Güzel, güneşli bu Kusagakure sabahı...
Perdesinin işini düzgün yapamamasından kaynaklı olarak gözüne giren güneş ışığı ile güzel olacağını düşündüğü bir güne uyanmak üzereydi Kasumikage. Her ne kadar bu uyanma şekli tam olarak uykusunu almasına engel olsa da içindeki merak duygusu ile hemen gözlerini pencereden odasına giren güneş ışınlarından kaçırarak yatağından kalkmıştı. Yatağın başında yapılan bir-iki esneme hareketinden sonra biraz daha ayılmış olacaktı ki hemen penceresine yanaşmış, önce perdeyi kenara iterek tüm odaya güneş ışığının girmesini sağlamıştı. Gözleri henüz ışığa alışmadığı için biraz acıyor olsalar da bunu pek dikkate almayarak hemen penceresini sonuna kadar açmış ve güzel sabahın güzel kokusunu ciğerlerine doldurmuştu. Sabahın henüz kirlenmeyi başaramamış o temiz kokusu ciğerlerine dolarken suratında saçma bir gülümseme oluşmuştu. Pencereden kafasını dışarı uzatmış temiz havayı içine çekerken birden odasının kapısının açılması ile irkilmiş ve arkasına döndüğünde odaya annesi Sencha'nın girdiğini görmüştü. Kısa bir günaydınlaşmadan sonra annesi elindeki çamaşır sepetini Kasumikage'ye vermiş ve yatak çarşafları ile perdeleri içine koymasını istemişti. İlk başta reddetmeye çalışsa da annesinin onu ''Shikibanzo!! Eğer bu evde yaşıyorsan kurallara uyacaksın!'' diye azarlaması karşısında pes etmiş ve yatak çarşaflarını çıkartmaya başlamıştı. Evde kendisine Shikibanzo denmesine alışkındı. Belkide sadece anne ve babası ona bu isimle seslendiğinde sinirden kudurmuyordu. En azından ev sınırlarının dışında ona Shikibanzo dememeleri gerektiğini biliyorlardı...
Yatak çarşafları ve perdeleri annesinin eline tutuşturduğu sepete koyduktan sonra hızlıca odasından çıkmış ve güzel bir kahvaltı için mutfağın yolunu tutmuştu. Mutfağa girmek için salondan gectiği için sepeti ordaki masaya bırakmış ve mutfağa ilk adımını atmıştı. Karşısında tipik bir aile manzarası vardı. Babası Yamamoto elinde günün gazetesini okuyor, annesi Sencha ise onlara o çok sevdikleri soya soslu tostlardan hazırlıyordu. Kendisi bi tostun içinde nasıl soya sosu güzel olabilir kabul etmek istemese de artık bu enteresan zevklere sahip baba oğula laf dinletmeye çalışmıyor ve huylarına gidiyordu. Tostlar pişip masaya konduğunda Yamamoto gazetesini kenara bırakmış ve Sencha'nın alnına ufak bir öpücük kondurarak ''Şimdiden kahvaltı için teşekkürler hayatım.'' demişti. Kasumikage'de babasına katıldığını belli ederek hemen tostları mideye indirmeye başlamıştı...
Kahvaltı faslı bittiğinde Sencha hemen masaya çayları servis etmiş ve ilk yudumunu alması ile beraber Kasumikage'ye dönerek ''Shikibanzo bugün ne planların var. Yakın zamanlarda görevin yok diye biliyorum. Bana yardım etmek ister misin?'' demişti. Kasumikage ise annesinin dudaklarından çıkan cümleden sonra irkilmiş ve tüm gün evde annesine yardım etmek istemediğinin farkına varmıştı. Yamamoto olan bitenleri izlerken Kasumikage'nin suratının aldığı ifadeyi görmüş, hafif küçük bir sırıtış ile çayından yudum alıp konuşmaya başlamıştı. ''Sencha, Shikibanzo'nun bugün işleri var. Her ne kadar emekli olmuş olsam da biliyorsun ki zamanında yüksek rütbeli bir shinobi idim. Bu yüzden bugün ondan istediğim bir kaç teslimat görevini yerine getirecek.'' demiş ve Kasumikage'ye göz kırpmıştı. Kasumikage ise bu söz üzerine hiç bozuntuya vermeyerek ''Aahahahahah! Tabiki Yamamoto-sama!!' demiş ve soğumuş çayından büyük bir yudum alarak odasına koşmuştu...
Babasının onu iğrenç geçecek bir günden kurtarmış olması onu çok mutlu etmişti. Büyük ihtimalle ortada babasının yapmasını istediğin bi teslimat görevi falanda yoktu. Bu yüzden rahatlık duygusu içerisinde odasına gidip üstünü başını değiştirmiş. O çok sevdiği kırmızı-siyah ceketini giyerek evin kapısına doğru koşmuştu. Kapıda sandaletlerini giyerken içeriden Sencha'nın ''Hadi yine iyisin Shikibanzo!'' demesi ile küçük bi kahkaha atmış ve Kusagakure sokaklarının yolunu tutmuştu. Bakalım bugün ona neler kazandıracaktı. İşte bu merak duygusunu seviyordu!