RPGTurk

Sonsuz açlığın bastırılması gerekiyor. Kanasusamışlık, vahşetin çağrısı. Açlık onları çağırıyor. Lejyon Avcıları açlığını dindireceklerdi.


İsim her şeydir. Ya da Isao'nun da dediği gibi görünüm her şeydir. Sonuç değişmez çünkü bu ikisi çok benzer şeylerdir. İsim de görünmenin parçasıdır. Lejyon'un bir adı yoktu. Tanınmıyordu. Peki nasıl iş bulabilirdi ki? Isao Hira ile bir plan yapmıştı. İndirdikleri adam öyle biri olacaktı ki avlandığında ses getirecekti. Saitou Shinn. Ortağının kararıydı. İshigakurede aranma seviyesi yüksekti ama işin kaymağı o değildi. Bu adam ses getirecekti. Isao İshi ile ortak göreve çıkarak Lejyon'un ilk görevinde yer almış olacaktı. Hadi o zaman kartlar karılsın, zarlar atılsın. Lejyon yürüyecekti.

Isao hava kararırken son hazırlıklarını yapıyordu. Bingo kitabı ve onun dışında bulabildiği her kaynaktan ilk avlarıyla ilgili araştırma yapmaya çabalamıştı. Umarım çabalarının meyveleri sonuç verir. Gecenin karanlığı güneşi gölgeleyip adi suçluları yeryüzüne çıkartırken Uzun ceketinin altında Isao köyünden ayrılmıştı. Dışarıda ceketini üzerinden sıyırıp gerçek av kıyafetlerine bürünmüştü. Maskesini hızlıca takmıştı. Kusa Lejyon lideri ilk ve en önemli göreve hazırdı.

Hayato da onunla beraber bu göreve gelecekti. Kusa için 2 İshi için 2 avcı. Parayı İshi'de bozdurup yarı yarıya kırışacaklardı. İshi avcılarıyla geçenki buluşma noktasında buluşacaklar ve bingo kitabındaki son lokasyonuna gideceklerdi. Onu arayacak ve izini sürecekler, sonunda kellesini alacaklardı. Almak zorundaydılar çünkü hem isme hem paraya ihtiyaçları vardı. Bu seviyeden bir kaçak iyi kazandırmalıydı. Isao hırslarının ve açgözlülüğünün kurbanı olmamıştı ama para her zaman ihtiyaçtı. Koşarak önce Hayato ile buluşacak oradan da diğerleriyle buluşmaya gideceklerdi. Maskesinin altındaki yüzü gülüyordu. Bu hissi sevmişti.

Hirashimatsu'nun aksine ben ondan daha hızlı ve rahat bir biçimde köyden dışarı adımımı atmıştım bu sebepten ötürü de onu dışarıda ortalama yirmi dakika bekledim. Geldiğinde ise suratında ki ifadeyi görünce insanın ona laf edesi bile gelmiyordu bu yüzden suskunluğumu korudum ve onu önüme geçirerek takip etmeye başladım. Belli bir mesafeden sonra artık maskelerimizi ve giyisilerimizi giyme vakti gelmişti o da tıpkı benim gibi giyisilerini içerisinde bekletiyordu , ani bir hamle ile üstümüzdekileri değiştirdik gerçekten çok hoş bir görüntü olmuştu biraz durup Hirashimatsu ile birbirimize baktık suratından akan neşe , heyecan ve hırs şu güne kadar gördüğüm en yüksek derecedeydi aralarında çok ufak bir kırıntı olsada köyünden dışarı adım attığında duyguları onun içini biraz cızlatmıştı bu yüzden o en derinlerde ki hüzünü belli oluyordu ancak bu hüzün en fazla beş dakika sürerdi sonrasında giderdi yola koyulmaya devam ettik ve maskelerimizi geçirdik onda bir kurt bende ise bir ejderhayı anımsatan maske vardı aslında anımsatmaktan ziyade onları temsil ediyor gibiydi.

Yolu yarılamıştık hatta neredeyse varmıştık aramızda hala bir diyalog geçmemişti acaba Hirashimatsu'nun aklında neler vardı? bu bizim sonucunda ilk avımızdı onun heyecanını anlayabiliyordum çünkü aynı hissiyatı bende yaşıyordum pek belli etmesemde. Bu gün sessizlik üzerimdeydi çünkü görevi gerçekten çok ciddiye alıyordum evet görev bu bizim için bir görev. Bazıları için bu bir görev olmayabilir ancak ben o kişileri umursamıyorum bile benim için bu bir görev ve bir görevde olmak gerçekten ciddiyet gerektirir.

