1. sayfa (Toplam 5 sayfa)

[Ishi] Fırtına

MesajGönderilme zamanı: 04 Şub 2016, 08:29
gönderen GM - Naruto
Görevde Bulunan Kişiler: Hamaguchi Daichi, Shijou Giin
Öngörülen Seviye: C Rank
Pasiflik Sınırı: İlk tur için 48, sonraki turlar için 24 saat.

Sabahın ilk ışıklarıyla sıcacık yataklarınızdan veya her nerede geceyi geçirmeyi tercih ettiyseniz oradan ayrılıyor ve beklemediğiniz bir yolculuğa doğru adımınızı atıyorsunuz.

O gün hangi sokakları devriye gezeceğinizi kontrol etmek amacıyla görev panolarına seğirtirken karşılaştığınız tek şey yolunuzu kesen bir Jounin oluyor. "Bugün devriyeci değilsiniz." diyor adam size. "Dağ eteğindeki ufak bir kasabadan yardım isteği geldi. Çobanlarının dağda mahsur kaldığından neredeyse eminler. Malum, havalar da epey karman çorman bugünlerde, pek olası o yüzden." deyip, kamp çantalarınızı teslim edip gönderiyor sizi.

Sahi, Ishigakure'nin yakıcı sıcağı yılın sadece bu döneminde rahatsız etmiyor sizi. Güneş tepeye çıkana kadar dudaklarınızı çatlatan kuru soğuk, önleminizi almadıysanız iliklerinize işliyor. Yine de çok sert ve zorlu koşullar altında da değil insanlar. Tabii, dağ eteğinde yaşamıyorlarsa.

Kurobe Vadisi'ndeki sıkı önlemler sizin için tek seferliğine biraz genişletiliyor ve takip etmek zorunda olduğunuz patikalar yerine kendinize yeni yollar çizmenize izin veriliyor. Ağaçtan ağaca zıplıyor, açık alanlarda kaptırıp koşuyorsunuz. Bir kaç bozkır, koruluk geçiyor, iki üç de tepe derken yaklaşık sekiz saatlik yardırışınız sonrasında enerjinizi ve harcadığınız çakranızı geri toplama ihtiyacı hissediyorsunuz.

Vakit, güneşin konumuna ve hissetmeye başladığınız ekstra sıcaklığa bakılırsa öğlen 1-2 civarı. Bir tepede sırtınızı yaslayabileceğiniz kayalı rahat bir konum buldunuz ve kamp malzemelerinizi çıkararak yayıldınız. Çantalarınızla birlikte verilen atıştırmalıklarınızı kemiriyorsunuz, dinlenirken bir yandan. Kafanızdan neler geçiyor, Kami'ler bilir. Belki de birbirinizle sohbet ediyorsunuz.

Sahi, siz tanıştınız mı? Yoksa birbirinizi zaten tanıyor muydunuz?

Re: [Ishi] Fırtına

MesajGönderilme zamanı: 04 Şub 2016, 19:19
gönderen Hamaguchi Daichi
Tatlı uykumdan, tamamen biyolojik nedenlerle uyandım. İnsanların uyanmaları için her zaman dışsal etkenlerin olması gerekmez. Göze vuran bir ışık, yorgandan taşan bir bacak... Uyuduğum uyku yetti ve uyandım. Rüya falan da görmedim. İyisinden ya da kötüsünden...

Uyandıktan sonra yaptığım şeyler de oldukça sıradan ve rutindi. Anlatmıyorum bile. Gerçi kahvaltı masamda zeytin hiçbir zaman olmaz, o farklı sayılabilir. Sevmiyorum işte, banane...

Hazırlık kısmından sonra da her gün olduğu gibi görev panosunu kontrol etmek için yola çıktım. Geceden kalan soğuk, güneşe rağmen etkisini sürdürüyordu. Buraların havası böyle zaten, sabahları soğuk oluyor öğleyin de bir başlıyor ısınmaya tutamıyorsun. Buna da şükür tabii, en azından 7/24 yağmur yağmıyor. Hehehe... Ayrıca unutmadan buradan ceketime selam söylemek istiyorum. Krem rengine kurban olduğum kapüşonlum, sen olmasan ne yapardım bu soğuklarda? Seviyorum seni, hep benle kal.

