrafta değişik maske, hayvan ve meyve figürleri vardı. Masalar klasik, dikdörtgen şeklindeydi ve hepsi de kızıl-kahverengi arası tonlarda tahtadan yapılmışlardı. Aslında güzel bir yerdi ama nedense fazla tercih edilmiyordu. Yani daha önce bir ya da iki kez buraya geldiğimde öyleydi. Belki de sabah gittiğim içindi. Mao-chan ile mekandan içeri adımımızı attığımız anda büyük bir gürültü ve şamata karşıladı bizi. Bir süre donup kaldıktan sonra garsonların birinden oturacak boş masa istedik. "Sadece iki kişilik yerimiz kaldı." Garson böyle söylediğinde içim rahatlamıştı ancak bizi getirdiği yer dört kişilik bir masaydı ve iki kişi zaten oturuyordu orada! Ben böyle rezillik görmedim. Tam kavga çıkaracaktım ki masada oturan ikiliden birisini tanıdım. O darmadağınık saçları nasıl tanımam? "Mao-chan, baksana." Elimle Mao-chan'a da işaret ettim. Sonra Mao-chan'ı resmen sürükleyerek gittim masaya doğru.
Tam tahmin ettiğim gibi Shiomiya-san'dı masada oturanlardan biri. Hani bana tekme atan, hani kiracım, hani Mao-chan'la kavga çıkarıp belini inciten. Evet ta kendisiydi. Her zamanki gibi renk cümbüşünün içindeydi. Turuncu gömleğinin içinden çıkan siyah tişörtü güzeldi evet ama ayağındaki kırmızı parlak ayakkabılara anlam verememiştim ne yalan söyleyeyim. Gerçi yanında oturan herifin yanında Shiomiya pek de dikkat çekmiyordu. O nasıl bir tipti. Anlamını bilmiyorum ama hani derler ya "tövbe bismillah bir tip" diye. Hah! İşte aynen öyleydi. İçine doğru bakamadığım kırmızı-siyah gözleri, vücudunun her bir yerinden taşan dövmeleri, yine vücudunun her bir yerine geçirdiği o metalik takılar. Yani yolda yürürken görseniz yolunuzu değiştireceğiniz bir tip. Öyle diyeyim ben. Üstünde bir ceket vardı. Kollarını kıvırmıştı. İçinden mavi bir tişört çıkıyordu. Böyle bir tip nasıl bu kadar normal giyinebiliyor? Anlattığım tip aklınızda canlandıysa mutlaka yırtık pırtık, dar, siyah, deri pantolonlarla, üzerinde "Metallica" yazan siyah tişörtlerle canlanmıştır. Arkasına da koyun bir gitar. Ama yok işte, öyle değil. Babası uzaylıyı becermiş gibi bir tiple, öyle sıradan kıyafetlerle oturuyordu Shiomiya'nın yanında. Zaten masalarına doğru gidince kalakaldım bir süre. Sonra da işi şakaya vurup cıvıtmak istermişcesine bir elimle sırtına hafifçe vurdum Shiomiya-san'ın. "N'abeeer Kicchaaaan? Ne büyük tesadüf oldu karşılaşmamız. Ne yapıyorsun görüşmeyeli?"
Zaten hayal dünyası fazla geniş olan Riko, öğretmeninin ölümünden sonra akli dengesini kaybetti. Gerçekte olmayan kişilerle konuşup, gerçekte olmayan kurgular oluşturup, gerçekte olmayan operasyonlar yaparak öğretmeninin yerini tespit etmeye çalışıyor. Ve hayatının dört bir yanını kaplayan bu kişilerin gerçek olmadığını kesinlikle reddediyor. Onlar Riko’nun güvenebileceği kişiler. Zararsızlar, değil mi?
Kullanıcı Uma mührünü yapar ve bir eliyle ağzını ve burnunu kapatır. Kullanıcı bu şekilde soluduğu havayı filtrelemiş olur. Havada bulunan potansiyel zehirler, hastalıklar ve toz parçaları bu tekniğe yakalanır. Kullanıcı bu teknik ile su altında nefes alamaz veya solunum sistemine girmesi gerekmeyen zehirlerden kurtulamaz. Teknik açık kaldığı sürece, her nefese chakra yer. Kullanıcı ayrıca, diğer elini başkasının ağzına götürerek tekniği onlara da uygulayabilir. Bu süre boyunca o el de bırakılmamalıdır.
Kullanıcı ortalama bir el mührü dizisinin ardından ellerini önünde birleştirir ve ortamdaki havaya odaklanır. Ortamdaki hava birden yukarıdan aşağıya doğru sertçe inmeye başlar. Bu, çevredeki herkesi, kullanıcı ve belirlediği bir kişi hariç olmak üzere, yere çökmeye zorlar. Akım aşırı derecede güçlüdür ve karşı koymak gerçekten kabiliyet gerektirir. Kullanıcı teknik süresi boyunca hareket edemez. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı Tatsu el mührünü yapar ve o anda baktığı kişiyi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin altına girmek için hedefin kullanıcıya bakmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında olan kişi her 5 saniyede bir, kullanıcı tarafından hunharca öldürüldüğünü görür. Bu görüntüler 2 saniye sürer ve aşırı derecede gerçekçidir. Kullanıcı eğer isterse görüntüleri istediği gibi ayarlayabilir. Hedef git gide konsantrasyonunu kaybeder ve kullanıcıdan korkmaya başlar. Kötü ve rahatsız edici hisleri kullanıcı ile bağdaştırır. Savaş alanında kişilere göz dağı vermek, konsantrasyonlarını bozmak ve gerçeklik ile illüzyon arasındaki bağı koparmak için kullanılır. Diğer şartlar altında, işkence yapmak için kullanıldığı bilinmektedir. Teknik 2-3 dakika kadar açık kalır, ardından tekrar uygulamak gerekir.
Kullanıcı elleri ile kendi kafasını kavrar ve aşırı kısa bir süreyi tekniğe odaklanmak için harcar. Ardından, aşırı keskin ve korku verici bir çığlık atar. Çığlık bir kaç saniye sürer. Bu çığlığı duyan herkes şiddetli bir zihinsel acı ile karşılaşır, çığlık dindiğinde bile yarattığı zihinsel yorgunluk devam eder. Kullanıcı, her 5 saniye aralıklarla çığlık atabilir, her bir çığlık chakra yer. Her bir çığlık hedeflerin başını ağrıtmaya devam eder ve zihinlerine direk olarak saldırır. Bir kaç çığlığın ardından hedeflerde kafa karışıklığı ve odaklanma sorunu başlar. Kullanıcı her bir çığlık arasında odaklanmaya devam etmeli ve ellerini başından çekmemelidir. Kullanıcı eğer isterse bu tekniği üflemeli bir çalgı ile yapabilir, bu varyasyonda kullanıcı çalgılan aşırı tiz bir nota çıkarır. Bu varyasyonun avantajı her bir tiz sesin daha uzun süreli ve etkili olmasıdır. Teknik anlık olduğundan karşı koymak zordur ancak tekrar tekrar tekniğe mağruz kalmak bazı hedefleri tekniğin etkilerine etkisiz hale getirebilir. Kullanıcı bu tekniğin etkilemeyeceği kişileri seçemez, yani çevredeki herkes bundan etkilenir.
Kullanıcı yüzüne sert bir ifade takınarak tekniği aktif eder. Eğer 3-4 metre yakında, kullanıcının yüzüne bakan hedefler tekniğin etki alanına girer. Uzaktaki kişiler teknikten etkilenmez. Tekniğin etkisi altındaki kişiler, hedefin ölümcül ve tehditkâr bir aura ile kaplandığını hayal eder. Bu, tekniğin etkisi altındaki kişilerin kullanıcıdan şiddetli bir şekilde korkmalarını sağlar. Bu korkuya yenik düşen hedefler kullanıcıdan kaçmaya çalışabilir veya eğer kullanıcı gözdağı vermek istiyor ise bu blöfü yiyebilirler. Korkuya yenik düşmeyenler ise kısa süreliğine de olsa konsantrasyonlarını ve dikkatlerini kaybederler. Teknik 5-10 saniye gibi kısa bir süre çalışır ve rakibi korkuttuktan sonra kendiliğinden kapanır.
Kullanıcı uzun bir el mührü dizisini bitirir ve tekniğin etkisi altında almak istediği kişilere doğru bakar. O anda, eğer o kişiler de kullanıcıya bakıyor ise, tekniğin etkisi altına girerler. Tenkik, hedeflerin görme ve duyma yetilerini bozar. 3 metre ilerisini göremez ve duyamaz hale gelirler. Hedefler herhangi bir yönden gelecek saldırıya açık hale gelir. Tekniğin efektif süresi 5 dakika ilâ 30 dakika arasında, kullanıcının disiplinleri ve seviyesine göre değişir.
Beceri Listesi
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Chakra Hapı
Aşırı boktan ve gereksiz işler yaparak bir mesai gününü daha bitirmiştim. Üzerimde üniformalarım, sırtımda çantam, koştura koştura evime gidiyordum. Yahu, iyice akademi bebelerine bağladım son zamanlarda, sırt çantam bir sağa bir sola arsızca savruluyor, bir beslenme çantam eksik! O da olsa, dizime vura vura koşmaya devam edeceğim sanırım. Yolun yarısında anlamsız koşmamı durdurdum ve efendi gibi yürümeye başladım. Bu aralar eski neşe ve enerjime kavuştuğumu söylemeden edemeyeceğim. Sebebi ise üç gündür Nishi ile karşılıklı dairelerde yaşıyor, bir şekilde ilişkimizin içine sıçmıyor olmam. İşler tahmin edebileceğimden de güzel gidiyor diyebilirim.... Bir türlü malum olay gerçekleşemiyor olsa da. Neyse, sırası değil.
İlk dairede oturan emmiyi "Dayı dur, acelem var, sonra sonra!" diye bağırarak atlatıp, yukarı kata, daireme yöneldim. Manyak mıdır nedir? Banane Daichou'nun karısından? Neyse ki muhabbeti sarıyor, taşınalı daha çok yeni olsa da gözlemlediğim bir şey bu, bu dayı her şey hakkında konuşabilme ve saran muhabbet açabilme kapasitesine sahip. Bu akşam gibi, acelemin olduğu vakitlerde dayıyı savuşturmak lazım. Ha, neden acelemin olduğunu söylemedim değil mi? Nishi-cağızım ile yemeğe çıkacağız! Tanıştığımızdan beri, gerek arkadaşlık, gerek 'sevgililik' dönemlerimizde, dışarıda yemek yemeyi hep sevmişizdir. Birbirimizin götünün dibinde yaşıyoruz diye bu alışkanlıktan vazgeçmeye pek niyetimiz de yok. Hem, genelde ona ısmarlatıyorum lan! Fena mı? Ah, gene uzattım. Daldım bir güzel evime, eve giriş anımdan itibaren soyuna soyuna, kıyafetleri etrafa ata ata duşa koştum. Erkek adam sevgilisinin yanında ter kokmamalıdır. Duş almayı seviyorum aslında, sadece üşeniyorum diyebilirim, yoksa suda vakit geçirmek oldukça güzel bir şey. Şarkı söyleyerek aldığım duşun ardından efendi gibi üstümü giydim. "Beni böyle gören Nishi, bu gece bana verir mi?" diye şöyle bir aynada kendime baktım. Offf... Aynadaki görüntüme domalabilirim şu an. Öhöhöhö! Eşekliğin lüzumu yok Kiyo! Oldukça yakışıklı oldum işte: Önü açık turuncu bir gömlek, içinde siyah bir tişört; tabii ki de ufak kurbağa deseni eksik değil sol göğsünün üzerinde! Altında dar bir kahverengi pantolon ve, en can alıcı nokta; parlak kırmızı botlar! Çıkmaya hazır mıyım? Saçlarımı elimle şöyle bir dağıttıktan sonra, evet.
