1. sayfa (Toplam 3 sayfa)

Siyahın Maviye Uyumu

MesajGönderilme zamanı: 25 Ara 2015, 19:17
gönderen Toge Tsuri
Hissediyorum, içimde bir kıpırda bir var. Bu farklı bir şey işte. Sanıyorum ki heyecanlandım. Gündelik hayatta çok da heyecanlanan birisi değilimdir. Vakit geldi çattı, doğduğum günden beri eğitildiğim şeylerin dışına çıkıp, tamamen özgür olmam gereken zaman bugün. Size olacakları söyleyeyim arkadaşım Hiroya ve ben Amegakure'yi terk edeceğiz. Ancak gidişimiz asla dönmemek üzere değil. Bir gün geri döneceğiz ve shinobi dünyasının duvarlarının yıkımı o gün başlayacak. Yinede şimdilik büyük hayalleri, geleceğin planlarını ve yeminleri bir kenara bırakalım.

Herhangi bir görevim falan yoktu. Bu yüzden zorlu geçecek güne iyi hazırlanmak için güzel bir uyku çekmiş ve günü çoktan yarılamıştım. Ardından sağlıklı, beni bütün gün ayakta ve zinde tutacak kahvaltımı etmiş, uslu çocuk, iyi shinobi rolünü takınarak aileme veda etmiş ve evden çıkmıştım. Ame her zamanki gibiydi. Kapalı, siyahın mavilikle en güzel uyumundaydı. Yağmuru sevmişimdir, kasveti arttırıyor. Sesslizliği sağlıyor. Böylece bir şeylere daha rahat odaklanabiliyorum. Gözyaşlarımı, terimi ve kanımı saklıyor; beni aciz görünmekten kurtarıyor.

Her neyse Hiroya'yı bulmalıydım. Bu yüzden hemen onun evine gidecek ve ona seslenecektim "Oiiii... Hiroya, ben geldim!"

Re: Siyahın Maviye Uyumu

MesajGönderilme zamanı: 25 Ara 2015, 20:40
gönderen Aru Hiroya
Vakti gelmişti. Bir süredir vücudunu iyi bir şekilde dinlendiriyor, yiyebildiği kadar yemek yiyerek vücuduna ileride lazım olacak yakıtı depoluyordu. Gerektiğinde geceleri sokakta yatıyor ve soğuğa dayanma eşiğini elinden geldiğince arttırmak için çalışma yapıyordu. Peki bunu neden yapıyordu? Arkadaşı Tsuri ile bir kaç ay önceden karar vermişlerdi bu boku yiyeceklerine; Köyden kaçacaklardı! Artık bulundukları konum ikisine de birşey katamazdı zira. Denemek zorunda oldukları şeyi, amaçları için yapıyorlardı ve bu uğurda öleceklerse de büyük ihtimalle bundan büyük bir pişmanlık duyarak ölmeyeceklerdi.

Yaşadıkları süre boyunca amaçlarına yaklaşamamışlardı ki hem? Ne için yaşıyorlardı? Koca bir hiç için! Ve madem yaşamalarının bir anlamı yoktu. O halde onu istedikleri gibi kullanmak kendi tercihleriydi. Ve Aru riskli olan yolu seçecekti. Zira biliyordu ki: Elindeki katanayı kesmek için kullanmassa, o sadece metal bir çubuğa dönüşmüş olacaktı. Artık tek bir şeyden tamamı ile emindi: Aru metal bir çubuk olmaktan çok sıkılmıştı!

''Merak etme. Gelmenden bir ahir önce bile hazırdım.''

Açtığı kapının arkasına iliştirilmiş ev anahtarını herzaman çıkmadan yaptığı gibi kapısının önünde durmakta olan paspasın altına soktu. Anahtar taşımaktan nefret ederdi ve o metal parçayı cebinde taşımaktansa paspasın altına koyardı herzaman. Etrafta elinden ateş çıkartabilen ninja polislerin olduğu bir köyde hırsız olmak çok da kolay bir şey değildi takdir edersiniz ki... Hiroya da buna güvenerek bir kaç yıldır cebindeki ağırlıktan kurtuluyordu... Kapısını kapatıp arkadaşının yanına yürüdü sakince genç adam, sonra da sordu: ''Dümdüz çıkmaya ne dersin?''