Bu kısma kadar her şey normaldi. Ama panoya yaklaştıkça işler karıştı. Deja vu... Geçen seferki gibi bir Jounin çıktı ve bugün devriyeye çıkmayacağımı, dağda mahsur kalan bir çobanı kurtaracağımı söyledi. Sonra da elime bir çanta yanıma da bir görev arkadaşı verip yolladılar. Geçen sefer de olaylar aşağı yukarı böyle gelişmişti... Yok ya!

Olay acil herhalde ki ulaşımımız için kurallar esnetildi. Adamla iki kelam edemeden çıktık yola. Yolda da aynı hızı koruduk. Hem sağda solda uçarak gittiğimizden hem de hiç oyalanmadan ilerlediğimizden mesafe kat etme konusunda epey iyi sonuçlar aldık. Ayrıca iyi kondisyon varmış bizde. 7-8 saattir yolculuk ettikten sonra ilk molamızı verdik. Kendimize rahat bir köşe bulduk, verilenlerden tıkınmaya başladık.

Evet, şu an arkadaşla iletişime geçmek için uygun bir an olsa gerek. Bugün zaten üstümde bir sakinlik var. Buraya kadar göreve geldik hala yakınmadım, sövmedim... Yok hacı, bugün takımdan yana bir sorun çıkmaz. Çünkü genelde ben bir sorun çıkarmayınca sorun çıkmıyor takımda. Ben de çıkarmayacağıma göre tamamdır, rahatız. Başarılı bir görev olsun istiyorum, çoban dönsün evine, kavuşsun ailesine. OHA LAN! NE İÇİRDİNİZ BANA NE DİYORUM LAN BEN!?

Dur dur, adamla iletişime geçeyim artık. "Konuşmaya fırsatımız olmadı en azından ara vermişken tanışalım." diye konuya girdikten sonra "Ben Daichi." diye oldukça kısa bir şekilde kendimi tanıttım. Fazlasına da pek gerek yok gibi. Bunun haricinde şimdilik aklıma diyecek bir şey gelmiyor. Yani fırsatımız olmadı şimdi konuşalım falan dedim demesine de aklımda konuşacak bir şey yokken iletişimi zorla devam ettirmeye de gerek yok bence. Belki o bir şeyler der. Önce kendini tanıtsın da bir. İlginç de birine benziyor.

Re: [Ishi] Fırtına

MesajGönderilme zamanı: 05 Şub 2016, 04:37
gönderen Shijou Giin
Out:
Sayın GM'im,görev arkadaşım.Bu görevlik deneklerimsiniz,1.kişiden yazacağım. :twisted:


Sağ elim göğsümde,sol elim önümdeki deri kaplı kitabın üzerindeydi.Dudaklarımdan ardı ardına fırlayan kelimeler fısıtlıdan ileri gitmiyordu.Ne dediğimden emin değildim.Açıkçası rutinleşmiş bu eylemde,aldığım nefesten dahi emin olamıyordum.Tarif etmek gerekirse...Sol elimden akıp giden his,diğer elimle kalbime erişiyor ve tüm bu cümlelerin kaynağı oluyordu. Çevremdeki auranın farkındayım.Burada olduğunu biliyorum. Gözlerimi kapattığımda göğsümdeki hafif seğirmeyi hissediyorum.Tanımlayamadığım soyut bir his.Cümlelerim hızlanıyor.Saygı dolu itaatten farklı bir hâl alıyor hatta.Korkuyla hızlanan nefesim,kelimeleri bir çırpıda söylememi sağlıyor.Sonrası ise derin bir rahatlama...Birşeyi başarmış olmak gibi.. Gözlerimi her insanın yapacağı gibi göğe,yukarıya değil de odamın en karanlık köşesine yöneltiyorum.Beklentileri yerine getirdim.Her birinin ismini zikrettim ve şimdilik,bu onların dünyadaki tek izleri.Ve ben,karanlığın ötesinde onları görebilen tek insan olarak,onların en büyük aracısıyım.