Kapıyı açmamla, bir eli havada, oldukça sinir olmuş bir ifade ile bana bakan Nishi'yi görmem bir oldu. Kapıyı çalacaktı sanırım. Veya belki de çalmış ama kendi kendime hallenmekle meşgul olduğum için duymamışımdır, bilemiyorum. "Beklettim mi yoksa? Duş almam gerekti de. Gene amelelikle uğraştırdılar bizi bugün, bayağı bir terlemiştim." Dedim sırıtarak, özür dileyen bir sesle. Hızlı adımlarla binadan ayrıldık. Tam çıkışta dayı gene kapısını açarak kafasını uzattı ancak, geri evine dönmesi oldukça hızlı oldu. Düşünceli herif, acelem var dedim ya, ondan konuşmadı.
Genelde mekanları birlikte seçeriz, sevgili olmadan önce de sık sık bulup yemek yediğimiz için, ücra yerler seçme gibi bir çabamız da olmuyor. Hem seçsek bile Nishi'nin tipi falan illa ki dikkat çekiyor. Neyse, bu sefer nereye gidiyoruz bilmiyorum ama, insanlara göre 'normal, arkadaşça', bana göre 'hafiften romantik' olan sessiz ve uzun bir yürüyüşten sonra mekana varıyoruz. Fazla dolu olmayan bu garip mekana vardığımızda hava artık kararmak üzereydi. Evet mekan garip, ama kötü bir garipliği yok buranın, biraz inceledikten sonra oldukça hoşuma gitti diyebilirim. "Güzel seçim. Başarılı. Verdim şukunu." dedikten sonra, botlarım tahta zeminde "Tak-Tuk" sesler çıkara çıkara uzaktaki masalardan birine geçip, siparişlerimizi verdik.
"Gene mi salata yahu? Ben kilo almak için proteine abanayım sen hala salata... " Geçen sefer de yarısını bırakmıştı zaten. Gerçi bir zayıflama belirtisi de yok, sanırım karışmasam iyi olacak. Herif doğuştan kaslı arkadaş, depolar dolu. Benim gibi iki kilo kaybetse hemen ruha dönüşecek bir tarafı yok. Sahi, en son ne zaman tartıldım? Gene zayıfladığım kesin çünkü üstüme tam oturan bir pantolon bulana kadar odamı iyice dağıtmıştım. İşin garibi, kıyafetlerim enden genişliyor, boydan kısalıyor! Bot giymeseydim, şu an ki pantolonun bileklerime hafiften kısa geldiğini insanlar görebilirdi. "Hey Nishi, sence ben uzuyor muyum? Evham mı yapıyorum bilmiyorum da, pantolonlar sanki kısa geliyor artık. Bu aralar vakit bulursam belki yeni bir kaç parça alabilirim. Meydanın aşağısında bir yerde kırmızı bir pantolon gördüm aslında, siyah kareleri var. Bir ara sorayım, XS beden varsa alayım. Hmm.. Evet bunu yapayım, sanırım yarım gün mesaimin olduğu bir vakit uygun olur..."
"N'abeeer Kicchaaaan?"
Gözüm seğriyor sanırım. Evet evet, gözüm seğiriyor. Hayır olamaz, bu ses, eski ev sahibemin sesi olmamalı. Peki ya sırtıma vuran bu el? Kafamı çevirip bakıyorum, vallahi o! Yanında da o godoş!
"DOKUNMA BANA KADIN!!!" diyerek yerimde hafiften sıçradım. Sırası mı bu şimdi, düzgün bir vakit geçireceğim sevgilimle ama olan olaya bakın, çok değil, bir hafta önce evinden 'kovulduğum', daha doğrusu 'kaçtığım' hatun ve yanında, birazcık dövdüğüm belalısı. Yakamı şöyle bir silkeledim, "Yandık şimdi!" bakışı atıyorum Nishi'ye, biraz da "Kusura bakma!" serpiştiriyorum bu bakışa. Niye geldi bunlar şimdi dibimize? Neden hala buradalar ve oha, neden yanımıza oturuyorlar? Bu tavuk neden bu kadar garip kokuyor, hmm, yemeklerimiz gelmiş. Mekana sinirle bir göz gezdirdikten sonra anladım ki, tek boşluk bizim masamızda var ve belli ki yaşananlar kötü bir tesadüften başka bir şey değil. Lan ne ara doldu burası be!
"Ya, ya... Tesadüf. İyi bir tesadüf mü bilemem." Kafamı çevirip ikiliye oldukça şeytani bir bakış atıyorum ancak konuşmam Ueno-san'a oluyor; "Adabınla yemek mi yiyorsun, yanındaki ile mi yiyişiyorsun, ne yapıyorsan yap. Masalardan biri boşalana kadar sessiz sessiz takıl orda. Bir de bana 'Kicchan ' deme. Laubaliliğin lüzumu yok." Aldın mı cevabını, hoh! Önüme dönüp Nishi'ye "Siktir et!" bakışı atarak yemeğimi yemeye başlıyorum ama tat yok, tuz yok. Belli, ilk defa Nishi ile dışarıda geçirdiğim vaktin bir an önce bitmesini isteyeceğim sanırım. Hayat beni neden yoruyor acaba öğrenebilir miyim?
Künye İsim Shiomiya Kiyo Yaş16 CinsiyetErkek Element Suiton SeviyeC-Rank RütbeChuunin Alım Gücü2 -FAKİİİİİİİİEEERRRR!!/2 Kullanılabilir GP 32
Eksiklikler/Özürler Yok
Ekipman Matara, "Gama" (蜍) İçerisinde 3 suiton tekniğine yetecek su barındıran, sağlam sızdımaz matara. Ağırmış az. Geyikotu Özü, 50gr. Ufak çiziklere ve yanıklara iyi gelir. Koku Bombası (屁), İkili paket Bazı genjutsu tekniklerinden kurtulmak için özel olarak üretilen bu bombalar, haliyle ileri seviye teknikleri kıramazlar.
Suiton Jousui Ninja gerekli el mühürlerini yaptıktan sonra ellerini kirli bir su birikintisine değdirir. Elini kaldırdığı anda, su birikintisinden arıtılmış ve tamamen içilebilir bir su kütlesi, iki el ile tutulabilecek bir küre şeklinde kullanıcının elinde oluşur. Daha sonra teknik bozulmadan bu su bir matara veya kaba aktarılır. Bilinen tüm hastalık ve zehirler sudan bu yöntem ile ayrılabilir. Suiben Ninja oldukça kısa olan el mühürleri serisini Ushi mühründe bitirir. Mühürleri tamamlamasının ardından kullanıcı elini bir su kütlesinin içine sokar ve ardından suyun içinde avucunu yumruk haline getirecek şekilde sıkarak çeker. Bu sayede kullanıcı suyun içinden uzunluğu, kalınlığı, sağlamlığı chakrası ile oranlı olan bir kırbaç çıkarır. Bu kırbaç her ne kadar sudan oluşmuş olsa da hemen hemen katı bir cisim özelliği gösterir. Bu sayede hedefe fiziksel zarar verebileceği gibi onları bağlama gibi işlerde de bu kırbacı kullanabilir. Kizame no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra bir su kütlesine odaklanır. Odaklandığı su kütlesinden kabaca bir köpekbalığının başına benzer bir şey çıkar ve rakibi yakalamaya çalışır. Bir şekilde rakibi herhangi bir yerinden yakalarsa bırakmaz ve o su kütlesinin olduğu yerde tutar. Teknikten kurtulmak için aktif olarak köpekbalığı kütlesine zarar verip somutluğunu bozmak gerekir.Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Köpekbalığının ısırdığı yerler hasar alır. Niji no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra yere büyük miktarlarda su kusmaya başlar. Bu su, toprak tarafından zor emilir ve ninja tarafından diğer suiton teknikleri için kullanılmaya uygundur. Kullanıcı istediği kadar su kusabilir, ancak ne kadar çok su çıkarmaya çalışırsa o kadar çok süre geçer. Ortalama bir shinobi, 5 saniyede, bir kaç suiton tekniği için gerekli suyu ortama boşaltmış olur. Tekniğin bir diğer formu olarak da, kullanıcı ağzından hemen hemen bir gülle boyutunda bir su kütlesi fırlatır. Bu su kütlesi çarptığı duvar benzeri dikey yüzeylerde kalır ve kullanıcının diğer teknikleri için zemin oluşturur. Rakibe fırlatılırsa herhangi bir etki yaratmaz. Suijinheki Ninja kısa olan el mühürleri serisini Tora mühründe sonlandırır ve derin bir nefes alır. Bu aldığı nefesi hızla dışarıya veren kullanıcı yüksekliğini ve genişliğini harcadığı chakra ile oranlı olacak şekilde su kütlesi püskürtür. Bu su kütlesi özellikle defansif anlamda kullanıcı birçok ataktan koruyabilecek bir yapıya sahiptir. Kullanıcı etrafında su kütlesi olması halinde, bu su kütlesini kullanarak da adeta bir bariyer oluşturabilir. Bariyerin şekli tamamen kullanıcının kullanacağı chakra miktarı ve suyun yapısının el verdiği ölçüde her halde olabilecek niteliktedir. Takonagi no Jutsu Ninja ortalama bir el mührü dizisinin ardından ortamdaki suyu vücuduna çekmeye başlar. Su, kullanıcının sırtında 4 tane ahtapot kolu oluşturacak şekilde birikir. Bu kollar sert ve hızlıdır, kullanıcıya yakın dövüşte yardımcı olurlar. Çeşitli silahları tutabilir ve fırlatabilirler. Kullanıcı etrafında bir kalkan görevi görebilirler ve gelen saldırılara karşı tepki verebilirler. Eğer bir kol ağır hasar alırsa suya geri dönüşür, kolu tekrar yaratmak için ekstra chakra harcamak gerekir. Açık kaldığı sürece chakra yer. Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Bousen no Jutsu Kullanıcı kısa sayılabilecek bir el mühürü dizisinin ardından ağzından çok ince bir su kütlesi püskürtür. Bu kütle, aşırı derecede delici ve kesicidir. Kullanıcı tekniği istediği kadar açık tutabilir. Teknik 15 metreye kadar delici ve kesici özelliğini korur, daha uzak mesafelerde ise etkisini yavaş yavaş kaybeder. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer. Ninpou Kuchiyose no Jutsu - Henüz hazır değil. Jinteki Mayu no Jutsu Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından yatar pozisyona geçer ve tekniği aktifleştirir. Teknik, kişiyi siyah bir ipeksi doku ile sarar. Tamamen sarılan kullanıcı, içeriden dışarıyı görebilir, ancak dışarıdan içerisi görünmez. Kullanıcı dinlenmek veya uyumak için bu tekniği kullanabilir. Doku, yağmur suyunu geçirmez. Kullanıcı istediği zaman Kai mührü ile tekniği bozabilir, bu dokunun yokolmasına ve kullanıcının içinden çıkmasını sağlar. Doubutsuhen no Jutsu Kullanıcı ortalama bir el mührü dizisinin ardından yakındaki bir hayvan ile göz teması sağlar, ardından o hayvan ile konuşabilir hale gelir. Her bir hayvanın kendi kişiliği vardır ve kullanıcıya itaat etmek veya sordukları sorulara cevap vermek zorunda değildirler. Teknik 5 dakika kadar aktif kalır, ardından kullanıcıya uyguladığı stres yüzünden 15 dakika kadar tekrar kullanılamaz. Göz teması kurulan dışındaki başka bir hayvan ile konuşulamaz.
Shinshouki Stili, C-Rank Bu seviyede kullanıcı temel akrobasi bilgilerini öğrenir ve akrobatik hamleler yapabilmeye başlar. Bu hamleleri momentum kontrolü ile birleştirdiğinde çok büyük efor gerektiren akrobatik hamleleri çok az bir kayıpla uygular. Kullanıcının zıplayarak veya çevresel yükseklik farkını kullanarak yaptığı hamleler daha etkili ve daha az yorucu olur. Shinshouki Tekniği, Kage Buyou, C-Rank Kullanıcı, rakibi havaya fırlatmak için akrobatik bir tekme hamlesi kullanır. Bu özel hamle ile rakip 3 veya 4 metreye kadar havaya gönderilebilir. Ardından rakip kendi akrobatik yeteneğini kullanarak havaya zıplar ve havada rakibin hemen altında konuşlanır. Teknik burada son bulur, ancak kullanıcı bu noktadan sonra diğer Shinshouki Taijutsu tekniklerini kullanabilir veya havadaki korumasız rakibine beklemediği bir yerden saldırı yapabilir.
