5 gün kadar süren yolculuğunuzun sonunda, Biwa Göl Kasabası'na ulaşmış bulunuyorsunuz. Burada, ufak bir handa tuttuğunuz 3 kişilik odada kalmaktasınız. Buraya kadar, bir kervana eşlik ederek geldiniz, lâkin Shinobi kimliğinizden ziyade, bunu birer yolcu olarak yaptınız. Dikkat çektiğinizi sanmıyorsunuz, öyle ki, tüccar bile sizden şüphelenmiş değil. Sizi burada bıraktıktan sonra kendisi tek başına Yağmur Ülkesi'nin iç kesimlerine devam etmiş bulunuyor. Yolculuk ücretini ise Nikkougakure'nin görev sonucundan keseceğinden hemen hemen emin gibisiniz.
Biwa Göl kasabası hakkında bildiklerinizi aklınıza getiriyorsunuz;
Biwa gölü, Yağmur ülkesi içinde bulunan en büyük göllerden birisidir. Tatlı su kaynağı oluşu ile çevre şehirlere hayat verir. Sualtı çeşitliliği açısından zengin olduğundan ötürü balıkçılık ve kaliteli sualtı yosunları için bir kaynak teşkil eder.
Biwa göl kasabası ise, gölün güneyinde, hemen sınırına kurulmuştur ve ufak bir limana sahiptir. Bu liman köyde yaşayan balıkçıların ufak botlarına ev sahipliği yapar. Gölün suyu durgun olduğundan doğuda da ufak bir liman bulunur ve bu iki yer arasında seferler yapılır.
Kasaba sakindir ve popülasyon az parayla öz yaşar. Kasabaya bol bol kervan uğrar, bu yüzden yabancılara alışıktır.
Peki, kendinize soruyorsunuz bir anlığına; İttifak eğer Ishigakure ve Kusagakure arasında ise, Amegakure'ye ev sahipliği yapan Yağmur Ülkesi'nde işiniz ne?
Aldığınız istihbarata göre, burada bir resepsiyon düzenlenecek. Bu resepsiyona, bu yörede çalışan tüccarlar katılacak ve bu tüccarlardan birinde, kurulacak ittifakın anlaşma taslağı bulunuyor olacak; zira bu kişi, iki ülke arasındaki para akışını sağlayacak kişi olacağından, ittifak masasında bir sandalye bulunduruyor.
Ve o önemli kişi, buradaki resepsiyonda en zayıf anında olacak. Fakat asıl can alıcı nokta, bu kişinin kimliğini ve neden alakasız bir yere fiziksel olarak taslağı yanında getirdiğini bilmemektesiniz.
Şu anda, 3 kişilik standart japon stilinde döşenmiş bir odada bulunmaktasınız. Yer yataklarınızı topluyorsunuz ve yeni uyanmış durumdasınız, üçünüz de zindesiniz.
Pasiflik 24 saattir. Bir sonraki tur, resepsiyon hakkında bilgi ve istihbaratın sizin için topladığı ipuçları verilecek.
Çok fazlaydı. Bu kadar karanlık onun için çok fazlaydı. Yine oluyordu, hep birlikte ona gülüyorlardı. Çok yakındaydı hepsi. Gözleri yoktu ama ona bakıyorlardı. Dişleri yoktu ama yine de gülüyorlardı, biliyordu. Sesleri beynindeydi, duymamazlıktan gelemiyordu. Kulakları tamamen sağır olsa da seslerini duyacaktı. Kaçışının olmaması her şeyden daha kötüydü. Onu her defasında yutmayı beceriyorlardı. Gözlerini açıp kapayabilmesi rüyadayken mümkün değildi. Belki de şu an ölüydü. Hatırladığı bir senaryoyu tekrar yaşıyordu. Ayaklarına kadar ilerleyen ve adeta bir kan birikintisini andıran karanlık büyümüş, tüm bedenini sarmıştı. Karanlığa batmış, korkuyordu. Elinde korkmama gibi bir ihtimal yoktu. Kendine ve aklına hükmedemiyordu. Sadece artık ağlamıyordu. Bu karanlık, gözlerini araladığı an son bulacaktı çünkü. Bu, sahteydi. "Bu sadece bir rüya..."
"Günaydın millet." Kafasını kaldırmış ve yol arkadaşlarını selamlamıştı. 5 günlük bir yolculuğun ardından onları kendince yol arkadaşı olarak tanımlıyordu elbette. Sadece isimlerini biliyordu şu anlık. Görev hakkında hiç konuşmamıştılar. Ana hatlar dışında bir bilgiye sahip değildiler zaten. Buraya gelene kadar bir shinobi olduğunu kendi dahi unutmuştu. İlginç, şu an oldukça dinç hissediyordu. Gördüğü rüyaya rağmen aklı bulanık değildi. Belki bu küçük göl kasabası onu ve ruhunu biraz olsun rahatlatmıştı.
Gerek görevin ciddiyeti, gerek köyü için önemini gelirken çok düşünmüştü. Başarısız olma gibi ihtimalleri aklından çıkarmış, tamamen kendini sonuca odaklanmıştı. Başarıya giden yolda ne yapacağını iyi bilen birisiydi. Bunun üstesinden gelecek zekaya sahipti. Plan kurması gerekiyordu. Bu planı kurarken yalnız olmadığını bilmek onu rahatlatıyordu. Yanındakilerin neler düşündüğünü, ne yapabileceklerini öğrenmesi gerektiğini düşünüyordu. Daha doğrusu tam olarak onların kim olduğunu bilmiyordu. Yeteneklerini ve iyi yönlerini bilmesi gerekiyordu. Bunları konuşmanın yeri de pek burası değildi aslında. Görev hakkında çok az bilgiye sahip olması onu biraz sabırsızlandırıyordu. Çünkü onlara verilen istihbarat buraya neden geldiklerini bile tam olarak açıklamaya yetmemişti. Her şekilde zor bir işti, ancak yalnız değildi. Daha önce böyle gizli bir görevde bulunmamıştı. Biraz heyecanı vardı ancak bununla başedebiliyordu. Bir nevi hırsızlık sayılacak bu iş büyük bir gizlilik istiyordu. İyi bir plan olmadan bu işi yapmanın zor olacağını tekrar tekrar düşündü. Onun için de bilgiye ihtiyacı vardı, her konuda. Sonra hepsinden daha önce yemek yemeye gereksinim duydu. O sırada günlerdir konuşamadıkları şeyleri konuşabilirlerdi. Buna biraz da önayak olmak istedi.
"Kısa bi kahvaltı mı yapsak? Ne yapacağız, nasıl edeceğiz onu konuşuruz hem."
