1. sayfa (Toplam 7 sayfa)
[Ame] Koruma

Gönderilme zamanı:
04 Şub 2016, 19:04
gönderen GM - Naruto
Görevde Bulunan Kişiler: Kiichi Asai, Wakahisa Yuudai, Yukimura Yabuko
Öngörülen Seviye: C Rank
Pasiflik Sınırı: İlk tur için 48, sonraki turlar için 24 saat.
Amegakure'den Sakae Kasabasına doğru yol alacak olan kervanın sahibi 3 tane shinobi istiyor kervanına eşlik etmesi için. Siz de bu shinobiler olarak görevlendiriliyorsunuz. Köyden Yağmur ülkesinin sınırına kadar olacak sakin bir rotası var kervanınızın. 5 at arabasından oluşuyor. En önde kervan sahibi ve kızının bulunduğu araba var. Siz ise istediğiniz arabaya binip inebiliyorsunuz. Diğer arabalarda sadece sürücüler var. Sondan ikinci arabanın sürücüsü oldukça kafa bir adam. Yanına yaklaşanı yaşadığı hikayelere maruz bırakıyor. Ne kadar doğru ne kadar yalan bilmiyorsunuz ama en azından yolu eğlenceli kılıyor adam. Diğerleri sizle muhatap olmuyorlar pek. Kervan sahibinin adı Isobe Kikaku. 40-50 yaşlarında, girişken bir insan. Baya bir tezcanlı. Hızlı hızlı konuşup sizi nasihat içinde bırakabilme kapasitesine sahip. Sürekli; gelecekte bir şeye ihtiyaç duyarsanız onu bulabileceğinizi, Sakae'ye hep uğradığını falan söylüyor. Kikaku'nun kızı Namiyo ise sadece Asai ile konuşuyor. Yuudai ve Yabuko'ya karşı hep yüzü asık. Hatta bazen onlar soru sorduğunda cevaplamadığı, tip tip baktığı oluyor. Asai'ye ise bunun tam tersi baya bir cana yakın davranıyor.
Yolun yarısına ulaşmış durumdasınız. Bu kervan ile geçen 2. gününüz. Chuuninler olarak birbirinizi ismen tanıyordunuz. Fakat şu geçen günlerde daha iyi tanıyabildiniz. Yuudai diğerleri ile iletişim kurmayı reddeden biri. Yabuko, çeşitli olaylarda insanlarla resmen yarışa giriyor ve Asai'nin geceleri uyumamasının nedeni Yuudai ve Yabuko'ya güvenmemesi mi yoksa bir sorunu mu var? Şuan ormanlık bir alanda ilerliyorsunuz. Görünürde en ufak bir şüpheli durum yok. 2 gündür olduğu gibi sorunsuz bir ilerleyişiniz var.
Re: [Ame] Koruma

Gönderilme zamanı:
04 Şub 2016, 19:39
gönderen Wakahisa Yuudai
İtalik yazılar geçmişi, düz yazılar şimdiki zamanı anlatır.
“Oğluma bak be, helal olsun ! Dünyanın en güçlü shinobisi sensin be oğlum, helal olsun sana !”
Babam nedense her yeni görevimde sırtıma üç beş kez vurarak benle gurur duyduğunu abartılı bir şekilde tekrarlıyor. Bu görev, Amegakure’ye olan saygımdan değil sadece. Tamam, belki yağmurlu havadan uzaklaşmak istemem de nedenlerde yer alıyor. Ama asıl neden, doğum yerimi göreceğim. Hava güneşli olacak, tahmin edebiliyorum. Belki içeriye girip bir göz atmamız için bize zaman verilmeyecek ama dışarıdan bile oranın görüntüsünü merak ediyorum. Umuyorum ki benimle çok fazla iletişim kurulmaz ve kendi kendime takılırım. İlla kurulacaksa da akıl yaşı benden düşük olmazsa mutlu olurum. Saygı icabında bir selamlaşırım da, öyle gelip de sohbet edip kaynaşmak gibi bir niyetim yok kimseyle.