Re: Siyahın Maviye Uyumu

MesajGönderilme zamanı: 25 Ara 2015, 22:33
gönderen Toge Tsuri
Dakik insan Hiroya. İşte evden çıkmış, tam karşıma dikilmişti. Beklemeyi, bekletilmeyi ve bekletmeyi hiç sevmeyen birisiyim. Bence bir yere vaktinde varamamak tamamen ciddiyetsizlik, birisi beni ciddiye almıyorsa, benimle buluşmaya gelmesine de gerek yok. Hiroya böyle değildi işte. Onu evden almaya geldiğimde sadece dışarı çıkmıştı. Oysa ben en azından giyinmesini bekleyebilecek sabrı gösterebilirdim. Yanlış anlaşılmasın, sabırsız birisi olduğumdan kaynaklanmıyor bunlar zira gayette sabırlı birisiyimdir.

Dostumun söylediklerinden sonra biraz durup düşündüm. Bugün köyden çekip gideceğiz ancak nasıl çıkacağımız ile ilgili bir fikrimiz yoktu. Kapıya gittiğimizde bizi direk dışarıya salmayacaklar ya. Sonuçta biz Ame'nin sırlarını taşıyan shinobileriz ve onları satma ihtimalimiz yüksek ki elime geçen ilk fırsatta ben bedavaya vereceğim. Dur biraz, ya benden önce başkaları köyü yıkarlarsa? Bu hoşuma gitmez işte. Yok, yok bu fikri silelim.

Bir yanda biz köyün hatırı sayılır chuninleriyiz, defalarca görev için olsun, eğitim olsun dışarıya çıktık. Bir bahane sayesinde bence çıkabiliriz. Hiroya'ya "Denemeye değer, boşu boşuna saçma sapan işler peşinde efor sarf etmekten kurtulmuş oluruz. Hadi gidelim." diyecek ve köyün kapısına doğru ilerlemeye başlayacağım.

Re: Siyahın Maviye Uyumu

MesajGönderilme zamanı: 26 Ara 2015, 11:59
gönderen Aru Hiroya
Yolda yürümeye başlamıştık. Direkt olarak kapıya doğru ilerliyorduk, köyden çıkmamız için bize izin vermelerini umuyorduk zira. Eğer bize çıkış nedenimizi sorarlarsa aklıma söyleyebileceğim bir kaç kaçış cümlesi geliyordu ama bunları kullanmak uzun vadede bize sorun çıkartacağından, son kozum olarak saklamaya karar vermiştim aklımdakileri. Kapıdaki görevli shinobiye yanlızca bir arayış içerisinde olduğumuzu söylememiz yeterli olmalıydı. Kaç yaşında insanlardık, köyün dışına çıkmak için büyük bir çaba sarfetmemize gerek olduğunu sanmıyordum ki zaten tüm planım da bu varsayım üzerine kuruluydu...

Her adımımda bir kendimi birde yanımdaki ortağımı süzüyordum. Ben buradan son ayrılışıma başlamadan önce hiç bir istisna yaşamamıştım. Acaba Tsuri'nin başından neler geçmişti. Ailesi ile bir diyaloğa girmiş ise bunu merak edebilirdim. Anlarsınız ya, insan kendisinde olmayan şey hakkında birşeyler öğrenmek istiyor... Fakat yine de halimden memnunum. Çünkü yanlız yaşamanın güzel yanlarından birisini daha bu sabah deneyimledim: Arkanızda bırakmanız gereken şeyler herzaman minimum oluyor...

Herneyse, yürümeye devam edelim. Bir an önce şuranın nemli havasından kurtulmak istiyorum. Abimin ve babamın kanının içindeki sıvılar buharlaşıp amenin sonsuz bulutlarına karıştığından beri, yağmur bana sürekli artık varolmayan ailemi hatırlatıyor. Ailemi özlemekten sıkıldım. Kurak bir iklimde kafamın da rahat edeceğini düşünüyorum. ''Ailen'e bugün yapacağımız şeyden bahsettin mi?''

Re: Siyahın Maviye Uyumu

MesajGönderilme zamanı: 27 Ara 2015, 12:10
gönderen Toge Tsuri
Kapıya doğru ilerlemeye başlamıştık ki Hiroya, bana ailemle ilgili bir soru yöneltmişti. Ailem... Hmph... Her zaman onlarla aram sorunlu olmuştur. Yani aslında bu bir sorundan bile öte, onları öldürmek istemem normal şey mi acaba? Sıradan bir insan mıyım yoksa farklı mıyım? Belkide bir psikopat olarak yetişmişimdir. Diğer insanlar benim gibi bir durumda ne yapıyorlar acaba? Ailemden hiç sevgi görmedim, onlar beni hep bir piyon olarak gördüler. Onlara bir yere gideceğimizi söylemek, onlarla gündelik yaşantımı yaşantımı paylaşmak bana normal gelmiyor. İçimden bir his, onlara hep yalan söylememi, zarar vermemi, canlarını yakmamı istiyor. Böyle bir nefretle, kinle doluyken intikamdan başka ne düşünebilirim ki?