Hayat yakın zamanda çok mu kolay olmuştu? Chuunin olduğumdan beri rutin devriyelerden ve hırsız kovalamacalarından düzenli bir maaşım vardı, annemi kaybedeli altı yılı aşkın bir zaman olmasından olsa gerek babam yemek yaparken döktürüyordu, çayımızı katan kız kardeşlerim ve gayet de güzel bir sevgilim vardı. Abilerim işi götürdüğünden babam bir süredir beni amelelik yapmaya da çağırmamıştı, ben de o boş günlerimi yediğim son dayağın da verdiği gazla çalışmaya adamıştım; terli terli eve döndüğümdeyse aynı şekilde teorik bilgi çalışıyordum. Konketsu bile akademi öğretmeni olabildiyse, ben en iyisinden olurdum.
Riko'yla bugün buluşmayı sözleştirmiştik. Beraber olduğumuz-ve tabi ki benim gayet tatlı sorumluluklar aldığım- günden beri, iki günde bir buluşuyor olsak da Saklı Taş'ın kahverengi sokaklarındaydı bu ve sadece orospu örümceğiyle tanıştığım gün ilk seferki kadar yakınlaşabilmiştik, ama yerinde duramayan kıçım yüzünden her şey berbat olmuştu elbette. Abimler sevgilim olduğunu öğrendiklerinde bir yere kadar nasıl anlaşabileceğimizi anlatmışlardı. Anlatmışlardı elbette ama zaten bizim ilişkimiz de onunla başlamıştı, onlara bunu anlatamasam da kendime "Bu konuda tek başınasın." diyebilmiştim pantolonumu giyerken. Kemerimi sıkıca takıp serin Taş havasından korunmak için üstüme kara kazağımı giyerken hiç de şık görünmediğimi fark etmiştim. Abimler yemek için bir kaç şık yer adı sayıp adreslerini verse de Riko'yla nereye gideceğimizi tartışırken söylediği her yere "Aaa, çok güzel orası bak olur." demiştim yalancı bir heyecanla. Abimlerin isim verdiği yerler çoğunlukla kızları yataktan önce götürdükleri son yerdi, Riko'nun söylediklerini de daha önce hiç duymamıştım zaten; ben ne anlarım lüks yerlerden!?
Takashi'nin pantolonuma uyan renkteki ceketini çalıp üstüme geçirdikten sonra Riko'nun evinin yolunu tutmuştum. Hava gerçekten soğuk gibiydi, rüzgar sanki yanaklarımı kesip içlerinde biriken kanı akıtmak istiyor gibiydi. Sabah yediğim krokan yüzündendi hep kan birikmesi, zaten içimden bir ses kızın evine girip ışıkları söndürmemi söylüyordu o yüzden. Ben her zamanki gibi iç sesimle savaşırken birden Riko belirmişti karşımda. Kız yakışıklı olduğumu söylediğinde, akşam karanlığında üstündekileri tam göremesem de "Sen de." diye cevap vermiştim mal gibi. Dudakları yanaklarımdan ayrılırken "Çok güzel olmuşsun." diye düzeltecektim elbette, anlamazdı zaten yaptığım mallığı. Hatta o öperken donup kalmışım gibi olurdu, daha mutlu hissederdi.
Sanırım Riko hakkında babamı örnek almalıydım, kızın evinde gündüz uyuduğum günün gecesi haliyle uyuyamamış ve titrek mum ışığının altında gerçekten hamile bıraktıysam ne bok yiyeceğimizi düşünmeye başlamıştım. Söylediğine göre Riko'nun da bir abisi vardı, ondan yiyeceğim dayak yetmeyecekmiş gibi kendi abilerimden yiyeceğimi de düşünmeye başlamıştım o gece. Sonra babam gelmişti işte aklıma, adam soylu aşirete kafa tutmuş annemi almak için! Teyzem hala gülerek anlatır babamın evlerinden kaçarken tepeden aşağı yuvarlandığı günü. Ben de elimle sıkıca Riko'nunkini kavramıştım işte babamın annemi kaçırırken onunkini kavradığı gibi. Riko da benim koluma sarılmıştı pek zaman geçmeden. Ah, Saklı Taş'ın bizi gören bekar kızlarının pencerelerinde ağlama seslerini duyar gibiydim.
Restoranın ışığı etrafı aydınlattığında Riko'ya bakakalmıştım, cidden güzel görünüyordu. Günün sabahında ona sarılıp uyumak istediğimi hissetmiştim bir anda, ama hislerimi burada gösteremezdim elbette, topluma açık ulan lan burası! Ben gözlerimi kızdan alamayıp yürümeyi unutmuşken Riko garsonun birine yer sormuştu, işte tam sırasıydı; "Ya bize yer yoksa evde de yeriz biz Riko hadi gel gidelim boşver mum ışığında yoğurtlu makarna hazırlarım ben sana." diyememiştim ya la. Garson iki kişilik yer olduğunu söylemiş ve ben etrafı izlerken Riko'nun yolu göstermesine izin vermiştim. Bakayım da nereye bakayım... LAN! Orospu örümceği değil miydi o? Hala tavuklu yumurta kokuyordu şerefsiz zaten, yanındaki, yanındaki de neydi öyle. Adam köyün duvarlara astığı uyuşturucu öncesi/sonrası posterlerinin daha sonrası gibiydi, gözlerinin rengi ve saç kesimi yeteri kadar dikkat çekmiyormuş gibi bir de her yerini deldirip metal takmıştı. Gören de uzaktan bunu kontrol eden kızıl saçlı bir herif var sanır, bir filmde vardı da hangi film olduğunu hatırlayamadım şimdi; ramenli mamenli bir şeydi.
Riko herife sanki bir samimiyet varmış gibi naber sorusuyla beraber elini yapıştırdığında bücür sarsılmış ve dokunmamasını söylemişti sevdiceğime. "Çok da meraklı değil kız sana zaten orospu örümceği." diyecekken Riko beni çekiştirip yanına oturtmuştu, ben ite saldırmamak için kendimi ne yemek yiyeceğime odaklarken tavuk kokusunun tekrar burnuma doluşmasıyla midem bulanırken orospu örümceği Riko'ya alakasız şeyler demişti; garsonu çağırıp masamda örümcek olduğunu söylemeliydim belki de, hayır. Sakin olmam lazımdı, ilk hamleyi bu sefer o yapacaktı ki ben de kurban haklılığıyla karşılık verebilecektim; "Sana mı geldik biz örümcek babunu, masa yokmuş ne etseydik?" derken süper karışık biftekli sucuklu erişte söylemiştim garsona, Riko da adını bilmediğim bir şeyler söylerken arkama yaslanmış ve önümde duran- ve sanki rastgele oturtulmuş- iki herife bakmıştım. Sonra gözlerimi kırmızı, garip gözlere çevirip; "Seni de mi bununla oturmaya zorladılar? Geçmiş olsun." demiştim elimi yanımda oturan güzel kızın beline atarak. Etini iki parmağım arasında hafifçe sıkarak Riko'nun kulağına götürdüm kafamı; "Bu bücür ne ayak? Bizi barıştırmak için mi getirdin onu buraya? Ayrıca iyi ki yanında beni getirmişsin yoksa bunlar seni bakire sanıp satanist ayin yapacaktı belli." demiştim ciddi bir sesle. Sonra normalde utancımdan söyleyemeyeceğim şeyleri kıza bir anda söylediğim için daha düşük sesle, "Özür dilerim." diyebilmiştim.
The supreme vice is shallowness. O. Wilde föşik cynic
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından ağzından toz çıkartmaya başlar. Bu tozun içinde büyükçe taş parçaları bulunur. Toz, tazyikli bir şekilde ağızdan çıkar ve kullanıcının önünde bulunan herkes bu tozdan etkilenir. Tozun içinde bulunan ufak taşlar rakiplere çarpar, derilerini sıyırır ve görüş mesafesini düşürür. Göz gibi hassas dokulara zarar verir.
Orta seviyede bir el mührü dizisinin ardından kullanıcı tekniği aktif eder. Kullanıcı teknik sayesinde yerde ancak bir vücudun sığabileceği kadar bir delik açar ve oradan yerin altına girer. Kullanıcının yerin altına girmesinin ardından ise bu delik kapanır ve kullanıcı tamamen yer altında kalır. Yer altında olan kullanıcı bu katmanda ilerleyerek kendini gizleyebilir. Öte yandan zemindeki hareketleri sezebilen kullanıcı sürpriz ataklar gerçekleştirme imkanına sahip olur. Kullanıcı yer altında istediği mesafede gidebilir ve istediği derinliğe inebilir. Ne var ki bunun sınırı da kullanıcının kullandığı chakra ile doğru orantılı olarak artmaktadır.
Kullanıcı ellerini yere koyar ve chakrasını yüzeye yaymaya başlar. 150 metre civarında, hareket eden herkesin yerleri tespit edilebilir, ancak bu tespit aşırı keskin değildir, kabaca yön tayinine yarar. Dokunulan yüzeyden daha aşağıda veya daha yukarıda bulunan kişiler bu teknik ile tespit edilemez. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı chakrasını yoğurur ve elinde toplar. Ardından yumruğunu savurarak hamlesini yapar ve yumruk hedefe isabet ettiği anda chakra dışarı salınır. Bu şekilde, kullanıcının yumruğunun yıkıcı gücü aşırı derecede artar. Bu tekniğe yakalanan rakip metrelerce yuvarlanabilir. Teknik ile ince duvarlar kırılabilir.
Beceri Listesi Meishou-dou, D-Rank Juudaichi 3
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Korumalı Gözlük[Yüksek Kalite] Metal Eldivenler ve El-Ayak Bilek Koruyucuları
Toshiki'nin Modifikasyonu; Her iki eldivenin parmak eklem boğumlarına rivetler eklenmiştir. Bunlar paslanmaz ve yerlerinden çıkmaz. Yumruların hasar potansiyelini arttırır, delici özelliktedir.
Elimde bir çekiç, ne kadar becerikli bir herifim diye düşüne düşüne dolabımı duvara çaktım. Eve gelip tabak alacağım niyetine kafasına dolabı indiren bir sevgilim var. Bayadır sonraya attığım için salonda mal gibi duruyordu bu dolabın parçaları. Bilirsiniz işte, mutfakta duvara yapışık dolaplar var ya onlardan bu da. Tezgahın üstünden inmeden şöyle bir tutup çekiştirdim dolabı. Sağlam çakmışım lan. KIYO'YA DA ÇAKTIĞIM GİBİ! AHASHDLSAHDAS! Ulan böyle düşününce birden kendi kendime kıkırdamaya başladım. Bir tehlike çıkmasın diye tezgahtan inip bu kıkırdamamı kahkahaya çevirdim. İyice deliriyorum evde sanırım ben. Of ama ben böyle espriler yapan biri değilim, yapınca da gülmek hakkımdır! Bu yüzden koy götüne, atayım kahkahamı! Bilen bilir, Kiyo sürekli shinobilikle ilgili işler peşinde koşuyor, devriyeye çıkıyor, görevlere gidiyor falan. Ben ise full evde yatıyorum. Genjutsuya yatkınlığım yüzünden zaten köy beni öyle atraksiyonlu şeylere çağırmıyor. Göt büyütüyorum anlayacağınız ama bir yönden de güzel bu durum. Çünkü git gide daha çok kafayı yediğim için dışarıya çıkınca çok rahatsız bir insan oluyorum. Şuan evde kahkaha atan adam; dışarıda yüzü beş karış, konuşmaya çalışana ters tepkiler veren bir herife dönüşüyor. Millet arkamdan kuyumu kazarken onlara iyi davranmak zorunda olduğumu sanmıyorum.