Göreve gelecek isimler duyurulduğunda, şöyle bir göz atayım dedim ama, iki isim hakkında da bilgim yoktu. Pek bilinmez ama, beni etkileyen birini gördüğümde onların tüm tarihini araştırmak isterim, tabii imkanım varsa. Ama ya bu ikisi beni hiç etkilemedi, ya da hiç gelip selam vermediler. Tabii bu daha iyi bir seçim, bana selam vermenin sonu genelde iyi olmuyor, selam verenler için. Bu görev benim için çocuk oyuncağıydı. Bundan çok daha zorlu ve aksiyon riski olan görevlere çıktığımdan dolayı, kervanlardan birine oturur ve bizi rahatsız eden biri olursa çıkar işini bitirirdim. Ama bu sefer aynı şeyin olmasına izin vermeyeceğim. Amegakure bir can daha vermeyecek. Bunu Hiro’ya olan saygımdan yapıyorum, tanımadığım iki shinobiye olan sadakatimden değil.
Babam beni uğurladıktan sonra, ben de hızlıca yolun başlangıcına vardım. Sakae Kasabasına kadar gidecektik. Çok da uzak olmadığından işimizin kolay olacağını düşünüyorum. Her ne kadar böyle düşünsem de, kasabaya ne kadar yaklaşırsak riskin o kadar artacağını seziyorum. Ama bir kesinliği yok, risk bu. Doğal olarak bu riski kapatacak faktörler de biz oluyoruz. Kervan dendiğinde, biraz daha büyük olacağını düşünmüştüm ki, 5 at arabasından oluştuğu için zaten yol üstünde de pek fazla dikkat çekeceğimizi sanmıyorum. Umuyorum ki rahat yolculuklu, barışçıl bir görev olur bu. Isobe Kikaku adında bir kervan sahibiymiş görevin olmasını sağlayan. Ayrıca kızı da varmış. En öne geçtiklerini gördüm. Onun dışında kendini belli eden tek kişi, kervanlardan birinde bulunan bir amca ve hikayeleriydi. Hazır barışçıl bir görev isterken, onun arabaya geçmek en mantıklısı olacaktı. Biraz kafa dinlemiş olurdum en azından. Yola çıkmadan önce, herkes toplandığında ilk konuşmayı -garip de olsa- yapmaya karar verdim.
“Selamlar, ben Wakahisa klanından Yuudai. Umarım hepimiz için güzel bir görev olur.”
Yolculuk sonunda başlamıştı. Herkes yerini aldı ve ilerlemeye başladık. Bir ara sıkıntıdan daldığımı hissettim ve kendime geldiğimde oturduğum arabadaki amca müthiş hikayelerini anlatmaya devam ediyordu. Ben de dinlermiş gibi yapıp arada gülümsüyor, sesimi çıkarmıyordum. Neden bilmiyorum ama şu Kikaku adlı adamın kızı sadece aramızdaki kızla konuşuyordu. Benim selamıma bile yanıt vermemişti, gıcığıma gitti kendisi. Tabii umurumda olduğundan değil. Kızlar kızlarla erkekler erkeklerle konuşsun gibi bir mantığa da girmeyeceğim, çünkü gidip diğer kızıl arkadaşla da konuşmaya niyetim yok. Kendi gelip de hal hatır sormadıkça tabii. Saygı çerçevesinde konuşmak zorunda kalırsam bir iki sohbet eder, kenarıma çekilirim. Gün geçtikçe amcanın anlattıkları bulanıklaşmaya başlıyor, sanki…Derin düşüncelere dalarken, farkettim ki sabah olmuş. Uyuya kaldığım için biraz utandım ama, her neyse. Etrafıma baktığımda ağaçları gördüm, bu da bana bir ormanda olduğumuzu hatırlattı. İkinci gün başladı. Her an kendime
“Şimdi bir şey olacak, hayır şimdi.” gibi saçma hatırlatmalar yapıp kendimi tedirgin etsem de farkettim ki şu ana kadar şüpheli bir durum olmaması ileride de rahat rahat ilerleyeceğimiz anlamına gelir. Avantajlardan biri yolu yarılamamızdı. Bana yolun ilk yarısı bile fazla uzun gelmediğine göre zaten pek fazla yolumuz da kalmamıştır diye düşünüyorum. Ama bilemeyiz, gardımızı alıp beklemek en mantıklısı. Bu sırada, karnımın guruldadığını farkettim. Her ne kadar profesyonel shinobiler olsak da, insanız. Bu nedenle bulunduğum arabadaki sürücüye mantıklı bir soru sordum.
