gönderen Kouichi Natsume tarih 13 Eyl 2014, 04:42
Ya affedersiniz ama kafam sikiliyor şu an. Başlayacağım şu yatağa. Yaylarının ebesi ağlamış. Sağa yatıyorum gacur gucur ediyor. Solo yatınca da aynısı oluyor. Ulan başka zaman olsa hiç dikkatimi çekmezdi. Her zaman gacırdıyordu. Hatta bir ara sinirlenmiş, döşeği yumruklamıştım ses yüzünden. Ama kitapsız döşek bana mısın dememişti. Hatta elim sekmişti vurduğum zaman. Ben iyice küplere binmiştim. Sonra duvara kafa atmamla, sakinleşmem bir olmuştu. Bu da böyle bir maceraydı. Bir gün değişeceğim döşeği. Ama önce uyumam lazım. Uyumak demişken, şu an sabah saatlerindeydik. İşi olan adam bu saatlerde uyanık olur normalde. Tabii benim gibi işsizler, yan gelip yatarlar. Yatmak kadar zevk verici bir şey daha yok şu dünyada. Hele, çok uykusuz kaldıktan sonra kendini yatağa atıp, gözlerini kapamak. İşte o zevk paha biçilemez. Şu gacırdayan yatak, bana o zevki yaşatmıyor demeyeceğim. O kadar uykuluyken tabiri caizse, neyse onu söylemeyeyim. Pek yakışı kalmazdı.
Düşünceler şu an nedensiz yere kafamda takla atıyor. Resmen beni uyutmamaya çalışıyordu. Bu bilinçaltı insanı farklı şekillerde deli edebiliyor. Bazen gördüğüm acayip rüyalar mesela. Hedefe yaklaşırken, patlayan şeyler. Neyse ki bugün o tür rüyalardan görmemiştim. Öyleyse şimdi uyuyabilirim. Önceden de dediği gibi işsizin tekiyim ben. Nedense işsizim deyince, aklımda bir şeyler canlanıyor. İşsizin kökü iş sözcüğüdür. İş... Ulan beynimi seveyim, şimdi hatırladım. Resmen unutmuşum bugün yapacağım işi. Kafam hep başka şeyler ile meşgul olduğundan doğal bir şey aslında. İşin aslı kafam tek bir şey ile meşgul. O da kahrolasıca kızlardı. Adamı böyle mal ederlerdi. Harbiden mal oldum ha. Nasıl oldu da unuttum o görevi. Aslında görev sokakta dolaşma temalıydı. Bu da demek oluyordu ki, sokakta ki kızları kesebilecektim. Hatta şanslıysam bir tanesi ile de konuşabilirdim. Hayır, belki de iki. Düşünmesi bile heyecan verici. Öyle ki, az önce düşündüğüm şeyi, normalden kat kat hızlı bir şekilde aklımdan geçirmiştim.
Şimdi her şeyi zihnimde bir bütün haline getirdiğime göre, artık yerimden kalkabilirim. Ve doğruluyordum, tabii gıcır gıcır seslerde benimle birlikte yükseliyordu. Yataktan inip, rahata kavuştuğumu düşünmem ise birkaç saniye sonra gerçekleşiyordu. Ama adım seslerim, top sesi gibi çıkıyordu. Bu nedir aq? Yavaş ve ağır bir şekilde atmama rağmen, pat pat diye çıkıyordu adım sesleri. En iyisi evden bir an önce çıkmak sanırım. Top sesi eşliğinde kapıya kadar yürüyor ve kapının kolunu çeviriyordum. Sonra, sonra sanki birini deşerken, deştiğin kişinin bağırırken çıkardığı ses oluşmuştu. Lan ben ne yaptım da böyle oldu diye, düşünmeden de edemedim kendi kendime. Sonra bu düşüncelerden bir fikir ortaya çıkardım. Kesinlikle cenabettim! Ve hemen banyo olmalıydım. Ve akabinde banyoya gidiyordum. Sonra bir güzel banyomu ediyor, iç çamaşırlarımı değiştiriyordum. Ve her gün giydiğim klasik elbiseleri üzerime geçiriyordum. Ve sonra yine ağır ve yavaş adımlar ile kapıya doğru yöneliyordum. Bu sefer ses çıkmıyordu. Gayet normal bir şekilde yürüyordum. Ve dış kapıya ulaşıyordum en sonunda. Bir kez daha kapı kolunu çeviriyordum, ama ses çıkarmayan cinsinden. Demek ki gerçekten cenabetmişim. O yüzden durum düzeldi. Belki de kafam yerine geldi banyo ettikten sonra, ama bu düşük bir ihtimal.
Her neyse, dışarı çıktıktan sonra, adımları az daha serileştirip gitmem gereken binaya doğru yola koyuluyordum. Adı neydi ya o binanın? Kıl bir ismi vardı, he hatırladım. Ishi-chou idi, akılda kalıcı bir kelime değil. Ama bir Ishigakure'li olarak bunu adım gibi bilmem gerek. 7 göbekten buralıymışız yani, ezelden beridir. Babam öyle derdi en azından. Bir de değineceğim bir nokta daha var. O da güneşin enseme enseme vurmasıydı. Ne bir rüzgar kırıntısı vardı, ne de ortalıkta gölge. Yani sıcaklığa bir şey diyemem de, uzun olan enseme direkt olarak vurması beni çileden çıkarıyor. Öyle ki, duvara kafa atasım geliyor. Belki rahatlarım duvara kafa atınca. Geçen gün attığımda kendime gelmiştim valla. Ama o zaman soğuk suyu yüzüme falan çarpmıştım. Ben bu düşünceler eşliğinde seri adımlar ile yürürken, çoktan Ishi-chou binasına varmıştım. Şimdi benimle ilgilenecek birini bekleme sırası. Sonuçta kafama göre hareket edemem dimi? Bir şeyler öğrenmem gerek. Uzun bir süre de bekleyebilirim valla. Ensemin de rahatlamaya ihtiyacı vardı sonunda. Fakat söz konusu kızlar ise, ensem kendini feda etmeye çoktan hazırdı. Sonuçta o da benim bir parçam. Benim iyiliğimi düşünüyor. Tabii ben de onun iyiliğini düşünüyorum. Bak, şimdi binada duruyorum. Onu yakıcı güneşten koruyorum.