Dün yönetici geldi. Apartman olarak toplaşıp paintball denen bir şeye gitme planı yapıyormuş ama bir türlü yer ayarlayamamış. Herifler resmen Yoshitoshi'ye uyuz olup rezervasyon almamışlar. Bu yüzden kolumdan tuttuğu gibi götürdü beni oraya. Herif Jounin, herhalde benim sicilime, dosyalarıma falan bakmıştır. Genjutsucu olduğumu, hatta milletin duygu ve düşüncelerini etkileye bildiğimi biliyordur. Zaten tüm apartmanı kendimden korkutmamı da doğal karşılamıştı. Belki ben taşınmadan önce bile araştırma yapmıştır. İşte bu beni götürdüğünde genjutsu teknikleriyle bir güzel ikna edip gün ve saat aldık. Gelmeyeceğim dediysem de ısrar etti. Ulan bunca taijutsucu herifin yanında ne bok yiyeceksem? Eğlenceli olmayacaktır kesinlikle. Teyze de gelirse gelirim dedim. Belki çok hareketten ölür de kurtuluruz. İşte bu olayı organize etmek için dışarı çıkmış bulundum. Eve dönerken de Yoshitoshi'ye dedim şuralarda bir lokanta olacak, gidip yarına yer ayartayım Kiyo ile gideriz diye. Hayvan gibi söyledim Kiyo ile yemeğe çıkacağımızı yani. Yoshitoshi de tamam dedi. Ciddi ciddi herif hiç bir tepki vermedi lan. Ben girdim rezerve ettim bir masa falan.
Eve gidene kadar da Yoshitoshi'nin neden tepki vermediğini düşünüp durdum. İlk olasılık, görev arkadaşımızı olduğunu bildiği için iyi arkadaş olduğumuzu düşünmesi. Tamam da iyi arkadaşlar ne zamandan beri baş başa akşam yemeği yer? Karılar yiyor tamam da, erkekler yemez öyle sanırım. Oturup içerler. Demin gidip rezerve yaptığım yer oldukça lüks bir yerdi yani. Tabi burası Ishigakure. Herkes gizli homoseksüel. Bu yüzden kendimi evimde hissediyorum bu köyde galiba. OF, GENE ESPRİ YAPTIM! Tabi yolun ortasında kahkaha atacak değilim. Yoshitoshi'nin tepkisizliğinin ikinci olasılığı ise çok daha korkunç. Düşünmeyim diyorum, tekrar paranoyağa bağlamayayım diyorum ama olmuyor! Acaba, dosyamda böyle bir şey yazıyor mu? Tamam hani şu zamana kadar tüm eşcinsel duygularımı içime atmış bir insanım. Kendim bile mutlu değilim bu durumda ama ya genlerimde olan bir şeyse bu? Belki de hastanede muayene olduğum zamanlarda, shinobi olmak için akademiden istedikleri o raporda falan belirlenip yazıldıysa? Böyle bir şey varsa o kadar mahcup olurum ki! Acaba kendi dosyamı mı araştırsam bir ara? Galiba böyle bir şeyi yapacağım.
Yani, bu gece Kiyo ile yemeğe çıkıyoruz. Ne kadar dolambaçlı bir anlatım yaptım. Kendim bile şaşırdım yani. Zaman yeterince ilerledi evde. Evde mal mal takılmaya o kadar alıştım ki, koltuğa oturup duvara bakarak bile 1 saat geçirebiliyorum artık. Zamanı doğru düzgün kullanıp tıraş oldum, duş aldım. Gidip kıyafet seçeyim diye açtım dolabımı. Dolabın tepesine açtığım kaçış kapısının orada mutlu mutlu durduğunu görünce de içime bir rahatlama geldi. Her neyse. Mavi bir tişört aldım direkt geçirdim kafamdan. Millet ilk donunu giyer, ben tişörtü giyiyorum. Ya çünkü bu tişörtün kumaşı çok yumuşak ve hoş. Bu yüzden direkt giyme isteği uyandırıyor. Siyah boxer ve kot bir pantalon giydim altıma da. Pantalonun paçalarını da kıvırdım. Bu arada, şu ana kadar hiç bahsettim mi bilmiyorum ama benim evde sadece tuvalette ayna var. Bu yüzden kendime boydan bakıp üstüm nasılmış diye düşünmedim. Gidip parfüm falan bir şeyler sıktıktan sonra dışarı çıkacaktım ki Ishigakure'nin akşam soğuğuna ıslak kafa ve tişörtle çıkıyorum. Tam bir malım falan. Döndüm geri bir ceket aldım üstüme. Şuan zamana bakarsak yarım saat civarı geç kalmış durumdayım. Umarım Kiyo beni dışarıda beklemiyordur.
Çıktım daireden, aşağıya da indim. Bahçe kapısına bakayım, belki orada bekliyordur dedim ama daha yeni aşağı inmiştim ki 1 no'lu dairedeki yaşlı herif sensör gibi açtı kapıyı. Hissetti herhalde aşağı kata indiğimi diye düşünürken geyiğe aç bir şekilde ağzını açtı. "Oooo Shiki-san! Akşam gezmesine mi çıkıyorsun yoksa? Ben de birazdan çıkacağım, Ishi akşamları bizi bekler ha? İstersen bekle birlikçe çıkalım sana bir aşk makinesi nasıl işler göstereyim!" dedi hızlı hızlı. Yuh amına koyayım. Böyle kaslı, asi, biraz yüksek rütbeli bir shinobi dese bunun son dediği cümleyi herhalde burada bayılıp sik beni diye sayıklardım ama şuan sadece tiksinerek bakıyorum herife. Benim cevap vermemi bekledi bir süre adam ama vermeyip tip tip ona baktığım için tekrar konuşmaya başlayacaktı ki hemen tersledim bunu. "Hayır." dedim "Ne gereksiz sohbetlere, ne de yaşlı birinin eşliğini çekecek halim yok. Üstelik senden hoşlanmadığımı biliyorsun. Git başkasına sırnaş." Dünya'nın en kaba, en soğuk, en lanet yüzü ve sesi ile adama bunları dedikten sonra herif kalakaldı. Yüzündeki gülümsemesi de eridi gitti. "Ne kadar k-kabasın." dedi sadece. Ben de omuz silkip gerisin geri yukarı çıktım. Kiyo'yu aşağıda bulamadığıma göre daha çıkmamıştır.
Tam kapısına vuracaktım ki açtı kapıyı. Elim havada sik gibi durdum bir iki saniye. Artık nasıl bakıyorsam Kiyo ona kızdığımı falan sanmış olmalı ki açıklama yapmaya başladı. Önemli değil tabi ki ama özür dilemesi hoşuma gitti. "Bir daha olmasın." dedim sanki tersliyormuş gibi ama sonra istemeden güldüm. Çocuğa kaba davranamıyorum. Apartmandan çıkarken bizim moruk gene açtı kapıyı ama öldürücü bakışlarımdan attığım için kapıyı açtığı gibi kapattı. Yeter lan yavşak. Sürekli kapıda yüzünü görmek zorunda mıyız? Nasıl bir sapıksın anlamadım ki. Kiyo ile ilerlerken fazla konuşmadık. O konuşmayınca benim de tüm dikkatim sokaktaki insanlara, bizi takip etmesi olası suikastçıları aramaya falan gitti. Bu yüzden ben de pek sohbet başlatamadım. Bol bol etrafımdan kıllandığım bir yolculuktu benim için. Sonunda da restoranta vardık. Sabah bu kadar görkemli durmuyordu. Işıklandırılmış falan derken resmen ünlülerin takıldığı yerlere dönüşmüş. Belki Tarukan'ı görürüz. Kiyo da beğendiğine dair bir tepki verdiğine göre yerimize geçebiliriz. Tabi beğendiğimiz masa uzakta, köşede, dikkat çekmeyen bir yerdeydi. Zaten yeterince dikkat çekmiyormuşuz gibi, Kiyo bir de kırmızı bot giymiş lan. Bırak milleti, benim gözüm sürekli botlarına gidiyor. Kedi gibi kovalayıp tırmalayasım geliyor. Eğer yaparsam gerisi biraz 18+ olacağından tutuyorum kendimi.
Oturup verdik siparişlerimizi. Ben gene baktım menüye ve sadece salata yiyesim geldi. Etli bir şeyler alırdım da, Kiyo yeterince doyurucu bir tavuk siparişi verdi. Etleri yiyemeyeceğim için ona kitleyemeyeceğimden salata benim için en iyisi diye düşündüm. Herhalde dikkatini çekmiş olacak ki, laf etti salata istememe. Dirseklerimi masaya koyup biraz eğildim ona doğru, ellerimi de önümde birleştirdim. Bu şekilde daha dikkatli bakabiliyordum çocuğa. "Canım başka bir şey çekmedi." dedim hafif bir sırıtışla. Yüzündeki yara kapanmıştı Kiyo'nun. Benimle çıktığı görevlerde de yaralanıp dururdu da, o zaman nasıl olduklarını gördüğümden bu kadar kafaya takmıyordum sanırım. Şimdi de benim olmadığım bir yerde vücuduna zarar gelmesini kaldıramıyorum sanırım. Sonraki sorduğu soruyu da hafiften kafamı eğerek vücuduna baktıktan sonra cevapladım. "Bu kadar yeyip kilo almadığına göre boy atmak gibi bir durum söz konusu olabilir. Pantalonların kısa mı geliyor?" Oha böyle işi sikerim yalnız. 3-4 ay sonra 21 yaşıma gelecem lan. Evlensem 3 çocuk koyacak yaştayım ama daha boy atmamış ergen bir bebeye alışmaya çalışıyorum. Tövbe. Durduk yere moralim bozuldu iyi mi?
Kollarımı düzeltip arkama yaslanmıştım ki iğrenç, ciyak ciyak bir ses kulağımı tırmaladı. Öf. Gene bir kadın. Hem de Kiyo'ya Kicchan diye hitap eden bir kadın. Pis pis yüzüne baktığım bir kadın. Siparişlerimiz masaya gelirken düşündüğüm tek şey Kiyo ile aralarının nasıl olduğu idi. Galiba kötü. Tabi bir kız ve bir erkek böyle atışsalar bile aralarında bir boklar döner. Bu yüzden hiç hoş değil. Hem onu bunu bırakın bunlar bizim yanımızda mı oturacak? Yanımızda da değil, karşımızda! Kiyo karının omzuna dokunması ile kalkıp yanımdaki yere gelince iyice çattım kaşlarımı ve önüme oturan çocuğu inceledim. Esmer, tombik suratlı acayip sıradan bir Ishigakure bebesiydi. Sağda solda tecavüze uğrayıp feci bir şekilde öldürülse kimsenin siklemeyeceği bir bebe. Kız ise... Kız bana kız kardeşim Sadako'yu hatırlattı lan. Aynı ona benziyor. Süslenip püslenip gelmişler buraya. Bu kadar pahalı yere gelebildiklerine göre ya zanaatçılar, ya soylular ama olsalar tanırdık. Shinobi bunlar kesin. Arkadaşım, benim tek rahat olabildiğim yer ya evimdir ya da Kiyo'm ile yalnız kalabildiğim zamandır. Siz ne bok yemeğe gelip masamıza oturuyorsunuz ve bir de böyle hayvanca konuşabiliyorsunuz? Masa yokmuş, boş yerleri doldurmaya gelmişler. Ben dolduracağım birazdan boş yerlerini sanırım. Pis pis yüzlerine bakıp kendimi tutmaya çalıştım. Kiyo da bana dönüp anlayışlı olmam için kaş göz yaptı ama ulan şu esmer piçin davranışları öyle bir batıyor ki. Herif resmen benim tam tersim. Tip olarak dikkat çekmiyor, düşüncesizce hareket ediyor ve çok da rahat duruyor lan. Zaten yanındaki kız da Kiyo'nun tam ters hali olduğuna göre bizim beğenilerimiz bile farklı. Kendimi tuttum tuttum sonunda bu kara bebe ağzını yaya yaya konuşmaya başlayınca dişlerimi sıktım.
