1. sayfa (Toplam 3 sayfa)
Hayalet'e Doğru.

Gönderilme zamanı:
10 Eyl 2014, 02:00
gönderen Shiomiya Kiyo
"Ne kadar güneşli ve de basık bir gün, hem de bu hafta ki tek izin günümde..." diye söylendim, sıkıcı ama sevimli köyümün sokaklarında, ellerim cebimde turlarken. Ne yapmalı, ne yapmalı? Akademi öğrencilerine "Katonları birbirinizin üzerinde deneterek öğretiyorlar" mı desem, yok ya.. Yemiyorlar artık, taze kanlar gelene kadar yeni şeyler bulmalıyım.
Yine atıştım zaten bizim morukla, hatırlamadığım bir sebepten! Ah bunaldım yeminle bu evden. Bazen diyorum ki, zaten eve bir tek uyumaya gidiyorum, bir de neden sabahları bu vırvırı çekiyorum? Gideyim sokakta falan yatayım, di' mi? Belki arada ShikiShiki ile kalırım. Sahi, bütün hafta hastanedeki tadilatlara yardım etmekten pek görmeye fırsatım olmadı onu. Uğrasam mı bir ona? Gene kapıya vuruşumun desibelini nano miktarda tutturamadığım için beni yakmaya çalışıp kapıyı söker mi acaba? Son seferi hatırlıyorum da.. Bir de bu adamla kalma planı mı yapıyorum ben?
Elime buruş buruş bir şey geldi cebimde, çıkardım; rengi henüz garip hale bürünmemiş, beyaz, mor jelatine öylesine sarılmış bir sakızdı bu. Koklayıp ağzıma attım, kaç gündür cebimdeydi acaba? Sertliğini tahmin etmeden ısırınca ön dişlerim bayağı acıdı çünkü. Önce acı bir tat geldi, sonra.. Hmm, orman meyveli.
Cidden iyice sıkılmaya başladım artık, bir insan yürürken sıkılır mı hiç? Hele de orman meyveli sakız çiğniyorken. Bir kaç çatı ötede ShikiShiki'nin evi, artık beni yakmaya mı çalışır, kulaklarımı mı söker o paranoyak dingil, bilemiyorum ama sıkıldım dostum, ve benle takılmak zorundasın!
Adımlarımı hızlandırdım ve meydana doğru yaklaştım, uygun bir noktada çatının tekine atlayıp çatılar üzerinde ilerledim, çok değil, 5-10 dakika gibi bir sürede Shiki'nin dairesine varmıştım.
"Tak-ki-ti-tak-tak, tak-tak~!"
Re: Hayalet'e Doğru.

Gönderilme zamanı:
10 Eyl 2014, 02:32
gönderen Shiki Nishiyama
Dışarı çıkmalıyım. Evde takılmak hiç bana göre değil. Dışarıda kendime boş ve açık bir alan bulabilirim evde köşeye sıkışmış gibiyim ve her an bir şeyler olacakmış gibi hissediyorum. Salonda koltukları kapıya doğru ittirdim demin. Siper olarak kullanmayı planlıyorum. Pencereden gelen bir tehlikeye karşı da arkasına atlayacağım. Yere aldığım büyük kartonu serdim çeşitli renkli boyalarla eğlenceli bir "Süpheli hareketler listesi" çıkarmaya devam ettim. Daha bitmemiş bir listeydi bu ve uzun bir süre de bitecek gibi görünmüyordu. Daha çok insan tanımalı, daha çok hareket tecrübe etmeliydim. Bu şekilde daha çok şüphe edebilir, bunları da listeleyebilirdim. Normal bir şekilde insanlarla konuşmayı gerçekten çok isterim ama olmuyor işte, ben buyum yani. Kedi köpeğe bile suikastçi shinobi kedi ya da özel tim görevlisi köpek olarak baktığımı düşünürseniz bunu hayal edebilirsiniz.
