Uzun zaman önce, köyün birinde bir deli yaşarmış. Bu deli öylesine bir deliymiş. Etliye, sütlüye karışmazmış. Bu yüzden kimse dokunmazmış ona. İşte böyle deliymiş, o köyün delisi. Her neyse, bu şimdi... Ulan ne anlatıyorum ben? Ne yapayım deliyi. Sikeyim deliyi. Deliden banane aq. Aslında herkesten banane. Ben kendimi düşünüyorum şimdi. İnsanın kendini düşünmesi kadar zevkli bir şey var mıdır abi? Vardır, açık ve net. Ama kendini seven biri, herkesi sever. Ya da tam tersi artık. İki şekilde de sikime takmıyorum yani. Tek istediğim, götümün rahat etmesi. Öyle sert zeminlere gelemem ben arkadaş. Götüm rahat edecek. Sonra diğer yerlerim. Göt önemlidir abi. Göt önem arz eder. Eğer orası zarar görürse, oturamam dimi? Boş otobüste ayakta giderim. Taşak konusu olurum. Bunun diğer tarafında, rahat edemem abi.
Neyse, onu bunu siktir edin de, bu kızlar ile ben aramı nasıl yapacağım? Amına koyduklarım sanki bulunmaz hint kumaşı aq. Ne bileyim. Etrafımda dişi sinek bile zor bulunuyor. Niye böyle yahu, niye? Depresyona girdim, gireceğim aq. Her gün bir umutla dışarı çıkıyorum. Bir umut işte. Yakınlaşabileceğim bir kız arıyorum. Ama amına koyduklarım ortada yok. Onları bir güzel sikmek lazım. Evet, hem de hepsini. Topunu... Yine gaza geldim. Gaza gelmeyi hiç sevmem. İçimde, derine gömülü olan duygular dışarı basınçlı bir şekilde püskürür. Var ya, benzetmenin de ırzına geçtim sanırım. Benzetme yaparken dikkatli olmam lazım galiba. Yoksa işler istediğim gibi gitmeyebilir. Gitmezse iyi sonuçlar ortaya çıkmaz. Eğer kötü şeyler olursa da, uğraş dur. Ben böyle kıl güdülesi şeyler ile de uğraşmak istemiyorum.
Şimdi öyleyse, her zaman yaptığım şeyi yapacağım. Günümün çoğunu ona adadığım bir şey değil bu. Kızlar değil yani. Önce bir sıçmam lazım. Çok sıkıştım. Aslında sıkışma olayı bilerek tasarladığım bir şey. Ne kadar sıkışırsam, yaptıktan sonra o kadar zevkli ve rahatlatıcı oluyor. Biliyorum iğrenç ve acayip, biraz da nasıl desem... Her neyse, onu siktir edin. İşte benim hayat felsefem; her şeyden olabildiğince zevk al. Bu tuvalete çıkmak demek olsa bile. Evet, öyle olsa bile. Eğer böyle yaparsam, hayat o zaman yaşanabilir olur benim için. Yani kendi fırsatlarımı kendim yaratmalıyım. Kimse bana yardım etmeyecek. Kimse bana destek olmayacak. Ve kimse beni önemsemeyecek. Bu yüzden ben her işin altından kalkmalıyım. Ulan bak yine dramaya bağladım aq. Hiç sevmem dramatik şeyleri. Kendini acındıran insanları falan. Böyle yaparsam, çok sevdiğimden kendimden soğuyabilirdim. Ya da hayır, soğumazdım sanırım. Çünkü kendimi über bir şekilde seviyorum. İnsanın kendini sevmesi ne kadar güzel bir şey yahu! Her türlü işten kendimi sıyırabiliyorum. Tabii kendi kafamda. Başkalarının beynine müdahale edemiyorum. Keşke başkaları da beni, benim kendimi sevebildiğim kadar sevse. Ulan düşünmesi bile içimde acayip hisler uyandırıyor.
O zaman dışarı bir çıkayım yav. İnsanları göreyim, özellikle de o malum cinsi. Cins dediğime takılmayın. Dişiler işte. Onlarda bizden. Sadece iki tane X var onlarda. Bende de bir tane var. Öyle işte. Acayip insanlar. Bende insanım, ben de acayibim. Ama dur bir saniye. Şu tipini siktiğim acayiplik kategorisini aşmış. Kafa ayrı oynuyor. Gözlerinin rengi atmış. Ne olmuş la buna böyle. Yarrak mı yemiş, ne olmuş. Anlayamadım ki. Özürlü herhalde. Bir yardım edeyim. Bizim köyden biri sonuçta. Yardım amacında; "Hey tostum, sen delisin galiba? Deli değilsen böyle acayip hareketler yapmazsın dimi? He, yapmazsın bence. Adın ne? Bir de cidden deli misin sen?" diyecektim böyle ibne gibim, puşt gibim sırıtaraktan. Tabii ki gönlümün altında yatan asıl amacım yardımdı. Taşak falan ikinci plandaydı. Bakalım ne diyecek bu değişiğimsi ve bir o kadar delimsi varlık. Ulan kelimelerinin de ırzına geçtim. Bir o kalmıştı. İşte bunların hepsi yokluk.