[Ishi] Kan ve Ağaç

[GM - Naruto]

Görevde Bulunan Kişiler: Saitou Shigure, Shiranui Kanaye, Toako Asuka
Öngörülen Seviye: C Rank
Pasiflik Sınırı: 24 saat

Kushina Vadi Ormanı'nın bu seferki talihsiz devriyeleri sizler oluyorsunuz. Ormanın stratejik önemi sebebi ile her daim shinobilerin devriye gezmesi gerekiyor ve bugünün şanslı takımında sizler de yer alıyorsunuz. Birlikte ilerlediğiniz gece vakti ise, umulmadık bir haberle, zaten sorunlu olan devriye göreviniz çok daha büyük bir sıkıntı ile karşılaşıyor. Yanınıza gelen bir chuunin ormanda kan izleri ve ceset bulduğunu belirterek sizlere hızlıca kan izlerinin olduğu alanı tarif ediyor. Kendisinin bir Jounin'e haber vereceğini söyleyerek ortmanda ayrılması ile de kendinizi bir olay yeri müdahale görevinde buluveriyorsunuz. Bu durumda yapmanız gerekenleri ise biliyorsunuz. Bunlar; kan izlerinin netleştirilmesi ve cesede ulaşılması, varsa delillerin listelenmesi ve raporlanması.

Ormanın zaten ağır havası, gece vakti daha da ağırlaşarak üzerinize çöküyor. Soğuk giderek kendini belli etmeye çalışırken, bir de bir cesetle uğraşmak içinizi daha da üşütüyor. Ancak görev bilinci ile buna aldırmadan ilerlemeye başlıyorsunuz. Sık ormanlık alan gece olması sebebi ile ilerleme hızınızı düşürüyor. Ayrıca her ihtimale karşı tetikte olmanız sebebiyle de daha yavaş bir ilerleme sergiliyorsunuz. Devriye görevinizin ortalarında yaşadığınız bu hadise, kuşkusuz ki sizin sorumluluğunuzda yaşanmış sayılacak ve bu da size işi ciddi tutmanız gerektiğini hatırlatıyor. Bu halde ilerlemeniz devam ederken, kan izlerinin bir çizgi halinde yoğunlaştığını görüyorsunuz. Bu da size cesede yaklaştığınızı söylüyor.

[Shiranui Kanaye]

Gecenin sessizliği ve rutin devriye görevlerinden biri.Fakat her zamankinden farklı olarak,bu görevde ekstra bir şey vardı.Kan.Daha önceden samimiyeti olan insanlarla birlikte basit bir devriye görevindeyken olacak şey miydi bu ? Zaten Keji'nin biraz şansı olsaydı,yaşamazdı.Kendilerine haber veren Chuunin,bir Jounin çağırmak üzere gitmişti.Kaçmış da olabilirdi,sonuçta bu büyük bir sorumluluktu ve onlarla beraber ezilmek istemezdi.Huh,büyük bir azar işitecekleri kesindi.Durumun ne kadar ciddi olduğunun bilincine varmıştı ve her zamanki gülümsemesi kaybolmuştu,ağzında sigara ve somurtan bir surat ile yavaşça olay mahalline doğru yaklaşıyordu.Olay mahalline yaklaştıkça,daha da dikkatli bir şekilde ortamı izliyor ve durumu analiz etmeye çalışıyordu.Hava soğuk gibiydi,içerisindeki ''kötü bir şey olacak'' hissi ile soğuk ona pek de koymuyordu.Her şey tamam da,nasıl ? Nasıl kaşla göz arasında bir cinayet işlenmiş olabilirdi ki ? Ya da neden bu kadar sorumsuzca davranmışlardı ? Neyse,olmuştu bir kez.Gece olmasından dolayı,herhangi bir müdahaleye karşı açık bir vaziyetteydiler bu sebeple etrafa tedirgin yaklaşıyordu.Suçluyu bulmak bu saatten sonra oldukça zor olacaktı,o chuuninin kan izlerini görüp onların yanına gelmesini beş dakikadan hesaplasak,kan izine de şu anda uzak olmaları ve oraya ulaşmaları da bir on dakika sürse,katil de aptal değilse onbeş dakika içerisinde kaçmıştır herhalde.Kanaye bunları düşünedursun,kan izlerinin bu noktada biraz daha yoğunlaşmakta olduğunu farketmişti.Bu sırada bir de çakra sezişi uyguladı,herhangi bir genjutsu olma ihtimaline karşın.Fakat boştu,genjutsu yoktu ve gerçekten de yaklaşmışlardı.Bunu diğerlerinin de farkedeceğini varsayarak,sadece onların duyabileceğini düşündüğü bir sesle ''Shigure,Asuka,her adımımız bizi maktüle biraz daha yaklaştırıyor,dolayısıyla zanlıya da.Bana kalırsa,şu anda burada yalnız değiliz,her zamankinden daha da dikkatli olmalıyız'' demişti.Bu konuda arkadaşlarının görüşü önemliydi,başına buyruk hareket edebileceği bir pozisyonda değildi.Sol eli kılıcına attı,arkadaşlarının sesi haricinde duyduğu herhangi bir ses,gördüğü şüpheli herhangi bir şeyde kılıcını çekecekti.Kuşkulu gözlerle bir sağa bir sola arkadaşlarına bakıyor ve onların da bir şeyler söylemelerini bekliyordu.Bu gece,oldukça zorlu olacak gibi görünüyordu.