İşte bu gün de tüm tatil günümü listelerime ayırmış bir durumdaydım. Her şey sakindi. Tabi ki ben sakinlikten de işkillenen bir tip olduğumdan sürekli derin derin nefes alarak sessizliği dinliyordum. Minik sesleri falan duymak, evde görünmez olarak saklanan suikastçiyi bulmak gibi. İşte tam o sessizliği dinlerken kapıdan kütür kütür ayak sesleri geldi. O seslerin gelmesi ile kendimi kıç üstü halıya bıraktım. Hayvanın teki kapıya çat çat abanınca kalbim demin olduğundan çok çok daha hızlı atmaya başladı. Ananı satayım. Amına koyayım. Ablanı sikeyim. Sanırım evime operasyon düzenlediler. Bu bir kapı çalışı mı yoksa kapıya abanan bir shinobi sesi mi? Tam anlamı ile kapıya abanıyor. Hızla ayağa kalktım. Planını kurmuş olmama rağmen daha ne çanta hazırladım, ne yukarıya tünel kazdım. Beklediğimden daha hızlı düzenlenmiş bir operasyon bu. Yerimden hızla kalkıp camın yanına pusup aşağa baktım. Kimse yoktu. Demek ki bu o kadar önemli bir operasyon değildi.
Hemen camı açtım ve ayaklarımda chakra biriktirip camın yanındaki duvara yapıştım. Sikmişim listemi! Şuan hiç bir şey alarak zamanımı boşa harcayamam. Duvardan yukarıya doğru koşarak çatıya çıktım ve bacadan tekrar binaya girdim. Çatıdan da alt kata doğru merdivenle inmeye başladım. Elimle bilindik el mühürlerini yaparak ayak seslerimi yok ettikten sonra merdivenle kendi katıma inmeye başladım. Yavaş yavaş inip kapıya abanan shinobi/shinobileri görmeye çalışacaktım. Yeterince aşağı eğildiğimde sadece bir shinobinin orda olduğunu gördüm. Üstelik oldukça da minik bir şeydi. İnceliğe bakarsak bir kızdı. İşaret ve orta parmağımı kaldırıp Rai no te'yi parmak uçlarımda biriktirdikten sonra bir kaç adım aşağıya atladım merdivenden "ŞİMDİ SİKTİM ANANI BEBE!" diye bağırdıktan sonra verdim elektriği piçe! 5-6 kere üst üste elektrik attım kendimi kaybederek. SEN KİMSİN DE BANA SUİKAST YAPACAKSIN LAN HAYVAN!
Re: Hayalet'e Doğru.

Gönderilme zamanı:
10 Eyl 2014, 02:47
gönderen Shiomiya Kiyo
Sanırım kulaklarımdan yakılmaya çalışılsaydım, daha az acı verici olurdu... Elektriği alttan üstten yiyince pek ayakta kalamıyorsunuz biliyor musunuz? Hele de benim gibi hazırlıksızsanız. "Bir daha ki sefere, Shiki'nin sapıklıklarına elektrik çarpmayı da eklediğini unutmazsam iyi olur" diye düşündüm kendi kendime, yerde yanlamasına yatmış tiril tiril titriyorken.
-A-abiii, napıyo'sun ya?
Dedim hafiften üst vücudumu doğrulturken, gördüğüm manzarayı ilkten seçemedim, sonra fark ettim ki, Shiki beni bacaklarının arasına almış vaziyette ayakta duruyor, ben de kasıkları ile burun buruna gelmişim. Ne hoş. "Lan!!!" diye inleyerek geri geri emekledim ve kalktım. Hala biraz gözüm seğiriyor ve sesim titrek çıkıyordu. Üstümü başımıa gayri ihtiyari silkeledim. Benim orman meyveli sakız da yeri boylamış iyi mi?
-Bana sakız alacaksın. Bir kutu hem de.. Orman meyveli.
Eğilip yerdeki sakıza uzandım, çiğnenecek tarafı tabiki de kalmamıştı ama koklamadan edemedim, doğrulup boş gözlerle adama baktım, robotik bir hareketle elimdeki sakızı sağımdaki kapısına yapıştırdım.