Örümcek babunu nedir? Örümcek babunu diye Kiyo'ya mı dedi? Benim yanımda, sevdiğime, görev arkadaşıma, en sevdiğime laf mı etti? "Tch..." diye bir ses çıkardım ağzımdan. Bu sırada beni zorla Kiyo ile oturtmuşlar falan öyle bir şey dedi, sanırım Kiyo ile bunlar baya kavgalı. Helal olsun Kiyo ne diyeyim. Zaten ikimizle de anlaşan adam bulmak zor. Bir de gelip masamıza oturuyorlar. Karşımdaki herif bir de utanmaz gibi yanındaki kızın kulağına bir şeyler fısıldadı. Bende anlayış falan kalmadı. RESPECT MOTHERFUCKERS! "Farkındaysanız, masaya yancı olarak gelen sizsiniz. Burada acınacak durumda olan kişiler de sizsiniz." diyerek başladım. Kaşlarımı çattım ve çaktım Rakumei no Jutsu'yu. Ne kadar ciddi olduğumu ve kendilerine gelmelerini sağlamaktı amacım. "Üstelik buraya arkadaşımla yemek yemek için geldim, Ishigakure'nin alt tabakası ile muhattap olmak istesem devriyeye çıkardım." Bu lafı söylerken de karşımdaki çocuğa baktım dik dik. Bu şekilde gözümde ne olduklarını anlasınlar. Neyse ortamın içine böyle sıçıp sessizlik yaratasım da yok değil ama madem oturdular bakalım ne bok dönmüş bu üçlü arasında. Salatama çatalı batırıp rastgele bir yeşilliği ağzıma attım, güzeldi bayağı. "Kendinizi tanıtın. Kiyo ile ne alıp veremediğiniz var?"
Alt tarafı birazcık şaka yapayım dedim. O nasıl tepki öyle? Yine yapıştırırdım tokadı ama antrenman diye tutturmasın şimdi yemek öncesi. Yine tavuklu omlet gibi bir facia yaşamak da istemiyorum. "Niye öyle soğuk davranıyorsun ki Kicchan? Birlikte ne güzel eğleniriz işte. Değil mi Kicchan?" Kicchan'ı üstüne basa basa vurgulamıştım. Bıyık altından güldüm pis pis. Biz masalara geçtikten sonra Mao-chan beni cimcikledi. Söylediği şeyden sonra ise hafifçe kıkırdamıştım. Mao-chan da besbelli ki utanmıştı. "Tesadüf olmuş Mao-chan. Ben de meraklı değilim şu tipi görmeye." dedim sessizce. Ama ayin fikri mantıklıydı aslında. Belki bakire niyetine değil ama kedi niyetine kesebilirlerdi beni. Şu yanındaki garibim, acaba ne çekmiş de her tarafına öyle şeyler takmış. Kicchan'ı savunmasına bakarsak yakın arkadaşı filandı. Kicchan neler yaşattın sen zavallı insanlara?
Mao-chan'ın ardından ben de siparişimi vermiştim. "Risotto Alla Pescatore" istedim. Siz hiç Risotto Alla Pescatore yediniz mi? Lütfen Risotto Alla Pescatore yemediyseniz kendinizi yaşıyor saymayın. Çünkü Risotto Alla Pescatore çok başka bir lezzettir. Risotto Alla Pescatore yedikten sonra damağınızı başka bir tada değdiremezsiniz. Risotto Alla Pescatore yemek ufku açar, yüreği genişletir. Risotto Alla Pescatore'nin Pes'inde bile bir anlam vardır. Pes yani. Bu kadar da lezzetli olunmaz. NE DİYORUM BEN? Böyle bu ismi yazınca mönüye sanki çok bir şey değişiyor. Sanki bir anda yiyecek altın kaplamaları tabaklarda filan geliyor. Ne bu bir özenti tavırlar yani? Cık cık. Risotto Alla Pescatore yazmışlar ama bildiğiniz midyeli, karidesli, kalamarlı yani bolca deniz ürünlerinin olduğu bir yiyecek. Biraz domates ve şarap eklemişler Risotto Alla Pescatore olmuş. Neyse. Nerede kalmıştık?
Heh. İşte tam bizim Mao-chan ile Kicchan atışıyorlardı, tam ben de atışmaya dahil olacaktım ki babasının uzaylıyı becerdiği girdi daldı konunun içine. Bir tripler, bir havalar. O tip bende olsa sokağa çıkamam, adam diyor ki "sizin gibi iziklirli kinişmik istimiyirim" ya da onun gibi bir şey işte. Tabi o sırada ortam bir değişti. Aura bir değişti. Sanki böyle korkacakmışsınız gibisinden konuşuyor sizinle. Hemen yoğunlaştım çakralarıma. Çakra akışını değiştirdim bir güzel. Ardından hemen dokundum Mao-chan'a da, gönderdim çakra şokunu onu da düzelttim. Sanki anlamadık genjutsu uyguladığını. Ben o teknikle arşiv önünde adam bayılttım, arşive girdim, başım belaya girdi be! Sahi ben bunu Mao-chan'a ne zaman anlatsam? Neyse boşverelim bunu şimdi. Biz yemedik tabi jutsuyu. İşlemedi bize. Suratımdaki cins gülümsemeyle döndüm çocuğa. "Ne alıp veremediğimiz olacak canım. İkimiz de çok severiz Kicchan'ı. O da bizi sever, değil mi Kicchan?" Sonra Kicchan'a doğru öpücük attım. "Ben bu sevimli şeyin eski ev sahibiyim. Çok eğlenceli vakit geçirdik kendisiyle. Ayrıca sevgilimle de çok iyi kankidirler onlar. Ne zamandır arayıp sormuyor ama bizi. Üzülüyorum bak Kicchan." Ben kahkaha atmamaya çalışarak bunları söylerken Mao-chan ile benim de siparişlerimiz gelmişti. Değişik bir koku var ama bunda. Hadi hayırlısı.
Önümdeki yemekten bir çatal almadan önce sanki aklıma önemli bir şey gelmiş gibi Kicchan'a döndüm. "Aaa, sahi Kicchan! Senin bir sevgilin vardı. Akene miydi Akane miydi neydi ismi? Nasıl aranız, hala çıkıyor musunuz?" Sonra yanındaki tuhaf tipe döndüm. "Biliyorsundur belki ama ben duyunca çok şaşırdım. Bunun sevgilisi bundan bildiğin daha uzunmuş. Gerçi n'apsın çocukcağız, kendisinden kısa kız bulacak hali yok ya! Ama kız bunda ne bulmuş merak ediyorum doğrusu. Gerçi aramız pek iyi değil demişti bana o zaman." Tekrar öpücük attım Kicchan'a. "Ayrıldınız mı yoksa? Dert etme ya, sana kız mı yok?" Sonra ilk lokmamı aldım yemeğimden. Bunun tadı cidden garip. Gerçi ne zamandır deniz ürünü de yemiyordum ondan mı ki? Ishigakure'de deniz ürünü yemeğe kalkışmak pek sağlıklı bir fikir değil sanırım. Midye diye ne koydular kim bilir? Neyse sakin olacağım. Sonra masanın altından bacağıma doğru sert bir darbe hissettim. Bayağı sert vurdu ama. "Kim attı o tekmeyi?!"
Zaten hayal dünyası fazla geniş olan Riko, öğretmeninin ölümünden sonra akli dengesini kaybetti. Gerçekte olmayan kişilerle konuşup, gerçekte olmayan kurgular oluşturup, gerçekte olmayan operasyonlar yaparak öğretmeninin yerini tespit etmeye çalışıyor. Ve hayatının dört bir yanını kaplayan bu kişilerin gerçek olmadığını kesinlikle reddediyor. Onlar Riko’nun güvenebileceği kişiler. Zararsızlar, değil mi?
Kullanıcı Uma mührünü yapar ve bir eliyle ağzını ve burnunu kapatır. Kullanıcı bu şekilde soluduğu havayı filtrelemiş olur. Havada bulunan potansiyel zehirler, hastalıklar ve toz parçaları bu tekniğe yakalanır. Kullanıcı bu teknik ile su altında nefes alamaz veya solunum sistemine girmesi gerekmeyen zehirlerden kurtulamaz. Teknik açık kaldığı sürece, her nefese chakra yer. Kullanıcı ayrıca, diğer elini başkasının ağzına götürerek tekniği onlara da uygulayabilir. Bu süre boyunca o el de bırakılmamalıdır.
Kullanıcı ortalama bir el mührü dizisinin ardından ellerini önünde birleştirir ve ortamdaki havaya odaklanır. Ortamdaki hava birden yukarıdan aşağıya doğru sertçe inmeye başlar. Bu, çevredeki herkesi, kullanıcı ve belirlediği bir kişi hariç olmak üzere, yere çökmeye zorlar. Akım aşırı derecede güçlüdür ve karşı koymak gerçekten kabiliyet gerektirir. Kullanıcı teknik süresi boyunca hareket edemez. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı Tatsu el mührünü yapar ve o anda baktığı kişiyi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin altına girmek için hedefin kullanıcıya bakmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında olan kişi her 5 saniyede bir, kullanıcı tarafından hunharca öldürüldüğünü görür. Bu görüntüler 2 saniye sürer ve aşırı derecede gerçekçidir. Kullanıcı eğer isterse görüntüleri istediği gibi ayarlayabilir. Hedef git gide konsantrasyonunu kaybeder ve kullanıcıdan korkmaya başlar. Kötü ve rahatsız edici hisleri kullanıcı ile bağdaştırır. Savaş alanında kişilere göz dağı vermek, konsantrasyonlarını bozmak ve gerçeklik ile illüzyon arasındaki bağı koparmak için kullanılır. Diğer şartlar altında, işkence yapmak için kullanıldığı bilinmektedir. Teknik 2-3 dakika kadar açık kalır, ardından tekrar uygulamak gerekir.
Kullanıcı elleri ile kendi kafasını kavrar ve aşırı kısa bir süreyi tekniğe odaklanmak için harcar. Ardından, aşırı keskin ve korku verici bir çığlık atar. Çığlık bir kaç saniye sürer. Bu çığlığı duyan herkes şiddetli bir zihinsel acı ile karşılaşır, çığlık dindiğinde bile yarattığı zihinsel yorgunluk devam eder. Kullanıcı, her 5 saniye aralıklarla çığlık atabilir, her bir çığlık chakra yer. Her bir çığlık hedeflerin başını ağrıtmaya devam eder ve zihinlerine direk olarak saldırır. Bir kaç çığlığın ardından hedeflerde kafa karışıklığı ve odaklanma sorunu başlar. Kullanıcı her bir çığlık arasında odaklanmaya devam etmeli ve ellerini başından çekmemelidir. Kullanıcı eğer isterse bu tekniği üflemeli bir çalgı ile yapabilir, bu varyasyonda kullanıcı çalgılan aşırı tiz bir nota çıkarır. Bu varyasyonun avantajı her bir tiz sesin daha uzun süreli ve etkili olmasıdır. Teknik anlık olduğundan karşı koymak zordur ancak tekrar tekrar tekniğe mağruz kalmak bazı hedefleri tekniğin etkilerine etkisiz hale getirebilir. Kullanıcı bu tekniğin etkilemeyeceği kişileri seçemez, yani çevredeki herkes bundan etkilenir.
Kullanıcı yüzüne sert bir ifade takınarak tekniği aktif eder. Eğer 3-4 metre yakında, kullanıcının yüzüne bakan hedefler tekniğin etki alanına girer. Uzaktaki kişiler teknikten etkilenmez. Tekniğin etkisi altındaki kişiler, hedefin ölümcül ve tehditkâr bir aura ile kaplandığını hayal eder. Bu, tekniğin etkisi altındaki kişilerin kullanıcıdan şiddetli bir şekilde korkmalarını sağlar. Bu korkuya yenik düşen hedefler kullanıcıdan kaçmaya çalışabilir veya eğer kullanıcı gözdağı vermek istiyor ise bu blöfü yiyebilirler. Korkuya yenik düşmeyenler ise kısa süreliğine de olsa konsantrasyonlarını ve dikkatlerini kaybederler. Teknik 5-10 saniye gibi kısa bir süre çalışır ve rakibi korkuttuktan sonra kendiliğinden kapanır.
Kullanıcı uzun bir el mührü dizisini bitirir ve tekniğin etkisi altında almak istediği kişilere doğru bakar. O anda, eğer o kişiler de kullanıcıya bakıyor ise, tekniğin etkisi altına girerler. Tenkik, hedeflerin görme ve duyma yetilerini bozar. 3 metre ilerisini göremez ve duyamaz hale gelirler. Hedefler herhangi bir yönden gelecek saldırıya açık hale gelir. Tekniğin efektif süresi 5 dakika ilâ 30 dakika arasında, kullanıcının disiplinleri ve seviyesine göre değişir.