rp-out : Kusura bakmayın,yarın ancak akşam yazabilirim ve bu da pasiflik süresini geçmem anlamına gelir.Şu anda da zamanım kısıtlı olduğu için,aceleye gelmiş bir rp oldu.Bir sonrakilerde telafi edeceğim ^^

[Saitou Shigure]

Eğer birini öldürmesi gerekseydi, kuşkusuz ki bunu bu ormanda yapardı. Yüksek güvenlik önlemleri alınmasına rağmen Kushina Vadisindeki bu koca orman, birbirine kenetlenmişcesine sık ağaçların yarattığı gölgelerde saklıyordu sırlarını, suçlarını, suçlularını. Talihsiz olduğunu düşünmüştü ilk görev haberi geldiğinde, sonra görevdaşını öğrenince tekrardan talihli olduğuna inandı. Şimdi ise bir kez daha tekerrür ediyordu bu talih devr-i daimi. Asuka`nın gözlerini düşündü... Soğuk ve seksi bakışları... "Bu hatunu bu görevde tavlarım ben ya" diye geçirdi içinden. "Görev sonunda da bizim eve götürürüm" diye düşünmüştü zaten Asuka`nın adını ilk gördüğünde...

O sırada gözüne çarpan kızıllık karıştı birden gecenin siyahına, kan izlerini görmesiyle birlikte aniden ciddileşti. Artık dikkatini hiçbir şey bozmamalıydı. Yine de takım arkadaşlarını biraz rahatlatmak adına gülümseyerek bir şeyler söylemekten çekinecek değildi. "Maktul ve zanlı kavramlarında bir karışıklık yaşıyorsun galiba kanaye-san" dedi başını kaşırken güler yüzle. "Katil çoktan kaçmıştır, ölen kişinin yanında olduğunu sanmıyorum, hem şu an tek yapmamız gereken mevcut durumu incelemek"

Asuka`ya doğru döndü, ona güven verici bir ses tonuyla "Dikkatli ol" diye nasihatte bulundu. Yaklaştıklarını hissediyordu.

[Toako Asuka]

Bu devriyenin tek güzel yanı gece vakti olmasıydı. Sabahın kavurucu sıcağının yerine soğuk rüzgarın dokunuşlarını tercih ederdi. Bunun yanı sıra gereksiz yere içini kaplayan adını koyamadığı garip bir his vardı. Bu belli belirsiz his huzursuz ediyordu Asuka'yı. Uzunca bir süre hiç bir insanla yakınlık kuramayan, hatta kendini asosyal olduğuna inandıran bir bireyin çat diye bu tür düşünceler içine girmesi rahatsız bir durumu beraberinde getiriyordu. Göreve kendini tam anlamıyla verememekten, bir hata yapmaktan korkuyordu. Bulundukları yer, Kushina Vadi Ormanı'ydı. Ürkütücü korkutucu ve önemli bir mekandı burası. Bu denli bir mekanda gece vakti dolanırken gönül işlerine yer olmamalıydı. Kafasını yavaşça salladı, aklındakileri boşaltmak istiyordu, zira bu gece burada öldürülen ikinci kişi olabilirdi.