Karakter Kartı İsim: Kazuki Hayato Yaş: 18 Cinsiyet: Erkek Element: Doton Seviye: C-Rank Rütbe: Chuunin Ryo: 21.800 Prestij: Moumoku/3 Puan Kullanılabilir GP: 112
Vatansever: Daha iyi bir köy, daha güçlü bir köy ve köyünün menfaatleri adına yapamayacağı şey neredeyse yoktur. Görevlerine bu bilinçle çıkar. Onun kaybetmesi demek Nikkougakure'nin kaybetmesi demektir. Zafere ulaşma hissi onu zinde tutar ve ne olursa olsun kazanan tarafta olmak ister.
Komplikasyon
Migren: Bazı zamanlar dayanılmaz acı veren baş ağrıları yaşayabilmektedir. 20-25 günlük süre içinde mutlaka ve en az 1 migren atağı geçirir. 8 saat - 3 gün arası süren bu ataklar süresince Hayato'nun kişiliği berbat bir hal alır. Çekilemeyecek derecede huysuz ve gönülsüzdür. Baş ağrısı fiziksel ve zihinsel kapasitesini etkilemektedir.
Kabus: Hayatının belli dönemlerinde karşılaştığı ve belki de en çok sıkıntı duyduğu şey budur. Gördüğü can sıkıcı ve korkutucu kabuslar hayatını çoğu zaman cehenneme çevirmeyi bilmiştir. Genel olarak bir gölgenin onu sarıp yutması, kendi gölgesinin bir canavara dönüşüp ona zarar vermesi veya simsiyah katranla kaplı bir denizde boğulması gibi sahneler uykularını zehir etmektedir.
Ninjutsu
-Sanzengarasu | C Rank
Genjutsu
-Houkibo Disiplini | D Rank
-Kuroshiki | D Rank -Teishi | C Rank -Rishuu | C Rank
Gözlerini Hayato'nun sözleri ile açan Usagi, istemsizce etrafına bakınma isteği duydu. Sonradan bu isteğin nereden geldiğini anlaması uzun sürmedi. Etrafında tanıdık birilerini arıyordu. Anne, baba, abi. Hiçbirisini göremeyince zoraki bir gülümseme ile Hayato'ya cevap verdi. "Günaydın Hayato."
Usagi, Hayato'yu iyi birisi olarak görüyordu. Bir arkadaş olarak. Ne var ki, karşısındaki kişinin onu nasıl gördüğünü ise hiçbir zaman anlayamamıştı. Bu sebeple, karşısındaki kişi mesafesini belli edene kadar ne çok soğuk, ne de çok sıcak davranmaya özen gösteriyordu. Konuştuklarında konuş, konuşmadıkları zaman da sus. Zaten birileriyle tanışabilmek zor. Bir de üstüne tanıştığın birini kaybetmek çok üzücü olacağı için, karşısındakileri kırmamaya özen gösterirdi. Yol boyunca az çok konuşup tanışmış olsalar bile, yeterince konuşmamışlardı. Görev hakkında ise hiç konuşmamışlardı. Sahi, onlar buraya görev için gelmişlerdi. Peki, görevin ne olduğunu tam olarak kim biliyordu? Birilerinden bir şey çalmak, ve çalarken kimseye görülmemek. Bildiğin hırsızlık için gelmişlerdi buraya. Peki, görevi bırak. Görev bir şekilde halledilir. Önemli olan bunu yaparken ölmemek. Takım arkadaşlarının yeteneklerini, neler yapabileceklerini, neleri yapamayacaklarını, ve ya hangi konuda kendilerine güvendiklerini, kısacası hiçbir şeyi bilmiyordu. Bu soru işaretlerini kafasının içinde dönüp dolaşırken Hayato'nun sesi ile bir kere daha irkildi.
Kahvaltı! Günün en önemli öğünü. Karnı da guruldayarak bunu onaylamıştı. "Tabii, neden olmasın." Gülümseyerek söylemişti bu sözleri. Gülümserken küçülen mavi gözleri, ona ayrı bir hava katıyordu. SOnra gülümsemesi istemsizce yarıda kesildi. Aklına gelen bir şey yüzünden içi ürpermişti. Bil bakalım bu ne? Tabi ki yanı başlarında duran GÖL!
Aklında göl fikri dolaşıp dururken o, yataktan kalkıp kıyafetlerini eline almıştı bile. Lavaboya geçmeden önce diğer iki çocuğa bilgilendirme yapma, biraz da emir verme gereksinimi duydu. Tabi, bu emir verme işlemini onlara çok ta belli etmeden yapmaya özen gösterdi. "Ben üstümü değiştirmek için lavaboya geçiyorum. Siz de üstünüzü değiştirin. Kahvaltıda detayları konuşuruz." Dedi ve adımlarını lavaboya doğru çevirdi.
Ailesini Bulmak: Herkes, ailesini ölmüş olarak görse bile Kita, ailesinin ölmediğini biliyordu. En azından abisinin ve annesinin. Onları bulmak için, gereken her şeyi yapacağına yemin etmişti. Ne olursa olsun, onları bulacaktı. En azından onlara ne olduğunu bulacaktı. Beklenti: Ailesinin ondan beklentilerini karşılamak ve bir gün onları bulduğunda hayal kırıklığına uğratmamak için, Altın Jenerasyonun Altın Kunoichisi olmaya çabalamaktadır.
Suiben Ninja oldukça kısa olan el mühürleri serisini Ushi mühründe bitirir. Mühürleri tamamlamasının ardından kullanıcı elini bir su kütlesinin içine sokar ve ardından suyun içinde avucunu yumruk haline getirecek şekilde sıkarak çeker. Bu sayede kullanıcı suyun içinden uzunluğu, kalınlığı, sağlamlığı chakrası ile oranlı olan bir kırbaç çıkarır. Bu kırbaç her ne kadar sudan oluşmuş olsa da hemen hemen katı bir cisim özelliği gösterir. Bu sayede hedefe fiziksel zarar verebileceği gibi onları bağlama gibi işlerde de bu kırbacı kullanabilir.
Heisashiki Ninja gerekli el mühürlerini tamamladıktan sonra suyun altında nefes alma yetisini kazanır. Tekniği kullandıkça chakra harcar, ancak suyun altında nefes alması gerekmez ve boğulmaz. Ancak bu teknik ona suyun altında manevra kabiliyeti sağlamaz. Teknik maksimum 1 saat kadar açık kabilir, ardından kullanıcı nefes almak için suyun dışına çıkmalıdır.