Beceri Listesi
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Chakra Hapı
"Ö-örümcek babunu? O nasıl küfür lan?..." Diye mırıldandım kimsenin duyamayacağı bir şekilde. Bana böyle şekilli küfürlerle gelmeyin arkadaş, afallıyorum sonra. Anama sövün, babama bacıma sövün, ancak o gaza getiriyor beni. Çocuk Nishi'ye laf atana kadar öyle boşluğa baktım bön bön. "Sen kime 'bu' diyorsun lan? ULAN, SEN AKILLANMAYACAK MISIN?" diye çemkirip çocuğun üstüne atlayasım gelse de sevdiceğim oldukça efendi bir şekilde konuşmaya başladı. Helal. İşte erkek dediğin böyle konuşur. Kolundan tutup tuvalete sürükleyesim, boş kabinlerden birine atıp üstüne çıkasım geldi herifin ama beklemeli ve iffetimi korumalıyım. İffetimi korumalı ve bu sikik ikiliye hadlerini bildirmeliyim.
Nishi ikiliden kendisini tanıtmasını istediğinde, ikili yerine bunu benim yapabileceğimi düşündüm. "Bu Ueno-san, ke-..." demeye kalmadan, şımarık kız gene cıyak cıyak cırlamaya başladı. Lan ne sevmesi? Seni hele yanındaki topaçı seven sizin gibi olsun! "Bak bacım, uğraşma diyorum inatla şımarıyorsun, basma damarıma be!" dedim sitem eden bir ses tonuyla. "Tuttuğuma tutacağıma lanet ettim o odayı, aha bu kadın yüzünden!" dedim Nishi'ye dönerek. Sahi, evden 'kovulduğumu' söylemiştim ama detayları anlatmamıştım değil mi? Hele son anda korkup kaçtığımı, çantamı da akademiden aldığımı? O kısımları şimdilik kendime saklayıp, eve döndüğümüzde söyleyebilirim sanırım.
"İşte ben bu hatunun evine gittim. Dedim odana talibim. Tamam dedi. Her şey gayet güzeldi yani, antrenman bile yaptırdım kadına tokat atmayı öğrensin diye. Beğendiremedim hiç bir şeyi! Sonra ben buna tekme attım." Kafamı Mao'ya çevirip, gözlerimi devirerek ekledim; "Yanlışlıkla. Çünkü alışverişten döndüğüm bir vakit kapıyı açmadı bana ve kapıyı kırayım derken kızı tekmeledim. Aha sonra bu lolipop kılıklı herif daldı içeri bana saldırdı." Kafamı tekrar Nishi'ye dönüp "E ne yapacağıdım?!" ses tonuyla devam ettim. "Daldım ben de. Biraz sert davranmış olabilirim, önce elinden kurtulup göğsün-..." Gene lafım kesildi. Bir kere de lafımı kesme be kadın. Bir kere de konudan konuya atlama.
"A-akane?" Akane kim lan, benim sevgilimin adı Nishi. Bunu da kimse bilmiyor zaten. Biliyor olsalar öldürmem gerekebilir çünkü. "HAAAAAAAA...." Doğru, kız sevgilimin adını sormuştu zamanında ve ben gidip orospu ablamın ismini söylemiştim dalgınlıkla. Böyle şeyleri not alayım. Yalnız, şöyle bir düşünüyorum da, Nishi'ye ben hiç kardeşlerimin isimlerini söylemiş miydim? Söylesem bile aklında tutmuş mudur, bazen ben bile unutuyorum isimlerini, yedi kardeş var sonuçta. "Başka hiç bir şey bulamayınca boyuma laf ediyorsun değil mi? Hem boy atıyorum ben!" Diye çemkirerek, masanın kenarından bacağımı karşımda oturan kıza uzattım. Amacım paçamı azıcık çekip pantolonun paçasının kısa geldiğini gösterip gurur duymaktı ama kız öyle bir laf etti ki, havada olmaya bacağımla kıza tekme atmak zorunda kaldım. Sevgilim ile aramın 'bozuk' olduğundan bahsettiğimi söyledi. Ama ben bozuk demedim ki ya! Bozuk demedim! Attığı öpücüğü havada sol yumruğumla kaptım ve evde, bardağına yaptığım tokat muamelesinin aynısını öpücüğe uyguladım; öpücüğü serbest bırakarak sağ tokadı bir güzel yapıştırıp, restoranın en uç köşesine fırlamasını izledim. "Laubaliliğin lüzumu yok demiştim, ismim Kiyo, Kicchan değil! Aramızda öyle ahım şahım bir bozukluk yoktu zaten. Ayrılmayı da hiç düşünmedim, sanırım o da düşünmüyor. Hiç olmadığım kadar mutluyum yanında... SAHİ KİM ATTI O TEKMEYİ? Shiki-kun sen mi attın?" Nishi'nin suratına baktım, olumsuz. Mao'ya döndüm. "Sen mi attın lan? İnsan sevgilisine tekme atar mı? Sevgiliyi geçtim, erkek adam kıza tekme atmaz. Adam ol azıcık. Sikik seni. Bir de gitti sucuklu erişte söyledi ya, sucuklu erişte ne abi?"
Cidden, erişteyi geçtim, sucuk ne? Öbürü de gitmiş deniz ürünlü makarna yiyor direkt. "Ishigakure'de yaşayıp midyeli makarna yemek de ayrı fanteziymiş doğrusu. Sen sen ol ton balıklı makarnadan şaşma, hem kaliteli karbonhidrat alırsın, hem de protein. O midye bozar seni mideni yoksa." Önümde uslu uslu bekleyen, şansına bakın ki henüz yarısına bile gelemediğim tavuktan bir lokma daha aldım. Çiğniyorum, çiğniyorum ama çiğnediğim et bir tavuğa ait olamaz. İnsan eti mi lan acaba? Garsona sorsam ayıp olur mu? Bence olur. Hala çiğnemeye devam ediyorum, bu kadar çiğnemeye çenem alışkın değil, genellikle açlıktan direkt yutarım lokmaları. Et dağılmamakta, normal bir tada ulaşmamakta ısrar ediyor. Zor da olsa yutuyorum, gözlerim yaşarıyor. Tam karşımda oturan kıza yaşlı gözlerle bakıyorum, aynı yaşarmışlıktaki gözleri benimkilerle buluşuyor. Bir süre öyle bakışıyoruz, sessizliği bozan ben oluyorum.
Künye İsim Shiomiya Kiyo Yaş16 CinsiyetErkek Element Suiton SeviyeC-Rank RütbeChuunin Alım Gücü2 -FAKİİİİİİİİEEERRRR!!/2 Kullanılabilir GP 32
Eksiklikler/Özürler Yok
Ekipman Matara, "Gama" (蜍) İçerisinde 3 suiton tekniğine yetecek su barındıran, sağlam sızdımaz matara. Ağırmış az. Geyikotu Özü, 50gr. Ufak çiziklere ve yanıklara iyi gelir. Koku Bombası (屁), İkili paket Bazı genjutsu tekniklerinden kurtulmak için özel olarak üretilen bu bombalar, haliyle ileri seviye teknikleri kıramazlar.
Suiton Jousui Ninja gerekli el mühürlerini yaptıktan sonra ellerini kirli bir su birikintisine değdirir. Elini kaldırdığı anda, su birikintisinden arıtılmış ve tamamen içilebilir bir su kütlesi, iki el ile tutulabilecek bir küre şeklinde kullanıcının elinde oluşur. Daha sonra teknik bozulmadan bu su bir matara veya kaba aktarılır. Bilinen tüm hastalık ve zehirler sudan bu yöntem ile ayrılabilir. Suiben Ninja oldukça kısa olan el mühürleri serisini Ushi mühründe bitirir. Mühürleri tamamlamasının ardından kullanıcı elini bir su kütlesinin içine sokar ve ardından suyun içinde avucunu yumruk haline getirecek şekilde sıkarak çeker. Bu sayede kullanıcı suyun içinden uzunluğu, kalınlığı, sağlamlığı chakrası ile oranlı olan bir kırbaç çıkarır. Bu kırbaç her ne kadar sudan oluşmuş olsa da hemen hemen katı bir cisim özelliği gösterir. Bu sayede hedefe fiziksel zarar verebileceği gibi onları bağlama gibi işlerde de bu kırbacı kullanabilir. Kizame no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra bir su kütlesine odaklanır. Odaklandığı su kütlesinden kabaca bir köpekbalığının başına benzer bir şey çıkar ve rakibi yakalamaya çalışır. Bir şekilde rakibi herhangi bir yerinden yakalarsa bırakmaz ve o su kütlesinin olduğu yerde tutar. Teknikten kurtulmak için aktif olarak köpekbalığı kütlesine zarar verip somutluğunu bozmak gerekir.Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Köpekbalığının ısırdığı yerler hasar alır. Niji no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra yere büyük miktarlarda su kusmaya başlar. Bu su, toprak tarafından zor emilir ve ninja tarafından diğer suiton teknikleri için kullanılmaya uygundur. Kullanıcı istediği kadar su kusabilir, ancak ne kadar çok su çıkarmaya çalışırsa o kadar çok süre geçer. Ortalama bir shinobi, 5 saniyede, bir kaç suiton tekniği için gerekli suyu ortama boşaltmış olur. Tekniğin bir diğer formu olarak da, kullanıcı ağzından hemen hemen bir gülle boyutunda bir su kütlesi fırlatır. Bu su kütlesi çarptığı duvar benzeri dikey yüzeylerde kalır ve kullanıcının diğer teknikleri için zemin oluşturur. Rakibe fırlatılırsa herhangi bir etki yaratmaz. Suijinheki Ninja kısa olan el mühürleri serisini Tora mühründe sonlandırır ve derin bir nefes alır. Bu aldığı nefesi hızla dışarıya veren kullanıcı yüksekliğini ve genişliğini harcadığı chakra ile oranlı olacak şekilde su kütlesi püskürtür. Bu su kütlesi özellikle defansif anlamda kullanıcı birçok ataktan koruyabilecek bir yapıya sahiptir. Kullanıcı etrafında su kütlesi olması halinde, bu su kütlesini kullanarak da adeta bir bariyer oluşturabilir. Bariyerin şekli tamamen kullanıcının kullanacağı chakra miktarı ve suyun yapısının el verdiği ölçüde her halde olabilecek niteliktedir. Takonagi no Jutsu Ninja ortalama bir el mührü dizisinin ardından ortamdaki suyu vücuduna çekmeye başlar. Su, kullanıcının sırtında 4 tane ahtapot kolu oluşturacak şekilde birikir. Bu kollar sert ve hızlıdır, kullanıcıya yakın dövüşte yardımcı olurlar. Çeşitli silahları tutabilir ve fırlatabilirler. Kullanıcı etrafında bir kalkan görevi görebilirler ve gelen saldırılara karşı tepki verebilirler. Eğer bir kol ağır hasar alırsa suya geri dönüşür, kolu tekrar yaratmak için ekstra chakra harcamak gerekir. Açık kaldığı sürece chakra yer. Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Bousen no Jutsu Kullanıcı kısa sayılabilecek bir el mühürü dizisinin ardından ağzından çok ince bir su kütlesi püskürtür. Bu kütle, aşırı derecede delici ve kesicidir. Kullanıcı tekniği istediği kadar açık tutabilir. Teknik 15 metreye kadar delici ve kesici özelliğini korur, daha uzak mesafelerde ise etkisini yavaş yavaş kaybeder. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer. Ninpou Kuchiyose no Jutsu - Henüz hazır değil. Jinteki Mayu no Jutsu Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından yatar pozisyona geçer ve tekniği aktifleştirir. Teknik, kişiyi siyah bir ipeksi doku ile sarar. Tamamen sarılan kullanıcı, içeriden dışarıyı görebilir, ancak dışarıdan içerisi görünmez. Kullanıcı dinlenmek veya uyumak için bu tekniği kullanabilir. Doku, yağmur suyunu geçirmez. Kullanıcı istediği zaman Kai mührü ile tekniği bozabilir, bu dokunun yokolmasına ve kullanıcının içinden çıkmasını sağlar. Doubutsuhen no Jutsu Kullanıcı ortalama bir el mührü dizisinin ardından yakındaki bir hayvan ile göz teması sağlar, ardından o hayvan ile konuşabilir hale gelir. Her bir hayvanın kendi kişiliği vardır ve kullanıcıya itaat etmek veya sordukları sorulara cevap vermek zorunda değildirler. Teknik 5 dakika kadar aktif kalır, ardından kullanıcıya uyguladığı stres yüzünden 15 dakika kadar tekrar kullanılamaz. Göz teması kurulan dışındaki başka bir hayvan ile konuşulamaz.