Asuka soğuğu severdi. Lakin hava artık evlat olsa sevilmeyecek kadar soğumaya başlamıştı. Ara sıra esen rüzgarlar tüylerini diken diken ediyor ve çarpıyordu onu. Hava bugün burada olanlara uyum sağlıyordu sanki. Bir insan soğuk kanlılıkla öldürülmüştü. İzbe bir ormanın kuytu bir köşesinde bir can bir diğer canı almıştı. Neydi alınıp verilemeyen. Para mıydı ? Karı kız mıydı ? Din belki ? Bir fikirde olabilirdi bu. Tıpkı kendi fikirleri gibi bir fikir miydi bu adamın canının alınmasına neden olan ? Kafasını tekrar salladı. Göreve konsantre olmalıydı. Ne anarşik fikirlere nede mavi saçlı çocukların çekiciliğine yer vardı. Öyle ki sesini, ses tellerinin titremesine kadar duymasına rağmen aldırış etmemişti Shigure'nin söylediklerine.

Gözlerini çizgi halinde ilerleyen kan izlerine kilitledi. Her yerini inceliyordu yürürken bu birikintinin. Herhangi bir ipucuna değil, ipucuna benzeyen her şeyi beyin süzgecinden geçiriyor ve farklı olasılıkları düşünüyordu. Hatta bir fikir, bir ipucu gözlerinin önündeydi. Kan dümdüz bir çizgi halindeyse adam buraya taşınmış olmalıydı. Yerden sürüklenerek getirilmiş olması muhtemeldi. Eğer katil bir shinobiyse cesedi taşıyabilecek kuvvette olmalıydı. Ya kıyafetlerinde iz bırakmak istememiş yada cesetle savaşmış ve yaralanmıştı. Güçten düşen katilimiz adamı sürüklemek zorunda kalmıştı. Fakat ceset neden taşınmalıydı ? Öldürdüğü yerde niçin bırakmamıştı adamı ? Bu şimdilik bir sırdı. " Aklımda bir senaryo var. " diye dikkati üzerinde topladı. Sağ işaret parmağıyla çizgileşmiş izleri göstererek. " Ceset büyük bir ihtimalle sürüklenmiş olmalı." dedi. Seside hava gibi soğuktu. " Gece vakti buraya sivillerin giremeyeceğini düşünürsek, bir shinobi cesedi neden sürükledi ki ? Bir shinobi bir insanı rahatlıkla kaldıracak seviyede değil midir zaten ? Ancak yaralandıysa güçten düşüp sürüklemek zorunda kalmıştır. İki shinobi burada gece vakti kapışmış olabilir. Katil yaralıysa fazla uzağa gidememiştir." çenesini ovaladı düşünceli düşünceli. " Fakat ceset neden taşındı ? Neden öldüğü yerde bırakılmadı ? " Heyecanlanmıştı. Adımlarını hızlandırdı. Cesedi bir an önce bulmak istiyordu.

[GM - Naruto]

Kan izlerinin görünmesi ile üzerinize daha da ciddi bir tavır takınarak düşüncelerinizi dillendiriyorsunuz. Hepinizin düşünceleri şu aşamada ham olduğu için kendiniz bile söylediklerinize pek inanmıyorsunuz. Sadece olasılıklar ve tehlikeler üzerine yoğunlaşmış bir şekilde yürüyorsunuz sık ağaçların ardından. Kan izleri de adımlarınızla birlikte yoğunlaşarak devam ediyor. Ancak bir gerçek var ki, şu ana kadar kan izleri düz bir çizgi sadece. Her ne kadar çizginin kenarlarında bozukluklar gözünüze çarpsa da, bu durum çizginin gerçekten düz olmasını değiştirmiyor. Şu an elinizdeki tek ipucu da bu oluyor zaten. Olayı çözmekten ziyade delilleri toplamak ve olay yerindeki izlerin kaybolmasını engellemek sizin göreviniz olsa da, içten içe olay ile ilgili de çözüm teorileri üretmiyor değilsiniz daha şimdiden.