Mizurappa Ninja oldukça kısa olan el mühürleri serisini Tori mühründe bitirir ve derin bir nefes alır. Aldığı nefesi hızlı bir şekilde ağzından dışarıya veren kullanıcı bu sayede oldukça hızlı ilerleyen bir su kütlesini hedefine yollar. Kullanıcı chakrası ile suyun oluşturacağı zarar gücünü arttırabilir ve nefesini vermeye devam ettiği sürece su hedefe doğru ilerler.
Niji no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra yere büyük miktarlarda su kusmaya başlar. Bu su, toprak tarafından zor emilir ve ninja tarafından diğer suiton teknikleri için kullanılmaya uygundur. Kullanıcı istediği kadar su kusabilir, ancak ne kadar çok su çıkarmaya çalışırsa o kadar çok süre geçer. Ortalama bir shinobi, 5 saniyede, bir kaç suiton tekniği için gerekli suyu ortama boşaltmış olur. Tekniğin bir diğer formu olarak da, kullanıcı ağzından hemen hemen bir gülle boyutunda bir su kütlesi fırlatır. Bu su kütlesi çarptığı duvar benzeri dikey yüzeylerde kalır ve kullanıcının diğer teknikleri için zemin oluşturur. Rakibe fırlatılırsa herhangi bir etki yaratmaz.
Kasui no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra bir su kütlesine odaklanır. Odaklandığı su kütlesinden aniden 20 santim boyutlarında delici, sudan oluşan dikenler belirir. Rakibin hareketlerini kısıtlar ve eğer üzerine basılırsa hasar verir. Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur.
Shunshin Kullanıcı bir elinin işaret ve orta parmağını dışarı açar ve vücudundaki chakraya odaklanır. Ardından, kullanıcı aşırı hızla hareket etme kabiliyetini kazanır. Genelde kullanıcıya bakan kişiler onun birden yokolduğunu görür, ancak teknik sadece aşırı hızdan oluşmaktadır. Kullanıcı çevresel etmenleri kullanarak hareketini gizler ve birden yerinde varolduğu izlenimini verir. Kullanıcı teknik ile chakrası yettiği sürece istediği mesafeyi katetebilir, ancak teknik süresince başka teknikleri kullanamaz ve saldırı yapamaz, bütün odağı tekniği açık tutmak üzerine olmalıdır. Teknik havada hareket etmek için kullanılamaz. Teknik kullanılarak rakibe hızlıca yaklaşılabilir ve uzaklaşılabilir, ancak avantajlı bir pozisyona geçmek aşırı derecede zordur, zira bir çok kişi Shunshin ile yapılan hareketi görebilir ve farkedebilir.
Şey ya, uyanmıştım ben aslında. Hayato'dan da önce, Usagi'den de önce. Öyle işte. Bu arada kafama bir şey takıldı da. Usagi, tavşan demek değil mi ya? Bir aile kendi kızına neden tavşan ismini koyar ki? Nasıl bir psikopatlık bu gibisinden bir şeyler söylemek isterdim de. Aman, her neyse. Konumuza dönecek olursak; İnsan ilişkileri denen şey için uyuyormuş gibi yaptım. Bu bir sosyal gözlem. Hal ve hareketleri, atılımları nasıl olacak falan işte. Amacım buydu, arada gözlerimi çok kısık açarak kesiyordum falan. Garip hareketler içine giriyordum. İlk önce Hayato'nun günaydınını duydum. Aha kalktı dedim, izlemeye devam. Hafiften gözlerimi falan araladım. Tavşan kalktı. Bundan sonra kendisine Usagi demeyeceğim, tavşan diyeceğim. Yani telaffuz edilişi aynı sanırım, ama yani içerdiği anlama bakınca bir farklılık mevcut gibi. Tavşan da günaydın diyordu. İyi, adetten bizde diyelim. "Günaydın size de, gençler."
Her neyse, günaydını falan geçtik. Tabii Hayato konuşmaya devam etti. Kahvaltıdan bahsetmeye falan başladı. Bu çocuk, sanki arkadaş canlısı gibi? Belki gibiden fazladır, belki gibiden azdır. Ama bilmiyorum. Şimdilik, atılgan diyebilirim en azından. Ama bu kadar gözlem ile de acele bir karara varmamak gerekir. Yani o yüzden, şimdilik fazla ses çıkarmadan takılmaya bakacaktım. Önceliğim zaten görev. Adam akıllı bir şekilde bu görevi yapıp, alnımın akıyla çıkmak istiyorum. Çok kompleks bir görev de değil zaten. Köy için de hayati boyutta deniliyor. Ne kadar doğru bilemiyorum ama eğer doğruysa yaşadım. Benim erkenden ünlü olma hedefim, belki bu görevle birlikte inanılmaz bir ivme kazanacaktı. Adeta beni bu görev uçuracaktı. Öhm, neyse. Ben hayalci bir adam değilim. Aksine gerçekler, benim doğrularım olan şeylerdir. O yüzden hayal kurmayı bir kenara bırakacağım. En azından şimdilik, sevmesem de hayallere dalmak da zevkli oluyor, yalan değil.
Bu arada ben hayal ve gerçek kavgası yaparken, tavşan şey demişti. Üstümü lavaboda değişeceğim falan. Siz de değişin. Haklı, tavşan falan ama o da bir kız sonuçta. Yani o zaman, bizde değişmeye başlayalım. Yalnız bu da biraz otoriter mi çıktı ne? Hey, burada en büyük benim. Niye ben bir şey demezken, siz bu kadar aktifsiniz? Gibisinden bir şeyler söylemek istedim, ama söyledim tabii. İşin aslı, ağzımı şimdilik kapalı tutuyorum. Biraz zaman geçtikten sonra ben de şova başlayacağım elbette. Bu geçirdiğimiz bilmem kaçıncı gün olacak. Ama bu kadar yakın bir şekilde olduğumuz ilk gün olacak, sanırım. O yüzden bu günü iyi değerlendirmek lazım. Neyse, kahvaltı nasıl olacak bilmiyorum. Ama artık görev hakkında konuşmaya başlasak iyi olacak. Çabuk bir analiz, çabuk bir gözlem ve soğukkanlılık bizde şu an olması gerekenler. Yani yapmamız gereken şeyler, ihtiyaçlarımız. Görev deyince de, düşünmeden edemediğim bir şey var. Buraya gelirken ve burada da hala devam eden. Bu görev de sanki bir bit yeniği mi var? Nedense beynim, kendini bu sonuca yönlendirip yönlendirip duruyor. Bunu düşünüyorum ben de, ama ne olabileceği hakkında bir fikir yürütemiyorum. Şu an sadece düşünme aşamasındayım. Diğer adımlara geçemedim, ama buralardan falan bir şey çıkacağını düşünüyorum. Diğer ikisine şimdilik bir şey demeyeceğim, ama tetikte olmakta fayda var.