Shinshouki Stili, C-Rank Bu seviyede kullanıcı temel akrobasi bilgilerini öğrenir ve akrobatik hamleler yapabilmeye başlar. Bu hamleleri momentum kontrolü ile birleştirdiğinde çok büyük efor gerektiren akrobatik hamleleri çok az bir kayıpla uygular. Kullanıcının zıplayarak veya çevresel yükseklik farkını kullanarak yaptığı hamleler daha etkili ve daha az yorucu olur. Shinshouki Tekniği, Kage Buyou, C-Rank Kullanıcı, rakibi havaya fırlatmak için akrobatik bir tekme hamlesi kullanır. Bu özel hamle ile rakip 3 veya 4 metreye kadar havaya gönderilebilir. Ardından rakip kendi akrobatik yeteneğini kullanarak havaya zıplar ve havada rakibin hemen altında konuşlanır. Teknik burada son bulur, ancak kullanıcı bu noktadan sonra diğer Shinshouki Taijutsu tekniklerini kullanabilir veya havadaki korumasız rakibine beklemediği bir yerden saldırı yapabilir.
Ne oluyor yahu? Bu satanist tip beni fazla korkutmaya başlamıştı bir anda. Nasıl soğuk konuştu öyle, bücür daha iyi daha iyi. Ne kadar da sinirli bakıyordu o gözleri, "Bizi de buraya oturttular." demiştim Riko'nun beline sarılarak. La ben bu tiplerden korkmazdım, neyse ki kısa süre sonra geçmişti de; "Çok istediğimizden değil." kondurabilmiştim. Alt tabaka mı, ne diyor lan bu?! Benim annemin babası Ishi-chou'nun yeğeni lan, yani uzaktan da olsa yeğeni. "Jinryu Mao ben, sevgilimle yemek yemeye geldim." sevgilim demiştim, demek biraz sinirlenmem yetiyormuş cesaret edebilmeme; "Bu arkadaşı da sevgilimin evinde yakaladığımdan aramızda hafif bir tartışma çıkmıştı sadece, büyütülecek bir şey değil." dememle eriştem de önüme gelmişti. Ah böyle karışık şeylere bayılıyorum, seçme derdim yok!
Riko çocuğa öpücük attığında, sinirenmiştim. Kızın belini hafifçe sıkarken "Ya, ya çok iyi anlaşırız." demiştim. Niye öpücük atıyorsa, hayır nedendi yani? Bücür adını söylediğinde- O nasıl isim lan? "Kız istemişler sizinkiler demek ki ama olmamış.". Çocuk beni takmazken, Riko bir tekmeden bahsetmiş; orospu örümceği de hiç geçmeden beni suçlamıştı. Sikik demişti bir de. Bekledim önce, sabırlı bir şekilde eriştemi bitirdim. Sonra yaslandım arkama Riko'nun yediği şeyi izliyorum. Daha önce hiç yememiştim öyle şeyler, o ne lan. Tamam sorun değil, bu kız kesin hamile değil. Bu bokları yesem ben de sürekli kusardım, midem bozulurdu.
İnat ettim lan! Oturacağım burada, çay da gelecek; ikram olmasa bile içeceğim gece boyu çay. Riko'nun evine gidip sırnaşmayı da geçtim. İnat edeceğim, bunlardan sonra kalkacağım. "Garson, masamda örümcek gibi bir herif var. Görmesi zor ama, örümcek gibi." dedim elimi kaldırarak yavaşça. Sonra bücüre doğru eğildim, "La bu kıza tekme attıysan gel direk dışarı gidelim, mekan güzel çünkü." sonra gülümseyip kırmızı gözlü çocuğa baktım, "Niye tekme attı ki eğer attıysa?". Yanındaki çocuk arkadaşıydı, Riko'nun bahsettiği kız da kırmızı gözlü çocuğun kardeşiydi belli ki. Vay şerefsiz, arkadaşının kız kardeşine sarkmak ha! Beklenir bu böcekte.
out: geç oldu kusura kalınmaya.
The supreme vice is shallowness. O. Wilde föşik cynic
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından ağzından toz çıkartmaya başlar. Bu tozun içinde büyükçe taş parçaları bulunur. Toz, tazyikli bir şekilde ağızdan çıkar ve kullanıcının önünde bulunan herkes bu tozdan etkilenir. Tozun içinde bulunan ufak taşlar rakiplere çarpar, derilerini sıyırır ve görüş mesafesini düşürür. Göz gibi hassas dokulara zarar verir.
Orta seviyede bir el mührü dizisinin ardından kullanıcı tekniği aktif eder. Kullanıcı teknik sayesinde yerde ancak bir vücudun sığabileceği kadar bir delik açar ve oradan yerin altına girer. Kullanıcının yerin altına girmesinin ardından ise bu delik kapanır ve kullanıcı tamamen yer altında kalır. Yer altında olan kullanıcı bu katmanda ilerleyerek kendini gizleyebilir. Öte yandan zemindeki hareketleri sezebilen kullanıcı sürpriz ataklar gerçekleştirme imkanına sahip olur. Kullanıcı yer altında istediği mesafede gidebilir ve istediği derinliğe inebilir. Ne var ki bunun sınırı da kullanıcının kullandığı chakra ile doğru orantılı olarak artmaktadır.
Kullanıcı ellerini yere koyar ve chakrasını yüzeye yaymaya başlar. 150 metre civarında, hareket eden herkesin yerleri tespit edilebilir, ancak bu tespit aşırı keskin değildir, kabaca yön tayinine yarar. Dokunulan yüzeyden daha aşağıda veya daha yukarıda bulunan kişiler bu teknik ile tespit edilemez. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı chakrasını yoğurur ve elinde toplar. Ardından yumruğunu savurarak hamlesini yapar ve yumruk hedefe isabet ettiği anda chakra dışarı salınır. Bu şekilde, kullanıcının yumruğunun yıkıcı gücü aşırı derecede artar. Bu tekniğe yakalanan rakip metrelerce yuvarlanabilir. Teknik ile ince duvarlar kırılabilir.
Beceri Listesi Meishou-dou, D-Rank Juudaichi 3
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Korumalı Gözlük[Yüksek Kalite] Metal Eldivenler ve El-Ayak Bilek Koruyucuları
Toshiki'nin Modifikasyonu; Her iki eldivenin parmak eklem boğumlarına rivetler eklenmiştir. Bunlar paslanmaz ve yerlerinden çıkmaz. Yumruların hasar potansiyelini arttırır, delici özelliktedir.
Ağzıma attığım yeşilliği sanki çok zor yenilen bir şeymiş gibi çiğneyerek sorduğum soruyu yanıtlamasını izledim kızın. Benim kız kardeşim var ya hani Sadako. Heh, işte ona çok benziyor lan bu. Saçlar zaten aynı da, gözleri daha açık renk bunun. Sadako'nun gözler benim gibidir. Kenarları siyah değildir tabi ki. Kız konuşunca benzerliğin sadece dışta olduğunu fark ettim. Bu kız şımarık şımarık konuşuyor. Sadako böyle konuşsa annem ağzına vurur bir tane. Hep kısık sesle konuşuyor bizimki o yüzden. Belki de annem bıraksaydı bu kıza benzerdi. Her ne kadar saygı istiyor olsam ve kız da tam tersine kabalık etse de gene de kızı kardeşim gibi gördüm ister istemez. Tabi ki içimin ısınmış olmasını dışarı gösterecek değilim, gene kaba davranacağım ama o kadar da davranmam belki. Belki...
Kız ağzını yaya yaya aralarında sorun olmadığını, "Kicchan"ı çok sevdiklerini, "Kicchan"ın da onların sevdiğini söyledi. Kızın attığı öpücüğü takip edip Kiyo'ya baktım. Havada yakalayıp bir tokat salladı zavallı öpücüğe. Alnındaki damarları görebiliyordum. Kız onu sinir ediyor olmalı. İster istemez sırıttım. Karşımda tanımadığım insanlar olsa da Kiyo'nun yanında olduğumdan azıcık da olsa rahatım. Kızın dediğine göre, bizim Kiyo'nun kavga edip ayrıldığı ev sahibesiymiş. Kiyo da tabi direkt atara gelip bir şeyler bağırdı. Bu sırada sessiz sessiz salatadan bir çatal daha alıp ağzıma attım. Esmer çocuk adını söyledi. Jinryu Mao. Sevgilisi ile yemeğe gelmişler. Belli zaten ikisinin çıktığı da, kızın adını sormadım. Kiyo sanki demin Ueno gibi bir şey dedi. Neyse teyit etmeden hitap etmeyeyim. Özürlü laflar ediyor olabilirler bir birilerine. Şuan anladığım kadarı ile bu kızın evinde görünce Kiyo'yu, bizim esmer Jinryu dalmış bizimkine ama büyütülecek bir şey yok diyor. Kiyo da bana saldırdı herif diyor.
Dövüşün kazananını belirlemem çok zor. Jinryu kazanmış gibi görüyorum ben. Çünkü dövebilirmiş gibi bir tipi var. Kiyo da olayı anlatmaya girişiyor. Bu da Kiyo'nun kazandığını gösterir. Çünkü yenilen kişi olayı anlatmak istemez? Bu Jinryu'nun neden önemli değil dediğini de mantıklı bir açıklamaya bağlıyor değil mi? Hmm... Bu konu hakkında bir şey demek isterdim ama bir anda daha farklı bir konuya atladılar. Hatta bu daha ilgi çekiciydi. Kızın dediğine göre, Akane adında sevgilisi varmış "Kicchan"ın. Benim bildiğim kadarı ile, Kiyo'nun bu yedi kardeşi arasında iki kız vardı. Biri ölen Kyou, biri de o gün kavga ettiği ablası Akane. Gözlerimi alaycı bir şekilde Kiyo'ya çevirdim doğal olarak. Akane adlı bu sevgilisi bir de ondan uzunmuş. Aramız iyi değil demiş. Tabi Kiyo bu sırada olayı düzeltmek için çabalara başlasa da kıs kıs gülerek salatama devam ettim. Olay cidden komik olsa da, Kiyo bu kızın evine gittiğinde aramız kötü değildi ki. Hatta benim evimdeydi ve ben mutluydum. Demek ki benimle yaşarken Kiyo mutsuzmuş. Bunu bilmek canımı acıtsa da kafamın bir yerine not etmeliyim.
Neyse devamında gelen konuşmaları dinlemedim bile. Yeterince sessizleştiklerinde önümdeki esmer çocuğa döndüm. "Jinryu-san. Kiyo adına senden özür dilerim." dedim. Aslında sakin sakin konuşuyordum ama nedense çok ciddi bir hava takınmış gibi oldum. "Seni sevgilinin yanında böyle saçmalıklara zorlamamalıydı." dedikten sonra Kiyo'ya döndüm. "Gerekirse bilerek dayak yemelisin. Nasıl erkeksin sen?" diye çattım kaşlarımı. "Gelecekte biri Akane-yengenin yanında senle kavga etse hoşuna gider miydi? Konunun nasıl sonuçlandığını bilmiyorum ama bir kaç teorim var." Belli yani Jinryu'nun kalıbına bak, Kiyo'nunkine bak. Jinryu bunu yenmiş olsa Kiyo hastanelik olurdu. Kiyo hayvanı belli ki elastikliğini kullanıp çocuğu delirtmiş, sonra da topuklamış. Sanki görevlerde Kiyo'nun nasıl dövüştüğünü bilmiyoruz. Bunca senelik iş arkadaşıyız. "Akane-yenge ile aranızın bozuk olduğunu da bilmiyordum." Cidden bozuk değildi aramız çünkü. "Sokakta kalma diye sana evini açmıştı, o sırada mı kavga ettiniz? Sen gittikten sonra çok üzüldüğünü söylemişti bana." Dolaylı yoldan düşünce açıklamak. Mmmm, bayılırım.