Sonunda istediğimiz yere varmıştık ve geri kalan dostlarımızı bekliyorduk Hirashimatsu dik duruşunu almış ve bekliyordu ben zaten yolun başından beri dik ve gururlu bir yürüyüş içerisindeydim kim ne derse desin Hirashimatsu'yu takip ettiğim için pişman değilim liderlik dürtüleri gerçekten gelişmiş biri bu bacak ile böyle bir işe giriyorsa ya aptaldır yada gereğinden fazla zekidir... ah belkide şu aptal cesareti dedikleri şeydir.

En sonunda dostlarımız gelmiş gibi gözüküyordu yolda onları görebiliyorduk giyisilerinden ve maskelerinden bizden oldukları rahatça anlaşılıyordu Hirashimatsu'nun gururu kabardı âdeta gözleri parlıyordu... ah kim bilir bu işi ne kadar ciddiye alıyor? belki benden bile fazla geçri hiç o yönde düşünmem!...

Çıktıkları avın neden Kusa için önemli biri olmadığını hala anlayabilmiş değildi. Sormaya da gerek görmemişti, çünkü Isao'nun bildiği bir şey olmasa, Hayato'yu karşısına alacak kadar tehlikeli bir işe kalkışmayacağını biliyordu. En azoından tahmin ediyordu. Evden çıkmadan önce, yeni tanıştığı Tsubaki isimli kompozit yayınıda almayı unutmamıştı. Olaya hala anlam veremese de, bedavadan güzel bir yaya hayır diyecek hali yoktu. Sadağını beline takıp, yayı da sırtına attıktan sonra evden çıkmış, Isao ile buluşma noktasına varmıştı.

Isao ile buluşma noktasına vardığında, Isao'nun orada beklediğini fark etti ve hızlı bir biçimde yanına vardı. Sonrasında olaylar hızla gelişti. Yürüyerek, Ishigakure avcılarıyla olan buluşma noktalarına gideceklerdi. Sonrasında ilk avları hakkında bir bilgilendirme alacağını umuyordu, çünkü hiç araştırma yapmamıştı. Bingo kitabında yazanlar dışında hiçbir şey bilmiyordu. Shinn'i bulduklarında, onu avlayacaklar, sonrasında Ishigakure'ye teslim edip parayı kırışacaklardı. He tabi işin en önemli noktası, bunu yaparlarken kimlikleri gizli olacaktı, ve yaptıkları tamamen gayriresmi bir harekattı. Bu da demek oluyordu ki, kaçak olarak muammele görmeleri bile mümkündü. Günün birinde kendi ismini bingo kitabında görmekten zevk alacağını pek sanmıyordu.

Isao'nun kıyafetini değiştirdiği vakit, kendisi de üstündeki günlük kıyafeti çıkartıp, içine giydiği avcı kıyafetiyle kalmıştı. Kendi kıyafetini özel olarak yaptırmıştı. Diğer üyelerin kıyafetlerinde kapşon olmasına rağmen, kendisininkin de yoktu. Onun yerine, maske ve şapkayı dedesinin yakın bir arkadaşına yaptırtmıştı. Biraz daha ucuza gelse de, yine de çok pahalı olmuştu. Ama değeceğini düşünüyordu. Kıyafetlerini çıkarttıktan sonra, şapkasını kafasına taktı. Şapkayı kıyafete monteledikten sonra, şapkanın içinde maske için yapılmış özel bölümden maskeyi çıkarttı ve yüzüne geçirdi. Sadağını beline takıp, yayını da sırtına kuşandıktan sonra, ilk avı için hazırdı Hayato.

Buluşma noktasına vardığında, Ishigakureli shinobilerin zaten orada olduğunu fark etti. Bütün konuşmayı Isao'ya bırakacaktı. En baştan mesafeyi korumak istiyordu. Çünkü karşısındaki ikiliye hiç güvenmiyordu. Sebebi ise çok basitti. Çünkü Kusagakureli değillerdi. Bu da, Hayato için en büyük nedendi. Ne var ki av sırasında Kusagakure'ye laf etmedikleri takdirde, onlarla bir sorunu olmazdı.