Üstteki mesajı silerseniz, sevinirim. Bu arada birkaç tur karaktere alışmak ile geçer. O zamana kadar leş yazabilirim, kusura bakmayın.
Motivasyon Hayranlık; Göreve şöyle bir motivasyonla çıkar; Her yaptığı görev ona bir artı olarak dönecektir şeklinde. Eğer iyi bir başarı ve iyi bir sonuç aldıysa, bu Isshiki’nin övülmesini, tanınmasını sağlayacaktır. Ve bu da babasının dediği gibi onu, insanlar tarafından hayran duyulacak biri yapacaktır. Bu da onun en büyük motivasyon kaynağı denebilir.
Komplikasyon İmaj Bozukluğu; Görünümündeki bozukluklar falan, giysisinde yırtık tarzı ya da saçının başının dağılması gibi şeylerden rahatsız olur. Moralini falan bozar Isshiki’nin. Canını sıkar, görevi aksatmasına, bazen unutkanlığa falan sebep olur. Bu da görev tarzı şeylere eksi bir durum olarak yansır tabii. Bu da onun hayran kazanma planını falan etkileyebilir belki.
Ninjutsu NINPOU Karasu Bunshin no Jutsu - C Rank Shunshin - D Rank Sanzengarasu - C Rank
RAITON Kangehika - C Rank Ikadzuchi no Kiba - C Rank Kizetsu no Jutsu - C Rank
Kahvaltı noktasında hepiniz anlaştıktan sonra, odanızı toparlıyor ve kendinizi odadan dışarıya atıyorsunuz. Klasik Japon stilindeki odalardan oluşan binanın koridorunda kısa bir süre ilerlemenizin ardından, kaldığınız hanın ana salonun çıkıyorsunuz. Günün henüz daha yeni yeni doğduğu bu anlarda, ana salon hemen hemen boş gibi görünüyor. Sizler salondaki 10 kadar masadan bir tanesini seçmenizin ardından, hemen çaylarınız servis ediliyor ve kısa bir sürede masanız yiyeceklerle donatılıyor. Sizler açlığın da verdiği hevesle yiyeceklere gömülürken, yavaş yavaş masaların dolduğunu ve hanın salonunda kalabalığın artmaya başladığını fark ediyorsunuz. Kahkahalar, sohbetler giderek artarken, sizler de karınlarınızı doyuruyor ve masadan kalkmak için hesabı istiyorsunuz. Ancak içinizi kemiren esas şey, görevle ilgili bilgilerin size nasıl ulaştırılacağı oluyor…
Nikkougakure’de size verilen kısa brifing akıllarınıza geldiğinde, size sadece resepsiyondan ve buraya gitmeniz gerektiğinden bahsedildiğini, bu resepsiyona katılacak tüccarlardan birinde anlaşma taslağı olduğu söyleniyor. Görevinizin bu taslağı ele geçirmek olduğunu bilseniz de, iki satırlık bir bilgili ile bunu yapamayacağınızı biliyorsunuz. Ancak brifingi veren Jounin, görevle ilgili ellerindeki bilginin bu kadar olduğunu söyledikten sonra, sizin yolculuğunuz sırasında bilgilerin daha da fazlalaşacağını ve öğrenilen tüm bilgilerin size bir şekilde ulaştırılacağını söylediğini anımsıyorsunuz. Bu sebeple de şu an eli kolu bağlı bir şekilde oturmaktan başka bir şey yapamıyorsunuz.
Kahvaltınıza ilişkin hesap orta boyutta bir kutunun içinde gelirken, hepiniz ellerinizi cebinize atıyorsunuz. Hayato hesaba bakmak için kutuyu açtığında, karşısında onlarca ryoluk bir hesap beklerken, sadece bir parşömen görüyor. Katlı parşömenin üstünde ise “Okuduktan sonra yakın.” yazıyor. Hayato kafasını kaldırıp kendilerine hesabı getiren garsona baktığında, garson ile saniyelik bir göz teması kurabiliyor ve garson hafifçe kafasını öne eğdikten sonra işine dönüyor. Hayato çıkardığı birkaç ryoyu beceriksizce kutunun içine atarken, etrafa çok da belli etmeden parşömeni alıp cebine koyuyor. Tabi bu esnada Usagi ve Isshiki anlamsız bir şekilde Hayato’yu izlemekle yetiniyor.
Hayato takım arkadaşlarına odaya gitmeleri gerektiğini belirttikten sonra, hızlıca kaldığınız odaya geçiyorsunuz. Hayato olan biteni alelacele anlattıktan sonra da parşömeni çıkarıyor ve hepinizin görebileceği şekilde parşömeni açıyor.
Parşömende birkaç isimler, bu isimlere ilişkin kısa açıklamalar ve resimler yer alıyor ve en sonunda da resepsiyonun yarın akşam saatlerinde “Kanwa Randevuevi” adlı mekanda olacağı belirtiliyor. Ancak bu mekanın nerede olduğu parşömende yazmıyor. Başka herhangi bir şey olup olmadığına baktığınızda da, isimlerdeki açıklamalar dışında başkaca bir şey olmadığını görüyorsunuz. Dolayısıyla hepiniz bu resepsiyonda yer alacak tüccarların kim olduklarına bakmaya başlıyorsunuz. Amaya Shinsaku
21 yaşında, Ateş Ülkesi’nden. Özellikle yiyecek-içecek ticareti yapıyor. Babasından kalan işleri yönetiyor.
Oda Miyazaki
42 yaşında, Yıldırım Ülkesi’nden. Özellikle yasal silah ticareti yapıyor. Yıldırım Ülkesi’nin tanınan simalarından.
Arakaki Hidemichi
36 yaşında, Su Ülkesi’nden. Her türlü ticari işleri yapmakta, ancak esasen kaçakçılık yaptığı bilinmekte. Su Ülkesi’nin himayesinde olduğu düşünülüyor.
Seki Shunsen
28 yaşında, Su Ülkesi’nden. Özellikle kıymetli maden ticareti yapmakta. Su Ülkesi’ne girişi yasaklandığı biliniyor.
Ikehara Sanraku
25 yaşında, Toprak Ülkesi’nden. Özellikle inşaat malzemeleri ticareti yapmakta. Ailesi Iwagakure’nin tanınmış klanlarından.