“Pardon ama, yiyecek bir şeyler var mı ?”
Re: [Ame] Koruma

Gönderilme zamanı:
04 Şub 2016, 20:56
gönderen Yukimura Yabuko
Köyün görevlerine çıkmayı seviyorum, para kazanıyorum onla içki alıyorum bazen kavga edecek birilerini bile buluyorum. Shinobi olmanın sevdiğim yönü savaşmak olsa gerek, görevlere verildiğim için mutluyum. Köyde var olduğumu bilen insanlar olduğunu düşünmemi sağlıyor. Ne kadar gerçekçi bir yorum tartışılır ancak hiç bir şey yapmadan yerinde oturup altın kafesinden dünyayı seyreden bir jounin olmaktan çok daha eğlenceli. Yeni insanlarla tanışıp onlarla kavga etmek daha eğlenceli, dostlar kazanmakta eğlenceli sayılır ancak görevimi bitirmek benim için ilk planda olsa gerek.
Köyün bana verdiği görev üzerine bir ticaret kervanını korumam gerekiyordu. Yanımda iki kişi daha olacaktı, yolculuk için yerimizi aldığımızda onlarla da tanışmış olmuştum. Chuunin olarak isimlerini bilsem de ilk defa görmüştüm yüzlerini. Asai ve Yuudai isminde iki kişiyle çalışmam gerekiyordu. Asai ismini ilk duyduğumda erkek sanmıştım, Asahi dediklerini düşünmüştüm. Okumam da pek iyi olmadığı için yanlış okumuştum aynı zamanda. Yuudai ile ilk karşılaşmam da beni pek şaşırtmamıştı. Gayet normal görünümlü bir adamdı, daha farklı birini bekliyordum. Hoş sıcak kanlı gibi de değildi ancak en azından selam verme yoluna gitmişti. Benim de ona karşılık vermem gerekliydi elbet ben de onlara elimi kaldırıp selam verirken "Ben de çöpte yaşayan süper elit taijutsucu chuunin Yukimura Yabuko! Plan yapmakta iyi değilim o yüzden ne derseniz yapacağım." deyip arabaların yanından yürümeye başlayacaktım.
En öndeki arabanın yanından gitmek istesem de kervan sahibinin kızı konuşunca yüzüme tükürecekmiş gibi bir hali var. O yüzden daha arkalardan takip etmek daha mantıklı gibi ancak en arkadan takip ettiğim taktirde birinin ayağına engel olmakta istemiyorum. Beş araba var esasen. Bir kişi ortada bir kişi ileride ve bir kişi geride olsa yeterliydi. Asai sanırım ileride olursa daha iyi olacak, lama kız ile konuşabilen tek kişi o gibi görünüyor. Arkadan ikinci sıraya da Yuudai geçmiş gibi görünüyor, mecburen en arkadan takip etmem gerekiyordu. Şemsiyemi açıp uygun bir yere oturduktan sonra yolu izlemeye başladım bende.
Yolu yarıladığımız zaman geldiğindeyse iyice sıkılmaya başlamıştım. Arada bir inip yürüyordum, oturmaktan her yerim tutulmaya başlayacaktı artık. Eğlenmek için içemiyorum da, insanın siniri bozuluyor. Yemek bulmak çöplükten daha kolaydı burada ancak yol epey sıkıcı geçiyordu. En arkadaki yerimden kalkıp eğlenceli olan adamın yanına gidecektim "Merhaba Oji-san bu yoldan epey gidip gelmiş mal sahibi burada bir şey mi oldu da bu kadar korumaya gereksinim duydu? Epey sakin geçiyor yol." diyecektim.