Kan izlerini hemen hemen 10 metre takip etmenizin ardından karşınıza beklenmedik bir şey çıkıyor. Aslında içinde bulunduğunuz yer bakımında karşınızdaki şey çok da şaşıracağınız bir şey değil, fakat olayla birleşince aklınız bir anda kilitleniyor adeta. Çünkü kan izlerinin noktalandığı yer, koca bir ağaç oluyor! Ağacın yerden bir buçuk metrelik kısmı tamamen kanlı durumda ve yerdeki kan izleri de tamamen sonlanmış bulunuyor. Ancak ortada ne bir ceset görüyorsunuz ne de herhangi bir uzuv. Tabi buradaki sorun şu oluyor; size olayı haber veren Chuunin bir ceset gördüğünü söylemişti, ne var ki şu anda görünürde bir ceset yok.

[Toako Asuka]

Kalp atışları hızlanmıştı içindeki artan heyecan duygusuyla birlikte. Bu kan izlerini takip etmek, bir takım çıkarımlar yapmak kısacası kendi kendine dedektifçilik oynamak hoşuna gitmişti. Ayrıca Shigure'nin yanında böyle davranmak istiyordu. Kendine yeten bir kız izlenimi yaratmaktı amacı. Çocukla konuşmaktan kaçındığı için hareketleriyle anlatmaya çalışıyordu başının çaresine bakabileceğini. Zira o çocukla kaynaşıp görevden kopma ihtimalini yok etmek istiyordu beyninde. Sadece kana odaklanmalıydı. Ilık, kıpkırmızı kana. Dümdüz bir çizgi halinde ilerliyordu. Ne sağa nede başka bir yöne kayıyor, sadece dümdüz ilerleyen bir çizgi halindeydi. Kenarlarındaki hafif bozulmalar muhtemelen zemindeki taşlar ve bir takım küçük parçaların yüzünden olduğunu düşünüyordu. Adımlarını sık sık atarken ara sıra kendini kaptırıyor bir iki adım öteye sekiyordu. İnsan kanının bu kadar ilgisini çekmesi iyi bir şey miydi kötü bir şey miydi bilmiyordu. Lakin yerdeki kıpkırmızı çizik harika bir tablo gibi geliyordu ona. İçine sesleniyordu. Shigure'nin mavisinden bile daha güzeldi bu kan. Kan!

Ne kadar hızlı gittiğinin farkına ancak kan izlerinin sona erdiğini gördüğünde anlamıştı. Gözlerin gördüğü manzara şaşkınlıkla karışık bir hayal kırıklığı hissettirmişti Asuka'ya. O bir ceset bulmayı umuyordu. Parçalara ayrılmış, yada kafası bedeninden soğuk kanlılıkla koparılmış bir ceset. Oluk oluk kan izlerinin kaynağının bir ağaç olduğunu görmek tabi ki şaşırtıcıydı. Ağaçların içinde o sıcacık kanı taşıyacak damarlar yoktu ki. Kestiğinde kan fışkırmazdı. Amma bu ağaç gözlerinin önünde kanlar içinde bir ağaç vardı. Kafasında hiç bir senaryo oluşmuyordu. Bir ağacın kanamasını aklı almıyordu. Yarattığı kurgudan tamamen farklıydı. Ayrıca söylenen şeyde tamamen farklıydı. Chuunin onlara bir cesedin olduğunu söylemişti. Ölü mü ölü, kanlı mı kanlı bir ceset. Bunu düşündükçe içi bir tuhaf oluyordu zaten. Hızlıca eline bir kunai aldı. İşaret parmağında biraz döndürüp hemen kavradı metal bıçağı. Gözlerini keskinleştirip etrafını süzmeye başladı. Kan kırmızısı gözleri bu duruma cevap olabilecek bir şeyler arıyordu. Ama bir şeylerinde ters olduğunu düşünmüyor değildi. Bacaklarında yavaş yavaş çakra toplarken bir radar gibi gözleriyle etrafı tarıyordu.