Tanimoto Norio
54 yaşında, Rüzgar Ülkesi’nden. Özellikle sanat ürünleri ticareti yapmakta. Rüzgar Ülkesi’nin en büyük sanat galerisi sahibi.
Miyake Karen
33 yaşında, hangi ülkeden olduğu bilinmiyor. Özellikle kadın ticareti yapmakta. Kendisinin eski bir hayat kadını olduğu biliniyor.
Sakata Tsuya
26 yaşında, Ateş Ülkesi’nden. Özellikle giyim ticareti yapmakta. Daimyolar’ın Terzisi lakabına sahip.
Hayato, olan biteni anlattığı zaman, Usagi'nin içinde garip bir gerginlik baş göstermeye başlamıştı. Bu gerginliğin sebebini tam olarak çözemese de, köyün burada bile adamlarının olmasında bir gariplik sezmişti. Ne var ki, diğer arkadaşlarının parşömeni incelediklerini fark ettiğinde, kendisi de parşömeni incelemek için dikkatini toplamaya başladı.
İlk isim Ateş Ülkesi'nden Amaya Shinsaku isminde birisi idi. Yirmi bir yaşında ve yiyecek-içecek ticareti yapan birisi. Pek şüpheli birisi gibi durmuyordu. Lakin parşömende ismi olduğuna göre, şüpheli'nin bu olma olasılığı vardı. Hatta tam olarak yüzde on iki buçuk. Her birinin olasılığı buydu. Yani yüzde seksen yedi buçuk oranla görevde hata yapma olasılıkları vardı. Bu varsayımı ilk denemelerinde başarısız olurlarsa eğer, ikinci bir şanslarının olmayacağını dikkate alarak hesaplamıştı.
İkinci isme geldiğinde bu ismi direk geçti. Yıldırım ülkesinde tanınan, yasal yoldan silah satan birisinin, bu tip bir olayda parmağı olacağını pek düşünmüyordu. Yani mantıken, iki ülkenin kendi aralarında ki mevzu için bütün prestijini çöpe atabilecek bir olaya karışacağını düşünmüyordu. Tabi, bu kişi köy tarafından görevlendirilmediyse. Bu kadar derin düşünmenin şu an pek önemi olmadığını fark edince diğer ismi kontrol etti.
Bir kaç ismi daha ayak üstü tartarak geçtikten sonra, Miyake Karen'i görüp durdu. Karen Hakkındaki bilgileri okumaya başladığı sırada ilk patlağı vermişti. Otuz üç yaşında, hangi ülkeden olduğu bilinmiyor. İşte bu bir işaretti. Tabi, bu parşömeni veren kişi parşömen üstünde oynama yapmayıp, üçlüyü kandırmaya çalışmadıysa. Şu an için en büyük şüphelisi Miyake'ydi.
"Şüphelimiz Miyake gibi geliyor bana ama, bu işin içinde başka bir şey daha varmış gibi hissediyorum arkadaşlar. Ve hangisinin peşinden gideceğimizi çok dikkatli seçmeliyiz. Eğer ki ilk denememizde başarısız olursak ve ikinci bir deneme yapmak için şansımız olmazsa, bu görevde başarısız olma ihtimalimiz yüzde seksen yedi buçuk arkadaşlar. Bu konuyu da aklınızın bir köşesine not edin. Bunları dikkate alarak bir karar vermemiz lazım. Ve tabi ki görüşlerimizi de birbirimize söylememiz gerek. Sizin bu konu hakkında ki görüşleriniz neler?"
Ailesini Bulmak: Herkes, ailesini ölmüş olarak görse bile Kita, ailesinin ölmediğini biliyordu. En azından abisinin ve annesinin. Onları bulmak için, gereken her şeyi yapacağına yemin etmişti. Ne olursa olsun, onları bulacaktı. En azından onlara ne olduğunu bulacaktı. Beklenti: Ailesinin ondan beklentilerini karşılamak ve bir gün onları bulduğunda hayal kırıklığına uğratmamak için, Altın Jenerasyonun Altın Kunoichisi olmaya çabalamaktadır.
Suiben Ninja oldukça kısa olan el mühürleri serisini Ushi mühründe bitirir. Mühürleri tamamlamasının ardından kullanıcı elini bir su kütlesinin içine sokar ve ardından suyun içinde avucunu yumruk haline getirecek şekilde sıkarak çeker. Bu sayede kullanıcı suyun içinden uzunluğu, kalınlığı, sağlamlığı chakrası ile oranlı olan bir kırbaç çıkarır. Bu kırbaç her ne kadar sudan oluşmuş olsa da hemen hemen katı bir cisim özelliği gösterir. Bu sayede hedefe fiziksel zarar verebileceği gibi onları bağlama gibi işlerde de bu kırbacı kullanabilir.
Heisashiki Ninja gerekli el mühürlerini tamamladıktan sonra suyun altında nefes alma yetisini kazanır. Tekniği kullandıkça chakra harcar, ancak suyun altında nefes alması gerekmez ve boğulmaz. Ancak bu teknik ona suyun altında manevra kabiliyeti sağlamaz. Teknik maksimum 1 saat kadar açık kabilir, ardından kullanıcı nefes almak için suyun dışına çıkmalıdır.
Mizurappa Ninja oldukça kısa olan el mühürleri serisini Tori mühründe bitirir ve derin bir nefes alır. Aldığı nefesi hızlı bir şekilde ağzından dışarıya veren kullanıcı bu sayede oldukça hızlı ilerleyen bir su kütlesini hedefine yollar. Kullanıcı chakrası ile suyun oluşturacağı zarar gücünü arttırabilir ve nefesini vermeye devam ettiği sürece su hedefe doğru ilerler.
Niji no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra yere büyük miktarlarda su kusmaya başlar. Bu su, toprak tarafından zor emilir ve ninja tarafından diğer suiton teknikleri için kullanılmaya uygundur. Kullanıcı istediği kadar su kusabilir, ancak ne kadar çok su çıkarmaya çalışırsa o kadar çok süre geçer. Ortalama bir shinobi, 5 saniyede, bir kaç suiton tekniği için gerekli suyu ortama boşaltmış olur. Tekniğin bir diğer formu olarak da, kullanıcı ağzından hemen hemen bir gülle boyutunda bir su kütlesi fırlatır. Bu su kütlesi çarptığı duvar benzeri dikey yüzeylerde kalır ve kullanıcının diğer teknikleri için zemin oluşturur. Rakibe fırlatılırsa herhangi bir etki yaratmaz.
Kasui no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra bir su kütlesine odaklanır. Odaklandığı su kütlesinden aniden 20 santim boyutlarında delici, sudan oluşan dikenler belirir. Rakibin hareketlerini kısıtlar ve eğer üzerine basılırsa hasar verir. Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur.