Re: [Ame] Koruma

Gönderilme zamanı:
05 Şub 2016, 01:56
gönderen Kiichi Asai
Geçmiş kendini hep tekrar etmek ister. Bu tekrar ise geçmiş ile gelecek arasındaki paralelliklerle bizim karşımıza çıkar. Sarı kart adam vardır mesela. Aslında şapkasındaki kardın rengi bir çok sebepten değişse de paralelliğin her baş gösterdiği anda ortaya çıkar kendisi....
Benim sarı kart adamın yok maalesef. Paralelliği bozmamı engellemesi için tutulmuş bir çalışana parası yetmemiş daha. Ama ona ihanet etmek gibi bir niyetimde yok zaten. Nedendir bilinmez ama evimden dışarı adım attığım nadir günlerden biriydi. Yemeğim filan da vardı aslında ama yağmurun kapüşonuma çarptığında çıkardığı sesi özlemiştim her halde. Köy meydanından yola koyulmuş, akademi, Ame-Chou binası derken yaşlı bir adama rastladım. Böylece aradığı üç kişiden de biri olabildim. Bir kervan işi. Para getiren, genelde olaysız geçen bir iş. Hem yağmur dışına adım atmak için de iyi bir fırsat.
Koşar adımlarla apartman dairemdeki her zaman hazır olan görev çantamı kaptım. Adam ben gelene kadar boşta kalan kontenjanı doldurmuştu bile. Klasik tanışma prosedürü sadece kendimi ''Asai'' olarak tanıtıp geçmiştim. Hafızamda yeteri kadar yer etmiş kişi değillerdi. Ama ufaklıktan olsa gerek yüzleri az buçuk eski zamanları andırıyordu.
Beş tane arka arkaya sıralanmış arabadan birini seçmem gerekiyordu. Uyuklamak isteyip de başaramadığım zamanlarda en arkadaki kervanın tepesine uzanıyordum. Onun dışında anlattığı anılarıyla zaman öldüren bir amca da vardı. Kafa adamdı aslın da ama onunla da çok konuşmamıştım arada bir ismimi sorup denemeler yapsa da. Ben sadece dinleyici olarak kalmayı yeğliyorum. Konuştuğum tek kişi kervanın sahibi Amca Kikaku ve onun kızı, Namiyo. Eğlenceli ve bolca gülümseyen biri. Naptın, neptinden öteye gitmese de konuşmalarımız çevresine yaydığı enerji bazen kendimi iyi hissetmek için iyi bir yol. Kervancı ile olan konuşmam ise sadece temel ihtiyaçları karşılamak için. Yemek, su, battaniye, kahve. Hatta ilk gece onların odasında yemeğe katılsam da sessizliğimi bozmadan sadece saygıdan olan konuşmalar vardı. Saolun teşekkürler filan...
Boş anlarımda karşıma çıkan şu kervan paralelliği hakkında düşünürken çevreyi izliyordum. Diğerleri hakkında az buçuk birkaç fikir sahibi olabilme fırsatı sahip olmuştum. Ama paylaşmanın pek bir yararı bile olacağını zannetmiyorum.
İkinci günün başlangıcına bizzat şahit olduğum için güneşin doğuşunu şafakta beyaz cübbeli ve asalı yaşlı bir amcayı arayarak geçirdim. Beşinci güne daha vardı ama yolu buralara da uğrar diye bir umut vardı içimde. Kikaku Amca uyandığından emin olduğumda ne kadar daha yolumuz kaldı diye sordum. Merek vardı çünkü. ''Bu gece bilemedin yarın varırız Sakae'ye'' şeklinde bir dönüt almış ve yaşlı amca ve ordusunu görememenin yaşatacağı üzüntüyle birlikte tıpış tıpış beşinci arabanın tepesine zıpladım. Sıkılmamıştım daha boş boş çevreye bakınmaya her halde.