Deri kaplı kitabı masamın çekmecesine koyarak kilitlediğimden emin oluyorum.Bu evin pek ziyaretçisi olmasa da risk almak istediğim bir konu değil bu.Ardından oda içinde yaptığım birkaç düzenlemeden sonra gün için kendimi hazırlıyorum.Temizlenmiş üniformamı giyiyorum ve ekipman çantamın sayım aşamasını geçmesiyle belimdeki yerini alıyor.Önce camı açıp ardından duvar saatine bakıyorum.Geç kalmış sayılmam.

Kahvaltı yapmamak..Sanırım bu da sabah vakitleri için oturmuş ikinci rutinim.Devriyeler esnasında birkaç yere uğramak ve atıştırmak daha çok işime geliyor.Çok klişe olabilir ama köy haklıyka yakın olmak falan işte.Henüz dişe dokunur bir yararını göremedim ama yarar beklediğimi de söyleyemem.Onlarla gerçekten yakın olmak,güvenlerine lâyık olmak beni her açıdan bir shinobi gibi hissettiriyor.Derinlerde,zihnimizin en uç noktalarında düşünce olarak ayrılıklar yaşasakta...Köyümün insanları.

Sakin bir şekilde panoya yaklaşırken önüme çıkagelen jounin muhtemele önümdeki birkaç günü tamamen değiştirecekti. "Dağ...Yardım...Mahsur..." Paketlenip yola atılma hızım yüzünden bu diyaloglara tam hakim olamamıştım.Sırtıma takılan çanta,önerilen rota ve birkaç talimat.Karnımı doyurmama hatta ayılmama bile zaman kalmadan yolda bulmuştum kendimi.Rahatlatıcı tek nokta,köy ve Kurobe Vadisi yolundaki önlemlerin biraz gevşemiş olmasıydı.Bu nedenle aynı göreve atanan chuunin ile tek kelime etmeden,telepatimsi bir karar alma mekanizması ile,en kestirme rota üzerinde gidebiliyorduk.Üniformamın içine işleyen soğuk hava ve miğde gurultularım eşliğinde...Açlık beni hem güçten düşürüyor hemde hedefe hızlı ulaşma konusunda tetikleyici bir etki yaratıyordu.Sonuç olarak atik sıçramalar,hızlı adımlar bana muhtemelen hiç erişemediğim bir fiziksel kondisyon sağlamıştı.

Alnımdaki ter damlalarını silerken seçtiğimiz kamp alanına kurulmaya başlıyorum.Kamp malzemelerinden ziyade ilk hedefim çantaya koyulan besin öğeleri oluyor.Güneşten kaçıp sığındığım bir gölgelikte bunlara saldırıyorum.Aşırı doyurucu bulmuyorum bunları ancak miğdemin bir canavara dönüşmesini engelliyor en azından.

Varlığını tekrar keşfettiğim chuunin konuştuğunda birkaç saniye duraklıyorum.Önceki görevim hızlıca canlanıyor aklımda.Aki bir yana diğer iki asabi chuunin.. "Göreve yollanma şeklimizi düşününce..Evet öyle oldu biraz." Elimdeki paketin kalanını biraz kurcaladıktan sonra tek hamlede bitiriyorum. "Shijou Giin.Memnun oldum Daichi-san." Riku,Hachiman.Tekrar aynı muameleyi görmek istemiyorum açıkçası.Bu yüzden biraz daha geride durduğum söylenebilir. "Bir saat dinlenmemiz yeterli olur sanırım.Ardından tekrar yola çıkarız."