Shunshin Kullanıcı bir elinin işaret ve orta parmağını dışarı açar ve vücudundaki chakraya odaklanır. Ardından, kullanıcı aşırı hızla hareket etme kabiliyetini kazanır. Genelde kullanıcıya bakan kişiler onun birden yokolduğunu görür, ancak teknik sadece aşırı hızdan oluşmaktadır. Kullanıcı çevresel etmenleri kullanarak hareketini gizler ve birden yerinde varolduğu izlenimini verir. Kullanıcı teknik ile chakrası yettiği sürece istediği mesafeyi katetebilir, ancak teknik süresince başka teknikleri kullanamaz ve saldırı yapamaz, bütün odağı tekniği açık tutmak üzerine olmalıdır. Teknik havada hareket etmek için kullanılamaz. Teknik kullanılarak rakibe hızlıca yaklaşılabilir ve uzaklaşılabilir, ancak avantajlı bir pozisyona geçmek aşırı derecede zordur, zira bir çok kişi Shunshin ile yapılan hareketi görebilir ve farkedebilir.
Son lokmalara geçmişti. Hızlı yemeyi çok sevmezdi ve çok sağlıklı bulmazdı fakat bir şeyi lezzet alarak yediğinde hızını pek ayarlayamıyordu. Düşüncelerini beyninde sabitlemiş, biraz olsun yavaşlatmışken büyük bir iştahla yemişti yemeğini. Kendini mutlu hissediyordu, diğer yandan da görevin ciddiyeti üzerindeki baskısını hissettirmeye başlıyordu. Bu iki his birbirini çoktan nötrlemişti içinde. Sıra hesabı ödemeye geldiğinde arkadaşlarının hesabını da ödemeyi düşündü. İnce bir davranıştı, hoşlarına gidebilirdi. Normalde çok cömert biri sayılmazdı fakat içinden gelmişti işte. Garsonun getirdiği kutuyu açtığında aklındaki bu fikri gerçekleştirecekti. Ancak o kutudan daha farklı bir şey çıktı.
Şaşkınlığını çabucak gizlemeyi başarmıştı fakat aklından bir dakika da olsa attığı o görev yine üstünde baskı kurmayı bilmişti. Direk gördüğü bir emir cümlesi olunca onun beynindeki etkisi de daha baskın oluyor. Zaten garip olan ortamı daha garipleştirmemek adına hızlıca elini parşömene atmış, kaptığı gibi cebine koymuştu. Ardından gözüyle süzdüğü garsondan hızlıca gözlerini çekip arkadaşlarına yöneltmişti. Şaşkın olduklarını anlayabiliyor, görüyordu. Elini cebine atıp alabildiği bir kaç ryoyu kutunun içine attı. Durum arkadaşlarına bile garip gelmişken ortamdakilere de gelecekti. Olabildiğince normalleştirmişti bu işi bir bakıma.
Olan tüm ciddiyeti ile arkadaşlarına odaya gitmeleri talimatını vermiş, odaya giden yol boyunca hiç konuşmamıştı. Etrafını dikkatlice izlemişti. Odaya girmeden önce koridoru ve kapıyı defalarca kontrol edip kapıyı örtmüştü. Dinleniyor olma ihtimallerine karşı uyanık olmalıydı. Görev hakkında yaptığı bazı analizler vardı. Her zaman ki gibi karışık beyni düşünceden düşünceye koşuyordu. Bir an olsun bu düşünce yağmurunu kendi içinde dindirip arkadaşlarının düşüncelerini dinleyecekti. Parşömeni açmış, arkadaşlarının önüne tutmuştu. Düşünceli gözüken Usagi konuşmuş, onu dikkatle dinlemişti Hayato. Şüphelisinin Miyake olduğunu belirtirken elbet haklı yönleri vardı. Ancak Hayato nedense şu anlık bu anlaşma metninin sahibini düşünmüyordu. Aklı hep neden burada olduğundaydı? Neden Yağmur Ülkesi? Aklına bir shinobi olarak ilk başta Amegakure geldi. Kendi teorisi şekillenmeye başlamıştı bile. Bu ittifak olayının böylesine basit bir şey olabileceğine hiç ihtimal vermemişti. Nikkou gibi iyi istihbaratlara sahip olamayan küçük bir köy bunu düşünemezdi. Ishigakure ile Kusagakure arasındaki bir anlaşmaya Yağmur Ülkesinde ev sahipliği yapılması aklını bulandırıyordu. Buraya geldiğinden beri aradıkları adamdan çok bunu düşünmüştü. Ishı ile Kusa arasındaki ittifağın sahte olabileceğini düşündü. Amegakure tarafından planlanmış bir oyun olması işlerin rengini tamamen değiştirirdi. Diğer yandan bu tüccarın buraya neden bu ittifak taslağını getirdiği çok büyük bir merak konusuydu. Bu düşüncelerin sonu pek hayırlı değildi. Çünkü düşündükçe paranoyaklaşacak ve görevinden uzaklaşacaktı. Sakin kaldı, birazdan parşömeni imha edeceklerdi. O yüzden dikkatini topladı ve tüm algısını parşömene verdi. İsimleri, yüzleri ve yazan açıklamaları birbirine karıştırmadan teker teker okuyup yorumlamaya çalıştı. Ardından, Usagi konuşmasını bitirdiğinde söz aldı:
"Aslında haksız sayılmazsın. Ama düşünsene, bir kişinin peşinden gittiğimizde görevi başarma ihtimalimiz inanılmaz azalıyor. Belirttiğin gibi. " Durdu ve nefes aldı. Tekrardan parşömene baktı. Sözlerini bitirdikten sonra tüccarları ezberlemeye devam edecekti. Burada böyle bir sorumluluk alması gerektiğini hissediyordu. Beynini iyi kullanan biriydi çünkü. Biraz bekledi, ellerini kafasına koydu ve saçlarını kaşımaya başladı. Derin bir iç çektikten sonra söze girdi.
"Miyake Karen demek.. Değersiz ve nerden olduğu belli olmayan bir hayat kadını yükselmiş ve şimdi sözü dinlenen biri olmuş. Usagi, Karen olsan buraya geldiğinde ilk işin bir geneleve uğramak veya meslektaşlarınla görüşmek olmaz mıydı? Veya işini yapmak, zengin bir müşteri bulup ona satış yapmak. Kadın ticareti yapan birini tanıyan birileri varsa onlar da yine onun sattığı kadınlardır. Eğer Karen ve ülkesi hakkında bilgi istiyorsak burada onu bilenlere, hayat kadınlarına sormamız gerekiyor. Öte yandan bana başka şüpheli gözükenler de var. Veya hiç şüpheli durmayanlarda. Galiba onlar da en az diğerleri kadar şüpheli."