Bir yandan Hiroya, ailesiz büyümüş birisi. Anlattıklarına göre onları küçükken kaybetmiş. Acaba hangi düşünceleri ona ailemle bu durumu paylaştığımı düşündürttü? Çok önemli değil, dostuma tabi ki bu konuda cevap vereceğim. Fakat ailesiz büyümüş birisine bu durumu nasıl rahatça anlatabilirim? Bir yandan acaba onun ailesi olsa ona nasıl davranırlardı? Diğer insanların aile sevgisi nasıl bir şey? Hiç bir zaman tadamayacağım şeyler sanırım.

Yürümeye devam ederken fısıltıyla "Onların hakkımda hiç bir şey bilmeye hakkı yok. Tek hak ettikleri şey ellerimde can vermek. Belkide bu beni kötü birisi yapıyordur, eğer öyle yapıyorsa bunu bile kabul etmeye hazırım. Düşüncelerim, zihnim, bütün bedenim, her yaşadığım an bana onları öldürme doğuruyor. Onları sevmiyorum, onlara saygım yok çünkü onların benim hayatıma hiç saygısı olmadı. İstediğim özgür yaşamı, ailesi sevgisini bana hiç vermediler. Onlara bugün olacakları söylemek sadece beni şimdiden durdurma fırsatını onlara verrmiş olmak demek. Şuan ki durumuma bakılırsa da beni durdurabilecek güçteler. Köye ihanet edeceğimi bilseler, hiç düşünmeden beni öldürürler. Her şeyi onlar için yok edeceğim. Benim bütün hayalim bu. Peki sen Hiroya? Ailenden hiç sevgi gördün mü? Onlarla aran nasıldı? Birisinin sana sarılması nasıl bir histi?" diyeceğim.

Şuraya bakın, birimiz ailesiz büyüdü ve aile özlemi çekiyor diğeri ise ailesiyle büyüdü ama onlardan nefret ediyor. Acaba bize hayatlarımızı değiştirme fırsatı verilseydi kabul eder miydik? Kabul etseydik olmamız gereken kişi, şuan olduğumuz kişi olur muyduk?

Re: Siyahın Maviye Uyumu

MesajGönderilme zamanı: 28 Ara 2015, 08:29
gönderen Aru Hiroya
Şu çocuğun kırmızı gözleri olsa, sırtında bi lanetli dövme olsa bide az biraz yakışıklı olsa derim ki, ne kadar da saske bi çocuk. Yok yok espri yapmıyorum. Aile üyelerine olan aşırı nefreti beni her seferinde biraz daha şaşırtıyor sadece. Çocuğu tanımasam içindeki ateşin onu yok edebileceğini düşünürüm. Ama Tsuriden bahsettiğimiz için benim içim rahat. Herif ne zaman durması gerektiğini biliyor. Ayrıca herhangi bir durumda da beni satacağını sanmıyorum. Yine de bir ara konuşmasını yapmamız gereken bazı şeyler var.

Zira ailesine hiç bir haber vermemesi ileride başımıza bazı sıkıntılar çıkartabilir. Köyden çıkıp gitsek bile belli bir süre sonra ailesi kesinlikle hakkında duyuru yapacaktır. Tamam köy yönetimi köyden çıkan tüm shinobileri belli bir süre sonra kontrol ediyor olabilir ama, Tsuri'nin ailesi bu süreci epey hızlandıracaktır. Keşke bu duruma ufakta olsa bir hazırlık yapsaydı. ''Ailenden nefret etmen umrumda değil Tsuri, bu tarz şeyleri önemsemediğimi biliyorsun. Bir ailenin ne olduğunu önemsemeyecek kadar onlardan uzak kaldım zaten. Ama nefret edeceksen bile hissettiklerinin planlarımıza zarar vermesine izin verme. Ailene bir sebep sunmadan çekip gitmen ileride zaten üzerimizde olacak olan gözleri iyice üzerimize yoğunlaştıracaktır. Bugün karar verdiğimiz şeyi gerçekleştirdikten sonra bu konu üzerinde konuşmalıyız.''

Sonrasında da gözlerim ile az öteyi işaret edecektim. ''Sonunda vardık...''