[Saitou Shigure]

Kan izlerinin yerde bıraktığı simetrik kızıl iz, Shigure`nin aklında katilin kişiliğine dair belli belirsiz şeyler oluşturmuştu. Bir yanı "katil mutlak surette disiplinli, belli ki bir köy shinobisi" diyordu, diğer yanı ise "henüz yeterli delil yok, hızlı karar veriyorsun" diyordu. "Bir shinobi ne için bir cesedi taşıma ihtiyacı duysun ki?" diye geçirdi içinden. "Tuzak olduğunu düşünüyorum yahut dikkat dağıtma amaçlı bir şey bu. Çizgilerin düzgünlüğüne bakın, planını kusursuz gerçekleştirmek istemiş. Fakat şunu bilmiyor ki yalanın içine biraz gerçeklik ve kusur katmalısın, aksi taktirde böyle bir şey ortaya çıkıyor" dedi çokbilmiş tavrıyla.

Kan izlerinin sona erdiği yer düşündüğü şeyleri anlamlı kılacak kadar enteresan bir yerdi. "Ağaç? ha? ha..." Ardı ardına teorilerini sıraladı.

"Bu düz kan çizgisi ve ağaçta son bulması... Belkide bilmediğimiz gizli bir ninjutsu tekniği kullanılmıştır ve onun şartı olarak bunu yapmış olabilir shinobi. Yahut tamamen kafa karıştırmak amacıyla yapılmış bir şey de olabilir..." her an tetikteydi. Duyularını sonuna kadar açmış, ormanı dinliyordu. "Elimizde ne var? Kan, ağaç... Belkide yalancı bir chunin?"

[GM - Naruto]

Gecenin karanlığı içinde tüm algılarınızı açarak vücudunuzdaki tüm sinirleri harekete geçiriyorsunuz. Elde ettiğiniz alakasızlıklar içinde, tuzak ihtimaline karşı kendinizi epey iyi hazırlıyorsunuz. Gözleriniz sürekli etrafı tararken, en ufak çıtırtıyı bile duyabilecek kadar keskinleştiriyorsunuz kulaklarınızı. Ancak beklenen olmuyor. Ormandaki ağaçların zayıf dallarında tutunmaya çalışan yapraklardan başka hareket eden hiçbir şey göremiyorsunuz. Tüm ipuçlarını bir kez daha gözünüzde canlandırmaya başlıyorsunuz. Düz bir çizgi halinde kan, yerden bir buçuk metre yüksekliğe kadar her yanı kana bulanmış bir ağaç ve size söylenen sözde bir ceset. Siz her ne kadar olayın çözümü için kafa patlatıyor olsanız da, asıl görevinizin olay yerine ilk müdahale ve özellikle delillerin ortadan kalkmaması olduğunu da biliyorsunuz. Bu açıdan bakıldığında da elinizdeki ilk delilin yerdeki düz bir çizgi olan kan izleri olduğunu anımsıyorsunuz. Bunun dışında ise şu an da elinizde bir şey olduğu söylenemez. Tabi artık kan izlerinin başlangıç noktasını da karanlığın içinde gördüğünüz söylenemez.

Kapalı konu

Shiranui Kanaye ilk pasiflik uyarısını almıştır.

