1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Rüzgar ve Yağmur

MesajGönderilme zamanı: 17 Eyl 2014, 18:16
gönderen Kokuryu Taoreta
Önce bir damla çarptı suratına, sonra başka bir tane daha. Git gide artmaya başladı çiseleyen yağmur.
"Artık buna alışmam lazım galiba." dedi kendi kendine. Suratında istemsiz bir gülümseme vardı.
"Hey, Chou. Daha ne kadar var?" diye sordu yanındaki sarı saçlı, esmer adama dönüp.
"3 gün, eğer onları atlatmayı becerebildiysek." diye yanıt verdi Chou.
Birkaç saat daha son hız koşmaya devam ettiler. Orman derin ve sıktı, eğer ayaklarında chakra toplamış olmasalar düşebilecekleri kadar da kaygan. Ama değmişti, Kiri'nin derinliklerinde ufak bir köye ulaşmışlardı en sonunda. Artık oturup, dinlenip, kuruyabilecekleri, ateş ve sıcak yemeklerin olduğu bir yerdeydiler.

Durmalarını işaret edip tek başına içeriye girdi Jinchi-sensei. 5 dakika sonra dışarıya çıkıp içeriye gelmelerini işaret etti. İçerisi boş sayılırdı. Sadece yaşlı bir hancı, hancının kızı gibi görünen bir kız ve yabancı bir adam vardı. Sırayla bir masanın etrafına yerleştiler. Hiç kimse bir şey demiyordu, bıçak kadar keskin bir sessizlik hakimdi ortalığa. Herkesin yorgunluğu belli oluyordu. Hancının kızı yemekleri getirdi teker teker. "Ben Amea, bir şeye ihtiyacınız olursa beni çağırın." diye kendisini tanıttı tatlı bir gülümsemeyle, normalde olsa hemen atlayacak bir kaç kişi biliyordu Kokuryu. Ama hiç kimsede bunu yapacak hal yoktu. Sessizce yemek yediler ve yeni odalarına dağıldılar.

Kıyafetlerini çıkartıp bir kenara astı kurumaları için, sırt çantasından kuru kıyafetler çıkartıp üstüne geçirdi. Sıcak suyla duş almak istiyordu ama kendisini yatakta buldu. Gözlerini kapatıp rüya alemine dalmak biraz uzaklaşmak istiyordu ama vücudu hala adrenalin salgılıyordu.

Köyden 5 kişi çıkmışlardı. Karma bir görev için, başka köylerle beraber çalışacakları bir görev için seçilmiş 5 kişiydi. 1 Jounin ve 4 Chuunin. Jinchi-Sensei, Chou ,Kai, Kishi ve Kokuryu. Kendilerine verilen bir bilgiye göre kendisine Kuro diyen bir adam ve onun örgütünün peşinden gideceklerdi. Neye göre seçildiklerini bilmiyordu Kokuryu, ancak anladığı üzere en yetersizleri kendisiydi.

Yol boyunca başlarına bir şey gelmeden ulaşabilmişlerdi Kiri topraklarına. Ormana girdiklerinde ağaçların üstündeki kesikler dikkatini çekmişti, ormanın derinliklerine ilerledikçe gittikçe sayısı artıyordu kesiklerin. Kesikleri incelediğinde Kishi'nin dediğine göre tereyağına sokulan kızgın bir bıçak kadar rahat kesmiş olmalıydı ağaçları kılıcı kullanan kişi. Bir süre sonra azalmaya başladı kesikler. En sonunda bir açıklığa geldiler. Jinchi-sensei tüm takımı durdurup bir jutsu yaptı. Kokuryu tam duyamasa da Shindo ile başlayan bir şeyler dediğini duydu. Bir dakika bile geçmemişti ki Jinchi-Sensei tekniği durdurdu. Yüzünde ciddi bir ifade vardı. Bu adamı yola çıktıklarından beri ilk defa bu kadar ciddi görüyordu.

"Geç kaldık, hazır olun.Bizi buldular." dedi.

