Sabahın köründe devriye mi olur? Olur tabi olmasına ama sabahın 5.30'un da kalkmakta canını sıkıyor insanın ya. Hayır, her şeyi geçtim bu kadar yağmurun yağdığı bir köyde, bu yağmurun altında devriye gezmek aslında asıl sıkıcı olan şey. Şimdi saat 10.00 ve evdeyim. Yaklaşık bir 15 - 20 dakika duş al, yemek ye derken sonunda kendimi odama atabildim.
Aslında yağmurda ve sabahın ilk devriyesinde olmak en güzeli. Günün öğle saatlerinde ortalık çok kalabalık olduğu için devriye gezmek daha da zorlaşıyor. Etrafı daha dikkatli süzmek, incelemek gerekiyor. Hayır, Yağmur köyündeyiz, kızlar cıbıl cıbıl, çıplak çıplak dolaşmıyorlar ki öğlen şöyle gözümüz gönlümüz şen bir şekilde ortalıkta onlara bakarak gezelim. Sıkıcı sıkıcı yağmurluklu esnafı, çocukları, anneleri, babaları, geninleri ve daha nicelerini görüyoruz. Aslında biz bunları da görmüyoruz. Bizim gördüğümüz tek şey yağmurluk.
Herifin biri başka köyden bir şapka takıp girse, sıçtık! Sen onu ayıracaksın da, halka zarar vermeden etkisiz hale getireceksin de, ölme eşeğim ölme! Neyse zaten devriye gezmenin amacı bu tarz olayların çıkmaması için göz dağı vermek. Ame - Chou'nun binasında nöbet tutmaktan her halükarda iyidir. Nöbette, ayak bir şekilde bütün gün dikiliyorsun, gelenle geçenle yüz göz oluyorsun. Zaten hepsine kılım, oracıkta boğazlarını sıkıp öldüresim geliyor.
Sadece yatağıma uzandım işte bütün bu düşüncelerle birlikte. Dün geceden kalma, okuduğum kitabın hala açık durmakta olan sayfalarının arasına soktum parmağımı ve kaldırdım. İşte burası kaldığım yer ve okumaya devam etmeliyim. Aşağı yukarı 100 sayfa gibi bir şey kaldı. Bugün bunu bitireceğim. Tabi benim gürültücü ev arkadaşlarım olay çıkartmazsa.