Avlanmak önemliydi. Önemli kişileri avlamak daha da önemliydi. İş gelmesi için isim lazımdı. Küçük işlerle isim yapılamazdı. Bu yüzden İshi temsilcisinin teklifini kabul etmişti. Şu an işe giriş aşamasındaydılar. Gecenin karanlığı Isao'yu öpüyor, esen ılık meltem onun kıyafetlerini okşuyordu. Gizlenmişlerdi. Bir şeyi en başta konuşmak istiyordu. Maskelerimiz yokken birbirimize istediğimizi deriz ama bunları taktıktan sonra bu sırada eli maskesine gitmiş ve onu tıklatmıştı. isimler yok. Sadece numaralar. Gerçek hayatta ne olursak olalım şimdi birer avcıyız. Dikkatli olalım ki bizi de avlamasınlar. Kendinize birer sayı seçin. Diğer temsilcimiz de ben de yeni katılanlara bu geleneği aktarırız. Şimdi bana 0 diyebilirsiniz. Kendimiz hakkında minumum bilgiyi sızdırmalıyız dışarıya.


Isao, Hira'nın adını soyadını ve köyünü belirtmesini doğru bulmamıştı. Onları dinleyenler ilerde olabilirdi. Onun ufak konuşmasını dinlemişti. Sanırım sağlam bir adama çarpmışlardı. Babayı tutmazlarsa turnayı gözünden vuracaklardı. Ya hep ya hiç!

Isao kaçağın son görüldüğü yer olan kawakami kasabasına doğru yol alacaktı. Görünmeden, gizlice gitmeye özen göstereceklerdi. Yolda takım arkadaşlarıyla bilgi aktarımında bulunacaktı : Genel olarak düşünsel ve sorgusal konularda ilerlemiş olsam da genjutsum iş yapar. Kitaba göre adam Nintaijutsu kullanıyor. Yapacağım bir hamleyle onun taijutsusunun verimini azaltabileceğimi hatta onu bu konuda açık bırakabileceğimi düşünüyorum. Avın gücü hakkında çok bir bilgim olmadığından henüz bir plan oluşturamadım. Kaçak sizin köyden. Kütüphanede veya öyle bir yerde işimize yaraması muhtemel herhangi bir bilgi bulabildiniz mi, ishi-lejyon?

Sonunda ikili gelmiş ve konuşmaya başlamışlardı bunlardan en önemli konulardan biri ise kodlama sistemi idi. Birbirimize isimimizle değil , sayılarla seslenecektik bunu kabul gördüm ve kafamı sallayarak üçünün arasında parmaklarımın üçünü açıp gösterdim bu onlara üç mesajını veriyordu anladıkları da belliydi zaten hiçbiri o kadar aptal değildi. Alın bandı ve benzeri eşyaları düşününce alın bandımı gözükmeyecek bir şekilde gizledim.

Yola çıkmaya karar vermiş gibiydiler birkaç soru yöneltildi ancak araştırmayı ben yapmadığımdan çenemi kapalı tuttum. Karşılaşacağımız yada avlayacağımız her kim ise bununla ilgili soru sormaları gerçekten mantıklıydı aynı şekilde bu kodlama sistemide çok akıllıcaydı sayılar pek ilgi alakam olmasada akılda kalıcı birşeydi en azından çok birşey temsil etmediklerinden ötürü herhangi bir ipucu da çıkartmazdı bizi avlamaya çalışacaklara... gerçi avlanırmıyız ki? ah gerçekten aptalca sorular soruyorum kendime... bak gene kendime aptal dedim! her neyse yola çıkmak için hazırlanıyorlardı gibi çünkü ben çoktan hazırdım bu benim daha doğrusu bizim ilk avımızdı ve gerçekten güçlü bir avdı A-Rank bir kaçak... zor olabilir ancak pek sanmıyorum bu kadar kişi iken bize çok büyük bir zarar verebilmesini. Tek korkum aramızda sakt birinin olmasıydı en azından hala aklı sağlamdı bu biraz içimi rahatlatıyordu onun dışında pek bilmiyorum sanırım hazır gibiydik artık yola çıkma vakti gelmiş ve çatıyordu.

Yola çıkarken buraya gelen ikili ile ilgili düşüncelerim şimdiden aklımda uçuşuyordu , bir tanesi dediği üzerine genjutsu kullanıyordu ve kalıplı bir kişiydi , sanırım vaktinde çok yemiş ve çok zıplamış ah aynı zamanda bol antreman yapmış gibi genjutsu güçlü bir şeydir umarım onun genjutsusuna yakalanmam sonra kurtulması dert oluyor hatta bazen aklını bile kaçırmana yarıyordu.

