"Bir yılan kadar sinsi, bir ejderha kadar güçlü !"Görev arkadaşlarımdan biri Darai Osui idi. Ah dostum gerçekten uzun bir görev olacak. Her yeri pislik içinde biri ve benim gibi bir centilmen ... Oh kahretsin ! Niye yanına yakışıklı, saygılı, beyefendi tipler yada sevimli, zeki bayanlar gelmez ki ? Pof, kaderin darbesi olsa gerek. Ayvanın iyisini ayılar yer. Darai'de Bakuhatsu''yu yiyecek gibi ! Kimseye çaktırmadan bir
"Pof" çıktı ağzından. Lakin kritik bir görevde onun kokusu sayesinde gizlenebiliriz. Bu da iyi bir yön. Bu sırada bir şey fark etmişti. Göreve 2 kişi gidemeyiz ki ? Diğer eleman neredeydi ? Eğer bir an önce gelmezse gerçekten Darai ile baş başa göreve çıkacaktı. Pis şeylere ilgisi olmasa gerçekten iyi biri olabilir. Belkide yaşadıkları yüzünden bu hale gelmiştir, dönüşmüştür. Hakkında pek bilgisi olmadan böyle düşünmesi pek doğru muydu emin olamadı. Acaba öncelerden nasıl biriydi ?
Bakuhatsu düşüncülere daldıktan bir süre sonra 3 shinobi onlara yaklaşıyorlardı. Görevi onlara teslim edecekler miydi ? Etmemeleri lazımdı. Ya başlarına bir şey gelirse n'olacaktı ? Gerçekte kritik bir durumdu. Bakuhatsu'da Darai ile göreve çıkmamak için dua ediyordu. En uzun boylu shinobi kendi çıkarlarını düşünerek onları göreve göndermemek gerektiğini söylüyordu. Onların başına bir şey gelirse hesabını vermek zorunda kalabilirlerdi. En kısa boylu olan adam saçma sapan cümleler kuruyordu ve böyle büyük bir sorumluluğu üstlenmekten bir şey olmayacağını söylüyordu. Diğer shinobi ise sokak süsü gibi duruyordu. Hiç bir zaman farkedilmeyen bir sokak süsü ...
Bu konuşmalar arasında Bakuhatsu'nun beyni kısa devre yapmıştı. Ardından beynini beklemeye almıştı. Bedeni orda ama ruhu beyin için yedek parça arıyordu. Bu sırada söz ilk kez onlara verilmişti ve ruhu tekrar bedenine dönmüştü. Bakuhatsu tam ağzını açıp konuşacaktı ki bir ses geldi. Bu diğer görev arkadaşıydı. Koşuşturmuş ve yorulmuştu. Nefes almaya çalışıyordu. Adını söylemiş ve geç kaldığı özür dilemişti. Yukishiro Benjiro demişti yanlış duyulmadıysa. Bakuhatsu gülerek eliyle sırtına vuracaktı.
"Hey sakin ol ve nefes al koca oğlan ! Kiskiskis !" Ardından adamlara dönerek
"Artık işe koyulabiliriz. Öyle değil mi ?" diyecekti.
Uzun boyluydu görünüyordu. Lakin boyuna göre kısa gibiydi. Tuhaf kesimli sarı saçları ve gözleri, özellikle gözleri çok tuhaftı. Sarımsı ve turuncumsu renklerin karışımından bal gibi, bala benzeyen ama tam olarak bal rengi de olmayan tuhaf gözleri vardı. Aynı onun gözleri gibiydi, Ejderhanın gözleri ! Şeytan her yerde onu izliyordu. Belkide onun kılığına girmişti. Bu yüzden geç kalmış olabilirdi. Gayet şüpheli gözüküyordu. Tüm görev boyunca gözlerini onun üzerinden ayırmayacaktı. Yanlış bir hareketi olursa yapılması gerekeni yapacaktı. Ejderhadan kurtulmanın tek çözümü
ölüm olabilirdi. Lakin Darai'ye bundan bahsetmeliydi. Anlayacağını umuyordu. Daha önce ejderhayı ona anlatmıştı. Bu sefer söylediklerine niye inanmasın ki ? Darai'yi kolundan çekecekti ve kulağına fısıldayacaktı.
"Darai bu o. Bu o ejderha ! Yanlış bir şey yada çok normal bir şey fark edersen bana bildir. Ondan kurtulmamız gerekebilir."