Re: [Ame] Koruma

Gönderilme zamanı:
06 Şub 2016, 02:17
gönderen GM - Naruto
Sondan 2. at arabasında yolculuk eden Yuudai sürücüye yemek konusunu sorunca adam yanında duran çuvalı işaret ederek "Şurada atıştıracak bir şeyler olacaktı." diyor. Çuvalı açarsan içinde ekmek, zeytin ve salam benzeri atıştırmalık yemekler bulabilirsin. Bu sırada Yabuko en arkadaki arabadan ayrılıp yanınıza geliyor. Selamına "Hoş geldin yeğen, geç otur yanıma!" diye sıcak bir cevap alıyor. "Yol oldukça sakin evet, ama bu yollarda başına ne gelir bilinmez. Mesela 1-2 ay önce buradan 1 gün mesafe ötede ilerliyoruz tamam mı?" diye başlıyor anlatmaya. "Yolun kenarında iki kadın var. Oraların yakınlarında da yerleşim yeri yok yani. Nereden gelmişler acaba falan diyorum. Şimdi bileceğiniz gibi yollarda her gördüğüne güvenmeyeceksin. Bizimkiler yok dediler mesela almak istemediler o iki kadını. Ben de son arabayım. Onlar ilerlerken el ettim karılara gelsinler benim arabaya binsinler diye. Sessiz olun dedim. Bunlar bir teşekkür ediyor, minnettarız diyorlar falan. Sesleri biraz garip geldi orada kıllandıydım ama sorun etmediydim. Ağzım laf yapar anlamışsınızdır. Yol boyunca sohbet ettik karılarla. Akşam çektik şu az ötedeki kasabada bir han var oraya. Karılar tabi yanmış tutuşmuş bana. Tuttular beni odalarına götürdüler. Başladılar soyunmaya. Ne şanslıyım be derken bir baktım amına koyayım! İkisinde de na bu kadar-" kolu ile 10-15 cmlik bir alanı gösteriyor "yarrak var. Dedim şansımı sikeyim. Tabi yollarda karı bulmak zaten kolay değil. Dedim delik deliktir yani." Sonra dönüp ilk yanındaki Yabuko'ya bakıyor. Ardından da arabanın içindeki Yuudai'ye. "Heh, yaşlar o kadar küçük değil. Size benden tavsiye bakın. Her şeyi deneyin, sadece çok dile getirmeyin. "
Asai son arabanın üstünde bu hikayeyi duyuyor. Etrafta da garip bir durum yok. İlerlediğiniz yolun sağında da solunda da uzun ağaçlar var. Bulunduğunuz alanda yağmur yağmıyor. Öğle vakitleri olmasına rağmen fazla güneş ışığı alamıyorsunuz. Amegakure'den aşina olduğunuz bir durum bu ama burada nedeni yağmur bulutları değil, ağaçların gölgesi. Sakin sakin ilerlerken en öndeki arabadan Namiyo'nun "Asai-chaaaan! Yanıma gelsene!" diye çığırdığını duyuyorsunuz farklılık olarak.
Re: [Ame] Koruma

Gönderilme zamanı:
06 Şub 2016, 02:39
gönderen Yukimura Yabuko
Eğlenceli adamın yanına gittiğimde yemekten konuşuyorlardı, ben de onlara katılayım madem diye düşündüm. Tek başına onca yol çekilmiyor, hoş bu adamın hikayeleri de bitmek bilmiyor. Atıştırmalık çuvalı varmış en azından, dinlerken yemek yiyebilirdim. Adama selam verdiğimde yanına davet etmişti. Bende şemsiyemi diğer elime aldığım gibi adamın yanına atladım. Sorumun cevabı yolun genel olarak sakin geçeceği yönündeydi ancak ne beklenir bilinmez, doğru söylüyor belki de soyguncular gelebilir.
Ne olur ne olmaz, biz yine de temkinli olalım. Zarar gelmez temkinli olmaktan hem geçenlerde ilginç bir şey olmuş, izbe bir yerden iki tane kadın almış adam. Burada ne işleri olabilir tabi soygunculardır, hayır hayır değillermiş. Galiba hayat kadını, hayır öyle de değiller gibi. İki kadını birden maşallah hiç o tipte yok ama derken can alıcı yere gelmiştik. Yuudai'ye adamın sözleri bittikten sonra bir bakış atacaktım. Sakın deneme der gibi bir bakış.