Re: [Ishi] Fırtına

MesajGönderilme zamanı: 06 Şub 2016, 03:21
gönderen GM - Naruto
Kemirttiğiniz atıştırmalıklardan midenize mutlulukla inen vitamin ve mineraller, kurduğunuz geçici kampta vücutlarınızın iyice bir ısınmasına yardım ediyor. Günün bu saatinde güneşin sayesinde ateş yakmanıza gerek olmadığını biliyorsunuz ancak, aynı şey günün ilerleyen saatlerinde geçerli olur mu, pek emin değilsiniz. Geçen her dakika enerjiniz biraz daha yerine geliyor. Ortalık ise, çok değil bir on beş yirmi dakika önce yardırıyor olduğunuzu inkar edercesine sessiz ve sakin. Uzaklardan arada bir sakin sakin kuş sesleri geliyor sadece o kadar. Bir de az önce garip bir hışırtı geldi: Fırlamadınız yerinizden amma, gardınızı da şöyle hafiften almadınız değil. Meğerseniz sincapın tekiymiş. Utanmadan korkmadan geliyor kurduğunuz kampın ortasında gezinmeye başlıyor, belki de atıştırmalıklarınızdan otlanmak istiyor kerata. Ah bir de, ne sevimli şey öyle o?

Bu arada da tanışıyorsunuz kısa bir şekilde. Öyle ki bir dinlenme sürenize yakışmıyor bu kısalık. Sekiz saatlik yardırışınızın karşılığını bu süre verir mi bilinmez ama, 40 dakika daha burada başbaşa olacağınızın farkına varıyorsunuz tanıştıktan sonra.

Belki bu süreyi sessiz sessiz usluca geçirirsiniz, belki de konuşacak bir çift laf daha bulursunuz. Pek tabii başka şeyler de yapabilirsiniz elbette, size kalmış ama bu tur yine kamp alanınızdasınız.

Re: [Ishi] Fırtına

MesajGönderilme zamanı: 06 Şub 2016, 21:27
gönderen Hamaguchi Daichi
"Ben de memnun oldum." diyerek ben de memnuniyetimi belirttim öncelikle. Gerçi daha memnun olmalık bir olay olmadı ama kibarlıktır yani. Sonraki dediklerini de "Oluur." diyerek onayladım. Sonra da kıtı kıtı azığımı yemeye devam ettim.

ANA SİNCAP! HEMEN ÖLDÜRELİM! ETİNDEN DE FAYDALANIRIZ KÜRKÜNDEN DE! ZATEN KESİN BİRİLERİ CASUS OLARAK YOLLAMIŞTIR ŞİRRET HAYVANI! HEMEN ŞARJÖRÜ DOLDURUP TARAMALIYIM! RARARARARARA!

Hayır.

Korktum vallahi. Daha tehlikeli bir şeyler bekliyordum. Şu gudubet Shinano Dağı'ndan iyi bir şeyler çıkacağını hiç düşünmüyorum. Geçen sefer geldiğimizde milletle birbirimize girdik bu sefer dağda mahsur kalan çobanı kurtarmaya gidiyoruz. Tehlikeli bir şey fırlamasını beklemem doğal olsa gerek. Sincap çıkınca şaşırdım. Sevimli de bir şeymiş ha. Acaba benim kuyruğum olsa nasıl olurdu? Bununki gibi kabarık bir tane. Bence yakışırmış ama olsun, böyle de güzelim. Bence... KEŞKE OLSAYDI, BENDEN TAM SİNCAP OLURMUŞ. Küçük de bir şeyim zaten.

ÖHM, NEYSE.

Şimdi, daha çok zaman var. Böyle boş boş oturmakla geçmez zaman. Önce şu sincaba kenardan köşeden bir şeyler koparıp atayım. Cidden casus falan değildir herhalde, karnı doysun bari yavrucağın. Sonra da sohbeti tekrar başlatayım.

"Daha önce birilerini kurtarmakla ilgili bir görevde bulundun mu? İlk defa bu tarz bir göreve çıkıyorum. Açıkçası ne yapacağımız hakkında hiçbir fikrim yok." Belki bu konuda tecrübeli olduğundan bu göreve vermişlerdir Giin'i. Kapabileceğim bir şeyler varsa kesinlikle çok işime yarar. Çobanın hayatını da kurtarmak istiyorum, ailesine kavuşsun adam. Aile demişken, kendime not: Abimi ziyaret etmeliyim, çok erteledim.