Ardından bakışlarını daha söz almamış Isshiki'ye çevirdi. Sanki hemen cevap vermesini, söz almasını istiyormuşcasına açtı gözlerini. Bu imalı bakışlardan sonra yüzünü parşömene çevirdi ve kendini düşüncelerle baş başa bıraktı. Resimleri, isimleri ve bilgileri eksiksizce beynine kodlamaya uğraşıyordu. Hepsini ezberledikten sonra da parşömeni yakacaktı. Onu korkutan şey, bu kadar çok insan arasından doğru tercihi nasıl yapacaklarıydı. Seçenekler gerçekten çok fazla ve aldatıcıydı.
Karakter Kartı İsim: Kazuki Hayato Yaş: 18 Cinsiyet: Erkek Element: Doton Seviye: C-Rank Rütbe: Chuunin Ryo: 21.800 Prestij: Moumoku/3 Puan Kullanılabilir GP: 112
Vatansever: Daha iyi bir köy, daha güçlü bir köy ve köyünün menfaatleri adına yapamayacağı şey neredeyse yoktur. Görevlerine bu bilinçle çıkar. Onun kaybetmesi demek Nikkougakure'nin kaybetmesi demektir. Zafere ulaşma hissi onu zinde tutar ve ne olursa olsun kazanan tarafta olmak ister.
Komplikasyon
Migren: Bazı zamanlar dayanılmaz acı veren baş ağrıları yaşayabilmektedir. 20-25 günlük süre içinde mutlaka ve en az 1 migren atağı geçirir. 8 saat - 3 gün arası süren bu ataklar süresince Hayato'nun kişiliği berbat bir hal alır. Çekilemeyecek derecede huysuz ve gönülsüzdür. Baş ağrısı fiziksel ve zihinsel kapasitesini etkilemektedir.
Kabus: Hayatının belli dönemlerinde karşılaştığı ve belki de en çok sıkıntı duyduğu şey budur. Gördüğü can sıkıcı ve korkutucu kabuslar hayatını çoğu zaman cehenneme çevirmeyi bilmiştir. Genel olarak bir gölgenin onu sarıp yutması, kendi gölgesinin bir canavara dönüşüp ona zarar vermesi veya simsiyah katranla kaplı bir denizde boğulması gibi sahneler uykularını zehir etmektedir.
Ninjutsu
-Sanzengarasu | C Rank
Genjutsu
-Houkibo Disiplini | D Rank
-Kuroshiki | D Rank -Teishi | C Rank -Rishuu | C Rank
Açıkçası olaylar bir anda gelişti. Bayağı bir hızlı oldu. Kendimi olayların ortasında buldum. Zaten bulmam da, olması gerekendi. Sonuçta görev arkadaşıydık, ben olmayacaktım da, yemeği bize veren garson mu olacaktı? İşin aslı, garsonları çok küçümsüyoruz. Garsonluk zor meslek, bunu yapanlar takdir edilmeli. Zamanında ben de yapmıştım, bir aralar işte. Shinobi eğitimi kadar zorluydu. Şaşırtıcı, ama öyle işte. Her neyse ya. Aldığı nottan sonra, odaya geçtik. Açıklamalar, açıklamalar. Bu kısmı kısa tutmak önemli. Zaten bir kere söylendi. Bir daha söylemenin de herhangi bir anlamı ve manası da olmaz bence.
Şimdi, peki. Açıklamalar yapıldı. Ve Usagi konuştu. Ne konuşuyor bu tavşan demeyin, iyi konuşuyor. Şu an benden bile fazla söz hakkı alıyor. Ama bu olayın ana kahramanı elbette ki de benim! Ben, yüce ben. Bir başkası değil. Öhm, sadece ortaya bir isim attı. Tahmin, ondan ötesine gitmeyecek bir şey. Shinobilikte öğrendiğim bir şey varsa da, mantık ile değil, içgüdü ile hareket etmektir. Tabii içgüdü şu an bizle değil gibi. Ama mantık ile hareket edeceksek de, daha mantıklı yollar olacağını düşünüyorum. Neden tek kişi? Sorarım size, neden tek kişi? Biz üç kişi değil miyiz yav? Evet, öyleyiz.
Tavşan hanım konuştuktan sonra, sıra Hayato'ya geldi. Hayato sanki biraz cool mu takılıyor ne? Böyle takılan tipler her zaman garibime gitmiştir. Neyse, sadece sanki dedim. Öyle demedim. Onu geçersek, Hayato mantıklı bir şey demişti. Ne dediğine gelirsek, tek kişiyi takip etmemizin görevin başarılı olma olasılığını düşürüyor olmasıydı. Gayet mantıklı, benim derdimden anlayan birisi! Ah ne kadar da hoş bir duygu! Seviyorum bu duyguyu. Kesinlikle hoş bir duygu. Her neyse, ondan sonra da yine açıklamalar devam etti. Yarı mantıklı - yarı mantıksız diyebilirdim. Ama aklımda bir alev parçacığı belirdi. Ufak, kıvılcım kadar. Ama ne farkeder, konuşma sırası bende. Bunun Hayato'nun bakışlarıyla da doğrulayabiliyordum. Ama ona gerek yok, ben ne zaman istersem, o zaman konuşurum. Neyse, konuşalım bakalım.
"Şimdi elimizde sekiz tane kişi var. Bunlardan birinin, aradığımız kişi olma olasılığı yüzde yüz, değil mi? Evet, öyle. Biz kaç kişiyiz peki? Üç, değil mi? Evet, üç. Çok hoş bir sayı, bu üç. Seviyorum kesinlikle üçü. Bir elinin nesi var, iki elinin sesi var demişler. Üçün eli artık neyinin ne olacağını siz tahmin edin. Her neyse, onu geçtim.
Bence en mantıklı olan tercih, ana hedef olarak birer kişi belirlemek. Sonrasında yan hedef olarak diğerlerini belirlemek. Böylelikle herkes, en az iki kişiyi radarı altına almış olur. Baş şüpheli olarak üç kişi düşünürüz. Bunlaru da görev dağılımı olarak bölüşürüz. Sadece bir kişiyi araştırma gibi bir yükümlülüğümüz yok, öyle değil mi? Evet, öyle. O zaman şimdi bu üç isimi tartışalım, belirleyelim. Sonrasında bunları bölüşelim ve daha önemsiz olan yan hedefleri belirleyelim, ne dersiniz?"