Bu sırada şımarık kız en öndeki arabadan köpeğini çağırır gibi Asai'yi çağırıyordu yanına. Ben de geriye dönüp "Önde birinin olması iyi olur aslında." diyecektim, belki onu harekete geçirirdi söylediklerim. Sonrasında yanımdaki adama dönüp "Her şeyi de denememek lazım bence hehehe..." diyecektim, sonrasında "Hem benim köyde benim yavuklum var, ev alacak parayı biriktireyim bi yaza da düğün yaparız." diyecektim. Gerçekten de köyümde beni bekleyen birisi vardı, belki bıkarsam tek başıma olmaktan evliliği düşünebilirdim. Konuşkan adama bir sorum daha vardı, hemen onu da sorayım madem... Adama dönüp "Bu kızın olayı ne dayı. Bana bakınca ağzıma tükürecek gibi duruyor." diyecektim.
Yolculuğumuz devam ederken etrafta hoş bir manzara vardı, yağmur kesilmişti ancak etrafımızdaki uzun ağaçlar nedeniyle ışık pek gelmiyordu. Birisi saldıracak olsaydı burada saldırırdı sanırım, yolun devamını bilmiyorum ancak yol izbe sayılır ve etrafta çok sayıda ağaç olduğu için saklanmakta aynı şekilde kolay. Işıkta pek olmadığı için gölgelerden etrafta birisi olup olmadığını anlayamayız. Yuudai'ye dönüp "Etraf fazla kapalı, birimiz arkaya geçse fena olmaz. Asai de önden bekleniyor zaten." diyecektim.
Re: [Ame] Koruma

Gönderilme zamanı:
06 Şub 2016, 04:26
gönderen Kiichi Asai
Vücudumun ağırlığı taşıyabileceğimden fazla gelmişte yer çekimine yenik düşüp ıslak ve ahşap zemine yapışmışcasına uzanıyordum. Ağaçları izlemekti asıl amacım burada fakat gökyüzüne ve ağaç dallarının arasından gözlerime düşen yağan yağmur ve yapraklardan akan damlalarına maruz kalıyordum.
Fakat en klişe cümleyle söylersek gözlerimin görmemesi duymadığım anlamına gelmez denen bir olay gerçekleşiyordu önümdeki arabada. Hareketlilik ve biraz da gürültü vardı. Şahit olmak zorunda kaldığım kaçıncı hikayeydi kim bilir. Garip bir şekilde sonu da mutlu bir sonla bitiyordu adamın anlattığına göre. Ne de mutlu son ama. Çift delik beklerken tek bir delik ve yanında ona uygun bir golf sopası.
İstemeden de olsa şahit oldum adamın anlattıklarına. Yüzümde hınzırca bir gülümseme vardı ve o golf sopalarından birine maruz kalmasına istiyordum. Fanteziler fanteziler işte. Biraz da o acı acı çeksin. Belki de bu anısını anlatamasın. Diğerleri arasına her çıktığında dalga konusu olsun. Bu heyecan ve muziplikle anlatamasın istiyorum bu hikayeyi. Kendimi çok kaptırdım galiba. Aslında hiç de ilgilendiğim bir konu değildir de heee... Sonra sesler biraz kısıldı zaten. .Ben de koptum oradan. Ama savaşa girmeye hazır bir barbarın atabileceği battle cryları aratmayacak türden bir bağırış ve sonradan orman boşluğun içinde devam eden ve giderek kısılan yankıları adımı sayıklıyordu.