Re: [Ishi] Fırtına

MesajGönderilme zamanı: 07 Şub 2016, 00:33
gönderen Shijou Giin
"Hayır,çıkmadım." Kalan son krakerimsi şey ağzıma doğru yaklaşırken duraksadım.Gözlerim paketin boş dibi ve ortada dolanan sincap arasında gidip geliyordu. "Açıkçası gittiğimiz yer hakkında bilgilerim de kalburüstü seviyede." Midemin kalanını gittiğimiz yerde doldurabileceğimizi varsayarak elimdekini sincapın önüne attım.Çantamda bunların devamı olup olmadığını bilmiyorum ama varsa bile,sincap bunları da alacak kadar tatlı geliyor gözüme.

"Yinede çok zorlanacağımızı düşünmüyorum." Üzerimdeki kırıkları temizlerken yavaşça doğrulup ardımdaki kayaya yaslandım. "Aramaya başlamadan üzerinde çok kullanılan otlak noktalarını soruşturabiliriz.En azından bize başlamak için bir nokta sağlar bu.Kasabayı biraz didiklememiz gerekecek yani."Çoban konusunda bir sorun yaşamayacağımıza gerçekten inanıyordum.Ancak görevin hayvanları da kapsayan bir cümleyle bize ulaşması beni biraz tedirgin ediyordu.Ne kendimi ne de Daichi'yi sırtında bir koyunla hayal edemiyordum...Dachi ve sırtında koyun.Garip bir görüntü oluşuyor zihnimde.

"Bunları eminim sen de düşünmüşsündür Daichi-san.Benim erişemediğim konu hayvanlar.Umarım koyun gütmeyi biliyorsundur." Elimi zemine birkaç kez vurarak sincapı yanıma çekmeyi deneyeceğim.Hayvanları sevmekle iletişim kurmak arasında çok fark olduğunu biliyorum.Belki sincapta bunu başarırsam koyunlarla da...

Re: [Ishi] Fırtına

MesajGönderilme zamanı: 07 Şub 2016, 20:04
gönderen GM - Naruto
Molanızın geri kalanındaki sohbetinizin ana fikri, çobanı nasıl kurtaracağınıza dair belirsizlik oluyor. Bu durum sizi hafiften korkutacakmış gibi oluyor ama, geç de olsa dağdan önce eteğindeki kasabaya uğrayıp bilgi toplayacağınızı hatırlıyorsunuz da savuşturuyorsunuz bu duyguyu.

Önüne atılan krakerleri mutlu mutlu kemiren sincap, Giin'den gelen "Tap, tap." seslerine ani kafa çevirişiyle bakıyor. Aşırı hızlı çekimdeymişçesine bir kaç hareket yaptıktan sonra önce Giin'in kolundan tırmanarak ensesine çıkıyor. Ufak pençeleriyle Giin'de hafif gıdıklanmalar yaratıp ensesinde biraz takıldıktan sonra sıkılıp bu sefer de Daichi'ye gidiyor. Bu defa ense yerine direkt kafa üzerinde takılmayı tercih eden hayvan, Daichi'nin rastalarının arasında takılıyor molanız boyunca. Kendinize biçtiğiniz sürenin sonuna geldiğinizi fark edip toparlanmaya başladığınızda da, siz hareketini izleyemeden kaybolup gidiyor.

Tekrar sıçramalar ve yardırmalar eşliğinde yola koyulduğunuzda yol planınızı şöyle bir tekrar aklınızdan geçiriyorsunuz. Kasabaya tahmini ulaşma süreniz 12 saat. 8 saatini az önce harcadınız, yani yaklaşık bir 4 saatlik daha yardırmanız gerekli. Bu da hava kararmaya başlamadan yaklaşık 1 saat önce kasabaya varacağınız anlamına geliyor. Tekrar aydınlattığınız bu bilgileriniz eşliğinde yolculuğunuza devam ediyorsunuz.

Re: [Ishi] Fırtına

MesajGönderilme zamanı: 07 Şub 2016, 21:14
gönderen Hamaguchi Daichi
Koyun gütmek mi? Hmm... Nereden bileyim lan ben koyun gütmeyi. "Çoban, kurtarılırken bir el atıversin o konuya. Öteki türlü işimiz yaş." Adamı kurtarıyoruz, tamam, ama o da orada tuz yemiş kaynana gibi oturmaz herhalde. Yardımcı olsun bir zahmet.