Motivasyon Hayranlık; Göreve şöyle bir motivasyonla çıkar; Her yaptığı görev ona bir artı olarak dönecektir şeklinde. Eğer iyi bir başarı ve iyi bir sonuç aldıysa, bu Isshiki’nin övülmesini, tanınmasını sağlayacaktır. Ve bu da babasının dediği gibi onu, insanlar tarafından hayran duyulacak biri yapacaktır. Bu da onun en büyük motivasyon kaynağı denebilir.
Komplikasyon İmaj Bozukluğu; Görünümündeki bozukluklar falan, giysisinde yırtık tarzı ya da saçının başının dağılması gibi şeylerden rahatsız olur. Moralini falan bozar Isshiki’nin. Canını sıkar, görevi aksatmasına, bazen unutkanlığa falan sebep olur. Bu da görev tarzı şeylere eksi bir durum olarak yansır tabii. Bu da onun hayran kazanma planını falan etkileyebilir belki.
Ninjutsu NINPOU Karasu Bunshin no Jutsu - C Rank Shunshin - D Rank Sanzengarasu - C Rank
RAITON Kangehika - C Rank Ikadzuchi no Kiba - C Rank Kizetsu no Jutsu - C Rank
Hepiniz fikirlerini söylüyorsunuz, ancak henüz daha ortak bir noktada buluşabilmiş değilsiniz. En azından plan ve programınız daha oluşmadığı için aranızdaki konuşup bir şeylere karar vermeniz ve harekete geçmeniz gerektiğini biliyorsunuz.
Out:Üzgünüm dünyanın en dandik, en zoraki, en bilgi içermeyen, en kötü, en yazılmış olması için yazılmış GM mesajı için, ancak yapacak veya yazacak hiçbir şeyim yoktu.
Isshiki sözlerini sarfettiği sırada aklımdaki tüm hedefleri belirlemiştim. Usagi'nin çıkarımını mantıklı bulduğumdan Miyake'yi araştırmak ilgimi oldukça çekmişti. Diğer bir yandan Arakaki Hidemichi adlı iş adamını takibime alacaktım. Nedense kendi içimde onun aradığımız adam olduğunu hissediyordu. Hislerinde yanıldığım zamanlar olmuştu ancak bu, güçlü bir histi. Diğer yandan arkadaşlarımın da araştırmak üzere 2 adam seçmeleri gerekiyordu. Vaktimiz pek de fazla sayılmaz ne de olsa.
"Toplantıya çok zaman yok, ben Miyake ve Hidemichi'yi alayım. Siz de dağılıp kendi seçtiğiniz 2 kişiyi şöyle bi araştırırsınız. Bir şey bulamasak bile zararı yok. Yarına kadar boş oturmaktan daha iyidir. Her türlü o resepsiyona gideceğiz. Bugün aradığımızı bulamazsak yarın orada buluruz."
Evet, buluruz. Ne şekilde buluruz bilemem orasını. Belki içeri giremeyiz, kavga ederiz. Belki de içeri kolayca alınırız. Açıkcası oraya nasıl dahil olabileceğimiz hakkında en ufak bi fikrim yok. Ama bu bahsedilen Kanwa Randevuevi dedikleri yeri bulabilirsek ve yerini ezberleyebilirsek bizim için çok daha rahat olur. En azından mekan araştırmasını aradan çıkarmış oluruz. Bu sorumluluğu üstlense mi üstlenmesem mi diye düşündüm bir an. Açıkcası zihnim açık, cesaretim de tamdı. Hem de yeni bir yere gelmiş olmanın heyecanı beni sarıp sarmalıyordu. İşlerimi bitirdikten sonra bunu halletmek zor olmazdı.
"Ben Kanwa Randevuevine de bir bakayım. Gece geç dönebilirim o yüzden." dedikten sonra gözlerimi parşömene diktim. Yavaş yavaş parşömene elimi atmıştım ve ucundan kapatmaya başlamıştım. Diğerlerinin hedeflerini belirlemesini bekliyordum. Bu konuda biraz sabırsız olabilirdim, bunu bakışlarımla bayağı belli etmiştim. "Hadi yakalım şunu artık" iması çıkıyordu galiba bakışlarımdan. Yani ben bunu düşünüyordum. Diğerlerinin hedeflerini belirlemesini bekleyecek, parşömeni yakacak ve dışarı çıkacaktım. Miyake ve Hidemichi ile ilgili bulabileceklerime bir göz atacaktım. Zamanımızın az olduğunu bilmem beni hem tedirgin ediyor, hemde sabırsızlandırıyordu. Bakışlarımı daha da büyüttüm, ortama ciddi bir hava vermeye çalışsamda aslında gayet rahattım. Yani, şu anlık...
Gözünü seveyim 1. tekil
Karakter Kartı İsim: Kazuki Hayato Yaş: 18 Cinsiyet: Erkek Element: Doton Seviye: C-Rank Rütbe: Chuunin Ryo: 21.800 Prestij: Moumoku/3 Puan Kullanılabilir GP: 112
Vatansever: Daha iyi bir köy, daha güçlü bir köy ve köyünün menfaatleri adına yapamayacağı şey neredeyse yoktur. Görevlerine bu bilinçle çıkar. Onun kaybetmesi demek Nikkougakure'nin kaybetmesi demektir. Zafere ulaşma hissi onu zinde tutar ve ne olursa olsun kazanan tarafta olmak ister.
Komplikasyon
Migren: Bazı zamanlar dayanılmaz acı veren baş ağrıları yaşayabilmektedir. 20-25 günlük süre içinde mutlaka ve en az 1 migren atağı geçirir. 8 saat - 3 gün arası süren bu ataklar süresince Hayato'nun kişiliği berbat bir hal alır. Çekilemeyecek derecede huysuz ve gönülsüzdür. Baş ağrısı fiziksel ve zihinsel kapasitesini etkilemektedir.
Kabus: Hayatının belli dönemlerinde karşılaştığı ve belki de en çok sıkıntı duyduğu şey budur. Gördüğü can sıkıcı ve korkutucu kabuslar hayatını çoğu zaman cehenneme çevirmeyi bilmiştir. Genel olarak bir gölgenin onu sarıp yutması, kendi gölgesinin bir canavara dönüşüp ona zarar vermesi veya simsiyah katranla kaplı bir denizde boğulması gibi sahneler uykularını zehir etmektedir.
Ninjutsu
-Sanzengarasu | C Rank
Genjutsu
-Houkibo Disiplini | D Rank
-Kuroshiki | D Rank -Teishi | C Rank -Rishuu | C Rank