Yanında duran herif ise ondan daha cılız ve kısaydı ancak vücud yapısından yola çıkarak bir taijutsucu olduğunu söyleyebilir gibiydim... ahh işte bu yüzden taytları seviyorum insanın derisine yapıştığından hem rahatlar hemde neye benzediğini belli ediyorlar umarım bu şey düşmanlarımız için çok büyük bir avantaj olmaz... Ah.. bu adam iyi dövüşebiliyordur umarım çünkü her türlü şeye ihtiyacımız olucak bu iş bir çocuk oyuncağı değil.

Hira, ilk hatasını yapmıştı. Çok dikkatsiz bir şekilde hem kendi ismini, hemde Hayato'nun ismini açığa çıkartmıştı. Maske olmasaydı, yüzündeki kızgın ifadeyi gösterebilirdi. Kendisi bir şey söylemeden, Isao gerekli açıklamayı yapmıştı. Isao'nun ortaya attığı numaralandırma sistemi, güzel bir yöntemdi. Bu yöntemi dile getirirken sıfır rakamını istediğini belirtmişti. Ishigakureli diğer shinobi de üç rakamını istemişti. Hayato, eliyle dört rakamını gösterirken "Dört" demişti. Sonrasında Isao'nun sözlerini bitirmesini bekledi. Dİğerlerinin konuşmaya başlamasını beklemeden kendisi söze girdi.

"Ben ninjutsuda çok iyi değilimdir. Lakin taijutsu üstüne sağlamımdır. Birebir dövüşte iş yaparım. Ek olarak, uzaktan saldırılarım da fena değildir. Herhangi bir strateji oluştururken bunu da aklınızın bir köşesine not edin."

Hayato konuşmasını bitirdikten sonra, diğerlerinin konuşmasını bekledi. Diğerlerine dikkat etmedi ama, kendisi Hira'dan bir kaç açıklama bekliyordu. Bu yüzden yüzünü Hira'ya doğru çevirdi. Daha numarasını da söylememişti, bu yüzden herkes Hira'dan bir şeyler bekliyor olmalıydı. Saitou Shinn'in Kusa sınırları içerisinde dolaşması, Hayato'nun bu ava daha dikkatli yaklaşmasını sağlıyordu. Kusa sınırları içerisinde dolaşan bir Ishigakure shinobisi? İşte bu Kusagakure için tehlike arz ediyordu ve, bu av ile ilgili her şeye aşırı dikkat edecekti. Yapacakları en ufak bir hata bile, hem lejyonu, hem köyler arasındaki barışı tehlikeye atardı. Bu yüzden, yapacakları eylemlere aşırı özen göstermeleri gerekecekti.

Ne yaparlarsa yapsınlar, bu olayın bir yerden patlayacağı içine doğuyor gibiydi.

3,4,1. Yeni takım arkadaşlarına merhaba de Isao! Gerçi sen de 0'sın. İsmi bile olmayan zavallılar. Yapacak bir şeyleri yoktu ama, gizlilik uğruna isimleri feda edilebilirdi. Umarım görev sonunda sadece isimlerini kaybetmiş olarak kalırlardı. Götü mötü dağıttırıp takım arkadaşlarını kaybetmek hoş olmazdı. İsimlerin yok olması ise o kadar dert edinilecek bir şey değildi.

0 Kawakami kasabasına doğru hızlıca yol alıyordu. Takım arkadaşlarına yolu gösteriyordu. Aklında ise farklı düşünceler dolaşıyordu. 2 yabancı askeri gücü ülke sınırlarından sızdırıyordu. Açığa çıkarlarsa çok kötü bir şekilde durumu batırmış olacaktı. Sıkıntı çıkmayacaktı. Çıkmaması için uğraşıyorlardı. Burası Kusa Avcılarının bölgesiydi. Önemli bir kişiyi avlayacaklardı. Tanınırlıkları artacak ve kitap dışı adamları avlayacaklardı. Özel sektör onlar için var olacaktı. Sadece bu görevi başarıyla tamamlamaları gerekiyordu.

1'in adam hakkında çok bilgili olmamasına takılmamıştı genç dostumuz. Sadece Siktir et, ölebiliyorsa öldüreceğiz. Öldükten sonra hakkında anlatılanlara bakarız. Zaten güçlerini birinci elden yaşayacağız. demişti. Ardından gergin bir kahkaha atmıştı. Gergindi, aynı zamanda istekliydi.

Sonunda Kawakami'deydiler. Bingo kitabına göre en son burada görülmüştü. Hadi gidip bir kontrol edelim.