[Shiranui Kanaye]

Kendi yorumundan sonra Kanaye arkadaşlarının söyleyeceklerini beklerken söze Asuka atlamıştı.Ciddi bir ses tonu ile Keji'nin sonuna kadar hak verdiği ve ben nasıl düşünemedim lan dedirtecek sözler söylemişti.Kanaye Asuka'nın söylediklerini kafasında tartarken ve nasıl izlerin bir anda kaybolduğuna dair bir anlam çıkartmaya çalışırken bu sefer şu baş belası herif,Shigure söze atlamıştı.Geceydi ve Kanaye gerçekten bu sefer gece olmasından nefret ediyordu.Hala tedirgindi ve elini kılıcından çekmemişti.Shigure'nin sözlerine bir yandan kulak veriyor bir yandan da izlerin kaybolduğu noktaya doğru daha detaylı bakıyordu.Bir iki metre kadar yukarıya doğru çıkmış sonrasında ise kaybolmuştu.Belki bir tür ışınlanma tekniğiydi ? Belki de ceset imha edilmişti ve şu anda boşu boşuna arıyorlardı.Bir süre sessiz kalmayı seçtiğinde ise Shigure'nin ''Belki de yalancı bir chuunin'' dediğini duydu.Sert bir şekilde ona bakarak ''Kendi köyünün insanlarına bile güvenemeyecek kadar acizsen o alın koruyucusunu taşımaya hakkın yok'' dedi.Aslında dediklerini saçma bulmuştu.Sonuçta burada cinayeti işleyen yine bir shinobiydi fakat laf ağızdan çıkmıştı bi kere.Daha sonrasında Asuka'ya dönerek ''Haklısın,bence de bunu yapan bir shinobi.'' demişti ve sonrasında tekrardan Shigure'ye kısa ve keskin bir bakış atmıştı.

Bir süre bekledikten sonra ise Kanaye,kan izlerinin yeterince uzağa gittiğini farketmişti.Başlangıç noktasını bile göremeyecek düzeydeydi.Daha sonrasında ise sözlerine ''Kan,belki de zanlı yakınımızda değildi.Yakınına gitmemizi istiyordu.Katil ya çok zeki ya da çok aptal,bunun bir ortası yok.Bir de sorum var millet,insan vücudunda sizce bu kadar çok kan var mıdır ?'' demişti.Soğukkanlı davranmaya çalışıyordu fakat bu olay tüylerini ürpertmeye yetiyordu.Sessizce etrafta olası başka bir delil aramaktan başka çare görmüyordu.

rp-out = Pasifliğim için çok özür dilerim,Shigure'nin de yazmasını beklemiştim.Ayrıca bir etkinlik dolayısıyla rp'lerim aksayabiliyor.

[Saitou Shigure]

"Benim yanımdayken şu milliyetçi zırvalardan uzak dur Kanaye" dedi ciddi bir ses tonuyla, Kanaye`nin yüzüne bile bakmadan. "Görünüşe göre aramızda toz pembe dünyalar yaşayan şirin mi şirin bir shinobicik var" dedi kışkırtıcı bir edayla, yüzündeki her zaman alaycı gülümsemesini koruyarak. İnsanlara dair her şey konusunda tereddüt ederdi, zira içindeki garip bir his (veya kişi!) onu kimseye güvenmemesi konusunda teşvik ve tahrik ederdi.

Kanaye`nin takım arkadaşı olduğunu hatırladı birden. Belkide böyle sert bir tutumda bulunmamalıydı. Alaycı ifadesini bozdu ve "Bingo kitabına hiç göz gezdirdin mi Kanaye?" dedi, "Köyüne ihanet eden shinobilerle dolu. Ve o shinobilerin çoğu ihanet ederken kendi köyündeki insanları öldürdü." Gözlerinin içine doğru baktı, ta en derinlerine kadar indi. Ruhunun dibine vardı. "İnsanlara güvenme. İçlerinde ne olduğunu bilemezsin"

Ağaca doğru baktı. "Boyu yaklaşık olarak ortalama boylu bir erkeğin elinin olduğu yere denk geliyor" dedi. Kanaye`nin sorusuna cevap verdi. Ayatsu stili konusunda ustalaşırken insan vücuduna dair bir çok şey öğrenmişti. "Kan miktarı kilosuna göre değişebilir ama yaklaşık olarak 5 litre civarıdır."