Uyanmıştı sabahın erken saatlerinde. Akşamüstü öğretmenin evine gidip gece geç saatlere kadar antrenman yapmış bitkin düşmüş ve orada kalmıştı. Erken saatlerde kalktığından hocasının sabah antrenmanına yetişebilmişti. Kılıçları adeta dans ediyordu güneşin altında. Fakat katılmamıştı antrenmana, Masahiro Sagano Bambu Ormanında yapacaktı. Tekrar görmek istiyordu o keşişi, bir umut ardı içindi. Yaklaşık iki saat boyunca öğretmenini izledikten sonra sofraya oturup kahvaltı etmişlerdi. Masahiro başlarda böylesine yetenekli birinin neden hala antrenman yapıp kendini yorduğunu merak ediyordu. Onun yanında geçirdiği senelerde öğrendiği şeylerden biri de buydu. Yeteneklerin her zaman körelebileceği. Bu nedenle öğretmeni her sabah kalkıp yaklaşık iki saat çalışırdı. Ona olan saygısını çok çok pekiştirirdi bu Masahiro'nun. Yemekten sonra olayları anlatma gereği duydu. ''Çıktığım görev, tam anlamıyla mükemmeldi. Keşişleri anlatmıştın ya usta... Onlar cidden varlar. Bir tanesini gördüm, onlar, onlar cidden farklılar. Fakat bu farklılık iyi bir şekilde farklılık. Neyse ben sadede geleyim. Bir umut Sagano Bambu ormanlarına gidiyorum. Bu gün orada tamamlayacağım antrenmanımı.'' diyecekti. Onun yanında gereğinden fazla konuşmazdı. Ustası sessiz kalmış yalnızca başıyla onaylayıp önüne döndü.
Masahiro yanına yeteri kadar su alıp yola çıkmıştı. Su hem içmesi için hem de kılıcı içindi. Böylece kılıcını savururken daha rahat hissediyordu. Damlaların geriye doğru uçuşması hızını daha yüksekmiş gibi hissettiriyordu ona. Yavaş yavaş ilerliyordu. Hocasının evine yakındı. Bu nedenle yolu fazla uzun değildi. Önceden de olduğu gibi uzun bir süre ilerledi. Yaklaşı bir saat kadar. Öğlen olmaya başlamıştı. Yerine çömeldi ve biraz su içti. Sonra ayağa kalkıp biraz daha suyu ağzına alıp yutmadı. Kılıcının bir kısmını kılıcından çıkararak üzerine ağzındaki suları püşkürttü. Tüm kılıç su ile olacak şekilde devam etti. Bundan sonra ise kınına soktu. Ani hamleler üzerine olan İaido hız istiyordu. Kınından ani bir çıkış ve yüksek bir hız. Tek hamlede bitirmeye dayalı da denilebilirdi. Eliyle kınını iyice kavradı ve aniden çıkardı. Az miktarda da olsa güneşin su damlalarına çarpması ve etraftaki su damlalarını parlaklığı içindeki şevki arttırıyordu. Sonra keşişin onları izlediğin hatırladı. Şuan da izliyor olabilirdi. Bu nedenle onunla konuşurmuşçasına sesini yükseltti. ''Buradasın sanırım, olmasan bile devam ediyorum. Siz keşişler... Bazılarınız çok garip fakat senin gibiler fazlasıyla havalı. Sen farklısın değil mi? Daha çocukluğundan bir şey yitirmemişsin fakat yine de hızlısın, güçlüsün.'' deyip duraksayacaktı. Delirmiş miydi? Hayır sadece umut ediyordu. Nitekim pek farkları yoktu bu kavramların.