Re: Siyahın Maviye Uyumu

MesajGönderilme zamanı: 28 Ara 2015, 19:13
gönderen Toge Tsuri
Aramızdaki sohbet gittikçe koyulaşmıştı. Dışarıdan birisi görse, bugün biz köyden kaçmıyor, iki sıkı dost olarak buluşmuş, izin günümüzde gezip tozuyoruz. Eh... Olması gereken şeyde bu. Ama istemsiz olarak böyle bir hava yaratmak işi dahada kolaylaştıracak bence. İçimdekileri söyleyip, Hiroya'yı ailesi konusunda sorgulamaya başlamıştım. Merak ediyorum, bir annenin şevkati denilen şey sadece bir sarılmadan mı ibaret? Bu sarılma insana nasıl bir duygu yaşatıyor ki, özgür iradeli varlıklar olarak tamamen hayatımızı onların üzerine kurabiliyoruz, her şeyden önce onlara değer veriyoruz? Bir insan nasıl olur da kendi canından daha fazla birisinin canını düşünebilir? Çok mu bencilim? Sanırım ben aile konusunda Hiroya'yı sorgulamıyorum, ailemin olduğunu varsaydığım da kendimin nasıl birisi olacağını sorguluyorum. Bilemiyorum belkide birisini çoktan kardeş bellemişimdir.

Gözlerimi yavaşça Hiroya'ya çevirmiştim, kafamla değil ancak gözlerime onu takip ediyordum. Söyleyeceklerini dinlemeye koyulmuştum. Dostum konuşmaya başlamasıyla birlikte aileye önem vermediğini belirtmişti. Ancak dahası vardı. Benim aklıma gelmeyen şey önce onun aklına gelmişti. Ailemi önümüzde bir engel olarak tanımlamış ve doğru hareketi yapmamış olduğumu varsaymıştı. Belki biraz fazlaca endişeleniyordu fakat an itibari ile hayatlarımızdan bizden başkası sorumlu değil. Bir yerde benim ya da onun yaptığı hatalar sadece bizi tehlikeye atacak. Ne kadar bencil olursak olalım, biz artık bir bütün olmak zorundayız. Bu yüzden sanırım hatalara yer vermemeliyiz.

Hiroya'nın konuşması bittiğinde Ame kapısına varmıştık. Bir an duraksayıp son bir şeyler söyleme ihtiyacı duydum. Durduğum gibi "Onları endişe etmene gerek yok, benim için o kadar endişelenip birilerini ayağa kaldıracak tipler değiller. Gidebileceğimi düşünmeyeceklerine de eminim, zira beni köye oldukça bağlı bir piyon sanıyorlar. Bunun yanında dostum, sana söz veriyorum önümüze çıkarlarsa onlarla bizzat ilgileneceğim. Bunun yanında bunu bir ego sanma, dediklerini gayet iyi anladım ve hatamın farkındayım. Tekrarı olmayacak, artık hatalara yer yok. Şu işi bitirdikten sonra uzunca oturup bir konuşmakta yarar var, söylediklerinde sonuna kadar haklısın bilge adam." diyeceğim ve kapıya şöyle bir göz atacağım önce.

Kapı ile karşı karşıya geldiğimde aklıma daha önce bu kapıdan çıkarken hiç gelmemiş bir şey gelmişti. O kapının ardından, bu duvarların arkasında bizi bekleyen yeni bir hayat söz konusuydu. İçimde tekrar bir heyecan kıpırtısı oluşmuştu. Özgürlük, tam karşımda duruyordu. Aramızda ise sadece Ame'nin kocaman kapısı vardı. Yağmur her zamanki sıradanlığını koruyordu. Benim ise yüzüme sinsi bir gülümseme gelmişti. Bunu istemsizce, refleksif olarak yapmıştım ve yüz kaslarımı kontrol edemiyordum.

Hedefimiz, hiç kimseyle konuşmadan kapıdan çıkıp gitmekti. Bu yüzden kapıdan çıkmak için sakin, sıradan adımlarla yürümeye devam edecektim. Bir yandan da çevreye göz atacaktım. Kapıda bekleyen kaç nöbetçi var? Ame halkının kalabalığı ne durumda? Girip çıkanlar varsa sistem nasıl işliyor? Kapıya yaklaşana kadar hiç yoktan nöbetçi sayısını ve konumlarını kestirebilsem bana avantaj sağlayacaktır.

Re: Siyahın Maviye Uyumu

MesajGönderilme zamanı: 30 Oca 2016, 20:50
gönderen GM - Naruto
Ka-ching! RPGTurk yönetimi insiyatifiyle, kurgularınıza özen gösterdiğinizden mütevellit ödül kişi başı 20GP kazandınız! Güle güle harcayın.