Namiyo için en öne kadar gitmem gerekiyordu. Eğer üstün shinobilik yeteneklerim beni hayal kırıklığına uğratmazsa birkaç kez sayıklayıp -araya ufak küfürler de sıkıştırıp- arabaların üzerinden seksek oynamaya gelmiş bir tavşan gibi ilerleyecektim. Tek tek ileriden ilerlerken de Namiyo'ya cevap maiyetinde ''Yine ne oldu Namiyo-Chwaaaan!!'' diyerek öncelikle karşılık verecek mümkünse de onun vagonunun tepesine ulaşınca da az önce sesimi ne normal oranından da yükselttiysem bu sefer de o oranda kısarak belki de Namiyo'nun bile duyamayacağı bir sesle ''Geldim'' diye çıkacaktı kelime ağzımdan. Sonrası da neler istediğini öğrenmekten ibaret kalıyor zaten.
Re: [Ame] Koruma

Gönderilme zamanı:
06 Şub 2016, 10:52
gönderen Wakahisa Yuudai
Sanırım artık amacıma ulaşmama çok az kaldı. Yağmur kesildi. Bu hissi uzun zamandır duymamıştım. Oraya yaklaştığımızı hissediyordum. Geçmişimdeki olaylar gözümün önünden geçiyor gibiydi. Belki de mutluluktu bunun nedeni. Şimdilik fazla güneş görmesek de, şu ağaçların içinden geçtikten sonra güneşi de göreceğime inanıyorum. Ben, çok mutluyum. Hem de çok. O sırada Yabuko adlı çocuk da bizim arabaya geçti. Bakalım şimdi ne olacak. Umarım benle uzun bir sohbete girmez.
Soruma cevabı hızlıca aldım ve amca bana bir çuval gösterdi. Çuvalın içinden ekmek ve salam aldım ve kendime bir sandviç yapmaya başladım. O sırada Yabuko, amcaya yolun sakinliği ile ilgili bir soru sordu. Ve o anda adam bir anlatmaya başladı, bir daha duracağını sanmıyorum. Sandviçimi yerken anlattığı şeyler midemi o kadar bulandırdı ki, kusacak gibi oldum. Önce iki kadından bahsetti, onları aldıktan sonra bir baktım ki inmişler sekse hazırlanıyorlar. O sırada midem bulanmaya başladı, hele ağzından o sözler çıktıktan sonra. Yani bu amcanın düşüncesine göre iki travestiyle sevişmekte sorun yok, çünkü "delik deliktir" gibi bir felsefesi var. Şaşkın gözlerle amcaya bakıyordum, o anda Yabuko bana bir bakış attı, bakışın ne anlama geldiğini tahmin ettim ve tek diyebileceğim şeyi dedim. "A-asla." Adam da denememizi önermiş olsa bile, hayır. Düşününce, neden travestileri... Her neyse.
Her şey normal ilerlerken, önden yine zevk verici sesler geliyordu. Bu da tabii insanı "Ortada travesti, önde lezbiyen. Ne kadar barışçıl bir görev" diye düşündürüyor. Ve Yabuko da o sırada birimizin arkaya geçmesi gerektiğini söyledi. Şöyle uzun bir süre yüzüne baktım. Ama bu lafı bana söylediğine ve kendisi geçmediğine göre, benim geçmemi istediği belliydi. Ben de tek cümleyle arabadan çıktım. "Tamam, seks muhabbetiniz kolay gelsin beyler." Zaten bu ortamda daha fazla dursam şu sandviçi bitiremeyeceğim.
Zaten arkada tek bir araba vardı, ben de oraya oturdum. Sürücüye selamımı verdim ve sandviçimi yemeye devam ettim. İçimden resmen "Umarım bu adam hikayesi olmayan bir adamdır." diye dua ediyorum. Tüm bunlar olurken, sandviçimi bitirdim. Katanamı elime alıp incelemeye başladım. Elimde durması daha iyi, çünkü herhangi bir saldırıda daha hızlı yanıt vermemi sağlayacaktır.
Re: [Ame] Koruma

Gönderilme zamanı:
07 Şub 2016, 23:02
gönderen GM - Naruto
"Kikaku-sama kızının üstüne çok titrer. Artık nasıl büyüttü bilmiyorum ama ben tanıdığımdan beri Namiyo erkeklere pek iyi davranmaz, ben dahil. Ne düşünüyorlar bilmiyorum. 45'imi geçtim, 17-18 yaşındaki kıza mı bakacağım? Tabi yani verse her türlü... Neyse." diyerek kendi kendine gülüyor sürücü Yabuko'nin sorusuna karşı. Bu sırada Asai öndeki arabaya doğru harekete geçiyor. Yuudai de böylece arkadaki arabada yerini alıyor. Sürücü yanındaki Yabuko'yu hafiften dirseği ile dürttükten sonra
"Senin manitaya... Hiç çaktın mı lan?" diyor piç piç.