Biz konuşurken sincapla da iyice samimi olduk. Verdiklerimizi yedikten sonra önce Giin'e gitti onun üzerinde dolaştıktan sonra da geldi benim saçlarımın arasına kuruldu. Umarım sıçmamıştır oraya. Biz hareketlenince de kaçtı hemen. Hadi güle güle sincap, kendine iyi bak. Ben yine de kafamı bir kontrol edeceğim sıçmış mı diye...

Şimdi 3-4 saatlik yolumuz kaldı. Saat 2 olsa, 6 gibi köyde olacağız. İlk günü çoban hakkında, coğrafya hakkında falan bilgi toplamakla geçirsek çok mu geç kalmış oluruz? Öyle oluyor sanırım. Bizi bu kadar acele yolladıklarına göre... Neyse, gidince duruma göre bir plan yaparız.

Gitmeden benim merak ettiğim bir şey daha var. Bu sefer yolculuğun sessizliğini bozacağım biraz. "Ya bu Jounin havalar garip falan dedi de ben anlamadım tam. Köyde hava normaldi gayet. Bir şeyler oldu da haberim mi yok? Var mı senin bildiğin bir şeyler?" Ulan diyorum size, bu dağda bir iş var. Hep bu dağın cenabetliği bunlar.Büyük ihtimalle tepeye kar falan yağmıştır, yakmıştır güzelim çobanı. Ama o zaman da Jounin öyle demezdi? Vay salak Jounin... Neyse yahu, gidince göreceğiz. Köye varmadan bir bok anlayacağımız yok gibi.

Re: [Ishi] Fırtına

MesajGönderilme zamanı: 07 Şub 2016, 22:25
gönderen Shijou Giin
"Umarım el atacak durumdadır." Sincap üzerime doğru atıldığında olabildiğince hareketsiz kalmaya çalıştım.Bir koyunla mukayese edilemezdi ama saçma bir iletişim kurmuştum işte. "Çoban hazırlıklı çıkmadıysa şu an açlıktan ölüyordur muhtemelen." İyi bir varsayım değildi...Bunun farkına vardığımda sabit durumum biraz daha mumlaşmaya döndü.Düşük bir olasılıktı.Sürekli orada çobanlık yapan birinin,bölge coğrafyasına ve işine hakim olacağını düşünüyordum.Zor durumlar için teçhizatlı ve hazırlıklıdır yani.Amacımız olabildiğince hızlı davranarak onda oluşacak 'tek başımayım' algısını yıkmak olacak.Biz shinobiler için bahsedilen hava şartları sadece yavaşlatıcı bir etken olsa da çobanın buna karşı fazla direnç gösterebileceğini sanmıyordum.Tabi ki oraya gidene kadar herşey varsayımlardan ibaret olacak.O zamana kadar Daichi'nin rastalarıyla tepinen sincapı izlemekten başka şansım yoktu.

Yolculuğun fazla zor olduğu söylenemezdi.Sadece acelemiz yüzünden dikkatim hep bir sonraki konumuma yoğunlaşmış oluyordu.Muhtemelen oraya gittiğimizde, araştırmalarımız sonrası harekete geçmek zorunda kalırsak yeterli enerjiye sahip olacağız. "Çook uzun mesafe,ondandır.Baksana deli gibi ilerlememize rağmen 8 saati devirdik." Kamptan ayrılalı fazla olmasa bile güneşin hareketlerini görebiliyordum.Hava kararmadan orada olacağız ancak düşündüğümüz gibi araştırma yapacaksak pekte önemi kalmıyor.Ve ben gece dağa çıkmak konusunda pek huzurlu değilim açıkçası. "Ama jounini bende gram anlamadım ! O kadar ani oldu ki sanki beş dakika önce çantayı sırtıma takıp uçurmuşlar gibi." Hayatımın çoğu belirli bir düzene bağlıydı.Köyde attığım rutin devriyelerden,çıktığım görevlere kadar.Ama bu koyun..Çoban.."Ayılamadım hala."