Re: Siyahın Maviye Uyumu

MesajGönderilme zamanı: 04 Şub 2016, 20:57
gönderen GM - Naruto
Amegakure halkı köy kapısı yakınında çok yoğun değil. Tabi ki etrafta insanlar var ama iki elin parmaklarını geçmez. Köy kapısına ilerliyorsunuz ikiniz birlikte. Kapının önünde bir shinobi kulübesi var. Kulübenin içinde iki tane shinobinin kafasını seçebiliyorsunuz. Bir diğeri de kulübenin yanındaki şemsiyenin altında oturmuş sigara içiyor. Bir yandan da etrafı izliyor. Amacınız hiç bir şey demeden kapıdan çıkıp gitmek de olsa kapı şuan kapalı durumda. Üstelik açık da olsa shinobilerin sizden bir açıklama isteyeceğini de tahmin edebiliyorsunuz. Şu ana kadar köyden çıkmak için çoğunlukla buradaki kulübeye çıktığınız görev hakkında bir izin belgesi bıraktığınız geliyor aklınıza. Görev olmadan da bir çıkma yöntemi olabileceğini tahmin edebiliyorsunuz. Siz yaklaşınca sigara içen shinobi ayaklanıyor. Yanına gitmenizi bekliyor gibi.

Re: Siyahın Maviye Uyumu

MesajGönderilme zamanı: 05 Şub 2016, 18:56
gönderen Toge Tsuri
Kapıya sonunda varmıştık. Aslında zaten çok uzun bir yolculuk geçirmedik ama içinde bulunduğumuz durumu ve planımızı düşündüğümüzde, dakikalar insana saatler gibi geliyor. Bu yüzden sanırım zihnen yoruldum biraz. Ama neyse çok büyük bir problem yok. Amacımız ile aramızda sadece kocaman bir kapı ve iki shinobi duruyordu.

Amacımız; Ame kapısına kadar yürümek, kapıdan kimseye bir şey demeden çıkıp gitmekti. Ancak kapının kapalı olması ve daha önce bir çok kez ki çıkışlarımızda bize belge sormaları, bunu pek olası bir hale getirmiyordu. Yinede yavaşça kapıya doğru istifimizi bozmadan yürümeye devam ettik. Köyün iç kısmındaki, kapıyı kontrol eden kulenin önünde bir shinobi sigara içmekteydi. Bizi gördüğü gibi ayaklanmış ve bizden açıklama bekleyen tavrını takınmıştı. Muhtemelen ona verilen görev kapıdan kimseyi çıkartmaması yönündeydi ve ne yaparsak yapalım izinsiz bir şekilde buradan çıkamayacağız. Belkide bu sigara içen genç arkadaştan bir şekilde izin alabiliriz.

Bugünlerde köy shinobilerinin hepsi sigara içiyor neredeyse. Tamam için ama içtiğiniz kadar da antrenman yapın. Zira zamanla içtikleriniz sizi tıkayacaktır ve kondisyonunuzu düşürecektir. En azından bir kaç koşu, eğitim ve antrenman ile sıradan bir shinobi kadar kondisyon sağlayın. Ya da sağlamayın ve zamanı geldiğinde sizleri rahat bir şekilde öldürelim. Hem böylesi iki taraf içinde daha kolay. Siz çabuk ölürsünüz, bizde Ame'yi çabukçanaktan yıkarız. Başka bir seçeneğiniz yok zaten. Ha birde kaçma şansınız var ama Hiroya'nın pek kaçıracağınız sanmam. Şimdiye kadar arkadaşın eline gelenlerden bir uçanlar kaçabildi ama Ame shinobileri uçamayacaklar.

Kondisyon, sigara demişken aklıma güzel bir fikir geldi bak. Şimdi sıradan bir Ame shinobisi tavrımı takınmalı ve gündelik hayatta hep böyleymişim gibi davranmam gerekiyor. Şu kapının ardına çıktığımda gerçek yüzümü gösterebilirim. Hemde önümde hiç bir engel olmadan. Bu heyecan verici. Sigara içen shinobinin yanına gidecek ve elimi kaldırarak selam vereceğim. Aynı anda konuşmaya başlayacağım "Hoi... Nasılsınız bakalım? Keyifler nasıl?" Bunu söyledikten sonra adamın yanına kadar yürümeye devam edeceğim. Maksadım, adamın yanına gidene kadar onun nabzını ölçmek. Bakalım genel olarak nasıl birisi, ne düşünüyor, ona göre yaptığı görev ne ifade ediyor, diğer shinobilere nasıl bakıyor? Bunları tabi kide sadece bir merhabadan çıkarabilecek kadar insan sarrafı değilim. En azından kaba taslak bir kalıp çıkarabilirim.