-Alt tarafı bi kaaaaaveni içmeye geldik b'abi, yandırdın beni 65 watt'luk ampül gibi!
Re: Hayalet'e Doğru.

Gönderilme zamanı:
10 Eyl 2014, 03:04
gönderen Shiki Nishiyama
Ben böyle kendimi kaybedip kapıma gelen bebeye elektriği verince, çocuk balık gibi yere düşüp hafifçe tepindi. Bu Rai no te denen teknik baya hızlı teknik ha, çok aşırı hasar geçirmese de üst üste 4-5 kere atınca etki yaratıyor en azından. Ben durmayıp yerde dans ettirmeyi planlıyordum çakma suikastçinin de o sırada bebe konuşmaya çalıştı. Ne yaptığımı falan sorduğunda direk tanıdım sesini. Kiyo'ydu lan bu. Fark edince indim merdivenden tutup kaldırayım diye yanaştım. Durduk yere horon teptirdik çocuğa iyi mi? Ben bunun başına gidip kaldırmayı düşünürken bu mal yerden çat diye oturur pozisyonda bir kalktı... Göt kadar boyu ile anca oturunca benim apış arama yetişiyor kafası. Tabi bu durumdan huylandığını belli eden inlemesi ile Kiyo kendini geri çekti. Bense pek kafama takmadım bu durumu, aslında hoştu yani. Nasıl hoştu lan? Nishi kendine gelir misin? Karşında 16 yaşında bir çocuk var. Hem sübyancı hem gay olursun cidden çok kötü. Bunu düşünerek 2-3 adım geriledim ben de.
Bebe hala kekeliyordu elektriğin etkisi ile. Ne de sevimli kerata ama amına koyayım biliyorsun beni, ne diye alacaklı gibi kapıyı tekmeliyorsun ki? Yersin elektriği böyle. Her neyse ben camdan çıktığım için kapı hala kitliydi. Bu yüzden ellerimle kilit açma tekniğimi kapıp parmağımı kapının kilidine koyup beklemeye başladım. "İyi, alırız bir kutu sakız." dedim sinirli sinirli. Hala üstümden o korkuyu atmaya çalışıyordum. Kapıma sakızı yapıştırdı bebe de. Pis pis suratına bakarken benim kapı da açıldı sonunda. İçeri girdim hemen ve kapının önüne siper ettiğim koltuğun üstünden atlayıp salona geçtim.
"Gelmeden önce haber ver ağzına sıçıcam bir gün o olacak. Her ziyaretinde yüreğimi ağzıma getiriyosun amına koyayım. Gir hadi kapıyı da kapat." dedikten sonra yerdeki kartonu alıp duvara, diğer planlarımın yanına yaslayacağım. Sonra da duvara yaslanarak yere oturup sakinleşmeye çalışacağım. Gerizekalı bebeye kızamıyorum bile doğru düzgün.
Re: Hayalet'e Doğru.