Jinryu Kiyo'nun neden tekme attığını falan sordu. Neden olduğu belli. Sevgilisi hakkında yalan söylemiş, şimdi de kız söyleyince bana karşı mahcup olmamaya çalışıyor. Boyunun ondan uzun olduğunu söylediyse, benden bahsediyordur. Akane ablasının adı yani biliyorum. Jinryu'ya bakmak için çevirdim kafamı ve omuz silktim. "Akane'nin yakın arkadaşıyım da. Belli ki konuşulacak şeyleri gidip yetiştireceğimden korkuyordur. Merak etme 'Kicchan' ağzım sıkıdır." Dönüp Kiyo'ya öpücük attım kız kardeşime benzeyen kızı taklit ederek. Sanırım bu şekilde de kıza olan sempatim belli olmuştur. Gene de şımarıklıklarını görmezden gelecek değilim. Kendine çeki düzen ver hanım hanım! O değil de bu ikisi neden bu kadar soluk duruyor? Jinryu'da bir şey yok ama kız ve Kiyo'nun şaftı kaymış gibi geldi.
Atmış tekmeyi bana, bir de pişkin pişkin Mao-chan'ımı suçluyor. Şu yediğim şeyin tadı yüzünden konuşamıyorum, dua et. Yoksa neler derdim ben sana. Kicchan'ın suratına bakınca onun da yüzünü ekşittiğini fark ettim. Ne eti bunlar ya? Balina eti mi, at eti mi, eşek eti mi? Anlamadım ki. Yoksa... Hayır bu seçeneği düşünmek istemiyorum. Mao-chan masasında örümcek olduğunu yanındaki garsona iletince gülümsemeden edemedim. Hatta sonra garsonun o tuhaf suratını görünce kahkaha atmaya başladım. Bizim bu iğneleme yarışımızı durdururcasına, uzaylımsı çocuk oldukça düzgün bir şekilde konuşmaya başladı aniden. Kiyo adına özür dilerim filan dedi yani. O da az önce laf sokuyordu bize ama olgunca davranıyor şimdi niyeyse. Yaşı bizden büyük mü ki? Büyük galiba. O böyle aniden beyefendi gibi konuşmaya başlayınca tipiyle arasındaki tezatlık daha da gözüme batmaya başladı. Yine de görünüşünün oluşturduğu izlenim gibi bonzaici filan değil sanırım. İyi birine benziyor.
Uzaylımsı çocuk, Kicchan'a dönüp sevgilisi hakkında konuşmaya başladı. "Demek sen de tanıyorsun Akane'yi! Yakın arkadaşsınız siz yani." Anladığıma göre benim odamı kiralamadan önce sevgilisinin yanında kalıyormuş Kicchan. Demek ki aynı evde kalınca kız bunun bir öküzlüğünü gördü de poposuna tekmeyi bastı. O yüzden de kendine ev aradı. Yoksa neden sevgilisinin yanında kalmak varken oda kiralamak filan istesin ki? Hele de sevgilisinin evi öyle fazla kalabalık değilse kalınır bence. Aaa! Belki de o yüzdendir. Çok kardeşi, akrabası filan yaşıyorsa evde Kicchan kalabalık ve gürültüden rahatsız olmuştur. Hatta belki öküzlükten değil de bu yüzden kavga etmişlerdir. "Ne yani sen benim ailemi beğenmiyor musun?" demiştir belki. "Hayır hayatım ondan değil. Size yük olmak istemiyorum sadece." diye bahane uydurmuştur Kicchan. Sonra da kız "Sen bana ve ilişkimize hiç değer vermiyorsun!" diye ağlamaya başlamıştır. Sonra da Kicchan'ın suratında "Hay başlayayım böyle işe!" diyen bir surat oluşmuştur. Sonra da araları limoni bir şekilde ayrılmıştır evden. Olayların heyecanına kapılmışken uzaylımsı çocuğa dönüp aklımda kalan son bilgi kırıntılarını da paylaştım. "Aslında Kicchan sevgilisinin ilişkilerine pek hevesli olmadığını söylemişti. Belki kız acıdığı için çıkıyordur Kicchan ile. Kicchan çok aşık olmuştur çok zorlamıştır kızı. Öyle mi Kicchan?"
Kicchan'ın sevgilisiyle muhabbeti üzerine ilişkin düşüncelerimden, uzaylımsı çocuğun Kicchan'a attığı öpücüğün görüntüsüyle sıyrıldım. Benim alaycı öpücük tarzımla hem de. Ben Kicchan'a öpücük attığımda tutup fırlatmıştı öpücüğümü. Ama bu hava öpücüğünden oldukça memnun kalmış gibi bir hali vardı. Aslında memnun kalmak da diyemem. Kicchan'ın beti benzi atmıştı. Olduğu yerde kıvranıyordu. Hani kız olsa regl sancısı çekiyor herhalde diyeceğim ama niye böyle kıvranıyor acaba? Gerçi benim midemde de hafiften bir sancı var. Arada giriyor keskin keskin. En kötüsü de midem bulanıyor şu an benim! Yani en son, evde kavga çıktıktan sonra Mao-chan hamilelik fikrini sokmuştu kafama. Birkaç gün uykularım kaçtı ama en sonunda hamile olmadığıma kanaat getirmiştim. Hiç test filan da yapmadım ne yalan söyleyeyim. Pişmanım şu anda. Aynı o günkü gibi hafiften başlayıp gitgide artan bir mide bulantısı ele geçirdi bedenimi. Mao-chan beni tek atışta hamile mi bıraktı yoksa cidden? Kicchan ile karşılıklı soğuk soğuk terler akıtırken Kicchan'ın Shiki-kun diye seslendiği uzaylımsı ama iyi niyetli görünen çocuk bizi fark etmiş gibi bir sorun olup olmadığını sordu. Kendimi konuşmaya zorladım. "Y-Yooo yok bir şey." Elimden bıraktım çatalı bıçağı ve oturduğum sandalyenin arkasına doğru yaslandım. Mide bulantımı bastırmaya çalışırken bir elimi de karnıma götürdüm. Tanrım! Lütfen içeride bebek olmasın, lütfen! Daha sonra bakışlarımı Mao-chan'a çevirdim ve yavru kedi gibi suratına bakınmaya başladım. Baba olmaya hazır mısın Mao-chan?
Zaten hayal dünyası fazla geniş olan Riko, öğretmeninin ölümünden sonra akli dengesini kaybetti. Gerçekte olmayan kişilerle konuşup, gerçekte olmayan kurgular oluşturup, gerçekte olmayan operasyonlar yaparak öğretmeninin yerini tespit etmeye çalışıyor. Ve hayatının dört bir yanını kaplayan bu kişilerin gerçek olmadığını kesinlikle reddediyor. Onlar Riko’nun güvenebileceği kişiler. Zararsızlar, değil mi?
Kullanıcı Uma mührünü yapar ve bir eliyle ağzını ve burnunu kapatır. Kullanıcı bu şekilde soluduğu havayı filtrelemiş olur. Havada bulunan potansiyel zehirler, hastalıklar ve toz parçaları bu tekniğe yakalanır. Kullanıcı bu teknik ile su altında nefes alamaz veya solunum sistemine girmesi gerekmeyen zehirlerden kurtulamaz. Teknik açık kaldığı sürece, her nefese chakra yer. Kullanıcı ayrıca, diğer elini başkasının ağzına götürerek tekniği onlara da uygulayabilir. Bu süre boyunca o el de bırakılmamalıdır.
Kullanıcı ortalama bir el mührü dizisinin ardından ellerini önünde birleştirir ve ortamdaki havaya odaklanır. Ortamdaki hava birden yukarıdan aşağıya doğru sertçe inmeye başlar. Bu, çevredeki herkesi, kullanıcı ve belirlediği bir kişi hariç olmak üzere, yere çökmeye zorlar. Akım aşırı derecede güçlüdür ve karşı koymak gerçekten kabiliyet gerektirir. Kullanıcı teknik süresi boyunca hareket edemez. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı Tatsu el mührünü yapar ve o anda baktığı kişiyi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin altına girmek için hedefin kullanıcıya bakmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında olan kişi her 5 saniyede bir, kullanıcı tarafından hunharca öldürüldüğünü görür. Bu görüntüler 2 saniye sürer ve aşırı derecede gerçekçidir. Kullanıcı eğer isterse görüntüleri istediği gibi ayarlayabilir. Hedef git gide konsantrasyonunu kaybeder ve kullanıcıdan korkmaya başlar. Kötü ve rahatsız edici hisleri kullanıcı ile bağdaştırır. Savaş alanında kişilere göz dağı vermek, konsantrasyonlarını bozmak ve gerçeklik ile illüzyon arasındaki bağı koparmak için kullanılır. Diğer şartlar altında, işkence yapmak için kullanıldığı bilinmektedir. Teknik 2-3 dakika kadar açık kalır, ardından tekrar uygulamak gerekir.
Kullanıcı elleri ile kendi kafasını kavrar ve aşırı kısa bir süreyi tekniğe odaklanmak için harcar. Ardından, aşırı keskin ve korku verici bir çığlık atar. Çığlık bir kaç saniye sürer. Bu çığlığı duyan herkes şiddetli bir zihinsel acı ile karşılaşır, çığlık dindiğinde bile yarattığı zihinsel yorgunluk devam eder. Kullanıcı, her 5 saniye aralıklarla çığlık atabilir, her bir çığlık chakra yer. Her bir çığlık hedeflerin başını ağrıtmaya devam eder ve zihinlerine direk olarak saldırır. Bir kaç çığlığın ardından hedeflerde kafa karışıklığı ve odaklanma sorunu başlar. Kullanıcı her bir çığlık arasında odaklanmaya devam etmeli ve ellerini başından çekmemelidir. Kullanıcı eğer isterse bu tekniği üflemeli bir çalgı ile yapabilir, bu varyasyonda kullanıcı çalgılan aşırı tiz bir nota çıkarır. Bu varyasyonun avantajı her bir tiz sesin daha uzun süreli ve etkili olmasıdır. Teknik anlık olduğundan karşı koymak zordur ancak tekrar tekrar tekniğe mağruz kalmak bazı hedefleri tekniğin etkilerine etkisiz hale getirebilir. Kullanıcı bu tekniğin etkilemeyeceği kişileri seçemez, yani çevredeki herkes bundan etkilenir.
Kullanıcı yüzüne sert bir ifade takınarak tekniği aktif eder. Eğer 3-4 metre yakında, kullanıcının yüzüne bakan hedefler tekniğin etki alanına girer. Uzaktaki kişiler teknikten etkilenmez. Tekniğin etkisi altındaki kişiler, hedefin ölümcül ve tehditkâr bir aura ile kaplandığını hayal eder. Bu, tekniğin etkisi altındaki kişilerin kullanıcıdan şiddetli bir şekilde korkmalarını sağlar. Bu korkuya yenik düşen hedefler kullanıcıdan kaçmaya çalışabilir veya eğer kullanıcı gözdağı vermek istiyor ise bu blöfü yiyebilirler. Korkuya yenik düşmeyenler ise kısa süreliğine de olsa konsantrasyonlarını ve dikkatlerini kaybederler. Teknik 5-10 saniye gibi kısa bir süre çalışır ve rakibi korkuttuktan sonra kendiliğinden kapanır.
Kullanıcı uzun bir el mührü dizisini bitirir ve tekniğin etkisi altında almak istediği kişilere doğru bakar. O anda, eğer o kişiler de kullanıcıya bakıyor ise, tekniğin etkisi altına girerler. Tenkik, hedeflerin görme ve duyma yetilerini bozar. 3 metre ilerisini göremez ve duyamaz hale gelirler. Hedefler herhangi bir yönden gelecek saldırıya açık hale gelir. Tekniğin efektif süresi 5 dakika ilâ 30 dakika arasında, kullanıcının disiplinleri ve seviyesine göre değişir.
Beceri Listesi
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Chakra Hapı