Re: Rüzgar ve Yağmur

MesajGönderilme zamanı: 20 Eyl 2014, 10:06
gönderen Kokuryu Taoreta
Cümlesini bitirmesiyle bitirmesiyle etraflarına 5 kişinin inmesi bir olmuştu.
Simsiyah cüppelerin içinde, yüzlerini burunlarına kadar kapatmış 5 kişiydi. Hepsinin üzerinde aynı sembol vardı. Hortum şeklinde içine çöken bir daire. Bunun ne olduğunu bilmese de karşılarındaki kişilerin dost olmadığını az buçuk tahmin ediyordu Kokuryu. Arkadaşları da aynı şeyi düşünmüş olacaktı ki hepsi neredeyse aynı anda savunma pozisyonuna geçmişti.

Pozisyonunu bozmadan Jinchi-Sensei söze girdi.
"Tanıtın kendinizi."

5'linin arasından en uzunu söze girdi. Kalın, erkeksi bir sesi vardı.
"Aldığınız pozisyona bakılırsa kim olduğumuzu zaten biliyorsunuz.
Geri dönün. Hayatınızı riske atmanıza değmez. Buradan dönerseniz hayatlarınızı size garanti edebiliriz.
Ama inat edip devam ederseniz maalesef onu sizden almamız gerekecek."


Açıkça ve çekinmeden tehdit ediyordu adam. Sesindeki kendinden emin ton en rahatları olan Kokuryu'yu bile rahatsız etmeye yetmişti.
Yine de Jinchi-Sensei neden bu göreve verildiğini belli edecek sakinlikle cevap verdi, sanki adamın sesinin tonu onu hiç etkilememiş gibiydi. Aynı soğuk kanlılıkla ve sakinlikle cevap verdi;
"Görüyorum ki iyi casuslarınız var... Emirlerimiz kesin. Ve başımıza ne geleceğini bilerek bu göreve çıktık. Basit bir kaç sözcükle bizi caydırabileceğini düşünüyorsan, yanıldığını söylemek isterim. Ve eğer yolumuza çıkacak olursanız bende sizin hayatınızı garanti edemeyeceğim."

Birkaç saniyelik derin sessizliğin ardından etraflarındaki 5'li de dövüş pozisyonu almıştı.
Yine içlerinden en uzunu olan "Anlıyorum... Üzgünüm, başka şans bırakmadınız." dedi ve ileriye doğru atıldı. Onunla beraber çetesi de atılmıştı.

Basitçe kunailer ile saldırıyorlardı sadece. Hiç biri gerçekten dövüşmeye uğraşıyor gibi gözükmüyordu.
"Acaba bu bir tuzak mı ? Bizi bir şey için oyalıyorlar mı?" diye geçirdi aklından Kokuryu. Derken dövüştüğü kişi ile göz göze geldi, gökyüzü kadar mavi ve derin gözleri vardı karşısındaki insanın. Bir anlık boşlukla, koluna ufacık bir sıyrık aldı Kokuryu. "Bu ne şimdi? Kesebilecek iken? Sadece sıyrık ? Neden?"
Hırslanıp daha da sert saldırmaya başladı, ancak nafile idi. Karşısındaki resmen kendisi ile sadece oynuyordu. Bir ses duydu sanki, birisinin gülme sesiydi.

"YETER!"
dedi gözlerinin içine bakıp ve Shinkuutai yapıp bir anlığına rakibinin sersemlemesini sağladı. İşte bu onun fırsatıydı, göğsüne saplayabilirdi kunaisini. "Ah... Hayır." koluna, kendi çiziğiyle aynı yere bir çizik attı usulca ve sesli bir şekilde güldü.

Tüm savaş sanki bir anlığına durdu, 5'li birden geri çekildi ve ağaçlara çıkıp usulca kayboldu.
Hiç kimse ne olduğunu anlayamamıştı.
Herkes birbirine baktı.
Kokuryu dışında sadece Kai'de bir yaralanma vardı ama ondaki de Kokuryu'nunkinden hallice bir sıyrıktı sadece.
"Bu da neydi lan şimdi?" dedi Kishi .
Herkes birbirine bakıp olanlara anlam vermeye çalışıyordu ki Jinchi-Sensei'nin sesini duydular.

"Anlamadınız mı ? Gücümüzü ölçüyorlardı sadece."