Gönderilme zamanı:
10 Eyl 2014, 06:26
gönderen Shiomiya Kiyo
Biraz düzenli, biraz dağınık. Ama kesinlikle huzursuz bir evdi burası, tıpkı Shiki gibi. Sayısız acil durum planlarına yenilerini tabiki de eklemişti, hmm, ahtapotlar demek? Bazen hayal gücünü bilerek mi zorluyor, sıkıntıdan mı böyle bir şey yapıyor, düşünmüyor değilim. İş gerçekten musluklardan "SKİSSSLEE" diye fırlayan ahtapotlara kadar geldiyse gerçek paranoya budur diyebilirim. Mukavva kağıdına hazırlanmış planları duvara yaslamış, en öndeki iki üç tanesi de kayıp yere düşmüştü, yerden eğilip aldım onları. Düzgünce eski sırasına yerleştirmeden önce de inceledim. Yazısı yer yer inci gibiydi, yer yer ise şifacı yazısından beterdi, başlıkları uygun renklerde yazmayı ihmal etmemişti ama bu düzensiz yazı planı içinde fazla sırıtıyorlardı. Elimdeki planları duvara yerleştirdim, planlarını incelediğim için tekrar krize girip bana işkence yapıp yapmayacağını anlamak için yerde oturan adama baktım. Yüz ifadesine bakılırsa popomdan elektrikli yılanlar sokmak gibi bir planı yoktu henüz. Gülümsedim ve omzuna vurdum. "Hadi ama abartma, camdan fırlarsın da güleriz diye düşünmüştüm, hem o kadar sert de çalmadım ki!" dedim ve salona yöneldim, yerdeki maket bıçağı ve mukavva artıklarına göre burada da bir kaç plan çizmişti gün içinde, veya başka gereksiz şeyler, bilemiyorum. Salonu, evin balkonunun yarısına açılıyordu. Tam balkon camının önünde ikili bir koltuk, çaprazında yine bir ikili koltuk, önlerinde de cam bir sehpa vardı. Huyumdur, yaşadığım acı bir deneyim sonucu bu koltuklara oturmadan önce her zaman içinde kesici delici alet var mı diye şöyle bir kontrol eder, öyle kurulurum. Camın önündeki koltuğu şöyle bir mıncıklayıp yoklamamdan sonra güvenli olduğuna kanaat getirip kendimi attım ve ayaklarımı sehpaya uzattım. Uzatmaz olaydım, üstündeki cam levha yana doğru devrildi, kırılmadı en azından, çok ses de çıkarmadı ama Shiki duymasın diye panik yapıp alelacele topladım. Bacak bacak üstüne atmayı tercih ettim sonrasında. Hava hala güneşli ve basıktı. Gün ışığı ise arkamdaki camdan sırtıma vuruyordu, ev en azından dışarıya nazaran daha serindi. Ve gariptir ki, her zamanki gibi, ilk girişimde beni saran huzursuzluk duyguyu yavaş yavaş yerini güvene bırakıyordu. Bunu hiç bir zaman çözemeyeceğimi düşünüyorum, düşünmem zaten böyle saçma şeyler üzerinde.
-Süt var değil mi? Sütsüz kaaaaave içemiyorum biliyorsun. Likör de varsa şahane olur aslında.
Re: Hayalet'e Doğru.

Gönderilme zamanı:
10 Eyl 2014, 12:32
gönderen Shiki Nishiyama
Derin derin nefes alıp köşeye pusmuş bir biçimde sakinleşmeye çalışıyordum. Kiyo da salonda fıldır fıldır dolaşıp planlarıma falan baktı. Normalde herkese gösterdiğim şeyler değildir bu planlar. Milletin bu derece delirdiğimi bilmesini gerçekten hiç istemem. Manyaklığımı içimde yaşamaya çalışıyorum. Kendime sürekli bu olay ilerlerse hastanede yatıp yatmayacağımı soruyordum ve bu aralar etrafıma zarar verme sınırındayım. Kiyo her ziyaretinde zarar falan görüyor. Bilmiyorum acaba hastaneye gitmeli miyim? Gidince de aşırı bulunup bir yere kapatılacağımdan korkuyorum. Hani tamam en azından zarar görmezsin diyorsunuzdur ama o zaman da ya aslında bir şeyim yoksa ve köy beni tutsak etmeye çalışıyorsa diye düşünüp köyden delice şüphelenirim. Biliyorum ben kendimi.