Yuudai de arkadaki arabaya geçiyor. Buradaki sürücü umduğu gibi sessiz sakin bir adama benziyor ve Yuudai'nin selamına kafası ile karşılık veriyor sadece. Yuudai de oturup sandviçini rahat rahat yiyebiliyor. Çevre hala çok sakin. Herhangi bir tehlike göze çarpmıyor. Öndeki arabadan gelen konuşma seslerini duyabiliyorsun rahatça.
Asai arabaların üstünden atlaya atlaya en öndekine ulaşıyor. Namiyo arabanın içinden el ediyor sana içeri girmen için.
"Sıkılmıyor musun arkada o dangalaklarla Asai-chan?! Gel biraz sohbet edelim. Kitap okumayı sever misin mesela?" diye soruyor kız heyecanlı heyecanlı. İçeriye girersen kızın teslim edeceğiniz çuvalların üstüne oturmuş olduğunu görebilirsin. Çantasını karıştırır durumda.
Namiyo'nun temsili resmi
Re: [Ame] Koruma

Gönderilme zamanı:
08 Şub 2016, 02:47
gönderen Yukimura Yabuko
Sorumun cevabını yaşlı adam direk yanıtlamıştı, kızı nasıl büyüttüğünü bilmiyordu ama genel olarak erkeklere iyi davranmadığını söylemişti. Babası belki de kötü yanını göstermişti kim bilir, elbet bir dil yarası vardır. Herkes herkesi sevecek değil, hem belki kız kızlardan hoşlanıyodu. Ben dişi olsam bende dişilerden hoşlanırım. Erkeklerin hiç bi çekici yanı yok, varsa nasıl var anlamıyorum. Benim gibi bir alkolik, hemde çöpte yaşayan birisi... Bilemiyorum belki de kadınlar mazoşittir doğumdan. Başka mantıklı bir açıklama getiremiyorum bu duruma. Tabi bizim arabacının uçkuruğu yaş sınırı dinlemeden koşturuyor. Kendisi ellisine gelmiş torunu olacak yaştaki kızı düşünüyor. Tatlı adam da kafasında bir iki tahta eksik.
Adamın söylediklerinden sonra gülmek gelmişti içimden bende biraz sesli bir şekilde güldükten sonra dirseğiyle beni dürtmüştü ve bu adamdan beklendik bir soru gelmişti. Soracaktı tabi, yavuklum var dedikten sonra bu adam bunu sormasa kafamı koparırdım yerinden. Tabi soracaktı.Adamın sorusuna biraz utanarak "Yok abi hiç yapmadım." diyecektim sonrasında da daha ciddi bir ifade ile "İyi hoş diyorsun da ben shinobiyim nihayetinde.Onu tek başına bırakamam. Önce yaşamayı becermem gerek." diyecektim. Ardından "Senin çoluk çocuk var mı dayı, hem bak belki Yuudai çakmıştır birine ona soralım bi de." diyecektim. Arkama dönüp "Yuudai sen çaktın mı birine koç?" diyecektim.
Bu sırada yolu izleyeyim bende, sorunsuz geçecek gibi görünüyor ama tetikte olmanın zararı olmaz. Ne taşıdığımızı da bilmiyorum, hoş bilmeme de gerek yok zaten. Bir sorun da çıkmayacak gibi, sürekli bunu düşünüyorum istemsizce tetikte olmaya zorlasam da kendimi yol aynı şekilde devam ediyor.Bazen kıvrımlar değişiyor, bazense tek düze düm düz bir yol hiç bir şey değişmiyor. Kuşlar bile aynı sanki. Ne bitmez yolmuş arkadaş...