Re: [Ishi] Fırtına

MesajGönderilme zamanı: 08 Şub 2016, 19:14
gönderen GM - Naruto
Rotanızda ilerlemeye devam ederken fazla bir engel çıkmıyor karşınıza. Zaman zaman fazla büyük olmayan koruluklara girdiğiniz, ağaçtan ağaca atladığınız oluyor ama genellikle düz zeminde kaptırmaktasınız. Kısa kısa laflaşmalarınız hem monotonluğun bu yolculuğunuzu ele geçirmesini engelliyor, hem de dikkatinizi rotanızdan koparmıyor. Son bir koruluğu daha geçip ufkunuz açıldığında, suratınıza çarpan minik su damlacıklarını da hissetmeye başlıyorsunuz. Karşınızda bulutlar ve hemen onların ardında hafiften görülen karartıdan tahmin ettiğininiz şekilde dağlar var. Uçuruma benzer bir yapıya çıktığınızı düşünerek, çiseleyen yağmurun altında bu sefer yavaş bir biçimde ilerlemeye başlıyorsunuz.

Yaklaşık 50 adım atıp yolunuzun sonuna ulaşınca, hem yapının dik bir uçurum olmadığını görmek, hem de manzaraya eşlik eden diğer görüntüler rahatlamanızı sağlıyor. Biraz yüksek bir tepedesiniz ve bu tepenin etekleri yavaş yavaş eğimini azaltarak sizi şu an yukarıdan izlediğiniz köye götürecek. Yağmur henüz görüntüyü bulanıklaştırmadığı için köydeki yapıları seçebiliyorsunuz. Toplam 7 adet ev bulunmakta. Bu evler, merkezde bulunan 8. ve daha büyük bir yapının etrafına çember şeklinde dizilmiş durumda. Çemberin hem sağında, hem de solunda, ahır vb. ek yapılar ile tarım alanları mevcut. Tüm bu manzaranın tek karede görüş açınıza girebilmesi sebebiyle burada kendi hallerinde yaşayan minik bir topluluk olduklarını fark ediyorsunuz. Köyün hemen ardında ise yavaşça artan eğimiyle dağ etekleri mevcut.

Tepeden sorunsuzca iniyor ve köye giriş yapıyorsunuz. Vakit geçtikçe de, yağmurun şiddeti biraz daha artıyor ama hala sizi çok rahatsız edecek seviyede değil. Merkezdeki binaya iyice yaklaşmanızla, sizin tam karşınızdan gelen üç adamın olduğunu görüyorsunuz. Arkalarında bir koyun olmasından ve kılık kıyfetlerinden anlıyorsunuz ki, dağ eteği taraflarından gelen bu adamlar çobanı kendi başlarına aramış olmalı. Büyük binadan çıkıp koşar adımlarla size gelen dördüncü bir adam "Sizler Ishigakure'den yardıma gelenler olmalısınız." diyor.Size iyice yaklaşmış olan üçlü gruptan biri ise "Bakabildiğimiz her yere baktık ama, yukarılara çok çıkamıyoruz. Tek bulduğumuz aha bu oldu." diye adama ekleme yapıyor, artlarındaki koyunu gösteriyor. "Sabah da iki üç tanesi kendi başlarına gelmiş dolanıyordu ortalarda." diyor bir diğer adam.

Ardından dördüncü adam devam ediyor lafına, "Gerçekten hızlı geldiniz, çok teşekkürler. Daha bu sabah yollamıştım güvercini." diyerek elini sizlere uzatıyor. "Ben Shigeki, Chiba Shigeki." diye kendisini tanıtıyor. Gülümsemeye çalışsa da, tedirgin bir şekilde kaşları da çatık.

Resim
Chiba Shigeki
"Harekete geçmeden önce sormak istediğiniz şeyler vardır belki. Siz sorun, ben anlatayım elimden geldiği kadarıyla. Dağ konusunda yardım etmeye çalışırım ama bir öyle çok yukarılara çıkamıyoruz Masato'nun da dediği gibi." diyor tanışma işleminden sonra. "Sahi, harekete geçmek dedim de, ne yapacağınıza da karar verdiniz mi? Bir iki saate güneş de batacak." diye de ekliyor zoraki gülümsemesini kaybederken.