Şapşal gibi gülümseyip omzuma vurdu bu velet. Camdan fırlarım da gülermişiz. Gerizekalı ya. Gözlerimi kaçırarak "Camdan çıktım zaten." dedim yaptığımdan utanırmış gibi. Şuan hatırlamıyorum bile nasıl çaldığını. Belki de gerçekten o kadar sert çalmamıştı, ben o kadar delirmiş durumdayım ki bunu tehdit olarak algıladım. Avuç içlerimde gözlerime bastırdım. Gerçekten çıldırmış olabilirim. Sonra da bu bebeye oyuncak oluyoruz işte. Kapısına abanalım da camdan atlasın zaa... İyi oldu elektriği soktum götüne bücürün. Gözlerimin önünden çekince ellerimi çok minik bir zamanda ışığa alışmam gerekti. Kiyo da neden olduğunu bilmediğim bir şekilde sehpaya eğilmişti. Benim baktığımı hissedince bırakıp koltuğa yayıldı. LAN! Abi, bak paranoyak adamım bana şöyle şeyler yapma Allah için.
Bu düşünceleri istemsiz paylaşmak zorundayım. Belki de bu velet Kiyo değildir, beni öldürmeye gelen bir suikastçidir. Şuanda da ortamı hazırlıyordur? Bu olmaz. Çocuğu elektrik kablosuna çevirdim Henge'si bozulmalıydı. Yani bu gerçek Kiyo. Peki ya Kiyo aslında biz tanıştığımız zaman gelmek üzere gelecekten gönderildiyse ve şu zamanlarda benim gelecek için çok önemli bir belgeye sahip olmam gerekiyordu. Şuanda da Kiyo görevini yapmak için o belgeyi arıyor! Yani arkadaşlığımız baştan beri bu belge için... Kartonlarıma göz gezdirmesine şaşmamalı.
Gözlerimi kıstım ona bakarken. Ne mal olduğunu anladığımı belli etmek için gözlerine baktım. Sonra da ayağa kalktım. Şimdi normalde 'Sie, sana bir de kahve mi yapacağım lan?' demek istesem de elbette ki kahveyi kendi amacım için kullanacağım. "Kahve ha, iyi madem. İki fincan yapayım. Hem falımıza da bakarsın, ha? Geleceği senden iyi kim görecek, ha?" diye bir şeyler geveleye geveleye mutfağa gittim ve cezve aramaya başladım. Seni konuşturmasını iyi bilirim ben Kiyo bey. Cezveyi bulup içine su doldururken musluktan ahtapot çıkmasına karşı hazırlıklıydım. Bir elim her an bıçaklara gidecek gibiydi, ama korkulan olmadı ve musluktan ahtapotumsu bir yaratık çıkmadı.
Re: Hayalet'e Doğru.

Gönderilme zamanı:
10 Eyl 2014, 22:02
gönderen Shiomiya Kiyo
"A-ama ben fal bakmayı pek bilmem ki..." dedim arkasından, ama pek dinlemişe benzemiyordu. Hızlı adımlarla mutfağa girmişti adam, kapıdan geçerken kafasındaki dandik at kuyruğu kapı eşiğini yalayıp geçmişti. Bir kaç nano saniye sonra tekrar kurtlanmaya başladım, öyle mi otursam, böyle mi otursam, sağa mı dönsem, sola mı dönsem? Hasiktir, görmesin bu lekeyi... Keşke daha temiz tişört giyseydim bugün! Mobilyada yarattığım kahverengi ve iç kaldırıcı lekeyi ellerimle çıkarmaya çalıştım ama lanet leke yok olmak yerine resmen baş kaldırmış isyan ediyor ve daha da yayılıyordu. Lanetlanetlanetlanet!!! Resmen sırf kıpır kıpır ederek kan ter içinde bırakmıştım kendimi, pes ettim ve ayağa kalktım, uzun bir "Amaaaaaan!" çekerek mutfağa yöneldim.
"Sohbetine de hiç doyum olmuyor be! Hey Shiki, hazır fal demişken, senin o muhteşem ve şu an gördüğüm kadarıyla katran taklidi yapmakta olan kahveleri içtikten sonra şöyle dışarı falan mı çıksak, hı? Hem hava hafiften kararmaya başlamış olur. Barlara akalım, hı, hı?" Bir yandan dirseğimle kahve hazırlamakta olan koluna vuruyordum, resmen her darbemde yaylı lastik gibi daha da geriliyordu adam, hissedebiliyordum. Uğraşmayı kessem iyi olacak sanırım.
