Tek bir damlanın soğuk zemine temas edişi, bir ordunun geleceğinin habercisiydi. Gökleri yarıp gelen damla ordusu yere ettiği temaslarla insanların yağmur dediği senfoniyi oluşturuyorlardı. Dikkat etmedikçe fark edilmeye güzelliği Daiki'nin ruhunun en derinine işlemiş ve onu yağmura aşık etmişti. Göz açıp kapayıncaya kadar doğup, ölen o damlaların yarattığı ahenk, işte bu Daiki'nin aşık olduğu şeydi.
Bir eli cebinde diğer eli ise göklerden düşen yağmuru yakalarmışcasına havadaydı Daiki'nin. Gözleri kara bulutların sahne gösterisini izliyor bacakları ise ezberlediği güzergahı izliyordu. Nazlanan bir kıza aşık olmuş yakışıklı gencin kızı elde etmek için yaptığı karizmatik hareketleri yapıyorlardı birbirlerine gökleri kaplayan kara bulutlar...
Ruhunun en karanlık köşesine kadar aşkla dolmuş Daiki'nin bacakları durmuştu.Saatlerce süren bir mutluluğu izlemişti Daiki. Fakat her şeyi bir sonu vardı. Sanki bir tüymüşcesine süzülen mat, siyah bulutları izlemenin de sonu gelmişti Daiki için. Mutlulukla dolmuş gözleri nerede olduğuna bakmak için bakış açısını göklerden yerlere çevirmişti. Tam tahmin ettiği gibi Yahiko ormanına gelmişti. Islak toprağın kokusunu tek bir nefes çekişte zihninin en derinliklerine kadar kazıdı. Ufak bir ohhh çekti ve yakınındaki bir ağaca dayadı sırtını. Her zaman elinde taşıdığı not defterini çıkardı. Birkaç başarısız denemenin siniriyle yırtılmış olan sayfaların parçacıklarını tek bir çekişte kopardı. Kalemini eline aldı ve dayadı güzel dolma kaleminin kara ucunu o kağıt denen beyaz güzelliğe. Gözlerini kapadı, düşündü. Zihninde canlandırmaya çalışıyordu yazacağı şiiri, fakat olmuyordu. Yağmurun müzik gibi geldiği o yerde saatlerce düşündü. En sonunda bulunduğu yerin uyutucu büyüsüne kapıldı. Not defterini ve dolma kalemini cebine koydu. Islanmış çimlerin üzerine kıyafetinin kirlenmesinden korkmayan bir çocuk gibi yattı. Zaten kirlense de sorun değildi. Yahiko ormanı onun zihnindeki gerçek eviydi. Yerdeki ıslak çimler onun rahatlatıcı yatağıydı. Kısa el mühürleri yaptı ve "Jinteki Mayu no Jutsu" diye fısıldadı rüzgara. Siyah ipeksi bir doku tüm vücudunu sarmıştı. Gözlerini sonsuz bir karanlığa bakabilmek için kapattı. Zihnindeki düşünceler gittikçe çoğaldı ve en sonunda belirli bir düzende birleşti.
Yaklaşık yarım saat boyunca gözleri kapalı bir şekilde duruyordu. Uyumak için kapattığı gözleri ona ilham vermişti. Kai mührü ile jutsusunu bozdu ve "BULDUM!" diye haykırdı. Fazla bağırdığının farkına varıp elleriyle ağzını kapatmıştı. Kendisini duyan biri olur muydu? Olursa iyi kalpli biri olur muydu? Yoksa zindana mı atılacaktı kendi evinde bağırdığı için? Bu sorular zihninde yer ederken şaşkın bir şekilde gözleriyle etrafı süzecekti. Onu duyan var mıydı?