Dirseklerimi yaslayarak tezgaha doğru eğildim, tezgah çok da temiz değildi, o yüzden ben mi artık tezgahı daha çok kirletirdim, tezgah mı beni pek de önemsemedim. "Son görevin nasıl geçti? Zorlanmadın umarım. Beni bu hafta hastanedeki tadilata yardıma yolladılar, hayır oradan amele gibi mi görünüyorum? Çok mu yeteneksizim de C veya B seviyesi görevlere yollamıyorlar, anlamıyorum ki. Bundan önceki neydi, dur bakayım, hah; OT TEMİZLEME, ot temizleme nedir arkadaşım, genin mi kalmadı koca köyde? Haksız mıyım aaaaaaabi?!" Pozisyonumu değiştirip tezgahın üzerine oturdum ve masum bir yavru köpek gibi Shiki'ye bakmaya başladım...
Re: Hayalet'e Doğru.

Gönderilme zamanı:
10 Eyl 2014, 22:40
gönderen Shiki Nishiyama
Fal bakmayı bilmezmiş. Sen onu benim götüme anlat! Salonda yalnız bıraktım ama şimdi kıçından kocaman bir katana çıkarıp sırtımdan sokarsa? Beni ikiye bölerse? Eve suikastçi girince yapacağım planı hazırladığım için rahatım. Tek yapmam gereken ilk saldırısını savuşturmak olacak. Mutfakta, bardakları koyduğum yerde mutlu bir sis bombası duruyor. Evi savaş alanına çevirmekten çekinmem yani. Her neyse bizim bebe evde fıtı fıtı dolaşa dolaşa mutfağa geldi. Zaten göt kadar ev, her gittim yerde takip ediyor ziyarete gelince. Gel kucağıma çık yani... Öhöm, şakası bile hoş değil.
Bu sırada bu koştu geldi yanıma. Ben de çay kaşığı ile kahveyi karıştırıyorum böyle. Başladı kahveme laf etmeye. Sonra da diyor gel dışarı bara falan gidelim hava kararınca. Yani bundan ne anlamalıyım bilmiyorum. Evde suikastini düzenleyeceksen düzenle. Ne dışarı çıkarıp kendini zorluyorsun ki? Hem başka açıdan düşünürsek Kiyo beni büyük bir abisi olarak mı görüyor dersiniz? İki erkek yaşları yakındaysa bara gidip karı kız bakar sanırım. Ben bara falan çoğunlukla tek giderim. En çirkin kadınlardan birini seçip sohbet ederim. Çünkü güzel kadınların beni öldürmek isteyen casus olması daha olası. Sonra da yapabilirsem eve atarım kadını, ki o zamanlar gerçekten benim için kabus. Evde oturup kendimle oynasam daha rahat olurum herhalde. Kadınlar gerçekten seri katil gibi geliyor bana. Bilmiyorum neden. Kiyo da herhalde karı kıza bakmak için gitmek istiyordur. Daha önce Kiyo ile bara gitmişliğimiz var ama benim için gerçekten kötü zamanlar. Kiyo'nun kızlara bakmasını sevmiyorum. Yanlış ve üzücü geliyor. NEDEN OLDUĞUNU BİLMİYORUM!
İşte bu mal dirseği ile fincanı tutan kolumu dürtüp duruyordu. Yani şüphelendiğiniz kişinin dibinize girip bir de böyle sinir hareketler yapması... Derin bir nefes aldım sinirlerimi kontrol altına almak için. Şimdi bu koştu geldi yanıma kahvenin içine gereken şeyleri koyamayacam. Ama bana Gosuto-sama derler, ne yapar ne eder hallederim o işleri ben. Bu tezgahın üstüne eğilip konuşmaya devam etti işte. Ot toplama görevlerine falan yolluyorlarmış bunu. Neden şaşırmadım acaba? Ben olsam önemli belgeleri buna emanet etmem mesela. "Geninleri C-rank görevlere yolladılar. Çöpleri de senin gibi zavallılara yaptırıyorlardır." dedim oldukça ciddi ve moroton bir sesle. Bariz bir laf koymanın ardından hiç bir şekilde Kiyo'nun lafa atlamasına izin vermedim. "Ben en son hastanenin arka sokağında uyuşturucu satan serserilerle ilgilenmiştim. Bazen devriyeler eğlenceli oluyor." dedim bu sefer gülümseyerek. Gülümserken kafamı buna bir çevirdim. Tam o sırada sen tezgahın üstüne hop diye bir otur...
Bu paragrafı okumadığınızı kabul edeceksiniz. Bu tezgahın üstüne oturduğunda içimde nasıl tarif edeceğimi bilmediğim bir duygu oluşturdu. Böyle ergenliğe girmiş, adem elması belli olmuş yeterince... İnce ve küçük bir tip. Ciddi ciddi kahveyi kenara koyasım geldi. Sonra gidip bunun bacaklarını ayırıp sarılırım. Boynunun sol tarafını emip kıçından kendime doğru çekeriÖHÖHÖHMM! OKUMADINIZ BU PARAGRAFI! Amına koyayım Nishi! Çocuk 16 yaşında lan. İğrenç bir sapıksın yazıklar olsun sana ya! Kahveyi elbette ki bırakmadım. Daha önceden hazırladığım bardaklara eşit derecede taksim etmeye başladım yüzümdeki kızarmayı saklamaya çalışarak. Tüm bu Kiyo'nun bana suikast yapacakmış konulu düşüncelerim kafamdan uçtu gitti. Nasıl olur da böyle düşünceler içinde olurum? "Şökör-Öhm... Şeker ister misin?"
Re: Hayalet'e Doğru.

Gönderilme zamanı:
10 Eyl 2014, 23:29
gönderen Shiomiya Kiyo
-Tüm geninleri yolladılarsa seni niYE YOLLAMADILAR? AHAHAHAH SELAAAAM! Anladın mı? Ha? Genin yani, sen yani, hahaha!
Yaptığım muhteşem şakaya Shiki'den çok ben gülüyordum, ama öyle böyle gülmek değil, anırıyordum resmen ve sanırım biraz da gaz çıkarmıştım, anırma seslerimin arasında duyulacağını pek sanmıyorum ama kokudan kendimi ele verebilirdim, neyse bu çok da büyük bir problem değil. Gözlerimin kenarlarında gülmekten taşan yaşları sildim, hala biraz "Ayyyh.. Ayyyyhh.." şeklinde iç geçirerek kıkırdıyordum.
"Peçete var mı ya? Ah, teşekkürler." Ağzımı yüzümü gözümü sildim, mor puantiyeli beyaz kağıt peçeteyi 59590 kata katlamaya başladım, hmm, mor puantiyeli? Çok gay bence...
"Ne yaparlarsa yapsınlar yahu, paramı verdikleri sürece köpek de gezdirim suikast de yaparım, çok fark etmez de, üstüste saçma görev verilince ben bile alınıyorum ha." Nerede kaldı kahveler? Kafamı çevirdim, çevirdim ama biraz ani ve hızlı çevirdim çünkü burnum Shiki'ninkine çarptı hafiften. Kahveme süt koymadığını söylemek istemiştim sadece, ama bu kadar yakınlaşmanın etkisiyle mi, parfümünden mi traş losyonundan mı geldiğini kestiremediğim güzel kokudan mı bilmiyorum, 2-3 saniyelik burun buruna rahatsız edici bir sessizliğimiz oldu.
"Ş-şey, s-süt koymadın.. K-kahveye..."
Re: Hayalet'e Doğru.

Gönderilme zamanı:
11 Eyl 2014, 00:40
gönderen Shiki Nishiyama
Kiyo'nun mal mal espriler yapması mı dersiniz, yoksa zaten şüpheli bir durumdayken içinde suikast geçen bir cümle kurması mı dersiniz... Ortam iyice rahatsızlaşıyordu benim için. Hatta Kiyo osurmuş bile olabilir pis koktu. LAN MUTFAKTA NİYE OSURUYORSUN! Bir de bu herifle ilgili fantezi kuruyorum kafamdan. Kendimden nefret ediyorum gerçekten. Yani, rahat biri olamamamdan nefret ediyorum mesela. Kiyo'yu bazen bu konuda o kadar kıskanıyorum ki. Şöyle gözümü çevirerek tipine bakıyorum da. Yüzü yara bere dolu, tişörtlü pislik içinde ve benim gibi serseri tipli bir adamın mutfağında; tezgahında oturuyor. Yani ne bileyim ben başkalarının evinde bırak tezgaha oturmayı, başkasının evine adımımı atmam. Salak gibi elindeki peçete ile uğraşıyor şuna bak. Ben olsam kafamdan binlerce plan geçer.
İşte bu yüzden Kiyo'ya karşı çok kötü bir şey düşündüğümde kendimden nefret ediyorum. Ne kadar aşağılık olduğumu fark etmemi sağlıyor. Bu yüzden Kiyo'yu sevmesem de beni daha iyi bir insan yapacağına inanıyorum. Şöyle bir kendime baktığımda, geldiği an elektrik çarptırdım bebeye. Sonra suikastçi olduğunu düşünüp kahvesine bir şeyler katmayı planladım. Her şeyi geçtim, demin tezgahta çocuğu taciz etme fantezisi kurdum lan! Daha ne kadar alçalabilirim?
Her neyse ben buna şeker koyayım mı diye döndüm. O da aynı anda bana dönmesin mi? Lan biz bu kadar yakın mıydık lan? Yani... Ne bileyim amına koyayım! Bir döndüm çocuk dibimdeymiş. Gerizekalı gibi bakıştık böyle. Burnu burnuma çarptı yani öyle anlatayım size yüzümüzün yakınlığını. Bir şey diyemeden kalakaldım öyle. Piç leş gibi de kokuyor. Yıkanmıyor mu ne yapıyor? Ama sokayım, hoşuma gitti bu malın doğal kokusu iyi mi? Sen, koskoca Gosuto-sama. Her sabah kalk yıkan. Tıraş ol. Saçına başına dikkat et. Gel böyle bir insan faziletinden tahrik ol. Böyle benliğin ben ejdadını sikeyim çok afedersiniz.
Şaşkın şaşkın çocuğun gözlerine bakarken bu da kahveye süt koymadın falan bir şeyler geveledi. Ben de kendi kendime dedim sakin ol Nishi. Yutkundum ilk. Vücudumdaki hareketliliği dindirmek için şöyle bir nefes aldıktan sonra hemen kafamı çevirdim ve olabildiğince uzaklaştım bebeden. Gittim hiç bir şey demeden buz dolabını açtım ve içinden sütü aldım. Kahvenin tekine boşalttım sonra da. Sanki hiç olmamış, sanki hiç deminki an yaşanmamış gibi davranmayı planlayarak kendi kahvemi aldım ve mutfağa geçtim. "Al kendininkini." diye de tersledim Kiyo'yu. Tersleyeyim bir zahmet. Şimdi elimden bir kaza çıkacak. Hayat beni neden yoruyorsun! Beni nelerle sınıyorsun? Salona geçip masanın üstüne koydum kahveyi. Bu arada ikili koltuğumun üstündeki kahverengi leke ne lan öyle? "Kiyo, bu leke ne lan? Iyyy sıçtın mı yoksa buraya! ULAN!" diyerek hemen ayaklandım. Of abi ne pislik bir şey bu! Bir de halleniyorum götü bokluya! Ne ucuzum amına koyayım. Hemen koştum banyodan bez falan getirip attım bu malın üstüne. "Temizle şurayı allasen ya!" diye sitem ettim ardından da.